Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2020/1590 E. 2023/1228 K. 13.07.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/1590
KARAR NO: 2023/1228
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 16.05.2019
NUMARASI: 2014/159 E. – 2019/408 K.
DAVANIN KONUSU: Alacak (Komisyonculuk Sözleşmesinden Kaynaklanan)
Taraflar arasındaki alacak davasının ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerle zamanaşımı yönünden davanın reddine dair verilen karara karşı, davacı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine Dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacının alışveriş merkezlerinin kiralanabilir alanlarının kiralanmasına aracılık konusunda ticari faaliyet gösterdiğini, davalıların ise İstanbul Ataşehir’de Mart 2013 tarihinde açılışı yapılan, … AVM’nin maliki ve yatırımcısı olduğunu, taraflar arasında 31.03.2011 tarihinde pazarlama yetki sözleşmesi tanzim edildiğini, kiralanabilir alanların kiralanması görevinin tek yetkili olarak davacıya verildiğini, her kiralamada yıllık kira bedelinin %5’inin hizmet bedeli olarak ödenmesinin kararlaştırıldığını, davalıların AVM’nin açılış tarihini 2013 olarak hedeflediğini, davacının sözleşme ile üstlendiği görev nedeniyle uzmanlığı ve tanınırlığını kullanarak tanıtım çalışmalarını yaptığını ve kiracı adayları ile gerekli iletişimi kurduğunu, kiracılar ile kira sözleşmelerinin imzalanması aşamasına geçildiğini, AVM’nin açılmasının kesinleşmesinden sonra davalıların şifahi görüşmelerde ve toplantılarda davacıya teşekkür ettiklerini bir yandan da yazılı metinlerde olumsuz bir tutum sergilemeye ve hizmetin sözleşmeye uygun verilmediğini ifade etmeye devam ettiklerini bu süreçte birçok imza aşamasına gelen kira sözleşmeleri için, kiracı adaylarının soru veya isteklerine cevapsız kalındığını, kira sözleşmelerinin imzalanması için gerekli onayların bekletildiğini, yaşanan aksaklıklara ek olarak davalıların sözleşmede belirlenmiş ve gecikmeli de olsa ödenmekte olan aylık ücret avanslarının ödemesini tamamen durdurduklarını, davacının üstlendiği görevi yerine getirebilmek ve ticari itibarının zarar görmesini engellemek için kiralama hizmeti çalışmalarına devam ettiğini, davalılar yetkilileri ile mutat haftalık görüşme ve toplantılarına devam ederek kira sözleşmelerinin imzalanmasına yönelik çalışmalarının tamamlanmasını sağlamaya çalıştığını, davalıların bu olumsuz davranışları ve şikayetlerine karşı Beşiktaş … Noterliğinin 06.08.2012 tarih ve … yevmiye numaralı ihtarnamesi ile yanıt verildiğini, bu yanıtta davacı tarafların sorumluluğunu ve davalılann şikayetinin sorumlusunun kendisi olamayacağını açıkladığını, davacının süreç içinde tamamlamış olduğu hizmetlerine ait yazılı ve imzalı kira sözleşmelerini davalılara teslim ettiğini, davalılara 14.08.2012 tarihli tutanak ile 43 adet kira sözleşmesi, 18.09.2012 tarihli tutanak ile 18 adet kira sözleşmesi, 25.09.2012 tarihli tutanak ile 5 adet kira sözleşmesi, 04.10.2012 tarihli tutanak ile 4 adet olmak üzere toplam 70 adet kira sözleşmesi teslim edildiğini, davalılara teslim edilen 70 adet kira sözleşmesi ile İlgili olarak kiracıların isimleri ve tahakkuk eden ücretlere ait liste de eklenerek davalılara toplam 747,857 TL+134.614,26 TL KDV olmak özere toplam 882,471,26 TL tutarında iki adet fatura tanzim edildiğini, bu faturaların Beşiktaş … Noterliğinin 25.09,2012 tarihli bildirimiyle tebliğ edildiğini, davalıların bu faturaları noter kanalıyla iade ettiklerini, davalılara 04.10.2012 tarihli tutanak ile 4 adet kira sözleşmesi teslim edildiğini, toplam 78.198 TL+14.075,64 TL KDV olmak üzere toplam 92,273,64 TL tutarında iki adet fatura tanzim edildiğini, bu faturaların noter kanalıyla davalılara tebliğ edildiğini, davalıların bu faturaları da noter kanalıyla iade ettiklerini, bu şekilde davalıların hizmetlere karşılık sözleşmeden kaynaklanan ücret ödemelerini yapmadıklarını, davalıların ücret oranının düşürülmesinin davacı tarafından kabul edilmemesi üzerine davacının işi bırakmasına yönelik baskılar oluşturmaya başladıklarını, tüm kiracı adaylarına devam edecek görüşmelerin kendileri ile yapılmasını ve davacı ile ilişkilerinin kesilmesini istediklerini, kiracı adaylarından beklenen dönüşlerin yapılmaması ve özellikle davalılardan beklenen yanıtların alınmaması nedeniyle davalılara Kadıköy … Noterliğinin 05.10.2012 tarihli ve … yevmiye numaralı ihtarnamesi keşide edildiğini, bu ihtarnamede kiralama hizmetinin sözleşmeye uygun olarak verilmeye devam edildiğini, kiralanan mağazaların aylık kira bedellerinin davalılar tarafından belirlendiğini, farklı tekliflerin davalılara iletildiği ve yanıt beklendiğini, davalılar tarafından olumlu veya olumsuz geri dönüşlerin yapılmadığı veya çok geç yapıldığını, hak edilen ücretlerin davacı şirkete ödenmemesi için 2012 yılı Ağustos ayından itibaren davacı şirkete çok olumsuz bir tutum sergilendiğini, daha önce teslim alınan haftalık raporların teslim alınmadığını, 03.10.2013 güncelleme tarihli … Kiralama komisyon tablosunun ihtarname ekinde davalılara gönderildiğini, bu ekte 69 kiracı ile kontratların imzalandığı 66 adedinin davalılara teslim edildiğini, bu teslim edilen kira sözleşmeleri ite ilgili dökümün ve bilgilerin 25.09.2012 tarihli bu kiralamalar ile ilgili faturalar içeriğinde ayrıntılı olarak yer aldığını, imzalanmış üç adet kira sözleşmesi ile süreç içinde imzalanacak olanların bilahare teslim edileceğinin belirtildiğini, kiracılığı davalılar tarafından onaylanan ve kira sözleşmeleri tanzim edilen ve ancak bazı kiracı isteklerinin davalılar tarafından yanıtlanmaması nedeniyle bekletilmekte olan 37 adet kiracıya ait liste ve bu kiracılar ile ilgili son durum ve davalılardan beklenilen bilgiyi içeren özetlerin bulunduğu listenin ihtarnameye eklendiğini, bu listede belirtilen konularda tüm kiracılar için gerekli olan dönüşlerin 7 gün içerisinde yapılmasını istediklerini, ayrıca standart kira sözleşmelerinde kiracı aleyhine çok ağır ve tek taraflı hükümler bulunduğu ve anlaşma yapılan ve AVM’ye katkı sağlayacak birçok kiracının bu ağır hükümler nedeniyle kiralamada çekimser davrandığı belirtilerek ağır hükümlerin yumuşatılmasının talep edildiğini, kiracıların AVM açılış tarihinin kesinleştirilmesini istemelerine rağmen bu konuda kesin tarihin bildirilmemesinin hizmeti zora soktuğunu, açılış tarihi kesinleşmiş ise bildirilmesinin talep edildiğini, ekleriyle 1000 sayfadan oluşan güncel kiralama raporunun teslim alınmadığı belirtilerek bu raporun 02.10.2012 tarihinde mail ile gönderildiği alınmadığı iddiasında bulunulacak ise raporun tutanak ile davacıdan teslim alınması gerektiğinin bildirildiğini davalıların bu detaylı ve açık taleplere rağmen davacıya AVM’yı açmayı planladıkları kesin tarihi bildirmediklerini, ayrıca kiralanabilir alanların oluşumunu tamamlayamadıkiarından kiracılara yer teslimini yapamadıklarını, davalıların davacı şirkete talep edilenler ve açılış tarihi ile ilgili bilgi vermemelerine rağmen kiracı adaylarına muhtemel açılış tarihleri ile ilgili bilgi aktarımı yapıp kiracı adayları ile direkt ilişki kurma ve kira sözleşmelerini davacı şirketi aradan çıkararak tanzim ve imzalama gayreti içine girdiklerini, davalıların Kadıköy … Noterliğinin 17.10.2012 tarih ve … yevmiye numaralı ihtarnameleriyle de soyut ifadelerle haklı olduklarını beyanla, davacının yazılı taleplerine yanıt vermeyi reddettiklerini, davalıların, Beşiktaş … Noterliğinin 10.10.2012 tarih ve … yevmiye numaralı fesih bildirimine ilişkin ihtarnameleriyle sözleşmeyi tek taraflı olarak haksız ve soyut gerekçelerle feshettiklerini bildirdiklerini ve tek yetkili kiralamaya aracılık konusundaki hizmet ilişkisini sona erdirdiklerini, fesih bildirimi üzerine davalılara Kadıköy … Noterliğinin 02.11.2012 tarih ve … yevmiye numaralı İhtarnamesinin keşide edildiğini ve ilgili ihtarname ile sözleşmeye uygun hizmet verildiğinin ayrıntılarıyla açılanarak haksız fesih nedeniyle tek yetkililik sözleşmesindeki tüm ücretlere hak kazanıldığı belirtilerek fesih tarihi olan 10.10.2012 tarihi itibariyle hak edilen ve ödenmesi gereken 1.296.625-Euro ücretin sözleşmede belirtilen aylık %1 temerrüt faizi ile birlikte ödenmesinin talep edildiğini, hak edilen miktarın ihtarname ekindeki listede açıklandığı üzere 3.301.329 TL+KDV olduğunu sözleşmeye göre ödemelerin Euro bazında yapılması gerektiğinden hak edilen alacağın güncel kur karşılığı 1.431.625 Euro+KDV ye karşılık geldiğini, 90.000 Euro avans ödemesi yapıldığından 45.000 Euronun da avans ödemesi olarak ayrıca icra takibi ile talep edildiğinden, bakiye kalan 1.296.625 Euro talep edildiğini, bu haklı talebe rağmen davacıya hiçbir ücret ödemesi yapılmadığını, davalıların müştereken bu talebin kabul edilmeyeceğini Kadıköy … Noterliğinin 12.11.2012 tarih ve … yevmiye numaralı ihtarnamesi ile davacıya bildirdiğini, davaya konu olan AVM’nin planlandığı şekilde 29 Mart 2013 tarihinde halka açıldığını, bu tarih itibariyle davacı şirketin hizmeti sonucunda tanzim edilen kira sözleşmeleri ve hazırlanan kira sözleşmelerine uygun olarak tüm kiracıların mağazalarının açılışını yaparak faaliyete başladıklarını, bu şekilde … AVM’de tek yetkili olarak kiralamaya aracılık yapan davacı şirketin tüm ücrete hak kazandığını, kiralama hizmeti verilen ve sözleşmeleri yapılan toplam 81 mağaza için kiralamaya aracılık hizmeti komisyon bedeli talep ettiklerini, listelerde belirtilen 151 adet komisyon alacağı toplarımın 2.505.172 TL+KDV tutarının sözleşmenin fesih tarihi olan 10.10.2012 tarihinde hak kazanılmış olduğundan ve taraflar arasındaki sözleşmede alacakların Euro bazında talep edilebileceği belirlendiğinden sözleşmenin fesih tarihindeki kur 1 Euro=2,3279 olduğundan 2.505.172 TL+KDV miktarındaki alacağın Euro bazında 1.076.151 Euro olduğunu, davalıların hizmet ilişkisi devam ederken ücret avansı olarak 90.000 Euro+KDV ödemede bulunduklarından 10.10.2012 tarihî itibariyle Euro bazında talep ettikleri alacaklannın 986.151 Euro olduğunu, yine sözleşmede belirlenen gecikme/temerrüt faizi aylık %1 olduğundan bu alacağın 10.10.2012 tarihinden itibaren işleyen ve işleyecek olan aylık %1 faizi ile birlikte ödenmesini talep ettiklerini, Yargıtay’ın yerleşik içtihatlarına göre alacak ile birlikte KDV talep edilmesinin ancak ilgili alacağa ait faturanın tanzimi ile KDV’nin ödenmesi halinde mümkün olduğundan huzurdaki davada davalılara yapılan hizmetin kısmi bir bölümü için 4 adet fatura kesilmiş olduğundan bu faturalarla toplam ödenen KDV 148.689,90-TL olup yine sözleşme hükmüne göre talebin Euro bazında olması gerektiğinden 10.10.2012 tarihli kur üzerinden (1 Euro=2,3279 TL) hesap ile KDV alacaklarının 63.872,98 Euro olduğunu, bu şekilde 151 adet kiralamaya aracılık hizmetinden kaynaklanan Ödenen 90.000 Euro avansın düşülerek bakiye kalan 986,151 Euro alacak İle hizmetlerin bir kısmı için tanzim edifmiş oJan 4 fatura karşılındaki KDV alacağının 63.872,98 Euro’nun toplamı olan 1,050.023,98 Euro’nun davalılardan tahsili için huzurdaki davayı açtıklarını, sonuç olarak kiralama hizmet sözleşmesinden kaynaklanan 1.050.023,98 Euro miktarındaki kiralamaya aracılık hizmetinden kaynaklanan komisyon ücreti ve kısmi KDV alacağının tespiti ile alacağın 10.10.2012 tarihinden işleyecek olan Euro bazında aylık %1 temerrüt/gecikme faizi ile birlikte (ödeme tarihindeki TL karşılığı tutarının) davalılardan müştereken ve müteselsil olarak tahsilini ve davacıya ödenmesini talep ve dava etmiştir. Davalı … A.Ş. vekili savunmasında özetle; davacı tarafın 31.03.2011 tarihli Pazarlama Yetki Sözleşmesinden kaynaklandığını beyan ettiği kiralamaya aracılık hizmetinden doğduğunu iddia ettiği haksız ve mesnetsiz alacaklarını talep ederek işbu davayı açtığını, aynı haksız ve mesnetsiz iddia ve taleplerle İstanbul 8. Asliye Ticaret Mahkemesinde de dava açmış olup 2012/310 E sayılı dosyası ile görülen bu davanın 30.10.2013 tarihinde reddedildiğini, ancak kararın davacı tarafından temyiz edilmesi nedeniyle davanın halen derdest olduğunu, aynı konuyla ilgili derdest dava bulunduğundan yeniden dava açılmasının mümkün olmadığını, açılan işbu davanın hukuken dinlenebilmesi için dava şartı oluşmadığından derdesttik itirazlarının kabulü ile dava şartı yokluğundan dolayı açılan bu haksız davanın usul hükümleri çerçevesinde reddine karar verilmesinin gerektiğini , derdesttik itirazının kabul görmemesi halinde İstanbul 8. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2012/310 E. ve 2013/218 K, sayılı davasının bu dava yönünden bekletici mesele yapılmasına karar verilmesini talep ettiklerini, davacı tarafın alacak talebinin zamanaşımına uğradığını, zamanaşımı definin kabulü ile davanın reddine karar verilmesi gerektiğini, taraflar arasındaki Pazarlama Yetki Sözleşmesi niteliği itibariyle hukuki yönden bir ticari tellallık sözleşmesi olduğunu, ticari tellallık sözleşmesinden kaynaklanan alacakların 1 yıllık zamanaşımı süresinde talep edilmesinin yasa gereği olduğunu, davacı tarafın sözleşmenin fesih edildiği tarihten bu yana geçen 2 yılı aşan süre içinde alacak talebinde bulunmadığını, 1 yıllık zamanaşımı süresi dolduktan sonra açılan bu haksız davanın zamanaşımı sebebiyle reddine karar verilmesini talep ettiklerini, davacı … A.Ş.’nin davalılar ile imzaladığı pazarlama yetki sözleşmesi uyarınca üzerine düşen edimleri yerine getirmemesi, gerekli özeni göstermemesi, sözleşme hükümlerine aykırı davranması nedeniyle sözleşmenin haklı nedenlerden dofayı fesih edildiğini, davacı yanın alacak taleplerinin haksız olup davanın reddinin gerektiğini, proje kapsamında inşa edilen alışveriş merkezinde yer alan mağazaların ve diğer birimlerin kiralanması için davalılar tarafından profesyonel bir şirkete verilmesinin kararlaştırıldığını, davacı tarafın müvekkili davalı ve diğer davalı nezdinde bu konuda profesyonel oldukları izlenimi yaratmaları üzerine davacı ile müvekkili ve diğer davalı arasında 31.03.2011 tarihti pazarlama yetki sözleşmesi imzalandığını, davacı … A.Ş. tarafı olduğu 31.03.2011 tarihlî pazarlama yetki sözleşmesi İle … Alışveriş merkezinin içinde yer alacak mağazaların sektörde haklı bir üne kavuşmuş kiracılar tarafından kiralanmasına ilişkin olarak gerekli tüm tanıtım-çalışma ve faaliyetlerinin yürütülmesi, alışveriş merkezi içinde mağaza karmasının yapılması işini ve kiralama işlemini de üstlendiğini, davacı … yükümlendiği işleri sözleşmenin başlangıcından itibaren gereği gibi yerine getirmemeye başlamış olup müvekkili şirket ve diğer davalı tarafından sürekli olarak uyarıldığını, Alışveriş Merkezinin davalı müvekkili ile diğer davalı tarafından 2012’nin son çeyreğinde açılması öngörülmüşken kiralamaların davacı …’in sözleşme hükümlerine ve iş planlarına uymaması ve iş planının çok gerisinde kalmış olması nedeniyle açılamadığını, nitekim 03.08.2012 tarihi itibari ile davalı müvekkili ve diğer davalı … imzalanmasına sunulan tek bir kira sözleşmesi dahi olmadığını, davacı tarafından projenin hak ettiği şekilde tanıtılamadığını, davacının bu sebeple sözlü ve yazılı olarak ihtar ile uyarıldığını, tüm bunlara rağmen davacının yetki sözleşmesi ve iş programı çerçevesinde hareket etmediğini ve işi yürütemediğini, davalı … A.Ş. tarafından davacı … A.Ş.’ye 23.12.2011 tarihli uyarı yazısı gönderildiğini, bu yazıda … Alışveriş merkezi projesine ilişkin olarak yatırımcı olan davalıların menfaatlerini koruyacak hiçbir çaba ve pazarlığın yapılmadığı, sadece alınan fiyatların davalılara ulaştırıldığı, taraflarca belirlenen kira gelirleri bütçesi doğrultusunda firmalara karşı aciz durumda kalındığı davalıların istediği hiçbir konunun kiracı adaylarına kabul ettirilemediği bildirilerek davacı şirketin sözleşme hükümlerinin gereğini yerine getirmesinin istenildiğini, davalılar tarafından davacı şirketin edimlerini yerine getirmemesi ve iş programına uymaması nedeniyle Beşiktaş … Noterliğinden 03.08.2012 tarih ve … yevmiye no.lu ihtarname çekildiğini, ihtarnamede davacı … A.Ş.’nin belirlenen programa uymadığı gibi hedeflenen bütçenin çok altında kaldığı, 2011 Aralık ayında mağazaların %50’lik kısmının kiralanması gerekirken hiçbir kiralamanın yapılmadığı sadece %5 oranında firma teklifinin alındığı alışveriş merkezi açılışının bu nedenle 29 Ekim 2012 tarihine yetişmesinin oldukça zor göründüğü şeklinde beyan ve uyarılar ile bir kez daha davacı şirketin iş programına uymasının istenildiği, davalılar tarafından yapılan tüm yazılı ve sözlü uyarılara davacı şirketin hiçbir şekilde olumlu yaklaşmadığını, iş programına uymadığını, davacı şirketin defalarca uyarılmasına rağmen edinimlerini yerine getirmeyeceği, müvekkili şirket ile diğer davalı şirketin haklarını koruyamadığı, işin profesyonel bir çalışma ile yürütülmediği anlaşıldığından müvekkili ve diğer davalı şirket tarafından Pazarlama Yetki Sözleşmesinin feshinden başka hukuki yol bulunamadığını, 31.03.2011 tarihli Pazarlama Yetki Sözleşmesinin davalılar tarafından haklı r nedene dayalı olarak fesih edildiğini, davacı yanın kiralamasını yüklendiği projede yeterli uzman bir ekiple çalışmayıp eksik ve yetersiz olan kadrosu ile kiralama faaliyetinde bulunduğunu sonuçta ise projeye dolayısıyla müvekkili şirket … A.Ş. ile diğer davalı … A.Ş’nin imaj ve prestij kaybetmesine, zarara uğramasına sebebiyet verdiğini, davacı şirketin edinimlerini yerine getirmemiş olması nedeniyle müvekkili ve diğer davalı … A.Ş. tarafından Beşiktaş … Noterliği aracılığıyla gönderilen 10.10,2012 tarih ve … yevmiye numaralı ihtarname ile 31.03.2011 tarihli Pazarlama Yetki Sözleşmesinin fesih edildiğini, … Alışveriş Merkezinin kiralanmasının davacı … A.Ş, tarafından tamamlanmadığını, tanımlanan ücretlere hak kazanmadığını, tamamladığını iddia ettiği kira sözleşmelerini ve kiralama işlemlerini ise eksik ayıplı kusurlu ifa ettiğini, bu nedenle dava dilekçesindeki iddiaların gerçeği yansıtmadığını, haksız davanın ret edilmesi gerektiğini, Pazarlama yetki sözleşmesinin fesih edilmesi için yeterli hukuki nedenlerin oluştuğunu, davacı tarafından düzenlenen bir kısım kira sözleşmelerinin incelenmesinde kira sözleşmelerinin özensiz ve hatalı düzenlenmiş olduğu kira sözleşmesi eklerinde eksikliklerin bulunduğu, teminat mektuplarının alınmadığı, alınan mektuplarda dahi eksik ve hukuki ayıpların olduğu yer alması gereken listelerin sözleşmeye eklenmediği, şirketlerin yetkilisi olmayan kişilerle kira sözleşmesi yapıldığını, davacı … A.Ş. tarafından eksik ve hatalarla teslim edilen kira sözleşmelerine konu toplam kiralanan alanın Alışveriş merkezinin kiralanabilir alanının %10’unu dahi karşılamadığını, davacı … gayrimenkulun pazarlama işini bir iki personelle yürütmeye çalıştığını ve başarılı olamadığını, nitekim teslim edilen kira sözleşmeleri eksik ve hukuken ihtilaf yaratacak nitelikte olduğu için bazı kiracılar ile yeniden anlaşmalar yapıldığını, müvekkili ve diğer davalı şirketin daha sonra kiralama işlemini bizzat kendileri üstlenerek gerçekleştirdiklerini, bu durumda davacı şirketin hiçbir hak ve alacağının doğmadığını, davacı şirketin dava dilekçesinde beyan ettiği şekilde KDV’den kaynaklanan herhangi bir alacağının olmadığını, davacı şirketin hizmet sözleşmesinden kaynaklanan bir alacağı bulunmadığından KDV alacağını da talep etmesinin hiçbir şekilde mümkün olmadığını, davacı şirketin kendi kusurlu davranışları ile sözleşmenin fesih edilmesine sebebiyet verdiğini bu nedenle davacı tarafından gönderilen faturaların davacı tarafa iade edildiğini, gerçek dışı ve mesnetsiz olarak talep edilen alacağın kötü niyetin göstergesi olduğunu, davacı şirket ile yapılan Pazarlama Yetki Sözleşmesinin paket olarak yapıldığını ve bir alışveriş merkezinin tüm kiralama hizmetinin üstlenildiğini, bu yetki çerçevesinde davacı … A.Ş.’nin sözleşmenin 3 ve 5. Maddesinde yer alan …’in yükümlülükleri sözleşme hükümlerini hiçbir şekilde yerine getirmediğini pazarlama ve kiralama faaliyetlerini tamamlamadığını ve sözleşme hükümlerinin gerektirdiği şekilde hizmet vermediğini, sözleşmede tanımlanan ücrete hak kazanmadığını, bu durumda tamamen haksız iddialarla açılan davanın reddine karar verilmesi gerektiğini, müvekkili şirket ve diğer davalı … tarafından 31.03.2011 tarihli Pazarlama Yetki Sözleşmesi haklı nedenle fesih edildiğine ve davacı tarafın ücrete hak kazanmamış olmasına rağmen hem sözleşmenin 3.maddesi hem de 6. maddesine aykırı haksız ve mesnetsiz talepler ileri sürdüğünü, davacı tarafın tüm iddia ve taleplerinin müvekkili şirket ve diğer davalı tarafından haklı nedenle fesih edilmiş olan sözleşmeye ve yasalara aykırı olduğundan reddinin gerektiğini, sonuç olarak İstanbul 8. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2012/310 E ve 2013/218 sayılı dosyası ile aynı iddia ve taleplerle açılmış olan davanın derdest olmakla dava şartı bulunmayan davanın derdestlik nedeni ile reddine, derdestlik talebinin kabul edilmemesi halinde İstanbul 8. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2012/310 E ve 2013/218 sayılı dosyasının bekletici mesele yapılmasını, dava konusu talepler zamanaşımına uğradığını ve haksız ve mesnetsiz olarak açıldığını savunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı … Ltd. Şti. vekili savunmasında özetle; davacı tarafından daha önce aynı taraflara aynı konuya ilişkin İstanbul 8. ATM’nin 2012/310 esas sırasında dava ikame edildiğinden iş bu davanın derdestlik yönünden reddinin gerektiğini, derdestlik itirazının kabul edilmemesi halinde İstanbul 8. ATM’nin 2012/310 esas sayılı dosyasının bekletici mesele yapılması gerektiğini, taraflar arasındaki sözleşmenin ticari işler tellallığı niteliğinde olduğundan davacı tarafın talebinin zamanaşımına uğradığını, taraflar arasındaki sözleşmenin davacı şirkete ciddi görevler ve sorumluluklar yüklediğini, davacı şirketin iddia edilenin aksine sözleşme konusu edimlerini gereği gibi ifa etmediğini, davacı şirketin tüm şifahi ve yazılı ihtarlara rağmen sözleşme konusu edimlerini ifa etmediğinden sözleşmenin haklı nedenle feshedildiğini, davacı şirketin sözleşme konusu edimlerini sözleşme ve mevzuata göre ücret elde edebilecek şekilde tamamlamadığını, Borçlar Kanununun emredici hükümlerine göre müvekkili şirketten karşı edimini ifayı talep edebilmesi için önce davacının asıl edimini ifa etmesi gerektiğini, davacı tarafından ispat külfeti yerine getirilmeyen davanın reddine karar verilmesi gerektiğini , müvekkili şirketin iş bu davada taraf olmadığından pasif husumet yokluğu nedeni reddine, davaya konu talepler zamanaşımına uğradığından bu yönden davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; “…Uyuşmazlığın çözümü için öncelikle dava konusu sözleşmenin tellallık (simsarlık) sözleşmesi olup olmadığının tespiti gerekmektedir. Tellallık (simsarlık) sözleşmesi mülga 818 sayılı BK’nun 404-409 maddeleri, 01/07/2012 tarihinde yürürlüğe giren 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 520-525 maddeleri arasında düzenlenmiştir. Mülga 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 100 vd. maddelerinde düzenlenmiş bulunan ticari işler tellallığı 01/07/2012 tarihinde yürürlüğe giren 6102 sayılı TTK’da ele alınmamıştır. Dava konusu sözleşmenin düzenlendiği 31/03/2011 tarihinde yürürlükte bulunan 6762 sayılı TTK 100 maddesinde ticaret işler tellalı ücret karşılığı ticari işlere aracılık yapmayı meslek edinen kimse olarak tanımlanmış olup, davacı şirketin ticari tellallık işi yaptığı, taraflar arasında akdedilen sözleşmenin ticari tellallık sözleşmesi olduğu kabul edilmiştir. Mülga TTK 106/2 maddesi uyarınca ticari işler tellallığından doğan alacak hakları aracılıkta bulunulan işlemin gerçekleşmesinden itibaren 1 yıllık zamanaşımına tâbidir. Taraflar arasındaki sözleşme ilişkisi devam ederken 01/07/2012 tarihinde yürürlüğe giren 6102 sayılı TTK ticari işler tellallığını kaldırmıştır. Somut olayda 6103 sayılı TTK’nun yürürlük kanunu 7. maddesi uyarınca 6098 sayılı BK 147/5 maddesinin uygulanması mümkün değildir çünkü BK 147/5 maddesinde ticari işler tellallığından doğan alacaklar haricindeki alacaklar yönünden zamanaşımı düzenlenmiştir. Bu durumda ortaya çıkan kanun boşluğunun doldurulması yetkisinin Medeni Kanun 1. maddesi uyarınca mahkememizde olduğundan mahkememizce dava konusu sözleşmenin düzenlendiği tarihte yürürlükte bulunan 6762 sayılı TTK’ya tâbi olup, sonuçlarını doğurduğu ve 6762 sayılı TTK 106/2 maddesinin uygulanmasının gerektiği kabul edilmiştir. Dava konusu 31/03/2011 tarihli sözleşme davalı tarafça keşide edilen 10/10/2012 tarihli ihtarname ile yapılan fesih bildirimi ile sona erdirilmiştir. Fesih, taraflar arasındaki borç ilişkisini sona erdiren işlemlerden olup, karşı tarafa ulaşınca hüküm ve sonuçlarını meydana getirir ve alacaklı da bu irade bildirimini öğrendiğinde fesihten doğan haklarını o andan itibaren kullanabilir. Dolayısı ile zamanaşımı fesih bildiriminin yapıldığı tarihten itibaren işlemeye başlar. Somut olayda fesih bildiriminin yapıldığı 02/11/2012 tarihinden 13/05/2014 olan dava tarihine kadar 1 yıllık zamanaşımı süresinin dolmuş olduğu anlaşılmakla davalıların yasal süre içerisinde öne sürmüş oldukları zamanaşımı itirazının kabulü ile… ” gerekçesiyle, zamanaşımı yönünden davanın reddine karar verilmiştir. Bu karara karşı, davacı vekilince istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı vekili, istinaf başvuru dilekçesinde özetle; mahkemenin zamanaşımı nedeniyle davanın reddine dair verilen kararının hukuki olmadığını, kanun boşluğu olduğu varsayılarak bu boşluğun doldurulması gerektiği düşünülüp davacı aleyhine yorumlanarak davanın zamanaşımı nedeniyle reddi kararının yasaya aykırı olduğunu, taraflar arasında 31.03.2011 tarihli pazarlama yetki sözleşmesi tanzim edildiğini, sözleşme kapsamında bir çok hizmetle birlikte davalılara ait … Alışveriş Merkezi’nin kiralanabilir alanlarının tek yetkili olarak kiralama görevini üstlendiğini, davacı müvekkilinin AVM’nin hedeflenen Mart-2013 ayında açılabilmesi için tüm markalarla görüşmelerini tamamladığını ve kira sözleşmelerini tanzim ettiğini, davalının tamamen soyut gerekçelerle ve sözleşme ile belirlenen kiralama ücretlerini ödememe, ödemeyi geciktirmek için sözleşmeyi AVM açılışına 3 ay kala 02.11.2012 tarihinde feshettiğini, AVM’nin 2013 yılının Mart ayında kiracılar ile halka açıldığını ancak davalıların sözleşmeden kaynaklaan ücretlerini ödememesi nedeniyle iş bu davanın açıldığını, davanın açılmasından 5 yıl sonra davalıların birinin zamanaşımı itirazını yinelediğini, mahkemece hiçbir açıklamada bulunmaksızın önceki ara karardan vazgeçilmesi ve davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verildiğini, davanın zamanaşımının oluşmadığını, sözleşmenin birçok farklı hizmeti içerdiğini, mahkemenin bu sözleşmeyi kendince nitelendirip bu alacaklara uygulanacak zamanaşımı hükmünün değiştirildiğinden, kaldırıldığından ve yerine yeni bir zamanaşımı getirilmediğinden bahisle yasa boşluğu oluştuğu belirtilerek 1 yıl süreli zamanaşımı olarak kabul edilip davanın reddedildiğini, kiralama ilişkisine girip imza aşamasına getirdikleri kiracı adaylarının sonradan AVM’de yer kiralamayanlar içinde ücret istemediklerini, davalı tarafın listeyi vererek ücretini istemedikleri kiralamalara itirazda bulunmadığını, kira bedellerine ve buna bağlı olarak belirlenen kiralama ücretlerini de itirazda bulunmadığını, bilirkişi incelemesinde de haklılıklarının kanıtlandığını, bilirkişilerin tek yetkili olan davacının bazı kiralamalarda ücrete hak kazanması için ilgili kiracıların kira sözleşmesi yapmaları gerektiğini ,yapmayan kiracılar için ücrete hak kazanılamayacağına dair görüş belirtildiğini, bazı taleplerinin kazanılamayacağının ifade edildiğini, bilirkişilerin maddi hataya düştüğünü, müvekkilinin kiralama hizmeti verdiği ve ancak AVM’de bulunmayan kiracılar için ücret talebinde bulunmadığını belirterek, ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının kaldırılmasına ve bilirkişi incelemesi yaptırılarak yeniden yapılacak yargılama sonucunda davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, kira sözleşmelerine aracılık (simsarlık) ücreti alacağının tahsili istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda davanın zamanaşımı yönünden reddine karar verilmiş; bu karara karşı, davacı vekilince, yasal süresi içinde istinaf başvurusunda bulunulmuştur.İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, ileri sürülmüş olan istinaf nedenleriyle ve kamu düzeni yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır.Taraflar arasında, pazarlama yetki sözleşmesinin imzalanmış olduğu, sözleşmenin davalılar tarafından feshedildiği konularında herhangi bir uyuşmazlık mevcut değildir. Uyuşmazlık, dava konusu alacak isteminin zamanaşımına uğrayıp uğramadığı mahkemece zamanaşımı nedeniyle verilen ret kararının usul ve yasaya uygun bulunup bulunmadığına ilişkindir.Dosya kapsamından, taraflar arasında 31.03.2011 tarihli pazarlama yetki sözleşmesi düzenlendiği, sözleşmede davalıların yatırımcı, davacının ise … olarak tanımlandığı, sözleşme konusunun, yatırımcının Ataşehir ilçesinde inşa ettiği AVM’nin bitişik parseldeki yapılacak proje değişikliği ile genişletilip büyütüleceği bu durum gerçekleştiğinde 2 parseli kapsayacak olan AVM’nin sözleşme kapsamında olup 21 nolu parsele isabet eden mağazaların kiralanmasının yatırımcının muvafakatına bağlı olacağı yönetim ve pazarlama şirketi …’in ise sözleşme konusu AVM’deki mağaza ve iş yerlerinin kiralama iş ve işlemlerini yapacağı, sözleşmenin 1.maddesinde amaç üst başlığı ile 1.1 bentte yatırımcının alışveriş merkezinin mağaza karmasını geliştirilmesi amacıyla …’i yetkilendirdiği, alışveriş merkezinde yer alan mağazaların kiralanması için bir tek …’in yetkili kılındığı hususuna yer verildiği, görevlerin 2.maddede, ücretlendirmenin 3.maddede düzenlendiği, maddede yatırımcının …’e 7.500,00 EURO + KDV olarak Mayıs 2011 tarihinden itibaren 1 aylık avansı her ay …’e ödeyeceği 3.bentte pazarlama yetkisi çerçevesinde yerine getireceği görevler karşılığı … tarafından kira sözleşmesi dönemine ilişkin ortalama 1 yıllık EURO bazındaki kira bedelinin göz önüne alınarak hesaplanacağı net yıllık kira bedelleri üzerinden EURO bazında ücret alınacağı pazarlama performansına göre … tarafından ortalama toplam 1 yıllık kira bedeli göz önüne alınarak hesaplanacak olan toplam net kira bedelleri üzerinden KDV hariç %5 kiralama ücreti ödeneceği, kiralama performansı açılıştan önce gerçekleşen tüm kiralama tutarlarından oluştuğu, kiralamaya bağlı olarak yatırımcı tarafından …’e yapılan ödemelerin toplamının 1/3 kiracılar tarafından sözleşmelerinin imzalanma tarihinde, 1/3 ‘nü kiralanan yerin kiracıya teslim edildiği tarihte, 1/3 ise alışveriş merkezinin resmi açılışından 1 ay geç olmamak kaydıyla …’e ödeneceği hususlarına yer verildiği, 6.maddede sözleşmenin imza tarihiden itibaren alışveriş merkezinin açılışından 6 ay sonrasına kadar pazarlama yetkisinin verileceği sözleşmenin herhangi bir tarihte 3 ay önceden …’e bildirilmesi durumunda yatırımcı tarafından herhangi bir tazminat ve ceza ödenmeden fesih edilebileceği hususuna yer verildiği, davacı şirket tarafından 06.08.2012 tarihinde davalılara, davalıların 23.12.2011, 15.02.2012 ve 03.08.2012 tarihli yazılarına ihtarname ile cevap verilerek gönderilen yazıların haksız ve asılsız olduğu bugüne kadar alışveriş merkezi için potansiyel 650 farklı marka ile 1500 yakın görüşme yapılarak hem proje detaylarının hem de fiyatlarının paylaşıldığı, potansiyel kiracılardan karşı teklifler alındığı ve gibi hususların belirtildikten sonra kira sözleşmenin ilgili maddesi gereğince Mayıs 2011 tarihinden itibaren aylık olarak yapılması gereken avans ödemelerinin hiçbirinin bugüne kadar zamanında yapılmadığının belirtildiği, davacının 05.10.2012 tarihli Kadıköy … Noterliğinde keşide edilen ihtarname ile davalı şirketlerden bazı listelerin ve bilgilerin gereği yapılmak üzere sunularak hizmetin devamına ilişkin taleplerinin belirtildiği 03.10.2012 güncelleme tarihli olan ihtarname ekinin sunulduğu, tabloda görüleceği üzere 69 kira sözleşmesinin imzalanmış olduğu, 66 adetinin teslim edildiği ve diğer hususlara yer verildiği davalı şirketler tarafından davacı şirkete Beşiktaş …noterliğinde düzenlenen 10.10.2012 tarihli ihtarname ile 31.03.2011 tarihinde akdedilen pazarlama yetki sözleşmesinin feshedildiğinin bildirildiği, ihtarnamede şirketin taahhüt edilmiş olan iş planının çok gerisinde kalmasının yanı sıra kira sözleşmelerinin özensiz ve hatalı olarak düzenlendiği, taraflarına 3 farklı tarihte kontrol için teslim edilmiş olunan kira sözleşmeleri ve ekleri incelendiğinde sözleşmelerin hepsinde alışveriş merkezi işletme yönetmeliğinin bulunmadığı, bazı kira sözleşmeleri ekinde yer alması gereken marka ve ürün listelerinin yer almadığı bazı sözleşmelerin yetkisiz temsilciler tarafından imzalandığı, bazı sözleşmelerin tüm sayfalarının kiracı tarafından imzalanmadığının tespit edildiği hususlarına yer verilerek 1 hafta içerisinde tüm sözleşmelerin kiracı adayları tarafından imzalanan sözleşmelerin evrakları ve raporların teslim edilmesi aksi halde zararların saklı tutulacağı belirtildiği, davacı şirket tarafından 02.11.2012 noter ihtarnamesi ile fesih bildirimine dair ihtara cevap ile alacak ve tazminat taleplerine ilişkin olarak ihtarnamede bulunularak hizmet sözleşmesine göre aylık avans yapılması gerekmekte iken ayrıca kira sözleşmelerinin ücretlerinin 1/3’nü sözleşmenin imzalanması ile ödenmesi gerekmekte iken sözleşmenin haksız olarak tek taraflı feshedildiği belirtilmek suretiyle ihtarname ekinde yer alan güncel kiralama komisyon tablosunda açıkça görüleceği üzere KDV hariç 1.431.625 EURO hizmet bedeli borcunun bulunduğu, 90.000,00 EURO’luk kısmın avans ödemeleri ile ödenmiş olduğundan 45.000,00 EURO’luk kısmın avans ödemesi borcu olarak icra takibi başlatıldığını, bakiye kalan toplam 1.309.585 EURO hizmet bedeli borcunun 12.11.2012 tarihine kadar ödenmesinin talep edildiği, iş bu davanın 21.04.2014 tarihinde açılmış olduğu davacı tarafça ihtarnamede bahsi geçen avans bedelinin tahsili için başlatmış olduğu icra takibine karşı davalıların itirazı üzerine davacı şirket tarafından İstanbul 8. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2012/310 Esas sayılı dosyasında 27.11.2012 tarihinde aylık 7.500,00 EURO üzerinden 6 aylık toplam 45.000,00 EURO alacakları nedeniyle başlatılan icra takibine karşı yapılan itirazın iptali istemi ile dava açtığı, açılan dava neticesinde mahkemenin 30.10.2013 tarihli kararında ,taraflar arasındaki sözleşmenin iş görme sözleşmesi niteliğinde olduğu tarafların karşılıklı borçları dikkate alındığında bir tür komisyon/adi tellallık sözleşmesi niteliğinde olduğu komisyon sözleşmesinde iş görenin ücrete hak kazanabilmesi için BK’nın 521.maddesi uyarınca simsarın ancak yaptığı faaliyet sonucunda sözleşme kurulursa ücrete hak kazanacağı simsarın faaliyeti sonucunda kurulan sözleşmenin geciktirici koşula bağlanmış ise ücret koşulu gerçekleşmesi halinde ödeneceği dava dayanağı sözleşmeye her ay yapılacak ödemelerin avans ödemesi niteliği taşıdığı açıkça ifade edildiği, davacının ücretinin düzenlenen kira sözleşmesi bedellerinin belirli yüzdesi olarak öngörüldüğü davacının avans ödemesi niteliğini taşıyan aylık ödemelere talep edebilmesi için sözleşmede öngörülen kira sözleşmelerinin düzenlenmesine aracılık yaptığını kanıtlanması gerektiği, davacı tarafça aralarındaki hukuki ilişkinin devamı esnasında düzenlenmesine aracılık ettiği kira sözleşmelerinin varlığı ve sözleşmelerdeki kira bedeli miktarına ilişkin herhangi bir açıklama yapılmadığı, kanıt sunulmadığı bu nedenle davacının avans ödemesi niteliği taşıyan aylık ödemelerin yapılması talebinin haklı bulunmadığı gerekçesiyle kanıtlanamayan davanın reddine karar verildiği söz konusu kararın Yargıtay 3. Hukuk Dairesinin 2015/3934 Esas, 2016/8611 Karar sayılı ilamı ile onandığı anlaşılmıştır. 05.06.2017 tarihli bilirkişi raporunda, incelenen davacı şirkete ait 2011-2012 yılı ticari defterlerinin açılış ve kapanış tasdiklerinin yasal süresinde yaptırılmış olduğu, bu anlamda ticari defterlerin usulüne uygun tutulduğu, davacı yanın kendi ticari defter kayıtlarına nazaran davalı … İnşaattan 177.980,79 TL davalı … İnşaattan ise 584.846,94 TL alacaklı olduğu, incelenen davalı … İnş. A.Ş. ne ait 2011-2012 yılı ticari defterlerinin açılış ve kapanış tasdiklerinin yasal süresinde yaptırılmış olduğu, bu anlamda ticari defterlerin uşulüne uygun tutulduğu, davalı şirket ticari defterlerinde, davacı ile aralarında mevcut herhangi bir ticari ilişkiye rastlanmadığı, incelenen davalı … A.Ş. ne ait 2011-2012 yılı ticari defterlerinin açılış ve kapanış tasdiklerinin yasal süresinde yaptırılmış olduğu, davalı şirketin kendi ticari defter kayıtlarına nazaran davacı yandan 212.230,67 TL alacaklı olduğu, taraflar arasındaki cari hesap farklılıklarının, davacı yanın keşide ettiği faturaların davalı yan ticari defterlerinde kayıtlı olmamasından kaynaklandığı, taraflar arasındaki sözleşme, sözleşmede taraflarca taahhüt edilen yükümlülükler ve taraflar arasında yapılan yazışmalar dikkate alındığında, davacı tarafın bir kısım borçlarına aykırı davrandığı ve gecikmeler yaşadığı, bu nedenle davalı tarafın sözleşmeyi fesihte haklı olduğu, bununla birlikte, sözleşmenin haklı olarak feshedilmiş olması, davalıya, fesih anına kadar yapılmış olan sözleşmelerden kaynaklı davacı tarafın komisyan alacağını ödememe imkanı tanımayacağı, sözleşme, haklı nedenle feshedilmiş olsa bile, davacı tarafın, fesih anına kadar yapılmış olan kira sözleşmelerinden kaynaklı komisyon alacağını talep edebileceği, bu durumda, davacı tarafın 70 adet sözleşmeden alacağı hizmet bedelinin 825.780 TL KDV (Euro karşılığı) olduğu, sözleşme gereği davacı yanın bu tutarın … için 825.780,00 * 0,6 = 495.468,00 TL, … için 825.780,00 * 0,4 = 330.312,00 TL lik kısmını fatura etmesi gerektiği, bu durumda da davacı yanın dava tarihi itibarıyla davalı …’dan KDV dahil 584.652,24 TL, … İnşaattan ise (389.768,16-212.230,67=) 177.537,49 TL alacaklı olacağı, bununla birlikte, sözleşme haklı nedenle feshedilmiş olduğundan, davacının, tek yetkili olmasına dayalı olarak, AVM’deki diğer kiralanabilir alanlardan kaynaklı bir alacak talep etmesinin mümkün olmadığı belirtilmiştir. 18.02.2019 tarihli bilirkişi heyet raporunda; taraflar arasındaki dava konusu sözleşmenin davalılar tarafından haksız olarak feshedildiğinin mahkemenin takdirinde olduğu, davacının dava dosyasındaki listelerde yer alan 70 adet firmayla yapılan kira sözleşmelerinden ücrete hak kazandığını buna karşı 81 firmayla yapılan kira sözleşmelerinin akdedilmesinde aracılık faaliyetinde bulunduğunun ispatlanamadığı, taraflar arasındaki sözleşme hükümleri de dikkate alınarak 70 adet kira sözleşmesinden doğan ücret alacağı miktarının 825.780 TL +KDV olduğu, 6103 sayılı TTK’nın yürürlük kanunun m.7 uyarınca davacının ücret alacağının tabi olduğu zamanaşımı süresinin ne olduğu konusunda ortaya çıkan kanun boşluğunun doldurulması yetkisini TMK m.1 uyarınca mahkemeye ait olduğu belirtilmiştir. Davacı vekili, rapora itiraz ederek ek rapor alınmasını talep etmiştir.Davalı … vekili zamanaşımı itirazını tekrar ederek rapora itiraz etmiştir. Mahkemece, davanın niteliği gereği 17.12.2014 tarihli oturumda alınan 3 nolu ara karardan vazgeçilmesine dair ara karar oluşturularak, davanın yukarıda açıklanan gerekçelere istinaden zamanaşımı yönünden reddine karar verilmiştir. Dava konusu pazarlama yetki sözleşme tarihi 31.03.2011 ve sözleşmenin fesih tarihi ise 10.10.2012 tarihlidir. Fesih tarihinde 6098 sy TBK ve 6102 sy TTK yürürlükte olup, 6762 sayılı TTK yürürlükte değildir. 6762 sayılı TTK’nın 100 vd. maddelerinde “Ticaret İşler Tellallığı” düzenlenmiş idi. Aynı Kanun’un 16/2. maddesinde ise ticaret işleri tellallığı sözleşmelerinden doğan alacak hakları için bir yılık zamanaşımı süresi öngörülmüştü. 7672 sayılı TTK’daki bu düzenleme, özel hüküm niteliğinde olduğundan, Borçlar Kanunu’ndaki genel hükümlerden önce uygulanması gerekiyordu (Cevdet YAVUZ, Türk Borçlar Kanunu- Özel Hükümler, 10. Basım, İstanbul 214, s.1311-1312). 6102 sayılı TTK’da ise ticaret işleri telalığına (simsarlığına) ilişkin bir düzenlemeye yer verilmemiş, böylece simsarlık konusunda özel hüküm- genel hüküm ayrımına son verilmiştir. Taraflar arasındaki sözleşmenin feshedildiği tarihte yürürlükte olan yeni TTK’da simsarlıkla ilgili özel hüküm getirilmediğinden, ticari işler simsarlığına da TBK’nın simsarlığa ilişkin hükümleri uygulanacaktır. İlk derece mahkemesince muacceliyet tarihi olarak kabul edilen sözleşmenin sona erme tarihinde yürürlükte bulunan TBK’nın 147/5. maddesinde, ticaret işleri simsarlığı ücreti alacağı dışında, simsarlık sözleşmesinden doğan alacakların beş yıllık zamanaşımı süresine tabi olduğu düzenlenmiştir. Bu düzenleme yapılırken, 6102 sayılı TTK’da ticaret işleri simsarlığının düzenlenmediği hususunun dikkatten kaçırıldığı anlaşılmaktadır. Yeni TTK’da ticaret işleri simsarlığının düzenlenmediği ve özel bir zamanaşımı düzenlemesinin de artık mevcut olmadığı dikkate alındığında, ticaret işleri simsarlığına hangi zamanaşımının uygulanacağının ortaya konulması gerekir.TBK’nın 147/5. maddesinde ticaret işleri simsarlığı hariç tutulduğu halde, bu tür sözleşmeler için özel bir kanuni düzenleme de getirilmediğinden, genel zamanaşımını düzenleyen TBK’nın 146. maddesindeki on yıllık zamanaşımının burada da uygulanması gerektiği savunulabilir. Çünkü, anılan 146. madde uyarınca, kanunda aksine bir düzenleme bulunmadıkça, her alacak on yıllık zamanaşımına tabidir. TBK veya başka bir kanun, ticaret işleri simsarlığı için özel bir zamanaşımı süresi getirmediğine göre, bu sözleşmelere de on yıllık genel zamanaşımı süresinin uygulanacağının söylenmesi, hukuken tutarlı bir söylem olabilir ise de; kanunun amaca uygun bir yorumuyla farklı bir sonuca ulaşmak mümkündür. Şöyle ki kanun koyucu simsarlık sözleşmelerini beş yıllık zamanaşımı süresine tabi tuttuğuna göre ve yeni pozitif hukukumuzda ticaret işleri simsarlığı adı altında özel bir sözleşme türü bulunmadığına göre; diğer bir deyişle simsarlık konusundaki özel hüküm- genel hüküm ayrımı kaldırılmış olup ticaret işleri simsarlığı da sonuçta bir simsarlık sözleşmesi olduğuna göre, bu tür sözleşmelere de 147/5. maddedeki beş yıllık zamanaşımı süresinin uygulanmasının doğru ve kanun koyucunun amacına uygun bir yorum olacağı sonucuna varılmaktadır. Bu hukuki gerekçeyle, simsarlığın türü ne olursa olsun, her türlü simsarlık sözleşmelerinden doğan alacaklar, beş yıllık zamanaşımı süresine tabidir (YAVUZ, a.g.e. s.1320). Bu açıklamalara göre, ilk derece mahkemesince, yürürlükten kalkmış mülga bir kanundaki zamanaşımı gerekçe gösterilerek ve yorumla davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olmuştur. Açıklanan bu gerekçelerle, ilk derece mahkemesince, taraf delilleri toplanıp davanın esası hakkında yargılama yapılarak bir hüküm verilmesi gerekirken, mülga kanun hükmü gerekçe gösterilerek davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olduğundan, deliller usulünce toplanıp yeniden yargılama yapılmak üzere, HMK’nın 353/1.a.6 maddesi uyarınca ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının kaldırılmasına dair aşağıdaki karar verilmiştir.
KARAR: Yukarıda açıklanan gerekçelerle: 1-HMK’nın 353/1.a.6. maddesi uyarınca, ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının kaldırılmasına, 2-Yukarıdaki açıklamalar ışığında davanın yeniden görülmesi için dosyanın, kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine, 3-Davacı tarafından yatırılan istinaf peşin karar harcının, talep hâlinde, ilk derece mahkemesince iadesine,4-Davacı tarafından yapılan kanun yolu giderlerinin, ilk derece mahkemesince, esas hükümle birlikte yargılama giderleri içinde değerlendirilmesine dair;HMK’nın 353/1.a maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, oy birliğiyle ve kesin olarak karar verildi. 13.07.2023
KANUN YOLU:HMK’nın 353/1.a maddesi uyarınca karar kesindir.