Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2020/1587 E. 2023/1233 K. 13.07.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/1587
KARAR NO: 2023/1233
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 11.03.2020
NUMARASI: 2017/328 E. – 2020/215 K.
DAVANIN KONUSU: Ticari Şirket (Genel Kurul Kararının İptali İstemli)
Taraflar arasındaki ticari şirket davasının ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerle davanın kısmen kabulüne dair verilen karara karşı, davacılar vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine Dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davacıların azlık pay sahipleri olduğu, diğer ortaklar … ve …’ün çoğunluk pay sahibi olduğu, halihazırda şirketin Müdürler Kurulunu oluşturdukları ve münferit imza yetkilileri oldukları, uzun yıllardır şirket yönetimini ellerinde bulundurmakla birlikte diğer azınlık pay sahiplerinin ortaklıktan doğan haklarının kullanmalarına engel olarak suistimal ettikleri, İstanbul Anadolu 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2014/1340 E. Sayılı dosyası ile 2014 Genel Kurulu’nun iptali, İstanbul Anadolu 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2016/52 E. Sayılı dosyası ile sorumluluk ve tazminat, İstanbul Anadolu 6. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2016/48 E. Sayılı dosyası ile de özel denetçi atanması talepli davalar ikame ettiklerini, davalı şirket çoğunluk hisse ortakları olan … ve …’nın bu defa 2015 yılına ait Olağan Genel Kurulun 11.11.2016 tarihinde yapmak için karar aldıklarını ve davacılara tebliğ ettiklerini, davacıların 02.11.2016 tarihinde şirket merkezine gittiklerini ve aynı tarihli tutanakta belirtilen belgeleri talep etmelerine rağmen şirket yetkililerinin vermekten imtina ettiklerini, 11.11.2016 tarihli Olağan Genel Kurul toplantısında ise 2015 yılı hesap dönemine ilişkin fınansal tabloların incelenmesine geçildiğinden TTK md. 420.gereği toplantının 1 ay sonraya bırakıldığını, 19.12.2016 tarihine ertelendiği, 19.12.2016 tarihinde gerçekleşen genel kurulda ise TTK md. 622 yollaması ile Anonim Şirketler genel kurul kararının iptalini düzenleyen madde 445’te yer alan iptal sebepleri olan “Kanuna ve dürüstlük kuralına aykırı genel kurul karan alınması” sebepleri vuku bulduğundan huzurdaki davayı ikame ettiklerini, genel kurul gündeminin zorunlu maddesi olan ibra hususunun gündeme eklenmesi için uyarıda bulunulmasına rağmen oylama yapılarak talebin reddedildiğini, Limited ortaklıklarda bilgi alma ve inceleme hakkını düzenleyen TTK md. 614’e gerek genel kurul öncesi gerek genel kurul esnasında aykırı hareket edildiğini, faaliyet raporunda şirket müdürlerinin yurtiçi ve yurtdışı konaklama, yol ve fuar giderlerini gösteren kalemin karşılığında “yoktur” ibaresi yazılı olmasına rağmen şirket müdürü …’ün soruyu “Anılan faaliyetler ile ilgili olarak herhangi bir yolluk veya ödenek verilmemektedir ve tüm giderler şirket tarafından karşılandığı, makine alımı hakkındaki sorunun genel ve tatminkar olmayan şekilde cevaplandığını, faaliyet raporunun 4/b maddesinde yer alan kontrollerin şirket müdürleri ve çalışanları tarafından yapıldığı şeklinde ticari ve iktisadi yaşam ile bağdaşmayacak şekilde yanıt verildiğini, şirket hedefleri ile ilgili soruya …’ün “Açıklama yapma zorunluluğu bulunmadığı” yanıtını verdiğini, sermaye artırım ihtiyacının gerekçesi sorulduğunda günümüz ekonomik koşulları ve pazarda rekabet gibi mali ve hukuki niteliği olmayan yanıt verildiğini, şirketin kredi kartının ve avantajlarının ne şekilde kullanıldığı sorulduğunda, şirket giderleri için kullanıldığı şeklinde sözlü beyanla yanıtlandığını ancak bu hususta mali veri paylaşılmadığını, şirket müdürlerinin şirket adına bağışlama bulunma karan aldıklannın anlaşıldığını, bu hususta sorulan soruya tatmin edici olmayan bir cevap verdiklerini, şirket pay nisaplarının derdest bir dava konusu olduğu bu sebeple kar dağıtım tablosunun davaya konu uyuşmazlıktan önceye çekilmesi gerektiğinin belirtildiğini ancak bu talebin oy çokluğuyla reddedildiğini, davacılann şirkette haklarının gözetilmediğinin ileri sürüldüğünü ve bu talebin de reddedildiğini ileri sürülerek, 19.12.2016 tarihli 2015 yılı olağan genel kurul kararının iptalini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili savunmasında özetle; Davacıların davalı şirket ortakları olan … ve …’den pay almak suretiyle davalı şirkete 2003 yılında dâhil olduklarını, davacılann bugüne kadar şirket yönetiminde rol almadıkları gibi zorunlu olmadıkça şirket merkezine dahi uğramadıklarını, aynı sektörde faaliyet gösteren diğer ortaklıkları olan “… Ltd. Şti” ünvanlı şirketleri ile ilgilendiklerini, davalı şirketin müdürler kurulu … ve …’ün yoğun ve özverili çalışmalan ile sektörde hatırı sayılır bir konuma, tanınmışlığa ve karlılığa ulaştığını, kazançlarının tamamını öz sermayeye eklemek suretiyle günden güne büyüdüklerini, davacılann gelişme ve büyüme döneminde ortalarda hiç görünmediklerini şirketin ticari ve hukuki mücadelelerini uzaktan izlediklerini ve davalı şirketi sadece diğer şirketleri ile yaptıkları ticaretin tarafı hatta fınansörü olarak gördüklerini, davalı şirketin 2014 yılında gerçekleştirilen genel kurul toplantısının hazırlığı ve icrası aşamasında kötü/keyfî yönetim ve suistimal ortaya çıktıktan ve genel kurul toplantısına katılmak ve şirket iş ve işleyişinden bilgi alma haklannın engellendiği iddiası ile davalı şirket ve diğer ortaklar aleyhine İstanbul Anadolu 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2014/1340 E. Sayılı dosyası üzerinden dava açtıklarını, bir yandan genel kurul kararlannın yokluk ve butlan nedenleri ile iptalini talep ederken, diğer yandan şirkete özel denetçi atanması talebinde bulunduklarını, şirketin 15.09.2015 tarihinde açılan 2014 yılı genel kurul toplantısının davacı vekillerinin inceleme talepleri ile 15.10.2015 tarihinde tamamlandığını, 2014 yılı genel kurul toplantılarının tamamlanmasına müteakip taraflar arasındaki ihtilafların sulh yolu ile çözümlenmesi için seri görüşme ve toplantılar icra edilmiş ise de davacıların fahiş bedel talebinde bulunmaları, nihayet davalı şirketin diğer ortaklarının hisseleri için talep ettikleri aynı bedelle hisselerin kendilerine devretmek yönündeki tekliflerini de kabul etmediklerini, İstanbul Anadolu 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/52 sayılı dosya üzerinde müvekkili şirketin diğer ortakları olan … ve … aleyhine sorumluluk ve tazminat davasının derdest olduğunu, davacı yanın işbu davası ile aynı maddi neden ve hukuki sebeplere dayanarak açtığı ve derdest olan İstanbul Anadolu 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2014/1340 E. Sayılı dosyanın işbu dava bakımından bekletici mesele sayılması gerektiğini, davacı tarafın, dava nedeni olarak dayandığı iddiaların gerek maddi ve hukuki dayanaktan, gerekse samimiyetten yoksun olduğunu ve iddiaların kendisi ile çeliştiğini, davacımn dava dilekçesinde, hiçbir delil ve dayanak belirtmeksizin varsayımsal olarak “Pay sahiplerinin gerçeğe aykın bilanço oluşturarak kendilerini şirkette alacaklı konuma getirmiş olmaları” ve “İnceleme, Bilgi Alma ve Yönetime Katılma Haklarının Engellendiği” iddiasında bulunan davacıların, 10.04.2014 tarihli genel kuruluna dek şirketin karar alma mekanizmalarına dâhil edildiğini, ana sözleşme tadili gibi şirket bakımından önem arz eden kararların müzakere ve tesis sürecinde bulunarak oluşan kararları imza ettiklerini, davacıların “Ortaklık/Yönetim haklannm Kötüye Kullanılması”, “Bilgi Vermeme”, Kötü Yönetim”, “Suiistimal” gibi iddialarının 12 yıllık ortaklık sürecinin ardından ilk kez dile getirmelerinin, iddialannın yargı makamları önüne taşımak için bunca yıl beklemiş olmalarının iyi niyet ile bağdaşmadığını, kötü yanlı yönetim ve şirketi zarara uğratma iddialannın haklı ve yerinde olmadığını, açılan ve halen derdest olan İstanbul Anadolu 4. ATM 2014/1340 E., 2015/180 K. Sayılı dosyanın işbu dava bakımından bekletici mesele yapılmasını ve davanın reddini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; “… TTK 445. maddesinde genel kurul kararının iptal sebepleri; 446. maddesinde ise iptal davası açabilecek kişiler sayılmış olup; iş bu davanın da 445.maddede anılan 3 aylık hak düşürücü süre içinde açıldığı görülmüş; ne var ki TTK 446/1-a maddesinde işaret edildiği suretle toplantıda hazır bulunup da karar olumsuz oy veren ve bu muhalefetini tutanağa geçirten unsuru yönünden eksiklik bulunduğu anlaşılmıştır. Toplantıya katılıp, olumsuz oy kullanan kişiler için, alınan genel kurul kararının iptalinin talep edilebilmesi yönünden muhalefet, dava şartıdır ve işbu davada bu dava şartı eksiktir. Muhalefet şerhine ilişkin dava şartı yokluğu iptal edilebilir kararlar yönünden geçerli olmakla birlikte, alınan kararlarda yokluk ve butlana ilişkin eksiklikler yönünden yapılan incelemede; davaya konu genel kurulda ibraya ilişkin gündem maddesi bulunmadığı, finansal tabloların onaylanmasında ise müdür olan dava dışı ortakların katılımı ile davacıların ret oyuna karşılık dava dışı müdürlerin kabul oyu ile oy çokluğuyla karar alındığı tespit edilmiştir. Bu kapsamda İstanbul Bölge Adliye Mahkemesinin 12.Hukuk Dairesi’nin 2018/525 Esas, 2019/334 Karar sayılı ilamında da vurgulandığı üzere; TTK 619.maddede yönetime katılmış olanların, müdürlerin ibrasında oy kullanamayacaklarına ilişkin kural, sadece açık ibrada değil, TTK 424. maddesine göre örtülü ibra kararlarında da uygulama alanı bulur. Davaya konu genel kurul kararlarında da ibranın ayrı bir gündem maddesi halinde görüşülüp oylanmadığı belirlenmekle; finansal tabloların oylanmasında; TTK 424.maddesi ile TTK 619. maddeleri gereği dava dışı müdürlerin oydan yasaklı olduğu halde oy kullandıkları, diğer oyların da davacı azınlık pay sahiplerine ait olduğu, yasaklı oylar dışında TTK 620.maddesinde aranılan çoğunluğun sağlanmamış olduğu belirlenmekle finansal tabloların onaylanmasına ilişkin kararın, gerekli nisabın sağlanmamış olması yönünden yoklukla malul olduğu anlaşılmış olup durumun tespitine dair… ” gerekçesiyle, davanın kısmen kabulü ile davalı şirketin 19/12/2016 tarihinde gerçekleştirilen 2015 yılı olağan genel kurul toplantısında; gündemin dördüncü maddesi gereğince, 2015 yılına ilişkin finansal tabloların onaylanmasına dair (II) numaralı kararın yoklukla malul olduğunun tespitine, aşan istemler yönünden dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddine, karar verilmiştir. Bu karara karşı, davacılar vekilince istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davacılar vekili, istinaf başvuru dilekçesinde özetle; müvekkillerinin ortağı olduğu davalı şirketin 2015 yılı olağan genel kurulunda alınan kararların iptalinin talep edildiğini, mahkemece 2 numaralı kararın yoklukla malul olduğunun tespitine, diğer taleplerinin ise dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddine karar verildiğini, kararın yasa ve mevzuata aykırı olduğunu, müvekkillerinin davalı şirketin diğer pay sahipleri …, … ile birlikte hissedar olduklarını, müvekkillerinin azlık pay sahibi olduklarını, diğer ortakların çoğunluk pay sahibi olduklarını, diğer ortakların müdürler kurulunu oluşturan münferit imza yetkilileri olduğunu, bahsi geçen ortakların uzun yıllardır şirket yönetimine ellerinde bulundurduklarını, azınlık pay sahiplerinin ortaklıktan doğan haklarını kullanmalarını engel olarak suistimal ettiklerini ,bu sebeple bir kısmı derdest bir kısmı kesinleşen birçok davanın açıldığını, davada Ltd Şirket ortaklarının inceleme hakkını ve bilgi alma hakkını düzenleyen TTK 614.madde hükmü gereğince gerek genel kurul öncesi gerek genel kurul esnasında aykırı hareket edildiğini, Limited Ortaklık Müdürlerinin kendilerinin ibrazında oy kullanamayacağı bu bağlamda yapılan oylamada oy çokluğu ile kararın onaylanmasının yokluğu/iptalinin talep edildiğini, buna yönelik olarak yoklukla malul olduğunun tespitine karar verildiğini, diğer istemler yönünden ise muhalefet şerhi yazdırılmadığı gerekçesiyle dava şartı eksikliğinden ret kararı verildiğini, muhalefet şerhinin gerçerlilik şartlarının doktrinde özel olarak irdelendiğini, genel kurul toplantı tutanağındaki muhalefet şerhinin her madde görüşülmesi sırasında olduğunu, bunun tutanakta da açıkça zikredildiğinin aşikar olduğunu, bu anlamda TTK 614.maddesi gereğince gerek genel kurul öncesi gerek genel kurul esnasında aykırı hareket edilmiş olduğu halde faaliyet raporlarının onaylanması maddesinin iptal edilmesinin gerektiğini iddia ederek, müvekkilleri aleyhine olan kısımların kaldırılmasına ve 19.12.2016 tarihli yapılan hukuka aykırı genel kurul kararlarının iptaline karar verilmesini talep etmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, Limited Şirket Genel Kurul Kararının TTK 622.madde yollaması ile TTK’nın 445 vd maddeleri gereğince iptali istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda davanın usulden reddine karar verilmiş; bu karara karşı, davacılar vekilince, yasal süresi içinde istinaf başvurusunda bulunulmuştur. İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, ileri sürülmüş olan istinaf nedenleriyle ve kamu düzeni yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. Taraflar arasında, davacıların davalı şirketin ortakları olduğu, dava dışı 2 şirket ortağının ise çoğunluk hisse sahibi oldukları, dava konusu genel kurulun 19.12.2016 tarihinde gerçekleştirildiği, taraflar arasında birden fazla hukuki uyuşmazlığın bulunduğu konularında herhangi bir ihtilaf mevcut değildir. Uyuşmazlık, mahkeme kararının usul ve yasaya uygun bulunmadığı ile iptali talep edilen genel kurul toplantısında alınan kararlara yönelik muhalefet şerhi şartının gerçekleşip gerçekleşmediğine ilişkindir. Dosya kapsamından, 19.12.2016 tarihinde yapılan şirketin 2015 yılına ilişkin olağan genel kurul toplantısına ait tutanağında, şirketin 11.11.2016 tarihinde yapılan genel kurul toplantısında 2015 yılı hesap dönemine ilişkin finansal tabloları incelemek üzere süre talep edildiğinden genel kurulun 1 ay süreyle ertelendiği belirtilerek TTK 420/1. Madde hükmü gereğince gündemin 3.maddesi olan 11.11.2016 tarihli toplantıda okunan 2015 yılı faaliyet raporunun müzakeresi ve onaylanması maddesinden itibaren görüşülmeye devam olunduğu toplantında soruların yönetildiği, taleplerinin müzakere edilerek oylamanın gerçekleştirildiği, gündemin 4.maddesi uyarınca 2015 yılına ilişkin finansal tabloların okunduğu, finansal müzakeresine geçildiği, davacı ortakların birlikte söz aldığı, taleplerinin oy çokluğuyle reddedildiği, 2015 yılı finansal tabloların genel kurulun oyuna sunulduğu ve oy çokluğu ile kabulüne karar verildiği, 5.madde uyarınca 2014 ve 2015 yılı şirket karının müzakere ve oylanmasına geçildiği, davacı ortaklar vekilinin talebinin oy çokluğuyla reddedildiği, kar payı dağıtımının oy birliğiyle kabulüne karar verildiği, toplantı tutanağında muhalefet görüşü ilişkin olarak bir şerhin yer almadığı, davacıların TTK 622. Madde yollaması ile TTK 445.madde vd gereğince iş bu davayı açmış olduğu anlaşılmıştır. 15.10.2018 tarihli bilirkişi heyet raporunda, 19.12.2016 tarihinde yapılan 2015 yılı genel kurul toplantısında alınan kararların kanuna, şirket ana sözleşmesine ve iyi niyet kurallarına aykırı bulunup bulunmadığı ve bu kapsamda iptali koşullarının oluşup oluşmadığı konusunda, toplantıya çağrının kanun ve şirket ana sözleşmesinde öngörüldüğü gibi ve gündemi de ihtiva edecek şekilde Türkiye Ticaret Sicil Gazetesi’nin 21.11.2016 tarih ve 9202 sayılı nüshasında ilan edildiği, ayrıca süresi içinde ortaklara iadeli taahhütlü mektupla, toplantı gün ve gündeminin bildirildiği, davacıların cevap dilekçesinde davet yazısını tebellüğ ettiklerini bildirdikleri, toplantıya katıldıkları, genel kurula çağrı usulünde eksikliğe ilişkin bir iddianın söz konusu olmadığı, davanın 3 aylık hak düşürücü sürenin son gününün tatil gününe (PAZAR) rastlaması sebebiyle 20.03.2017 tarihinde açıldığı, TTK md.1 yollaması ile TBK md. 93 uyarınca tatili takip eden günde dava açılabileceği’, bu nedenle davanın hak düşürücü süre içinde açıldığı, davacılar …08,82 ve …. %8,82 olmak üzere davalı şirketin sermayesinde toplam %17,64 oranında hisseye sahip olduğu, …’ün 41,18, …’nın %41,18 oranında pay sahibi olduğu anlaşıldığı, dava dilekçesinde iddia edilen derdest dava nedeniyle kar dağıtımının önceki şirket payı oranı %33’e göre dağıtılması gerektiği iddiası hakkında, İstanbul Anadolu 4. ATM’nin 2014/1340 E. Nolu dosyası nezdinde alınan 30.09.2015 tarihli bilirkişi raporu uyarınca 10.04.2014 tarihli Genel Kurul’un 6. Nolu sermaye artırımı kararının iptali konusunda inceleme yapıldığı, bu sermaye artışında, sermayeye ilave edilen geçmiş yıl karlarından ve kar yedeklerinden davacılar da dâhil olmak üzere tüm ortaklara hisseleri oranında bedelsiz pay verildiği, ancak ortakların alacaklarının sermaye ilavesinde davacı ortakların alacakları olmadığından sadece alacakları olan diğer ortaklar … ve …’nın faydalanması söz konusu olduğundan, sermaye artışı ve diğer genel kurul kararları hakkında düzenlenen bilirkişi raporu uyarınca 10.04.2014 tarihli 2013 yılı genel kurulun kanuna esas sözleşmeye ve dürüstlük kurallarına aykırı olmadığının tespit edildiği ve mahkemece genel kurul iptali sebepleri oluşmadığından davanın reddine karar verildiği, dosyanın temyiz aşamasında olduğu, Genel Kurul kararının iptaline yönelik kesinleşmiş bir karar bulunmadığından bu aşamada, kar dağıtımının önceki pay oranına göre yapılması gerektiği iddiasının yasal dayanağı bulunmadığı, davacıların ibra hususunun genel kurul gündemine alınmadığı ve genel kurul esnasında gündeme alınması taleplerinin oy çokluğu ile reddedildiği; TTK md. 616 f.1’de yer alan ibranın genel kurulun devredilemez yetkilerinden biri olduğu gerekçesiyle gündeme eklenmesi yönündeki taleplerinin reddedilmesinin kanuna aykırı olduğu iddia edildiği, şirket genel kurulunun devredilemez yetkilerinden olan “ibra” menfi borç ikrarı olduğu, (TTK m.408/2/b). Şirket genel kurulunca alınacak ibra kararı ile yönetim kurulu ve denetim kurulu üyelerinin bir hesap dönemi içindeki bütün işlemlerini ekonomik ve hukuki sonuçları itibariyle sorumlu olmadıklarını kabul ettiği, ibranın, yönetim kurulunun ve denetim kurulunun bir bilanço dönemindeki bütün işlemlerini kapsayacağı, genel kurul toplantısında hazır bulunup da karara olumsuz oy veren ve bu muhalefetini tutanağa geçirten pay sahiplerinin kanun veya esas sözleşme hükümlerine ve özellikle dürüstlük kuralına aykırı olan genel kurul kararları aleyhine, karar tarihinden itibaren üç ay içinde şirket merkezinin bulunduğu yer mahkemesinde iptal davası açabileceklerini, (TTK m.445). davalı şirket defterler ve muhasebe kayıtlarının TTK ve sair mevzuat ile yerleşik muhasebe uygulamalarına uygun olarak tutulduğu, davalı şirket Müdürler Kurulunun 2015 yılı Faaliyet Raporunda Genel Kurula sunulan bilgilerin, şirketin ticari defter ve mali kayıtlarında yer alan bilgilerle örtüştüğü, davalı şirket Genel Kurulunda ortakların sorularına Müdürler Kurulunca verilen ve tutanaklara yansıyan yanıtlarda mali kayıtlarda tespit edilen bulgularla çelişir bir hususun tespit edilemediği, bununla birlikte, Genel Kurulda Müdürler Kurulunun kendisine yöneltilen sorulara daha detaylı ve açık bir şekilde yanıt vermesinin mümkün olabileceği, bu halde davacıların bilgi alma hakkını karşılayıp karşılamadığı ve Genel Kurulun iptal edilip edilmeyeceği hususunun mahkemenin takdirlerinde olduğu belirtilmiştir. Davacılar vekili, bilirkişi raporuna karşı itiraz dilekçesinde, raporun ibranın görüşülmemesinde aykırılık olmadığı ve örtülü ibranın gerçekleştiği konusundaki beyanlarının kanuna ve doktrindeki görüşlere açıkça aykırılık oluşturduğunu, raporda yer alan sebeple ibranın genel kurul gündeminde görüşülmek zorunda olmadığı kanaatinin kanun hükümlerine açıkça aykırı olduğunu, genel kurulda alınan bazı kararların iptal edilmesi istemlerine ilişkin taleplerinin raporda yer almadığını iddia ederek yeni bir heyetten rapor alınmasına karar verilmesini talep etmiştir. 30.09.2019 tarihli ek bilirkişi heyet raporunda, gündemde açık bir ibra maddesinin olmadığı durumlarda, finansal tabloların onaylanmasının örtülü ibra olarak değerlendirilebileceği ancak bu halde dahi doktrinde hakim olan görüş uyarınca- TTK m. 436’da yer alan oydan yoksunluk hallerinin uygulama alanı bulacağı, finansal tabloların onaylanmasıma ilişkin kararda müdürlerin de oy kullarımış olduğu ve alınan kararın müdürlerin oyları ile alınmış olması sebebiyle örtülü ibranın gerçekleştiğinden de bahsedilemeyeceği, bu itibarla finansal tabloların onaylanmasına ilişkin maddenin nisaplara aykırılık sebebiyle geçersiz olduğu, bilgi alma hakkının kullandırılmaması sebebiyle alınan genel kurul karanmın iptal edilebilmesi, verilmeyen bilgi ile alınan karar arasında iliyet bağı olması şartına bağlı olduğu, bilgi alma ve inceleme haklarının cevapsız bırakılması, reddedilmesi veya pay sahiplerine yeterli bilginin verilmemesi durumunda, TTK m. 437/5 uyarınca mahkemeden bilgi alma ve inceleme hakkı talep etme imkanı bulunması sebebiyle doktrinde, bu gibi hallerde iptal davası açılmasında hukuki yararın bulunmadığının ileri sürüldüğü, mahkemece, davalı şirket müdürler kurulu tarafından saklanan bilgilerin, söz konusu kararların alınmasında etkili olduğu sonucuna varıldığı ihtimalde alınan kararların iptale konu olmasından bahsedilebileceği, ancak bu durumda, verilmeyen bilgi sebebiyle genel kurulda alınan hangi kararların iptale tabi olacağının da açıkça belirlenmesi gerektiği, bilgi alma hakkının ihlal edilmiş olmasının, bir genel kurulda alına bütün kararların geçersizliği sonucunu doğurmayacağı, genel kurulda alınan kararlarda usule ilişkin olarak bir hukuka aykırılık bulunmadığı, yukarıda da izah edildiği üzere, gerek ibraya, gerekse de bilgi alma ve inceleme haklarının ihlaline ilişkin davacı iddialarının, genel kurulda alınan bütün kararların iptaline sebep olmayacağını, kök raporda ortaya konulan görüşlerden ayrılmayı gerektirecek hir durumun olmadığı belirtilmiştir. Davacılar vekili, ek rapora karşı beyan dilekçelerinde, bilirkişi heyetinin ibranın görüşülmemesi hususunda görüş değiştirmesinin tamamen isabetli olduğunu belirterek ek rapor doğrultusunda genel kurulda alınan kararların tümünün iptaline, aksi halde genel kurul gündeminin 3.maddesi olan 2015 yılına ait müdürler kurulu faaliyet raporunun okunması müzakeresi ve onaylanması maddesi ile genel kurul gündeminin 4.maddesi olan 2015 yılı hesap dönemine ilişkin finansal tabloların okunması, müzakere edilmesi ve onaylanması maddelerinin iptaline karar verilmesine talep etmişlerdir. Mahkemece, yukarıda yer verilen gerekçelere istinaden davanın kısmen kabulü ile gündemin 4.maddesinde yer alan finansal tabloların onaylanmasına dair kararın 2 numaralı bendinin yoklukla malul olduğunun tespitine ,diğer taleplerin ise dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddine karar verilmiştir. TTK’nın 622. maddesinde genel kurul kararlarının butlanı ve iptali düzenlenmiştir. Maddede, bu kanunun anonim şirket genel kurul kararlarının butlanına ve iptaline ilişkin hükümlerinin kıyas yoluyla limited şirketlere de uygulanacağı belirtilmiştir. TTK’nın 445. maddesinde ”446. maddede belirtilen kişiler, kanun ve esas sözleşme hükümlerine özellikle dürtüstlük kuralına aykırı olan genel kurul kararları aleyhine karar tarihinden itibaren üç ay içinde şirket merkezinin bulunduğu yerdeki Asliye Ticaret Mahkemesinde iptal davası açabilirler” hükmüne yer verilmiştir. TTK’nın 446. maddesinde ise iptal davası açabilecek kişiler sayılmış ve toplantıda hazır bulunup da karara olumsuz oy veren ve bu muhalefetini tutanağa geçirten, toplantıda hazır bulunsun ya da bulunmasın, olumsuz oy kullanmış olsun ya da olmasın, çağrının usulüne uygun yapılmadığını, gündemin gereği gibi ilan edilmediğini, genel kurula katılma yetkisi bulunmayan kişilerin veya temsilcilerinin toplantıya katılıp oy kullandıklarını, genel kurula katılmasına veya oy kullanmasına haksız olarak izin verilmediğini ve yukarıda sayılan aykırılıkların genel kurul kararının alınmasında etkili olduğunu ileri süren pay sahipleri, yönetim kurulu ve yönetim kurulu üyelerinden her birinin iptal davası açabileceği belirtilmiştir. Buna göre genel kurul kararlarına karşı iptal davası açılabilmesi için iptali istenen karara olumsuz oy vermenin dışında TTK’nın 446. maddesi gereğince muhalefet şerhinin de tutanağa geçirilmesi gerekmektedir. Somut olayda, genel kurul tutanağında davacı ortakların muhalefet şerhleri mevcut değildir. Limited şirketlerde TTK 622.maddesi gereğince TTK 445.maddeye göre TTK 446.maddede belirtilen kişiler kanun veya ortaklık ana sözleşmesi hükümlerine ve özellikle dürüstlük kuralına aykırı olan genel kurul kararları aleyhine karar tarihinden itibaren 3 ay içerisinde ortaklık merkezinin bulunduğu yerdeki asliye ticaret mahkemesinde iptal dava açabilirler. TTK m.622 göndermesi nedeniyle Limited ortaklıklarda da uygulanacak TTK m.446’dan ise kimlerin hangi şartlarla iptal davası açabileceğine ilişkin kural getirilmiştir. Buna göre Limited Şirket ortakları, Müdürler kurulu ve kararların yerine getirilmesi, kişisel sorumluluğa sebep olacaksa müdürler kurulu üyelerinden her biri iptal davası açabilir. Ayrıca TTK m.446’da ortakların açabileceği iptal davası bakımından da çeşitli ayrımlar yapılmıştır. Buna göre genel kurul toplantısına katılan ortakların nasıl iptal davası açabileceği hususunun iş bu uyuşmazlıkta tartışılması gerekmektedir. TTK 446.maddenin 1.fıkrasının a bendine göre toplantıda hazır bulunan ortaklar kural olarak olumsuz oy vermeli ve bu muhalefetlerini genel kurul toplantı tutanağına geçirtmedirler. Bu şekilde genel kurul toplantısına katılan ortağın iptal davası açabilmesi için karara olumsuz oy vermesi ve muhalefetini toplantı tutanağına geçirtmesi ,ortak tarafından açılan iptal davasında özel dava şartı niteliğindedir. Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 20.11.2017 tarihli 2016/7360 Esas 20176347 Karar sayılı emsal ilamında da genel kurul kararlarının iptaline ilişkin dava açılabilmesi için dava açan ortağın iptali istediği kararın alındığı genel kurula katılıp kararlar aleyhinde oy kullanması ve oylamadan sonra muhalefet şerhini tutanağa geçirmesi gerektiği belirtilmiştir. Aksi halde mahkemece, iptal istemine ilişkin talebin dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddine karar verilmesi gerektiğine yer verilmiştir. Davacılar, iptalini talep ettikleri 19.12.2016 tarihli genel kurulda alınan kararların tümüne ilişkin olarak olumsuz oy kullanmışlardır. Ancak muhalefet şerhlerini tutanağa geçirtmemişlerdir. 03.11.2019 tarihli dilekçeleri ile talepleri gereğince genel kurulda alınan kararların tümüyle iptalini, aksi takdirde gündemin 3. ve 4. maddesinin iptalini talep etmişlerdir. Ne var ki alınan kararların altına açık bir muhalefet şerhi koydurmadıklarından iptal talebine dair dava şartı bulunmadığı gibi mahkemenin kabulü haricindeki kararlarda da yoklukla malul olma durumu söz konusu olmadığından davacıların istinaf nedenlerinin yerinde olmadığı sonucuna ulaşılmıştır. Açıklanan nedenlerle, davacılar vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353 1.b.1 maddesi gereğince reddi gerektiğinden aşağıdaki karar verilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca, davacılar vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, 2-Davacılar tarafından yatırılan istinaf başvuru harçlarının Hazineye gelir kaydına, bakiye 215,45 TL istinaf karar harcının davacılardan tahsiline,3-Davacılar tarafından yapılan istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların kendi üzerlerinde bırakılmasına,4-Gerekçeli kararın, Dairemiz Yazı İşleri Müdürlüğünce taraf vekillerine tebliğine dair; HMK’nın 353/1.b.1 maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 13.07.2023 tarihinde, oy birliğiyle ve temyizi kabil olmak üzere karar verildi.
KANUN YOLU: HMK’nın 361. maddesi uyarınca, iş bu gerekçeli kararın taraf vekillerine tebliğ tarihlerinden itibaren iki haftalık süreler içinde temyiz yolu açıktır.