Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2020/1582 E. 2023/1229 K. 13.07.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/1582
KARAR NO: 2023/1229
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 04.11.2019
NUMARASI: 2017/594 E. – 2019/1013 K.
DAVANIN KONUSU: Haksız Rekabetin Tespiti
Taraflar arasındaki haksız rekabetin tespiti davasının ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerle davanın kısmen kabulüne dair verilen karara karşı, davalı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine Dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili dava dilekçesinde özetle;Müvekkili ile davalı tarafın aynı alanda ortam kokulandırması sektöründe faaliyet gösterdiklerini ve hava atomizer cihazı üretip sattıklarını ve bununla birlikte cihazda kullanılan kimyasal kokuları da üretip sattıklarını, … numaralı Zararlı Maddeler ve Karışımlara İlişkin Güvenlik Bilgi Formları Hakkında Yönetmelik kapsamında satışa sunulan kimyasallar ile ilgili olarak her bir ürüne özel güvenlik bilgilendirme formunun Türkçe olarak hazırlanması gerektiğini, davalı tarafın uydurma bir güvenlik formu hazırlayarak farklı kimyasalların hepsinde bu formu kullandığını, bununla birlikte güvenlik formu talep eden müşterisine de İngilizce formu gönderdiğini, davalı tarafın ayrıca etiketleme konusunda 28848 sayılı Maddelerin ve Karışımların Sınıflandırılması, Etiketlenmesi ve Ambalajlanması Hakkında Yönetmelik hükümlerine göre etiketleme ve ambalajlama da yapmadığını, davalı tarafın bu eylemlerinin insan sağlığı açısından tehlike oluşturduğunu ve Türk Ticaret Kanunu’na açıkça haksız rekabet yarattığını, rakipler arasında veya tedarik edenlerle müşteriler arasındaki ilişkileri etkileyen aldatıcı veya dürüstlük kuralına diğer şekillerdeki aykırı davranışlar ile ticari uygulamaların haksız ve hukuka aykırı olduğunu, davalı tarafın işlemlerini gereği gibi yapmasının ciddi bir maliyet oluşturacağını, bu maliyetlerden kaçarak ürünü ucuzlattığını ve insan sağlığını ciddi bir şekilde tehlikeye attığını, malların, iş ürünlerinin veya faaliyetlerinin özellikleri, miktarı, kullanım amaçları veya tehlikelerinin gizlenerek davalı tarafından müşterilerin yanıltıldığını, açıklanan nedenlerle; davalıya ait iş yerinde öncelikle tebligatsız keşif ve bilirkişi incelemesi yapılarak rapor alınmasını, haksız rekabetin tespiti ile haksız rekabetin durdurulmasına, haksız rekabet sonucu olan maddi durumun ortadan kaldırılmasına, haksız rekabet yanlış veya yanıltıcı beyanlarla yapılmışsa bu beyanların düzeltilmesini ve tecavüzün önlenmesinin mümkün olmaması halinde haksız rekabetin işlenmesinde etkili olan araçların ve malların imhasına, mahkeme kararının masrafları tecavüz eden tarafından karşılanması ile tirajı en yüksek 3 gazeteden birinin tüm Türkiye ve yurt dışı baskılarında dava sonucunun ilan edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili savunmasında özetle;Müvekkili firmanın yönetmelik hükümlerine aykırı herhangi bir davranışının olmadığını, davacı yanın davasının dayanağını teşkil ettiği iddia edilen yönetmeliklerin çevre kanununa tabi olup, çevre kanunu uyarınca da işbu davanın ikame edilebilmesinin mümkün olmadığını, müvekkili firmanın basiretli tacir sıfatı ile ticari faaliyetlerini sürdürmekte olduğunu, gerek bu yönetmeliklere gerekse de yasal mevzuata aykırı eylemlerinin bulunmadığını, davacı yanın dayandığı her iki yönetmelik’in dayanağının Çevre Kanunu olduğunu, bu kanunda 20. maddesinde aykırılık halinde verilecek cezaların tek tek belirlenmiş olduğunu, davacının müvekkilinin eylemlerinin kanunda yer almayan bir sonucu olduğu iddiasının dinlenmesinin takdiri mahkemenin olmak üzere mümkün olmadığını, işbu davanın ikame edilebileceğini bildirmemesine rağmen, davacı yanın işbu davayı ikame ettiğini, davacı yanın görsellerden de görüleceği üzere ürünün yan yüzünde, kapağında veya dibinde Türkçe dilde yazılmış herhangi bir etiket olmadığını, bu itibarla da davacı yanın, esasında kendisinin bu kurala uymayışını dilekçesinde hiç bir şekilde zikretmeden bir nevi bu durumu kamufle ederek müvekkiline böyle bir iddia ve isnatta bulunduğunu, davacı yanın evvelce de müvekkili firmaya karşı “haksız rekabet” konulu dava ikame ettiğini, anılan davada davacı yanın davasının reddine karar verildiğini, davanın haksız ve dayanaksız olduğunu savunarak reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; “…Davacının bir diğer talebi olan davalının, 6102 sayılı yasanın 55/1-a-2.maddesine ilişkin “Dürüstlük kuralına aykırı reklamlar ve satış yöntemleri…” şeklindeki düzenlemeye uyar şekilde davalının bir eyleminin tespit edilemediği, zira davalının kendi malları için gerçek dışı veya yanıltıcı açıklamalarda bulunduğunun tespit edilememiş olduğu ve aynı yollarla ürününü, kendisini haksız şekilde öne geçirecek şekilde tespit edilmiş bir eyleminin olmadığı, tüm bu nedenlerle davacı tarafın bu yöndeki talebi de yerinde görülmemiş ve bu talebin de reddine karar verilmiştir. Davacının davası kısmen kabul ve kısmen red şeklinde olmuş ise de; davacının ana iddiasının davalı tarafın haksız rekabet içerisinde olduğunun tespiti olup, davalının haksız rekabet içerisinde olduğu tespit edilmiş olmakla asıl talebinin ve yine haksız rekabetin gazetede ilanı talebinin kabul edilmiş olduğu, diğer reddedilen kısımların ise tali kısımlar olduğu, buna göre de yapılan yargılama giderlerinin ağırlıklı çoğunluğunun davalı üzerinde bırakılması gerektiği ve yapılan yargılama giderinin hakkaniyete uygun düşeceği cihetiyle 3/4’ünün davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, bakiye 1/4’ünün ise davacı üzerinde bırakılması gerektiğine kanaat getirilmiş ve nihai olarak aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur…” gerekçesiyle, davacının davasının kısmen kabulü ile davalının tedarikçisi olduğu malların mevzuat gereği alınması gereken güvenlik bilgi formu belgelerini almadan satışa sunmak suretiyle 6102 sayılı yasanın 55/1-e maddesine aykırı davranmak suretiyle haksız rekabette bulunduğunun tespitine ve haksız rekabetinin önlenmesine, karar verilmiştir. Bu karara karşı, davalı vekilince istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davalı vekili, istinaf başvuru dilekçesinde özetle; mahkemece her ne kadar alınan raporların uyumlu olduğu kabul edilerek karar verilmiş ise de aynı heyet tarafından tanzim edilen farklı raporun hükme esas alınabilmesi imkanının olmadığını, çelişkili kök ve ek rapora rağmen kabul kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu iddia ederek, bilirkişi raporları tekrar edildikten sonra kök raporda güvenlik bilgi formlarının Türkçe olduğunu bildiren bilirkişilerin ek raporda müvekkili firmaya ait güvenlik bilgi formlarının Türkçe hazırlanmadığı yönünde görüş bildirdiklerini ve çelişkili görüşlerin hükme esas alındığını, kök raporun 5. Sayfasında müvekkiline ait ürünlerin güvenlik bilgi formlarının Türkçe olduğuna ilişkin görselere yer verildiğini buna rağmen ek raporda nasıl olup da güvenlik bilgi formlarının Türkçe olmadığının tespit edildiğinin taraflarınca anlaşılamadığını itirazlarına rağmen verilen kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, 5 sayfadan oluşan güvenlik bilgi formunun ayrı ayrı Türkçe ve İngilizce olarak düzenlendiğini, bu hususun açıkça tespit edildiğini, gerek … numaralı zararlı maddeler ve karışımlara ilişkin güvenlik bilgi formları hakkında yönetmelik, gerekse de .. n.umaralı, maddelerin ve karışımların sınıflandırılması, etiketlenmesi ve ambalajlanması hakkında yönetmelik hükümlerine aykırılık olması halinde bunun bir iradi yaptırımın olduğunun da açık ve net olduğunu mahkeme huzuruna getirilecek bir konu olmadığını, yönetmelik bakımından yer verilen hususların yanı sıra yönetmeliklerin dayanağı olan kanun bakımından da iş bu davanın açılmasının mümkün olmadığını, Çevre Kanunun 20.maddesinde cezayı hükümlerin düzenlendiğini, idare tarafından idari ceza verileceğinin düzenleme altına alındığını, buna rağmen raporda TTK 55/1-e maddesi uyarınca haksız rekabet oluştuğu yönünde görüş bildirilmesinin açıkça usul ve yasaya aykırı olduğunu, müvekkili firmanın insan sağlığı için gerekli bütün önlemleri alma konusunda herhangi bir masraf veya maliyet artışından kaçınmaksızın yaptığı işi usul ve yasaya uygun yaptığını, yurt dışındaki müşterilerine satış yaptığını, kiralama hizmeti verdiğini, yönetmelik hükümlerinde bazı istisnaların mevcut olduğunu, önemli olanın ürünü alan kişilerin ürün hakkında bilgilendirilmesi olduğunu iddia ederek, kararın kaldırılmasını ve davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, TTK’nın 54. vd maddeleri gereğince haksız rekabetin tespiti, durdurulması, önlenmesi, haksız rekabet sonucu oluşan maddi durumun ortadan kaldırılması, haksız rekabet yanlış ve yanıltıcı beyanlarla yapılmışsa bu beyanların düzeltilmesi, haksız rekabetin önlenmesinde etkili araçların ve malların imhası, dava sonucunun ilan edilmesi istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda davanın kısmen kabulüne karar verilmiş; bu karara karşı, davalı vekilince, yasal süresi içinde istinaf başvurusunda bulunulmuştur. İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, ileri sürülmüş olan istinaf nedenleriyle ve kamu düzeni yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. Taraflar arasında, tarafların aynı sektörde faaliyet gösterdikleri, hava atomizer cihazı üretip sattıkları, sattıkları bu cihazlarda kimyasalar kokularda sattıkları 29204 nolu Zararlı Maddeler ve Karışımlara ilişkin Güvenlik Bilgi Formları hakkında yönetmelik kapsamında satışa sunulan kimyasallarla ilgili olarak her bir ürüne güvenlik bilgilendirme formu hazırlanması, formun Türkçe olarak hazırlanması konularında herhangi bir uyuşmazlık mevcut değildir. Uyuşmazlık, davalı eyleminin haksız rekabet oluşturup oluşturmadığı, bilirkişi raporları arasında çelişki bulunup bulunmadığı, dava konusu yönetmelik hükümlerine aykırılık halinde idari yaptırım konusu olduğu halde adli yargıda dava açılıp açılamayacağı ve kararın usul ve yasaya uygun olup olmadığına ilişkindir. Dosya kapsamından, İstanbul 3. Fikri ve Sinai Haklar Hukuk Mahkemesinin 2014/245 Esas. 2017/52 Karar sayılı dosyasında, davacı şirketin 04.11.2014 tarihli dava dilekçeyle davalı şirket hakkında 554 sayılı kanun hükmünde kararname gereğince tecavüz ve haksız rekabetin tespiti, men ve refi ile tazminat davası açtığı, birleştirilen 2015/24 Esas sayılı dosyada ise 28.01.2015 tarihli dava dilekçesiyle 554 sayılı Kanun Hükmünde Kararname kapsamında hükümsüzlük talebinde bulunduğu, mahkeme tarafından 23.03.2017 tarihli karar ile asıl davada tecavüz iddiasına konu davalı yanın endüstriyel tescil belgesinin hükümsüzlüğüne yönelik bir talep bulunmadığı gibi dayanak endüstriyel tasarım tescil belgesinin tescil başvurusunun 17.09.2012 tarihinde yapıldığı, dosyaya konulan sosyal medyadaki ve internet sitelerindeki bilgilerin çıktıları ile gazete haberlerinde görüldüğü üzere davalının tescilsiz olarak tasarım başvurusundan önce bu ürünü … markası ve scentmega markası ile dava açıldığı tarihte davalının hükümsüzlüğü talep edilen tasarımının tescil başvurusunun mevcut olduğu, tüm hususlar nazara alındığında benzerlik olsa dahi markaya tecavüz ve arada düzenlenen protokol ile yukarıda belirtilen önceye dayalı kullanımlar ve ayrıca raporda tespit edildiği üzere davalının kullanımı sebebiyle davacının bir zararının oluşmadığı yönündeki tespit karşısında haksız rekabet fiilinin oluşmadığı gerekçesiyle asıl davanın reddine, birleşen davanın ise davalı adına tescilli endüstriyel tasarım, tescil belgesinin hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine karar verildiği, davacı şirket tarafından daha sonra TTK kapsamında haksız rekabet iddiası ile iş bu davayı açmış olduğu anlaşılmıştır. 04.01.2019 tarihli bilirkişi heyet raporunda; davalı tarafından tedarikçiden teslim alınıp 250 ml ve 500 ml şişelere dolumu yapılan parfümlerde kimyasal yapısını değiştirecek herhangi bir işlem yapılmadığı 250 ml ve 500 ml Parfüm şişelerin davalı firma tarafından koku makinesine yerleştirildiği ve cihazın kilitli olduğu, koku makinesine müdahalenin davalı firma tarafından yapıldığı, cihaza müdahalenin davalı firma tarafından yapıldığı, kullanıcı, müşteri veya ortamda bulunan kişilerin söz konusu parfüme direkt temas veya müdahale durumunun söz konusu olmadığı, davalı tarafından dava konusu 25 adet parfüm için 28.08.2017 tarihinde Türkçe … formlarını düzenlediği, …’lerin … no’lu Zararlı Maddeler ve Karışımlara İlişkin Güvenlik Bilgi Formları Hakkında Yönetmelik kapsamında hazırlandığı, … formlarında herhangi bir uygunsuzluğa rastlanmadığı, ” Biyolog …’ın …’leri hazırlama yetkisinin bulunduğu, davalının 250 ml ve 500 ml şişelere dolumu yapılan parfümler için kendisi adına … formlarını 28.08.2017 tarihinde hazırlandığı, hazırlanan formların dava tarihinden sonra hazırlandığı söz konusu parfümlerin tedarık edildiği, .. firması tarafından dava konusu parfümlerin 22.07.2014 …’lerin ilgili yönetmelik hükümlerine uygun olarak hazırlandığı, davalı firmada söz konusu …’lerin mevcut olduğu, … firması tarafından davalıya tedarik edilen ve Türkçe olan …’lerin “davalı tarafından tedarikçiden teslim alınıp 250 ml ve 500 ml şişelere dolumu yapılan parfümlerde kimyasal yapısını değiştirecek herhangi bir işlem yapılmaması nedeni ile davalı firmanın söz konusu …’i kullanıp hizmet verdiği müşterilere sunabileceği ve yeterli olduğu, 250 ml ve 500 ürünlerin şişe ve kutularında 28848 sayılı Maddelerin ve Karışımların Sınıflandırılması, Etiketlenmesi ve Ambalajlanması Hakkında Yönetmelik hükümlerine göre etiketleme ve ambalajlama yaptığı, davacının, davalının ambalajlama, etiketleme ve güvenlik formunun hazırlanması ve içeriği açısından yasal düzenlemelerde belirlenen koşullara uymadığı yönündeki iddiasının yukarıdaki tespitleri ışığında yerinde olmadığı, heyet üyesi kimya mühendisi tarafından yapılan incelemede, etiketleme, ambalajlama, güvenlik bilgi formunun düzenlenmesi ve ürünün muhafazası açısından yasal düzenlemede belirlenen koşullara uyulduğu, … firmasından tedarik edilen dava konusu parfümlerin …’lerinin 22.07.2014 tarihinde ilgili yönetmelik hükümlerine uygun olarak hazırlandığı ve davalının tedarikçiden teslim aldığı parfümlerde kimyasal yapıyı değiştirecek herhangi bir işlem yapmaması nedeni ile söz konusu …’i kullanabileceği ve bunun yeterli olduğu yönünde görüş bildirilmediği, bu doğrultuda, davalının aldatıcı ve dürüstlük kuralına aykırı davranışlarından söz edilemeyeceği için haksız rekabetin koşullarının oluşmadığı belirtilmiştir. Davacı vekili, bilirkişi raporuna itiraz ederek, 11 Aralık 2013’te yayınlanan 28848 sayılı yönetmeliğin 1 Haziran 2016 tarihi itibariyle zorunlu olduğunu, 13 Aralık 2014 yayınlanan 29204 sayılı yönetmeliğin güvenlik bilgi formu hakkında olup yayınladığı tarihte zorunlu olduğunu belirterek, müvekkili ile davalıya ait etiketler karşılaştırılmak suretiyle dikkate alınmasını talep etmiştir.12.09.2019 tarihli ek bilirkişi heyet raporunda kök rapordan farklı olarak ek raporda teknik incelemede farklı kanaate varılmış olduğu, 25 adet parfümün üreticisi olan dava dışı … Firmasına ait 22.07.2014 tarihli …’ların ve etiketlerin tedarikçi olan davalı tarafından kullanılamayacağı, parfümlere ilave yapılmadığı ve kimyasal değişime tabi olmadığı tespit edilse de, ilgili yönetmeliklerde belirtildiği üzere tedarikçi davalının kendi iletişim bilgilerinin bulunduğu ve dava dışı üretici … Firmasından aldığı toplu ürünlerin azaltılan ml cinsinden belirtilen miktarlarının mevzuata uygun şekilde etiketlenmesi ve buna uygun …’nun kendi adına oluşturulması gerekmekte olduğu, parfüm dolu şişelerin, koku makinesi cihazı içerisine yerleştirildiği ve cihazın kilitli olduğu, cihaza müdahalenin sadece davalı firma tarafından yapıldığı tespit edilmiş olsa da parfümlerin kapalı koku cihazı içerisinde olmasının, parfümün koku cihazı tarafından ortama püskürtülmesi neticesinde çevreye, alıcıya ve ortamdaki canlılara temas etmeyeceği anlamına gelmediği, davanın açıldığı 29.06.2017 tarihinde davalıya ait ilgili yönetmeliklere uygun Güvenlik Bilgi Formunun ve Etiketinin olmadığı, dava konusu 25 adet parfüm için her biri farklı …’nun ve etiketin davalı tarafından 28.08.2017 tarihinde hazırlandığı, daha önceki tarihli etiketlerin ilgili yönetmeliğe uygun olmadığının belirlendiği, 29/06/2017 tarihli dava açılışında davalı firmaya ait ilgili yönetmeliklere uygun Güvenlik Bilgi Formunun ve Etiketinin olmadığı, davalı firmaca 28/08/2017 tarihin de 25 adet parfüm için her biri farklı …’nin ve 25 adet parfüm için her biri farklı etiketin ilgili yönetmeliklere uygun hazırlanıldığı, davalı firmanın 25 adet parfümünün üreticisi konumundaki … Firmasına ait 22/07/2014 tarihli …’larının ve etiketlerinin İlgili yönetmelikler kapsamında Tedarikçi olarak konumlanan davalı firmaca kullanılamayacağı, ayrıca davalı firmanın Tedarikçi olarak adının, iletişim bilgilerinin ve karışım ürünün nominal miktarının belirtildiği, İlgili yönetmeliklere uygun etiketlerin basılmasının ancak 28/08/2017 tarihinden sonra yapıldığı, eski tarihli etiketlerin ilgili yönetmeliğe uygun olmadığı, ilgili parfümlere ilave yapılmadığı ve kimyasal değişime tabi olmadığı tespit edilse de, ilgili yönetmeliklerde belirtildiği üzere Tedarikçi konumundaki davalı firmanın kendi iletişim bilgilerinin bulunduğu ve üretici … firmasından aldığı toplu miktardaki ürünlerin azaltılan ml cinsinden belirtilen miktarlarının mevzuata uygun şekilde etiketlenmesi ve buna uygun …’nun kendi adına oluşturulması gerekmekte olduğu, Parfüm dolu şişelerin Koku makinesi cihazı içerisine yerleştirildiği ve cihazın kilitli olduğu, cihaza müdahalenin sadece davalı firma tarafından yapıldığı tespit edilmiş olsa da Parfümlerin kapalı koku cihazı içerisinde olması, parfümün koku cihazı tarafından ortama püskürtülmesi neticesinde çevreye, alıcıya ve ortamdaki canlılara temas etmeyeceği anlamına gelmediği, davalı firmaya ait etiketlerin üzerinde de belirtildiği gibi davalı firmanın kendini “Piyasaya arz eden/ Dağıtıcı Firma” olarak tanımladığı, yönetmelikte de belirtildiği üzere Davalı firma bu kimyasal madde için (koku ürünü/parfüm) Tedarikçi olarak tanımlandığı, ayrıca kendileri tarafından hazırlattırılan 28/08/2017 tarihli …’ların da davalı firma tedarikçi olarak tanımlandığı, mali İncelemede davalı firmanın 3.000 TL KDV hariç 26.10.2017 tarihli Danışmanlık şirketi faturası kapsamında ürünlerin tamamı için … “ye ilişkin olduğu bildirilen Gürmrük Bakanlığı Bildirim Hizmeti Açıklamalı fatura ile 2016 yılında 759,71 TL tutarında Barkod Yazıcı ve 621,95 TL tutarında boş etiket faturaları ile birlikte toplam 4.381,66 TL tutar sunulan faturalar kapsamında etiketlemeye ilişkin olarak tespit edildiği, ilgili yönetmelikler kapsamında alınan …’nda 25 adet parfümün toksik, uzun süre kalıcı ve aşındırıcı zararlı kimyasal maddelerin karışımını içerdiği belirtilmiştir. Buna bağlı olarak ilgili yönetmelikler kapsamında … ve Etiketinin hazırlanması gerektiği ve tedarikçi konumunda bulunan davalı Firmanın sorumluluğunda olduğu, mahkemenin de uygun bulması halinde teknik uzmanlar tarafından yapılan yukarıdaki tespitler ışığında, davalının davranışının TTK m. 55/l-e uyarınca, kanun veya sözleşmeyle, rakiplere de yüklenmiş olan iş şartlarına uymama seklinde değerlendirilebileceği. bu halde …’nun ve etiketin davalı tarafından 28.08.2017 tarihinde hazırlanması kadar geçen sürede davalının rakiplere de yüklenmiş olan iş şartlarına da uymayarak dürüstlüğün aykırı davrandığı ve haksız rekabet koşullarının gerçekleştiği sonucuna varılabileceği belirtilmiştir. Davalı vekili, ek bilirkişi raporuna karşı itiraz ederek ek raporun hükme esas alınmamasını yeni bir rapor alınmasını esastan ise davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece, yukarıdaki yer verilen gerekçelere istinaden davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. Serbest piyasa ekonomilerinin temel prensibi olan serbest ticaret hakkı ve rekabet özgürlüğü Anayasa’nın 48/1 maddesinde “Herkes, dilediği alanda çalışma ve sözleşme hürriyetine sahiptir. Özel teşebbüsler kurmak serbesttir.” denilmek suretiyle vurgulanmıştır. Ancak ticaret serbestisi ve rekabet özgürlüğü, sınırsız rekabet hakkının bulunduğu anlamına da gelmemektedir. Bu nedenle haksız rekabeti düzenleyen kuralların amacı ve içeriği de rekabet özgürlüğünün sınırlarını göstermek ve bu sınırların aşılması durumunda başvurulabilecek hukuki yolları tespit etmektir. Haksız rekabet kuralları, rekabet hakkının dürüstlük kuralları çerçevesinde kullanılmasını sağlamak ve rekabet hakkının kötüye kullanılmasını engellemek amacı ile sevk edilmiştir. Bu kurallar genel nitelikli ve her alanda uygulanabilecek hükümler içermekle birlikte rekabet hakkının, Türk Medeni Kanunu’nun (TMK) 2. maddesi gereğince dürüstlük kurallarına uygun şekilde kullanılmasını sağlamaya çalışmaktadır (Arkan, Sabih: Ticari İşletme Hukuku, Ankara 2018, s. 350.). Hem 6762 sayılı TTK’de hem de 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nda (6102 sayılı TTK) haksız rekabet kuralları, ticari nitelik taşısın taşımasın tüm haksız rekabet hâllerini kapsayacak şekilde ve son derece ayrıntılı olarak düzenlenmiştir. Olay ve dava tarihi itibariyle somut olaya uygulanması gereken 6102 sayılı TTK’nin 54. maddesinde haksız rekabete ilişkin amaç ve genel hükme yer verildikten sonra, aynı Kanun’un 6102 sayılı TTK’nin 55. maddesinde uygulamada sık karşılaşılan ve dürüstlük kurallarına aykırı olan bazı davranış ve fiil örnekleri sayılmıştır (Arkan, s. 350.).Bu anlamda, uyuşmazlığın kapsamı itibariyle 6102 sayılı TTK’nin 55/1-1 maddesinin incelenmesinde yarar bulunmaktadır. Somut uyuşmazlıkta uygulanması gereken 6102 sayılı TTK’nin 55/1-e maddesinde yer alan “İş şartlarına uymamak; özellikle kanun veya sözleşmeyle, rakiplere de yüklenmiş olan veya bir meslek dalında veya çevrede olağan olan iş şartlarına uymayanlar dürüstlüğe aykırı davranmış olur” hükmü uyarınca, bu işi yapanlara karşı haksız rekabet teşkil ettiği kabul edilmelidir. Bu durumda, bilirkişi ek raporunda da ayrıntılı şekilde ifade edildiği üzere davalı tedarikçi şirketin ilgili yönetmeliklere dair işlemlerinin gerçekleştirmediği yönetmeliklere uygun etiketlerin basılmasının dava tarihinden sonra gerçekleştirildiği, eski tarihli etiketlerin ilgili yönetmeliğe uygun olmadığı yönetmelikler kapsamında … etiketinin hazırlanması gerektiği bu hususun davalı tedarikçi firmanın sorumluluğunda bulunduğu davalı firmanın bu sorumluluğu yerine getirmediği, bu davranışı ile TTK’nin 55/1-e maddesi uyarınca aynı işi yapanlara karşı hareketinin haksız rekabet teşkil ettiği gözetilerek davanın kısmen kabulüne karar verilmiş olmasında herhangi bir isabetsizlik görülmemiştir. Davalı vekili tarafından her ne kadar kök ve ek rapor arasında çelişki olduğu, söz konusu çelişki giderilmeksizin hüküm tesis edilmiş olmasının isabetli olmadığı belirtilmiş ise de ek raporda teknik incelemedeki farklılık ayrıntılı şekilde açıklandığı gibi kök raporda da davalı tedarikçi firmanın dava tarihinden önce ilgili yönetmelikler kapsamında güvenlik bilgi formunu ve etiketini hazırlamamış olduğu açıklanmış bulunduğundan raporlar arasındaki çelişkiden söz etmek mümkün görülmemiştir. Açıklanan bu gerekçelerle, HMK’nın 353/1.b.1 maddesi uyarınca dosya üzerinden yapılan istinaf incelemesi sonucunda nedenlerle, davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine dair aşağıdaki hüküm verilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;1-HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca, davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, 2-Davalı tarafından yatırılan istinaf başvuru harçlarının Hazineye gelir kaydına, bakiye 215,45 TL istinaf karar harcının davalıdan tahsiline,3-Davalı tarafından yapılan kanun yolu giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,4-Gerekçeli kararın, Dairemiz Yazı İşleri Müdürlüğünce taraf vekillerine tebliğine dair; HMK’nın 353/1.b.1 maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 13.07.2023 tarihinde, oy birliğiyle ve temyizi kabil olmak üzere karar verildi.
KANUN YOLU: HMK’nın 361. maddesi uyarınca, iş bu gerekçeli kararın taraf vekillerine tebliğ tarihlerinden itibaren iki haftalık süreler içinde temyiz yolu açıktır