Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2020/158 E. 2022/1521 K. 17.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/158
KARAR NO: 2022/1521
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 18. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 04/11/2019
NUMARASI: 2018/1033 E. – 2019/898 K.
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerle davanın kabulune dair verilen karara karşı, davalı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine Dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili dava dilekçesinde özetle;Müvekkili ile davalı taraf arasında ticari iişki bulunduğunu, bu ilişki nedeni ile davalı taraftan alacaklı olduklarını, davalı tarafın borcunu ödememesi üzerine Bakırköy … Noterliğinin … yevmiye numaralı ihtarnamesi ile borcunu ödemesi için ihtarname gönderdiklerini, yine ödeme yapılmayınca İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyası ile takip başlatıklarını, borçlu tarafın kötü niyetli olarak takibe itiraz ettiğini, iddia ederek. davalının haksız itirazının iptaline, takibin devamına, %20 den az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı veya vekilinin dosyaya herhangi bir cevap dilekçesi sunmadığı görülmüştür.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; “…Yargıtay İçtihadı Birleştirme Genel Kurulunun 27/06/2003 tarih ve 2001/1 E. 2003/1 K. sayılı ilamında da açıklandığı üzere; bir faturayı alan kişi aldığı tarihten itibaren 8 gün içinde faturanın içerdiği bilgilere itiraz etme hakkına sahiptir. Aksi takdirde faturanın içeriğini kabul etmiş sayılır. Mülga 6762 sayılı TTK 23/2 ve 6102 sayılı TTK 21/2 ‘de bir fatura alan kişi aldığı tarihten itibaren 8 gün içinde faturanın içeriği hakkında bir itirazda bulunmamış ise bu içeriği kabul etmiş sayılır. Mahkememiz dosyasında mübrez dava konusu fatura üzerinde davalıya tebliğ edildiğine dair imza olmamasına rağmen davalı tarafın 440.000.00 TL ödeme yapmasının faturalardan haberdar olduğunu, davalı tarafın 8 gün içerisinde faturalara itiraz etiğine dair dosyada herhangi bir belgeya rastlanmadığı, dosya üzerinde yapılan incelemede davacı tarafın ticari defterlerinin lehine delil teşkil edeceği, takip tarihi itibari ile davacı tarafın davalı taraftan 25.480,93 TL alacaklı olduğu bilirkişi raporu ile tespit edilmiş olduğundan davanın kabulü ile davalının İstanbul … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyasına yaptığı itirazın iptali ile takibin 24.000,00 TL asıl alacak, 1.480,93 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 25.480,93 TL üzerinden aynen devamına, 4.800,00 TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulması gerekmiştir.” gerekçesiyle, davanın kabulüne karar verilmiştir. Bu karara karşı, davalı vekilince istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davalı vekili, istinaf başvuru dilekçesinde özetle;Önceki beyanlarını tekrarlamış ve müvekkilinin ticari defterleri incelemeden kayıtlarının birbirini teyit ettiği,faturaların müvekkil defterinde kayıtlı olduğunun tespitinin hatalı olduğunu, ilk derece mahkemesince hükme esas alınan bilirkişi raporunda müvekkilinin ticari defterleri incelenmeden tespit yapıldığını, bilirkişi raporunda ısrarla müvekkil tarafından ticari defter ve kayıtların ibraz edilmediğinin belirtildiğini, fakat ilk derece mahkemesinin ara kararında inceleme günü verilmiş olmasına karşın tarafınca ticari defter ve kayıtlarını hazır etmesinin istenmediğini bu iş için herhangi bir süre de verilmediğini, bu nedenle müvekkilinin defterleri incelenmeden hazırlanan raporun hatalı olduğunu, müvekkilinin ticari defterleri incelenerek ancak alacağın miktarının tespit edilebileceğini, bunun yanında malların gerçekten teslim edilip edilmediği ancak müvekkilinin defterlerinin incelenmesi ile mümkün olacağını. emsal Yargıtay 19. Hukuk Dairesi E. 2012/5287 K. 2012/11453 tarihli kararında belirtildiği gibi, ilgili ürünlerin müvekkiline teslim edilip edilmediğinin incelenmediğini, davacı tarafından malların teslimine ilişkin teslim belgesi sunulmadığını, teslim belgesinin bulunup bulunmadığının araştırılmadığını, satım sözleşmesi, tarafların karşılıklı ve birbirine uygun istekleriyle kurulan bir sözleşme olup, borç doğuran sözleşmelerden olduğunu, satım sözleşmesi ile satılanın mülkiyetinin hemen alıcıya geçmeyeceğini, satıcının da satılanının mülkiyetini geçirme borcu altına girdiğinin de kanunen açık olduğunu, bu yüzden tam iki tarafa borç yükleyen bir sözleşme gereğince satıcının söz konusu ürünleri alıcının zilyetliğine geçirmeden tahsil yoluna gitmesinin de öncelikle kanuna ve sözleşmeye aykırı olduğunu, müvekkilinin tarafına teslim edilen ürünlerin bedelini davacıya ödediğini, teslim edilmeyen malların bedelini ise doğal olarak ödemediğini, teslimi kanıtlama yükümlülüğün davacı satıcıya ait olduğunu, bu kapsamda davacının teslim belgelerini sunması gerektiğini, davacı şirketin faturaya konu söz konusu ürünleri teslim etmemesi ayrıca TBK gereği satıcının satılanın zilyetliğini alıcıya devretmemiş olmaması dikkate alındığında, davacının sözleşmeye aykırı davranması nedeni ile ilk dereece mahkemesi kararının hatalı olduğunu, tarafınca icra dosyasına davalının vekili olarak itiraz edilmiş olmasına rağmen , tebligatların müvekkiline gönderilmesinin, usulsüz olduğunu, taraf teşkilinin sağlanmamış olmasının, bilirkişi raporuna itiraz etme hakkının elinden alınmış olmasının, vekil ile takip edilen işlerde vekile tebligatın zorunlu olduğunu, taraf teşkili sağlanmadan yargılamaya devam edilmesinin hatalı olduğunu, bunun yanında icra takibine konu faiz miktarının yanlış hesaplandığını, bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasına ve davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, ticari satıma ilişkin faturalı alacağının tahsili amacıyla başlatılan ilamsız icra takibine karşı yapılan itirazın İİK’nın 67. maddesi uyarınca iptali davasıdır. İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda davanın kabulüne karar verilmiş; bu karara karşı, davalı vekilince, yasal süresi içinde istinaf başvurusunda bulunulmuştur. İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, ileri sürülmüş olan istinaf nedenleriyle ve kamu düzeni yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır.Dosya kapsamından, davacı tarafından davalı hakkında İstanbul …İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasında 12.10.2018 tarihinde 24.000 TL asıl alacak, 1.480,93 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 25.480,93 TL alacağın tahsili amacıyla ilamsız icra takibi başlatıldığı, takibe konu faturanın davacı şirket tarafından davalı adına düzenlenmiş olan 31.05.2018 tarihli irsaliyeli fatura olduğu, davalı tarafça icra takibine karşı 19.10.2018 tarihinde borcun olmadığı gerekçesiyle itiraz edildiği, davacı vekilinin ise İİK 67.maddesi gereğince işbu davayı açmış olduğu, davacı şirket tarafından davalı tarafa 10.09.2018 tarihinde ihbarname tebliğ edildiği, ihbarnamede bugüne kadar kesilmiş faturaların toplamından kalanın 310.650,14 TL olduğu, en geç 3 gün içerisinde ödenmesinin talep edilmiş olduğu anlaşılmıştır. 29.08.2019 tarihli bilirkişi raporunda; davacı tarafın 2018 yılına ait ticari defterlerinin açılış ve kapanış tasdiklerinin süresinde yaptırıldığı, kayıtların düzenli olduğu ve defterlerin birbirlerini doğruladığı, 6102 sayılı TTK nın 64/3 ve HMK nin 222 md uygun olduğu, sahibi lehine delil teşkil edeceği, davacı tarafın 2018 yılına ait ticari defter ve belgelerinin incelenmesinde; ticari defterlerinin süresinde açılış ve kapanış tasdiklerinin yaptırıldığı, kayıtların düzenli olduğu, davacı tarafın davalı tarafın hesaplarını 120.23.06 alıcılar hesabında takip ettiği, hesapta 10/07/2018 itibari ile davacı tarafın düzenlediği faturalar toplamının 750.650.14 TL olduğu, davalı tarafın ödemeler toplamının 440.000.00 TL olduğu, davalı tarafın 310.650.14 TL(KDV Dahil) borçlu göründüğü, (EK-1cari hesap ekstresi) Bu tutarın yevmiye defterinin 31/12/2018 tarihli kapanış fişinde 698 sayfada kaydının görüldüğü, dosyada mübrez dava konusu fatura üzerinde davalıya tebliğ edildiğine dair imza olmamasına rağmen davalı tarafın 440.000.00 TL ödeme yapmasının faturalardan haberdar olduğunu, davalı tarafın 8 gün içerisinde faturalara itiraz etiğine dair dosyada herhangi bir belgeye rastlanmadığı hususlarının tespit edildiği, davalı tarafın ticari defterlerini ibraz etmekten imtina ettiği için kayıtları üzerinde inceleme yapılamadığı, davalı tarafın defterlerinin veya bağlı bulunduğu Vergi Dairesinden BA-BS formlarının celbinin tamamen mahkemenin takdirinde olduğu, davacı tarafın 12/10/2018 tarihinde İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … E sayılı dosyası ile davalı aleyhine ; 24.000.00 TL Asıl Alacak 1.480.93 TL İşlemiş faiz olmak üzere toplam 25.480.93 TL takip başlattığı, ödeme emri tebliğ parçasının dosyada görülmediği, davalı tarafın asıl alacak ve ferilerine 19/10/2018 tarihinde itiraz ettiği, davacı tarafın ticari defterlerinde ve dosyaya sunduğu delillerin incelenmesinden davalı taraftan 310.650.14 TL alacaklı olduğu, ancak işlemiş faiz dahil 25.480.93 TL talepte bulunduğu, talep ilkesine göre takip tarihindeki alacağın 25.480.93 TL olduğu kanaatine varıldığı, yukarıda ayrıntılarıyla arzedilen nedenlerden dolayı; davacı tarafın ticari defterlerinin lehine delil teşkil edeceği, takip tarihi itibari ile davacı tarafın davalı taraftan 25.480.93 TL alacaklı olduğu, mahkemenin davacı tarafın alacaklı olduğuna karar vermesi halinde, takip tarihinden itibaren asıl alacağa 3095 sayılı yasaya göre kademeli oranda avans faizi uygulamasının ve İcra inkar tazminatına hüküm edilmesinin mahkemenin takdirinde olduğu belirtilmiştir. Davacı vekili bilirkişi raporuna karşı yazılı beyanda bulunarak raporu kabul ettiklerini, davanın kabulüne karar verilmesine talep etmişlerdir. Davalı bilirkişi raporuna karşı raporun tebliğ edilmesine rağmen herhangi bir beyanda bulunmamıştır. Fatura konusu alacağını ispat külfeti davacıya aittir. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 190. maddesinde, ispat yükünün, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa ait olduğu, TMK nun 6. maddesinde ise, taraflardan her birinin hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlü olduğu belirtilmiştir. TTK’nın 83 ve HMK’nın 222. maddeleri uyarınca ticari defterler ticari davalarda delil olup, usulünce her iki tarafın defterlerini sunmasına olanak tanınmalıdır. İlk derece mahkemesince 10.04.2019 tarihli duruşmanın 3 no’lu ara kararı gereğince “Tarafların karşılıklı iddia ve savunmaları, İstanbul …. İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyasından davacının alacaklı olup olmadığının tespiti için, tarafların ticari kayıtları, dosyaya sunulan deliller bir arada değerlendirilmek suretiyle; mali müşavir bilirkişiden rapor alınmasına, bilirkişinin celse arası belirlenmesine, bilirkişilere 600 TL ücret takdirine, bilirkişi ücreti ve tebligat giderinin 2 haftalık kesin süre içerisinde davacı vekilince karşılanmasına, iki haftalık kesin süre içerisinde bilirkişi ücreti ve tebligat gideri yatırılmadığında HMK 114/1(g) maddesi gereği davanın usulden reddedileceğinin ihtarına, (ihtarat yapıldı), taraf vekillerine müvekkiline ait ticari defter ve kayıtları ihtilaf dönemine ilişkin olmak kaydıyla hazır etmesi hususunda 2 hafta kesin süre verilmesine hazır edemeyecek ölçüde geçerli bir mazereti bulunduğu takdirde defterlerini HMK 218 madde gereği yerinde inceletmek isteği yeri gün ve saati ve bilirkişinin bu yere gitmek için ek emek vermesi ve mesai harcaması nedeniyle bilirkişi ücretine ek olarak 150,00-TL avansı da depo etmesi için 2 haftalık kesin süre verilmesine, kesin süre içinde defter ve evraklarını ibraz etmedikleri takdirde defter ve evrak ibrazından vazgeçilmiş sayılacağının ihtarına (ihtar edildi)” edildiğine dair ara karar oluşturulmuştur. Ancak dosya kapsamından davalı tarafa defterlerinin ibrazı için herhangi bir tebligatın gönderilmemiş olduğu anlaşılamamaktadır. Davalının ticari defterlerin incelemesine ilişkin ara karar oluşturulup bu ara karar gereği yerine getirilmeden bilirkişi incelemesi yaptırılması usulüne uygun düşmemektedir. Davalı yana defterlerini ibrazı için tebliğ çıkarılması, davalı defterlerinin ibrazının sağlanması ve incelenmesi konusunda yasal prosedürün tamamlanması gerekir. Yalnızca davacıya ait ticari defter ve kayıtların incelenmesi sonucunda hüküm tesisi isabetli olmamıştır Mahkemece icra takip dosyası içerisinde davalı tarafa gönderilmiş olan ödeme emrine dair tebligat parçasının dosya içerisinde bulunmadığı dikkate alınmaksızın bu konudaki eksiklik giderilmeden hüküm tesisi de kabul şekline göre isabetli olmamıştır. Diğer taraftan davalı tarafça her ne kadar icra takibine karşı itiraz dilekçesinin vekil aracılığı ile verilmiş ise de dava aşamasında davalının davasını vekil vasıtası ile takip edip etmeyeceği bilinmediğinden davalı asıla tebligat çıkarılmasında bir isabetsizlik yoktur. İlk derece mahkemesince, yukarıda belirtildiği üzere davalı tarafa usulüne uygun şekilde defter ibrazı için tebligat yapılmaksızın bilirkişi incelemesi yaptırılarak sonucuna göre karar verilmiş olması isabetli olmamıştır. Davanın çözümünde önemli bir delil olan ticari defterlerin incelenmesi usulüne uygun olarak yapılmamıştır. Açıklanan bu gerekçelerle, HMK’nın 353/1.a.6. maddesi uyarınca dosya üzerinden yapılan istinaf incelemesi sonucunda, ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının kaldırılmasına ve davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair aşağıdaki karar verilmiştir.
KARAR : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;1-HMK’nın 353/1.a.6. maddesi uyarınca, işin esasına dair istinaf nedenleri incelenmeksizin, ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının kaldırılmasına, 2-Yukarıdaki açıklamalar ışığında davanın yeniden görülmesi için dosyanın, kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine, 3-Davalı vekili tarafından yatırılan istinaf peşin karar harcının, talep halinde, ilk derece mahkemesince iadesine,4-Davalı vekili tarafından yapılan kanun yolu giderlerinin, ilk derece mahkemesince, esas hükümle birlikte yargılama giderleri içinde değerlendirilmesine dair; HMK’nın 353/1.a.6 maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, oy birliğiyle ve kesin olarak karar verildi. 17.11.2022
KANUN YOLU:HMK’nın 353/1.a maddesi uyarınca karar kesindir.