Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2020/1574 E. 2023/1192 K. 12.07.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/1574
KARAR NO: 2023/1192
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 16. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 19/12/2019
NUMARASI: 2018/1113 E. – 2019/1181 K.
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerle davanın kısmen kabulüne dair verilen karara karşı, davalılar vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine Dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili, dava dilekçesinde özetle; müvekkili ile ile dava dışı … Sanayi Ve Ticaret Limited Şirketi arasında imzalanan 31.01.2018 tarihli genel kredi sözleşmesi gereği dava dışı şirkete nakdi krediler, devre faizli nakdi krediler kullandırıldığını, takibe itiraz eden davalıların ise sözleşmeyi müşterek borçlu müteselsil kefil sıfatıyla imzaladığını, kredi sözleşmesi hükümlerinin ihlal edilmesi ve bakiye borcun ödenmemesi üzerine 19.09.2018 tarihi itibarı ile hesabın kat edildiğini, davalı borçlulara Kahramanmaraş … Noterliğinden 24.09.2018 tarihli ve … yevmiye numaralı borcun ödenmesi ihtarı ile kullanılan krediye ilişkin hesap özetini içeren ihtarname keşide edilerek gönderildiğini, muaccel borçların ihtara rağmen ödenmemesi üzerine İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, davalıların yetkiye ve borca itiraz ettiklerini, itirazın haksız olduğunu, müvekkili ile borçlular arasında imzalanan genel kredi sözleşmesinin 31.1 maddesine göre sözleşmenin uygulanmasından kaynaklanan uyuşmazlıklarda İstanbul Mahkemeleri ve İstanbul İcra Müdürlüklerinin yetkili kılındığını, dolayısıyla borçluların yetki itirazının yerinde olmadığını, borçluların kullandıkları parayı sözleşmeye aykırı bir şekilde geri ödemediklerini, bu sebeple borca itirazlarının da yerinde olmadığını ileri sürerek, itirazın iptali ile %20’den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalılar vekili, savunmasında özetle; davanın yetkili mahkemede açılmadığını, müvekkillerinin yetkilisi oldukları … Elektronik San. ve Şti. ile imzalanan 31.01.2018 tarihli genel kredi sözleşmesi gereği, şirkete nakdi kredilerle devre faizli nakdi krediler kullandırıldığını, davalı müvekkillerinin genel kredi sözleşmesini müşterek-borçlu müteselsil kefil sıfatıyla imzaladıklarını, davacı tarafından ikame edilen işbu davanın haksız, mesnetsiz ve kötü niyetli olduğunu, davaya konu icra takibine dayanak gösterilen kredi sözleşmesinde, müvekkillerinin kefili oldukları … San. Tic. Ltd. Şti. tarafından konkordato talebinde bulunulduğunu ve İstanbul Anadolu 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2018/1127 Esas sayılı dosyasından anılan şirket tarafından yapılan konkordato başvurusuna istinaden, mahkemece tesis edilen 26.09.2018 tarihli ara kararı gereğince şirket aleyhinde hiçbir icrai takibatının yapılmamasına ve hangi nedene dayanırsa dayansın her türlü ihtiyati tedbir, ihtiyati haciz ve muhafaza işlemleri de dahil tüm takip işlemlerinin ihtiyati tedbir yoluyla 3 ay süre ile durdurulmasına ilişkin olarak geçici mühlet karar verildiğini, bu sebeple mahkemece haksız ve mesnetsiz davanın reddine karar verilmesi gerektiğini, mahkeme aksi kanaatte ise müvekkillerinin kefili oldukları şirket hakkındaki konkordato süreci henüz sonuçlanmadığından İstanbul Anadolu 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2018/1127 Esas sayılı dosyasının bekletici mesele yapılmasına karar verilmesi gerektiğini savunarak, davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; “… Mahkememizce delillerin ibrazını müteakip celbi gerekli delillerde celp edilerek dosyamız arasına katılmıştır. Mahkememizce celp edilen İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … takip sayılı icra dosyasının yapılan tetkikinde; takibin davacı tarafça davalıluı aleyhine Genel Kredi Sözleşmesi alacağına istinaden 1.671.338,79TL’si asıl alacak, 32.053,07TL’si işlemiş faiz, 803,76TL ihtar gideri, 1.602,65TL %5 BSMV olmak üzere toplam 1.705.798,27TL alacağın yasal faizi ile birlikte tahsili için yapılan ilamsız icra takibinden ibaret bulunup davalılar vekili marifetiyle yasal süre içerisinde her bir davalı için ayrı ayrı sunduğu itiraz dilekçesi ile; ödeme emrine, borca, ferilerine ve yetkili icra dairesininAnadolu İcra dairesi olduğundan bahisle yetkisine itiraz ettiği, takibin durduğu ve davanın yasal süre içerisinde açıldığı anlaşılmıştır. …Davalıların, icra dairesine vaki itirazının taraflar arasındaki sözleşmenin 31.1. Maddesi ve HMK 7.maddesi gereğince reddine karar verilerek dosyanın esastan incelenmesine geçilmiştir. Dava; Genel Kredi Sözleşmesi, kapsamında kullandırılan kredinin tahsili için yapılan takibe vaki itirazın iptali isteminden ibarettir. Yanlar arasındaki ihtilaf; davacı bankanın davalılardan GKS kefaletinden kaynaklı davalı şirkete kullandırılan kredi nedeniyle alacaklı olup olmadığı, var ise miktarı, uygulanacak faiz oranı ve alacağın davalılardan tahsilinin talep edilip edilmeyeceği hususlarına ilişkindir. Davalı taraf vekili asıl borçlu şirket hakkındaki konkordato davasının neticesinin bekletici mesele yapılmasına talep etmiş isede; asıl borçlu şirket hakkında borcun çevrilebilmesi, nakit sıkışıklığının aşılması yada borcun yapılandırılmasına ilişkin takip hukukuna yönelik koruma tedbirleri ile borcun tasfiyesi veya iflas ile neticelenecek konkordato davasının derdest olması kefil davalıların sorumluluğunu ortadan kaldırmaz. Kefillerin sorumluluğu konkordato davasının neticesine bağlanamaz. Aksi düşünce konkordato davasında verilen tedbir kararının konkordato davasında taraf olmadıkları halde fiilen kefiller yönünde de uygulanması anlamına gelir ki; bu husus alacaklılar yönünden çekilmez bir hal alır ve müşterek-müteselsil kefalet hükümlerini fiilen uygulanamaz hale getirir. Bir an için; asıl borçlu şirket hakkında konkordato projesinin borç miktarında indirim süretiyle tasdik edilebileceği ve kefillerin sorumluluğunun asıl borçlunun sorumluluğunu aşamayacağı ileri sürülse bile bu hususun ayrı bir hukuki müessese olup değişen hukuki durum karşısında kefillerce ayrı bir davanın konusu yapılabileceği, dava sebebi farklı olmakla bu durumun kesin hüküm oluşturmayacağı anlaşılmakla konkordato davasının bekletici mesele yapılmasına ilişkin talep mahkememizce yerinde görülmemiştir.Mahkememizce icra edilen yargılama ve tekmil dosya mündericatından edinilen vicdani kanaat gereğince; mübrez raporla davalıların dayanak genel kredi sözleşmesine istinaden asıl borçlu ve müşterek-müteselsil kefalete istinaden sorumluluklarının bulunduğunun belirlendiği ayrıca alacak miktarının yanlar arasındaki sözleşme, kredi ilişkisi ve bankacılık mevzuatına uygun olarak belirlendiği dolayısıyla mahkememizce denetlenen raporun hükme esas alınabileceği anlaşılmakla; davanın kısmen kabulüyle İstanbul … İcra müdürlüğünün … sayılı dosyasında davacının (davalılardan takip tarihi itibariyle davalılardan … ile … borcun 1.632.824,12 TL sinden sorunlu olması kaydıyla ) 1.643.157,05 TL si asıl alacak ve 803,76 TL masraf olmak üzere toplam 1.643.960,81 TL alacaklı olduğunun tespiti ile bu miktara ilişkin itirazın iptaline ,asıl alacak 1.643.157,05 TL ‘ye (davalılardan … ile … 1.632.020,36 TL ile sınırlı olmak kaydıyla )takipten itibaren %50 sözleşme temerrüt faizi ve %5 genel gider vergisi uygulanmak suretiyle takibin diğer kayıt ve şartlarda aynen devamına,likit olan alacak nedeniyle davalıların sorumluluk miktarları ile sınırlı olmak üzere %20 icra inkar tazminatıyla sorumlu tutulmasına, fazlaya ilişkin istemin reddine dair aşağıdaki hükmün kurulması cihetine gidilmiştir.” gerekçesiyle, davanın kısmen kabulüyle, İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasında davacının (davalılardan takip tarihi itibariyle davalılardan … ile … borcun 1.632.824,12 TL sinden sorunlu olması kaydıyla ) 1.643.157,05 TL’si asıl alacak ve 803,76 TL masraf olmak üzere toplam 1.643.960,81 TL alacaklı olduğunun tespiti ile bu miktara ilişkin itirazın iptaline, asıl alacak 1.643.157,05 TL’ye (davalılardan … ile … 1.632.020,36 TL ile sınırlı olmak kaydıyla )takipten itibaren %50 sözleşme temerrüt faizi ve %5 genel gider vergisi uygulanmak suretiyle takibin diğer kayıt ve şartlarda aynen devamına, davalıların sorumluluk miktarları ile sınırlı olmak üzere %20 icra inkar tazminatıyla sorumlu tutulmasına, asıl alacağın %20’sine isabet eden 328.631,41 TL icra inkar tazminatının davalılardan tahsili ile davacıya ödenmesine, (davalılardan … ile … 326.404,07TL’sinden sorumlu olması kaydıyla) fazlaya ilişkin istemin reddine karar verilmiştir.Bu karara karşı, davalılar vekilince istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davalılar vekili, istinaf başvuru dilekçesinde özetle; mahkeme kararı açıkça usul ve yasaya aykırı olduğunu, kredi sözleşmesinde, müvekkillerin kefili oldukları … San. Tic. Ltd. Şti. tarafından konkordato talebinde bulunulduğunu, İstanbul Anadolu 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2019/2 Esas sayılı dosyasından anılan şirket tarafından yapılan konkordato başvurusuna istinaden mahkemece şirket aleyhinde hiçbir icrai takibatın yapılmamasına ve hangi nedene dayanırsa dayansın her türlü ihtiyati tedbir, ihtiyati haciz ve muhafaza işlemleri de dahil tüm takip işlemlerinin ihtiyati tedbir yoluyla 1 yıl süre ile durdurulmasına ilişkin olarak kesin mühlet kararı verildiğini, anılan konkordato kesin mühlet kararının günümüz tarihinde de halen devam ettiğini, anılan şirkete ait tüm borçların yapılandırılmaya devam edildiğini, yine, konkordatonun başarıya ulaşıp ulaşmadığının yakından incelenmesi amacıyla 7101 sayılı Kanunla değişik İİK’nın 287/3 madde ve fıkrası uyarınca şirketin sunulan tablolardaki alacaklı sayısı ve alacak miktarları dikkate alınarak şirkete 3 kişilik konkordato komiseri heyeti görevlendirilmesine karar verildiğini, davacının müvekkili aleyhine başlatmış olduğu davaya konu icra takibinin müvekkillerin kefili olduğu dava dışı şirket hakkında anılan konkordato mühlet kararı sonrası yapıldığını, hukuka aykırı bir icra takibi olduğunu,davacının açıkça kötü niyetli hareket ettiğini, müvekkillerin kefili bulundukları dava dışı şirket hakkında, konkordato kesin mühlet kararı verilmiş olması sebebiyle, muaccel bir alacaktan bahsedilemeyeceğini, müvekkillerin de anılan borçtan henüz sorumlu tutulabilmelerinin mümkün olmadığını, bu nedenle, asıl borçludan henüz tahsil kabiliyeti bulunmayan ve ileride ödenmesi kuvvetli verilere ve mahkeme kararına dayanan bir alacak ile ilgili olarak kefiller aleyhinde icra takibi başlatılarak tahsilat yapılmaya çalışılması davacı bankanın konkordato kurumunun sağlamış olduğu korumayı haksız bir şekilde ilga ederek kötü niyetli bir tutum sergilediğini açıkça gözler önüne serdiğini, nitekim dava dışı şirket hakkında verilen konkordato sürecinin devam etmesi nedeniyle, şirketin borçlarını yapılandırarak ödeme yapması halinde, müvekkillerinin kefaletinden kaynaklanan işbu davanın da konusuz kalacağını, bu nedenle bu aşamada reddine karar verilmesi, aksi ihtimalde ise dava dışı şirket hakkında konkordato kesin mühleti tamamlanarak mahkemece bir karar tesis edilinceye dek bekletici mesele yapılmasına karar verilmesi gerektiğini, mahkemece müvekkilleri aleyhine icra inkar tazminatına hükmedilmesinin de hukuken hatalı olduğunu, icra inkar tazminatına hükmedilebilmesi için alacağın likit olması gerektiğini, alacağı kesinlikle kabul anlamına gelmemekle birlikte alacağın miktarının yargılama sırasında tespit edildiğini, bu itibarla likit bir alacaktan bahsedilemeyeceğini, bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasına ve davanın reddine, karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, İİK’nın 67. maddesi uyarınca, banka kredi alacağının tahsili için başlatılmış olan ilamsız icra takibine vaki itirazın iptali ve icra inkâr tazminatı istemine ilişkindir.İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda davanın kısmen kabulüne karar verilmiş; bu karara karşı, davalılar vekilince, yasal süresi içinde istinaf başvurusunda bulunulmuştur. İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, ileri sürülmüş olan istinaf nedenleriyle ve kamu düzeni yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. Dosya kapsamında bulunan İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı icra dosyasının incelenmesinde; davacı takip alacaklısı tarafından, dava dışı … Ltd. Şti.ile davalı-borçlular aleyhine 1.671.338,79 TL asıl alacak, 32.053,07 TL işlemiş faiz, 803,76 TL ihtar gideri ve 1.602,65 TL %5,00 BS.MV olmak üzere toplam 1.705.798,27 TL alacak yönünden 08.10.2018 tarihinde icra takibi başlatıldığı, takip dayanağı olarak Kahramanmaraş …Noterliğinden keşideli 24.09.2018 tarihli … sayılı ihtarname ve eki hesap özeti, 31.01.2018 tarihinde imzalamış olan genel kredi sözleşmesinin gösterildiği, ödeme emrinin 12.10.2018 tarihinde tebliğ edildiği, davalılar tarafından 16.10.2018 tarihinde süresinde verilen itiraz dilekçesi itiraz edildiği, itiraz üzerine takibin durduğu ve davanın bir yıllık yasal hak düşürücü sürede açıldığı anlaşılmıştır. Davacı, genel kredi sözleşmesinden doğan borcun ödenmemesi üzerine asıl borçlu şirket ve müteselsil kefil olan davalılar aleyhine başlattığı icra takibine itiraz edilmesi üzerine eldeki davayı açmış olup dosya kapsamına göre, davacı ile dava dışı … Ltd. Şti.arasında 31.01.2018 tarihli genel kredi sözleşmesi imzalandığı, davalıların da bu sözleşmeyi müşterek ve müteselsil kefil sıfatıyla imzaladığı, sözleşmenin el yazısıyla, miktar belirtilerek imzalandığı, genel kredi sözleşmesi kapsamında dava dışı şirketin kullandığı kredi taksitlerinin geri ödeme süresi içinde ödenmemesi üzerine davacı tarafından 24.09.2018 tarihinde kredi kat edilerek Kahramanmaraş …Noterliğinin 24.09.2018 tarihli ve … yevmiye numaralı ihtarnamesinin davalı borçlulara gönderildiği, ihtarın davalılar … ile …’e 27.09.2018 tarihinde tebliğ edildiği, diğer davalıya gönderilen tebligatın iade edildiği, Banka borcunun hesap kat ihtarına rağmen ödenmemesi üzerine davacı banka tarafından 08.10.2018 tarihinde ilamsız icra takibi başlatıldığı, davalıların takibe itirazı üzerine eldeki davanın açıldığı anlaşılmaktadır. Somut olayda, genel kredi sözleşmesindeki kefalet sözleşmesi, TBK’nın 581 ve devamı maddelerine uygun şekilde kurulmuş olup genel kredi sözlemesi, banka ile müşteri arasında düzenlenen bir çerçeve sözleşmedir. Bu sözleşme kapsamında banka limit dahilinde müşterisine çeşitli nakdi veya gayri nakdi krediler kullandırabilir. Davacı-alacaklı banka tarafından dava dışı borçlu şirkete 5.000.000 TL limitli bu genel kredi sözlemesi kapsamında taksitli nakdi kredi, devre faizli nakdi krediler kullandırılmıştır. Kullandırılan kredinin, genel kredi sözleşmesi kapsamında kullandırıldığı açık olup, asıl borçlunun kredi borcu bulunduğu, genel kredi sözleşmesine kefil olan davalı borçluların da limit dahilinde kullandırılan bu krediden asıl borçlu ile davalıların da birlikte sorumlu olduğu görülmektedir. Davalılar vekili, dava dışı asıl borçlu şirket hakkında konkordato talebiyle açılan davada İstanbul Anadolu 2.Asliye Ticaret Mahkemesinin 2019/2 Esas sayılı dosyası ile 1 yıllık kesin mühlet kararı ile tedbir kararı verildiğini, bu nedenle davalılar hakkında takip yapılamayacağını, muaccel bir borcun bulunmadığını istinaf sebebi olarak ileri sürmüştür. İstanbul Anadolu 2.Asliye Ticaret Mahkemesinin 2019/2 Esas sayılı dosyası ile dava dışı asıl borçlu şirketin 03.01.2019 tarihinde konkordato talep ettiği, mahkemenin 04.01.2019 tarihli ara kararı ile dava dışı asıl borçlu şirkete 3 aylık geçici mühlet verildiği görülmektedir. İİK’nın 288.maddesi ile geçici mühletin kesin mühletin sonuçlarını doğuracağı belirtilmiş olup aynı Yasanın ”Kesin Mühletin Alacaklılar Bakımından Sonuçları” başlıklı 294.maddesi uyarınca, mühlet içinde borçlu aleyhine 6183 sayılı Yasa kapsamındaki takipler de dahil olmak üzere hiç bir takip yapılamaz ve evvelce başlamış takipler de durur. İhtiyati tedbir ve ihtiyati haciz kararları uygulanmaz, bir takip muamelesi ile kesilebilen zamanaşımı ve hak düşüren müddetler uygulanmaz. Somut olayda dava dışı borçlu şirket … Ltd. Şti.tarafından 03.01.2019 tarihinde konkordato talebinde bulunulmuş, 04.01.2019 tarihinde 3 aylık geçici mühlet kararı verilmiş olup eldeki takip ise 08.01.2018 tarihinde, konkordato talebinden ve geçici mühlet kararı verilmesinden önce başlatılmıştır. Ayrıca mühletin etkileri sadece konkordato talep eden hakkında sonuç doğurmakta olup somut olaydaki gibi onun lehine kefalet, aval ve rehin vereni yani davalıları etkilemeyeceğinden davalılar vekilinin aksi yöndeki istinaf sebepleri yerinde görülmemiştir. Davalılar vekili, icra inkar tazminatına hükmedilemeyeceğini, şartlarının oluşmadığını da istinaf sebebi olarak ileri sürmüştür. Takip konusu alacak genel kredi sözleşmesinden kaynaklanmakta olup sözleşme hükümlerine uygun faiz oranıyla hesaplanabilir (likit) durumdadır. Bu nedenle İİK’nın 67/2.maddesine göre davacı yararına icra inkar tazminatına hükmedilmesi doğru olduğundan davalılar vekilinin bu istinaf başvuru nedeni de yerinde görülmemiş ve davalılar vekilinin istinaf başvurusunun reddi gerekmiştir. Açıklanan bu gerekçelerle, HMK’nın 353/1.b.1.maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, ilk derece mahkemesince verilen istinaf konusu karar usul ve yasaya uygun olduğundan, davalılar vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan gerekçelerle; 1-HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca, davalılar vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, 2-Davalılar tarafından yatırılan istinaf başvuru harçlarının Hazineye gelir kaydına, bakiye 84.224,22 TL istinaf karar harcının davalılardan tahsiline,3-Davalılar tarafından istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların kendi üzerlerinde bırakılmasına,4-Gerekçeli kararın Dairemiz Yazı İşleri Müdürlüğünce taraf vekillerine tebliğine dair; HMK’nın 353/1.b.1 maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 12.07.2023 tarihinde, oybirliğiyle ve temyizi kabil olmak üzere karar verildi.
KANUN YOLU: HMK’nın 361. maddesi uyarınca, iş bu gerekçeli kararın taraf vekillerine tebliğ tarihlerinden itibaren iki haftalık süreler içinde temyiz yolu açıktır.