Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2020/1571 E. 2020/1114 K. 22.10.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/1571
KARAR NO: 2020/1114
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: Bakırköy 6.Asliye Ticaret Mahkemesi
NUMARASI: 2019/547 Esas
KARAR TARİHİ: 02/07/2020
DAVA: Alacak
Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sırasında ihtiyati tedbir talebinin reddine yönelik olarak verilen karara karşı süresi içinde davacı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya içerisindeki tüm belgeler okunup, incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ İhtiyati tedbir talep eden vekili dilekçesinde özetle; müvekkilinin davalı müflis … Şirketinden alacaklı olduğunu, diğer davalıların müflis şirketle organik bağı olduğunu belirterek alacağının davalılardan tahsilini talep etmiş, davalıların menkul, gayrimenkul, araç, banka hesapları ve 3.kişilerdeki hak ve alacaklarına ihtiyati tedbir konulmasına kararı verilmesini talep etmiştir. HMK’nun 389.maddesinin 1.fıkrasında “uyuşmazlık konusu hakkında” ihtiyati tedbir kararı verilebileceği öngörülmüştür. Davacı tarafın ihtiyati tedbir konulmasını talep ettiği davalıların “menkul, gayrimenkul, araç, banka hesapları ve 3.kişilerdeki hak ve alacakları” davanın konusunu oluşturmamakta olup, davanın konusu para alacağıdır. İşbu nedenle ihtiyati tedbir kararı verilmesine yasal olanak bulunmadığından koşulları oluşmayan ihtiyati tedbir talebinin reddine karar verilmiştir. İstanbul BAM 14. H.D.’nin 2020/203 Esas, 2020/253 Karar sayılı ilamı gereği; davanın yönetici sorumluluğuna ilişkin talebi de içermesi nedeniyle 5235 sayılı yasanın 5. maddesi uyarınca heyet olarak bakılacak davalardan olduğunun tespiti ile kararın kaldırılması sonrasında talep, heyetçe değerlendirilmiştir. Davacı vekilinin 02/07/2020 tarihli duruşmadaki beyanında; somut olayda HMK’nın 389. maddesi anlamında tedbirin tüm koşullarının oluştuğunu, tedbir kararı verilmediği takdirde davacının alacağına ulaşamayacağını, söz konusu şirketler arasında organik bağ bulunduğunu, bu sebeple tedbir taleplerinin kabulüne karar karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk Derece Mahkemesi 02/07/2020 tarihli ara kararla; “…6100 sayılı HMK.nun 389. madde başlığında “Geçici Hukuki Korumalar” olarak vasıflandırılmış ve aynı maddenin 1. fıkrasında “Mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından yahut tamamen imkansız hale geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hallerinde UYUŞMAZLIK KONUSU HAKKINDA ihtiyati tedbir kararı verilebilir.” şeklinde şartları belirledikten sonra takip eden maddelerde bu konudaki talep, verilecek karar ve içereceği hususlar, teminat, kararın uygulanması vs hususlarda duraksamaya yer bırakmayacak şekilde takip edilmesi ve yapılması gerekli usul ve prosedür vaz edilmiştir. Önceki ara kararlarda da belirtildiği üzere davanın alacak talebi iddiasıyla açıldığı ve davalının mal varlığına ihtiyati tedbir isteminde bulunulduğu, ancak davalının mal varlığının uyuşmazlık ve dava konusu olmadığı, dava konusu olmayan malvarlığı unsurları üzerine ihtiyati tedbir konulmasının mümkün olmadığı…” gerekçesiyle ihtiyati tedbir talebinin reddine karar vermiştir. Bu karara karşı, davacı vekilince istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle: Müflis şirketin tek ve kurucu ortağı davalı … ile Müflis Şirketin eski ortağı ve davalı … Grup’un tek ve kurucu ortağının davalı …’nın kardeş olması, davalı …’nın hisselerini davalı …’ya devrederek hissedarlıktan çıkması, davalı … Grup’un kuruluş tarihi ve Müflis Şirketin iflas tarihi, her iki şirket arasında iflas süreci içerisinde başlayan ticari iş ilişkisinin mevcut olması ve bu hususun kayyum raporları ile sabit olması, Müflis Şirkete ait 7 adet markanın davalı … Grup’a devredilmesi, Müflis Şirket çalışanlarının Davalı … Grup bünyesine geçmeleri, Müflis Şirketin Davalı … Grup hakkında paylaşımlar yapması ve sair hususların göz önünde bulundurulması halinde, Müflis Şirket ile Davalı … Grup arasında organik bağın mevcut olduğunun anlaşılacağını, Davalı … Grup, Davalı … ve Davalı …’ın müflis şirketten mal kaçırma eylemlerini gerçekleştirerek, bilerek ve isteyerek iflasa sebebiyet verdiklerini, dava dilekçesi ve eklerinden anlaşılacağı üzere, iddiaların yaklaşık olarak ispat edildiğini, davalıların, müvekkili şirketi zarara uğratma ihtimallerinin kuvvetle muhtemel olup ihtiyati tedbir konularak mal kaçırmalarının önlenmesi gerektiğini, HMK’nın ilgili maddelerinin ihtiyati tebdir ihtimallerini sınırlamadığını, bu nedenle her somut olay bakımından özel bir değerlendirme yapılarak duruma uygun tedbirin takdir edilerek uygulanması gerektiğini, dava yoluyla hakkına ulaşmaya çalışan tarafın dava sonuçlandığında hakkına ulaşabiliyor olması da önem arz ettiğinden, bu hakkın ulaşılabilirliğini de koruma altına alacığını, İhtiyati hacizin de geçici hukuki koruma türlerinden olup ihtiyati tedbirin özel bir türü olduğunu, hedefledikleri korumalar ve şartların aynı olduğunu, hakkına mahkeme aracılığıyla ulaşmaya çalışan tarafın hangi sebeplerle geçici hukuki koruma talep ettiğinin değerlendirilmesi gerektiğini, hakimin, Türk Kanun’larını resen uygulamak durumunda olup tarafların hukuki tavsifi ile bağlı olmadığını, işin özelliğini ve fiili durumu gözönünde tutarak ihtiyati tedbir yerine ihtiyati haciz kararı vermesinde yasaya aykırı bir yön söz konusu bulunmadığını, önemli olan talep konusu geçici hukuki koruma ile elde edilmek istenen menfaatin hukuk sistemince korunması olduğunu, iş bu gerekçeye binaen ihtiyati tedbir talebinin kabulü ile davalıların paraya çevrilebilir, icrası mümkün bütün mal varlıkları ile hak ve alacakları üzerine ihtiyati tedbir konulması ya da somut duruma uygun bir tedbirin takdir edilmesi gerektiğini belirterek, İhtiyati tedbir talebinin reddini içeren ara kararın ortadan kaldırılmasına ve ihtiyati tedbir talebinin kabulü ile davalıların paraya çevrilebilir, icrası mümkün bütün mal varlıkları ile hak ve alacakları üzerine ihtiyati tedbir konulmasına, bu mümkün değilse de iş bu dava ile ulaşmak istenilen hakkın korunmasına ilişkin olarak uygun tedbirin takdir edilerek uygulanmasına karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Talep, ilk derece mahkemesinde görülmekte olan alacak davası içinde, HMK’nın 389 vd. maddeleri uyarınca istenilen ihtiyati tedbirin reddi kararına karşı istinaf başvurusuna ilişkindir. İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, ileri sürülen istinaf başvuru nedenleriyle ve kamu düzeni yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. HMK’nın 389. maddesi uyarınca, “Mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme sebebiyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkansız hale geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hallerinde uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyat tedbir kararı verilebilir.”Kanun hükmü, tedbir talep edenin haklılığını yaklaşık olarak ispat etmek zorunda olduğunu düzenlemiştir. Ayrıca, eğer tedbir alınmazsa hakkın kullanılmasının önemli ölçüde zorlaşması veya imkansız hale gelmesi ihtimalinin de bulunması gerekir. Yine tedbirin sadece dava konusu olan şey hakkında verilebileceğini düzenlemiştir. Davanın konusu olmayan mal varlığı hakkında tedbir kararı verilemez. İhtiyati tedbirde, hakkında tedbir kararı alınan şey, esasen asıl davanın konusudur. Konusu para alacağı olan bir davada, davanın konusunu oluşturmayan hususlarda tedbir kararı verilemez. Ancak, para alacağına ilişkin davalarda, İİK’nın 257 vd maddelerindeki koşullar varsa, ihtiyati haciz kararı verilebilir. Somut olayda davacı vekilince davalılar aleyhine, müflis şirket ile aralarında organik bağ bulunduğu ve gerçek kişi davalıların şirket alacaklılarına karşı verdikleri zararlardan sorumlu oldukları iddiasıyla, müflis şirketten olan alacaklarının davalılardan tahsili amacıyla alacak davası açıldığı anlaşılmaktadır. Açıklanan bu gerekçelerle, taleple bağlılık ilkesi de gözetildiğinde, ilk derece mahkemesince dava ve uyuşmazlık konusu olmayan davalı mal varlıkları üzerine konulması talep edilen ihtiyati tedbir talebinin reddi kararı isabetlidir. Davacı vekilinin aksi yöndeki istinaf nedenleri yerinde olmadığından istinaf başvurusunun reddine dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1.b.1.maddesi uyarınca esastan reddine, 2-Davacı tarafından yatırılan istinaf başvuru harçlarının Hazineye irad kaydına, 3-Davacı tarafından istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların kendi üzerinde bırakılmasına, 4-Gerekçeli kararın ilk derece mahkemesince taraf vekillerine tebliğine, 5-Dosyanın kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair; HMK’nın 353/1.b.1.maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, oybirliğiyle ve kesin olarak karar verildi. 22/10/2020
KANUN YOLU: HMK’nın 362/1.f maddesi uyarınca karar kesindir.