Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2020/1568 E. 2023/1500 K. 28.09.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/1568
KARAR NO: 2023/1500
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 23/12/2019
NUMARASI: 2019/149 E. – 2019/1217 K.
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerle davanın reddine dair verilen karara karşı, davacı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine Dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili, dava dilekçesinde özetle; müvekkili ile dava dışı … AŞ arasında nakdi ve gayrinakdi genel kredi sözleşmesi akdedildiğini, söz konusu sözleşmeyi …’un müşterek borçlu müteselsil kefil sıfatıyla imzaladığını, sözleşmeye istinaden asıl borçluya kullandırılan krediden kaynaklanan borçların ödenmemesi üzerine asıl borçlu olan firmaya ve kefillerden … Bakırköy … Noterliğinin 07.02.2018 tarihli, … yevmiye sayılı ihtarnamesinin keşide edilmesine rağmen borcun ödenmediğini, bunun üzerine dava dışı … Ticaret AŞ ve kefil davalı … hakkında icra takibi başlatıldığını, müvekkili bankanın takip tarihi olan 27.03.2018 tarihinde borçlu şirketten 70.901,271,67 TL muaccel alacağı bulunduğundan ancak fazlaya dair haklar saklı kalmak kaydıyla şimdilik 3.000.000,00 TL üzerinden İstanbul …. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasından haciz yoluyla icra takibine geçildiğini, kefil borçlu … ödeme emrinin 19.10.2018 tarihinde tebliğ edildiğini, takibe itiraz edildiğini, takibin durdurulduğunu, bunun üzerine arabuluculuğa başvurulduğunu, arabuluculuk toplantısı sonucunda herhangi bir anlaşmaya varılamadığını, davalının sözleşmenin 9.22 maddesi ve diğer maddeleri uyarınca borçtan sorumlu olduğunu ileri sürerek, İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasına yapılan itirazın iptali ile %20’den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalıya tebligat yapılmış ancak davalı tarafından cevap dilekçesi sunulmamıştır.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; “…Dava itirazın iptali davasıdır.Taraflar arasındaki ihtilafın; davacının davalıdan GKS’den kaynaklı alacağı olup olmadığı, varsa takip ve dava tarihi itibariyle ferileri ile birlikte alacağın miktarı, alacağın likit olup olmadığı, uygulanan faiz oranının sözleşmeye uygun olup olmadığı noktalarında toplandığı görülmüştür.Dosyamıza getirtilen İstanbul ….İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı takip dosyasının incelenmesinde; davacı tarafından davalı aleyhine toplam 70.901.271,67-TL alacağı olmasına rağmen fazlaya ilişkin haklar saklı tutularak 3.000.000,00 TL üzerinden mahkememiz ihtiyati haciz kararına istinaden icra takibi yapıldığı, davalının itirazı üzerine takibin durduğu, itirazın süresinde ve usulüne uygun yapıldığı, buna göre davanın, İİK.67.maddesinde yazılı 1 yıllık hak düşürücü süre içerisinde açıldığı anlaşılmıştır. Dava dilekçesi, icra takip dosyası, kredi sözleşmesi, dosyadaki bilgi ve belgeler ve dosyaya sunulan 18.000.000,00 TL bedelli 01.12.2014 tarih … yevmiye numaralı ipotek senedi dikkate alınarak davacının davasının reddine karar vermek gerekmiştir.Davacı tarafça genel kredi sözleşmesine istinaden davalı hakkında İstanbul …. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası nezdinde her ne kadar icra takibi yapılmış ise de; davalı tarafça maliki bulunduğu İstanbul … Mah. … Ada, … Parsel’de bulunan taşınmazı üzerine 18.000.000,00 TL’lik teminat vermiş olup, ipotek senedi 1.maddesinde açıkça “… Bankası…ve…Şubesi ile tüm şubeleri tarafında …Ltd.Şti namına ve/veya tarafına/taraflarına açılmış ve/veya açılacak olan her türlü krediden bankaya, teminata,…herhangi bir kişi tarafından verilecek gerek …Ltd.Şti firmasının, gerekse kendisinin/kendilerinin borçlusu veya cirantası….bu sayılanlar dışında kalan gerek …Ltd.Şti firmasının gerek kendisinin/kendilerinin her türlü sözleşmeden, kefaletinden/kefaletlerinden, …ve diğer her türlü nedenden … Ltd.Şti firmasının ve gerekse kendisinin/kendilerinin bankaya karşı doğmuş, doğacak tüm borçlarını karşılamak üzere 2.derece 18.000.000,00 TL’na kadar olan anapara kısmı ile bu meblağa ilaveten ve ayrıca bu borçlarla ilgili olarak doğacak akdi faizler, icra takip, yargılama gideleri ve temerrüt faizleri ve gider vergisi ve her türlü komisyon ve masrafları da kapsamak üzere yukarıda yazılı taşınmazlarını güvence olarak bankaya yukarıda belirtilen derecelerde ve sıralarda kaldırıldığı bankadan bildirilinceye kadar süresiz olarak ipotek etmeyi kabul ettiğini/ettiklerini ” şeklindeki madde uyarınca davalının mülkiyetinde bulunan taşınmazını hem dava dışı asıl borçlu …Ltd.Şti, hem de kendisi yönünden teminat oluşturacak şekilde ipotek ettiği, bu hususun hem ipotek belgesinin giriş sayfasındaki borçlu kısmında açıkça dosyamız davalısı … ismi yazılarak, hem de 1.maddesinde dava dışı şirket yanında davalıyı da ifade eder tarzda kendisi/kendilerini ibarelerini ve açıkça kefaletini de içeren sözleşme hükmü gereği, davalı yönünden, davacı nezdinde 18.000.000,00 TL’lik ipotek bulunduğu sabit hale gelmiştir. İİK 45.maddesinde “Rehinle temin edilmiş bir alacağın borçlusu iflasa tabi şahıslardan olsa bile alacaklı yalnız rehnin paraya çevrilmesi yoluyla takip yapabilir. Ancak rehnin tutarı borcu ödemeye yetmezse, alacaklı kalan alacağını iflas veya haciz yoluyla takip edebilir.” şeklindeki hüküm dikkate alındığında, davacı tarafın takip ve dava konusu ettiği 3.000.000,00 TL’lik alacağına karşılık elinde dosyamız davalısını da kapsar şekilde 18.000.000,00 TL’lik ipotek bulunmasına rağmen bu yasa hükmündeki yasağı göz önüne almaksızın ve takipte ipoteğe dayalı takiplerden dolayı, ipotek dosya numarası bildirilmek ve tahsilde tekerrür olmamak kaydı düşülmeksizin takip açmış olduğu, bu şekilde takip açamayacağı, mahkememize açılmış olan ipotekli takiplerden dolayı açıkta alacağının kaldığına ilişkin de bir rehin açığı belgesi de davacı taraf sunamadığından, davasının İİK 45 maddesi dikkate alınarak reddi gerektiğine kanaat getirilmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.” gerekçesiyle, davacının davasının reddine karar verilmiştir. Bu karara karşı, davacı vekilince istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı vekili, istinaf başvuru dilekçesinde özetle; yerel mahkeme kararının “kanuna” aykırı olduğunu, TBK’nın n 586. maddesinde: “Kefil, müteselsil kefil sıfatıyla veya bu anlama gelen herhangi bir ifadeyle yükümlülük altına girmeyi kabul etmişse alacaklı, borçluyu takip etmeden veya taşınmaz rehnini paraya çevirmeden kefili takip edebilir. Ancak, bunun için borçlunun, ifada gecikmesi ve ihtarın sonuçsuz kalması veya açıkça ödeme güçsüzlüğü içinde olması gerekir.” hükmü yer aldığını, somut durumda davalının müvekkiline karşı hem ipotek veren sıfatıyla ipotek tutarı ve taşınmaz ipoteği ile hem de müteselsil kefil sıfatıyla birbirinden ayrı sıfatlarla sorumlu olduğunu, müvekkilinin gerek kanun ve gerekse yerleşmiş yargı içtihatları tahtında müteselsil kefalet sorumluluğu nedeniyle davalı hakkında ayrıca ilamsız takip yapmasında herhangi bir hukuka aykırılık bulunmadığını, mahkeme kararının güncel Yargıtay kararlarına da aykırı olduğunu, davalının mülkiyetinde bulunan taşınmazını hem dava dışı asıl borçlu hem de kendisi yönünden teminat oluşturacak şekilde ipotek ettiğini, bu hususun hem ipotek belgesinin giriş sayfasındaki borçlu kısmında açıkça dosya davalısı … ismi yazılarak, hem de L maddesinde dava dışı şirket yanında davalıyı da ifade eder tarzda kendisi/kendilerini ibarelerini ve açıkça kefaletini de içeren sözleşme hükmü gereği, davalı yönünden, davacı nezdinde 18.000.000,00 TL ‘lik ipotek bulunduğunun sabit hale geldiğini, İİK’nın 45.maddesinde “Rehinle temin edilmiş bir alacağın borçlusu iflasa tabi şahıslardan olsa bile alacaklı yalnız rehnin paraya çevrilmesi yoluyla takip yapabilir. Ancak rehnin tutarı borcu ödemeye yetmezse, alacaklı kalan alacağını iflas veya haciz yoluyla takip edebilir.” şeklindeki hüküm dikkate alındığında, davacı tarafın takip ve dava konusu ettiği 3.000.000,00 TL’lik alacağına karşılık elinde dosya davalısını da kapsar şekilde 18.000.000,00 TL’lik ipotek bulunmasına rağmen bu yasa hükmündeki yasağı göz önüne almaksızın ve takipte ipoteğe dayalı takiplerden dolayı, ipotek dosya numarası bildirilmek ve tahsilde tekerrür olmamak kaydı düşülmeksizin takip açmış olduğu, bu şekilde takip açamayacağı, mahkememize açılmış olan ipotekli takiplerden dolayı açıkta alacağının kaldığına ilişkin de bir rehin açığı belgesi de davacı taraf sunamadığından, davasının İİK 45 maddesi dikkate alınarak reddi gerektiğine kanaat getirilmiş” denilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, ipotek resmi senet hükmü ve huzurdaki uyuşmazlığın Yargıtay önünde daha önce de tartışıldığını, Banka lehine sonuçlandığını, Yargıtay 12.Hukuk Dairesinin Esas: 2019/14112 Karar: 2020/30 Yargıtay 11.Hukuk Dairesi Esas: 2016/7679 Karar: 2015/7529, Yargıtay 11.Hukuk Dairesi Esas: 2013/18303 Karar: 2014/672 sayılı kararlarının da bu yönde olduğunu, mezkur kararlar uyarınca ipotek veren müteselsil kefil hakkında müvekkili tarafından kefalete istinaden başlatılan kısmi takipte hukuki bir isabetsizlik bulunmadığını, mahkemenin, davanın en esaslı noktası olan red kararına dayanak aldığı söz konusu ipoteğin halihazırda paraya çevrilmiş olduğu ve takibe konu edilen kısmi banka alacağının da ipotek miktarının üzerinde kaldığı gerçeğini çok hatalı olarak gözden kaçırdığını, davalı kefil hakkında 27.03.2018 tarihinde fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak üzere alacağın tutarı 70.901.271,67 TL olmasına rağmen kısmi olarak 3.000.000 TL üzerinden takibe geçildiğini, davaya konu edilen takip tarihinde 70.901.271,67 TL olan banka alacağının sadece 18.000.000 TLsinin üst sınır ipoteği ile teminat altına alındığını, ipotekli taşınmazın 02.08.2019 tarihinde 15.015.000,00 TL’sına ihale edilmiş olmakla birlikte, ihalenin henüz kesinleşmediğini, bir an için yerel mahkeme kararının İİK m. 45 tahtındaki gerekçesinin doğru olduğu kabul edilse dahi müvekkili bankanın alacağının ipotek nedeniyle elde edilen 15.015.000 TL’nin çok üzerinde olduğunu, bu nedenle kefil hakkında ipotek miktarının üzerindeki alacak tutarının 3.000.000 TL’si için yaptıkları takip nedeniyle açtıkları davanın neden ret edildiğinin hukuken anlaşılamadığını, sonuç itibarıyla, ilamsız takibe konu edilen ve davanın konusu olan alacağın ipotekle teminat altına alınan tutarı aşan kısım olduğunu, İİK’nın 45.maddesi uyarınca ipotek tutarını aşan kısım için asıl borçlu dahi takip edilirken kefil hakkında huzurdaki davanın reddinin son derece haksız ve yersiz olduğunu, bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasına ve davanın kabulüne, karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, İİK’nın 67. maddesi uyarınca, ticari nitelikteki genel kredi sözleşmesinden kaynaklanan banka alacağının davalı müteselsil kefilden tahsili için başlatılmış olan ilamsız icra takibine vaki itirazın iptali ve icra inkâr tazminatı istemine ilişkindir.İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda davanın reddine karar verilmiş; bu karara karşı davacı vekilince, yasal süresi içinde istinaf başvurusunda bulunulmuştur. İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, ileri sürülen istinaf başvuru nedenleriyle ve kamu düzenine aykırılık yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır.Dosya içeriğinde bulunan İstanbul ….İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı icra dosyasının incelenmesinde; davacı takip alacaklısı tarafından davalı takip borçlusu aleyhine taksitli ticari kredi borcundan kaynaklanan 64.557.362,35 TL asıl alacak, 4.612.503.15 TL işlemiş faiz, 230.625,16 TL BSMV, 5.704,39 TL masraf ve 485,00 TL ihtiyati haciz vekalet ücreti olmak üzere toplam 69.406.680,05 TL alacak ile; cari hesap borcundan kaynaklanan 1.390.352,87 TL asıl alacak, 99.275,00 TL işlemiş faiz ve 4.963,75 TL BSMV olmak üzere toplam 1.494.591,62 TL (toplam 70.901.271,67 TL)’nin 3.000,000 TL’si yönünden yönünden 27.03.2018 tarihinde icra takibi başlattığı, takip dayanağı olarak İstanbul 12.Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/275 D.İş nolu 19.03.2018 tarihli ihtiyati haciz kararı, gayri nakdi genel kredi sözleşmesi, üye işyeri sözleşmesi, bankacılık hizmet sözleşmesi, taksitli kredi ödeme planları, ihtarnameler, hesap özetinin gösterildiği, ödeme emrinin 19.10.2018 tarihinde tebliğ edildiği, davalı tarafından 22.06.2018 tarihinde süresinde verilen itiraz dilekçesi ile borcun tamamına ve ferilerine itiraz edildiği, itiraz üzerine takibin durduğu ve davanın bir yıllık yasal hak düşürücü sürede açıldığı anlaşılmıştır. Davacı ile asıl kredi borçlusu …AŞ arasında 01.02.2017 tarihli ve 5.000.000 TL, 16.000.000 USD limitle genel kredi sözlemesi imzalandığı, davalının da bu sözleşmede 5.000.000 TL ve 16.000.000 USD limitle müteselsil kefil olarak yer aldığı, sözleşme kapsamında alacaklı tarafından dava dışı borçlu şirkete kredi kullandırıldığı, kullandırılan kredilerin ödenmemesi üzerine, alacaklı davacı banka tarafından kredi hesabının kat edilerek Bakırköy … Noterliğinin 07.02.2018 tarihli, … yevmiye sayılı ihtarnamesinin gönderildiği, kat ihtarnamesinde davacı alacağının 66.667.174,67 TL olarak belirtildiği, ihtarın asıl borçlu şirkete tebliğ edildiği, aynı şekilde davalı müteselsil kefile de gönderilen ihtarnamenin tebliğ edildiği anlaşılmıştır. Banka borcunun hesap kat ihtarına rağmen ödenmemesi üzerine banka tarafından 27.03.2018 tarihinde ilamsız takip başlatılmış, davalının takibe itirazı üzerine eldeki dava açılmıştır. Mahkemece, davalının mülkiyetinde bulunan taşınmazını hem dava dışı asıl borçlu şirket hem de kendisi yönünden teminat oluşturacak şekilde ipotek ettiği, bu hususun hem ipotek belgesinin giriş sayfasındaki borçlu kısmında açıkça dosya davalısı … ismi yazılarak, hem de 1.maddesinde dava dışı şirket yanında davalıyı da ifade eder tarzda kendisi/kendilerini ibarelerini ve açıkça kefaletini de içeren sözleşme hükmü gereği, davalı yönünden, davacı nezdinde 18.000.000,00 TL’lik ipotek bulunduğu, İİK’nın 45.maddesine aykırı şekilde, ipoteğe dayalı takipten dolayı, ipotek dosya numarası bildirilmek ve tahsilde tekerrür olmamak kaydı düşülmeksizin takip açılmış olduğu, bu şekilde takip açılamayacağı, ipotekli takiplerden dolayı bir rehin açığı belgesi de davacı tarafça sunulmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Dosya kapsamından, davalının maliki olduğu … İlçesi, …. mahallesi, … ada, … parselde bulunan taşınmazı üzerinde davacı banka lehine, kendisinin kefalet borcu ile asıl borçlunun davacı banka nezdinde doğmuş ve doğacak borçlarını temin etmek üzere 01.12.2014 tarihli ve 18.000.000 TL limitli, 2.dereceden ipotek tesis edildiği görülmektedir.Davacı alacaklı tarafından ayrıca davalı kefil ile dava dışı asıl borçlu aleyhine 28.02.2018 tarihinde İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası ile 18.000.000 TL bedelli olarak, tahsilde tekerrür olmamak üzere söz konusu ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla takip yapıldığı, söz konusu taşınmazın 30.000.000 TL muhammen bedelle satışa çıkarıldığı, 02.08.2019 tarihinde davacı banka tarafından 15.015.000 TL bedelle alacağa mahsuben alındığı, ihalenin henüz kesinleşmediği anlaşılmaktadır.İİK’nın 45.maddesi “Rehinle temin edilmiş bir alacağın borçlusu iflasa tabi şahıslardan olsa bile alacaklı yalnız rehinin paraya çevrilmesi yoluyla takip yapabilir. Ancak rehinin tutarı borcu ödemeğe yetmezse alacaklı kalan alacağını iflas veya haciz yoliyle takip edebilir.” hükmünü haiz olup, bu hükümde amaç bir borcun ipotekle temin edilmesi halinde alacaklının öncelikle ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla takip yapmasının zorunlu olduğudur. Ancak ipotek tutarının borcu ödemeye yetmemesi halinde alacaklı tahsilde tekerrür olmamak koşulu ile aşan kısım için haciz yolu ile takip yapabilir. İİK’nın 45. maddesi hükmü, rehin ile teminat altına alınan alacağın, borçlusuna ilişkin düzenlemeyi içermektedir. Bir başka anlatımla; rehin, kefilin kefalet borcunun da teminatını oluşturmuyor ise İİK’nın 45. madde hükmü kefil hakkında uygulanamayacaktır.Somut olayda ipotek senedi incelendiğinde, ipoteğin müteselsil kefilin bankaya yönelik borçlarının 18.000.000 TL limitle teminatını teşkil etmek üzere tesis edildiği görülmüştür. Bu durumda, davalı hem ipotek borçlusu hem müteselsil kefil olduğundan İİK’nın 45.maddesi davalı yönünden de uygulanabilecektir. Davacı bankanın davalı kefil hakkında öncelikle ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla icra takibi yapması gerekir. Somut olayda, davacı bankanın kat ihtarına konu alacağının 66.667.174,67 TL olduğu, bankanın davalı kefil ile dava dışı asıl borçluya karşı İstanbul …İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası ile 18.000.000 TL bedelli olarak, tahsilde tekerrür olmamak üzere söz konusu ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla takip yapıldığı, taşınmazın 30.000.000 TL muhammen bedelle satışa çıkarıldığı, 02.08.2019 tarihinde davacı banka tarafından 15.015.000 TL bedelle alacağa mahsuben alındığı, ancak ipotekli taşınmazın bedelinin alacak tutarını karşılamaya yeterli olmadığı, dolayısıyla davacının davalı hakkında ipotek bedelini aşan kısım yönünden İstanbul ….İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası ile ilamsız takip yapması ve itiraz üzerine eldeki davayı açmasının usul ve yasaya uygun olduğu anlaşılmaktadır. Bu nedenle mahkemece, işin esasına girilerek, davacının davalıdan alacaklı olup olmadığı tespit edilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olmuştur. Kabule göre de;Dosya kapsamından, davadan önce tarafların zorunlu arabuluculuk yoluna başvurdukları anlaşılmaktadır.6235 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A-14. bendinde “Bu madde uyarınca arabuluculuk bürosu tarafından yapılması gereken zaruri giderler; arabuluculuk faaliyeti sonunda anlaşmaya varılması hâlinde anlaşma uyarınca taraflarca ödenmek, anlaşmaya varılamaması hâlinde ise ileride haksız çıkacak taraftan tahsil olunmak üzere Adalet Bakanlığı bütçesinden karşılanır.” hükmü, Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliği’nin 26/2. maddesinde ise “Arabuluculuk faaliyeti sonunda tarafların anlaşamamaları hâlinde iki saatlik ücret tutarı Tarifenin Birinci Kısmına göre Bakanlık bütçesinden ödenir. İki saatten fazla süren görüşmeler sonunda tarafların anlaşamamaları hâlinde ise iki saati aşan kısma ilişkin ücret aksi kararlaştırılmadıkça taraflarca eşit şekilde, Tarifenin Birinci Kısmına göre karşılanır. Bakanlık bütçesinden ödenen ve taraflarca karşılanan arabuluculuk ücreti, yargılama giderlerinden sayılır. Dava açılması hâlinde mahkeme tarafından dava öncesi ödenen arabuluculuk ücretlerine ilişkin makbuz dosyaya eklenir. Yargılama giderleri olarak hükmedilen tutar 6183 sayılı Kanuna göre tahsil edilir.” hükmü yer almaktadır. Söz konusu yasal düzenlemeler uyarınca dava şartı olan arabuluculukta, tarafların anlaşmaması halinde Bakanlık bütçesinden karşılanan arabuluculuk ücretinin re’sen yargılama gideri olarak tahsil edilmesi gerektiği halde, mahkemece, Adalet Bakanlığı bütçesinden ödenen ve yargılama giderlerinden sayılan arabuluculuk ücretine ilişkin hüküm kurulmaması da yerinde olmamıştır. Açıklanan bu gerekçeyle, HMK’nın 353/1.a.6. maddesi uyarınca, dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının kaldırılarak, davanın yeniden görülmesi için dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesi gerektiğinden aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
KARAR:Yukarıda açıklanan gerekçelerle;1-HMK’nın 353/1.a.6. maddesi uyarınca, ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının kaldırılmasına, 2-Yukarıdaki açıklamalar ışığında davanın yeniden görülmesi için dosyanın, kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine, 3-Davacı tarafından yatırılan istinaf peşin karar harçlarının, talep halinde, ilk derece mahkemesince iadesine,4-Davacı tarafından yatırılan teminatın yatıran tarafa iadesine,5-Davacı tarafından yapılan kanun yolu giderlerinin, ilk derece mahkemesince, esas hükümle birlikte yargılama giderleri içinde değerlendirilmesine dair;HMK’nın 353/1.a maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, oy birliğiyle ve kesin olarak karar verildi. 28.09.2023