Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.
T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/1564
KARAR NO: 2023/1566
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 25/06/2019
NUMARASI: 2016/120 E. – 2019/619 K.
DAVANIN KONUSU: Tazminat
Taraflar arasındaki tazminat davasının ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerle davanın kısmen kabulüne dair verilen karara karşı, davacı ve davalı vekilleri tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine Dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili, dava dilekçesinde özetle; müvekkili ile davalı arasında 01/05/2013 tarihinde ”…” markası adı altında 2 yıl süreli yetkili satıcı sözleşmesi imzalandığını, yapılan sözleşme gereği müvekkilinin gereken tüm düzenlemeleri yaptığını, davalının istediği mevcut hal ile ikinci el araçların satışını yapmaya başladığını, fakat davalı şirketin sözleşme devam ederken tek taraflı olarak sözleşme şartlarını değiştirmek istediğini, müvekkilinin değişiklikleri kabul etmemesi üzerine davalı şirketin sözleşmeyi fiilen feshettiğini, davalının sözleşmeyi fiilen feshetmiş olmasına karşın uğranılan zarar bedeli ve yapılması gereken ödemelerin müvekkiline yapılmadığını, davalı şirketin meydana gelen zararların ödemesi için müdeaddit kereler uyarılmasına rağmen herhangi bir sonuç alınamadığını, davacı müvekkilinin sözleşmenin 6.2 maddesi uyarınca istenen şartlarda yer temin ettiğini, kira bedeli ödediğini, dekorasyon için masraflar yaptığını, davalının kendi isteiği doğrultusunda personel istihdam edilip bu personellere eğitim verildiğini, tüm masrafların müvekkilince karşılandığını, otomol markasını tanıtmak üzere reklam ve tanıtım çalışmaları yaptığını, bu nedenle müvekkilinin portföy tazminatı hakkettiğini, 2.el araç alım satımında cari hesap alacağının doğduğunu, davalının sözleşmeyi tek taraflı yerine getirmemesi sebebiyle müvekkilinin kar mahrumiyeti yaşadığını, müvekkilinin bu kalemler nedeniyle uğradığı zarar davalı tarafından karşılanmadığı gibi davalının hukuku dolanarak ve icra dairesini aracı kılarak yargı yoluyla çözülmesi gereken bir ihtilafı kendi inisiyatifi ile çözmek için haciz işlemi uyguladığını, kardeş şirketler …. AŞ ile … AŞ arasında Bursa … İcra Dairesinin … Esas sayılı icra takibinin başlatıldığını, müvekkili şirketin plazasında haciz ve muhafaza işlemi yapıldığını, üç gün sonra da borcun ödenip bu araçların davalı tarafından teslim alındığını, bu şekilde hukuk dolanılarak müvekkilinin zararının artmasına sebep olunduğunu, bu nedenle söz konusu araçlar üzerine ihtiyati haciz ve ihtiyati tedbir konulması gerektiğini, davalının müvekkilinin izah edilen bu zararlarından sorumlu olduğunu ileri sürerek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere 50.000,00 TL kira bedeli, 28.426,22 TL iç dekorasyon ve reklam tabelası bedeli, 10.000,00 TL işçilere ödenen bedel, 50.000,00 TL protföy tazminatı, 20.859,00 TL cari hesap ekstresi ve 20.000,00 TL mahrum kalınan kar bedelinin fesih tarihi olan 16.01.2015 tarihinden işleyecek avans faizi ile davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, savunmasında özetle; davanın yetkisiz mahkemede açıldığını, taraflar arasında düzenlenen yetkili satıcı sözleşmesinin 2.maddesinde yetkili satıcılık kriterlerinin ve işletim kitabının işletim sisteminin tamamının müvekkili davalı tarafından değiştirilebileceğinin düzenlendiğini, bu nedenle müvekkilinin değişiklik taleplerinin davacı tarafından haksız fesih olarak nitelendirilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, basiretli bir tacir olması gereken davacının bu taleplerinin kabulünün mümkün olmadığını, müvekkilinin talep ettiği ticari değişikliklerin sözleşmeye uygun olduğunu tüm bayilere gönderildiğini, sadece davacının sorun çıkardığını, kaldı ki talep edilenlerin fahiş ve zorlayıcı olmayıp iyileştirici şartlar taşıdığını, kira talebi yönünden de müvekkilinin böyle bir taahhüdü olmadığını, kusuru ile feshe sebep olan davacının bu talebinin haksız olduğunu, sözleşmenin 6.2 maddesinde davacının yetkili satıcı kriterlerine uygun olmak üzere müvekkilinin geliştirdiği ve geliştireceği ürün ve hizmetler bakımından yer sağlamak yükümlülüğü olduğunu, dekorasyon bedelinin de davacının sorumluluğunda olduğunu, yine aynı maddeye göre müvekkilinin geliştirdiği ve geliştireceği ürün ve hizmetler bakımından öngörülen niteliklere sahip elemanlar çalıştırmayı davacının taahhüt ettiğini, eğitim masraflarının da davacıya ait olduğunu, tek sefere ilişkin satışlarda portföy tazminatı oluşmayacağını, davacının halen … adı ile 2.el araç satışını yaptığını, önceden de aynı şekilde bu işi yaptığını, bu sebeple davacının bayilik sözleşmesinin sona ermesinden hiç bir şekilde etkilenmediğini, bu sebeplerle sözleşme şartlarına uymayarak feshe davacının sebep olduğunu, davacının cari hesap alacağı talebi hakkında Bursa 1.Asliye Ticaret Mahkemesinin 2015/453 Esas sayılı dosyasının derdest olduğunu, derdestlik itirazları baki olmakla birlikte müvekkiline ait bir aracın davacıya teslim edildiğini, ancak 180.000,00 TL değerinde olan bu aracın halen hiç bir yasal zemini olmadan müvekkiline iade edilmediğini, bu sebeple ödemezlik defiinde bulunduklarını, sözleşmenin tek taraflı ve haksız feshi halinde kar mahrumiyeti talep edilemeyeceğini, davacının sözleşme gereğince edimlerini yerine getirmeyerek kendi isteği ile müvekkili ile olan ticari ilişkisini fiilen sonlandırdığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; “…Mahkememizde açılan dava, taraflar arasındaki sözleşmenin haksız feshinden kaynaklı davacının tazminatı talebine ilişkin olduğu anlaşılmaktadır. Tarafların dilekçelerinde bildirdikleri ve resen toplanması gerekli belgeler için müzekkereler yazılmış ve istenilen belgeler dosyaya sunulmuştur.Bursa Asliye Ticaret Mahkemesine talimat yazılarak davacının talep kalemleri hakkında, davacının ticari defter ve kayıtları incelenmek suretiyle rapor düzenlenmesi istenilmiş olup, talimat mahkemesince aldırılan 11/11/2016 tarihli rapora göre davacının 20.621,36-TL cari hesap alacağının bulunduğu belirlenmiştir.Tarafların beyan ve itirazları üzerine talimat yolu ile davacı kayıtlarında yeniden inceleme yapılmış, 20/11/2017 tarihli talimat raporunda “Davacı dosyasına sunduğu 27,12.2016 Tarihli (önceki) bilirkişi raporuna kar£ı beyanlarımız konulu yazısında; “Sahibi olduğu bir plazayı sadece davalı … firması ile yapılacak ticari iş için tahsis ettiğini oysa taraflar arasındaki sözleşme olmasaydı bu plazayı kiraya vererek yüksek gelir elde edebileceğini ileri sürmüş, bu iddiasıyla ilgili de davacıyla … AŞ adına düzenlenmiş Kira kontratı, 05/08/2017 tarihli davacı … AŞ tarafından … AŞ’ye düzenlenmiş 13.750 TL +KDV tutarlı kira bedeli faturası ve … AŞ firmasının cari hesap ekstresini sunduğu, bu ekstrede Ocak 2017’den itibaren her ay düzenli olarak 13,750 TL + KDV (16.225 TL) fatura kaydı olduğu, görülmüş olup konuya ilişkin hukuki değerlendirme Sayın Mahkemeye aittir.Davacı dava dilekçesinde sözünü ettiği iç dekorasyon ve reklam tabelâsı masraflarıyla ilgili olarak Cari Hesap ekstresi ve faturaları sunmuştur. Cari hesap ekstreslnde faturaların haricinde 3.540 TL’llk bir kayıt daha olmasına rağmen ilgili kaydın evrakı incelemeye sunulmamıştır. Davacının işçiler için ödenen eğitim masrafları Talebinin incelenmesinde; Davacı dava dilekçesinde personeli için 10.000 TL eğitim masrafı yaptığını beyan ederek davalıdan talep etmiş ancak bilirkişi incelemesine bu eğitim bedelleri ile ilgili fatura, ödeme dekontu gibi belgeleri sunmamıştır. Davacı dosyasına sunduğu 27.12.2016 Tarihli (önceki) bilirkişi raporuna karşı beyanlarımız konulu yazısında; yazı ekinde işçilerine ait bordoları ve SGK evraklarınI sunarak toplamda 3 işçisine 80.000 TL’den fazla maaş ödemesi yaptığını, SGK’ ya da 33.000,00 TL den fazla prim ödemesi yaptığını beyan ettiği, 50.000 TL Portföy Tazminatı Talebinin incelenmesi; davacı tarafın dosyasına sunduğu 27.12.2016 Tarihli (önceki) bilirkişi raporuna karşı beyanlanmız konulu yazısında; dava konusu sözleşmenin davalı tarafça haksız ve zamansız olarak feshi sonrasındaki dönemde davalı taraf müvekkil şirketin çabalan ile oluşturduğu müşteri çevresiyle iş yapmaya devam etmiştik, bu durum ise davalı tarafın haksız kazanç elde ederek müvekkilin haksızlığa uğramasına sebep olmaktadır, îşte bu haksızlığın bir nebze otsun giderilmesi için davalı tarafın müvekkil şirkete portföy tazminatı ödemesi gerekmektedir. Ancak portföy tazminatının ise yanlızca müvekkil şirket defterlerinin incelenmesi sonucu tespit edilmesi mümkün değildir.” diyerek bu hesaplamanın davalı taraf defterlerinden hesaplanmasını istediği görülmüştür. 20.859 TL 2. el araç satımı nedeniyle alacak talebinin incelenmesi; yukarıda da belirtildiği gibi davacının ticari defter kayıtlarına göre davalıdan 20.621,36 TL alacaklı göründüğü tespit edilmiştir. 20.000 TL mahrum kalınan kar talebinin incelenmesi; davacı dosyasına sunduğu 27.12.2016 Tarihli (önceki) bilirkişi raporuna karşı beyanlarımız konulu yazısında; ” Dilekçemiz ekinde yer alan komisyon faturalarından da anlaşılacağı üzere müvekkil şirket sözleşmenin ayakta olduğu dönemde üzerine düşen edimleri fazlasıyla yerine getirmiş olup yoğun bir komisyon ağı kurmuştur. Davalı firmanın haksız ve zamansız feshi nedeniyle müvekkil şirketin bu komisyon gelirleri de bir anda kesilmiş ve bu gelirden mahrum kalmıştır. Zira komisyon faturaları incelenince müvekkil şirketin son dönem olan Kasım 2014 döneminde 19.110,00 TL, önceki dönem olan Ekim 2014 döneminde ise 17.110,00 TL komisyon faturası düzenlediği görülecektir. Bilirkişice tüm komisyon faturaları incelenerek sözleşmenin haksız ve zamansız feshi nedeniyle mahrum kaldığı kazanan hesaplanmaması da hatalı olmuştur diyerek yazı ekinde … adet fatura sunduğu görülmüştür” ifadelerine yer verilmiştir. Dosya mahkememizce resen belirlenen bilirkişilere tevdii edilerek davalı kayıtları üzerinde inceleme yapılıp birleştirici rapor rapor hazırlaması talep edilmiş olup 04/11/2018 tarihli bilirkişi raporunda “Davacının davalının sözleşme ilişkisi çerçevesinde göndermiş olduğu talimatlara uymadığı bu nedenle sözleşmenin fiilen sona erdirdiği, bu bakımdan davacının müspet ve menfi zarar talebinin yerinde olmadığı, Bununla birlikte talimat yoluyla alman bilirkişi raporu ve davalının beyanları dikkate alındığında, davacının 20.621,36-TL cari hesap alacağının bulunduğu” şeklinde ifadelere yer verilmiştir.Taraflarca yapılan itirazlar neticesinde dosya ek rapor hazırlaması için bilirkişiye tekrar tevdi edilmiş bilirkişiler 20/03/2019 tarihli ek raporunda “Davacının davalının sözleşme ilişkisi çerçevesinde göndermiş olduğu talimatlara uymadığı bu nedenle sözleşmenin fiilen sona erdirdiği, bu bakımdan davacının müspet ve menfi zarar talebinin yerinde olmadığı, Bununla birlikte talimat yoluyla alman bilirkişi raporu ve davalının beyanları dikkate alındığında, davacının 18.377,45.-TL cari hesap alacağının bulunduğu,” şeklinde ek raporunu sunmuştur.Netice olarak, taraflar arasında ticari ilişkinin olduğunun ihtilafsız olduğu, davacının talebinin, davalının sözleşmeye aykırı bir şekilde tek taraflı olarak değişiklik yapmak isteyip, bu değişikliğin kabul edilmemesi üzerine davalının fiilen sözleşmeyi sona erdirmesi üzerine oluşan menfi ve müsbet zararların (kira, dekorasyon ve personel eğitim bedelleri ile portföy tazminatı ve mahrum kalman kar) tespit edilmesi ve ödenmesi ayrıca ödenmeyen cari hesap alacağının da ödenmesine ilişkindir. Davalı tarafından bir takım değişiklikler yapılmak istendiği, davacının bu değişiklikleri kabul etmediği sözleşme ilişkisinin bu nedenle fiilen sona erdiği hususunda taraflar arasında herhangi bir ihtilaf bulunmamaktadır. İspat kuralı gereği davacının “davalının sözleşmeyi tek taraflı olarak değiştirme yetkisi bulunmamasına rağmen, bu yönde değişiklik yapmak istemesi üzerine sözleşme ilişkisinin fiilen sona erdiği” yönündeki iddiasını geçerli delillerle ispat etmesi gerektiği açıktır. Mahkememizce aldırılan bilirkişi raporunda da belirlendiği üzere davacı tarafından, davalının sözleşmeyi tek taraflı olarak değiştirmek istediğine yönelik delil olarak sunduğu yazının tüm ortaklara hitaben yazılan bir yazı olduğu, yazıda giriş aidatının davacı ve diğer bayilerin lehine 12.500 Euro’ya çekildiğinin yani indirildiğinin belirtildiği, yine aynı şeklide davacı ve diğer bayiler lehine nakit ödeme durumlarında %1 indirim yapılacağının, vadeli seçeneklerde bir defaya mahsus olmak üzere 30 gün ve 60 günlük vadeli çeklerin alınabileceğinin, bayilerin nakit ya da vadeli olarak almadıkları araçların geri alınacağının belirtilmiş olduğu, bu yazının iddia edilenin aksine, davalının sözleşmeyi davacı ve diğer bayiler aleyhine tek taraflı olarak değiştirilmesini içeren bir yazı olmayıp, bir takım avantajlar sunan bir bilgilendirme yazısı olduğu, dolayısıyla davacının “davalının sözleşmeyi tek taraflı olarak değiştirme yetkisi bulunmamasına rağmen, bu yönde değişiklik yapmak istemesi üzerine sözleşme ilişkisinin fiilen sona erdiği” yönündeki iddiasının yerinde olmadığı ve ispatlanamadığı kanaatine varılmıştır. Bilgilendirme yazısının, davalı tarafından sözleşmenin tek taraflı olarak davacı ve diğer bayiler aleyhine değiştirilmesi niteliğinde olduğu kabul edilse dahi, sözleşmenin 2. maddesi kapsamında davalıya bu yönde yetki tanınmış olduğundan davacının bu hususu gerekçe göstererek değişiklikleri kabul etmemesi yine de yerinde görülmemiştir. Adı geçen yazıda, ortaklardan ayrıca 100.000 TL’lik banka teminat mektubu da talep edilmiş ise de yine bu talebin sözleşmenin 12.2 maddesi uyarınca davalıya tanınan yetki çerçevesinde belirlenen bir hak olduğu, talep edilen 100.000 TL’lik teminat mektubunun miktarı ve yapılan işin mahiyeti dikkate alındığında bu teminatın da fahiş olmadığı açıktır. Tüm bu gerekçelerle davacının davalının sözleşme ilişkisi çerçevesinde göndermiş olduğu talimatlara uymadığı bu nedenle sözleşmenin fiilen sona erdirdiği, bu bakımdan davacının müspet ve menfi zarar talebinin yerinde olmadığı ve bu talepler yönünden davanın reddine karar vermek gerektiği, bununla birlikte talimat yoluyla alman bilirkişi raporu ve davalının beyanları dikkate alındığında, mahkememizce alınan bilirkişi ek raporunda yapılan değerlendirmeler ve rapor ekinde yer alan ve incelenmiş olan davalı tarafın 2016 yılı kayıtlarına göre davacının 18.377,45.-TL cari hesap alacağının bulunduğu anlaşılmakla, cari hesap alacağına ilişkin bu miktar yönünden davanın kabulüne karar vermek gerekmiştir.” gerekçesiyle, davanın kısmen kabulü ile 18.377,45 TL cari hesaba ilişkin alacağın dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, davacı tarafın diğer taleplerinin reddine karar verilmiştir. Bu karara karşı, davacı ve davalı vekilince istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı vekili, istinaf başvuru dilekçesinde özetle; mahkemenin dava konusu sözleşmenin, yargı yoluyla çözülmesi gereken bir ihtilafı kendi insiyatifi ile çözme yoluna girilmesi ve muvazaalı olarak kardeş şirketler arasında haciz işleminin gerçekleştirilmesi yoluyla hukuku dolanarak ve icra dairesini aracı kılmak suretiyle davalı tarafından fiilen sona erdirildiğini dikkate almadan icra takip dosyalarını dahi dosyaya celp etmeksizin karar verdiğini, davalının muvazaalı şekilde borçlu olarak gösterildiği ve alacaklının … AŞ olduğu Bursa …. İcra Dairesinin … talimat dosyasında 9 tane araç üzerinde haciz ve muhafaza işlemi gerçekleştirildiğini, daha sonra borca yeter miktarda haciz yapıldığından diğer 5 araç, UYAP üzerinden yakalama konduğu için trafik polisi vasıtasıyla müvekkili şirketin bulunduğu plazadan teslim alındığını, araçlar 16.01.2015 tarihinde haciz ve muhafaza yapılarak icra dairesi otoparkına yediemin olarak teslim edildiğini, teslimden çok kısa bir süre (3 gün) sonra Kayseri … İcra Dairesi tarafından verilen karar sonucunda araçların bırakıldığı yedieminden … yetkilisi tarafından borcun ödendiği gerekçesi ile teslim alındığını, bu sebeplerle öncelikle söz konusu icra takip dosyalarının ve ilgili şirketlerin ortaklarını gösterir belgenin ticaret sicil müdürlüğünden celp edilmesi suretiyle karar verilmesi gerektiğini, dava konusu sözleşmenin hukuku dolanarak ve icra dairesini aracı kılmak suretiyle davalı … A.Ş. tarafından fiilen sona erdirilmiş olması nedeniyle dava konusu sözleşmede yer alan fiziki koşullar, yeterli yer, teknik araç gereç ve donanımı bulunduran, kiralayan, farklı farklı eğitimler aldırarak işçi istihdam ettiren, … markasını tanıtan, koruyan, markaya olan inancı arttırıp belirli bir müşteri çevresi kazandıran müvekkili şirketin talep etmiş olduğu bedellerin davalı şirketten tahsili gerektiğini, mahkemece talepleri doğrultusunda keşif ve bilirkişi incelemesi yapılmaksızın, tanıklar dinlenilmeksizin ve dosyaya sunulan 20.11.2017 tarihli bilirkişi raporundaki tespitler dikkate alınmaksızın eksik araştırma sonucunda verilen karar verildiğini, zira raporda müvekkilince sözleme kapsamında söz konusu plazaya yapılan iç dekorasyon ve reklam tabelası masrafların 28.426,22 TL olduğu, şirketin mahrum kaldığı karın 134.953,51 TL olduğunun belirlendiğini, keşif yapılarak plazanın aylık kira bedelinin tespiti ile sözleşmenin davalı tarafça fiilen feshi üzerine müvekkili şirketin uğramış olduğu kira kaybı zararının tespit edilmesi gerekirken eksik araştırma sonucunda karar verildiğini, sözleşme uyarınca işe alınıp eğitim almış olan personeller olan … tanık olarak dinlenmelerini ve müvekkili şirketin bu personellerle ilgili olarak fazladan yapmış olduğu maaş ödemeleri ile SGK’ya ödenen primlerin tespit edilmesi gerekirken eksik araştırma sonucunda karar verildiğini, müvekkilinin cari hesap alacağının 20.621,36 TL olmasına rağmen 18.377,45 TL olduğundan bahisle hüküm kurulmasının hatalı olduğunu, portföy tazminatı alacağının şartlarının oluştuğunu, bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasına ve davanın kabulüne, karar verilmesini istemiştir.Davalı vekili, istinaf başvuru dilekçesinde özetle; cari hesap alacağına ilişkin Bursa 1.Asliye Ticaret Mahkemesinin 2015/453 Esas sayılı dosyasının derdest olduğunu, bulunduğunu, derdestlik itirazları bulunduğunu, yetkili satıcılık sözleşmesine istinaden müvekkil tarafından davacıya teslim edilmiş olan 2014 model … marka … plakalı aracın sözleşmenin sona ermesine rağmen teslim edilmediğini, bu nedenle her halde ödemezlik def’ini de öne sürdüklerini, kısmen kabul kararının hatalı olduğunu bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasına ve davanın reddine, karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, yetkili satıcı sözleşmesinin haksız feshi sebebiyle uğranıldığı iddia olunan zararların tazmini ile cari hesap alacağının tahsili istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda davanın kısmen kabulüne karar verilmiş; bu karara karşı, davacı ve davalı vekilince, yasal süresi içinde istinaf başvurusunda bulunulmuştur.İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, ileri sürülmüş olan istinaf nedenleriyle ve kamu düzeni yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır.Taraflar arasında 01.05.2013 tarihli yetkili satıcı sözleşmesi imzalanmış olup davacı, davalının sözleşme devam ederken tek taraflı olarak sözleşme şartlarını değiştirmek istediğini, değişiklikleri kabul etmemesi üzerine davalının sözleşmeyi fiilen feshettiğini, bu nedenle kira bedeli, iç dekorasyon ve reklam tabelası bedeli, işçilere ödenen bedel, protföy tazminatı, mahrum kalınan kar bedeli olmak üzere zarar uğradığını ayrıca davalıdan cari hesap alacağı bulunduğunu ileri sürerek, 50.000,00 TL kira bedeli, 28.426,22 TL iç dekorasyon ve reklam tabelası bedeli, 10.000,00 TL işçilere ödenen bedel, 50.000,00 TL protföy tazminatı, 20.859,00 TL cari hesap ekstresi ve 20.000,00 TL mahrum kalınan kar bedelinin avans faizi ile davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir. Davalı taraf ise, sözleşmenin haklı nedenle ve davacının kusuru ile son bulduğunu, bu sebeple tazminat taleplerinin haksız olduğunu, cari hesap alacağı kaleminine ilişkin olarak da davacının cari hesap alacağı talebi hakkında Bursa 1.Asliye Ticaret Mahkemesinin 2015/453 Esas sayılı dosyasının derdest olduğunu, ayrıca derdestlik itirazları baki olmakla kendisine ait bir aracın davacıya teslim edildiğini, ancak 180.000,00 TL değerinde olan bu aracın halen hiç bir yasal zemini olmadan kendisine iade edilmediğini, bu sebeple ödemezlik defiinde bulunduklarını savunarak, araca ilişkin teslim tutanağı sunmuş ve davanın reddini istemiştir. Mahkemece, alınan bilirkişi raporları doğrultusunda cari hesap alacağının kısmen kabulüne, tazminat taleplerinin ise feshin haklı sebebe dayandığı belirtilerek reddine karar verilmiştir. HMK’nun 297/c, 27/c maddelerinde, mahkeme kararlarında her iki tarafın iddia ve savunmalarının özeti, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususlar, çekişmeli konular hakkında toplanan deliller, delillerin tartışılması, ret ve üstün tutma nedenleri, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonucun ve hukuki sebeplerin açıkça gösterilmesinin zorunlu olduğu hükme bağlanmıştır.Somut olayda mahkemece, davalı savunmaları kapsamında delil değerlendirmesi eksik yapılmış, davalının cari hesap alacağının bir başka dava dosyasına konu edildiği şeklindeki derdestlik itirazı kapsamında bir inceleme yapılmadan cari hesap alacağı talebinin kısmen kabulüne karar verilmiş, bu husus davalı vekilince istinaf aşamasında da ileri sürülmüştür. Bu durumda mahkemece, davalı vekilinin, cari hesap alacağının bir başka davanın da konusu olduğu ve davanın derdest olduğu savunmasının incelenmesi, bu konuda olumlu ya da olumsuz bir karar verilmesi için ilk derece mahkemesi kararının kaldırılması gerekmiştir. Açıklanan bu gerekçeyle, HMK’nın 353/1.a.6. maddesi uyarınca, dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, esasa ilişkin taraf vekillerinin istinaf sebepleri incelenmeksizin, ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının kaldırılarak, davanın yeniden görülmesi için dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesi gerektiğine dair aşağıdaki karar verilmiştir.
KARAR:Yukarıda açıklanan gerekçelerle 1-HMK’nın 353/1.a.6. maddesi uyarınca, ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının kaldırılmasına, 2-Yukarıdaki açıklamalar ışığında davanın yeniden görülmesi için dosyanın, kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine, 3-Taraflarca yatırılan istinaf peşin karar harçlarının, talep halinde, ilk derece mahkemesince iadesine,4-Taraflarca yatırılan teminatın yatıran tarafa iadesine,5-Taraflarca yapılan kanun yolu giderlerinin, ilk derece mahkemesince, esas hükümle birlikte yargılama giderleri içinde değerlendirilmesine dair;HMK’nın 353/1.a maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, oy birliğiyle ve kesin olarak karar verildi.11.10.2023