Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2020/154 E. 2020/243 K. 26.02.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/154
KARAR NO: 2020/243
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İSTANBUL 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 01/10/2019
NUMARASI: 2019/1112 D.iş 2019/1156 K.
DAVANIN KONUSU: İhtiyati Haciz
Taraflar arasında görülen ihtiyati haciz talebinin ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sonucunda verilen ihtiyati haciz kararına borçlu vekili tarafından yapılan itirazın reddine ilişkin verilen ek karara karşı, borçlu vekilince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ İhtiyati haciz talep eden alacaklı vekili talep dilekçesinde özetle; borçlu … Limited Şirketi ile müvekkili banka arasında limiti 3.000.000,00 TL (Üç Milyon Türk Lirası) olan Genel Kredi Sözleşmesi imzalandığını ve … Ticaret Şirketi İle …’ın da aynı miktar için müteselsil kefil olduklarını, borcun ödenmemesi üzerine 24.06.2010 tarihinde borçluların hesaplarının kat edildiğini, borçlu … Limited Şirketi’nin 25.05.2010 tarihinde İstanbul Anadolu 2. Asi. Tic. Mah. 2018/1550 E sayılı dosyası üzerinden l yıl konkordato kesin mühlet kararı aldığının tespit edildiğini, diğer borçluların piyasaya büyük miktarda borçlandıkları ve mallarını kaçırma hazırlıkları içinde oldukları yönünde duyumlar olduğunu belirterek, takdir edilecek teminat mukabilinde borçluların taşınır ve taşınmaz malları ile üçüncü kişilerdeki hak ve alacaklarının ihtiyaten haczine karar verilmesini talep etmiştir. İlk derece mahkemesince, ihtiyati haciz talebini değerlendirdiği 16/08/2019 tarihli kararında; ” …Alacağın rehinle temin edilmemiş olması ve mevcut kanıtlara göre istem kanuna uygun görülmüş olmakla, 914.222,37-TL alacağın %15’ine tekabül eden 137.133,35-TL teminat karşılığında İİK.’nin 257/1 maddesi gereğince borçluların menkul ve gayrimenkul malları ile üçüncü şahıslardaki hak ve alacaklarından borca yetecek miktarın İcra İflas Kanunun koyduğu sınırlar içinde (Tahsilde tekerrür olmamak üzere) ihtiyaten haczine…” karar verilmiştir. Bu karara karşı, borçlu vekili tarafından, İİK’nın 265. maddesi uyarınca, süresinde itiraz edilmiştir. İhtiyati hacze itiraz eden borçlu vekili itiraz dilekçesinde özetle; alacaklı Banka tarafından kullandırılan kredi ve verilen teminat mektuplarına karşılık müvekkili …’a ait taşınmazın ve müvekkilinin kardeşi …’a ait taşınmazın üzerlerine ipotek konulmuş olduğunu, gayrinakdi teminat mektubu bedelinin davalı banka tarafından talep edilebilmesi için öncelikle davalı tarafından verilen gayri nakdi kredinin ödenmiş olması, yani teminat mektubu bedelinin paraya çevrilmek suretiyle tahsil edilmiş olması gerektiğini, somut olayda ise bedeli ile ilgili ihtiyati haciz karan verilen teminat mektupları paraya çevrilmemiş olduğundan ihtiyati haciz kararı verilmesinin koşullarının bulunmadığını, nitekim Kesin Teminat Mektubunun müvekkil … Ltd. Şti. tarafından alacaklıya teslim edildiğini, ihtiyati haciz kararının haksız olduğunu belirterek, ihtiyati hacze karşı yaptıkları itirazlarının kabulü ile müvekkilleri hakkında verilen 16.08.2019 tarihli ihtiyati haciz kararın kaldırılmasına, yargılama giderlerinin alacaklıya yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk Derece Mahkemesi, itirazı değerlendirdiği 01/10/2019 tarihli ek kararında; “…O halde henüz tazmin edilmeyen teminat mektubu bedelinin veya karşılıksız çıkabileceği ihtimaline binaen bankanın ödemek zorunda kalacağı kanuni karşılık bedelinin, henüz risk gerçekleşmeden önce, mevcut ve muaccel bir alacak niteliğinde olduğu söylenemeyecektir. Nitekim İcra ve İflas kanunun m. 257 hükmü karşısında şarta bağlanmış bir alacak için ihtiyati haciz istenmesinin mümkün olmadığı kabul edilmiştir. ( Yargıtay İBGK. 2016/1 E 2017/6 K. Sayılı ilamı ) Öte yandan adı geçen bu kalemlere ilişkin gecikme kar payı alacağının ve yine … kullanılımından kaynaklanan kar mahkurumiyeti kalemlerinin varlığı noktasında ise kanun koyucunun” ifadesiyle” mahkememize kanaat verecek bir belge sunulmamıştır. Yine business card kullanımından kaynaklanan asıl alacak ile işletme kredi kalemleriyle ilgili İİK m. 257 hükmünde belirtilmiş olduğu üzere gerekli şartların oluşup oluşmadığı ayrıca irdelenmelidir. İhtiyati haciz talep eden vekili tarafından asıl borçlu ve kefiller yönünden kat ihtarnamesi düzenlendiği açık olduğu gibi sunulan belgeler kapsamına göre asıl borçluya bu ihtarnamenin tebliğ olunduğuna dair dayanak belge talep anında sunulmuş ve talep dilekçesine dahi eklenmiştir. 6098 sayılı TBK’nun 586 maddesi “kefil müteselsil kefil sıfatıyla veya bu anlama gelen herhangi bir ifadeyle yükümlülük altına girmeyi kabul etmişse alacaklı, borçluyu takip etmeden veya taşınmaz rehnini paraya çevirmeden kefili takip edebilir. Ancak bunun için borçlunun, ifada gecikmesi ve ihtarın sonuçsuz kalması veya açıkça ödeme güçsüzlüğü içinde olması gerekir.” hükmünü içermektedir. Bu çerçevede ihtiyati haciz talep eden bankanın ihtarname ile hesabı kat etmiş olduğu halde bu ihtarnamenin tebliğ olunduğuna dair dayanak belge de mevcuttur. Bu durumda asıl borçlunun ifada geciktiği anlaşıldığı gibi asıl borçluya gönderilen ihtarın sonuçsuz kalması söz konusu olmakla dosya kapsamına göre bu iki kalem miktar yönünden yani 24.261,70-TL miktar açısından ihtiyati haciz kararı verilmesi şartları doğmuştur. Her ne kadar itiraz edenler tarafından ipotek senetleri sunulmuş ise de sunulan ipotek bedelleri üst sınır ipoteği olup adı geçen bu iki kalem dışındaki diğer kalemlerin tamamının dahi temin edebilecek nitelik taşımamamaktadır. Bu haliyle yukarıda belirtilen iki kaleme ilişkin 24.261,70-TL rehinle temin edilmemiş ve vadesi gelmiş alacak niteliğine kavuştuğundan bu kalemler yönünden ihtiyati haciz talebinin kabulü mümkündür. ” gerekçesiyle, itiraz edenlerin itirazlarının kısmen kabulü ile 24.261,70 TL tutarlı business kart kullanımından kaynaklı asıl alacak ve işletme kredisi yönünden itiraz edenlerin itirazlarının reddine, bu miktar dışında kalan diğer tüm alacak miktarlarıyla ilgili itiraz edenler hakkında mahkememizce verilen 2019/1112 Değişik iş 2019/1156 Karar sayılı ihtiyati haciz kararının ise kaldırılmasına, karar verilmiştir. Bu ek karara karşı, alacaklı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ İhtiyati haciz talep eden alacaklı vekili istinaf başvuru dilekçesinde ; müvekkili banka tarafından verilen teminat mektubunun tazmin edilmemiş olmasının, teminat mektubuna ait depo edilecek bedele istinaden ihtiyatı hacız talep edilmesine engel olmadığını, müvekkili banka ile borçlular arasında imzalanmış, Genel Kredi Sözleşmesi incelendiğinde, sözleşmenin 11.5 – 11.6 ve 21.3. maddelerinde müvekkili bankanın ihtiyati haciz talep edebileceği konusunda düzenlemenin açıkça yer aldığını, ilk derece mahkemesinin itirazın kısmen kabulüne dair ek kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, ek kararın kaldırılarak borçlular vekilinin ihtiyati hacze itirazının reddine karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Talep, İİK’nın 265. maddesi uyarınca ihtiyati hacze itiraza ilişkindir. İlk derece mahkemesince, itirazın kısmen kabul kısmen reddine dair verilen ek karara karşı, alacaklı vekili tarafından, yasal süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, ileri sürülen istinaf başvuru nedenleri ve kamu düzenine aykırılık yönleriyle sınırlı olarak yapılmıştır. Teminat mektubu veren banka ile muhatap arasındaki sözleşme garanti sözleşmesi niteliğindedir. Banka, teminat mektubunu düzenlerken nakit, menkul rehni, ipotek, teminat mektubu almak suretiyle verdiği teminat mektubu riski için kendisini güvenceye alabilir. Sözleşme gereği, hiçbir neden gösterilmeksizin de sözleşmedeki hükme dayanarak henüz nakde çevrilmeyen teminat mektup tutarının, lehtar, müteselsil borçlu ve kefilden depo edilmesini banka isteyebilecektir. Ancak nakde çevrilmeyen teminat mektupları ile ilgili olarak teminat mektubundaki meblağın depo edilmesi istenebilirse de risk gerçekleşmeden ihtiyati haciz kararı verilemez. Banka ile müşterisi arasında yapılan teminat mektubu sözleşmelerinde banka lehine risk gerçekleşmeden teminat mektubu bedelinden bankanın ödemek zorunda kalacağı meblağ depo edilmesini isteme yetkisi, söz konusu alacağın mevcut olduğunu göstermediği gibi istenebilir olduğunu da göstermez. Sözleşmede anılan şekilde hüküm olsa bile banka sadece depo edilmesini isteyebilir. Kendisine ödeme yapılmasını talep edemez. Esasen bankanın sözleşmeye bu şekilde bir hüküm koymakla riskten kaynaklanan alacağını garanti altına almış olacağından, ihtiyati haciz müessesine de ihtiyacı kalmamaktadır (Yargıtay İçtihatları Birleştirme Hukuk Genel Kurulu, 27.12.2017 tarihli, 2016/1 E. 2017/6 K sayılı ilamı). Bahsi geçen sebeplerle, davacının istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1.b.1 maddesi uyarınca reddine dair aşağıdaki karar verilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-HMK’nın 353/1.b.1 maddesi uyarınca, alacaklı vekilinin istinaf başvurusunun reddine, 2-Alacaklı tarafından yatırılan istinaf başvuru harçlarının Hazineye irad kaydına, 3-Alacaklı tarafından istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların kendi üzerinde bırakılmasına, 4-Gerekçeli kararın ilk derece mahkemesince taraf vekillerine tebliğine,5-Dosyanın kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair; HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 26/02/2020 tarihinde, oy birliğiyle ve kesin olarak karar verildi.
KANUN YOLU: İİK’nın 258/son ve HMK’nın 362/1.f maddeleri uyarınca karar kesindir.