Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2020/1535 E. 2023/1190 K. 12.07.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/1535
KARAR NO: 2023/1190
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 22/01/2020
NUMARASI: 2018/167 Esas – 2020/61 Karar
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerle davanın kısmen kabulüne dair verilen karara karşı, davalı tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine Dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili, dava dilekçesinde özetle; müvekkili ile davalı şirket arasında ticari ilişki bulunduğunu, bu ilişki kapsamında davalı tarafa toplam 562.697,70 TL tutarında 4 adet fatura kesildiğini, davalının bu faturaları tebliğ aldığını, ancak müvekkiline olan borcu ödemediğini, borcun tahsili için davalı aleyhine İstanbul Anadolu …İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası ile takibe geçildiğini, davalının takibe itirazı üzerine takibin durduğunu, itirazın haksız olduğunu ileri sürerek, davalının itirazının iptali ile takibin devamına, alacağın %20’sinden az olmamak üzere davalının icra inkar tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, savunmasında özetle; davacı şirketin büyük hissedarı ve yetkilisi …’in aynı zamanda müvekkili şirketin de %50 hissedarı olduğunu, 2014 yılında kurulan müvekkili şirketin satış şirketi ve davacı şirketin de tedarikçi olarak gösterilmek suretiyle kasıtlı olarak müvekkilinin borçlu hale getirildiğini, …’in davacı şirkete ait daire içinde bir odayı müvekkilinin adresi olarak gösterdiğini, davacı şirketin kiracısı olarak düzenli şekilde kiralarını ödediğini, dava konusu faturaların hiç bir zaman müvekkiline yasal olarak tebliğ edilmediğini, davacının kanunu dolanmak suretiyle sistem üzerinden oluşturduğu geçersiz faturalara dayandığını, müvekkili şirketin diğer ortağı olan …’in satış yetkinliğinin davacı tarafça kullanılarak tüm işlerin davacı şirket adına alındığını, davacı ve davalı şirketin adresleri yanında muhasebecilerinin, banka şubelerin dahi aynı olduğunu, müvekkili şirketin ortağı …’in adresi taşıma ve muhasebeciyi değiştirme istemlerinin davacı şirket tarafından kabul edilmediğini, kendisinin davacı şirketin tek ortağı olan … tarafından şirketin resmi odasına dahi sokulmadığını, davacının müvekkili şirketi haksız şekilde borçlandırdığını, davacı şirket yetkilisi … tarafından İstanbul Anadolu 3. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2017/728 Esas sayılı dosyası ile ortaklıktan çıkma davası açıldığını, bu davanın bekletici mesele yapılması gerektiğini, davacı şirket yetkilisinin müvekkilinin ortağı olduğu süre boyunca diğer hissedar … tarafından bağlanan her işi davacı üzerinden çalışıp ödemelerin de davacı üzerine yapılmasını sağladığını, müvekkili ve diğer ortağının kasıtlı olarak saf dışı bırakıldığını savunarak, davanın reddi ile davacının %20’den aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatına mahkum edilmesini, davacı şirket yetkilisinin aynı zamanda müvekkilinin %50 hissedarı olması nedeniyle bu kısım yönünden açılan davanın husumet yokluğundan reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; “… Dava, hukuki niteliği itibari ile; İİK.nun 67.maddesinde düzenlenen itirazın iptali davasıdır. Davacı, aralarındaki ticari ilişki uyarınca düzenlediği fatura bedellerinin davalı tarafça ödenmediğinden bahisle davalı hakkında başlattığı takibe itirazın iptali ile takibin devamını ve davalının inkar tazminatına mahkum edilmesini taleple dava açmıştır. Dilekçeler aşaması tamamlanmakla mahkememizin 05/12/2018 günlü ön inceleme duruşmasında dava şartları ve ilk itirazlar incelenmiş, tarafların sulh olma imkanı bulunmadığından uyuşmazlık noktaları belirlenerek tahkikat aşamasına geçilip, deliller toplanmış bilirkişi raporu alınmak suretiyle sonuca gidilmiştir. İstanbul Anadolu …İcra Müdürlüğü … sayılı takip dosyasında davacının 4 adet faturaya dayalı olarak ilamsız icra takibi başlattığı ödeme emrinin tebliği ile davalının takibe süresinde itiraz ettiği, itiraz dilekçesinin davacı tarafa tebliğ edilmediği, mahkememizde açılan davanın süresinde olduğu belirlenmiştir. Davacı ve davalı şirkete ait İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğü nezdindeki sicil kayıtları getirtilmiş, davacı şirketin 27/03/2007 tarihinde ticaret siciline tescil ile kurulduğu, …’in çoğunluk hisse sahibi ve aynı zamanda şirketin münferit imza yetkilisi kişi olduğu, davalı şirketin ise 21/02/2014 tarihinde tescil ile kurulmuş olup, ortaklarının 1/2’şer hisse ile … ve … olduğu, her ikisinin de münferit imza ile şirketi temsile yetkili oldukları görülmüştür. İstanbul Anadolu 3 ATM 2017/728 esas sayılı dosya getirtilmiş, incelenmesinden … tarafından davalı şirket ortaklıklığından çıkma davası açıldığı, yargılamanın sürdüğü anlaşılmıştır. Davacı tarafça davalı adına düzenlenen 4 adet faturanın mal satışı ve nakliye sigorta bedelini içerdiği görülmüştür. Her iki tarafın tacir oluşu göz önünde bulundurularak ticari defter ve dayanak kayıtları üzerinde mali müşavir bilirkişi vasıtasıyla inceleme yaptırılmış, davacının alacak talebinin dayanağı olan 4 adet faturanın davalı şirket ticari defterlerinde kayıt altına alındığı, davalı tarafça faturalara itiraz edilmediği, taraf defterlerinin faturalar konusunda mutabık olduğu belirlenmiştir. Takibe konu fatura içeriklerinin dayanak sevk irsaliyeleriyle dava dışı tedarikçi firma olan … firması tarafından davalı şirketin … Kuruyemiş/Hendek projesi, Hendek 2.OSB, Sakarya Şantiyesinde davalı şirkete isim ve imza karşılığında teslimlerinin sağlanmış olduğu, davalı tarafın davacı tarafça düzenlenen mal alış faturalarına istinaden davacıya değişik vade tarihli çek vermek ve banka havalesi yapmak suretiyle kısmi ödeme yaptığı, bu haliyle davacının davalıdan 489.570,68 TL.cari hesap alacağının bulunduğu bilirkişi tarafından ifade edilmiştir. Yapılan yargılama, toplanan deliller ve alınan bilirkişi raporuyla taraflar arasında satıma dayalı ticari ilişkinin bulunduğu, davacının davalı adına düzenlediği her iki tarafın ticari defterlerinde kaydı bulunan 4 adet faturaya dayalı alacağı nedeniyle davalı hakkında icra takibi başlattığı, yapılan itiraz üzerine duran takibin devamı yönünde mahkememizde dava açıldığı, davalı tarafça, davacı şirket yetkilisi …’in aynı zamanda davalı şirketin de ortak ve yetkilisi olduğu süreçte bu yetkisini kullanarak davalı şirketi davacı lehine borçlandırıp haksız iş ve işlemler yapıldığını, bu sebeple davalı şirket ile olan ortaklığında uyuşmazlık çıktığını ileri sürdüğü, …’in İstanbul Anadolu 3 ATM 2017/728 esas sayılı dosyada açtığı ortaklıktan çıkma davasının beklenmesi gerektiği belirtilmiş ise de bu savunmaların dosya kapsamında taraflar arasındaki ticari ilişki yönünden bir etkisinin bulunmadığı, ortaklıktan çıkma davasının mahkememiz dosyası açısından bekletici mesele yapılmasını gerektiren bir durumun bulunmadığı, davacının takip konusu fatura içeriği ürünleri satıp davalıya teslim ettiği anlaşılmış, her ne kadar bilirkişi tarafından cari hesaba dayalı olarak davalının ödemeleri göz önünde bulundurularak davacının takip tarihi itibariyle davalıdan 489.570,68 TL.alacaklı olduğu ifade edilmiş ise de takibin cari hesaba değil 4 adet faturaya dayalı olarak başlatıldığı, davalının bu faturaları defterlerine kaydetmek ve ürünleri teslim almakla birlikte bedellerini ödediğini ispatlayamadığı anlaşıldığından davanın takipte talep edilen asıl alacak tutarı yönünden kabulüne karar verilmiş, söz konusu fatura borcu nedeniyle davacının takip öncesinde davalıyı temerrüde düşürmesi söz konusu olmadığından takipte talep edilen işlemiş faize yönelik itirazın yerinde olduğunun kabulüyle davanın kısmen kabulüne, davalının İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğü … sayılı takip dosyasında itirazının 562.697,14 TL asıl alacak üzerinden iptali ile takibin devamına, asıl alacağa takip tarihinden itibaren %9,75 ve değişen oranlarda ticari faiz yürütülmesine, fazla talebin reddine, alacağın likit ve davalının itirazında haksız oluşu göz önünde bulundurularak hükmedilen tutarın %20’si oranında 112.539,42 TL inkar tazminatının davalı taraftan tahsili ile davacı tarafa ödenmesine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.” gerekçesiyle, davanın kısmen kabulüne, davalının İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı takip dosyasında itirazının 562.697,14 TL asıl alacak üzerinden iptali ile takibin devamına, asıl alacağa takip tarihinden itibaren %9,75 ve değişen oranlarda ticari faiz yürütülmesine, fazla talebin reddine, hükmedilen tutarın %20’si oranında 112.539,42 TL icra inkar tazminatının davalı taraftan tahsili ile davacı tarafa ödenmesine karar verilmiştir. Bu karara karşı, davalı vekilince istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davalı vekili, istinaf başvuru dilekçesinde özetle; davacı şirketin adresinin ”… Mah. … Cad. No… Ümraniye” olduğunu, davalı müvekkilinin ise davacı şirkete ait daire içerisinde yer alan bir odayı resmi adres olarak kullandığını, davacı şirketin kiracısı olarak düzenli şekilde kirasını ödediğini, faaliyetine davacı şirkete ait dairedeki bir odada devam ettiğini, davacı şirketin sahibi ve tek yetkilisi …’in aynı zamanda davalı müvekkil şirketin de %50 hissedarı olduğunu, davalı şirketin iki ortaklı ve faal olmayan bir şirket olduğunu, davalı şirketin iki ortağı arasında uyuşmazlık çıktığını, davacının haksız ve kötüniyetli olarak dava konusu faturayı keşide ettiğin, zaten aynı dairede yer alan, ortak sekreteri ve ortak muhasebe bürosunu kullanan davalı şirkete faturaların sözde tebliğ edilip fiilen kendi yönetiminde olan davalı şirket kayıtlarına da işlettirildiğini, müvekkili dava şirketin diğer ortağının ise bu süreçte dışarda iş koşturduğunu, bir süre sonra da davacı şirketin yetkilisi ve %50 ortağı olan …’in haksız tutumlarından dolayı uzun süre şirketine gidemediğini, tabiri caiz ise davalının %50 hissedarı olan kişiye ait diğer alacaklı davacı şirket tarafından istediği şekilde kayıtlar oluşturulduğunu, yine davacı şirket yetkilisinin şahsen ikame ettiği ortaklıktan ayrılma davasının öncesinde işbu davanın tek maksadının davacı şirket yetkilisine haksız kazanım sağlamak olduğunu, zira davalı şirket hakkında davacı şirket yetkilisince açılan ortaklıktan çıkma davasında yapılan bilirkişi incelemesinde şirket kayıtlarının çoğunun kaydi olduğu ve şirketin somut bir mal varlığı olmadığının açıkça tespit edildiğini, davacı yanın işbu faturaya konu hangi iş karşılığı davalıyı borçlandırdığının dahi tüm itiraz ve beyanlarına rağmen irdelenmediğini, davaya konu faturaların müvekkiline hiçbir zaman yasal olarak tebliğ olmadığını, davacı şirket yetkilisinin organize etmesi ile bir cepten, diğerine konulmak süretiyle müvekkili davalı şirketin afaki ve kaydi şekilde borçlandırıldığını, işbu kaydi faturalara müvekkilince mutabık kalınmadığını, söz konusu faturaların açıkça davacı yanın kanunu dolanmak maksadıyla kesip, sistem üzerinden oluşturduğunu, davada cari hesapta kaydi de olsa daha az bakiye olmasına rağmen mahkemece doğrudan fatura alacağının tümününün kabul edilip hiçbir somut alacağa dayanmayan işbu kaydi ve haksız faturalara ilişkin olmayan bir borcun kabul edildiğini, davacının kısmen kabule konu iddialarının tümünün açıkça asılsız olduğunu, davalı şirket ortaklarından …in davalı şirket adresini başka yere taşımak istediğini ancak bu talebinin reddedildiğini, ardından da kendisi davacı şirkete ait daire içerisinde yer alan kendi makam odasına dahi sokulmadığını, dolayısı ile bihaber olduğu işbu haksız faturaların kendisine yasal olarak tebliğinin de yapılmadığını, alacaklı ve borçlunun aynı adreste olması sebebiyle aynı personelce tebliğ alınıp, kayıtlara geçirildiğini, tüm bu süreçten davalının diğer yetkilisi …’in haberi dahi olmadığını, davacı şirket yetkilisinin de bu durumu lehine kullanarak müvekkili şirketi kendine borçlandırdığını, müşteri görüşmelerinin ve anlaşmalarının davalı tarafından yapıldığını, işlerin kasıtlı şekilde önce … Tic. Ltd. Şti. tedariği üzerinden yapılmış gibi gösterilip, … Ltd. Şti. ortaklığı olmadan önce sadece montaj yapabilen davacı şirketin bir anda tüm projeleri üzerinden tedarikçi bayii olarak yürütmesinin de tamamen davalı şirketin %50 hissedarı …’in davacı şirket yetkilisince kandırılması yoluyla yapıldığını, davacı şirket yetkilisince kasten şirketin tüm giderlerinin davalı şirket üzerinden gösterildiğini, yine aynı adreste davacı şirket yetkilisinin bir akrabasına ait başka bir şirket daha olmasına ve ön muhasebe çalışanının ssk ve giderleri dahi bu hizmeti hiç almayan davalı şirket üzerinden gösterildiğini, sistematik olarak davalı şirketin borçlu gösterilmeye, borçlandırılmaya çalışıldığını, bu sebeplerle davacıya davalının borcu olmadığından dolayı öncelikle davanın esas yönünden ve davacı şirket yetkilisinin aynı anda da davalı şirketin %50 hissedarı olması nedeniyle davanın bu kısım için de husumet yönünden reddi gerektiğini, iddialarının ispatı amacıyla tanık dinletmek taleplerinin de reddedildiğini, savcılık dosyasına konu delillerinin incelenmediğini, davacı şirket yetkilisi … tarafından İstanbul Anadolu 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/728 Esas sayılı dosyası ile açılan ortaklıktan çıkma davasının bekletici mesele yapılması gerekirken istemlerinin de reddedilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, bu nedenlerle, ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasına ve davanın tümden reddine, karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, ticari satıma ilişkin faturalı açık hesap alacağının tahsili için başlatılan ilamsız icra takibine vaki itirazın İİK’nın 67.maddesi uyarınca iptali istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda davanın kısmen kabulüne karar verilmiş; bu karara karşı, davalı vekilince, yasal süresi içinde istinaf başvurusunda bulunulmuştur. İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, ileri sürülmüş olan istinaf nedenleriyle ve kamu düzeni yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. Dosya kapsamında bulunan İstanbul Anadolu …İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı icra dosyasının incelenmesinde; davacı takip alacaklısı tarafından davalı takip borçlusu aleyhine 4 adet …, …, … ve … no’lu faturalar işlemiş faiz olmak üzere toplam 569.814,64 TL alacak yönünden 21.09.2017 tarihinde icra takibi başlatıldığı, takip dayanağı olarak bu faturaların gösterildiği, davalı borçlu tarafından yapılan itiraz üzerine takibin durduğu ve eldeki davanın açıldığı anlaşılmıştır. Davacı taraf, davalıdan 107.355,76 TL tutarlı, 08.08.2017 tarihli, … no’lu, 181.848,69 TL tutarlı, 09.08.2017 tarihli, … no’lu, 136.934,37 TL tutarlı, 10.08.2017 tarihli, … no’lu, 136.558,32 TL tutarlı, 09.08.2017 tarihli, … no’lu faturalar nedeniyle alacağı bulunduğunu ileri sürmüş, davalı taraf ise; davacı şirket ortağı ve yetkilisi olan …’in davalı şirketin de … ile birlikte şirket yetkilisi ve ortağı olduğunu, şirket merkezlerinin, ortaklarının ve muhasebecilerinin aynı olduğunu, faturaların yasal olarak tebliğ edilmediğini, faturaların gerçek bir ilişkiye dayanmadığını, davalının soyut iddialarla borçlandırıldığını, …’in davalı şirkete karşı açtığı şirket ortaklığından çıkma davasının bekletici mesele yapılması gerektiğini savunmuş, mahkemece, faturanın davalı defterlerine kaydedildiği, fatura konusu malların davalıya teslim edildiği, herhangi bir fatura itirazının olmadığı, cari hesap değil faturaya dayalı talepte bulunulduğundan dört adet faturanın bedelinin ödendiğinin ispat edilemediği gerekçesiyle, davanın kısmen kabulüne, işlemiş faiz talebinin temerrüt olmadığından reddine ve icra inkar tazminatına karar verilmiştir. Söz konusu faturaların davacı tarafından davalı adına kesilen mal satışı ve nakliye ile sigorta bedelini içeren faturalar olduğu görülmektedir. Davacı ve davalı şirkete ait İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğü nezdindeki sicil kayıtlarına göre; davacı şirketin 27/03/2007 tarihinde kurulduğu, …’in çoğunluk hisse sahibi ve aynı zamanda şirketin münferit imza yetkilisi olduğu, davalı şirketin ise 21/02/2014 tarihinde kurulduğu, ortaklarının 1/2’şer hisse ile … ve … olduğu, her ikisinin de münferit imza ile şirketi temsile yetkili oldukları görülmektedir. Her ne kadar davalı taraf, fatura konusu ilişkinin gerçek bir ilişki olmadığını, davacının, davalı şirketteki ortağı … aracılığı ile kasten davacı şirkete borçlandırıldığını ileri sürmüş ise de, her iki şirket de ayrı tüzel kişiliğe sahip olduğundan ve eldeki dava da itirazın iptali olduğundan bu yöndeki savunması yerinde değildir. Eldeki dava faturaya dayalı itirazın iptali davası olup davacı fatura konusu malları davalıya teslim ettiğini ispat etmekle yükümlüdür. Somut olayda davalı tarafça malların teslim edilmediği yönünde bir savunma ileri sürülmediği gibi davacı tarafça sunulan sevk irsaliyelerine de bir itiraz ileri sürülmemiştir. Bu durumda davacı taraf fatura konusu malları teslim ettiğini ispatlamıştır.Hükme esas alınan bilirkişi raporunda, taraf defterlerinde söz konusu takip konusu faturaların kayıtlı olduğu, taraflar arasında açık cari hesap şeklinde işleyen bir ilişki bulunduğu, muavin hesap ekstrelerinden cari hesap mutabakatına göre tarafların 489.570,68 TL davalının borcu bulunduğu konusunda mutabık oldukları belirtilmiştir. Buna göre dava konusu edilen dört adet faturanın davalı şirket kayıtlarında yer aldığı, herhangi bir itiraz ileri sürülmediği, fatura konusu malların teslim edildiği anlaşıldığından davalı vekilinin aksi yöndeki istinaf sebepleri yerinde değildir.Davacı ve davalı şirkette hissedar olan dava dışı …’in davalı şirkete karşı İstanbul Anadolu 3. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2017/728 Esas sayılı dosyasının bekletici mesele yapılması gerektiği ileri sürülmüş ise de, söz konusu davanın konusunun şirkket ortaklığından çıkma istemine ilişkin olduğu, eldeki davanın ise itirazın iptali davası olduğu, söz konusu dava dosyasının eldeki davanın sonucuna etkili olmadığı, bekletici mesele yapılmasının gerekmediği anlaşıldığından bu yöndeki istinaf sebebi de yerinde değildir. Ancak bilirkişi raporunda taraflar arasında açık cari hesap şeklinde işleyen bir ilişki bulunduğu, muavin hesap ekstrelerinden cari hesap mutabakatına göre tarafların 489.570,68 TL davalının borcu bulunduğu konusunda mutabık oldukları belirtilmesine rağmen mahkemece, 489.570,68 TL üzerinden davanın kısmen kabulüne karar verilmesi gerekirken, faturaya dayalı talep olduğu ve davalının fatura bedellerini ödediğini ispat edemediği gerekçesiyle toplam fatura bedeli olan 562.697,14 TL üzerinden alacağa hükmedilmesi doğru olmadığından davalı vekilinin bu yöne ilişkin istinaf sebebi ise yerinde görülmüştür. Bu nedenlerle, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak davanın kısmen kabulü ile 489.570,68 TL asıl alacak yönünden itirazın iptali ile takibin aynı şartlarla devamına, takipten önce temerrüt olmadığından işlemiş faiz talebinin reddine karar verilmiştir. Davacı tarafın usulüne uygun tutulmuş ticari defter kayıtlarında davalının 489.570,68 TL borcu bulunduğu kayıtlı olmasına rağmen faturaların toplam bedeli olan 562.697,14 TL asıl alacak üzerinden icra takibi başlattığı anlaşıldığından davacının 73.126,46 TL asıl alacak yönünden başlattığı takibi haksız olduğu gibi davacının kötü niyetli olduğu anlaşıldığından İİK’nın 67/2 maddesi uyarınca reddedilen alacağın %20’si oranındaki kötü niyet tazminatının davacıdan alınarak davalıya verilmesine karar verilmiştir. Açıklanan bu gerekçelerle, dosya üzerinden yapılan istinaf incelemesi sonucunda, davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1.b.2. maddesi uyarınca kısmen kabulü ile ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının kaldırılarak, davanın esası hakkında yeniden hüküm kurulmasına ve neticede davanın kısmen kabulü ile davacı aleyhine kötüniyet tazminatına hükmedilmesine dair aşağıdaki hüküm verilmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan gerekçelerle; Davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1.b.2 maddesi uyarınca kısmen kabulü ile ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının kaldırılmasına, davanın esası hakkında Dairemizce yeniden hüküm verilmesine, bu doğrultuda; 1-Davanın kısmen kabulü ile davalının İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı takip dosyasına yapmış olduğu itirazın kısmen iptaline, takibin 489.570,68 TL asıl alacağın, icra takip tarihinden itibaren işleyecek ve 3095 sayılı Kanun’un 2/2. maddesi uyarınca avans esasına göre hesaplanacak temerrüt faizi ile birlikte tahsili için takibin devamına; fazlaya ilişkin talebin reddine,2-Likit alacağa vaki haksız itiraz nedeniyle İİK’nın 67. maddesi uyarınca, kabul edilen (489.570,68 TL) tutarın takdiren %20’si oranında belirlenen 97.914,13 TL icra inkâr tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,3-Reddedilen dava konusu alacak miktarı (80.243,96 TL) üzerinden takdiren %20 oranında hesaplanan 16.048,79 TL kötüniyet tazminatının davacıdan alınarak davalıya verilmesine, 4- Harçlar Kanunu gereğince alınması gerekli 33.442,57 TL karar harcının, davacı tarafından peşin yatırılan 9.731,01 TL harçtan mahsubu ile bakiye 23.711,56 TL’nin davalıdan alınarak Hazineye gelir kaydına, 5-Davacı tarafından peşin olarak yatırılan 9.731,01 TL harcı ile 35,90 TL başvuru harcının davalı taraftan tahsili ile davacı tarafa ödenmesine, 6-Davacı tarafından yapılan 276,40 TL tebligat ve müzekkere gideri, 800 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 1.076,4 TL yargılama giderinden davadaki haklılık oranına göre hesaplanan 936,51 TL’sinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, artan miktarın davacı üzerinde bırakılmasına, 7-Davacı kendini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca takdir edilen 71.539,90 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak bu davacıya verilmesine, 8-Reddedilen kısım yönünden davalı lehine 12.839,03 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,9-Karar kesinleştiğinde ve talep halinde kullanılmayan gider avansının yatıran tarafa iadesine, 10-İstinaf harç ve yargılama giderleri yönünden; a-Davalı tarafından yatırılan istinaf başvuru harcının Hazineye irad kaydına; davalı tarafından yatırılan toplam 9.609,46 TL istinaf peşin harcının talep halinde davalıya iadesine, b-Davalı tarafından harcanan 148,60 TL başvuru harcı gideri ile ayrıntısı UYAP’ta kayıtlı 31,50 TL posta gideri olmak üzere toplam 180,10 TL kanun yolu giderinin davacıdan alınıp davalıya verilmesine, c-Artan gider avanslarının, yatıran taraflara iadesine,11-Gerekçeli kararın, Dairemiz Yazı İşleri Müdürlüğünce taraf vekillerine tebliğine dair; HMK’nın 353/1.b.2. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 12.07.2023 tarihinde, oybirliğiyle ve temyizi kabil
olmak üzere karar verildi.
KANUN YOLU: HMK’nın 361. maddesi uyarınca, iş bu gerekçeli kararın taraf vekillerine tebliğ tarihlerinden itibaren iki haftalık süreler içinde temyiz yolu açıktır.