Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2020/1531 E. 2020/1117 K. 22.10.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/1531
KARAR NO: 2020/1117
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 01/07/2020-10/07/2020 tarihili ara kararları
NUMARASI: 2019/438
DAVANIN KONUSU: Şirket Genel Kurul Kararının Hükümsüzlüğü- İptali- İhtiyati Tedbir.
Taraflar arasında davada talep edilen ihtiyati tedbirin ilk derece mahkemesince reddine dair verilen ara karara karşı davacı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili İstanbul 5.ATM 2019/438 esas sayılı dosyasına vermiş olduğu dava dilekçesinde; davalı şirketin hisselerinden %71 oranındaki hisseye merhum … varislerinin elbirliği halinde malik olduklarını, şirketin % 28 hissesine ise bizzat şirketin kendisinin sahip olduğunu, yasanın emredici hükümleri gereği şirket kendi hisseleri ile genel kurul toplantılarına katılamayacağını, oybirliği olmadan toplanan 26.04.2019 günü yapılan 2017 yılı Olağan Genel Kurul Toplantısı ile 2018 yılı Olağan Genel Kurul Toplantılarının ve alınan kararların hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep ettiklerini, davalının resmi kayıtlarında ortakların halen ve resmen murisin varisleri olarak kayıtlı olduğunu, ertelenen 2017 yılı Olağan Genel Kurul Toplantısı zaptından açıkça görüleceği gibi şirketin keyfi yönetildiğini, şirket yönetimine öncelikle ve acil olarak kayyım atanmasına karar verilmesini talep ettiklerini, davalı şirketin 26.04.2019 günü aynı saatte yapılan ertelenen 2017 yılı Olağan Genel Kurul Toplantısı ile 2018 yılı Olağan Genel Kurul Toplantılarının ve alınan kararların hükümsüzlüğüne, karara kadar yürürlüklerinin askıya alınmasına, şirkete yönetim kayyımı atanmasına, yargılama giderleri ve avukatlık ücretinin davalı yana yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili İstanbul 5.ATM 2019/438 esas sayılı dosyasında verilen cevap dilekçesinde özetle; davacı tarafın iptali istediği kararların alındığı genel kurullara katılmamış olduğunu, bu hususun ertelenen 2017 yılı olağan genel kurul toplantısına ve 2018 yılı olağan genel kurul toplantısına ait hazirun cetvellerinden görülebileceği, aynı zamanda İstanbul 10.ATM’nin 2009/473 esas sayılı dosyası üzerinden görülmekte olan davada müvekkili hissedarlarından .. ve … tarafından … A.Ş.’ye karşı 2017 yılı olağan genel kurul toplantısında ve 2018 yılı olağan genel kurul toplantısında alınmış olunan kararların hükümsüzlüğünün talep edildiğini, söz konusu davanın eldeki dava ile birleştirilmesi gerektiğini, davacının aile bireyleri ile bir takım sorunlar yaşamış olduğunu, murisin sağlığında Makedonya’da başlatmış olduğu inşaat projesinin bulunduğunu ve murisin sağlığında Üsküp’te arsalar satın alarak inşaatlar için çok büyük paralar harcadığını, davacının bu yatırımların boş yatırımlar olduğunu ileri sürerek sanki söz konusu yatırımlara ilişkin olarak şirket kasasından hiçbir şekilde para ödenmemiş gibi terekenin hesap edilmesini ve kendi miras payına düşen miktarın bu şekilde kendisine verilmesini talep ettiğini, müvekkili şirkete ait payların tüm varisler tarafından elden paylaştırma yöntemi ile paylaşılmış olduğunu, somut olayda müvekkili şirketin terekeye dair oyların tamamen ve fiilen mirasçıların tasarruf alanına sokulmasının söz konusu olduğunu, dava konusu genel kurul toplantısına mirasçıların hepsinin asaleten veya vekaleten katılmış olduğunu, hazirun cetvelinin de mirasçı asil veya vekilleri tarafından imzalandığını, mirasçıların elden paylaşma yolu ile şirket hisseleri üzerindeki hak sahiplerini paylı mülkiyete çevirmiş olduklarını, … A.Ş. yönetim kurulunu mirasçı ortakları miras payları oranında pay defterine kayıt ettiğini ve kayıtlara göre intikale onay vermiş olduğunu, bu şekilde paydan doğan tüm hakların mirasçılara intikal ettiğini, davacı dahil tüm mirasçıların dava konusu genel kurullarda münferit olarak oy kullandıklarını ne hazirun cetveline ne de el birliği mülkiyeti olduğuna dolayısıyla tek tek oy kullanılamayacağına ilişkin muhalefet şerhi koymadıklarını, davacı tarafın iptalini istediği genel kurul kararlarından sonra yapılan 17/07/2018 tarihli genel kurul toplantılarında da davacı tarafın pay sahibi sıfatıyla katıldığını ve oy kullandığını yine aynı şekilde her hissedarın kendi başına oy kullandığını ve davacının bir itirazının olmadığını, davacı İstanbul 1. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2016/31 tereke dosyasındaki terekenin tespiti davasından feragat etmesinin de miras ortaklarının hisseler açısından sona erdirildiğinin göstergesi olduğunu, davacı tarafça iptali istenilen genel kurul toplantısının kanuna ve esas sözleşmeye uygun olarak yapılmış olduğunu, yönetim kurulunun faaliyet raporu, denetleme raporu ve kar dağıtım önerisinin genel kurul toplantısından en az 15 gün önce müvekkili şirketin merkezinde pay sahiplerin incelemesine hazır bulundurulduğunu, davacı taraf vekilleri ile 16/04/2019 salı günü bir araya gelindiğini ve müvekkili şirkete ait bilançonun kendilerine teslim edildiğini, yine genel kurul toplantısından önce davacıya ait avans ve borçlarının dökümünün yer aldığı nizam kayıtlarının diğer hissedarlarla paylaşılmaksızın davacıya elden teslim edildiğini, davacının … A.Ş.’ye karşı İstanbul 7 ATM’nin 2017/474 esas sayılı dosyasında açılmış olunan ortaklıktan çıkartılması, şirkkete kayyum atanması, şirketin haklı nedenle tasfiyesi ve feshi konulu davalarda da bazı belgelerin sunulduğunu ve davacının bunları inceleme imkanının olduğunu, şirketin iyi yönetildiği hususlarının davacı tarafça açılmış tüm dosyalarda anılan bilirkişi raporlarıyla da tespit edildiğini, esas sözleşmeye uygun olarak şirkete yönetim kurulu seçildiğini, ortaklar arası uyuşmazlıklar bulunmasının şirkete kayyum tayininin gerektirecek bir durum olmadığını, davacının daha önceden şirkete yönelik açmış olduğu davalar içerisinde defaten kayyum atanması talebinde bulunduğunu ve taleplerin reddedildiğini, davacının dava dilekçesindeki beyanlarının somut bir gerekçesinin olmadığını belirterek, ihtuyati tedbir talebinin ve davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Davacı vekili İstanbul 10. ATM 2019/473 esas sayılı dosyasında dava dilekçesinde özetle; davacıların, davalı şirketin kurucu ortağı olan …’in oğlu …’in çocukları olduğunu, miras bırakan …’in 22/09/2015 tarihinde vefat ettiğini ve davacıların miras bırakanın varisleri sıfatını aldıklarını, davacıların davalı şirket tarafından pay defterine paydaş olarak kaydedildiğini, davalı şirketin 26/04/2019 tarihinde gerçekleştirilen “Ertelenen 2017 yılı Olağan Genel Kurul Toplantısı’nda 3,4,5,6,7,8 numaralı ve 2018 yılı Olağan Genel Kurul Toplantısı’nda 3,4,5,6,7,8,9,10 numaralı karar”ların tereke payları üzerindeki el birliği mülkiyetine aykırı biçimde, pay sahiplerinin vazgeçilmez nitelikteki hakları sınırlandırılarak kanuna, esas sözleşmeye ve dürüstlük kurallarına aykırı olarak alındığını, davalı şirkette kurucu ortak müteveffa …’in terekesine dahil hisselerin hakim durumda olduğunu, mirasın henüz paylaştırılmadığını ve tekere üzerinde el birliğiyle mülkiyet hali devam ettiğini, bu nedenle alınan kararların batıl olduğunu, el birliği halinde mülkiyetin söz konusu olduğu tereke üzerinde kanun ve hukukun temel ilkelerine aykırı şekilde pay oranları belirlenerek karar alınmasının kabul edilemeyeceğini, yine davacıların TTK’nın 437. maddesi ile tanınan bilgi alma ve inceleme hakkının ihlal edildiğini, anılan nedenlerle davalı şirketin genel kurul toplarınında hukuka aykırı olarak alınan 2018 yılı Olağan Genel Kurul Toplantısının 3,4,5,6,7,8,9,10 ve ertelenen 2017 yılı Genel Kurul Toplantısının 3,4,5,6,7,8 numaralı kararlarının butlanının tespitine, mahkeme aksi kanaatte ise iptaline, dava konusu genel kurul kararlarının icra edilmesi halinde davacılar nezdinde telafisi imkansız zararların doğacağı göz önünde tutularak TTK’nın 449. maddesi uyarınca dava konusu genel kurul kararlarının yürütülmesinin geri bırakılmasına, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili İstanbul 10. ATM 2019/473 esas sayılı dosyasına vermiş olduğu cevap dilekçesinde özetle; … tarafından … A.Ş.’ye karşı İstanbul 5.ATM’nin 2019/438 esas sayılı dosyasında açılan ertelenen 2017 olağan genel kurul toplantısında ve 2018 yılı olağan genel kurulunda alınmış olunan genel kurul kararlarının hükümsüzlüğüne karar verilmesi talepli dava halen derdest olmakla bu davanın eldeki dava ile birleştirilmesi gerektiğini, müvekkili şirkete ait payların tüm varisler tarafından elden paylaştırma yöntemi ile paylaştırıldığını yani bütün mirasçıların pay sahibi olduğunu, iptali istenen genel kurul toplantısının kanuna ve esas sözleşmeye uygun olarak yapıldığını, dolayısıyla herhangi bir iptal sebebi bulunmadığını, davacı tarafın bahsi geçen genel kurul toplantısında olumsuz oy kullandığını, ancak geri kalan çoğunluğun ise olumlu oy kullandığını, muris …’in vefatından sonra yapılan genel kurullarda pay oranlarının ayrı ayrı yazıldığını, hazirun cetvellerinin ayrı ayrı imzalandığını, hazirun cetveline ve genel kurul tutanağına tek tek oy kullanılamayacağına ilişkin herhangi bir muhalefet şerhi yazılmadığını, yani sonuçta davacı tarafında buna itirazı olmadığını, … tarafından daha önceden açılan davalarda şirketlerin usulüne uygun yönetildiğine ilişkin raporların dosyalara ibraz edilmiş olduğunu, İstanbul 7.ATM’nin 2017/474 esas sayılı dosyasının 27/09/2018 tarihli duruşmasında şirkete üçüncü kez kayyum atanması talebinin reddine karar verildiğini, her ne kadar davacı taraf dava dilekçesine bilgi alma hakkının engellendiğine ilişkin beyanda bulunmuşsa da her türlü finansal tablo yönetim kurulunun yıllık faaliyet raporu ve denetleme raporlarını kar dağıtımı önerisinin genel kurul toplantılarından en az 15 gün önce müvekkilinin merkezinde pay sahiplerinin incelenmesinde hazır bulundurulduğunu, yine şirkete ait bilançonun davacı tarafa verildiğini, 26/04/2019 tarihli 2018 yılı olağan genel kurulu ve ertelenen 2017 yılı olağan genel kurulunda davacı vekillerince gider hesaplarının ve yönetim kurulu üyelerinin şirketten almış oldukları avans ve borçların ayrıntılı dökümü talep edilmekle bu nevi belgeler muavin kaydı olduğundan hissedarlara bu belgenin verilmesinin zorunlu olmadığını, bu sebeple sadece davacı tarafın kendisine ait avans ve borçlarının dökümünün yer aldığı mizan kayıtlarının diğer hissedarlarla paylaşılmaksızın davacı tarafa elden teslim edildiğini, yine her ne kadar yönetim gideri hesabının 31/12/2018 mizanı da davacı tarafa sunulmuş olsa da davacı tarafça bu evrakların reddedildiği ve alınmadığını, davacı tarafın … A.Ş.’ye karşı açmış olduğu İstanbul 7.ATM’nin 2017/474 esas sayılı dosyasındaki ortaklıktan çıkarılma, şirkete kayyum atanması, şirketin haklı nedenle tasfiyesi ve fesih konulu dosyalara bilgi ve belgeler sunulmuş olmakla davacının açmış olduğu bilgi edinme hakkının engellendiği hususundaki davanın konusuz kalmış olduğunu, davacı tarafça tedbir niteliğinde iş bu dava konusu 26/04/2019 tarihinde gerçekleştirilmiş olan ertelenen 2017 yılı olağan genel kurul toplantısında alınan 3-4-5-6-7-8 numaralı 2018 yılı olağan genel kurul toplantısında alınmış olan 3-4-5-6-7-8-9-10 numaralı kararlarının iptaline karar verilmesini talep etmiş olduğu anlaşılmakla bu talebin yaklaşık ispat nedeniyle reddi gerektiğini belirterek bahsi geçen sebeplerle davanın reddini talep etmiştir. Asıl dava davacısı … vekili tarafından sunulan 30/06/2020 havale tarihli dilekçesi ile taraflarınca davalı şirketin kaydı yönetim kurulu üyeleri tarafından İstanbul ili, Beylikdüzü İlçesi, … Mahallesi, … Ada … Parsel’de kayıtlı bulunan 10.678,18 metrekare arsanın satılacağını ve parasının da Makedonya’ya transfer edileceğinin öğrenildiğini, ilgili arsanın değerinin yaklaşık 10 Milyon Dolar değerinde olduğunu, bu taşınmazın satışı halinde batıl yönetim kurulu üyelerinin yapmış olduğu işlem sebebi ile telafisi imkansız zararların doğacağını beyan ederek, ilgili taşınmazın üçüncü kişilere devrinin engellenmesi açısından taşınmazın tapu kaydına ihtiyati tedbir konulmasına karar verilmesini talep etmiştir. İlk derece Mahkemesince 01/07/2020 tarihli ara karar ile asıl dava davacısının talebinin HMK’nın 389/1. maddesi uyarınca sadece uyuşmazlık konusu üzerine tedbir konulabileceğinden, reddine karar verilmiştir. Asıl dava davacısı … vekili tarafından mahkemeye sunulan 06/07/2020 tarihli talep dilekçesinde özetle; mahkemenin 01/07/2020 tarihli ara kararı ile ihtiyati tedbir taleplerinin dava konusu olmaması sebebiyle reddine karar verildiğini, bu defa mahkememizden 29/06/2020 tarihli dilekçelerinde belirttikleri gerekçelerle davalı şirketin İstanbul İli, Beylikdüzü İlçesi, … Mahallesi, … Ada … Parsel’de kayıtlı bulunan taşınmazın satışına ilişkin almış olduğu yönetim kurulu kararının, davalarının kabulü durumunda, yönetim kurulu kararlarının da hükümsüz hale geleceği de göz önüne alınarak, belirtilen taşınmaz satışının tedbiren durdurulmasına karar verilmesini talep etmiştir. İlk derece mahkemesi, ihtiyati tedbir talebini değerlendirdiği 01/07/2020 tarihli ara kararında; ”…. asıl dava davacısı … tarafından asıl davaya ilişkin sunulan 16/07/2020 havale tarihli dava dilekçesi ile davalı şirketin 26.04.2019 tarihli ertelenen 2017 yılı Olağan Genel Kurul Toplantısı ile 2018 yılı Olağan Genel Kurul Toplantıları ve alınan kararların hükümsüzlüğünün, yargılama sonucuna kadar yürürlüklerinin askıya alınmasının ve şirkete yönetim kayyımı atanmasının talep edildiği, asıl dava davacısı … vekili tarafından sunulan 30/06/2020 havale tarihli dilekçesi ile de davalı şirkete yeni atanan yönetim kurulu üyeleri tarafından şirkete ait taşınmazın satışının gerçekleştirilmesinin önlenmesi konusunda ihtiyati tedbir kararı verilmesinin talep edildiği, üzerine tedbir konulması talep edilen taşınmazın uyuşmazlık konusu olmadığı HMK. 389/1. maddesi uyarınca sadece uyuşmazlık konusu üzerine tedbir konulabileceği, …” gerekçesiyle, davacının tedbir talebinin reddine karar vermiştir. İlk derece mahkemesi, ihtiyati tedbir talebini değerlendirdiği 10/07/2020 tarihli ara kararında; ”… TTK’nun 449. maddesinde Genel Kurul Kararı aleyhine iptal veya butlan davası açıldığı takdirde mahkemece yönetim kurulu üyelerinin görüşü alındıktan sonra dava konusu edilen kararın yürütülmesinin geri bırakılmasına karar verilebileceği düzenleme konusu yapılmıştır. Davacı tarafından Yönetim Kurulunun taşınmaz satışına yönelik almış olduğu kararın tedbiren durdurulmasının talep edildiği, Yönetim Kurulunun taşınmaz satışına yönelik almış olduğu karar mahkememizde yargılama konusu yapılmamış olup, TTK’nun 449. ve HMK’nun 389/1. Maddelerine uygun olmadığı, …” gerekçesiyle, davacının tedbir talebinin reddine karar vermiştir. Bu ara kararlara karşı, davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı vekili 01/07/2020 tarihli karar hakkında istinaf sebepleri: İhtiyati tedbir talep dilekçesinde yer alan sebeplerle, davanın Kabulüne karar verilmesi halinde satış işleminin de batıl olacağı, arsanın şirketin en değerli mülklerinden olduğu, arsanın satışı halinde telafisi imkansız zararların doğacağı gerekçeleri ile ihtiyati tedbir talep edilmiş olduğunu, Hükümsüzlüğüne karar verilecek yönetim kurulunun yaptığı bütün işlemler de hükümsüz olacağını, Mahkemenin hükümsüzlüğünün iddia edildiği Yönetim Kurulu Seçim Kararının yürütmesini durdurarak, Yönetim Kurulu Üyeleri’nin yetkilerini dahi kısıtlayabileceğini, Davacı vekili 10/07/2020 tarihli karar hakkında istinaf sebepleri: Yönetim kurulunun yetkilerini kısıtlama ve hatta şirkete kayyım tayin etmeye dahi yetkisi olan Mahkemenin şirketin almış olduğu bir yönetim kurulu kararının uygulanmasını ihtiyati tedbir kararı ile durdurmasının yetkisi dahilinde olduğunu ve bu kararın dava konusu ile birebir uyuştuğunu, İhtiyati tedbirin yasal koşullarının mevcut olduğunu, Bu nedenlerle, ilk derece mahkemesinin ihtiyati tedbirin reddine dair ara kararlarının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararların kaldırılmasına ve İstanbul İli, Beylikdüzü İlçesi, … Mahallesi, … Ada … Parsel’de kayıtlı bulunan taşınmazın üçüncü kişilere devrinin engellenmesi açısından ilgili taşınmazın tapu kaydına ihtiyati tedbir konulmasına, davalı şirketin İstanbul ili, Beylikdüzü ilçesi, … Mahallesi, … Ada … Parsel’de kayıtlı bulunan taşınmazın satışına ilişkin almış olduğu yönetim kurulu kararının, tedbiren durdurulmasına karar verilmesini, talep etmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Asıl davada davacı vekili, davalı şirketin 26/04/2019 tarihinde gerçekleştirilen “Ertelenen 2017 yılı Olağan Genel Kurul Toplantısı’nda 3,4,5,6,7,8 numaralı ve 2018 yılı Olağan Genel Kurul Toplantısı’nda 3,4,5,6,7,8,9,10 numaralı kararların TTK’nın 449. maddesi gereğince tedbiren yürütmesinin geri bırakılmasını ve iptalini talep etmiştir. İlk derece mahkemesinin ihtiyati tedbir taleplerinin reddine ilişkin iki ara kararına karşı davacı vekili tarafından, yasal süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, ileri sürülen istinaf başvuru nedenleri ve kamu düzenine aykırılık yönleriyle sınırlı olarak yapılmıştır. Davacı esasen yönetim kurulunun seçimine ilişkin olarak dava konusu genel kurullarda karar alındığını, dolayısıyla davanın kabulü durumunda yönetim kurulunun seçimine ilişkin kararın geçersizliği gündeme geleceğinden yönetim kurulunun tasarrufu ile az yukarıda bahsi geçen taşınmaza ilişkin olarak yapılan satış işleminin de geçersiz olacağını ileri sürerek satışa ilişkin kararın yürütülmesinin durdurulmasını talep etmektedir. Ancak somut olayda dava konusu edilen genel kurullara ilişkin toplantı tutanağı incelendiğinde davalı şirketin İstanbul İli, Beylikdüzü İlçesi, … Mahallesi, … Ada … Parsel’de kayıtlı bulunan taşınmazın satışına ilişkin almış olduğu herhangi bir kararın bulunmadığı anlaşılmaktadır. Sonuç olarak eldeki dava konusunun genel kurul kararlarının iptali veya hükümsüzlüğünün tespiti talebine ilişkin olduğu ne davalı şirkete ait olduğu söylenilen az yukarıda bahsi geçen taşınmazın ne de taşınmazın satışının kabulüne dair alındığı iddia edilen yönetim kurulu kararının uyuşmazlık konusu olduğu anlaşılmaktadır. Diğer taraftan, davalı taraf terekenin fiilen taksim edildiğini, el birliği mülkiyetinin çözüldüğünü, davalının bir çok genel kurul kararına katılıp oy kullandığını savunarak davaya karşı koymuştur. İddia ve savunma kapsamında dava konusu genel kurul kararının hükümsüzlüğü iddiası yönünden de haklılığın mevcut durum itibariyle yaklaşık ispat düzeyinde gerçekleşmediği anlaşılmakla, ilk derece mahkemesinin istinafa konu ara kararları usul ve yasaya uygun bulunduğundan, istinaf başvurusunun esastan reddine dair aşağıdaki karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, 2-Davacı tarafından yatırılan istinaf başvuru harçlarının Hazineye irad kaydına, 3-Davacı tarafından istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların kendi üzerlerinde bırakılmasına, 4-Gerekçeli kararın ilk derece mahkemesince taraf vekillerine tebliğine, 5-Dosyanın kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair; HMK’nın 353/1.b.1. ve 391/3. maddeleri uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, oybirliğiyle ve kesin olarak karar verildi. 22/10/2020
KANUN YOLU:HMK’nun 362/1.f ve 391/son maddeleri gereğince kesin karardır.