Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2020/1529 E. 2023/1588 K. 11.10.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/1529
KARAR NO: 2023/1588
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul 3. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ: 10.07.2019
NUMARASI: 2015/692 Esas – 2019/654 Karar
DAVA: İtirazın İptali (Ticari satımdan kaynaklı)
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerle davanın kısmen kabulüne dair verilen karara karşı, her iki taraf vekillerince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine Dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili, dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin fatura nedeniyle davalıdan 20.237,47 TL alacaklı bulunduğunu, tüm şifahi uyarı ve görüşmelere rağmen davalı tarafından bakiye borcun ödememesi üzerine müvekkili şirketin alacağını tahsil edebilmek amacı ile davalı şirket hakkında İstanbul … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyası ile icra takibi başlattığını, davalının sırf takibi sürüncemede bırakmak ve alacağın tahsilini geciktirmek amacı ile suiniyetli bir şekilde dosya borcuna ve faizine itiraz ettiğini, bunun sonucunda ise icra takibinin durduğunu, davalının İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı icra dosyasına yapılan itirazının sadece 1.122,90-TL tutarında ki işlemiş faize yönelik kısmını kabul ettiklerini beyanla davalı tarafından 20.237,47 TL tutarındaki asıl alacağa yapılan haksız itirazın iptaline, icra takibinin devamına, haksız ve suiniyetli olarak borca itiraz eden davalı aleyhine asıl alacağın %20’si oranında icra inkar tazminatına ve %10 para cezasına hükmedilmesine, yargılama giderleri ve avukatlık ücretinin davalı taraftan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, savunmasında özetle; davacı tarafın, dava dilekçesinde 2012, 2013 ve 2014 yıllarına ait faturalardan bahsederek müvekkili şirketin borçlu olduğunu iddia ettiğini, müvekkilinin davacıya herhangi bir cari hesap borcunun olmadığını, davacının düzenlemiş olduğu tüm faturaların kayıtlara alındığını ve bedellerinin ödendiğini, takibe konu alacak likit olmadığından icra inkar tazminatı talep edilemeyeceğini, huzurdaki dava itirazın iptali davası olduğundan, davacı taraf vekilinin talebinin aksine %10 oranında para cezasına hükmedilmesinin hukuken mümkün olmadığını beyanla davanın reddine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; “…Tüm dosya kapsamının değerlendirilmesi neticesinde; davacı tarafından, her ne kadar cari hesap denilmiş ise de, hesap sonu bakiyesinin tahsili amacı ile davalı hakkında icra takibi başlatıldığı, bu hesabın dayandığı fatura ve faturaların bağlı olduğu irsaliyelerin dosyaya sunulduğu, davacının usulüne uygun olarak tuttuğu ticari defterlerinde söz konusu faturalar kayıtlı ise de Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 222. maddesi uyarınca, davalının usulüne uygun olarak tutulan ticari defterleri ile örtüşmediğinden lehine kesin delil teşkil etmeyeceği, faturalar davalının ticari defterlerinde kayıtlı olmayıp tek başına alacağı ispat etmeyeceğinden, davacının fatura konusu malların teslim edildiğini ispat etmesi gerektiği, sunulan irsaliyelerde teslim alam kısmını imzalayan …, …, …, … ve …’nın davalı çalışanı oldukları ve daha önce de imzaladıkları sevk irsaliyelerinin bağlı oldukları faturaların davalı tarafından ödendiği anlaşılmakla bu isimler tarafından imzalanan irsaliyelere konu malların davacı tarafından teslim edildiği ve bu faturalara konu borcun ödenmediği kabul edilmiş, isimsiz veya yalnızca isim olan irsaliyelerdeki malların teslim alınmadığına dair davalı yetkilisi duruşmada yemin etmiş olduğundan bu malların teslim edilmediği kabul edilerek…” davanın kısmen kabulü ile davalının İstanbul … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyasına itirazının 11.277,14 TL asıl alacak yönünden iptali ile takibin bu miktar üzerinden takip tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle devamına, fazlaya ilişkin istemin reddine, hüküm altına alınan alacak üzerinden hesaplanan 2.255,42 TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine, karar verilmiştir. Bu karara karşı, her iki taraf vekillerince istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davalı vekili, istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Davacı tarafın fatura içeriklerinde belirtilen hizmeti sağladığı hususunun ispata muhtaç olduğunu, daha önce verilen hizmet kapsamında kayıtlı bulunan irsaliye üzerinde imzanın olması, ilamsız takipte belirtilmeyen ancak dava konusu gibi gösterilmeye çalışılan fatura içeriğindeki malın teslim edildiğini göstermediğini, dolayısıyla mahkemece verilen davanın kısmen kabulü şeklinde kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, müvekkili şirketin davacı tarafa herhangi bir cari hesap borcu bulunmadığını, davacı aksini ispat etmekle yükümlü olup alacağın varlığını ispat edemediğini, Taraflar arasında hesap mutabakatı da bulunmadığını, Dosyada mübrez raporda ticari kayıtların incelendiği, 2013 yılı sonunda borcun ödenmiş olduğu borç konusunda son olarak çek ile ödeme yapıldığı ve bakiyenin de bulunmadığının anlaşıldığını, raporda borcun bulunmadığı belirtilmiş olmasına rağmen davanın tümden reddine karar verilmemiş olmasının sebebinin anlaşılamadığını, kararın bu hususlar uyarınca kaldırılması gerektiğini, Davacı kendi keyfiyetiyle bir alacak oluşturarak, verilmeyen hizmet karşılığı karşılıksız yararlanma olgusuyla hareket ettiğini, taraflar arasında hesap mutabakatı dahi sunulmadığını, fatura tanzim ve seri numaraları bulunmayan, yalnızca cari hesap bakiyesi alacağı ibareli şekilde alacak konusu bildirilen icra takibiyle ilgili alacağın likit olmadığını, yargılamanın gerekliliğini, faiz başlangıç tarihinin de neye göre belirlendiğinin belli olmadığını, ilamsız takipte müvekkilince yapılan itirazın haklı olduğunu, teslim dahi edilmemiş faturaya dayalı faiz talebinin de hukuka aykırı olduğu anlaşılmış olmakla davacının tüm taleplerinin reddi gerekirken davanın kısmen kabulüne dair verilen kararın kaldırılmasının şart olduğunu, Takibe konu alacak likid nitelikte olmadığından icra inkâr tazminatı talebi hukuka uygun bir nitelik arz etmediğini, bilindiği üzere mahkemece icra inkâr tazminatına hükmedilebilmesi için itirazda bulunan borçlunun haksız olması ve takip konusu alacağın likid yani borçlu tarafından tüm unsurlarıyla bilinebilir nitelikte olması gerektiğini, somut olayda bulunmadığından icra inkâr tazminatı talebi hukuka aykırı bir nitelik taşıdığını, hal böyle iken alacağın likid nitelikte olduğundan bahsedilemeyeceği çok açık olduğunu, bu nedenle de mahkemece verilen icra inkar tazminatının hukuka aykırılık teşkil ettiği açıkça görüldüğünü, iş bu kararın kaldırılması gerektiği tüm dosya kapsamından anlaşıldığını, davanın reddi gerekirken aksi yönde hukuka aykırı şekilde hüküm kurulmuş olduğunu, Bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasına ve davanın reddine ve icra inkar tazminatının kaldırılmasına karar verilmesini istemiştir.Davacı vekili, istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Yapılan bilirkişi incelemesi sonucunda düzenlenmiş olan bilirkişi raporlarında müvekkilinin usul ve yasaya uygun olarak tutulmuş ticari defterlerine göre davacı müvekkili şirketin davalı şirketten 20.237,47 TL alacaklı olduğu hususu sübuta ermiş bulunduğundan, iş bu tutarın tamamı yönünden davamızın kabulüne karar verilmemiş olması usul ve yasaya aykırı olduğunu, Delil listesinde yer almasına rağmen taraflara ait Ba ve Bs formlarının ilgili vergi dairelerinden celbedilmemiş olmasının usul ve yasaya aykırı olduğunu, İstinaf konusu kararda “Davalı çalışanı olduğu tespit edilen kişilerin imzaların aidiyeti hususunda dinlenmeleri için tebligat çıkarılmış ise de tebligat ve ihzara rağmen duruşmaya katılmamış olduklarından beyanları alınamamıştır.” denilmek suretiyle bu tanıkların dinlenilmeleri sağlanmadan doğrudan davalı tarafa yemin teklif edildiğini, oysa ki adı geçen tanıkların her halükarda ihzar edilerek dinlenmeden karar verilmiş olmasının savunma hakkının kısıtlanmasına neden olduğunu, 14.06.2017 tarihli ek bilirkişi raporunda “Kabulü halinde davacının davalıdan 12.754,62 TL alacaklı olacağı..” şeklinde bir tespitte bulunulmuş olmasına rağmen istinaf konusu kararda bu duruma aykırı olarak davamızın sadece 11.277,14 TL’lik kısmının kabulüne karar verildiğini, Bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasına ve davanın tam kabulüne karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, ticari satıma ilişkin açık hesap alacağının tahsili için başlatılan ilamsız takibe vaki itirazın İİK’nın 67. maddesi uyarınca iptali ve icra inkar tazminatının tahsili istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda davanın kısmen kabulüne karar verilmiş; bu karara karşı, her iki taraf vekillerince, yasal süreleri içinde istinaf başvurusunda bulunulmuştur.İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, ileri sürülmüş olan istinaf nedenleriyle ve kamu düzeni yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. Davacı aralarındaki ticari ilişki kapsamında davalıdan alacaklı olduğunu ileri sürmüş, alacağa dayanak faturalara delil olarak dayanmıştır. Mahkemece yargılama aşamasında taraf ticari defter ve kayıtları üzerinde inceleme de yaptırılarak bilirkişi raporu alınmıştır. Bilirkişi rapor içeriğine göre taraf defterlerindeki uyumsuzluğun, 22485 nolu 1.038,40 TL lik davacı faturasının davalı defterlerine 436,38 TL olarak işlenmesi, davacı defterlerinde kayıtlı olan ancak davalı defterlerinde görünmeyen 5.000,00 TL lik davalı çek ödemesi ve 24.635,45 TL toplamlı bir kısmında isim imza olmayan , bir kısmında isim ve imza bulunan bir kısmında ise yalnızca imza bulunan sevk irsaliyeli faturalardan kaynaklandığı anlaşılmıştır. Mahkemece davalı iş yeri çalışanlarının tespiti için SGK’ ya müzekkere yazılmış, müzekkere cevabı kapsamında bilirkişiden ek rapor alınmıştır. Bilirkişi ek rapor içeriğine göre SGK müzekkere cevabında bildirilen davalı çalışanları ile sevk irsaliyelerinde teslim alanların karşılaştırılması sonucu …, …, …, … ve … isimli kişilerin davalı çalışanı olduğu, ayrıca bir kısım sevk irsaliyelerinde teslim alan olarak isim ve imzası bulunan … ve …’ in SGK kayıtlarında davalı çalışanı olarak görünmemekle birlikte bu kişilerce teslim alınan bir kısım faturaların her iki taraf defterlerinde kayıtlı olduğu, buna göre bu kişilerce teslim alan adı bulunan toplam 6 fatura konusu malların davalıya tesliminin kanıtlanmış sayılabileceğinin bildirildiği anlaşılmıştır. Mahkemece mal tesliminin kanıtlanması için davacıya yemin delili hatırlatılmış, davacı vekilinin yemin metni kapsamında ve yukarıda belirtilen faturalar dışında kalan sadece imza olan ve bir kısmında isim ve imza olan faturalar yönünden davacının teklif ettiği yemin davalı yetkilisi tarafından eda edilmiştir.İlk derce mahkemesince bilirkişi ek rapor içeriğinde yapılan tespitler ışığında ve sunulan irsaliyeler kapsamında teslim alan bölümünde imzası bulunan ve şirket çalışanı oldukları SGK kayıtları ile anlaşılan …, …, …, … ve … isimli kişilerin imzaladığı sevk irsaliyeleri kapsamında mal tesliminin kanıtlandığı, isimsiz veya yalnızca isim ve imza bulunan sevk irsaliyeleri kapsamında davlının yemin delilini eda ettiği gözetilerek bilirkişi ek raporundaki hesaplama ışığında davacının mal teslimini kanıtladığı alacak tutarı yönünden davanın kısmen kabulüne karar verildiği gerekçesiyle hüküm kurulması isabetli olup, aksi yöndeki taraf vekillerinin istinaf başvuru nedenleri yerinde değildir. Ancak mahkeme gerekçesi ışığında davacının sunulan irsaliyeler kapsamında teslim alan bölümünde imzası bulunan ve şirket çalışanı oldukları SGK kayıtları ile anlaşılan …, …, …, … ve … isimli kişilerin imzaladığı sevk irsaliyeleri kapsamında 6 adet toplam 4.504,65 TL tutarındaki faturalı alacağı ile … ve … tarafından imzalı irsaliyeler kapsamında toplam 6 adet ve 8.249,97 TL tutarındaki faturalar yönünden davanın kabulü ile 12.754,62 TL yönünden davanın kabulü gerekirken 11.277,14 TL yönünden asıl alacak talebinin kabulü ile hüküm kurulması doğru olmamıştır. Bu yönden davacı vekilinin istinaf başvurusu yerinde görülmüştür. Davacı vekilince davalı çalışanı oldukları SGK kayıtları ile anlaşılan ve sevk irsaliyelerinde ismi geçen …, …, …, … ve … tanık olarak dinlenmesine karar verilmesine rağmen sonraki aşamada mahkemece iş bu ara karardan vazgeçilerek yemin delilinin hatırlatılmasının doğru olmadığı ileri sürelerek karar istinaf edilmiştir. Mahkemece önce tanık olarak dinlenmesine karar verilen ancak daha sonra ihzarlara olumsuz yanıt verildiği de gözetilerek 20.03.2019 tarihli duruşmada tanıkların dinlenmesinden vazgeçilmiş olduğu anlaşılmakla birlikte, mahkemece kurulan hüküm ve gerekçesinde tanık olarak dinlenmesine karar verilen …, …, …, … ve … nın şirket çalışanı olduklarının sabit olup, bu kişilerce imzalanan irsaliyeler kapsamında davacının mal tesliminin kanıtlandığı belirtilerek, davacı alacağının kabulüne karar verildiği de gözetildiğinde, davacı vekilinin bu yöndeki istinafı yerinde görülmemiştir.Mahkemece kanıtlanan fatura alacağı yönünden davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, kabul edilen tutar yönünden alacağın likit olduğu kabulü ile davalı aleyhine inkar tazminatını hükmedilmiştir. Faturalı alacağın likit alacak kabulü ile davalı aleyhine inkar tazminatına karar verilmesi yasaya uygun olup, davalı vekilinin aksi yöndeki istinafı da yerinde değildir.Yukarıdaki açıklamalar ışığında davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1.b.1 maddesi uyarınca esastan reddine; davacı vekilinin istinaf başvurusunun ise kısmen kabulü ile ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının kaldırılarak, HMK’nın 353/1.b.2 maddesi uyarınca dairemizce yeniden hüküm kurulmasına dair aşağıdaki hüküm verilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;A)Davalı vekilinin istinaf başvurusu yönünden:1-HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine,2-Davalı tarafından yatırılan istinafa başvuru harcının Hazineye gelir kaydına; davalı tarafından yatırılan peşin istinaf karar harcının ise davacının istinafı kabul edilip ilk derece mahkemesinin kararı kaldırılarak yeniden hüküm kurulduğundan, davalıya iadesine,3-Davalı tarafından yapılan kanun yolu giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,B) Davacı vekilinin istinaf başvurusu yönünden:Davacı vekilinin istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile HMK’nın 353/1.b.2. maddesi uyarınca ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının kaldırılmasına, davanın esası hakkında Dairemizce yeniden hüküm kurulmasına, bu doğrultuda; 1-Davanın kısmen kabulü ile davalının İstanbul … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyasına yaptığı itirazın İİK’nın 67/1.maddesi uyarınca kısmen iptali ile 12.754,62 TL asıl alacağın icra takip tarihinden itibaren işleyecek ve 3095 sayılı Kanun’un 2/2.maddesi uyarınca avans esasına göre hesaplanacak temerrüt faiziyle birlikte tahsili için takibin devamına, fazlaya ilişkin itirazın iptali talebinin reddine, 2-Likit alacağa vaki haksız itiraz nedeniyle, İİK’nın 67/2.maddesi uyarınca, hüküm altına alınan alacağın takdiren %20’si oranında belirlenen 2.250,92 TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 3-Davanın reddedilen kısmı yönünden davacının kötü niyeti sabit görülmediğinden, davalının kötü niyet tazminatı talebinin reddine, 4-Alınması gerekli 871,27 TL harçtan, peşin alınan 345,61 TL harcın mahsubu ile kalan 525,66 TL harcın davalıdan tahsili ile Hazineye gelir kaydına, 5-Davacı tarafından yapılan 500,00 TL bilirkişi ücreti, 168,50 TL posta ve tebligat masrafı olmak üzere toplam 668,50 TL yargılama giderinden, davadaki haklılık oranlarına göre hesaplanan 421,32 TL’lik bölümü ile ilk harç gideri 373,31 TL olmak üzere toplam 794,63 TL ilk derece yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine; bakiye giderin davacı üzerinde bırakılmasına,6-Davalı tarafından yapılan 46,50 TL yargılama giderinden, davadaki haklılık oranlarına göre hesaplanan 17,19 TL’lik bölümünün davacıdan alınarak davalıya verilmesine; bakiye kısmın davalı üzerinde bırakılmasına,7-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden, davanın kabul edilen kısmı üzerinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca hesaplanan 12.754,62 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,8-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden, davanın reddolunan kısmı üzerinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca hesaplanan 7.482,38 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,9-Taraflarca yatırılan gider avanslarından kalan kısımların, yatıranlara iadesine, 10-İstinaf aşamasındaki harç ve yargılama giderleri yönünden; a-Davacı vekili tarafından yatırılan 148,60 TL istinaf başvuru harcının Hazineye gelir kaydına, b-Davacı tarafından yatırılan 54,40 TL peşin istinaf karar harcının, talep hâlinde, ilk derece mahkemesince davalı tarafa iadesine, c-Davacı vekili tarafından harcanan 148,60 TL başvuru harcı giderinin davalıdan alınıp davacıya verilmesine, d-İstinaf yargılaması duruşmasız yapıldığından, ayrıca vekalet ücreti tayinine yer olmadığına, 11-Kararın ilk derece mahkemesince taraf vekillerine tebliğine, 12-Dosyanın kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair; HMK’nın 353/1.b.2. maddesi uyarınca, dosya üzerinde yapılan istinaf incelemesi sonucunda, 11/10/2023 tarihinde, oy birliğiyle ve kesin olarak karar verildi.
KANUN YOLU: HMK’nın 362/1.a maddesi uyarınca miktar itibariyle karar kesindir.