Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2020/1515 E. 2020/1392 K. 10.12.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/1515
KARAR NO : 2020/1392
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 20. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 05/03/2020
NUMARASI : 2019/1221 2020/170
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan)
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükme karşı süresi içinde taraflar vekillerince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine Dairemize gönderilmiş olan dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETLERİ Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; taraflar arasında TMSF’ye devredilmiş bankalardan kredi kullanan şirketlere müvekkili tarafından verilen kefalet ve ipotekler nedeniyle doğan borçların davalı firmaya temlik edilmesi neticesinde, bu borçların tasfiyesi için borç tasfiye protokolü imzalandığını, protokol gereğince müvekkili tarafından sözleşmede kararlaştırılan zaman sürecinde davalıya ödemelerini yaptığını, bu ödemeler karşılığında davalının müvekkilini tasfiyeye konu borçların tamamı için ibra ederek bu borçların teminatını teşkil eden taşınmazlar üzerindeki ipotekleri, hacizleri ve şerhleri kaldırmayı üstlendiğini, ancak davcı tarafından borcun ödenmiş olmasına rağmen davalının protokoldeki edimlerini yerine getirmediğini, bu bağlamda müvekkilinin mülkiyetinde olan Bursa İli, … İlçesi, … Köyü, … Mevkii, … no.lu parsel üzerindeki A ve B Bloktan oluşan taşınmazların icra yoluyla satılması nedeniyle 619.000,00 TL mükerrer tahsilata neden olunduğunu, bu satıştan elde edilen 619.000,00 TL tutarın müvekkiline iade edilmesi için İstanbul 6. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2011/278 E. sayılı dosyasında ikame edilen itirazın iptali davasının müvekkili lehine sonuçlandığını, ancak icra satışından elde edilen tutarın müvekkiline iade edilmesinin, bu taşınmazların satılmış olması nedeniyle müvekkilinin uğramış olduğu zararın tamamını karşılamadığını, nitekim, İstanbul 6. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2011/278 Esas sayılı mükerrer tahsilatın iadesi ile ilgili itirazın iptali davasında da zarara ilişkin talep haklarının saklı tutulduğunu, bu taşınmazlar için Mudanya 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2011/8 D.İş sayılı dosyasından yaptırılan tespitte, taşınmazların 07/03/2011 tarihi itibariyle toplam değerinin 3.445.682,32 TL olduğunun belirlendiğini, bu tutardan, icra yoluyla elde edilen ve müvekkiline iadesine karar verilen 619.000,00 TL’lik tahsilat düşüldüğünde müvekkilinin 2.826.682,32 TL daha zararı bulunduğunu, bu zararın tahsili için davalı aleyhine girişilen icra takibinin haksız itiraz sonucu durduğunu ileri sürerek, icra takibine vaki haksız itirazın iptali ile takibin devamına ve icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.Davalı vekili savunmasında özetle; alacağın zamanaşımına uğradığını, müvekkilinin icraen satışı yapılan taşınmaz üzerinde tasarruf yetkisinin olmadığını, bu kapsamda taşınmazın davacıya devredileceği ve/veya taşınmaz kaydında yer alan ipotek/haczin fek edileceği yönünde protokol kapsamında herhangi bir beyanının ve tahhüdünün bulunmadığını, protokol tarihi ile taşınmazın TMSF mülkiyetinde olduğunu, müvekkilinin protokole aykırı davranmadığını, bilaksi davacı tarafından müteaddit defalar açılan davalar nedeniyel protokolün ihlal edildiğini, dürüstlük kuralına açık surette aykırı davranıldığını belirterek, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.Dava başlangıçta İstanbul 12. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2014/517 E- 2017/360 K sayılı, 17.10.2017 tarihli hükmüyle sonuçlandırılmış, anılan hükme karşı taraf vekillerince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine, Dairemizin 2019/1617 E- 2019/1176 K sayılı, 23.09.2019 tarihli kararıyla, kararı veren ilk derece mahkemesinin görevli olmadığı, görevli mahkemenin asliye ticaret mahkemesi olduğu gerekçesiyle, HMK’nın 353/1.a.3 maddesi uyarınca ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak dosyanın görevli asliye ticaret mahkemesine gönderilmesine, kesin olarak karar verilmiştir. Dosya kendisine gönderilen görevli İstanbul 20. Asliye Ticaret mahkemesince yapılan yargılama sonucunda, iş bu istinaf incelemesine konu aşağıda özetlenen hüküm verilmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; “…Mahkememizce yapılan açık yargılama sırasında toplanan deliller, dava dilekçesi, cevap dilekçesi, bilirkişi raporlarına ve tüm dosya içeriğine göre uyuşmazlık; taraflar arasındaki 20/10/2007 tarihli protokole aykırı olarak ve haksız surette cebri icra yoluyla taşınmazın sattırılması sonucu oluşan zararın tahsili amacıyla başlatılan İstanbul … İcra Dairesinin … Esas sayılı icra takibinin ve takibe itirazın haklı olup olmadığına ilişkindir. Taraflar arasındaki 20/10/200 tarihli Protokol’ün 5. maddesinde; borçlular tarafından ödemeler tamamlanınca bütün teminata kabul gayrimenkullerin üzerindeki ipotekler ve hacizlerin fek edileceği, karşılıklı davalardan vazgeçileceği ve borçluların ibra edileceği, 8. maddesinde; RCT’nin protokol geçerliliğini koruduğu sürece icra dosyalarında sadece usulü işlemler yapacağı, 15. maddesinde; borçlular tarafından ödeme planında belirtilen taksitlerin toplamı olan 2.370.000-$ (USD)’nin ödenmesi halinde tüm borçluların tüm kredi sözleşmelerinden doğan dava ve icra takiplerine konu yapılan ve yapılmayan tüm borçlarının ibra edildiği ve bu borçlar sebebiyle teminata alınmış bulunan tüm gayrimenkuller üzerindeki haciz, ipotek ve şerhlerin 2 gün içinde kaldırılacağı kesin olarak ve gayri kabili rücu olarak kabul edildiği hususunda taraflar anlaşmıştır.Davacı taraf, protokolden kaynaklanan edimlerini yerine getirmesine rağmen, protokole aykırı şekilde davalı tarafça protokole konu olan Mudanya ilçesindeki taşınmaz üzerindeki ipoteğin davalı tarafın protokolden kaynaklanan edimini yerine getirmemesi nedeniyle kaldırılmamasından dolayı cebri icra kanalıyla satıldığı, Mudanya 1. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2011/8 Değişik İş sayılı tespit dosyasında düzenlenen kıymet takdiri raporuna göre taşınmazın gerçek değerinin 3.445.682,32-TL olduğu, ancak taşınmazın cebri icra kanalıyla düşük değere satıldığı, mükerrer tahsilat nedeniyle başlatılan icra takibinde yapılan 619.000,00-TL tahsilat düşüldüğünde zararının 2.826.682,32-TL olduğu iddia edilmiş olup, dava konusu olan 20/10/2007 tarihli protokol kapsamında davacı tarafın ödeme yükümlülüğünü yerine getirdiği hususunda taraflar arasında ihtilaf bulunmayıp, davacı tarafın davalı tarafa protokolden kaynaklanan borcunu kapattığı ve borcunun bulunmadığı İstanbul 3. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2009/545 Esas, 2011/12 Karar sayılı onanmış ilamı sabit olup, dava konusu ihtilaf davalı tarafın protokolden kaynaklanan edimini yerine getirip getirmediği ve protokole aykırı davranıp davranmadığına ilişkindir.Davacı tarafça protokole konu borcun ödendiği ve davacının protokolden kaynaklanan edimlerini yerine getirdiği incelenen İstanbul 3. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2009/545 Esas, 2011/12 Karar sayılı ilamı ile sabit olmasına rağmen, davalı tarafın taşınmaz üzerindeki ipotek hakkından feragat etmemesi nedeniyle dava konusu taşınmazın ihalenin kesinleşmesinden sonra 19/03/2009 tarihinde tapuda TMSF adına tescil edildiği, yani taşınmazın tescili tarihinden önce, davalının davacı ile yapmış bulunduğu 22/10/2007 tarihli protokolün 5,8 ve 15. maddeleri gereğince son ödeme tarihi olan 20/12/2007 tarihinden sonra 2 gün içinde dava konusu taşınmaz üzerindeki ipoteğin davalı tarafça kaldırılması ve bu yönde işlem yapılması gerekirken bunu yapmayarak protokolün ilgili maddelerini ihlal etmek suretiyle davalının sözleşme ile yükümlendiği şartı yerine getirmemesi nedeniyle taşınmaz üzerindeki ipoteğin kaldırılmaması ve dolayısıyla taşınmazın davacının mülkiyetinden kesin olarak çıkmasına neden olmak ve taşınmazın cebri icra kanalıyla gerçek piyasa değerinden daha düşük değere satılması suretiyle davacının zararına sebebiyet verdiği sabittir, bu kapsamda düzenlenen denetime elverişli dosya kapsamına ve gerçeğe uygun olan bilirkişi heyet raporunda da belirtildiği üzere; Mudanya 1. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2011/8 Değişik İş sayılı tespit dosyasında düzenlenen kıymet takdiri raporuna göre dava konusu taşınmazın gerçek değerinin 3.445.682,32-TL olduğu, dava konusu taşınmaza ilişkin ihale sonrası yapılan tahsilatın alacak miktarından düşülmeyerek mükerrer tahsilat yapılması nedeniyle başlattığı İstanbul .. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı icra dosyasında temyiz incelemesinden geçmiş itirazın iptali davası sonucunda verilen karar neticesinde 1.039.094,67-TL’nin tahsil edilmesi nedeniyle bu miktarın taşınmazın gerçek değerinden mahsubu sonrası davacının uğradığı zarar miktarının 2.406.587,65-TL asıl alacak ve 474.699,42-TL işlemiş faiz olmak üzere toplam alacağın 2.881.287,07-TL olduğu tespit edilmekle, davacı tarafın başlattığı icra takibi belirlenen bu miktar üzerinden haklı olup davalı tarafça bu miktar yönünden yapılan itirazın haksız olduğu anlaşılmakla, davacı tarafın uğradığı zarara ilişkin başlattığı dava konusu İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı icra dosyasında borçlu davalı tarafından 2.406.587,65-TL asıl alacak ve 474.699,42-TL işlemiş faiz alacağına yönelik yapılan itirazın iptaline, takibin belirtilen miktar yönünden kaldığı yerden devamına, fazlaya ilişkin istemin reddine, takip konusu alacak likit olmadığından ve davalı tarafın davayı temlik eden Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonun’dan temlik alan sıfatıyla takip etmesi nedeniyle 5411 Sayılı Bankacılık Kanunu’nun 138/1 maddesi gereğince TMSF’nin taraf olduğu hukuk davalarında, İİK’da yazılı tazminat ve cezalar yönünden sorumluluğu bulunmadığından dolayı temlik edenin de halefiyet gereği sorumluluğu bulunmadığından dolayı davacı tarafın icra inkar tazminatı talebinin reddine dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.” gerekçesiyle, davanın kısmen kabulü ile davacı tarafın başlattığı İstanbul …. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı ilamsız icra takibine borçlu davalı tarafından 2.406.587,65-TL asıl alacak ve 474.699,42-TL işlemiş faiz alacağına yönelik yapılan itirazın iptaline, takibin belirtilen miktar yönünden kaldığı yerden devamına, fazlaya ilişkin istemin reddine, davacı tarafın icra inkar tazminatı talebinin reddine, karar verilmiştir.Bu karara karşı her iki taraf vekillerince, yasal süreler içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF BAŞVURU NEDENLERİ Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde; ilk derece mahkemesince, taşınmazın tespit edilen değerinden icra yoluyla mükerrer tahsilat tutarı 619.000,00 TL’sına işletilen 420.094,67 TL faiz alacağının da mahsup edilerek kalan miktara hükmedilmesinin doğru olmadığını, başka bir ifadeyle mükerrer tahsilatın zamanında iade edilmemesinden kaynaklanan faizin bakiye asıl alacaktan mahsup edilmemesi gerekirken mahkemenin aksine uygulama yapmasının usul ve yasaya aykırı olduğunu, koşulları oluştuğu halde icra inkar tazminatına da hükmedilmemiş olmasının doğru olmadığını; davalı vekilinin istinaf başvuru nedenlerinin haksız olduğunu, bu nedenle davalının istinaf başvurusunun reddi gerektiğini belirterek, öncelikle davalı vekilinin istinaf başvurusunun reddine, kendilerinin istinaf başvurularının kabulü ile ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının kaldırılmasına, davanın talepleri gibi tümünün kabulüne, icra inkar tazminatı taleplerinin kabulüne karar verilmesini istemiştir. Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde; Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonunun davacıdan olan … A.Ş, … A.Ş, … A.Ş menşeli alacaklarını müvekkili şirkete devir ve temlik ettiğini, davacının borcunu ödememesi üzerine, davacının maliki olduğu Mudanya … Köyü … parsel, A ve B bloktan oluşan taşınmazların Mudanya İcra Müdürlüğünün … E sayılı dosyasından 03.07.2003 tarihinde yapılan ihale ile en fazla pey süren dava dışı bir şahsa ihale edildiğini, anılan şahsın ihale bedelini ödememesi üzerine en yüksek ikinci teklifi veren ve aynı zamanda takip alacaklısı olan … 619.000 TL bedelle ihale olunduğunu, davacının, İstanbul 8. İcra Hukuk Mahkemesinin 2003/1163 E sayılı dosyasıyla ihalenin feshi davası açtığını, yetkisizlik kararıyla dosyanın Mudanya İcra Hukuk Mahkemesinin 2006/33 E numarasına gittiğini, yapılan yargılama sonucunda davanın reddine karar verilip ihalenin kesinleşmesi üzerine taşınmazların … devralan TMSF adına tapuda tescil edildiğini, Bundan sonra borcun tasfiyesi için, taraflar arasında 22.10.2007 tarihinde protokol imzalandığını, protokol kapsamında 38.169.957 TL olan borcun 2.370.000 USD’ ye indirilmiş olmasına rağmen davacının TMK m.2 hükmüne aykırı hareket etmek sureti ile kötü niyetli olarak açmış olduğu davanın reddi gerektiğini, davanın hukuki nitelendirilmesinin yapılmadığını, alacak iddiasının sözleşme, faksız fiil, sebepsiz zenginleşme ya da munzam zarar iddiasına mı dayandığının açıklığa kavuşturulmadan ve dolayısıyla zamanaşımı, kesin hüküm ve ödeme defileri karar bağlanmadan yargılamaya devam edildiğini, iddia olunan zarar ile illiyet bağının bulunup bulunmadığı, müvekkilinin kusurunun olup olmadığı hususların tartışılmadığını,Davacının tek taraflı talebiyle yapılan Mudanya 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2011/8 D.İş sayılı dosyasıyla alınan tespit raporuna göre ve tespit tarihindeki taşınmaz değeri esas alınarak zarar hesabı yapılmasının hukuki dayanağının bulunmadığını, Açıklanan bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasına ve davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava hukuki niteliği itibariyle, davacının taşınmazlarının, taraflar arasındaki protokole aykırı olarak ve haksız surette cebri icra yoluyla sattırılması sonucu oluşan zararın tahsili amacıyla başlatılmış olan ilamsız icra takibine vaki itirazın İİK’nın 67.maddesi uyarınca iptali ve icra inkar tazminatının tahsili istemine ilişkindir.Davacı, kendisinin ve kefili olduğu şirketlerin kullandığı genel kredi sözleşmelerine istinaden TMSF’ye devredilen …, … ve …’dan kullanmış olduğu yabancı para ve /veya Türk Lirası cinsinden nakit ve nakde dönüşmüş gayrinakdi borçlarının tasfiyesi amacıyla davalı varlık yönetim şirketiyle protokol akdedildiğini, davacının protokoldeki edimlerini ifa ettiğini, protokolde kararlaştırılan borcu tamamen kapattığını, buna karşın davalının protokol hükümlerine aykırı olarak, kredinin teminatı olarak üzerinde ipotek tesis edilen taşınmazın icra yoluyla satışına sebebiyet vermek suretiyle mükerrer tahsilat yaptığını, mükerrer tahsilatın iadesi için açılan davanın lehlerine sonuçlandığını, ancak taşınmazların tespit edilen gerçek değeri ile icra yoluyla elde edilen tutar arasındaki fark kadar zarara uğradığını iddia ederek, bu alacağın tahsili için girişilen icra takibine vaki itirazın iptalini istemektedir. İlk derece mahkemesince, yukarıda açıklanan gerekçe doğrultusunda davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. Bu karara karşı her iki taraf vekillerince, yasal süreler içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. İstinaf incelemesi HMK’nın 355.maddesi uyarınca, taraf vekillerince ileri sürülen istinaf başvuru nedenleri ve kamu düzeni yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır.İlk derece mahkemesince (görevsiz mahkemece) ön inceleme yapılmış, HMK’nın 142. maddesi uyarınca zamanaşımı defi hakkında bir karar verilmeden yargılamaya devam edilmiştir. Görevli mahkemece de davacının zamanaşımı definin karara bağlanmadığı anlaşılmaktadır. Öncelikle, davadaki alacak talebinin hukuki dayanağı net olarak belirlenmeli ve zamanaşımı defi buna göre karara bağlanmalıdır. Davacının talebinin, taraflar arasında imzalanan yapılandırma protokolüne dayalı olması nedeniyle, zamanaşımı definin bu protokoldeki edimler esas alınarak karara bağlanması gerekir. Zamanaşımı defi karara bağlandıktan sonra işin esasının incelenmesine geçilmelidir. Mudanya 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2008/185 E sayılı dosyasında verilen hükmü inceleyen Yargıtay 1. HD’nin 2010/2465 E- 2010/4377 K sayılı, 15.04 2010 tarihli kararında ayrıntıları açıklandığı üzere; ihaleye konu taşınmazların … A.Ş. yararına ipotek edildiği, borcun ödenmemesi üzerine başlatılan icra takibi sonucu ipoteğin paraya çevrilmesi suretiyle yapılan takipte yapılan 03.07.2003 tarihli ihale sonucu alacaklı … tarafından alındığı, davacının açtığı ihalenin feshi davasının açılmamış sayılmasına karar verilip derecattan geçmek suretiyle 13.11.2007 tarihinde kesinleştiği, ihale ile mülkiyetin alıcı … geçtiği husunun Yargıtay ilamında açıkça tespit edildiği, bundan sonra taşınmazın, 19.03.2009 tarihinde TMSF adına tapuda tescil edildiği anlaşılmaktadır. Taraflar arasındaki yapılandırma protokolünün ise 22.10.2007 tarihinde imzalandığı anlaşılmaktadır. Yargıtay 1. HD, yukarıda anılan karar gerekçesinde acıkça, ihalenin yapılmasından sonra imzalanan protokollerin, ihale ile alıcısına geçen taşınmaz mülkiyetini etkilemeyeceği belirtilmiştir. Bu durumda, mahkemece, davacının talebinin protokole dayalı olması nedeniyle, protokol hükümlerine göre davalının taşınmazları davacıya devretme borcunun bulunup bulunmadığı hususu -daha önce taraflar arasında görülen davalardaki tespit ve değerlendirmeler de dikkate alınmak ve kesin hüküm itirazı da karşılanmak suretiyle- gerekçeli olarak ortaya konulduktan sonra; protokol hükümlerine göre iade borcunun hangi tarihte doğduğu, o tarih itibariyle taşınmazların gerçek değerinin ne olduğu belirlenerek, ayrıca davalının temerrüdü varsa hangi tarihte mütemerrit olduğu, davacının işlemiş faiz talep hakkı varsa miktarının ne olduğu ve yapılan kısmi tahsilat (ihale bedeli) da dikkate alınarak sonuca gidilmesi gerekirken, davadaki temel uyuşmazlık noktalarını aydınlatmadan, salt tespit tarihindeki taşınmaz değerlerini esas alarak ve bu değerden davacının davalıdan tahsil ettiği ihale bedeli ve temerrüt faizleri birlikte düşmek suretiyle sonuca gidilmesi usul ve yasaya aykırı olmuştur.Açıklanan bu gerekçelerle, HMK’nın 353/1.a.6 maddesi uyarınca dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, esasa dair istinaf nedenleri incelenmeksizin, ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının kaldırılmasına ilişkin aşağıdaki karar verilmiştir.
KARAR:Yukarıda açıklanan gerekçelerle;1-HMK’nın 353/1.a.6. maddesi uyarınca, işin esasına dair istinaf nedenleri incelenmeksizin, ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının kaldırılmasına, 2-Yukarıdaki açıklamalar ışığında davanın yeniden görülmesi için dosyanın, kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine, 3-Taraflarca yatırılan istinaf peşin harcının, talep halinde, ilk derece mahkemesince iadesine,4-Taraflarca yapılan kanun yolu giderlerinin esas hükümle birlikte ilk derece mahkemesince değerlendirilmesine dair;HMK’nın 353/1 a. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda oy birliğiyle ve kesin olarak karar verildi.10.12.2020