Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2020/1500 E. 2020/1121 K. 22.10.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/1500
KARAR NO : 2020/1121
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 26/06/2020 tarihli ara karar
NUMARASI : 2020/200
DAVANIN KONUSU: Tespit
Taraflar arasında görülen haksız rekabetin tespiti ve önlenmesi davasının yapılan yargılaması sırasında tedbir talebinin reddine dair verilen ara karara karşı, davacı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili 30.06.2020 harç tarihli dava dilekçesinde özetle; Amerika Birleşik Devletleri ile Çin Halk Cumhuriyeti arasındaki ticaret savaşları kapsamında Çin şirketlerine getirilen yüksek gümrük vergilerinden etkilenen dava dışı merkezi ABD’de bulunan, … şirketinin rekabet gücünü sınırlaması nedeniyle anılan şirketin fason üretimi ve satın almasını Türkiye’ye kaydırmak amacıyla davacı şirketle irtibata geçtiğini, müvekkili ile dava dışı şirket arasında düzenlenen 01.09.2018 tarihli sözleşme, dava dışı şirketin uluslararası satn alma operasyonunun sil baştan yapılandırılarak Türkiye kaynaklı yeni bir tedarik zinciri kurulması işini davacının üstlendiğini, sözleşme kapsamında müvekkilinin dava dışı şirkete fason üretim yapabilecek davalı şirket gibi Türkiye’de yerleşik şirketlerle görüşerek üretim organizasyonu yapması, üretim ve kalitesinin denetlenmesi ile dava dışı şirket hesabına satın alma müzakerelerinin yürütülerek belirli bir kar marjı ile ürünlerin alıcıya satılmasının öngörüldüğünü, bu kapsamda görüşülen davalı şirket ile 19.09.2018 tarihinde gizlilik sözleşmesi düzenlendiğini, sözleşmenin üçüncü maddesiyle davalı şirketin, davacı şirketi aldatmamayı, davacı şirketin arkasından dolanmamayı ve doğrudan veya dolaylı olarak davacı şirket ile rekabet etmemeyi açıkça kabul ve taahhüt ettiğini, sözleşmenin imzalanmasından sonra müvekkili şirketin … teknik şartname ve üretim standartlarına uyum sağlanması için davalı şirket ile … arasında ciddi bir koordinasyon sağlanması için ciddi çaba harcadığını, bu süreçte taraflar arasındaki koordinasyonun sağlanması için toplantılar düzenlendiğini, taraflar arasında yazışmalar yapıldığını, müvekkilinin yeterli üretim ve ihracat rakamlarına ulaşabilmek için davacı dışında Türkiye genelinde aynı sektörden 11 ayrı şirket ile de benzer içerikte sözleşmeler imzaladığını, ancak davalının hukuka aykırı eylemlerinin, müvekkili şirketin … ile olan ilişkilerini zedelediğini, 2020 yılı Şubat ayında dava dışı şirketin verdiği siparişin davalı ve diğer şirketlere iletilmeye başlandığını, ancak kısa süre içinde … şirketinin 09.03.2020 tarihli e-posta ile sözleşmenin feshedildiğinin bildirildiğini, feshin davalının eylemleri sonucu gerçekleştiğini, müvekkilinin aracılığıyla gönderilmesi gereken emtianın, davacının aradan çıkartılması suretiyle, davalı şirket tarafından doğrudan …’ye satıldığını, davalının eylemi ile müvekkilinin uzun süre sürecek ticari ilişki kapsamında kazanacağı büyük miktarlı gelirden mahrum kaldığını, davalının haksız rekabet oluşturan eylemlerinin halen devam ettiğini, davalı şirketin halen düzenli olarak …’ye satış ve sevkiyat yaptığını, davalının eyleminin TTK’nın 54 vd. maddelerinde düzenlenen haksız rekabet niteliğinde olduğunu, TTK’nın 55/b-l maddesi gereğince sözleşmeyi ihlale veya sona erdirmeye yöneltmek şeklindeki eylemin haksız rekabet oluşturduğunu, davalının, dava dışı şirketi doğrudan sözleşme yapabilmek için müvekkili ile olan sözleşmesine aykırı davranmaya yönelttiğini, eylemler sonucu müvekkilinin uzun süre emek vererek oluşturduğu iş organizasyonunun tamamen dışında bırakıldığını, sözleşmenin nispiliği ilkesi gereği tarafların sözleşmeyi sona erdirebileceğini, ancak üçüncü kişilerin, sözleşme taraflarını sözleşmeyi ihlal etme veya sona erdirmeye yönlendirmesinin haksız rekabet oluşturduğunu, usul hukukunda uyuşmazlığın esasına yönelik ihtiyati tedbir kararı verilemeyeceği kuralı bulunduğunu ancak TTK’nın 61/1 maddesi uyarınca dava açma hakkını haiz bulunan kimsenin talebi üzerine mahkeme, mevcut durumun olduğu gibi korunmasına, 56 ncı maddenin birinci fıkrasının (b) ve (c) bentlerinde öngörüldüğü gibi haksız rekabet sonucu oluşan maddi durumun ortadan kaldırılmasına, haksız rekabetin önlenmesine karar verilebileceğinin düzenlendiğini, ileri sürerek, haksız rekabetin tespiti ve önlenmesine, davalının ABD’de yerleşik dava dışı … unvanlı şirkete ve bu şirketle organik bağı bulunun tüm şirketlere doğrudan veya dolaylı olarak herhangi bir ürün satışı yapmasının hüküm kesinleşinceye kadar TTK 61/1 uyarınca yasaklanmasına, tedbir kapsamına giren tüm ürünlere Gümrük İdareleri tarafından TTK 61/1-2 ve 4458 sayılı Gümrük Kanununun 57’nci maddesi uyarınca el konulmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili 29.07.2020 tarihli cevap dilekçesinde özetle; davanın yetkisiz ve görevsiz mahkemede açıldığını, ileri sürülen iddiaların muhatabının müvekkili şirket olmadığını, taleplerin zamanaşımına uğradığını, taraflar arasında rekabet ilişkisinin bulunmadığını, müvekkilinin dürüstlük kurallarına aykırı bir eylemenin bulunmadığını, müvekkilinin davacı ile müşterisi arasındaki sözleşmeyi devir almak amacıyla bir girişimde bulunmadığını, taraflar arasındaki ticari ilişkinin dava dışı … tarafından sonlandırıldığının dilekçede beyan edildiğini, müvekkili tarafından iddia edilen ihracatın yapılmadığını, anlaşmanın bilinmeyen bir nedenle dava dışı … şirketi tarafından feshedilmesinden müvekkilinin de zarar gördüğünü, sözleşme gereğince müvekkilinin ürettiği ürünlerin doğrudan dava dışı şirkete fatura karşılığı satılmasının düzenlendiğini, müvekkilinin gizlilik sözleşmesine uygun hareket ederek gizli belgeleri üçüncü kişilerle paylaşmadığını savunarak, davanın reddine karar verilmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI ÖZETİ İlk Derece Mahkemesinin kararında; “İhtiyati tedbirin şartları 6100 Sayılı Hukuk Muhakemesi Kanunu’nun 389/1 maddesinde genel olarak düzenlenmiştir. Bu yasa hükmüne göre mevcut durumda meydana gelebilecek değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından yada tamamen imkansız hale geleceğinden veya geçikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hallerinde uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilir.Bu itibarla incelenen dosya kapsamında davacı vekili tarafından davalı şirketin, Amerika Birleşik Devletleri’nde yerleşik olan dava dışı Accurıde Corporatıon unvanlı şirkete ve adı geçen şirketle arasında organik bağ bulunan tüm şirketlere doğrudan veya dolaylı olarak herhangi bir ürün satışı yapmasının hüküm kesinleşinceye kadar TTK 61/1 uyarınca yasaklanmasını ve tedbir kapsamına giren tüm ürünlere Gümrük idareleri tarafından TTK 61/1-2 ve 4458 sayılı Gümrük Kanunu’nun 57’inci maddesi uyarınca el konulmasını talep etmiş ise de; davanın esasını çözecek biçimde veya böyle bir sonuca yol açacak nitelikte ihtiyati tedbir kararı verilemeyeceğinden yine aksi durum ihtiyati tedbirin davanın yerine geçmesi sonucu doğuracağından ihtiyati tedbir talebinin reddine ” gerekçesiyle tedbir talebinin reddine karar vermiştir.Bu karara karşı davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde; müvekkilince sunulan delillerle iddianın yaklaşık ispatın ötesinde kanıtlandığını, müvekkili şirketin davalı ile dava dışı şirket arasındaki üretime ilişkin tüm şartları bir araya getirerek üretim ve ihracat yapılmasına olanak sağlanmasından sonra, davalının taraflar arasındaki gizlilik sözleşmesine aykırı eylemleri ile dava dışı şirketin sözleşmeyi feshettiğini, davalının buna rağmen dava dışı şirkete mal satmaya devam ettiğini, buna rağmen mahkemece delillerin değerlendirilmeden talebin reddine karar verilmesinin yerinde olmadığını, usul hukukunda uyuşmazlığın esasına yönelik ihtiyati tedbir kararı verilemeyecek ise de TTK’nın 61/1 maddesinde özel bir düzenleme yapılarak haksız rekabetin tespit ve önlenmesine karar verilebileceğini, davalının eylemlerinin açıkça dürüstlük kuralına aykırı olduğunu halde talebin reddinin yerinde olmadığını belirterek, ilk derece mahkemesinin ret kararının kaldırılarak ihtiyati tedbir kararı verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Talep, TTK’nın 61 maddesi uyarınca ihtiyati tedbir talebine ilişkindir.Talep dilekçelerinde, haksız rekabetin devamının yarattığı olumsuz etkilerin durdurulması ve düzeltilmesi yönünde esas üzerinden ihtiyati tedbir kararı verilmesi istenmiştir.İlk derece mahkemesince davacının ihtiyati tedbir talebinin reddine karar verilmiş, bu karara karşı davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.İstinaf incelemesi HMK’nın 355. maddesi uyarınca, istinaf başvuru nedenleri ve kamu düzenine aykırılık yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır.Dava, TTK’nın 54 ve devamı maddeleri gereğince açılmış haksız rekabet davasıdır. TTK’nın ihtiyati tedbirler başlıklı 61/1. maddesinde, ”Dava açma hakkına haiz bulunan kimsenin talebi üzerine mahkeme, mevcut durumun olduğu gibi korunmasına, 56.maddenin birinci fıkrasının b ve c bentlerinde öngörüldüğü gibi haksız rekabet sonucu oluşan maddi durumun ortadan kaldırılmasına, haksız rekabetin önlenmesine ve yanlış veya yanıltıcı beyanların düzeltilmesine ve diğer tedbirlere, hukuk usulu muhakemeleri kanunun ihtiyati tedbir hakkındaki hükümlerine göre karar verilebilir ” düzenlemesi yer almaktadır. Buna göre bu tür davalarda talep edilebilecek ihtiyati tedbir talepleri TTK’nın 61. maddesine göre değerlendirilmelidir. Burada hüküm bulunmayan konularda, tamamlayıcı hüküm olarak HMK’nın 389 vd. Maddelerinden yararlanılmalıdır. Bu yasal düzenlemeye rağmen ilk derece mahkemesi davacının tedbir talebini 6100 Sayılı Yasa’nın ihtiyati tedbir başlıklı 389. maddesi kapsamında değerlendirerek uyuşmazlığı tümden çözecek nitelikte tedbir kararı verilemeyeceği gerekçesiyle davacının tedbir talebinin reddine karar vermiştir. Oysa, öncelikle özel hüküm olan TTK’nın 61. maddesinin uygulanması gerekir. İlk derece mahkemesinin bu yasal düzenlemeyi dikkate almaksızın, davanın esasını çözecek şekilde tedbir kararı verilemeyeceğine ilişkin gerekçesi usule aykırı olmuştur.Haksız rekabetin koşullarının olayda gerçekleşip gerçekleşmediği, iddiaya konu eylemlerin sabit olup olmadığı konularındaki nihai değerlendirme, elbette devam etmekte olan yargılama sonunda verilecek esas hükümle ortaya çıkacaktır. Dosyanın mevcut durumu itibariyle haksız rekabet koşullarının mevcudiyeti, savunmada ileri sürülen konular ispata muhtaç durumdadır. Bu hususlar, yargılama içinde toplanıp incelenecek deliller ışığında yargılama sırasında ortaya çıkacaktır. Ara karar tarihi itibariyle HMK’nın 390/3. maddesinde belirtilen yaklaşık ispat koşulu gerçekleşmediğinden, değişen durumlara göre ilk derece mahkemesinde yeniden tedbir talep edilmesi de mümkün olduğundan, ihtiyati tedbir talebinin reddine dair ilk derece mahkemesi kararı sonucu itibariyle isabetli olup istinaf isteminin HMK’nın 353/1-b.1 maddesi geriğince esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;1-HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine,2-Davacı tarafından yatırılan harçların hazineye irad kaydına,3-Davacı tarafından istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların kendi üzerinde bırakılmasına,4-Gerekçeli kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine,5-Dosyanın, kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair;HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, oybirliğiyle ve kesin olarak karar verildi.22/10/2020