Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2020/1496 E. 2021/727 K. 10.06.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/1496
KARAR NO : 2021/727
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 19/06/2020
NUMARASI: 2020/226 E. – 2020/198 K.
DAVANIN KONUSU: Şirketin İhyası
Taraflar arasında görülen şirketin ihyası davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerle davanın kabulüne dair verilen hükme karşı, davalı tasfiye memuru tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine Dairemize gönderilmiş olan dava dosyası içerisindeki tüm belgeler okunup incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; ihyası istenilen Tasfiye Halinde … San. ve Tic. Ltd. Şti. aleyhine, iş kazası nedeniyle kurumun rücu alacağının tahsili amacıyla İstanbul 19. İş Mahkemesinin 2017/396 Esas sayılı dosyası ile dava açtıklarını, yargılama esnasında şirketin 05.01.2017 tarihinde tasfiyesine karar verilerek ticaret sicilinden terkin edildiğinin anlaşıldığını, mahkemece şirketinin ihyasının sağlanması için taraflarına süre verildiğini, ihyası istenilen şirket hakkında açmış oldukları davada taraf teşkilinin sağlanarak şirketin tüzel kişiliğinin ihyası gerektiğini ileri sürerek, şirketin tüzel kişiliğinin ihyasına ve tasfiye memuru olarak …’nın tayinine karar verilmesi talep ve dava edilmiştir.Davalı tasfiye memuru … vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı tarafından dava dışı Tasfiye Halinde … San. Ve Tic. Ltd. Şti. aleyhine iş kazası nedeniyle kurumun ödemiş olduğu bedellerin rucü edilmesi amacıyla 15.09.2017 tarihinde İstanbul 19. İş Mahkemesinin 2017/396 Esas sayılı dosyadan dava açıldığını, ancak şirketin 05.01.2017 tarihinde tasfiye edilerek sicile tescil ve ilan edildiğini, müvekkilinin tasfiye sürecinde tasfiye memuru olarak tüm hukuki gereklilikleri yerine getirdiğini, terkinden sonra açılan dava nedeniyle şirketin ihyasının TTK’nın 547. Maddesine aykırı olduğunu, anılan madde uyarınca ek tasfiyenin, tasfiye işlemleri tamamlanıp tasfiyenin bitirilmiş olmasına rağmen, daha sonra başkaca tasfiye önlemleri alınmasının zorunlu olduğunun anlaşılması halinde başvurulan geçici bir tedbir olduğunu, ancak zorunluluk bulunması halinde ek tasfiyeye gidilebileceğini, davacının rucü davasını açtığı tarihte tasfiyenin tamamlanması nedeniyle eksik tasfiyeden söz edilemeyeceğini, şirketin tasfiyesi sırasında davacının derdest bir davası bulunmadığı gibi doğmuş bir alacağının da bulunmadığını, tasfiye sürecinde alınması ihmal edilen herhangi bir tedbir bulunmaması nedeniyle ihya davasının yasal koşulların oluşmadığı gibi davacının korunmaya değer bir menfaati de bulunmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI ÖZETİ İlk Derece Mahkemesinin kararında; “….Tüm dosya kapsamı, toplanan deliller ile her ne kadar şirketin ticaret sicili kayıtları tasfiyenin tamamlandığı gerekçesi ile silinmiş ise de, tasfiyenin tamamlanmadığı, davalı şirket aleyhine alacak davası bulunduğu, İstanbul 19. İş Mahkemesi’nin 2017/ 396 Esas sayılı dosyasındaki davanın taraf teşkili sağlanarak görülebilmesi için davaya konu terkin edilen şirketin ihyası zorunlu bulunmakla davanın kabulü ile şirketin ihyasına, davanın İstanbul 19. İş Mahkemesi’nin 2017/396 Esas sayılı dosyasına yönelik olarak açılması nedeniyle, ihyanın yalnız görülen dava konusu ile sınırlı tutulmasına, ek tasfiye işlemlerini yerine getirmesi için ihyasına karar verilen şirketin son yetkili temsilci ve tasfiye memuru olan …’nın tasfiye memuru olarak atanmalarına…” gerekçesiyle davanın kabulü ile Tasfiye Halinde …Ticaret Limited Şirketinin İstanbul 19. İş Mahkemesinin 2017/396 Esas dosyasının görülüp sonuçlandırılması ve infazı işlemleriyle ilgili ek tasfiye işlemleriyle sınırlı olmak kaydıyla ihyasına, son tasfiye memurunun ek tasfiye için görevlendirilmesine, karar vermiştir.Bu karara karşı davalı tasfiye memuru … vekili istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davalı … vekili istinaf başvuru dilekçesinde;Önceki beyanlarını aynen tekrarla, TTK’nın 547. Maddesindeki ek tasfiye koşullarının gerçekleşmediğini, davacının rücu davasını açtığı tarihte şirketin tasfiyesinin tamamlanarak terkin edildiğini, davacının ise rücu davasından sonra tasfiyenin yapıldığını iddia ettiğini, tasfiye sırasında dava bulunmadığı gibi davacının alacağının da bulunmadığını, hakimin davayı aydınlatma görevini yerine getirerek uyuşmazlık noktalarını tespit ederek buna ilişkin inceleme yapması gerekirken, ihtilaflı noktaların belirlenmeden yargılama yapılarak hüküm verilmesinin usulsüz olduğunu, ilk derece mahkemesi kararının Anayasa’da belirlendiği şekilde gerekçeli olmadığını, gerekçeli kararda cevap dilekçesinde ileri sürülen hususların değerlendirilmediğini, dilekçede ileri sürülen hususların ve dava tarihlerinin hukuki yarar bakımından önemli olmasına rağmen bu hususlar değerlendirilmeden verilen kararın hatalı olduğunu, bir çok kararda mahkeme kararının gerekçesiz olmasının bozma veya kıldırma nedeni yapıldığını, cevap dilekçesinde belirtildiği gibi tasfiye işlemlerinin hukuka uygun şekilde yapılıp yapılmadığı ve bu işlemlerde tasfiye memurunun sorumluluğunun bulunup bulunmadığı noktasında delillerinin sunulduğunu, maddi vakıaların aydınlatılması için dayanılan tanıkların dinlenmediğini, davanın esasını ilgilendiren önemli delillerin toplanmadan karar verilmesinin kararın kaldırılması nedeni olduğunu belirterek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, TTK’nın 547. Maddesi uyarınca, tasfiye sonucu sicilden terkin edilen şirketin, ek tasfiye işlemleri için ticaret siciline yeniden tescili (ihyası) talebine ilişkindir.İlk derece mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiş; bu karara karşı, davalı tasfiye memuru vekili tarafından, yasal süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, ileri sürülmüş olan istinaf başvuru nedenleriyle ve kamu düzenine aykırılık yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır.TTK’nın 547. maddesi gereğince “(1) Tasfiyenin kapanmasından sonra ek tasfiye işlemlerinin yapılmasının zorunlu olduğu anlaşılırsa, son tasfiye memurları, yönetim kurulu üyeleri, pay sahipleri veya alacaklılar, şirket merkezinin bulunduğu yerdeki asliye ticaret mahkemesinden, bu ek işlemler sonuçlandırılıncaya kadar, şirketin yeniden tescilini isteyebilirler. (2) Mahkeme istemin yerinde olduğuna kanaat getirirse, şirketin ek tasfiye için yeniden tesciline karar verir ve bu işlemlerini yapmaları için son tasfiye memurlarını veya yeni bir veya birkaç kişiyi tasfiye memuru olarak atayarak tescil ve ilan ettirir”. Bir şirket veya kooperatifin ihyası davasında davacı taraf, şirket ortaklarından herhangi biri, şirket veya kooperatifin en son yetkilileri, o şirkette veya kooperatifte daha önce çalışmış bulunan herhangi bir işçi, şirket veya kooperatiften alacağı bulunan herhangi bir gerçek veya tüzel kişi alacaklı, özetle hukuki menfaati bulunan herhangi bir kişi olabilir. İhya davalarında davalı taraf ise şirket veya kooperatifin en son tasfiye memuru veya tasfiye kurulu ile yasal hasım konumunda bulunan ticaret sicili müdürlükleridir.Davacının, tasfiyenin tamamlanmasından sonra tasfiye edilen şirket hakkında rücu davası açtığı sabittir. Başka bir anlatımla tasfiyenin tamamlanarak şirketin sicilden terkin edildiği tarihte davacı tarafından is kazasından kaynaklanan rücu alacağına ilişkin İstanbul 19. İş Mahkemesinin 2017/396 Esas sayılı davası henüz açılmamıştır. Dava dilekçesindeki anlatımlardan, iş kazasının 22.08.2015 tarihinde meydana gelmiş olup, davacı kurumca iş kazası nedeniyle bağlanan aylık ve ödemeler nedeniyle alacağının rücusunun gerekip gerekmediği yargılamaya muhtaçtır. Yargılamanın yapılabilmesi için şirketin ihyası gerekmektedir. Davalı vekilince cevap dilekçesinde ileri sürülen hususlar rücu davasında değerlendirilerek, alacağın bulunup bulunmadığına ilişkin davalı savunmalarının değerlendirileceği açıktır. Mevcut şekliyle tasfiye öncesi gerçekleşen bir iş kazası bulunması nedeniyle, tasfiye işlemlerinin tam olarak yapıldığından söz edilemeyeceği gibi, tanık anlatımlarıyla da tasfiyenin eksiksiz tamamlandığı kanıtlanamayacaktır. İlk derece mahkemesince ek tasfiyenin koşulları yönünden gerekli inceleme yapılarak, yeterli gerekçe oluşturulduğu belirlenmekle kararın gerekçesiz olduğundan söz edilemez. Mahkeme hüküm ve gerekçesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmadığından davalı tasfiye memuru vekilinin tüm istinaf başvuru nedenleri yerinde görülmemiştir.Açıklanan bu gerekçelerle, ilk derece mahkemesinin gerekçesi ve kararı isabetli olmakla, davalı tasfiye memuru vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca esastan reddine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;1-HMK’nın 353/1.b.1.maddesi uyarınca davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine,2-Davalı tarafından yatırılan istinaf başvuru harçlarının Hazineye irad kaydına, bakiye 4,90 TL istinaf harcının davalıdan tahsiline, 3-Davalı tarafından istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların kendi üzerinde bırakılmasına,4-Duruşma açılmadığından avukatlık ücreti tayinine yer olmadığına,5-Gerekçeli kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine,6-Dosyanın, kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair;HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, oybirliğiyle ve kesin olarak karar verildi. 10.06.2021