Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2020/1495 E. 2020/1405 K. 10.12.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/1495
KARAR NO: 2020/1405
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İstanbul 17. Asliye Ticaret Mahkemesi
NUMARASI: 2018/484 Esas – 2020/52 Karar
TARİHİ: 17/02/2020
DAVA: İtirazın İptali
Taraflar arasında görülen itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı gerekçeyle milletler arası yetki itirazının kabulü ile davanın usulden reddine dair verilen karara karşı, davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya içerisindeki tüm belgeler okunup, incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili … Sigorta A.Ş.’nin sigortacılık işi ile iştigal eden Türkiye’nin önde gelen sigorta şirketlerinden biri olduğunu, dava dışı sigortalı … AŞ’ye ait emtianın nakliyat Emtia Sigorta Poliçesi ve Abonman Sözleşmesi ile müvekkili tarafından teminat altına alındığını, müvekkilinin sigortalısına ait nar emtiasının … nolu konteynere konularak 29.01.2018 tarihli … numaralı konşimento tahtında … Gemisi ile İzmir/Türkiye’den Felixstowe/İngiltere’ye taşındığını, emtiaların teslimi sırasında yapılan kontrollerde emtianın bir kısmının çürüdüğünün ve üzerinde lekelenmeler olduğunun tespit edildiğini, Eksperlerce, konteyner içi ısı kayıt dökümleri incelendiğinde nar emtiası için istenen taşıma sıcaklığının +5 derece olmasına rağmen seyir sırasında sıcaklığın yüksek olduğunun tespit edilerek; taşıma sırasında arzu edilen ısı derecesının sevkiyat süresince sağlanamamış olması nedeniyle emtianın bozulduğu kanaatine varıldığını, alıcı firma tarafından emtiaların ayıklanarak zarar bedeline ilişkin borç makbuzu düzenlendiğini ve zarar tutarının müvekkilinin sigortalısından talep edildiğini, davalı … A.Ş.tarafından navlun faturasının düzenlenerek navlun ücretinin bizzat tahsil edildiğini, davalı …’in 29.01.2018 tarihli … numaralı konşimentoyu düzenlemiş olup, dava konusu olayda TTK m.1191 gereğince fiili taşıyan konumunda olduğunu, davadışı sigortalının uğradığı zararın müvekkilince tazmin edildiğini, müvekkilinin 6102 sayılı TTK’nın 1472.maddesine göre hukuken sigortalının haklarına halef olduğunu, taşıyanın hem kendisinden beklenen dikkat ve özeni göstermediğini, hem de hasarın eşyanın kendi hakimiyetinde bulunduğu sırada meydana geldiğini, dolayısıyla TTK 1178.maddesi uyarınca taşıyanın sorumluluğunun söz konusu olduğunu, davalı borçlular aleyhine İstanbul … İcra Müdürlüğü … E. Sayılı dosyası kapsamında başlattıkları takibe borçlular tarafından yapılan itirazın haksız ve mesnetsiz olup iptali gerektiğini ve davalıların %20’den aşağı olmamak üzere icra inkâr tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı …(…)ye İzafeten … A.Ş vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı tarafından davadışı … AŞ’ye (“…”) ait nar emtiasının, … no’lu konteynerc konularak 29 Ocak 20I8 tarihli ve … no’lu konşimento tahtında … Gemisi ile İzmir/Türkiye’den Felixstowe/İngiltere’ye taşınması sırasında Nakliyat Emtia Sigorta Poliçesi vc Abonman Sözleşmesinin (Sigorta Poliçesi) ile teminat altına alındığını, emtianın teslimi anında bir kısmının çürüdüğünü ve üzerinde lekelenmeler olduğunun tespit edildiğini, konteynerlerin ısı kayıt dökümleri incelendiğinde nar emtiası için istenen taşıma sıcaklığının +5 derece olmasına rağmen, seyir sırasındaki sıcaklığın daha yüksek olduğunun tespit olunduğunu ve dava konusu hasarın bu durumdan kaynaklandığını, müvekkili şirketin fiili taşıyan, …’nin ise akdi taşıyan olduğundan bahisle hasardan doğan zararların tazmininden sorumlu olduklarını, davacının dava dışı nin zararlarını tazmin etmiş olduğundan hukuken sigortalının haklarına halef olduğunu iddia ettiğini ve İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı dosyasına müvekkili şirket ve … tarafından sunulan itirazların iptalini talep ettiklerini, davacının iddia ve taleplerinin usule ve yasaya aykırı olduğundan kabule şayan olmadığını, Milletlerarası yetki itirazları doğrultusunda mahkemenin işbu davayı görmeye yetkili olmadığını, davacının TTK kapsamında halef sıfatını kazanmadığını, hasar bildirim yükümlülüğünün davacı tarafından yerine getirilmediğini bu nedenlerle davanın usulden, husumet yokluğundan ve esastan reddine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı …yönünden iş bu dosyadan tefrik kararı verilerek, kararı veren ilk derece mahkemesinin 2020/61 E. Sayılı dosyasına kaydedilmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk Derece Mahkemesinin 17/02/2020 tarihli, 2018/484 Esas – 2020/52 Karar sayılı ek kararıyla,”…Tüm dosya kapsamına göre dava konusu uyuşmazlığın yabancı unsur taşıması, mahkememizin yetkisinin münhasır yetki esasına göre düzenlenmemiş olması, uyuşmazlığın borç ilişkisinden doğması ve konişmentoya yetki ve uygulanacak hukuka ilişkin konulan şartın geçerli ve bağlayıcı olduğu…” gerekçesiyle, milletler arası yetki itirazının kabulü ile mahkemenin yetkisizliği nedeniyle davanın usulden reddine, karar verilmiştir. Bu karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle: Davalının yetki itirazının HMK’nın 19/2. maddesi gereğince geçersiz olduğu halde ilk derece mahkemesince yetki itirazının kabulüne karar verilmesinin hukuka aykırı olduğunu, ayrıca davalının cevap dilekçesinde sunduğu yetki şartı tercümesinde Şangay Mahkemeleri yetkili gösterilmişken, konşimento aslı ile birlikte sunduğu konşimento tercümesinde ise Londra Mahkemelerini yetkili gösterildiğini, söz konusu çelişkiye rağmen mahkemece yetkisizlik kararı verilmesinin açıkça hukuka aykırı olduğunu, Yetki anlaşmasının tek taraflı yapılamayacağını, yetki anlaşmasının geçerli olabilmesi için her iki tarafça da imza altına alınmış olması gerektiğini, her iki tarafça imza altına alınmamış olması sebebiyle konşimentonun arkasında bulunduğu iddia edilen yetki şartının, TBK’nın 14. maddesine aykırı olup HMK’nın 17-18. maddeleri uyarınca yetki anlaşmasının hukuken geçersiz olduğunu, Kabul anlamına gelmemek kaydıyla, yetki şartını içeren klozun bir an için geçerli olduğu düşünülse dahi bu klozun, TBK’nın 20 ve 21. maddeleri kapsamında genel işlem şartı olup davalının yetki itirazının reddi gerekirken, verilen kararın açıkça hukuka aykırı olduğunu, kaldı ki davalının cevap dilekçesindeki yetki itirazı ile yetki itirazına dayanak sunduğu evrakların birbiriyle çelişkili olduğunu, Bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasına ve davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, davacı tarafından nakliyat sigorta poliçesi ile sigortalanan ve hasarlanan emtialar nedeniyle dava dışı sigortalıya ödenen tutarın, halefiyet ilkesi gereğince davalı taşıyıcıdan tahsili için başlatılan takibe vaki itirazın İİK’nın 67. maddesi uyarınca iptali ve icra inkar tazminatının tahsili istemine ilişkindir. İstinaf incelemesi HMK’nın 355. maddesi uyarınca, istinaf başvuru nedenleri ve kamu düzenine aykırılık yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. İstanbul … İcra Dairesinin … esas sayılı dosyasının incelenmesinde; takip talebindeki alacaklının … Sigorta A.Ş. olduğu, Borçluların ise … A.Ş ve ….’ye İzafeten … A.Ş. olduğu görülmektedir. Her iki borçlu da takibe itiraz etmiş, eldeki itirazın iptali davası her iki davalı için açılmış, yargılama sürecinde …yönünden dava tefrik edilmiştir. Söz konusu davada satıcı ve gönderici sigortalı, dava dışı … A.Ş.’dir. Alıcı ise dava dışı … Ltd. Dir. Taşıyan gemi yabancı bayraklı olmakla söz konusu emtianın taşınmasını … Şti. gerçekleştirmiştir. İlk derece mahkemesince uyuşmazlığın yabancılık unsuru taşıdığı gözetilerek; 5718 sayılı Yasa’nın 47. maddesine göre davanın yetki sözleşmesinde belirtilen yerde görülebileceği, Türk Mahkemelerinin ancak yabancı mahkemenin kendisini yetkisiz sayması ya da Türk Mahkemelerinde yetki itirazında bulunulmaması hallerinde uyuşmazlığa bakabileceği kanaatiyle yetki yönünden dava şartı yokluğu nedeniyle davanın usulden reddine karar verilmiştir. 5718 sayılı MÖHUK’un “Yetki anlaşması ve sınırları” başlıklı 47. maddesi hükmü ile Türk mahkemelerinin yer itibariyle yetki kurallarının münhasır yetki esasına göre tayin edilmediği hâllerde, tarafların, aralarındaki yabancılık unsuru taşıyan ve borç ilişkilerinden doğan bir uyuşmazlığın yabancı bir devletin mahkemesinde görülmesini kararlaştırmalarının Türk Hukuku bakımında da geçerli olacağı düzenlenmiştir. Yabancı devlet mahkemesine yetki tanıyan anlaşmanın Türk hukuku bakımından hukuki değer taşıması için öncelikle yazılı ve taraflar arasında yabancılık unsuru taşıyan ve borç ilişkisinden doğan bir uyuşmazlığa ilişkin olmalıdır. İkinci olarak söz konusu uyuşmazlık yönünden kanun tarafından münhasır bir mahkeme tayin edilmemiş olmalıdır. Üçüncü olarak ise yetki anlaşması “uyuşmazlığın yabancı bir devletin mahkemesinde görülmesi konusunda” olmalıdır. Diğer yandan yetki anlaşmasıyla yetkilendirilen yabancı devlet mahkemesinin HMK’nın 17 ve 18. maddelerindeki düzenlemeye paralel olarak “belirli” olması şartı MÖHUK’un 47. maddesi yönünden de aranmalıdır. Seçilen mahkemenin belirli olduğunun kabulü için yetkili kılınan mahkeme ismen zikredilmiş olmalıdır. Somut uyuşmazlıkta ise açıkça uyuşmazlığın çözümünde Londra Yüksek Mahkemelerinin yetkili olduğu kararlaştırılmıştır. Bu sebeple yetki şartı”belirli olma” kriterini taşımaktadır. Taşıyan ile gönderilen (konişmentonun meşru hamili) arasındaki ilişkide konişmento esas alınır ( TTK.m.1237/1). Dolayısıyla konişmento hamili gönderilen eşyayı teslim alma hakkının kapsam ve koşulları, navlun sözleşmesinden bağımsız olarak konişmentoya göre belirlenir. TTK.m.1237/2 hükmünde ‘taşıyan ile taşıtan arasındaki ilişki ise navlun sözleşmesi hükümlerine bağlı kalacağı’ öngörülmüş olmakla birlikte navlun sözleşmesi hakkında ayrı bir belgenin düzenlenmediği hallerde, taşıyan ile taşıtan arasındaki ilişkide de konişmento esas alınır; zira konişmento bir navlun sözleşmesi yapıldığını ve şartlarını tespit eder (TTK.m.1228/1) (Kender/Çetingil/Yazıcıoğlu, s.193). Davaya konu konşimentonun ön yüzünün tercümesinde tacirlerin her biri şahsen imzalamış gibi bu deniz yolu konşimentosu hüküm ve koşulları ile bağlı olduklarını kabul ettikleri yazılıdır. Konşimentonun 26. maddesinde açıkça yetkiye ilişkin şartın kararlaştırıldığı görülmektedir. Bahsi geçen 26. madde konşimentodan kaynaklanan uyuşmazlıkların Londra Yüksek Mahkemelerinde görüleceği kararlaştırılmıştır. Taraflar arasında yabancılık unsuru taşıyan borç ilişkisi mevcut olup, bu ilişkiden doğan uyuşmazlıkların yabancı bir devlet mahkemesinde görülmesi konusunda tarafların anlaşması mümkündür. Davada münhasır yetki veya ve kamu düzeni sözkonusu değildir. Konişmentoda yükleten davacının sigortalısı olup, konişmentonun koşulları ile yükleten ve onun halefi davacı … bağlıdır. Yetkili kılınan mahkemenin belirli bulunduğu, yetki sözleşmesinin taraflarının tacir olduğu, özenli davranmakla yükümlü oldukları, tacirler arasında TTK hükümlerinin uygulanması gerektiği, konişmentodaki yetki şartının TBK’nın 21/2. maddesi anlamında taşıma ilişkisinin niteliğine aykırı bir kayıt olmadığı, uluslararası yetki şartının aynı Kanun’un 25. maddesi anlamında dürüstlük kuralına aykırı haksız işlem şartı niteliğinde olmadığı, buna göre yetki sözleşmesi geçerlilik koşullarını taşımakta olduğu kanaatine varılmıştır. HMK’nın 17. maddesi gereğince yetki sözleşmesinde belirlenen yetki şartının düzenlemesine göre yasadaki diğer yetkili mahkemelerin yetkisini kaldırmakta olup, davanın yetki sözleşmesinde belirlenen mahkemeden başka, somut uyuşmazlıktaki gibi, Türk Mahkemesinde açılamayacağı açıktır. Bu açıklamalara göre, davacı vekilinin yetki şartında yetkili mahkemenin belirli olmadığı, yetki anlaşmasının tek taraflı olup geçersiz olduğu, yetki klozunun TBK’nın 20-21. maddeleri uyarınca genel işlem şartı niteliğinde olup yazılmamış sayılması gerekeceği yönündeki istinaf nedenleri yerinde görülmemiştir. HMK’nın 114/1.a.maddesi uyarınca Türk Mahkemelerinin uluslararası yetkisinin bulunması dava şartı olarak düzenlenmiştir. Davalı tarafından cevap dilekçesinde ve süresinde milletler arası yetki itirazında bulunulduğu anlaşılmaktadır. Mahkemece milletler arası yetki itirazının yerinde görülmesi halinde, davanın dava şartı yokluğundan usulden reddine karar verilmekle yetinilecek olup, ayrıca dosyanın yetkili mahkemeye gönderilmesine karar verilmeyecektir. Buna göre Taraflar arasında yabancı mahkemeyi yetkilendiren milletler arası yetki sözleşmesi bakımından HMK’nın 19/2. maddesi kapsamında değerlendirme imkanı bulunmadığı kanaatine varılmıştır. Bu nedenle davalının milletler arası yetki itirazında önce Çin Şangay mahkemelerinin yetkili olduğunu beyan ederek itirazda bulunduğu, ancak konşimentoya göre Londra Yüksek Mahkemesinin yetkisinin düzenlendiği, buna göre davalının milletler arası yetki itirazının usulsuz olması nedeniyle kabul görmeyeceği yönündeki davacı istinafı da yerinde görülmemiştir. Açıklanan bu gerekçelerle, HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca, davacının istinaf başvurusunun esastan reddine, 2-Davacı tarafından yatırılan istinaf başvuru harçlarının Hazineye irad kaydına, 3-Davacı tarafından istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların kendi üzerinde bırakılmasına, 4-Gerekçeli kararın Dairemiz Yazı İşleri Müdürlüğünce taraflara tebliğine, 5-Dosyanın, karar kesinleştikten sonra, kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair; HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, oybirliğiyle ve temyiz yasa yolu açık olarak karar verildi. 10.12.2020
KANUN YOLU: Gerekçeli kararanın taraflara tebliğ tarihlerinden itibaren yasal iki haftalık süreler içinde temyiz yolu açıktır.