Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2020/1486 E. 2020/1261 K. 19.11.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/1486
KARAR NO: 2020/1261
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İstanbul Anadolu 13. Asliye Ticaret Mahkemesi
NUMARASI: 2020/313 Esas – 2020/258 Karar
TARİHİ: 02/07/2020
DAVA: Zayi Belgesi Verilmesi
Davacı tarafından hasımsız olarak açılan zayi belgesi verilmesi davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik karara karşı davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya içerisindeki tüm belgeler okunup, incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacı dava dilekçesinde özetle; Müvekkili şirketin 24/01/2020 tarihinde şube açılışı kararı almak üzere Yönetim Kurulu Karar defterine karar almak istediğini, ancak bütün aramalara rağmen bulunamadığını, şirketin yeni bir karar defteri çıkartabilmesi ve faaliyetlerini sürdürebilmesi için noterliklerce zayi belgesinin istendiğini, şu halde müvekkil şirketin yönetim organı olan Yönetim Kurulunun Karar defteri zayi olduğu için toplanamadığını, bu nedenlerle müvekkili şirket yönetim kurulu karar defterinin zayi olduğunun tespitine ve zayi belgesi verilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk Derece Mahkemesinin 02/07/2020 tarihli, 2020/313 Esas – 2020/258 Karar sayılı kararıyla,”… somut olaya bakıldığında, davacı tarafça, zayi olduğu bildirilen şirketin yönetim kurulu karar defterine yönelik olarak doğal afet ya da hırsızlık iddiasında bulunmadığı görülmektedir. Davacı taraf şirket karar defterinin kaybolduğunu ve şirket merkezinde tüm aramalara rağmen bulunamadığını iddia etmiştir. Dava dilekçesindeki açıklamadaki olayların gerçekleşme biçimine göre tacir sıfatına haiz olan davacının tacir olmanın hüküm ve sonuçları bakımından basiretli bir iş adamı gibi davranma yükümlülüğünü yerine getirmediği çok açıktır. Zira zayi olduğu iddia edilen ticari defterin özenle korunması ve saklanması zorunludur. Öte yandan davacı şirketin maddi kayıplar yaşama ihtimali ve işlerini yürütebilmesi de zayi belgesi verilme koşulu olarak yasada düzenlenmemiştir. Öyleyse kanunun saklanması zorunlu ticari defterin kaybolduğu iddiasının TTK’nin 82/7. fıkrasında düzenlenen doğal afetler ( yangın, su baskını, yer sarsıntısı) veya hırsızlık kavramlarına girmediği açıktır. Bu nedenlerle dosya kapsamına göre davanın aydınlandığı anlaşılmakla başkaca araştırma yapılmasına ve delil toplanmasına gerek görülmemiştir. Kaldı ki, zayi nedeniyle ticari defter ve belgelerin iptal edilebilmesi için yaklaşık ispat yeterli olmayıp tam ispat aranmaktadır. Binaenaleyh, TTK’nin 82/7. fıkrasına dayanmayan ve bu kapsamda yerinde bulunmayan…” davanın reddine karar verilmiştir. Bu karara karşı davacı vekili tarafından tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle: Müvekkilinin basiretli bir iş adamı gibi davranma yükümlülüğünü yerine getirdiğini, karar defterinin kaybolmasında hiçbir kusuru bulunmadığını, zayi belgesi verilebilecek haller yasada örnekleme yoluyla sayıldığını, ilk derece mahkemesinin iddianın yasada düzenlenen kavramlardan birine girmediğinden bahisle taleplerini reddetmesinin hukuka aykırı olup kaldırılması gerektiğini, Yasada zayi belgesi verilebilecek hallerin sınırlı sayıda düzenlenmediği ve örneklerle çoğaltılabileceğini, Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 14.02.2017 tarih 2015/15281 Esas 2017/813 Kararın ekte olduğunu, kararda da izah edildiği üzere, yönetim kurulu karar defterine yönelik olarak doğal afet ya da hırsızlık iddiasında bulunulmadığı; müvekkilinin basiretli bir iş adamı gibi davranma yükümlülüğünü yerine getirmediğinden hareketle davanın reddine karar verilmesinin hukuka aykırı olduğununu, Defterin kaybolmasında kusuru bulunmayan müvekkilinin zayi belgesi alamadığını ve yeni bir karar defteri çıkartamadığı için mağdur olduğunu, Müvekkili şirket yönetim organı olan yönetim kurulu, karar defterinin zayi olduğundan toplanamamakta aylardır şube açılışı gibi hayati kararları alamadığını, bunun yanı sıra tüm dünyayı etkisi altına alan pandemi sürecinde ekonomide yaşanan dalgalanmalardan müvekkilinin de etkilendiğini, ancak kredi başvurusu yapamadığını, çalışanları için kısa çalışma ödeneğine başvuramadığını, zira tüm bu işlemler için başvurulan kurumlar alınan kararların ibraz edilmesini talep ettiklerini belirterek, Zayi talebinin reddedilmesinin müvekkilinin ticari işlerini yapamaz hale gelmesine sebebiyet verdiğini ve müvekkilinin mahkeme eli ile mağdur edildiğini, müvekkilimizin telafisi mümkün olmayan kayıplara uğramaması ve daha fazla mağduriyet yaşamaması için hukuka aykırı ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak taleplerinin kabulüne karar verilmesi talep etmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, TTK’nın 82/7. maddesi gereğince hasımsız açılan zayi belgesi istemine ilişkindir. Davacı, şirkete ait yönetim kurulu karar defterinin zayi olduğu iddia etmiştir. İlk derece mahkemesince, davanın reddine karar verilmiştir. İstinaf incelemesi HMK’nın 355. maddesi uyarınca, istinaf başvuru nedenleri ve kamu düzenine aykırılık yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. Türk Ticaret Kanunu’nun 82/7. maddesi uyarınca, bir tacirin saklamakla mükellef olduğu defter ve kâğıtlar hırsızlık veya yangın, su baskını, yer sarsıntısı gibi bir afet sebebiyle ve kanuni müddet içinde ziya uğrarsa, tacir ziyaı öğrendiği tarihten itibaren on beş gün içinde ticari işletmesinin bulunduğu yerin yetkili mahkemesinden kendisine zayi belgesi verilmesini isteyebilir. Mahkeme, lüzumlu gördüğü delillerin toplanmasını da emredebilir. TTK’nın 82/7. maddesinde, zayi belgesi verilmesini gerektirecek zayi olma durumları sınırlı olarak sayılmamış ise de tacirin zayi belgesi isteyebilmesi için, defterlerin zayi olmasında kusur ve sorumluluğunun bulunmaması, tedbirli bir tacir gibi davranmasına rağmen zayi olayına engel olamamış durumda olması gerekir. Somut olayda; davacı şirkete ait yönetim kurulu karar defterinin tüm aramalara rağmen bulunamadığı belirtilmiş ve nitekim buna ilişkin 24.01.2014 tarihli tutanak ibraz edilmiştir. Tacirin yukarıda bahsedilen kanun maddesinden yararlanabilmesi için ticari defter ve belgelerinin korunabilmesi amacıyla gerekli dikkati ve ihtimamı göstermiş olması gerekmektedir. Ayrıca, ziya durumunun tacirin iradesi dışında meydana gelmesi zorunludur. Somut olayda; tacir ziya durumunun nedenini dahi açıklayamamıştır. Tacirin belgelerini muhafazada gerekli dikkat ve özeni göstermesi gerekir. Zayi belgesi verilmesi istenilen defterin ne şekilde ve ne zaman zayi olduğuna dair somut bir iddia ve kanıt dahi sunulmamıştır. Davacı tacirin, defterin muhafazasında gerekli dikkat ve özeni göstermediğinden, ilk derece mahkemesince verilen red kararı isabetli olup, aksi yöndeki istinaf nedenleri yerinde değildir. (Yargıtay 11 H.D’si 04/02/2008 tarih, 2006/14049 E. 2008/956K. Sayılı ilamı). Açıklanan bu gerekçelerle, HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, istinaf başvurusunun esastan reddine dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-HMK’nın 353/1.b.1.maddesi uyarınca, davacının istinaf başvurusunun esastan reddine, 2-Davacı tarafından yatırılan istinaf başvuru harçlarının Hazineye irad kaydına, 3-Davacı tarafından istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların kendi üzerinde bırakılmasına, 4-Gerekçeli kararın ilk derece mahkemesince davacı vekiline tebliğine, 5-Dosyanın kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair; HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, oybirliğiyle ve kesin olarak karar verildi. 19/11/2020
KANUN YOLU: HMK’nın 362/1.ç maddesi uyarınca, karar kesindir.