Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2020/1460 E. 2023/1122 K. 20.06.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/1460
KARAR NO: 2023/1122
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 27/01/2020
NUMARASI: 2019/150 E. – 2020/85 K.
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerle davanın kabulüne dair verilen karara karşı, davalı tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine Dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili, dava dilekçesinde özetle; taraflar arasında muhtelif tarihlerde paslanmak çelik saç, kaburga, trapez, saç kasa gibi saç malzemelerinin satımından kaynaklı ticari ilişkiden oluşan 34.876,46 TL cari hesap alacağı bulunduğunu, davalının cari hesap borcuna mahsuben 30.06.2017 vade tarihli 10.000 TL bedelli kambiyo senedi vermesine rağmen senet bedelinin henüz ödenmediğini, müvekkilinin alacağının tahsili amacıyla başlatılan takibe yönelik itirazın haksız olduğunu ileri sürerek, 24.876,46 TL alacağın tahsili amacıyla Bakırköy … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasında başlatılan takibe yönelik itirazın iptaline, takibin devamına ve icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili, savunmasında özetle; müvekkilin adresi itibariyle yetkinin İstanbul mahkemelerine ait olduğunu, tarafların uzun yıllara dayalı ticari ilişkisi bulunduğunu, tarafların her yıl mutabık kaldıkları cari hesap borcunun müvekkilince ödendiğini, müvekkilinin çoğunlukla emtianın tesliminden önce ödeme yaparak emtia satın aldığını, müvekkili şirketin 2017 yılından itibaren cari hesapta davalıdan alacaklı hale geldiğini, buna rağmen davacının cari hesabında görülen alacağın bir hesap hatasından kaynaklanıp kaynaklanmadığını araştırmadan ve müvekkiline bildirmeden takip başlattığını, cari hesap tablosunda 24.876,46 TL borç bakiyesi görünmesine rağmen kötü niyetli olarak 34.876,46 TL miktarlı icra takibi başlatıldığını savunarak, davanın reddi ile kötü niyet tazminatına karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; “…Dava iki adet (2016 yılı … -… seri nolu) fatura alacağına dayalı itirazın iptali davasıdır. Davacı taraf davalı aleyhine Bakırköy … İcra Müdürlüğü’ nün … sayılı dosyası ile fatura alacağından kaynaklı 34.876,46 TL fatura ,692,27 TL işlemiş faiz toplamı 35.568,73 TL üzerinden 09/02/2017 tarihinde takip başlattığı ,davalının borcu olmadığı savı ile süresinde takibe itirazı üzerine iş bu itirazın iptali davasının 1 yıllık süre içerisinde ve dava değeri 24.876,46 TL üzerinden açıldığı anlaşılmakla; Taraflar arasında 2010-1016 yılları arasında 7 yıl süre ile mutabakat yapılmadan cari hesap ilişkisinin devam ettiği, Her iki tarafın da hatalı ve eksik kayıtlama yaptığının bilirkişi incelemesi ile anlaşıldığı ,ancak her iki tarafça da beyanda bulunulmadığı ve düzeltme kaydının yapılamadığı, Kaldırma kararı öncesi 19/02/2018 tarihli bilirkişi raporuna ve aynı bilirkişinin ek raporlarına göre bir kısım eksik evrakların taraflarca ikmal edilemediği ancak davalının alacaklı olduğuna yönelik rapor düzenlendiği bu sebeple davanın reddedildiği, Ancak; Davalı yanın takibe itirazda cari hesaptan kaynaklı borcu olmadığını savunmuş ise de; cari hesaba konu faturalara ilişkin ürün/hizmeti teslim almadığı savında bulunmadığı görülmüş ;yargılama aşamasında ise fatura konusu mal/hizmeti teslim almadığına yönelik beyanda bulunduğu ancak davalının kendi ticari defter ve belgeleri ve ba bildirimleri ile isticvap beyanı karşılaştırıldığında isticvap beyanının gerçeğe uygun olmadığının anlaşıldığı, Kaldırma kararı öncesi bilirkişi raporu, isticvap daveti ile alınan beyan ve ba-bs formları hususu birlikte değerlendirildiğinde çelişkili olduğu kanaatine varılmış ve yeni bir bilirkişiden rapor tanzimi istenilmekle ; Davalı taraf isticvap daveti ile dava konusu malları teslim almadığı savında bulunmuş ise de yeniden yapılan yargılama sonucunda davalının dava konusu faturaları ticari defterlerine kayıtladığı ve de ba formu ile vergi dairesine bildirdiği anlaşılmıştır. Teslim hususu açıklığa kavuşturulmuş olup , dava konusu (2016 yılı … -… seri nolu) faturalar davalı tarafın ticari defterlerinde kayıtlı olup ancak; davalı taraf fatura bedellerini ödediğine ilişkin belge ibraz edememiştir. İş bu faturaların toplamının; 47.791,58 TL olduğu, icra takibinin ise; 34.786,46 TL üzerinden yapıldığı, Dava dilekçesinde davalının bu faturalara istinaden 30.06.2017 vadeli 10.000,00 TL senet aldığını ikrar ettiği ve dava esas değerinin 34.786,46-10.000=24.876,46 TL üzerinden açıldığı anlaşılmakla ; davalı taraf fatura konusu mal/hizmeti satın aldığı ancak karşılığını ödediğine ilişkin delil ibraz etmemesi sebebi ile davacı yan ticari defterlerine göre tespit edilen davacının davalının 10.000,00 TL senet karşılığı kısmi ödeme beyanı esas alınarak 18/10/2019 tarihli bilirkişi raporuna uyarınca hesaplanan davacının 24.876,46-TL alacağına yönelik; Davanın Kabulüne,Bakırköy …İcra Dairesi’nin … esas sayılı dosyasına davalının yaptığı itirazın talep gibi asıl alacak 24.876,46-TL üzerinden iptaline, takibin bu miktar üzerinden kaldığı yerden devamına alacak faturaya dayalı olup likit sayılacağından davalı icra inkar tazminatına…” gerekçesiyle davanın kabulü ile davalının Bakırköy …İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasına yönelik itirazının 24.876,46 TL asıl alacak üzerinden davamına, 24.876,46 TL’nin %20 oranında icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline, karar verilmiştir. Bu karara karşı, davalı vekilince istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davalı vekili, istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Öncelikle alınan rapor doğrultusunda mahkemenin 2017/461 E., 2018/935 K. sayılı kararı ile davanın reddine karar verildiğini, davalının istinaf başvurusu üzerine gerekçe gösterilmeden sadece bilirkişi raporuna atıf yapılarak karar verildiği gerekçesiyle kararın kaldırıldığını, mahkemece eksik gerekçedeki eksikliğin tamamlanarak davanın reddi gerekirken yeni bir bilirkişi raporu alınarak ve bu rapora dayalı olarak davanın kabulüne karar verildiğini, ancak kararın bir çok yönden maddi hukuk ile usul hukukuna aykırı olduğunu; Mahkemece istinaf kararının hatalı uygulandığını, bu kararda, mahkeme kararının gerekçesiz olduğunun belirlendiğini, toplanan delillerde hata bulunmadığından yeniden bilirkişi raporu alınmasına gerek bulunmadığını, Bölge Adliye Mahkemesinin kaldırma kararından sonra alınan raporun usule aykırı olduğunu, bilirkişi raporunun B.5- f bendinde, kayıtlamalarda hata ve eksiklerin bulunduğu, bunların değerlendirilmesi sonucunda davalı tarafın davacı tarafa borçlu bulunmadığı aksine alacaklı bulunduğu tespit edildiğini, bilirkişinin tüm kayıtları bir kenara koyarak sadece takibe konu edilen faturaları değerlendirdiğini, tüm işlemler dikkate alınmadan sadece iki adet faturanın dikkate alınarak borç alacak ilişkisinin değerlendirilmesinin hatalı olduğunu, bu durumda dosyada bir biri ile çelişkili iki adet fatura bulunması nedeniyle raporlar arasındaki çelişkinin giderilerek karar verilmesi gerektiğini, oysa ön inceleme duruşmasında belirlendiği üzere uyuşmazlık konusunun taraflar arasında cari hesap alacağı bulunup bulunmadığının belirlenmesi olduğunu, mahkemece bu çerçevenin dışına çıkılarak cari hesap alacağının fatura alacağı gibi incelenerek karar verilmesinin hatalı olduğunu, uzun süren ticari ilişkide tarafların karşılıklı faturalarının bulunduğunu ve bunların tamamının dikkate alınarak karar verilmesi gerektiğini, birden fazla borç olması halinde hangisinin öncelikle ödeneceğinin yasada belirtildiğini, buna rağmen istinaf kararından sonra usulsüz şekilde alınan rapor ile karar verilmesinin hatalı olduğunu, Bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasına ve davanın reddine, karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, ticari satım sözleşmesinden kaynaklanan alacağın tahsili amacıyla başlatılan ilamsız takibe yönelik itirazın İİK’nın 67. maddesi uyarınca iptali istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda davanın kabulüne karar verilmiş; bu karara karşı, davalı vekilince, yasal süresi içinde istinaf başvurusunda bulunulmuştur. İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, ileri sürülmüş olan istinaf nedenleriyle ve kamu düzeni yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. Taraflar arasında satım satım sözleşmesi ilişkisi bulunduğu, bu kapsamda davacının, davalıya emtia satarak teslim ettiği çekişmesizdir. Çekişme, teslim edilen mal ve hizmet ile yapılan ödemeler ve yıllara yaygın şekilde açık hesap şeklinde izlenen ticari ilişki sonucunda davacının bakiye alacağı bulunup bulunmadığı ile bulunuyorsa yapılan tüm ödemeler dikkate alınarak miktarına ilişkindir. Davacı tarafından iki adet faturadan kaynaklanan alacağın tahsili amacıyla 34.876,46 TL asıl alacak ile 692.27 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 35.568,73 TL alacağın tahsili amacıyla ilamsız takip başlatıldığı, takibin 03.11.2016 tarihli ve 01.12.2016 tarihli iki adet faturaya dayandığı, ödeme emrinin tebliği üzerine süresinde borç ve ferilerine itiraz edilmesi sunucu takibin durduğu, itiraz ve davanın süresinde olduğu anlaşılmıştır. İtirazda, gönderilen cari hesapta davacının 24.876,46 TL alacaklı olduğunun belirtilmesine karşın takibin 34.876.46 TL asıl alacak için başlatıldığı, davalının cari hesabında borç bulunmadığı belirtilmiştir. Davacı, cari hesabında görülen 24.876,46 TL asıl alacak üzerinden itirazın iptali davası açmıştır. İlk derece mahkemesince alınan 19.02.2018 havale tarihli raporda, tarafların kayıtlarında bulunan faturaların ibrazı, bu faturalara konu malların teslim edilip edilmediğinin tespiti, kıymetli evraklar yapılan ödemeler ile cari hesap mutabakatları ve tüm ticari ilişkideki cari hesap mutabakatlarının sunulması halinde rapor düzenlenebileceği belirtilmiştir. İtiraz üzerine 20.07.018 tarihli raporda ise bir kısım faturaların ibraz edilmesine rağmen kök raporda belirtilen belgelerin tamamının ibraz edilmemesi nedeniyle bir sonuca varılamadığı belirtilmiştir. İtiraz üzerine alınan 17.09.2018 tarihli raporda ise, davacının alacağı bulunmadığı belirlenmiş ve mahkemece bu gerekçeyle davanın reddine karar verilmiştir. Davacının istinaf başvurusu üzerine Dairemizin 24.02.2019 tarih ve 2019/306 E. -263 K. Sayılı ilamı ile kararın gerekçesiz yazıldığı ve bilirkişi raporuna atıf yapılmasıyla yetinildiği gerekçesi ile HMK’nın 353/1.a.6 maddesi gereğince kaldırıldığı anlaşılmıştır. Kaldırma kararından sonra mahkemece borç ve alacak ilişkisinin belirlenmesi için yeniden bilirkişi incelemesine karar verilmiştir. Bölge Adliye Mahkemesinin HMK’nın 353/1.a.6 maddesi kapsamındaki kaldırma kararı ile ilk derece mahkemesi hükmü ortadan kalkacağından taraflar yararına herhangi bir kazanılmış usulü hak oluşmaz. Bu nedenle dosyaya bakan ilk derece mahkemesince yeniden delil toplanabileceği gibi gerektiği takdirde bilirkişi incelemesi de yapılabilecektir. Taraflar arasında yazılı bir sözleşme bulunmamakla birlikte, satım sözleşmesi ilişkisi bulunmaktadır. Ancak, taraflar arasında TTK’nın 89 vd. maddelerinde düzenlenmiş yazılı bir cari hesap sözleşmesi bulunmamaktadır. Ticari ilişkini, karşılıklı fatura ve ödemelerin kayıt edilerek yapılan ödeme ve iade faturalarının mahsubu sureti ile açık hesap ilişkisi şeklinde işlediği anlaşılmıştır. Taraflar arasında açık hesap ilişkisinin ve bir mutabakat yapıldığına ilişkin bir kanıt bulunmamaktadır. Mahkemece alınan 07.10.2019 tarihli bilirkişi raporunda dava konusu edilen iki adet faturanın itirazsız şekilde davalının ticari defterlerinde kayıtlı olduğu, bu faturalar karşılığı 10.000 TL bedelinde bono alındığının kabul edildiği, bu nedenle davacının teslim ve alacağının varlığını kanıtladığı belirlenmiştir. Tarafların ticari defterleri arasında fark bulunsa da takip konusu iki adet faturanın tarafların ticari defterlerinde kayıtlı olduğu, takip ve davanın cari hesaptan kaynaklanmadığı, iki adet faturadan kaynaklandığı, takibe sıkı sıkıya bağlı olan itirazın iptali davasında davacının iki adet faturaya konu emtiaları teslim ettiğini kanıtladığı anlaşılmakla, ilk derece mahkemesinin kararı yerinde olup, davacı vekilinin yerinde görülmeyen tüm istinaf başvuru nedenlerinin reddi gerekmiştir. Açıklanan bu gerekçelerle HMK’nın 353/1.b.1.maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;1-HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca, davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, 2-Davalı tarafından yatırılan istinaf başvuru harçlarının Hazineye gelir kaydına; bakiye 1.274,31 TL nispi istinaf karar harcının davalıdan tahsiline,3-Davalı tarafından yapılan kanun yolu giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,4-Gerekçeli kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine,5-Dosyanın, kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair; HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, oybirliğiyle ve kesin olarak karar verildi.20.06.2023
KANUN YOLU: HMK’nın 362/1.a maddesi uyarınca, dava konusunun değerine göre karar kesindir.