Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2020/1446 E. 2023/1129 K. 20.06.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/1446
KARAR NO: 2023/1129
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul Anadolu 5. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ: 24/10/2019
NUMARASI: 2014/1775 E. – 2019/1161 K.
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit (Kıymetli Evraktan Kaynaklanan)
Taraflar arasındaki menfi tespit davasının ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerle davanın reddine dair verilen karara karşı, taraf vekillerince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine Dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili, dava dilekçesinde özetle; müvekkili … AŞ tarafından, birlikte iş yaptıkları davacı … San.ve Tic AŞ’ye keşide edilerek verilen … Bank Kadıköy Şubesine ait 30.09.2012 keşide tarihli, 120.00,00 TL bedelli, … nolu çek ile dava konusu edilen 30.10.2012 keşide tarihli, 100.000,00 TL bedelli ve … nolu iki adet çekin taşınmaz alımı için beyaz ciro ile şirket ortaklarının tanıdığı davalı …’a verildiğini, …’ın bu çekleri Alanya’da uygun fiyata satın alacağı arsa için aracılık faaliyetlerinde bulunan …’a verdiğini, ancak taşınmazın satın alınmasından önce vekilin Bakırköy … Noterliğinin 16.08.2012 tarihli vekaletnameden azledildiğini ve satım işleminin yapılamadığını, bu nedenle satım sözleşmesi kapsamında verilen çeklerin bedelsiz kalması nedeniyle iadesi gerektiğini, davalı …’ın çekleri verdiği …’a ulaşamadığını, çeklerin dolandırılmak suretiyle …’ın elinden alındığını müvekkilinden ilgili çekleri alan davalı …’ın taşınmaz satışının da gerçekleşmemesi sebebiyle elinden rızası dışında alınan çeklerin bedelsiz olduğunu beyan ettiğini, davalı …’un çekleri müvekkillerinden beyaz ciro ile teslim alan davalı … ‘a karşı görevi kötüye kullanma ve dolandırıcılık suretiyle ele geçirdiğini, Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığının 2012/88185 soruşturma numarasıyla şikayetçi olunduğu gibi davalı …’ın İstanbul 34. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2012/233 Esas sayılı dosyasında çek iptali davası da açtığını, mahkemece 26.09.2012 tarihinde ödeme yasağı kararı verildiğini ve bu hususun ibraz edilen çeklere yazıldığını, müvekkilleri ile çekleri ciro eden kişiler arasında ticari ve hukuki ilişki bulunmadığını, çekin, … tarafından dolandırıcılık eylemi ile …’dan alındığını, çeklere ilişkin ceza davalarının sürdüğünü, çeklerin bedelsiz olduğunun bilinmesine rağmen iade edilmediğini ileri sürerek, 100.000,00 TL bedelli çek yönünden müvekkillerinin borçlu olmadığının tespitine, %40 oranında icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı … vekili, savunmasında özetle; müvekkilinin ciro yoluyla iktisap ettiği çekin karşılıksız çıkması üzerine Bakırköy … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasında takibe başlandığını, davacı … Taşımacılık Sanayi ve Ticaret A.Ş’ye ödeme emrinin 23.11.2012 tarihinde tebliğ edildiğini ve süresinde borca itiraz edilmediğini, müvekkilinin iyi niyetli üçüncü kişi olduğunu, borçlu … ile … arasındaki Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığı’nın şikayet ile ilgili müvekkilinin bilgi veya ilgisinin bulunmadığını İstanbul 34. Asliye Ticaret Mahkemesindeki zayi nedeniyle iptal davasının kötü niyetli olduğunu, çekin … tarafından ciro edilerek müvekkiline verildiğini, davacıların haklılığına ilişkin somut bir delil sunmadıkları savunarak, davanın reddi ile kötü niyet tazminatına karar verilmesini istemiştir. Diğer davalılar, davaya cevap vermemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; “…Davacı keşideci ile lehdar şirketlerin, dava konusu edilen muhatabı … Bank A.Ş. Kadıköy Şubesi keşidecisi … tarafından … emrine keşide edilen 30/12/2012 tarihli 100.000,00 TL bedelli çek ile ilgili bedelsizlik iddiasına dayanarak menfi tespit isteminde bulundukları, Davacı … tarafından lehine çek keşide ettiği diğer davacı …’ye ve hatta çekin beyaz ciro ile devredildiğini iddia ettiği davalı …’a karşı borcu olmadığını ileri sürmediği, dolayısı ile anılan davalı ile birlikte diğer davalılara karşı da bedelsizlik iddiasını ileri süremeyeceği, (Yargıtay 19. HD., E:2013/18533, K:2014/2153, T:29.01.2014.) TTK’nun 687 maddesi uyarınca keşideci ile lehtar arasındaki hukuki ilişkiden kaynaklanan şahsi def’ilerin ciro yolu ile hamil olan davalılar … ve …’ a karşı ileri sürülebilmesinin çekin iktisabında bile bile borçlunun zararına hareket etmiş olma şartına bağlı olduğu, bu hususta ispat yükünün davacıda olduğu ve davacının iddia ettiğinin aksine bu hususun ispatının mümkün olmaması durumunda ispat yükünün yer değiştirmeyeceği, ciro silsilinde dış görünüş itibari ile kopukluk olmadığı, dosyaya toplanan deliller birlikte değerlendirildiğinde davalı …. nin çeki iktisabında kötüniyetli veya ağır kusurlu olduğunun davacı tarafından ispat edilemediği, bilirkişi incelemesinde ticari defterlerini sunmamış olmasının sonucu değiştirmeyeceği, davacılar tarafından dava konusu edilen çekin gayrimenkul alımı için beyaz ciro ile davalı …’a verildiği ve bu davalı tarafından davalı …’a verildiği iddia edilmiş ve davalı … tarafından Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 2012/88185 Sor.Nolu dosyasında bu beyanlar kabul edilerek davalı … aleyhine dolandırıcılık suçuna ilişkin şikayette bulunulmuş ise de davalı … tarafından davalı …’e karşı bedelsizlik iddiasının ileri sürülmediği gibi iddiaların dayanağının davalılar Müfit ile … arasındaki ilişkiye ve dolayısı ile bedelsizlik şahsi defisine dayanarak borçlu olmadığının ileri sürüldüğü, söz konusu savcılık soruşturmasının iddianın hukuki ihtilaf niteliğinde kalması sebebiyle takipsizlik ile neticelendiği ve dosyaya toplanan deliller nazara alındığında davalı …’in de kötüniyetli veya ağır kusurlu iktisabının kanıtlanamadığı, davalı …’ın ise her ne kadar beyaz ciro ile çeki devraldığı ileri sürülse ve bu davalı tarafından savcılığa yapılan suç duyurusunda bu husus kabul edilmiş ise de anılan davalının ciro zinciri içerisinde yer almadığı dolayısı ile çekten dolayı borçlu olunmadığı isteminde taraf sıfatının bulunmadığı, davacılar tarafından davalı …. aleyhine açılan davanın ise 09/01/2013 tarihli dilekçe ile takipsiz bırakıldığı ve mahkemece işlemden kaldırılmasına karar verildiği dolayısı ile yasal süre içerisinde davaya devam edilmesi yönünde irade beyanı ileri sürülmediğinden açılmamış sayılmasına karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak; davacılar tarafından davalı …. aleyhine açılan davanın takipsiz bırakıldığı ve 16/02/2015 tarihli duruşmada verilen ara karar ile işlemden kaldırılmasına karar verildiği anlaşıldığından anılan davalı yönünden açılan davanın açılmamış sayılmasına, davacılar tarafından davalı … aleyhine açılan davanın pasif husumet yokluğundan reddine, davacılar tarafından davalılar … ve … aleyhine açılan davanın reddine, dosyada verilen bir tedbir kararı bulunmadığından ve yargılama sırasında davacılar tarafından icra takibi dosyasına çek bedelinin ödendiği anlaşıldığından davalı … lehine tazminat şartlarının oluşmadığından…” gerekçesiyle, davalı … aleyhine açılan davanın açılmamış sayılmasına, davalı … aleyhine açılan davanın pasif husumet yokluğundan reddine, davalılar … San. Tic. Ltd. Şti. ve … aleyhine açılan davanın reddine, davalı … San. Tic. Ltd. Şti. lehine tazminat şartları oluşmadığından talebin reddine, karar verilmiştir. Bu karara karşı, davacılar vekili ve katılma yoluyla davalı …Ltd.Şti vekilince istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davacılar vekili, istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Davacı … AŞ. tarafından keşide edilen çekin, birlikte iş yaptığı diğer davalıya verildiğini, çekin taşınmaz satıcısına verilmek üzere beyaz ciro ile şirket ortakları ile yakınlığı olan …’a verildiğini, tanık olarak dinlenen …’nın 05.10.2017 tarihli ifadesinde çeklerin …’a verildiğini bildirdiğini, bu kişinin davalı … ile anlaştıkların, …’ın …’a annesi adına kayıtlı taşınmazı devir yetkisi içeren vekaletname vererek karşılığında çek alması hususunda anlaşıldığını, buna uygun şekilde dava dışı …’dan alınan taşınmaz satışına ilişkin vekalet kapsamında, davalı …’a Alanya ilçesinde bulunan taşınmazın satışı için vekalet verdiğini, çekin tesliminden sonra, henüz tapuda işlem yapılmadan, …’ın vekaletten azledildiğini, ayrıca satıcının da …’u azlettiğini, davalı …’nı çekte üçüncü ciranta olduğunu, bu kişinin çeki takibe koyarak tahsilatı yapmaya çalıştığını, müvekkili şirketlerin … ile hiçbir ticari ilişkisinin bulunmadığını, ticari ilişki olmaksızın bu miktarda çekin verilmesinin hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, çekin verilmesini haklı kılar bir delil bulunması halinde bunun davalı tarafından dosyaya sunulacağını, davalıların çeki kötü niyetli şekilde iktisap ettiğinin tanık anlatımlarıyla sabit olduğunu, davalı şirketin çekin bedelsiz olduğunu bilerek, davalı … ile birlikte hareket ettiğini, mahkemece çekin iktisabındaki haklılığın araştırılması için bilirkişi incelemesi yapılmasına karar verildiğini, davalı … İnşaat vekilinin talebi ile talimat yazılmasına rağmen ticari defterlerin sunulmadığını, davalı şirketin iyi niyetli hamil olmadığını, çekin iktisap nedenini açıklayamadığını, tacir olan davalı şirketin ticari defterlerini ibraz etmemesinin dahi kötüniyetin göstergesi olduğunu, davalıların danışıklı hareketlerle haksız kazanç sağlamaya çalıştıklarını, çekin Bakırköy … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosya ile icraya konu edildiğini, müvekkilince çek bedelini 04.12.2012 tarihinde 131.851,00 TL olarak ödenmesi nedeniyle, davanın istirdat davasına döndüğü gözetilerek karar verilmesi gerektiğini, aynı konuda başka bir çek için Bakırköy 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2014/1170 E., 2017/359 K.sayılı ilamı ile davanın kabulüne karar verildiğini, mahkeme kararları arasında çelişkili karar çıkmaması için benzer şekilde karar verilmesi gerektiğini, bu mahkemece iddialarının sabit kabul edildiğini, Bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasına ve davanın kabulü ile ödenen miktarın istirdadına, karar verilmesini istemiştir.Davalı … San.Tic.Ltd.Şti. vekili, katılma yoluyla istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Çekin bir ödeme aracı olduğunu, ve temel bir ilişki bulunmaksızın verilen çek ile borçlanılabileceğini, müvekkilinin birbirini takip eden düzgün ciro silsilesi ile takip eden çeki iktisap ettiğini, iyi niyetli üçüncü kişinin çeki iade borcunun iktisabında ağır kusur ve kötü niyet halinde geçerli olacağını, bu şartların gerçekleşmemesi nedeniyle davanın reddinin yerinde olduğunu, ancak hukuka aykırı şekilde dava açılması nedeniyle müvekkilinin kötü niyet tazminatına hak kazandığını, Bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasına ve davanın reddi ile birlikte davacılar aleyhine kötü niyet tazminatına karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, çeke dayalı takip nedeniyle davacıların borçlu olmadığının tespiti istemine ilişkindir. Yargılama sırasında, çeke dayalı takip borcu ödendiğinden davanın istirdat davasına dönüştüğü anlaşılmıştır. İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda reddine karar verilmiş; bu karara karşı, taraf vekillerince vekilince, yasal süreleri içinde istinaf başvurusunda bulunulmuştur. İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, ileri sürülmüş olan istinaf nedenleriyle ve kamu düzeni yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. Keşidecisi davacı … Şirketi olan … Bank AŞ Kadıköy şubesine ait 30.10.2012 keşide tarihli 100.000 TL bedelli ve … çek numaralı çek diğer davacı … Yapı emrine ciro edilmiştir. Bu çek, lehdarın beyaz cirosu ile şeklen ciro edilmiş ve davalılardan … tarafından iktisap edilmiştir. Bu kişinin cirosu ile çekin davalılardan … İnşaat Şirketince iktisap edildiği, onun cirosu ile çekin Şeker Faktoring şirketince iktisap edildiği incelenen çek suretinden anlaşılmıştır. Çekin keşide tarihinde ibraz edildiği ancak İstanbul 34. ATM’nin 2012/233 Esas sayılı zayi nedeniyle iptal dosyasındaki ödeme yasağı kararı nedeniyle çek bedelinin ödenmediği görülmüştür. Dava konusu çekin davalı … İnşaat Taahhüt…Ltd.Şti tarafından Bakırköy … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasında 21.11.2012 tarihinde takibe konu edildiği, davacılar tarafından 131.851,00 TL ödendiği ve icra müdürlüğünce 127.946,65 TL’nin takip alacaklısına ödenerek dosyanın infaz edildiği anlaşılmıştır. TTK’nın 792. maddesi; “Çek, herhangi bir suretle hamilin elinden çıkmış bulunursa, ister hamile yazılı, ister ciro yoluyla devredilebilen bir çek söz konusu olup da hamil hakkını 790. maddeye göre ispat etsin, çek eline geçmiş bulunan yeni hamil ancak çeki kötü niyetle iktisap etmiş olduğu veya iktisapta ağır bir kusuru bulunduğu takdirde o çeki geri vermekle yükümlüdür.” hükmünü haiz olup anılan kanuni düzenleme bağlamında iyi niyetli hamilin hak sahibi olmayan kimselerden elde ettiği kazanımlar korunmaktadır. Bu kapsamda bir kimsenin muntazam bir ciro zinciriyle çeki iktisabı, kendisine ancak şeklî anlamda meşru hamil sıfatını kazandıracak olup maddi hukuk anlamında hak sahipliğinin mevcudiyeti için devralanın çeki iktisabında kötü niyetinin yahut ağır kusurunun bulunmaması gerekmektedir. Aksi takdirde TTK’nın 792. maddesi uyarınca açılacak istirdat davası sonucu çeki iadeye mecbur kalır. Bu davada, davacının çekin rızası hilafına elinden çıktığını ve çeki elinde bulunduran şahsın kötü niyetli veya iktisabında ağır kusurlu olduğunu ispat etmesi gerekir. Aynı Kanunun 790.maddesinde ise “Cirosu kabil bir çeki elinde bulunduran kişi, son ciro beyaz ciro olsa bile, kendi hakkı müteselsil ve bir birine bağlı cirolardan anlaşıldığı takdirde yetkili hamil sayılır. Çizilmiş cirolar yazılmamış hükmündedir. Bir beyaz ciroyu diğer bir beyaz ciro izlerse, bu son ciroyu imzalayan kişi çeki beyaz ciro ile iktisap etmiş sayılır” düzenlemesi bulunmaktadır. TTK’nın 792. maddesinde belirtilen kötü niyetten maksat, senedin önceki hamilin elinden rızası hilafına çıktığını bilmek veya bilebilecek durumda bulunmaktır. Ağır kusur ise senedin iktisabında olağan özenin gösterilmemesini ifade eder. Yine, TTK’nın 792. maddesindeki “Çek, herhangi bir suretle hamilin elinden çıkmış bulunursa…” ibaresi, çekin önceki hamilin elinden rızası hilafına çıkmış olmasını yani çalınmasını, tehdit ya da hile ile alınmasını, kaybedilmesini veya rıza ile fakat devri sakatlayan hukuki olgularla elden çıkmasını ifade etmektedir. Ancak çeki çalan veya hile ile hamilinden alan ya da bulan kişinin senedi ciro ile devretmesi hâlinde, bunu bilmeyen ve bilebilecek durumda da olmayan, başka bir deyişle kötü niyetli ve ağır kusurlu bulunmayan yeni hâmil korunur. Bu tür davalarda, yukarıda da belirtildiği gibi, çekin önceki hâmilin elinden rızası hilafına çıkarak yeni hâmil tarafından kötü niyet veya ağır kusur ile iktisap edildiği iddiasını ispat külfeti davacıya ait olup anılan olgular tanık dâhil her türlü delile kanıtlanabilir (Yargıtay HGK’nın 06/04/2021, E. 2017/11-159, K. 2021/417 tarih ve sayılı kararı). Bu bilgilere göre davacı lehdar, dava konusu edilen çekin hamili iken rızası dışında elinden çıktığını ve davalıların çeki iktisaplarında kötüniyetli veya ağır kusurlu olduklarını kanıtlamakla yükümlüdür. Dosya kapsamının incelenmesinde; keşideci … Şirketi tarafından çekin davacı … Yapı İnş. emrine düzenlendiği ve dava dilekçesindeki açıklamalara göre bu çekin taşınmaz satın alınması için çekte cirosu bulunmayan …’a verildiği, dilekçedeki açıklamalarda bu kişinin şirket ortaklarının yakını olduğu ve Antalya’da … tarafından satılan taşınmazın alımı işlerine aracılık ettiği belirlenmiştir. Davalı … davacıların ifa yardımcısı olup, davacı şirketler adına taşınmaz satın alınması konusunda görevlendirilmiştir. Taşınmaz … adına kayıtlı olup, bu taşınmazın satışı ile ilgili malik tarafından …’a Bakırköy … Noterliğinin 16.08.2012 tarih … yevmiye numaralı vekaleti verilmiştir. Bu vekalete istinaden vekil olan davalı … tarafından da davalı …’e aynı noterliğin … yevmiye numaralı satış yetkisi içeren vekaleti verilmiştir. … tarafından Bakırköy Cumhuriyet Savcılığına yapılan suç duyurusu üzerine savcılıkça alınan 10.10.2012 tarihli beyanında, …’un uygun fiyatta taşınmaz satmayı vaat ettiğini ve bu nedenle iki adet çeki ciro ederek verdiğini, ancak dolandırıcılık kastıyla hareket eden davalı …’in taşınmazları devir etmediğini ve verilen vekaletten azlettiğini bildirdiği görülmüştür. Cumhuriyet savcılığınca mağdurun beyanının alındığı, şüphelilerin beyanının alınmadığı, 19.12.2012 tarihinde hukuki ilişki bulunmaması nedeniyle kovuşturmaya yer olmadığına karar verildiği, soruşturma dosyasındaki belgeden dava konusu 100.000 TL’lik çekle birlikte 120.000 TL bedelli çekin alındığı, karşılığında 14.07.2012 tarihinde 200.000 TL ödeneceği belirtilmiştir. Çek bir ödeme vasıtası olup, kural olarak çeki elinde bulunduran kişinin iktisabındaki sebebi açıklamasına gerek bulunmamaktadır. Çekin iktisabında ağır kusurlu veya kötü niyetli olduğunun davacı tarafından kanıtlanması gerekir. Bu durumda çeki takibe koyup tahsil eden davalı … İnş. Şirketi’nin iktisabında kötü niyetli veya ağır kusurlu olduğu hususunda hiçbir kanıt bulunmadığı, ceza dosyasındaki tespitler ile dosyadaki tanık beyanlarının çekin ifa yardımcısı …’dan …’a geçişine ilişkin olduğu, … ile davalı … şirketi arasında fiili veya organik bir bağ bulunduğunun usulüne uygun delillerle kanıtlanmadığı anlaşılmakla, bu davalıya yönelik davanın reddine ilişkin karar yerinde olup, davacıların bu yöne ilişkin istinafının reddi gerekmiştir. Davalı … şirketine yönelik davanın takipsiz bırakıldıktan sonra bu davanın yenilenmediği, dosyanın işlemsiz bırakıldığı 16.02.2015 tarihli duruşmadan sonra üç aylık sürenin dolduğu anlaşılmakla bu davalı yönünden davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesi yerindedir. Davalı …’ın davacıların ifa yardımcısı olduğu, dosya kapsamında bulunan soruşturma dosyası içerisindeki tutanakla çeklerin bu kişi tarafından …’a teslim edildiği, davacıların ifa yardımcıları olarak hareket eden ve çekte cirosu bulunmayan …’ın sorumlu tutulamayacağı anlaşıldığından, mahkemece bu davalı hakkında verilen karar yerindedir. Davalı … yönünden yapılan incelemede; mahkemece davacıların …’a karşı borçlu olunmadığı talebinin ileri sürülmediği ve …’un iktisabında ağır kusurlu veya kötü niyetli olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Ancak dosya içerisinde bulunan ceza soruşturması, 12.07.2012 tarihli çeklerin Müfit tarafından …’e ilişkin tutanak ve içeriği, aynı tarihli taşınmaz satış vekaletnameleri dikkate alındığından çeklerin taşınmaz satışı amacıyla …’a ifa yardımcısı Müfit tarafından verildiği ve ifanın gerçekleşmediği davacılar tarafından kanıtlanmıştır. Zira özellikle 12.07.2012 tarihli tutanak ile bu tarihte uygun taşınmaz satış vekaletlerinden çeklerin taşınmaz satışı karşılığı verildiği ancak satışın gerçekleşmediği, bu nedenle davalı …’in iktisabında ağır kusurlu hatta kötü niyetli olduğunun kabulü gerektiği kanaatine varılmakla davacılar vekilinin bu davalıya yönelik istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına ve dosyada yapılan ödeme ile menfi tespit davasının istirdat davasına dönmesi karşısında, icra müdürlüğünce 14.01.2013 tarihli kararla çek alacaklısı … şirketine ödenen 127.946,65 TL alacağın bu tarihten itibaren işleyecek değişik oranlarda avans faiziyle birlikte davalı …’dan tahsiline karar vermek gerekmiştir. Belirtilen ticari ilişkide verilen 120.000 TL bedelli çek yönünden de davacıların Bakırköy 1.ATM’nin 2015/1170 Esas sayılı dosyasında menfi tespit davası açtıkları bu davanın ödemeyle istirdat davasına dönüştüğü ve mahkemece … yönünden menfi tespit ve istirdada karar verildiği ve UYAP üzerinden incelenen bu kararın da kesinleştiği, davacılarla davalı arasında kesinleşen bu karar dikkate alındığında anılan davalıya yönelik davanın kabulü gerektiği sonucuna varılmış ve davacılar vekilinin davalı …’a yönelik istinaf başvurusunun kabulüne karar verilmiştir. Davalı şirketin katılma yoluyla istinaf başvurusunun incelenmesinde; İİK’nın 72/4. maddesinde, davanın alacaklı lehine neticelenmesi halinde ihtiyati tedbirin kalkacağı, buna ilişkin hükmün kesinleşmesi halinde alacaklının ihtiyati tedbir dolayısıyla alacağını geç almış bulunmaktan doğan zararlarının gösterilen teminattan alacağı ve alacaklının uğradığı zararın aynı davada takdir edileceğinin karara bağlanacağı, bu zararın herhalde % 20’den aşağı olmayacağı düzenlenmiştir. Belirtilen maddedeki tazminat koşulları oluşmadığından mahkemece davalı şirketin tazminat talebinin reddine karar verilmesi yerinde olup, davalı şirket vekilinin istinaf başvurusunun reddi gerekmiştir.Açıklanan bu gerekçelerle, davalı şirket vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1.b.1 maddesi uyarınca esastan reddine; davacılar vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353.1.b.2 maddesi uyarınca kısmen kabulü ile ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının düzeltilmek üzere kaldırılmasına, davanın esası hakkında Dairemizce yeniden hüküm kurulmasına ve neticede davalı … yönünden davanın kabulüne dair aşağıdaki hüküm verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan gerekçelerle; Davalı … İnşaat…Şirketi vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1.b.1 maddesi uyarınca esastan reddine; davacılar vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353.1.b.2 maddesi uyarınca kısmen kabulü ile ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının düzeltilmek üzere kaldırılmasına, davanın esası hakkında Dairemizce yeniden hüküm kurulmasına, bu doğrultuda; 1-Davacılar tarafından davalı … AŞ’ye karşı açılan davanın takipsiz bırakılması nedeniyle açılmamış sayılmasına, 2-Davalı …’a yönelik davanın pasif husumet yokluğu nedeniyle reddine,3-Davalı … Ltd. Şirketi’ne yönelik davanın reddine, 4-Davalı …’a yönelik davanın kabulü ile davacıların … Bank AŞ Kadıköy şubesine ait 30.10.2012 keşide tarihli … çek numaralı 100.000 TL bedelli çek nedeniyle davalı …’a borçlu olmadıklarının tespitine; yargılama sırasında çek bedelinin Bakırköy … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasında ödenmesi nedeniyle, ödenen 127.946,65 TL’nin, ödeme tarihi olan 18.02.2014 tarihinden itibaren işleyecek değişik oranlarda avans faizi ile birlikte bu davalıdan tahsili ile davacılara verilmesine,6-Davacıların tazminat taleplerinin ve davalı şirketin tazminat talebinin koşulları oluşmaması nedeniyle reddine, 7-Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 6.831,00 TL ilam harcından peşin yatırılan 1.485,00 TL harcın mahsubu ile bakiye 5.346,00 TL harcın davalı …’dan tahsiline, Hazineye gelir kaydedilmesine,8-Davacılar kendilerini vekille temsil ettirdiklerinden, karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT gereğince hesap ve taktir olunan 24.550,00 TL nispi vekalet ücretinin davalı …’dan alınarak davacılara verilmesine,9-Davalı … San. Tic. Ltd. Şti. kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde geçerli AAÜT uyarınca belirlenen 10.750,00 TL nispi vekalet ücretinin davacılardan müteselsilen alınarak davalı … San. Tic. Ltd. Şti’ne verilmesine,10-Davacılar tarafından yapılan toplam 876,70 TL yargılama giderinin davalı …’dan alınarak davacılara verilmesine, 11-Artan gider avanslarının, yatıran taraflara iadesine,12-İstinaf aşamasındaki harç ve yargılama giderleri yönünden;a-Davacılar tarafından yatırılan 218,50 TL başvuru harcının Hazineye gelir kaydına; 44,40 TL peşin karar harcının ,talep hâlinde, ilk derece mahkemesince davacılara iadesine,b-Davacı tarafından yatırılan 218,50 TL başvuru harcı gideri ve ayrıntısı UYAP’ta kayıtlı olmak üzere 66,50 TL posta gideri toplamı 285,00 TL’nin davalı …’dan alınarak davacılara verilmesine,c-Davalı … İnşaat …Şirketi tarafından yatırılan istinaf başvuru harcının Hazineye gelir kaydına; bu davalı tarafından yatırılan istinaf peşin karar harcının, talep hâlinde, ilk derece mahkemesince bu davalıya iadesine, 13-Gerekçeli kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine dair; HMK’nın 353/1.b.2. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 20.06.2023 tarihinde, oy birliğiyle ve kesin olarak karar verildi.
KANUN YOLU: HMK’nın 362/1.a maddesi uyarınca, dava değeri itibariyle karar kesindir.