Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2020/1434 E. 2021/1241 K. 14.10.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/1434
KARAR NO: 2021/1241
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 26/09/2019
NUMARASI: 2015/1199 E. – 2019/901 K.
DAVANIN KONUSU:Tazminat (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
Taraflar arasında görülen tazminat davasının ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerle davanın kısmen kabul kısmen reddine dair verilen hükme karşı, davacı vekili ve davalılardan … Ltd. Şti. vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine Dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin … yetkili satıcısı davalı … A. Ş.’den 30.07.2010 tarihinde … plakalı aracı kredi ile müvekkilinin ortağı olduğu dava dışı … Ltd. Şti.’ne kiralanmak üzere satın aldığını, aracın her 15.000 km’de bakımının yapılması halinde garanti kapsamında kalacağının satım sırasında belirtildiğini, aracın ilk bakımının 06.12.2010 tarihinde yapıldığını, aracın 2011 yılı Mart ayına kadar sorunsuz kullanıldığını, 04.03.2011 tarihinde seyir halindeyken aracın hararet lambasının yandığını, aracın çekici ile davalılardan … Ltd. Şti.’ne ait yetkili servise çekildiğini, yetkili servisçe arızanın tespiti için zamana ihtiyaç bulunduğunun ifade edildiğini, yetkili servisçe … Sigorta A.Ş.’ye düzenlenen teknik raporda, aracın alt panel kısmında muhtelif zamanlarda alttan aldığı darbelerden dolayı zamanla klima radyatörünün su radyatörüne temas ederek, su radyatörünün delinmesine ve su kaçağı oluşması nedeniyle aracın hararet yaptığının, araçta hararet göstergesi yerine ışık ikazı olduğu, başka uyarı sisteminin bulunmadığı ve kırmızı hararet uyarı ışığı yandığında aracın motor akşamının direk zarar gördüğünün belirlendiğini, bu haliyle zararın garanti kapsamında bulunmaması nedeniyle kasko sigortasından talep edilmesi gerektiğinin servisçe bildirildiğini, … Sigorta A.Ş. eksperi tarafından yapılan kontrolde, araçta kaza veya darbe bulunmadığının tespiti nedeniyle aracın sigorta kapsamında tamir edilmediğini, sigorta şirketince hasarın üretim hatasından kaynaklanması nedeniyle üreticinin sorumlu olduğunun belirtildiğini, yetkili servisin de hasarın kullanıcı hatasından kaynaklandığı bildirilerek ücret karşılığı aracın tamir edilebileceğini bildirdiğini ve müvekkilinin aracını ücret karşılığı tamir ettirdiğini, müvekkilinin 22.03.2011 tarihinde aracı teslim almak istediğini, aracın teslimi sırasında değiştirilen parçaların istenilmesine rağmen iade edilmediğini, 7.000,00 TL tamir bedelinin ödenerek aracın 27.152 km’de teslim alındığını, 05.04.2011 tarihinde 29.000 km’de bu kez davalı … A. Ş.’ye ait servise götürüldüğünü, servisçe tamir sonrası kontrol rutin bakımının yapıldığını, 03.05.2011 tarihinde onarımdan bir ay geçmeden seyir halindeyken yeniden aracın hararet ışığının yandığını, aracın bu kez de yetkili sevrvis olan diğer davalı … Ltd. Şti.’ne ait servise çekildiğini, yetkili servisin önceki onarımlardan haberdar edildiğini, ancak servisçe yeniden motor üzerinde işlemler yapılarak arızayı tespite çalıştıklarını, müvekkiline arızanın esas nedeni hakkında bilgi verilmeyerek müvekkilinin onayı olmaksızın motorun sökülerek rektifıye edildiğini, 06.05.2011 tarihinde müvekkiline gönderilen e posta ile aracın termostatının sadece kasasının olduğu, yerine contasının geçirilmediği ve su sızıntısına neden olduğu, araç sahibi onayı olmadığından onarıma başlanılamadığının belirtildiğini, süreçteki tüm arıza tamir ve teşhislerinin hatalı olduğunu, bu konuda davalıların bir birlerini suçladıklarını, aracın değişmemesi gereken parçalarının ücreti karşılığı değiştirildiğini ve tamiratın eksik yapıldığını, dava konusu araçta sadece ikaz ışığının bulunması ve hararet göstergesinin bulunmaması nedeniyle aracın gizli ayıplı olduğunu, nitekim davalı … tarafından hazırlanan raporda da bu hususun belirtilerek ikaz ışığı dışında başka hararet göstergesinin bulunmaması ve hararet ışığının yanması halinde motor aksamının doğrudan zarar göreceğinin belirlendiğini, hayatın olağan akışına göre ikaz ışığının zararı engellemek için konulması gerektiğini, oysa servislerce düzenlenen raporlarda ışığın yanması halinde zaten motorun hasara uğradığı ve yol yardımından başka çarenin kalmadığının belirlendiğini, motorun ısınmaya başladığına ilişkin bir ikazın araçta bulunmadığını, böyle bir ikazın olmaması halinde kullanıcının bu zarardan sorumlu tutulamayacağını, hararet ışığı yandığında da zaten geri dönüşü olmayan hasarın oluştuğunu, bu nedenle oluşan hasarın kullanıcı hatasından kaynaklanmayıp üretim hatasından kaynaklandığını, araçta hatalı veya esik imalat ulunduğunu, davalı … tarafından düzenlenen raporda alt panelin çarpması sonucu zaman içinde klima radyatörünün su radyatörüne temas etmesi nedeniyle su kaybı yaşandığının belirtilmesine rağmen aracın hiç bir zaman belirtilen şekilde kazasının bulunmadığını, kaza veya çarpma olmaksızın bu ünitelerin bir birine sürtünmesi ve sürtünmenin engellenmesine ilişkin bir imalatın bulunmamasının da imalat hatası olduğunu, davalı servislerin gerekli bakım ve kontrolleri ile tamiratları usulüne uygun yapmamaları nedeniyle hasarın büyüdüğünü, müvekkilinin aracın bakımlarını zamanında yaptığını, sonraki arızada, Konya ilindeki tamiratta termostatın contasız takıldığının belirlendiğini, müvekkilin aracı kullanamaması nedeni ile kazanç kaybının günlük 80 TL olduğunu, ilk arıza sonrasında 7.000 TL tamirat bedeli ödendiğini ileri sürerek, gizli ayıp ve servis kusuru nedeni ile aracın yenisi ile değişimi, bu mümkün olmaz ise aracın bedelinin iadesi ve uğranılan zarar ve kazanç kayıplarının tazmini, müvekkilinin uğradığı 12.440,00 TL maddi zararın 29.06.2011 tarihinden itibaren işleyecek ticari faiz ile birlikte ödenmesi talep ve dava etmiştir. Davacı vekili 08.12.2016 tarihli dilekçede tazmin talebine konu olan 12.440,00 TL’nin 7.000,00 TL’sinin müvekkilin aracın tamiri için ödemiş olduğu bedel kalan 5.440,00 TL’nin ise aracın günlük kazanç kaybı olan 80,00 TL’den 68 günlük kazanç kaybı olduğunu belirtmiştir. Davalı … A.Ş. vekili, cevap dilekçesinde özetle; davanın zamanaşımı ve hak düşürücü süre geçtikten sonra açıldığını, ayıp ihbarının süresinden sonra yapıldığını, araçta üretim veya tasarım hatası bulunmadığını, davacının 30.07.2010 tarihinde aracı satın aldığını, araçtaki ayıbı 01.08.2010 tarihine kadar ihbar etmesi gerektiğini, araçta gizli ayıp bulunmadığını, kaldı ki gizli ayıbın da 07.08.2010 tarihine kadar muayene edilerek ihbar edilmesi gerektiğini, müvekkilinin üretici- ihracatçı konumunda olduğunu, satım sözleşmesini davacı ile davalı … A.Ş. arasında düzenlendiğini, müvekkilinin satım sözleşmesine taraf olmadığını, dava dilekçesinde gizli ayıbın yanı sıra verilen servis hizmetlerinin ayıplı olduğundan söz edildiğini, müvekkilinin servis hizmetlerinden sorumlu olmadığını, araçta gizli ayıbın bulunduğunu, davacı tarafından kanıtlanması gerektiğini, dava dilekçesindeki anlatımlardan araçta tasarım hatası bulunduğunun iddia edildiğini, ancak bu durumun mümkün olmadığını, araçların ithal edilmeden önce ciddi şekilde denetlenerek, piyasaya sürüldüğünü, 2012 yılında üretimi sonlandırılan araç için tasarım veya üretim hatasından kaynaklı herhangi bir işlem bulunmadığını, aracın üretildiği şekliyle teslim edildiğini, basiretli bir tacir olan davacının üretilen araçtaki hararet göstergesinin bulunup bulunmadığını kontrol ederek ihbar etmesi gerektiğini, araçtaki arızanın kullanıcı hatasından kaynaklandığını, aracın almış olduğu darbeler nedeniyle klima ve motor soğutma radyatörlerinin teması nedeniyle hasarın oluştuğunu, kiralık araç olarak kullanılan aracın kullanımı sırasında gerekli özenin gösterilmemesi nedeniyle hasarın oluştuğunu, ilk arızanın kullanıcı hatasından meydana geldiğini, servis hatası bulunmamakla birlikte bulunsa dahi, müvekkilinin sorumlu tutulamayacağını, özensiz ve kiralık olarak kullanılan aracın değiştirilme talebinin taraflar arasındaki menfaatler dengesine uygun olmadığını, kullanıcı hatasından kaynaklanan hasar nedeniyle ödenen 7.000 TL tamir bedelinin talep edilemeyeceğini, dava dilekçesinde açıklanan müvekkili şirket çalışanlarına ait olduğu beyanlarının gerçeği yansıtmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir. Davalı … A.Ş. vekili, cevap dilekçesinde özetle; davacı yanca aynı taleplerle daha önce İstanbul 4. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2014/735 Esas sayılı dosyasında açılan davanın reddine karar verildiğini, davanın derdest olduğunu, talebin zamanaşımına uğradığı, davanın yetkisiz mahkemede açıldığını, müvekkilinin sorumluluğunun bulunmadığını, hasarın kullanıcı hatasından kaynaklandığını, satıcı olan müvekkilinin imalattan kaynaklı sorumluluğunun bulunmadığını, aracın diğer davalılarda tamirine ilişkin iddialardan da müvekkilinin sorumlu olmadığını, tamir işlerinin müvekkilince yapılmadığını, aracın ayıplı olduğu düşünülse dahi davacının tamir hakkını kullandığını, araçta gizli ayıp bulunmadığını, gelişen teknoloji ile birlikte yeni model araçlarda hararet göstergesinin kaldırılarak yerine daha hassas olan ışık sisteminin koyulduğunu, buna rağmen davacının aracı talimatlara aykırı olarak kullanarak arızaya sebebiyet verdiğini, zira ışık uyarıcı sisteminin zararın meydana gelmesinden çok önce devreye girerek sürücüyü uyardığını, hasarın bu uyarının sürücü tarafından dikkate alınmamasından kaynaklandığını, davacının asli kusurlu olduğunu, aracın trafiğe çıkışı ve yaptığı kilometre dikkate alındığında araca aşırı yüklenildiğinin anlaşılacağını, davacının talep etmiş olduğu 80 TL günlük kazanç bedeli talebinin dayanaksız olduğunu savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir. Davalı … Ltd. Şti. vekili, cevap dilekçesinde özetle; davanın yetkisiz mahkemede açıldığını, aynı konuda taraflar arasında görülmekte olan dava bulunduğunu, müvekkilinin aracın üreticisi veya satıcısı olmadığını, servis hizmeti veren davacının sözleşmenin tarafı olmadığını, davacı taleplerinin zamanaşımına uğradığını, süresinde ayıp ihbarı yapılmadığını, dava dilekçesinde müvekkilince düzenlenen raporda söz edildiğini, aracın servis için müvekkiline teslim edildiğini, müvekkilince arıza için yapılması gerekenlerin davacıya bildirildiğini, bu hususların davacı tarafından kabul edilmesi üzerine aracın tamir edilerek eksiksiz şekilde teslim edildiğini, davacının seri üretimi yapılan aracı teknik özelliklerini bilerek satın aldığını, gösterge panosunun gizli ayıp olarak kabul edilemeyeceğini, aracın bu şekliyle üretilerek piyasaya sunulduğunu, sonradan aracın üretimi sırasında bulunmayan bir özelliğinin gizli ayıp olarak değerlendirilemeyeceğini bu durumun bilinerek aracın satın alındığını, müvekkilinin yaptığı tamiratta herhangi bir usulsüzlük bulunmadığını, aracın termostatının takılmaması halinde aracın hareket edemeyeceğini, bu aracın, teslim alındıktan sonra termostat takılmaksızın dava dilekçesinde belirtilen şekilde bir mesafe kat etmesinin mümkün olmadığını, kiralık araç olarak kullanılan aracın servise getirilmesi sırasında davacının bulunmadığını, aracın sürücüleri tarafından elverişsiz şekilde kullanılması nedeniyle, hasara uğramış olabileceğini, bu türlü aracın özensiz kullanımı halinde bir takım parçaların yerinde hareket etmesinin mümkün olduğunu savunarak, davanın reddini talep etmiştir. Diğer davalı davaya cevap vermemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI ÖZETİ İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; “…Dosyada mevcut tüm delillerin değerlendirilmesinde: hükme esas asılan 29.03.2019 tarihli bilirkişi raporu dayanak yapılarak, dava konusu aracın motor soğutma suyu durum bilgisini kullanıcıya bildiren sistem nedeni ile açık/gizli ayıp kapsamında değerlendirilemeyeceği, dava konusu araçta soğutucu radyatör delinmesi nedeni ile ortaya çıkan ilk motor hararet sorununun davacı sorumluluğunda olduğu, dava konusu araçta ilk onarımda termostat contasının takılmamasına dayalı olarak meydana gelen 2. Arızanın ilk onarımda verilen ayıplı hizmete dayalı olması nedeni ile ayıptan kaynaklanan sorumluluğun … Şti.’ye ait olduğu, her iki motor arızası arasında dava konusu aracın bakımını yapan davalı bayraktar otomotiv … A.Ş. ‘ye termostat contasının eksikliğini farketmemiş olması nedeni ile kusur atfedilemeyeceği, dava konusu aracın 2. Motor arızasını kök nedenini tespit eden ve taraflar arasındaki ihtilaf nedeni ile 26/01/2018 tarihi itibari ile aracın halen otoparkında bulunduğu, davalı … Şti.’ye kusur atfedilemeyeceği, davacının kendisinden izin alınmadan motor parçalarının söküldüğü ve deforme olduğu iddiasına ilişkin bir zarar tazmin talebi ya da raporlarda tespit bulunmadığından herhangi bir değerlendirme yapılmadığı, dava konusu aracın 2. Motor arızası göz önüne alındığında 1. Arıza ile benzer şekilde aynı arızanın 2. Kez orijinaline uygun olarak onarımı için aynı sürenin (18 gün) muhtemel/onarım süresi olarak kabul edilebileceği ve orijinaline uygun onarım ücretinin arızanın yakın tarihlerde yetkili servislerde gerçekleşmiş olması nedeni ile ilk onarım ile benzer şekilde KDV dahil 7.000,00 TL olarak değerlendirilebileceği, ilk motor arızasının davacı sorumluluğunda olduğu değerlendirildiğinden, bu döneme ilişkin kar yoksunluğu zararında davalı tarafların sorumluluğu bulunmadığı, 2. Motor arızasına dair dönem için kar yoksunluğu zararının olay tarihi itibari ile toplam 402,84 TL olduğu anlaşılmakla davanın davalı … Şti. Yönünden kısmen kabulüne, fazlaya dair talebin reddine, diğer davalılar …, …., ve … Ltd. Şti. Yönünden sorumlulukları bulunmadığından…” gerekçesiyle, davanın … A.Ş. yönünden kısmen kabulü ile 7.000,00 TL onarım bedeli, 402,84 TL kâr yoksunluğu zararı olmak üzere toplam 7.402,84 TL’nin, 29.06.2011 tarihinden itibaren işleyecek ticari avans faizi ile birlikte, davalı … A.Ş.’den alınarak davacıya verilmesine, fazlaya dair talebin reddine; davalılar … Otomotiv, … Otomotiv ve … Otomotiv şirketlerine yönelik davasının reddine, karar vermiştir. Bu karara karşı, davacı vekili ve davalı … Ltd. Şti. vekili istinaf başvurusunda bulunmuşlardır.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı vekili, istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Mahkemenin gerekçeli kararın 5. sayfasında; “…Aracın su radyatöründeki hasar kullanıcı kaynaklı olsa bile bunun sonucunda hararet göstergesinin olmaması sebebiyle olaya erken müdahale şansının olmaması ve ikaz ışığı yandığında ise motor aksamında meydana gelecek hasarın kaçınılmaz olması kullanıcı kaynaklı olmadığı anlamına gelmektedir….” gerekçesi ile sadece davalı … yönünden davanın kısmen kabulüne karar vermiş ve diğer davalılar yönünden davanın reddine karar verildiğini, kararın aynı sayfasında Erzurum’da yapılan keşif sonucunda Erzurum Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2018/88 Talimat sayılı dosyasından düzenlenen bilirkişi heyeti raporuna atıf yaparak “….aracın üretici kaynaklı açık ayıbının olduğu….”nun mütalaa edildiğinin belirtilerek, Erzurum Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2017/115 Talimat sayılı dosyasından verilen bilirkişi raporu ile arasında çelişki olduğundan yeni bir bilirkişi heyetinden rapor aldırılmasına karar verildiği, alınan 29.03.2019 tarihli rapora göre aracın motor soğutma suyu durum bilgisini kullanıcıya bildiren sistem nedeni ile açık/gizli ayıp kapsamında değerlendirilemeyeceği gerekçesiyle hararet arızasının davalı … yetkili servisi tarafından tespit edilen radyatör delinmesi ve su eksilmesi nedeni ile oluştuğu kabul edilerek arızanın kullanıcı kaynaklı olduğunun kabul edildiğini, gerekçeli kararın 5. sayfasında davaya konu arızaya ilişkin birbiriyle çelişkili ifadeler yer alması nedeniyle kararın bu nedenle kaldırılması gerektiğini; Erzurum Asliye Ticaret Mahkemesinin 2018/88 Talimat sayılı dosyasında keşif sonucu alınan raporda, haklılıklarının tespit edildiğini, buna rağmen raporun dikkate alınmadan karar verilmesinin hatalı olduğunu; Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 2013/19-1696 Esas ve 2015/1109 Karar sayılı ilamında belirtildiği üzere hileli davranışlarla dava konusu aracın teknik özellikleri nedeniyle müvekkilinin yanlış bilgilendirilmesi nedeniyle davalıların ayıba karşı tekefül hükümlerine göre sorumlu olduklarını, karara göre, bir maldaki ayıbın satıcının zikr ve vaat ettiği vasıflarda veya niteliği gereği malda bulunması gereken lüzumlu vasıflarda eksiklik olmak üzere iki türde ortaya çıkabileceğini, bunlardan 2. tür olan yani lüzumlu vasıflarda eksiklik şeklinde ortaya çıkan ayıptan, bunun varlığını bilmese dahi satıcının sorumlu olacağını, somut dosyada davaya konu araçta hararet göstergesi yerine ışık ikaz lambasının olması ve ışık ikaz lambası yandığında motorun doğrudan zarar görmesinin, araçta önemli bir ayıbın söz konusu olduğunu gösterdiğini, söz konusu ayıbın aracın üretiminden kaynaklanması nedeniyle müvekkilinin söz konusu ayıbın varlığını bilmeden aracı satın aldığını, bu hususun uzman bilirkişi kurulu raporuyla belirlenmesi nedeniyle yukarıda sayılan tüm koşulların gerçekleştiğini; davaların hileli davranışları ile davaya konu aracın teknik özellikleri konusunda müvekkilini yanlış bilgilendirerek ve ayıbı gizleyerek müvekkilini aldattıklarını; aracın üreticisi davalı … şirketinin gönderdiği 31.05.2011 tarihli yazıyla aracın Konya’da …’e getirilmeden önce araçta meydana gelen arızanın kullanıcıdan kaynaklı bir hata olduğunu, araçta Erzurum’da …’e getirilmeden önce meydana gelen arızanın da aracın hararet yapmasına neden olan termostata dış etken kaynaklı bir müdahale sonucunda olduğunu iddia ederek araçtan kaynaklanan üretimsel hatayı reddettiğini, … 2012’nin internet sitesindeki kullanım kılavuzunda, A tipi gösterge paneli olan araçlarda “Hararet Göstergesi”, B tipi gösterge paneli olan araçlarda ise “Motor Soğutma Suyu Sıcaklık Gösterge Işığı” bulunduğunun internet sitesinde belirtildiğini, davalıların iddia ettikleri gösterge tiplerinin 2012 model … modellerine ait olduğunu, keşif sonucu düzenlenen 18.04.2017 tarihli bilirkişi raporunun ikinci sayfasında davaya konu aracın kadranının resmine yer verilerek üçüncü sayfasında aracın hararet göstergesinin olmadığı, arıza ikaz lambasının olduğunun belirtildiğini, bu nedenle üretici ve satıcı tarafından sunulan kullanım kılavuzlarının bu araca ait olmayıp üst modele ait olduğunu, üretici ile satıcının cevap dilekçelerindeki çelişkili beyanlarının dahi hilenin göstergesi olduğunu, mahkemece Erzurum’da düzenlenen iki bilirkişi raporu arasında çelişki olduğu düşüncesi ile bu çelişkiyi gidermek için dosya üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırdığını, ancak alınan 29.03.2019 tarihli bilirkişi raporunun çelişkiyi gidermekten uzak olduğunu, raporun araç üzerinde inceleme yapılmaksızın verildiğini, bilirkişi kurulunun davalılarca sunulan çelişkili kullanım kılavuzlarını dikkate almadan rapor düzenlediklerini, 2010 yılında üretimine başlanan aracın üretiminin iki yıl gibi kısa bir sürede durdurulması nedenlerinin raporda dikkate alınmadığını, hükme esas alınan raporun araç üzerinde inceleme yapılmaksızın bilimsellikten uzak hazırlandığını, müvekkilinin kiraladığı araç için kar kaybının eksik hesaplandığını, 9 yıllık kâr kaybına karşılık hükmedilen miktarla davalılın ödüllendirildiğini belirterek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir. Davalı … Ltd. Şti. vekili istinaf başvuru dilekçesinde; Eldeki davanın daha önce açılarak derdest olması nedeniyle usulden reddi gerektiğini, taleplerin zamanaşımına uğradığını, ayıbın süresinde ileri sürülmediğini, müvekkilince tamir edilen araçla ilgili rapor düzenlenerek bilgi verildiğini, davacının talebi ile tamiratın yapılarak aracın teslim edildiğini, davacının, aracın fabrikadan çıkarken, yapılmış olduğu teknik özelliklerini bilerek aracı satın aldığını, davacının hatalı ve eksik üretim iddiasıyla teknik ekibinin yerine geçtiğini, üretim şeklinin sadece davacının aracına has olmadığını, tamirde hata bulunmadığını, aracın termostatının sadece kasasının olduğu ve yerine contasının geçirilmeden takıldığı iddiasının yerinde olmadığını, bu tür bir aracın çalışmasının mümkün olmadığını, araç arızasından kaynaklanan sorumluluğun müvekkiline yüklenmeyeceğini belirterek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak davanın tümden reddine karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, hukuki niteliği itibariyle, TBK’nın 219 ve 227. maddeleri uyarınca, satılanın ayıbı nedeniyle öncelikle ayıptan ari bir yenisiyle değiştirilmesi, mümkün olmadığı takdirde bedelinin iadesi ve araçtaki hasar nedeniyle uğranılan zararın tazmini taleplerine ilişkindir. İlk derece mahkemesince, yazılı gerekçeyle, araçtaki ileri sürülen ayıbın üretim hatasından kaynaklanmaması nedeniyle aracın misliyle değiştirilmesi talebinin reddine, tamir nedeniyle ödenen bedelin davalı … Ltd. Şti. ‘den tahsiline karar verilmiş, bu karara karşı, davacı vekili ve davalı … Ltd.Şti. vekilince, yasal süreleri içinde istinaf başvurusunda bulunulmuştur. İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, ileri sürülmüş olan istinaf başvuru nedenleriyle ve kamu düzenine aykırılık yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. Davacı tarafından davalı … A.Ş. tarafından üretilip ithal edilen … plakalı araç 30.07.2010 tarihinde anılan davalının bayisi olan davalı … A.Ş.’den satın alınmıştır. Davacı aracı … Ltd. Şti.’ne uzun süreli kiralayarak ticari gelir elde etme amacıyla satın aldığını ileri sürmektedir. Aracın 15.000 km bakımının yapıldığı, 04.03.2011 tarihinde aracın radyatöründeki suyun eksilmesi nedeniyle Konya’da bulunan davalı … Ltd. Şti. tarafından işletilen servise getirildiği, yetkili servisçe aracın alt panel kısmında zaman içinde darbelere bağlı olarak aşınma sonucu klima radyatörü ile su radyatörünün temas etmesi sonucu, su radyatörünün delinmesi ve su kaçağı oluşması nedeniyle hararet meydana geldiği, araçta hararet göstergesi yerine ikaz ışığı olduğu, herhangi bir uyarı sisteminin bulunmadığı, aracın kırmızı hararet uyarı ışığı yandığında aracın doğrudan motorunun zarar gördüğü belirlenerek, kullanıcı hatasından kaynaklandığı belirlenen hasarın bedeli karşılığı giderildiği, 27.152 km’de olan aracın hasarının 7.000 TL bedelle giderildiği anlaşılmıştır. Davacının teslim aldığı araç servis talimatları doğrultusunda 29.000 km’de iken 05.04.2011 tarihinde … A.Ş.’ye ait servise götürülmüş, 30.000 km bakımı yapılmıştır. 03.05.2011 tarihinde aracın Kars-Erzurum yolunda hararet ışığının yanmasına bağlı olarak arızalandığı ve davalı …’e ait servise götürüldüğü, burada yapılan tespitte de ilk tamiratta aracın termostatının sadece kasasının olduğu, yerine contasının geçirilmeden takıldığı ve su sızıntısına neden olduğu belirlenmiştir. Davacı tarafından aynı iddialarla İstanbul 4. ATM’nin 2014/735 Esas sayılı dosyasında dava açılmış, harç ve yargılama giderlerinin yatırılmaması nedeniyle 08.07.2015 tarihinde davanın usulden reddine karar verilmiştir. Red kararının davalı …’ye 07.08.2015 tarihinde, davacıya 04.08.2015, … vekiline 02.08.2015 tarihinde tebliğ edildiği, davalılar … Ltd. Şti.’ne gerekçeli kararın tebligat mazbatasının dosya içerisinde bulunmadığı anlaşılmıştır. Diğer yandan dosya içerisinde bulunan İstanbul 4.ATM dosyasındaki kararın kesinleştirildiğine ilişkin kararın e-tebligat yoluyla tebliğ edildiğine ilişkin bir bilgi de dosyada bulunmamaktadır. Davalılar cevap dilekçelerinde davanın derdest olduğunu belirterek derdestlik itirazında bulunmuşlardır. HMK’nın 114/1-ı maddesinde aynı davanın daha önceden açılmış ve halen görülmemekte olması dava şartları arasında düzenlenmiştir. HMK’nın 138. maddesi gereğince mahkeme, öncelikle dava şartları ve ilk itirazlar üzerinde bir karar verir; gerektiği takdirde kararını vermeden önce bu konuda tarafların ön inceleme duruşmasında dinleyebilir. İlk derece mahkemesinin duruşma tutanaklarının incelenmesinde, derdestlik itirazına ilişkin dava şartı hususunda her hangi bir inceleme yapılmadığı, dava şartıyla ilgili karar verilmediği görülmüştür. Dosya içerisinde bulunan önceki dosyanın fiziki olarak incelenmesinde de kararın kesinleşip kesinleşmediği, kesinleşmiş ise hangi tarihte kesinleştiği anlaşılamamıştır. Bu durumda ilk derece mahkemesince tarafların ileri sürdüğü dava şartı konusunda bir karar verilmediği gibi, eylemli olarak davanın derdest olmadığına ilişkin mahkeme kararının da denetlenmediği, karar kesinleşmiş ise olumsuz dava şartlarından kesin hüküm bulunmamasına ilişkin dava şartının bulunup bulunmadığı tartışılmadan karar verilmiş olması nedeniyle, ilk derece mahkemesince verilen kararın denetlenebilir bir karar olmadığı anlaşılmıştır. HMK’nın 353/1.a.6. maddesi uyarınca, ilk derece mahkemesince davalıların, davanın çözümünde etkili olacak delilleri değerlendirmeden karar verilmiş olması halinde, bölge adliye mahkemesince işin esası incelenmeden, mahkeme kararının kaldırılarak davanın yeniden görülmesi için, dosyanın kararı veren mahkemeye veya yargı çevresi içindeki başka bir mahkemeye gönderilmesine duruşma yapılmaksızın kesin olarak karar verilir. Somut olayda davalıların dava şartına ilişkin savunma sebepleri ve deliller gerekçeli olarak tartışılmadan ve denetime elverişli bir gerekçe oluşturulmadan, karar verildiği anlaşıldığından, HMK’nın 353/1.a.6. maddesi uyarınca, işin esasına dair istinaf sebepleri incelenmeksizin, ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının kaldırılarak, dosyanın kararın veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair aşağıdaki karar verilmiştir.
KARAR: Yukarıda açıklanan gerekçelerle; 1-HMK’nın 353/1.a.6. maddesi uyarınca, işin esası incelenmeksizin, ilk derece mahkemesinin istinaf konu kararının kaldırılmasına, 2-Yukarıdaki açıklamalar ışığında davanın yeniden görülmesi için dosyasının kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine, 3-Davacı tarafça yatırılan istinaf peşin harcının, talep halinde kendisine iadesine, 4-Davacı tarafından yapılan kanun yolu giderlerinin, ilk derece mahkemesince esas hükümle birlikte, yargılama giderleri içinde değerlendirilmesine, 5-Teminatın yatıran tarafa iadesine, 6-Duruşma açılmadığından avukatlık ücreti tayinine yer olmadığına dair; HMK’nın 353/1a. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda oy birliğiyle ve kesin olarak karar verildi.14.10.2021
KANUN YOLU: HMK’nın 353/1.a maddesi uyarınca karar kesindir.