Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2020/1429 E. 2023/1027 K. 08.06.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/1429
KARAR NO: 2023/1027
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul Anadolu 4. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ: 26/12/2019
NUMARASI: 2016/302 E. – 2019/1244 K.
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerle davanın reddine dair verilen karara karşı, davacı tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine Dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili, dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin satım sözleşmesi kapsamında satarak teslim ettiği emtia bedelinin bir kısmının ödenmemesi üzerine, ticari ilişkinin sona erdiğini, cari hesap alacağının tahsil amacıyla davalı aleyhinde İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğünün … Esas ve … Esas sayılı dosyaları ile başlatılan takibe yönelik itirazın haksız olduğunu ileri sürerek, itirazın iptaline ve %20 tazminata hükmedilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, savunmasında özetle; alacağın dayanağı olan belgenin müvekkili şirketine tebliğ edilmediğini, müvekkilinin cari hesabında davacıya herhangi bir borcunun bulunmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; “…Davacı takiple davalıya açık hesap ilişkisi içerisinde verilen fakat bedeli ödenmeyen mallardan kaynaklanan bakiye alacağını talep etmektedir. Davacı şirketin ticari defterlerinin incelenmesinde davalıdan 218053,75 TL alacak kayıtlı olduğu, davalı şirketin ticari defterlerinde ise alacak bakiyesi bulunmadığı tespit edilmiştir. Tarafların defterleri arasındaki bu mutabakatsızlığın davacı şirket tarafından davalı adına düzenlenen fakat davacının kayıtlarında yer aldığı halde davalının kayıtlarında yer almayan faturalardan kaynaklandığı, davacı tarafından 217863,12 TL toplam tutarlı fatura içeriği mal ya da hizmetin davalı şirkete tesliminin ve eksik ödeme açıklamalı toplam 231,87 TL.lik kaydın dayanaklarının kanıtlanamadığı…” gerekçesiyle davanın reddine, karar verilmiştir. Bu karara karşı, davacı vekilince istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı vekili, istinaf başvuru dilekçesinde özetle; İlk derece mahkemesince yapılan yargılamada, ileri sürülen delillerin gerektiği gibi incelenmediğini, delil olarak tarafların kayıtları ile faturalara dayanıldığını, ilk bilirkişi tarafından düzenlenen 03.01.2017 tarihli raporda, yapılan ödeme ile davacının alacağının kalmadığı, bir kısım faturaların tarafların defterinde kayıtlı olmaması nedeniyle defterler arasında uyumsuzluk bulunduğunun belirlendiğini, 04.06.2018 tarihli ek raporda da önceki görüşlerin tekrar edildiğini, ancak raporda emtianın teslimine ilişkin irsaliyelerin incelenmediğini, sonradan düzenlenen raporlarda da teslime ilişkin fatura ve sevk irsaliyelerinin incelenmediğini, son raporda da 218.053,75 TL tutarındaki mutabakatsızlığın nedeninin, bir kısım faturaların davalının defterinde kayıtlı olmamasından kaynaklandığının belirlendiğini, oysa önceki raporlara yönelik itirazlarda belirtildiği gibi delil olarak sunulan emtianın teslimine ilişkin fatura ve irsaliyelerin dikkate alınmadığını, bu nedenle istinaf yargılamasında 2012 yılı ve 2013 yılına ilişkin, dilekçede belirtilen fatura ve sevk irsaliyelerinin incelenmesi halinde emtianın teslim edildiğinin anlaşılacağını, Bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasına ve davanın kabulüne, karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, ticari satıma ilişkin açık hesap alacağının tahsili için başlatılan ilamsız icra takibine vaki itirazın İİK’nın 67. maddesi uyarınca iptali ve icra inkar tazminatının tahsili istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda davanın reddine, karar verilmiş; bu karara karşı, davacı vekilince, yasal süresi içinde istinaf başvurusunda bulunulmuştur. İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, ileri sürülmüş olan istinaf nedenleriyle ve kamu düzeni yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. Taraflar arasında satım sözleşmesi ilişkisi bulunduğu ve bu kapsamda davacı tarafından davalıya emtia teslim edildiği sabittir. Taraflar arasındaki satım sözleşmesi ilişkisi 19.09.2011 tarihli Diasa Fason İmalat Anlaşması hükümlerine göre başlayıp yürütülmüştür. Sözleşmede emtiaların teslimi, fatura düzenlenmesi ve iade koşulları düzenlenmiştir. Mahkemece yapılan bilirkişi incelemesine göre davalı defterlerinde alacak bulunmadığı, davacı defterinde kayıtlı bulunun faturaların davalıya tebliği ile bu faturalara konu emtiaların teslimi kanıtlanmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Satım sözlemesinde satılan emtianın alıcıya teslim edildiğini kanıtlama yükümlülüğü satıcıdadır. Satıcı bu teslim yükümlülüğü özellikle fatura veya sevk irsaliyesine atılacak imzalarla kanıtlayabilir. Taraflar arasındaki satım sözleşmesi ilişkisi yıllara yaygın olarak devam etmiş olup, bu süre içerisinde birçok teslim, iade, ödeme vb. İşlemler gerçekleştirilmiştir. Bu nedenle taraflar arasındaki satım sözleşmesi ilişkisinin bittiği de dikkate alınarak sözleşme ilişkisinin tasfiyesi gerekir. Her ne kadar davacı defterlerinde kayıtlı olan faturalara konu emtiaların davalıya teslim edildiğine ilişkin kanıt sunulmadığı belirtilmiş ise de davacının, tarafların ticari defterlerine dayandığı, istinaf başvuru dilekçesinin dördüncü sayfasının 2012 yılı kayıtları arasında belirtilen 2,10,11,12 sıra numaralı ve 2013 yılı 1,2 ve 4 sıra nolu kayıtlara ilişkin sevk irsaliyelerinin de dosyada bulunduğu dikkate alınarak, sözleşme ilişkisinin başından beri davacı tarafından yapılan tüm mal ve hizmet teslimine ilişkin fatura ve bunlara ilişkin sevk irsaliyelerinin konusunda uzman bilirkişi aracılığıyla denetlenerek, teslim alan kişinin davalı adına mal veya hizmet alımında teslim almaya yetkili olup olmadığı da değerlendirilerek bir sonuca varılması gerekmektedir. Aksi halde davacı tarafından sevk irsaliyesi ile teslim edilen emtiaya ilişkin faturaların davalının ticari kayıtlarında yer almamış olması herhangi bir sonuç doğurmayacak ve usulüne uygun bir teslimin kanıtlanması halinde davacının alacaklı olduğu kabul edilecektir. Bu şekilde bir inceleme yapılabilmesi için uyuşmazlık konusu olan tüm fatura ve sevk irsaliyelerinin okunaklı bir suretinin davacıdan istenmesi ve bu belgeler ve ticari defterler üzerinde yeniden bilirkişi incelemesi yapılarak, gerçek bir mal ve hizmet teslimine ilişkin faturaların belirlenmesi, bunların davalı defterinde kaydedilmemiş olması nedenlerinin değerlendirilmesi ve sonucuna göre alacağın varlığı ve miktarının belirlenmesi gerekirken, bir kısım faturaların sadece davalı defterlerinde kayıtlı olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesi doğru değildir. İlk derece mahkemesince, tüm deliller toplanıp değerlendirilerek karar verilmesi gerekirken, teslime ilişkin önemli delillerin toplanmaması ve sözleşme hükümlerinin değerlendirilmeden karar verilmesi nedeniyle, HMK’nın 353/1.a.6 maddesi uyarınca dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, işin esası incelenmeksizin, ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının kaldırılmasına ve davanın yeniden görülmesi için dosyanın karar veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair aşağıdaki karar verilmiştir.
KARAR: Yukarıda açıklanan gerekçelerle:1-HMK’nın 353/1.a.6 maddesi uyarınca, ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının kaldırılmasına, 2-Yukarıdaki açıklamalar ışığında davanın yeniden görülmesi için dosyanın, kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine, 3-Davacı tarafından yatırılan istinaf peşin karar harcının, talep hâlinde, ilk derece mahkemesince iadesine,4-Davacı vekili tarafından yapılan kanun yolu giderlerinin, ilk derece mahkemesince, esas hükümle birlikte yargılama giderleri içinde değerlendirilmesine dair; HMK’nın 353/1.a maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, oy birliğiyle ve kesin olarak karar verildi. 08.06.2023
KANUN YOLU:HMK’nın 353/1.a maddesi uyarınca karar kesindir.