Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2020/1410 E. 2023/1028 K. 08.06.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/1410
KARAR NO: 2023/1028
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 03/03/2020
NUMARASI: 2018/668 E. – 2020/266 K.
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerle davanın kabulüne dair verilen karara karşı, davalı tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine Dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili, dava dilekçesinde özetle; taraflar arasındaki ticari ilişki kapsamında davacının satarak teslim ettiği mal ve hizmet bedelinin ödenmemesi üzerine başlatılan takibe yönelik itirazın haksız olduğunu, müvekkilinin satım faturasından kaynaklanan 26.332,86 TL ve 472,20 Euro bakiye alacağı bulunduğunu ileri sürerek, davalının İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasına yönelik itirazının iptaline, takibin devamına ve alacağın %20’sinden az olmamak üzere icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, savunmasında özetle; müvekkilinin borcu bulunmadığını, taraflar arasındaki ticari ilişkinin 31.12.2017 tarihi itibariyle sona erdiğini, davacı şirketin bu tarihe kadar doğmuş bütün hak ve alacakların ödendiğini, davacının vinç kiralama, teknik bakımı, montaj ve demontaj hizmeti verdiğini, müvekkilince alınan bu hizmetlerin bedelinin ödendiğini, davacının düzenlediği servis formlarında verilen hizmetlerin gösterildiğini, bir kısım formlarda arızalı olarak belirtilen vincin sonraki formda arızasının bulunmadığının belirlendiğini, davacının haksız şekilde alacak yaratma gayretinde olduğunu, haksız şekilde birden fazla işlem gerçekleştirdiği gibi gerçekte var olmayan işlemler için de fatura düzenlendiğini, muavin defter kayıtlarında yer alan 8168 fiş nolu 06.11.2017 tarih ve 7.562,12 TL bedelindeki faturanın gerçek bir işleme dayanmadığını savunarak, davanın reddi ile kötü niyet tazminatına karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; “…Huzurdaki davada taraflar arasında 01.04.2017 – 31.12.2017 tarihleri arasındaki 10 ay süre için kule vinç kira sözleşmesi ve teknik servis hizmet sözleşmesi imzalanmıştır. … kira sözleşmesi sonra ermeden 30 gün önce davalı kiracının yazılı başvurusu ve davacı kiralayanın onayı ile sözleşmenin uzatılabileceği belirtilmiştir. Kira süresinin uzatılması ile ilgili dosyada herhangi bir belge yoktur. Bu sözleşme uyarınca davacı şirket ile davalı şirket arasında vinç kiralama, vinçlerin teknik bakımı, montaj ve demontaj hizmeti verdiği anlaşılmaktadır. Davacı şirketten davalı şirket tarafından bahsi geçen hizmetleri aldığını ve bu hizmetlerin karşılığı kesilen faturaların bedellerini de davacı tarafından bir kısmının ödendiği, bakiye alacağın ödenmemesi nedeniyle davacının icra takibi yaptığı, bu takibe itiraz edilmesi üzerine takibin durduğu anlaşılmaktadır. Duran takibin devamı için süresi içerisinde bu itirazın iptali davasının açıldığı anlaşılmaktadır.Yaptırılan bilirkişi incelemesinde davacı yanın incelenen kendi ticari defterlerinde davalı yandan takip tarihi olan 17.04.2018 tarihi itibari ile 28.119,61-TL cari hesap bakiye alacaklı olduğu, Davalı yanın incelenen kendi ticari defterlerinde davacı yana takip tarihi 17.04.2018 tarihi itibariyle 28.119,61-TL cari hesap bakiye borçlu olduğu belirlenmiştir.Bu davada her iki tarafın ticari defterlerinde Davacı yönünden 28.119,61 TL alacak, Davalı defterlerinde ise 28.119,61-TL borç olduğu, dolayısıyla taraflar arasında Ticari defter ve kayıtlara göre bir çekişmenin olmadığı tespit edilmiştir.Taraflar arasında 01.04.2017 -31.12.2017 tarihleri arasındaki 10 ay süre için kule vinç kira sözleşmesi ve teknik servis hizmet sözleşmesinin kira süresinin uzatılması ile ilgili dosyada herhangi bir belge yoktur. Davalı kiracının 31.12.2017 tarihi itibariyle davacı kiralayan ile ilişkilerinin kalmadığı beyanı sözleşme süresi ile uyumludur. Ancak ilişkinin sürdüğünü ispatlayan servis formu mevcuttur.Davalı şirket davacı şirket ile ilişkilerinin 31.12.2017 tarihinde sonlandığını, bu nedenle daha sonraki faturalardan dolayı borçlu olmadıklarını söyledikleri halde 27.01.2018 tarihli servis formunda müşteri adına Murat Altın’ın imzasının bulunduğundan anlaşılmaktadır. Davalının itiraz ettiği kök raporun ilgili cümlesi ‘27.01.2018 tarihli servis formunda 6 saat hizmet verildiği’ belirtilmiş olup altında müşteri adına …’ın imzası bulunmaktadır. Davacı kiracı tarafından 27.01.2018 tarihli servis formu kabul ediliyorsa, taraflar arasındaki ilişkinin 31.12.2017 tarihinden sonra da devam ettiği anlaşılmaktadır. Uyuşmazlık konusu faturalar toplamı 28.428,77-TL olarak belirlenmiştir. Faturalarda dayanak servis formunun veya irsaliyenin belirtilmesi gerekir. Davacı kiralayanın faturalarında dayanak belgelerin belirtilmemesi, karışıklığın en önemli nedenlerinden biridir. Davacı yanın 2017 ve 2018 yıllarına ait ticari defterlerinin 6102 sayılı TTK. ilgili hükümleri yönünden usulüne uygun tutulmuş olduğu, belirlenmiştir.Davalı yanın 2017 ve 2018 yıllarına ait ticari defterlerinin 6102 sayılı TTK. ilgili hükümleri yönünden usulüne uygun tutulmuş olduğu, belirlenmiştir.Her iki tarafın ticari defterlerinde, davacı yönünden 28.119,61 TL alacak, davalı defterlerinde ise 28.119,61-TL borç olduğu, dolayısıyla taraflar arasında ticari defter ve kayıtlara göre bir çekişmenin olmadığı kanaatine varılmıştır.Taraflar tacir olduklarından ilişkilerinde faiz esas olup, önceden kararlaştırılmasa bile faiz istenebilir. Bir alacağa faiz istenebilmesi için, ödeneceği tarihin net olarak belli olması veya belli değilse alacaklı tarafından çekilerek bir ihtar veya ihbar ile borçlunun temerrüde düşürülmesi veya icra takibine başvurulması gerekir. Dosyamızda davalının temerrüdüne dair bir belge ve iddia yoktur. Bu nedenle temerrüt takiple oluşmuştur. Zaten talepte bu yöndedir.
Tüm bu nedenlerle davanın kabulü ile İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasında davalının itirazının 28.119,61-Tl üzerinden iptali ile takibin devamına takipten sonra asıl alacak olan bu miktarlara yasal faiz uygulanmasına, fazla istemin reddine, karar vermek gerekmiştir.Davalı likit bir borcunun varlığını bildiği halde sadece alacağın tahsilini geciktirmek için itirazda bulunduğu anlaşıldığından İİK 67/2 maddesi uyarınca alacağın % 20 si oranında icra inkar tazminat tutarı olan 5.623.-TL nin davalıdan alınarak…” gerekçesiyle davanın kısmen kabulü ile davalının İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasına yönelik itirazının 28.119,61 TL üzerinden iptali ile takibin devamına, % 20 oranında 5.623 TL icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline, fazlaya ilişkin istemin reddine, karar verilmiştir. Bu karara karşı, davalı vekilince istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davalı vekili, istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Taraflar arasındaki ticari ilişkinin 31.12.2017 tarihinde sona erdiğini, bu tarihten itibaren taraflar arasında borç alacak ilişkisi kalmadığını ve 31.12.2017 tarihine kadar olan bütün hak ve alacakların davacıya ödendiğini, tarafların ticari kayıtları ile elektronik posta yazışmaları incelendiğinde, müvekkil şirketin davacıya herhangi bir borcunun olmadığının görüleceğini, buna rağmen davacı şirketin kötü niyetli olarak alacak yaratma gayretine girdiğini, gerçekte olmayan işlere ilişkin faturalar düzenlendiğini, düzenlenen bir kısım faturaların gerçek bir mal veya hizmet teslimine ilişkin olmadığını, ticari defterlerin mutabık olmasının da ticari ilişkinin varlığına kanıt oluşturmadığını, faturanın varlığına ve itiraz edilmemesine rağmen davacının verdiği hizmeti kanıtlaması gerektiğini, akdi ilişki ispat edilemediği sürece davacının davalı adına fatura düzenlemesi ve ticari defterlerine göre bu faturalar nedeniyle alacaklı gözükmeksizin davalıyı bağlayıcı bir yanı bulunmadığını, Bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasına ve davanın reddine, karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, taraflar arasındaki satım ve hizmet sözleşmesinden kaynaklanan alacağın tahsili amacıyla başlatılan ilamsız takibe yönelik itirazın İİK’nın 67. maddesi uyarınca iptali istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda davanın kabulüne, karar verilmiş; bu karara karşı, davalı vekilince, yasal süresi içinde istinaf başvurusunda bulunulmuştur.İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, ileri sürülmüş olan istinaf nedenleriyle ve kamu düzeni yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esaslı dosyasının incelenmesinde, davacının cari hesaptan kaynaklanan 472,20 Euro ve 26.332,86 TL asıl alacağın faiziyle birlikte tahsili amacıyla takip başlatıldığı, ödeme emrinin 25.04.2018 tarihinde tebliği üzerine süresinde 27.04.2018 tarihinde borca itiraz edilmesi nedeniyle takibin durduğu, itiraz ve davanın süresinde olduğu anlaşılmıştır.Davacı taraflar arasında satım ve hizmet ilişkisi bulunduğunu ileri sürerek alacak talebinde bulunmuş olup, takip konusu faturalar 2018 yılı için düzenlenmiştir. Davalı vekili ise taraflar arasında vinç kiralama, bakım ve montaj hizmetine ilişkin sözleşme bulunduğunu, bu sözleşmenin 31.12.2017 tarihinde sona erdiğini, bu tarihe kadar olan tüm hak ve borçların ödendiğini, davacının gerçekte verilmeyen hizmetler için fatura düzenlediğini, takip konusu faturaların gerçek bir ticari ilişkiye dayanmadığını savunmuştur. Mahkemece tarafların ticari defterleri üzerinde yapılan incelemede alacağın 06.01.2017 tarihli fatura ile vinç sigorta bedeline ilişkin 26.01.2018, vinç kiralanmasına ilişkin 02.02.2018 ve teknik servis bedeline ilişkin 30.01.2018 tarihli faturalardan kaynaklandığı anlaşılmıştır. Faturaların toplamı 28.424,77 TL olup, bilirkişi incelemesine göre takip tarihi itibariyle davalının ticari defterlerine göre davacının 28.119,61 TL alacaklı olduğu, alacak borç konusunda taraf defterlerinin mutabık olduğu anlaşılmıştır.Dava konusu faturalar hizmet bedeline ilişkin olup bu faturalar davalının ticari defterlerinde kayıtlı olup, herhangi bir itirazda bulunulmamıştır. İstinaf başvurusunda da genel olarak faturaya itiraz edilmemiş olmasının akdi ilişkinin varlığına delil oluşturmayacağı belirtilmiştir. Taraflar arasında ticari ilişki bulunduğu davalının da kabulündedir. Ancak davalı ticari ilişkinin 31.12.2017 tarihinde sona erdiğini ve bu tarihe kadar oluşan davacı borcunun ödendiğini, bu tarihten sonra herhangi bir hizmet alınmadığını savunmuştur. Ticari ilişki sabit olup, bu ilişkiden kaynaklanan faturaların itirazsız şekilde kabul edilerek ticari defterlere işlenmiş olması karşısında, davacının fatura konusu hizmeti verdiği kabul edilmelidir. Davacının sözleşmeden kaynaklanan alacağı bulunması nedeniyle davalının bu yönlere ilişkin istinaf başvurusu yerinde değildir.Ancak, takip talebinde 26.332,86 TL asıl alacağın avans faizi ile birlikte tahsilinin yanı sıra 472,20 Euro alacağın % 5 faiziyle tahsili talep edilmiştir. İtirazın iptali davaları takibe sıkı sıkıya bağlı davalar olup, bu davalar sonucu verilecek hükmünde takip talebinin de infaz edilebilir olması gerekir. Davacının taleplerinin Türk Lirası ve Euro cinsinde olmasına rağmen mahkemece her bir para birimi ayrıştırılmadan Türk Lirası üzerinden ancak Türk Lirası olarak talep edilen miktardan daha fazla, harca esas değerden daha düşük bir miktarda itirazın iptaline karar verilmiş olması nedeniyle bu hali ile hüküm infaz edilemez niteliktedir. Bu haliyle icra müdürlüğünce yapılacak infaz sırasında yabancı para cinsinden ilamın ne şekilde infaz edileceği tereddüte sebep olacaktır. İnfaz edilebilir bir hüküm bulunması kamu düzenine ilişkin olduğundan Dairemizce bu husus istinaf sebepleri ile birlikte HMK’nın 33 ve 355.maddesi gereğince resen dikkate alınarak infazı kabil bir karar oluşturulmuştur. Yapılan yargılama sırasında alınan bilirkişi raporunda davacının Euro cinsi bir alacağının bulunmadığı ve Euro cinsinden takip yapılamayacağı belirlenmiştir. Bu nedenle davalının Euro cinsi takibe yönelik itirazı haklı olup, bu alacağın Türk Lirası cinsinden talebi her zaman mümkündür. İtirazın iptali davasının belirtilen şekli üzerine kararın kaldırılarak düzeltilmesi gerektiğinden, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak davanın esası hakkında Dairemizce yeniden hüküm verilmesine, Türk Lirası cinsi asıl alacağa ilişkin talebin kabulüne, Euro cinsi alacağa ilişkin talebin reddine, kabul edilen değer üzerinden alacak likit olduğundan icra inkar tazminatı takdirine, reddedilen miktar üzerinden takibin kötü niyetli olmadığı sabit olduğundan kötü niyet tazminatı talebinin reddine karar vermek gerekmiştir.Açıklanan bu gerekçelerle, HMK’nın 33, 355 ve 353/1.b.2 maddeleri uyarınca dosya üzerinden yapılan istinaf incelemesi sonucunda, davalı vekilinin istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile hükmün düzeltilmesine dair aşağıdaki hüküm verilmiştir.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:HMK’nın 353/1.b.2. maddesi uyarınca davalı vekilinin istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının düzeltilmek üzere kaldırılmasına, davanın esası hakkında Dairemizce yeniden hüküm kurulmasına, bu doğrultuda; 1-Davanın kısmen kabulü ile davalının İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı takip dosyasına yönelik itirazlarının kısmen iptali ile takibin 26.332,86 TL asıl alacak üzerinden devamına, bu asıl alacağa takip tarihinden itibaren %9,75’i oranını aşmamak üzere değişik oranlarda 3095 sayılı Kanun’un 2/2.maddesi uyarınca değişen oranlarda avans faizi uygulanarak takibin devamına, fazlaya ilişkin talebin reddine, 2-Hüküm altına alınan alacak tutarının %20’si oranındaki 5.266,57 TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 3-Davanın reddedilen kısmı bakımından davalının koşulları oluşmayan kötü niyet tazminatı talebinin reddine, 4-Karar tarihinde yürürlükte bulunan harç tarifesi uyarınca alınması gereken 1.798,79 TL karar ilam harcından peşin alınan 409,66 TL’nin mahsubu ile bakiye 1.389,13 TL harcın davalıdan tahsili ile Hazineye gelir kaydına, 4-Davacı tarafından dava açılırken peşin yatırılan 490,66 TL peşin harcın ve 35,90 TL başvurma harcının davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 5-Ayrıntısı UYAP’ta kayıtlı olmak üzere 2.295,00 TL yargılama giderinin davadaki haklılık oranlarına göre belirlenen 2.070,00 TL’lik kısmının davalıdan alınarak davacıya verilmesine, bakiye kısmın davacı üzerinde bırakılmasına, 6-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden kabul edilen miktar üzerinden AAÜT uyarınca belirlenen 9.200,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 7-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden reddedilen miktar üzerinden belirlenen 2.398,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, 8-Taraflarca yatırılan gider ve delil avanslaından kullanılmayan kısımlarının, yatıran taraflara iadesine,9-İstinaf aşamasındaki harç ve yargılama giderleri yönünden; a-Davalı tarafından yatırılan 148,60 TL istinaf başvuru harcının Hazineye gelir kaydına; davalı tarafından yatırılan 480,50 TL peşin istinaf karar harcının, talep hâlinde, ilk derece mahkemesince davalıya iadesine, b-Davalı tarafından yatırılan 148,60 TL istinaf başvuru harcı gideri ve 32,50 TL posta gideri olmak üzere toplam 181,10 TL kanun yolu giderinin davacıdan alınıp davalıya verilmesine, 9-Gerekçeli kararın ilk derece mahkemesince taraf vekillerine tebliğine dair; HMK’nın 33, 355 ve 353/1.b.2. maddeleri uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 08.06.2023 tarihinde, oy birliğiyle ve kesin olarak karar verildi.
KANUN YOLU: HMK’nın 362/1.a maddesi uyarınca, dava değeri itibariyle karar kesindir.