Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2020/141 E. 2021/782 K. 17.06.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/141
KARAR NO: 2021/782
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 12/12/2019
NUMARASI: 2019/401 E. – 2019/141 K.
DAVANIN KONUSU:Sigorta (Hayat Sigortası Kaynaklı)
Taraflar arasında görülen tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik verilen hükme karşı davalı tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dairemize gönderilmiş dosya içerisindeki tüm belgeler okunup, incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin 28.05.2018 ile 31.05.2019 tarihleri arasında çalıştığı şirketin küçülmeye gitmesi nedeniyle 31.05.2019 tarihinde işten çıkarıldığını, davalı ile imzalanan sözleşmede, işçinin kasıt ve kusuru olmaksızın işsiz kalması halinde teminat verileceğinin taahhüt edildiğini, rizikonun gerçekleşmesine rağmen davalının taahhütlerini yerine getirmediğini, ileri sürerek, 15.000,00 TL’nnin faiziyle birlikte tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Dava dilekçesi davalıya usulüne uygun şekilde tebliğ edilmiş, cevap vermemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI ÖZETİ İlk Derece Mahkemesinin kararında; “….Tüm dosya kapsamının degerlendirilmesinde özetle; davanın IIK’nun 67/1 maddesi ve devamından düzenlenen alacak davası oldugu, davacı vekilince sözleşme gereği ödenmeyen bedelin talep edildiği anlaşılmış olup, 7155 Sayılı Kanunun 20. Maddesi ile 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunu’na eklenen 5/A maddesi ile ‘Bu Kanunun 4. Maddesince ve diger kanunlarda belirtilen ticari davalardan, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabulucuya basvurulmus olması dava sartıdır.’ düzenlemesi getirilmistir. 6325 Sayılı Hukuk Uyusmazlıkların Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A maddesinin 2. Fıkrasında ‘Davacı arabuluculuk faaliyeti sonunda anlasmaya varılamadıgına iliskin tutanagın aslını veya arabulucu tarafından onaylanmıs bir örnegini dava dilekçesine eklemek zorundadır. Bu zorunluluga uyulmaması halinde mahkemece davacıya, son tutanagın bir haftalık kesin süre içinde mahkemeye sunulması gerektigi, aksi takdirde davanın usulden reddedilecegi ihtarını içeren davetiye gönderilir. Ihtarın geregi yerine getirilmez ise dava dilekçesi karsı tarafa teblige çıkarılmaksızın davanın usulden reddine karar verilir. Arabulucuya basvurusmadan dava açıldıgının anlasılması halinde herhangi bir islem yapılmaksızın davanın, dava sartı yoklugu sebebiyle usulden reddine karar verilir.’ düzenlemesi yer almaktadır. Somut olayda davacı vekilince para alacağını içeren iş bu davaya ilişkin arabulucu son tutanak aslını sunmak için süre verilmiş ancak davacı vekilince tutanak sunulmamıştır, uyap’ta yapılan sorgulamada da arabulucuya başvurulmadığı anlaşılmıştır. Anılan düzenlemelere göre dava açılmadan arabuluculuga basvurulması gerektigi, is bu dava sartının sonradan tamamlanabilir nitelikte olmadıgı, aksinin kabulü düzenlemenin amacına aykırı olacagı, bu hali ile arabulucuya basvuru sartının dava açılmadan önce yerine getirilmedigi, açıklanan nedenlerle dava sartı yoklugu nedeniyle davanın usulden reddi..” gerekçesiyle zorunlu arabuluculuk dava şartı yokluğundan HMK’nın 114/2 ve 115/2 maddeleri uyarınca dava şartı yokluğu nedeni ile davanın usulden reddine, karar vermiştir. Bu karara karşı davalı vekili istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde; İlk derece mahkemesince davanın usulden reddine karar verilmesine rağmen vekalet sunan davalı yararına vekalet ücretine hükmedilmemesinin hatalı olduğunu, Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 7.maddesi gereğince davanın usulden reddi halinde vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiğini belirterek, ilk derece mahkemesi kararının vekalet ücreti yönünden kaldırılarak, davalı yararına vekalet ücreti takdirini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, sigorta sözleşmesinden kaynaklanan tazminat talebine ilişkindir. İlk derece mahkemesince, yukarıda açıklanan gerekçeyle davanın usulden reddine karar verilmiş; bu karara karşı, davalı vekili tarafından, vekalet ücreti yönünden yasal süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, istinaf başvuru nedenleriyle ve kamu düzenine aykırılık yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. Davacı yan, taraflar arasındaki sigorta sözleşmesi kapsamında düzenlenen poliçe gereğince, müvekkilinin isteği dışında işsiz kalması nedeniyle rizikonun oluştuğunu belirterek, sigorta tazminatının ödenmesini istemiştir. İlk derece mahkemesince, dava öncesinde zorunlu arabuluculuğa başvurulduğuna ilişkin son tutanak aslının ibrazı için 15.10.2019 tarihli ara kararla bir haftalık süre verilmiştir. Ara kararın taraflara tebliğine rağmen, son tutanağın ibraz edilmemesi üzerine duruşma yapılmaksızın dosya üzerinden davanın usuldan reddine karar verilmiştir. HMK’nun 115/1. maddesi uyarınca dava şartlarının bulunup bulunmadığı davanın her aşamasında resen araştırılır. 06.12.2018 tarihli 7155 sayılı Kanun’un 20. maddesiyle TTK’ya eklenen 5/A.maddesi uyarınca, “(1) Bu Kanunun 4 üncü maddesinde ve diğer kanunlarda belirtilen ticari davalardan, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olması dava şartıdır.” 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A.maddesi uyarınca, “(1) İlgili kanunlarda arabulucuya başvurulmuş olması dava şartı olarak kabul edilmiş ise arabuluculuk sürecine aşağıdaki hükümler uygulanır. (2) Davacı, arabuluculuk faaliyeti sonunda anlaşmaya varılamadığına ilişkin son tutanağın aslını veya arabulucu tarafından onaylanmış bir örneğini dava dilekçesine eklemek zorundadır. Bu zorunluluğa uyulmaması hâlinde mahkemece davacıya, son tutanağın bir haftalık kesin süre içinde mahkemeye sunulması gerektiği, aksi takdirde davanın usulden reddedileceği ihtarını içeren davetiye gönderilir. İhtarın gereği yerine getirilmez ise dava dilekçesi karşı tarafa tebliğe çıkarılmaksızın davanın usulden reddine karar verilir. Arabulucuya başvurulmadan dava açıldığının anlaşılması hâlinde herhangi bir işlem yapılmaksızın davanın, dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddine karar verilir.” HMK’nın 138. maddesi uyarınca mahkeme, öncelikle dava şartları ve ilk itirazlar hakkında dosya üzerinde karar verir; gerektiği takdirde kararını vermeden önce, bu konuda tarafları ön inceleme duruşmasında dinleyebilir. Somut olayda öncelikle, kararı veren ticaret mahkemesinin görevli olup olmadığının değerlendirilmesi gerekir. Davacının sigorta yaptırmaktaki amacı mesleki faaliyetini güvence altına almak değildir. Gelir koruma sigortasıyla amaçlanan mesleki faaliyetin korunması olmayıp, gelirin korunmasıdır. Bu itibarla dava konusu sözleşmenin nitelendirilmesi yapılırken, sözleşmenin sigortalının işsiz kalma rizikosu nedeniyle gelirden mahrumiyetini önlemeye yönelik bir sözleşme olduğu, bu haliyle sigortalının tüketici, yapılan işlemin de tüketici işlemi olduğunun kabulü gerekir (Yargıtay 11.Hukuk Dairesinin 2016/1931 E-2016/2286 K.sayılı, 02.03.2016 tarihli emsal kararı). O halde kararı veren ilk derece mahkemesi, davaya bakmakta görevli değildir. Bir davada birden fazla dava şartının bulunması halinde dava şartlarının hangi sıraya göre değerlendirileceği önem kazanmaktadır. Somut olayda, mahkemenin görevi ve zorunlu arabuluculuğa ilişkinin dava şartlarının incelenme sırası ortaya konulmalıdır. HMK’nın 114. Maddesinde belirtilen dava şartları, öğretide üç ana başlık altında incelenmektedir: 1- Mahkemeye ilişkin dava şartları (mahkemenin görevli olması, yargı yolunun caiz olması vb.); 2-Tarafa ilişkin dava şartları (tarafların taraf ve dava ehliyetinin, dava takip yetkisinin bulunması); 3-Davanın konusuna ilişkin dava şartları (davayı açmakta hukuki yararın bulunması, tasarrufun iptali davasında aciz belgesinin alınmış olması, davanın derdest olmaması vb) (Pekcanıtez Usul, C:II, s. 927-950, Lexpera- e-kitap, erişim tarihi 23.11.2020). Bu ayrıma göre, zorunlu arabuluculuğa başvurulmuş olması, davanın konusuna ilişkin dava şartlarındandır. Dava şartlarının hangi sırayla inceleneceğine dair kanunda açık bir hüküm bulunmamakla birlikte bu konuda, usul ekonomisi gibi, yargılama hukukuna hakim olan ilkeler yanında, dava şartının niteliğinin de dikkate alınması gerektiği açıktır. Nitekim HMK m.115 f.1’in gerekçesinde, “…Genel dava şartlarının inceleme sırasının ne olacağı hususu ise pozitif bir düzenlemeye elverişli bir nitelik taşımaması sebebiyle, tümüyle doktrin ve yargı uygulamasına bırakılmıştır” denilmek suretiyle, bu konu öğreti ve uygulamaya bırakılmıştır. Belli bir dava şartının yokluğu halinde diğerlerinin incelenmesine gerek kalmayacak ise ilk önce o dava şartının incelenip karara bağlanması gerekir. Mahkemeye ilişkin dava şartları en önce, tarafa ilişkin dava şartları ikinci sırada, davanın konusuna ilişkin dava şartları ise en son incelenmelidir (Prof Dr. Baki KURU, İstinaf Sistemine Göre Yazılmış Medeni Usul Hukuku: Ders Kitabı, Ağustos 2017, Ankara, s.144-145; Pekcanıtez Usul, C:II, s. 954). Bu açıklamalara göre, mahkemeye ilişkin dava şartı niteliğinde olması nedeniyle, öncelikle göreve ilişkin dava şartının mahkemece değerlendirilerek, mahkemenin görevli olması halinde diğer dava şartının incelenmesi gerekir. Dava türlerine göre yasa koyucu tarafından getirtilen zorunlu arabuluculuk dava şartının görevli mahkemece değerlendirilmesi gerektiği açıktır. O halde, ilk derece mahkemesince öncelikle göreve ilişkin dava şartının incelenerek, Mahkemenin görevsizliğine karar verilmelidir. Dosyanın gönderileceği tüketici mahkemesince dava tarihi itibariyle somut uyuşmazlık bakımından zorunlu arabuluculuk dava şartına tabi olup olmadığı değerlendirilecektir. HMK’nın 355.maddesi gereğince kamu düzenine aykırı görülen hususlar istinaf incelemesi sırasında istinaf incelemesi yapan dairece kendiliğinden dikkate alınmalıdır. Bu açıklamalar doğrultusunda, ilk derece mahkemesinin görevsiz olması nedeniyle, Dairemizce resen kararın kaldırılması gerekmiştir. Açıklanan bu gerekçelerle, HMK’nın 33 ve 355, 353/1.a.3 maddeleri uyarınca, davaya bakma görevi tüketici mahkemesine ait olduğundan, ilk derece mahkemesince verilen kararın kaldırılarak dosyanın görevli mahkemeye gönderilmesine dair aşağıdaki karar verilmiştir.
KARAR:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-HMK’nın 33, 355 ve 353/1.a.3. maddeleri uyarınca, kararı veren İlk Derece Mahkemesinin görevli olmadığı, görevli mahkemenin İstanbul Anadolu Tüketici Mahkemeleri olduğu anlaşılmakla, İlk Derece Mahkemesinin istinafa konu kararının KALDIRILMASINA, 2-Davanın yeniden görülmesi için dosyanın, görevli İstanbul Anadolu Tüketici Mahkemesine fiziken ve UYAP üzerinden derhal aktarılmak üzere, kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine, 3-Davalı vekili tarafından yatırılan istinaf peşin karar harcının, ilk derece mahkemesi tarafından, talep halinde davacıya iadesine, 4-İstinaf başvurusu için yapılan yargılama giderlerinin, ilk derece mahkemesince, esas hükümle birlikte yargılama giderleri içinde değerlendirilmesine, 5-Gerekçeli kararın, görevli İlk Derece Mahkemesince taraflara tebliğine dair; HMK’nın 353/1.a.3. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 1706.2021 tarihinde, oybirliğiyle ve kesin olarak karar verildi.
KANUN YOLU: HMK’nın 353/1.a ve 362/1.c maddeleri uyarınca karar kesindir.