Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2020/1400 E. 2023/1254 K. 13.07.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/1400
KARAR NO: 2023/1254
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 18. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 14/11/2019
NUMARASI: 2016/1151 E. – 2019/947 K.
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali (Ticari Satım Sözleşmesinden Kaynaklanan)
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerle davanın reddine dair verilen karara karşı, davacı tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine Dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili, dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin Çin Hukukuna göre kurularak üretim ve ihracat yaptığını, davalı şirketçe talep edilen … parça tekstil malzemesinin üretilerek Shanghai limanından yüklenerek 19.07.2013 tarihli faturayla davalıya teslim edildiğini, … konşimento muhteviyatı … karton tekstil kargosunun … gemisiyle gönderildiğini ve emtianın … Ticaret AŞ tarafından forwarder olarak teslime hazır hale getirildiğini, yine … nolu konşimento muhteviyatı … karton tekstil emtiasının … gemisiyle gönderildiğini ve aynı şirketçe teslime hazır hale getirildiğini, hava yoluyla sevk edilen 394 parça emtianın ise … Ltd tarafından taşındığını ve tüm emtiaların İstanbul/Kumport limanında davalıya teslim edildiğini, taraflar arasındaki satım sözleşmesi kapsamında borç alacak ilişkisi doğduğunu, müvekkilinin satılanı teslim borcunu yerine getirdiğini, ancak emtiaların mülkiyetini davalıya nakletme aşamasında, davalının emtia bedelini ödenmediği için emtiaların belli bir süre gümrükte kaldığını, sonrasında tarafların bir takım işlemler yaparak mal bedelinin fatura detaylarıyla ödenmesi ile emtiaların mülkiyetinin hukuken davalıya devredildiğini, satılanın teslimi ile mülkiyetinin nakil borcunun birbirine sıkı suretle bağlı olmakla beraber içerikleri bakımından birbirinden bağımsız iki borç olduğunu, aksi takdirde malların iadesinin söz konusu olacağı veya süresinde iade edilmeyen malların gümrük mevzuatı kuralları dahilinde devletleştirilmesinin mümkün hale geleceğini, müvekkilinin iyi niyetle ilerde doğması muhtemel zararları önlemek için malların mülkiyetini davalıya naklederek satış sözleşmesinden doğan yükümlülüklerini yerine getirdiğini, mülkiyetin devrine ilişkin belgelerin dava dilekçesi ekinde sunulduğunu (davacının 19/07/2013 tarihli ticari faturası, paranın ödenmediğine ilişkin yazışmalar), emtianın teslim alınmasına rağmen satım bedelinin ödenmediğini, satılanın zilliyetliğinin geçmesiyle birlikte bedelinin ödenmesinin gerektiğini, müvekkilince bedelin ödenmesi için 02.06.2016 tarihinde talepte bulunduğunu, davalının 08.06.2016 tarihli cevabi ihtar ile taraflar arasında ticari ilişki bulunmadığını beyan ettiğini, alacağın tahsili amacıyla İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyanda başlatılan takibe yönelik itirazın haksız olduğunu, davalının itirazında aslen üretici olmayan ve sahte belgelerle iş yapan “… Ltd” ile kurdukları ticari ilişkinin ve … ödemelerin temel alındığını, oysa orijinal konşimentoların müvekkiline ait olmakla birlikte, üretici belgesi, faturalar ve sahte belgelerle gümrük giriş beyannamesi düzenlenip ithalat yapıldığının anlaşıldığını, emtiaların üreticisi ve sahibi olan müvekkili ile yapılan görüşmelerin unutularak bir takım mal bedellerinin müvekkili yerine … Ltd isimli firmaya … hesabı adı altında yapılarak ithalatın ödenmesinin sağlandığını ve gümrük giriş beyannamelerinin kapatıldığını, gümrük müdürlüğüne yazı yazıldığında belgelerin sıhhatinin anlaşılacağını, mal bedelinin yanlış ödendiğinin müvekkiline, davalı yetkililerince gönderilen mail yazışmalarından anlaşıldığını, mal bedelinin yanlış firmaya ödendiğini ileri sürerek, takibe yönelik itirazın iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, savunmasında özetle; takibe konu alacağın …’e temlik edilmesi nedeniyle davacının aktif dava ehliyetinin bulunmadığını, sözleşme konusu emtiaların yüklenici olan… Ltd. firması tarafından, davacıdan habersiz şekilde düzenlenen belgelerle teslim edilerek alacağın tahsil edildiğine ilişkin iddianın yersiz olduğunu ve bu iddianın muhatabının … Ltd. olduğunu, gümrük beyannameleri dahil ihraç sürecine ilişkin tüm orijinal belgeleri temin ederek Türkiye’de işlem yapabilin … şirketinin sahte belge üretip üretmediği ile davacıdan habersiz tahsilat yapıp yapmadığının müvekkilince bilinemeyeceğini, takipte fatura ibraz edilmeksizin 335.868,65 USD talep edilmesine rağmen davada 19.07.2013 tarihli 391.174,50 USD bedelli faturaya dayanılarak takipteki talebin itirazın iptali davasında değiştirildiğini, müvekkilinin iradi olarak satın aldığı emtia bedelini ödemediğinin ileri sürüldüğünü, ürünlerle ilgili satım işlemlerinin temlik alan …’in sahibi olduğu …Şirketi ile irtibat sağlanarak gerçekleştirildiğini, emtiaların ne şikilde getirilerek teslim edileceğinin, fatura ve tüm ilişkinin … şirketi tarafından yürütüleceğinin, … tarafından gönderilen maillerle müvekkiline bildirildiğini, (20/03/2013 tarihli … nolu … Ltd adına düzenlenen proforma fatura ve avans ödemesi), müvekkilinin de bu faturaya istinaden anlaşma gereğince faturanın %30’unu avans olarak 10.04.2013 tarihli faturayı düzenleyen …’nun hesabına 114.422 USD olarak gönderdiğini, mail yazışmalarından görüleceği üzere emtiaların üç aşamada gönderildiğini, birinci seferde hava yoluyla 14.122 adet ürün geldiğini ve bu ürünlerin bedeli olan 96.655,20 USD’nin …’nun düzenlediği 16.07.2013 tarihli … nolu fatura ile müvekkiline teslim edildiğini, müvekkilinin fatura bedelinden avansı düşerek 67.659 USD’yi 24.07.2013 tarihinde … hesabına ödediğini, bu teslimata ilişkin düzenlenen konşimento, … ve gümrük beyannamelerinde davacının sadece üretici firma olarak belirtildiğini, işlemlerini … aracılığıyla yaptığını ve belgelerin onun adına düzenlendiğini, ikinci sevkiyatın deniz yoluyla yapıldığını ve 39.446 adet ürüne ilişkin 200.402,80 USD bedeli 18.07.2013 tarihli … nolu fatura düzenlendiğini, sevkiyata ilişkin gümrük beyannameleri ve faturanın … adına düzenlendiği, bu fatura bedelinin de avanstan düşüldükten sonra 140.282 USD’nin 29.07.2013 tarihinde … hesabına ödediğini, üçüncü sevkiyatın da deniz yoluyla yapıldığını ve 17.221 adet ürüne ilişkin … adına düzenlenen 93.994,20 USD bedelli faturanın müvekkiline teslim edildiğini ve fatura bedelinin 68.689,20 USD olarak 05.08.2013 tarihinde … hesabına gönderdiğini, bu sevkiyatla ilgili düzenlenen gümrük beyannameleri, certificat of orgin ve davacının mallarının müvekkiline teslim edilmesine ilişkin vermiş olduğu release muvafakat belgesinin delil olarak sunulduğunu, müvekkili şirketin, Çen’den ithal ettiği ürünlerle ilgili olarak …’in sahibi olduğu aracı şirket ile muhatap olduğunu, üreticinin davacı olduğu görülmesine rağmen ürünlerin sevkiyatının Türkiye’ye getirilişi ve faturaların tamamının … firması adına düzenlendiğini, başta düzenlenen proforma fatura sonrasında her gelen sevkiyata ilişkin düzenlenen asıl fatura sonrasında müvekkilinin, faturayı düzenleyen ve kayıtlarında alacaklı görünen … şirketine ödeme yaptığını, müvekkilince ilk sevkiyatın ödemelerinin yapılmaması halinde diğer ürünlerin imalatçı tarafından gönderilemeyeceğini, ilk sevkiyattan sonra gümrükte malların çekilmesi aşamasında konşimentonun düzenlenmesinde … Dış Ticaret Şirketinin aracılık yaptığı, faturaları ve konşimentoyu düzenleyen … firmasının gümrük belgelerini yetiştirememesi nedeniyle emtianın uzun süre gümrükten alınamadığını, davacının sunduğu maillerde de aksi durum bulunmadığını, aracılar … ve …’in sorunu çözmek için uğraştıklarını ve davacının düzenlediği 14.11.2013 tarihli ürünlerin gümrükten serbest bırakılmasına ilişkin yazıyı müvekkiline teslim ederek malların müvekkiline teslimini sağladıklarını, ancak davacının, … kendisinin bilgisi dışında sahte evraklar düzenleyerek malları getirdiğini, yapılan ödemelerden haberi olmadığını iddia ederken çelişkili davrandığını, takibin tüm alım satım işlemini … adına düzenleyen ve …’in ödemelerinin de … firmasına yönlendiren …’e temlik etmekte davacının sakınca görmediğini, bu temlik ve güven ilişkisinin de aslında davacı firmanın …’i ve firmasını tanıdığının kanıtı olduğunu, davacının, … şirketini tanıması nedeniyle 14.11.2013 tarihinde bu şirket için release belgesini düzenlendiğini, sunulan faturanın müvekkilinin kayıtlarında yer almadığını, emtianın üç seferde … şirketi üzerinden gönderilerek bedeli alındıktan sonra tüm irtibatı sağlayan …’e alacağın temlik edilmesine rağmen bu davanın açılmasının kötü niyetli olduğunu savunarak, davanın reddi ile kötü niyet tazminatına karra verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; “…Taraflarca gösterilen tüm deliller toplanarak ticari defter ve belgeler üzerinde inceleme yetkisi de verilerek rapor hazırlanmak için dosya Dış Ticaret Uzmanı/ Gümrük, Finans Uzmanı ve Hukukçu bilirkişiden oluşan bilirkişi heyetine tevdi edilmiş alınan rapor dosyaya bırakılmıştır. Rapor incelendiğinde davalı ticari defter ve belgeleri incelendiğinde ödemelerin dava konusu malların yüklenicisi olan dava dışı …’ya yapıldığını anlaşıldığını, bu firma tarafından düzenlenmiş fatura karşılıklarının da ödenmiş durumda olduğunun dayanak belgeleri ile teyit edildiğini, davacının açtığı davada faturaya dayandığını ve faturaya davalının itiraz etmediğini ikrar sayılması gerektiğini iddia ettiğini ancak fatura düzenlenmesinin tek başına sözleşme ilişkisinin varlığını kanıtlamaya yetmeyeceğini zira faturanın sözleşmenin kurulmasıyla ilgili değil ifası aşamasıyla ilgili olduğunu, davacı tarafın … firmasının sahte belgeler ile mal alım satımı yaptığını iddia etmekte ise de bu iddiasını kanıtlamaya matıf bir belge sunamadığını belirlendiğini, davacı tarafın sunmuş olduğu bir takım konşimentolarda gönderen firma olarak … firmasının yer aldığını, bununla birlikte davacının 15/03/2018 tarihli dilekçesinin ekinde Ek-1 olarak sunduğu 394 kat eşyanın hava yoluyla gösterir konşimentoda gönderenin davacı şirket olduğu ancak … Ltd. İbaresinin yer aldığının tespit edildiğini, bu ibareden iş bu teslimatın … adına yapıldığının anlaşıldığını, …’in davalı firmaya gönderdiği 05/07/2013 tarihli mailde davalı firma çalışanı …’in davaya konu teslimatta ana muhatabın davacı firma mı dava dışı … firması mı sorusu üzerine ana muhatabın … firması olduğunu belirttiği de dikkate alınarak ticari ilişkinin davacı ile davalı arasında kurulduğunun davacı tarafından ispat olunamadığının kök raporda belirtildiği görülmüştür. Rapora itiraz edilmesi üzerine daha önceki bilirkişi heyetine Taşıma Hukuku alanında uzman …’de eklenerek itiraz dilekçeleri doğrultusunda ek rapor alınarak dosyaya bırakılmıştır. Ek rapor incelendiğinde; taşıma belgeleri değerlendirildiğinde hava yük senedi ve bu eşyaya ilişkin Menşe Şahadetnamesi irdelendiğinde … nolu hava yük senedinde 21/07/2013 tarihli bu senette gönderenin … gönderilenen ise … A.Ş olduğu, hava yük senedinin orta sağ kısmında eşyanın cinsi ve niceliği anlamına gelen ingilizce ibarenin bulunduğunu, bu kısımda eşyanın cinsine ilişkin kayıtlar bulunduğunu, bu ibarenin hemen altında … Ltd. İbaresinin yer aldığını, bu ibarenin Türkçe tercümesinin … Ltd. Şirketini temsilen anlamına geldiğini, dosyada bu eşyaya ilişkin düzenlenmiş Menşe Şahadetnamesinin yer aldığını, … nolu belge uyarınca … ithalatçı … şirketi gönderilen ise … olduğunu, belgenin orta hanesinde satış ilişkisine konu eşyanın cinsi, koli sayısı verildikten sonra ‘… Ltd. Şirketini temsilen” anlamına gelen ingilizce ibarenin bulunduğunu, bu belgenin altının bizzat davacı tarafından imzalandığını, belgede yer verilen fatura numarasının … olup bu faturanın … tarafından düzenlenen fatura olmayıp … tarafından düzenlenen faturanın seri numarası olduğunu, konşimento ve bu eşyaya ilişkin Menşe Şahadetnamesi incelendiğinde dosyada yer alan bir diğer taşıma belgesinin … nolu … tarafından düzenlenen ara konşimento olduğunu, bu konşimentonun deniz konşimentosu olup yükleten kısmında … gönderilen kısmında … yer aldığı, konşimentonun düzenlendiği tarihin 05/08/2013 olup, konşimento uyarınca 428 koli içinde kadın ve çocuk giysileri taşındığını, bu eşyaya ilişkin düzenlenmiş Menşe Şahadetnamesinin dosyada olduğunun, … nolu belge uyarınca ithalatçının … gönderilenin … gözüktüğünü, belgenin orta kısmında eşyanın cinsi, koli sayısı verildikten sonra … Ltd. Şirketini temsilen’ anlamına gelen ingilizce ibarenin bulunduğunu, bu belgenin altının bizzat davacı tarafından imzalandığını, belgede yer verilen fatura numarasının … olduğunu, dosyada yer alan bir diğer konşimentonun 20/07/2013 olup … nolu konşimento da yükleten kısmında … gönderilen kısmında … yer aldığı … koli kadın giysisi taşındığını, Menşe Şahadetnamesinde (…) ithalatçının … gönderilenen … göründüğünü, belgenin orta kısmında eşyanın cinsi, koli sayısı verildikten sonra .. Ltd. Şirketini temsilen’ anlamına gelen ingilizce ibarenin bulunduğunu, bu belgenin altının bizzat davacı tarafından imzalandığını, belgede yer verilen fatura numarasının … olduğunu, kök raporda davacının davalı ile arasında satış sözleşmesinin kurulduğunu ispat edemediği yönünde görüş beyan edildiğini, davacının daha sonra itirazında TTK’nın 1228.maddesine dayandığını ve konşimento uyarınca sözleşme ilişkisinin varlığını ispat edildiğini beyan ettiğini, bu maddede ‘konşimento, bir taşıma sözleşmesinin yapıldığını ispatlayan eşyanın taşıyan tarafından teslim alındığını veya gemiye yüklendiğini gösteren ve taşıyanın eşyayı ancak onun ibrazı karşılığında teslim ile yükümlü olduğu senettir’ denildiğini, buna göre konşimentonun taşıma sözleşmesi yapıldığını ispat ettiğini, deniz yoluyla eşya taşıma sözleşmesinin adını navlun sözleşmesi olduğunu taraflarının taşıyan ve taşıtan olduğunu, taşıyanın TTK’nun 1138.maddesi uyarınca taşıyan navlun karşılığında yolculuk çarteri sözleşmesinde eşyayı, geminin tamamı veya bir kısmının ya da belli bir yerinin taşıtana tahsis ederek 40 ambar sözleşmesinde ayırt edilmiş eşyayı denizde taşımayı üstlendiğini, TTK’nın 1228.madde hükmünde de anlaşılacağı üzere yükleten/gönderen ile gönderilen arasında bir satış sözleşmesinin kurulduğunu değil taşıma taahhüdünde bulunan taşıyan ile taşıtan arasında navlun sözleşmesi kurulduğunu ispat edeceğini, satış sözleşmesi ile navlun sözleşmesinin birbirinden farklı ve bağımsız sözleşmeler olduğunu, dolayısıyla davacının iddiasının aksine TTK’nun 1228.hükmünün hiç bir şekilde konşimentonun gönderileni ile yükletileni arasında bir satış sözleşmesinin kurulduğunu ispat etmeyeceğini, uyuşmazlıktaki konşimentoda davacının yükleten olarak ifade olunduğunu, yükleten sıfatının taşıtandan da bağımsız bir sıfat olduğunu, bu sıfatın taşıyan/taşıyıcıdan konşimento ya da taşıma senedi düzenlenmesinin isteyen kişiye ait olduğunu, bu kişi eşyayı taşıma sözleşmesi uyarınca kararlaştırılan yerde taşıyan ya da taşıyıcıya teslim eden kişi olduğunu, bir konşimentoda yükleten hanesinde ticaret ünvanı bulunan kişinin aynı zamanda satış sözleşmesini satıcısı olduğu gibi bir sonuç çıkarılamayacağını, sırf navlun sözleşmesi uyarınca ve eşyayı taşıyana teslim ile kazanılan sıfat olduğunu, hava yük senedinin her ne kadar gönderen kısmında … firmasının ticaret ünvanı yer alsa da yük senedinin orta kısmında açıkça … Ltd. İbaresinin yer aldığını, ‘…’ ibaresinin dosyada yer verilen Türkçe tercümede ‘aracılığıyla’ olarak tercüme edildiğini, ancak bu tercümenin doğru olmadığını, doğru tercümenin ‘temsilen’ şeklinde olduğunu, bu ibarenin eşya kısmında yer aldığını bu ibare uyarınca bir şirketin dava dışı … şirketinin temsilen hareket ettiğinin anlaşıldığını, Menşe Şahadetnamesini sağ alt kısmında davacının ticaret ünvanı üzerinde kaşe ve imza yer aldığını, belgenin ihracatçı olarak davacı tarafından düzenlendiğini, ne var ki … Ltd. İbaresi nedeniyle ……. Şirketini temsilen bilgisine yer verildiğini, Menşe Şahadetnamesinin dava dışı … şirketini temsilen davacı tarafından düzenlendiği kanaatine varıldığını, diğer bir ifadeyle davacının davalı şirkete aynı eşya için satış faturası düzenleyen ve davalı şirket tarafından kendisine satış parası ödenen dava dışı … adı ve hesabına hareket ettiğini, gerek hava yük senedi gerekçe Menşe Şahadetnamesinde bu sonuca varıldığını,deniz konşimentolarında … Ltd. İbaresinde rastlanmamasına rağmen her iki taşıma için bizzat davacının ticaret ünvanı ve kaşesinin yer aldığı Menşe Şahadetnamelerinde bu ibareye yer verildiğini, bu nedenle hava yolu ile yapılan sevkiyat için varılan kanaatin deniz yoluyla sevkiyat için de söz konusu olacağını, dolayısıyla davacı tarafın davalı ile arasında kurulduğunu iddia ettiği satış sözleşmesini bu belgelerle ispat edemeyeceğini belirttikleri görülmüştür. Bilirkişi ek raporuna davacı tarafından itiraz edilerek ingilizce bilen tercümanlar vasıtasıyla çevirinin yapılması talep edilmiş bunun üzerine verilen çeviri raporu incelendiğinde ‘…şirketi eliyle’ şeklinde tercüme edildiği görülmüştür. Toplanan tüm deliller ve alınan bilirkişi heyet ve özellikle heyette yer alan bilirkişilerden taşıma hukuku alınanda uzman …’in katılımıyla alınan ek raporda söz konusu konşimentolar Menşe Şahadetnameleri tek tek irdelenerek … Ltd ibaresinin … Ltd şirketini temsilen anlamına geleceğini belirtilmesi ve mahkememizce heyet ek raporunun gerekçeli denetime elverişli ve hüküm kurmaya yarar olduğu kanaatine varılmış ve davacı tarafın davalı ile arasında satış sözleşmesi yapıldığı hususunu ispatlayamadığı, sunulan belgelerin eşya taşıma sözleşmesini ispat ettiği ancak satış sözleşmesini ispat edemediği ayrıca ek raporda belirtildiği üzere söz konusu Menşe Şahadetnamelerinde yer verilen fatura numaralarının Hangzhou tarafından düzenlenen fatura numaralı olmayıp … tarafından düzenlenen faturaların seri numaralı olması hususları da dikkate alınarak satış sözleşmesinin davacı ile davalı arasında kurulduğunu ispatlamadığından…” gerekçesiyle davanın reddine, karar verilmiştir. Bu karara karşı, davacı vekilince istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı vekili, istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Davacının, göndericisi davacı, alıcısının ise davalı olan üç ayrı konişmento ve davalıya tebliğ edilen mal bedeli faturası ile taraflar arasındaki alım-satım ilişkisinin ispat edildiğini, TTK’nın1228. maddesi kapsamında dosyaya sunulan üç adet konşimento ile zaten taraflar arasındaki akdi ilişkinin kanıtlandığını, ilgili madde de konşimentonun taraflar arasında taşıma sözleşmesinin yapıldığını ispatlayan bir senet olduğunun düzenlendiğini, buna rağmen mahkemece”sözleşmesel ilişki ispatlanamamıştır” tespiti yapılmasının hatalı olduğunu, gerekçede resmi evrak hükmünde olan TTK’nın taşıma sözleşmesine kanıt olduğu belirtilen üç adet konşimentonun görmezden gelindiğini, konşimentolarda davacının gönderen, davalının ise alıcı olarak yer aldığını, buna göre davacı ile davalı arasında bir taşıma sözleşmesinin yapıldığını ve sözleşme ilişkisinin varlığının tartışmasız şekilde ortaya konduğunu; Sunulan raporlardan anlaşılacağı üzere mal bedeli faturası mail ortamında 11.11.2013 tarihinde davalıya tebliğ edildiğini ve faturaya süresinde itiraz edilmediğini, TTK’nın 21.maddesine göre süresinde itiraz edilmemesi nedeniyle fatura içeriğinin kesinleştiğini, dosyada bulunan konşimentonun taraflar arasındaki akdi ilişkiyi ispatladığını, dava konusu faturanın da taraflar arasında düzenlenen 3 ayrı konişmentoyu ihtiva ettiğini, mahkemece bu belgelere rağmen satım sözlemesinin ispatlanmadığını kabul ettiğini, satım sözlemesinin ispatı için yazılı bir satım sözleşmesi bulunmasının gerekmediğini, satım sözleşmesinin bir şekle tabi olmadığını, konşimentolarda yer alan ” …” ibaresinin yerinde olmadığını, dosyada bulunan üç adet konşimentonunda göndericinin davacı, alıcının ise davalı olduğunu, bu konşimentolarda “…” ibaresi yer almadığını, … ibarelerinin davalı tarafından sunulan sahte evraklarda yer aldığını, sunulan elektronik posta ve tanık beyanlarından dava dışı …’nun bu sahte evrakları üreterek gümrük işlemlerinde kullanmayı amaçladığını, müvekkilinin üç konşimentoda da gönderen olduğunu, taşıyıcının farklı bir şirket olduğunu, müvekkilinin üretici olduğunu ve üreticinin konşimentoda gönderen olarak yer aldığını, emtianın itirazsız kesinleşen fatura karşılığı davalıya satılarak teslim edildiğini, müvekkilinin üreterek satım sözleşmesi ile üç konşimento tahtında davalıya teslim ettiği ürünlerin bedelinin ödenmediğini; Menşe şahadetnamesinde yer alan ” …” ibaresinin temsilen anlamına geldiğini, “vasıtasıyla” anlamı taşıdığını, ibarenin de davalının talebi ile menşe şahadetnamesine eklendiğini, davacının daha önce … şirketi ile ticaret yapması nedeniyle bu ibarenin eklendiğini, … firmasının müvekkili ile ilgisinin bulunmadığını, menşe şahadetnamelerinde yer verilen fatura numaralarının davacı tarafından düzenlenen fatura numaralı olmayıp … tarafından düzenlenen faturaların seri numaralarının bulunmasının sonuca etkisinin bulunmadığını, kaldı ki menşe şahadetnamesinde yer alan fatura seri numarasının, davacı tarafından davalıya kesilen mal bedeli faturasının seri numarası olduğunu, …’nun bu faturayı kopyalayarak sahte fatura oluşturduğunu, mahkemece satım faturasının dahi incelenmeden karar verildiğini, sahte bir belgenin hükme esas alındığını; Satıcı, üretici ve gönderici sıfatına haiz davacının davalının talebi üzerine ve aralarındaki kumaş alım satım sözleşmesine istinaden, kendi üretimleri olan … parça tekstil malzemesini 3 ayrı konişmento tahtında Shanghai limanından yükleyerek davalıya teslim edilmek üzere İstanbul/Kumport limanına gönderdiğini, göndereni davacı, alıcısı ise davalı olan üç adet konişmentoda yer alan mallara ilişkin, malın sahibi olan davacı tarafından davalı şirkete 19.07.2013 tarihli ve 335.868,65 USD bedelli, … numaralı “Mal Bedeli Faturası” açıklamalı fatura düzenlendiğini, ancak bu faturanın seri numarası kopyalanarak dava dışı … tarafından sahte fatura oluşturulduğunu ve bu faturanın davalı tarafından dosyaya sunulduğunu, mal bedeli faturasının mail ortamında 11.11.2013 tarihinde davalıya tebliğ edildiğini ve faturaya itiraz edilmediğini, fatura bedelinin de ödenmediğini, davalının uzun süre emtiayı gümrükten teslim almadığını, müvekkili ile davalı şirket yetkililerinin görüşmeleri üzerine bedeli alınmayan emtianın teslim edildiğini, teslim sürecine ilişkin elektronik postaların da sunulduğunu, zararın artmaması için davalının ödeme yapacağı inancı ile emtianın teslim edildiğini, ancak 06.12.2013 tarihinde emtianın gümrükten çekilmesine rağmen bedelinin ödenmediğini, mahkemece elektronik postalar ile tanık beyanlarının yok sayılarak karar verildiğini, dört ayrı tanık dinlenmesine rağmen bu beyanların esas alınmamasının hatalı olduğunu, dinlenen davalı çalışanın elektronik yazışmaları ikrar edildiğini, Bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasına ve davanın kabulüne, karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, satım sözleşmesinden kaynaklanan alacağın tahsili amacıyla başlatılan takibe yönelik itirazın iptali istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda davanın reddine, karar verilmiş; bu karara karşı, davacı vekilince, yasal süresi içinde istinaf başvurusunda bulunulmuştur. İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, ileri sürülmüş olan istinaf nedenleriyle ve kamu düzeni yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. Uyuşmazlık taraflar arasında satım sözleşmesi ilişkisi bulunup bulunmadığı ile bulunuyorsa davacının alacağının miktarına ilişkindir. Davacı, taraflar arasındaki satım sözleşmesi kapsamında davacı tarafından iletilen ürünlere ilişkin faturanın elektronik ortamda davalıya tebliğ edildiğini, sözleşme konusu emtianın üç ayrı konşimento ile davacı tarafından gönderilerek davalıya teslim edildiğini, buna rağmen davalının satım bedelini ödemediğini ileri sürerek satım bedelinin tahsili amacıyla takip başlatmıştır. Davacı vekili, taraflar arasındaki yazışmaların, dinlenen tanık beyanları ve konşimentoda göndereceği davacı, alıcının davalı olması nedeniyle taraflar arasında satım sözleşmesi kurulduğunu ileri sürmektedir. Davalı ise taraflar arasında satım sözleşmesi ilişkisi bulunmadığını, dosyada bulunan yazışmalar ve ihracat süreci dikkate alındığında ürünlerin dosyada tanık olarak dinlenen …’in ihracat şirketi aracılığıyla alındığını, yazışmalarda ihracat işlemlerinin … şirketi tarafından yürütüleceğinin bildirildiğini, fatura ve ihracat belgelerini bu şirket tarafından düzenlendiğini ve önemini fatura karşılığı bu şirkete yapıldığını, davacı şirketin, … şirketi tarafından sahte belge düzenlendiği iddiasının müvekkilini ilgilendirmediğini, ödemeleri davacı ve aracı şirketi olan …’in şirketi tarafından bildirilen kişiden alınan emtiaların bedelini bu kişiye ödenmiş olmasının borcu sona erdirdiğini savunmaktadır. Öncelikle konşimentoda göndericinin davacı alıcının davalı olması taraflar arasında satım sözleşmesi ilişkisi bulunduğunu göstermez. Konşimento, ayrı bir taşıma sözleşmesi bulunmadığı hallerde navlun sözleşmesinin bulunduğunu işaret eder. Taraflar arasında yazılı şekilde düzenlenmiş bir satım sözleşmesi bulunmamaktadır. Satım sözleşmesinin geçerliliği bir şekil şartına tabi olmayıp sözleşme kapsamından tarafların satım sözleşmesinin esaslı unsurları hususunda anlaştığının kanıtlanması halinde sözleşme ilişkisinin kurulduğu kabul edilebilir. Uyuşmazlık konusunun miktarı dikkate alındığında taraflar arasında satım sözleşmesi ilişkisi bulunduğu, tanık deliliyle ispat edilemez. Bu nedenle satım sözleşmesine konu emtianın yurt dışından ithal edildiği ve ithalata ilişkin millileştirme sürecinde kullanılan belgeler dikkate alınarak taraflar arasında bir satım sözleşmesi ilişkisi bulunup bulunmadığı ve bu satıma konu emtianın teslim edilip edilmediğinin değerlendirilmesi gerekir. Mahkemece uluslararası ticaret konusunda uzman bilirkişi kurulundan rapor ve ek alınmıştır. Özelllikle taraf itirazlarının değerlendirildiği hükmü esas alınan ek raporda belirtildiği üzere, konşimento taraflar arasında bir satım sözleşmesi ilişkisi bulunduğunu ispatlamaya elverişli bir belge değildir. İhracata esas menşe şehadetnamesinde ve taşıma belgelerinde “….Ltd” ibaresinin, üretici ve gönderici olan davacının dava dışı … şirketi adına ve hesabına hareket ettiği belirlenmiştir. Gerçekten de davacı ürünlerin üreticisi olup, satım sözleşmesinin mutlaka üretici veya imalatçı tarafından kurulması zorunlu değildir. Dosyada bulunan elektronik posta yazışmalarından da sözleşme ilişkisine aracı olan …’in faturaları … adına düzenlenmesini talep ettiği, bu şirket tarafından düzenlenen proforma fatura sonucu avans ödemesi yapıldıktan sonra … şirketi tarafından ürünlerin ithal edilmesi ve teslimi sırasında fatura ile emtiaların millileştirilerek davalıya teslim edilmesi sonucu davalı tarafından bu şirkete ödeme yapılmıştır. Dosyada bulunan fatura, avans ödemesi ve gümrük belgelerine göre davalının gerçek satıcıya emtia bedelini ödeyerek satım bedelini ifa ettiği, taraflar arasında satım sözlemesi ilişkisi bulunamaması nedeniyle, imalatçı olan davacıya ayrıca bir ödeme yapılmasına gerek bulunmadığının kabul edilmesi yerindedir. Gerek davacı tarafından düzenlenen menşe şehadetnamesinde ve gerekse gümrük belgelerinde ithalatı yapan şirketin … şirketi olduğunun belirtilmesi ve davacının bu şirketi temsilen işlem yapması ve gerekse teslimin bu şirket tarafından yapılmış olması nedeniyle davalı tarafından … şirketine ödeme yapılmış olması kötü ödeme sayılmaz. Menşe şehadetnamesi ve gümrük belgelerinde … şirketinin davalının beyanı ile yer aldığına ilişkin bir kanıt bulunmamaktadır. Davacı tarafından üretilen ürünlerin, dava dışı … şirketi tarafından alınarak davalıya satılması nedeniyle, bu satımın bedelinden davalı sorumlu olmadığı gibi, dava dışı … şirketinin isminin menşe şehadetnamesi ve gümrük belgelerinde bulunması nedeniyle, bu kişi tarafından ithalat sürecinde düzenlenen belgelerin sorumluluğunun da davalıya yüklenemeyeceği açıktır. Mahkemece Gümrük Müdürlüklerinden getirtilen belgelerde, emtianın dava dışı … şirketi tarafından getirtilerek teslim edildiği belirlenmiştir. Ürünlerin teslimine ilişkin proforma fatura, avans ödemesi, teslim, teslime ilişkin fatura, gümrük belgeleri ve ödemeleri davalı ile dava dışı şirket arasında yapılmasından sonra aynı satıma ilişkin olarak davacı tarafından mal satım faturası düzenlenmiş olmasının herhangi bir geçerliliği bulunmamaktadır. Esasen bu faturanın da usulüne uygun şekilde tebliğ edildiği ve dava dışı … şirketinin teslim ettiği emtia dışında bir emtianın davalıya teslim edildiği de kanıtlanmamıştır. Bu nedenle davacı vekilinin istinaf başvuruları yerinde görülmediğinden reddine karar verilmiştir. Açıklanan bu gerekçelerle HMK’nın 353/1.b.1.maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;1-HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, 2-Davacı tarafından yatırılan istinaf başvuru harçlarının Hazineye gelir kaydına, bakiye 215,45 TL istinaf karar harcının davacıdan tahsiline,3-Davacı tarafından istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların kendi üzerlerinde bırakılmasına,4-Gerekçeli kararın Dairemiz Yazı İşleri Müdürlüğünce taraf vekillerine tebliğine dair; HMK’nın 353/1.b.1 maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 13.07.2023 tarihinde, oy birliğiyle ve temyizi kabil olmak üzere karar verildi.
KANUN YOLU: HMK’nın 361. maddesi uyarınca, iş bu gerekçeli kararın taraf vekillerine tebliğ tarihlerinden itibaren iki haftalık süreler içinde temyiz yolu açıktır.