Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2020/1399 E. 2020/1308 K. 26.11.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/1399
KARAR NO : 2020/1308
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İstanbul 21. Asliye Ticaret Mahkemesi
NUMARASI 2019/640 Esas – 2020/43 Karar
TARİHİ: 22/01/2020
DAVA: Cezai şart alacağı ( rekabet yasağından kaynaklı)
Taraflar arasında görülen rekabet yasağının ihlalinden kaynaklı cezai şart alacağı davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerle tahkim itirazının kabulü ile davanın reddine yönelik verilen karara karşı her iki taraf vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalıların daha önce iş sözleşmesi ile davacı nezdinde çalıştıklarını, iş sözleşmesi ile rekabet etmemek konusunda anlaşma yapıldığını, anlaşma uyarınca iş sözleşmesi süresince ve sözleşmenin feshinden sonraki 1 yıllık süre boyunca davalıların aynı konuda ve aynı işi yapan bir şirket nezdinde çalışmayacaklarını taahhüt ettiklerini ancak davalıların bu taahhüdüne uygun hareket etmediğini, davalıların iş akdinin sonlandırılmasından sonra davacının ürettiği teknoloji aletleri üreten … Tic. Ltd. Şti. kurduklarını ve aynı sektörde iş yaptıklarını, böylece haksız rekabet ettiklerini beyanla fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile 375.856,00 TL cezai şartın sorumluluk oranlarına göre davalılardan faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalılar vekili savunmasında özetle; iş mahkemesinin görevli olduğunu, sözleşmede tahkim şartı bulunduğunu ve HMK’nın 413/1. maddesi uyarınca tahkime başvurulmadığından itiraz ettiklerini, yetkili mahkemenin İstanbul Mahkemeleri olmadığını, davalı … ve Kayhan yönünden İstanbul Anadolu Asliye Ticaret Mahkemelerinin yetkili olduğunu, talebin zamanaşımına uğradığını, davacının kusuru bulunması nedeniyle haksız rekabet oluşmayacağını, haksız rekabete ilişkin coğrafi sınır, konu ve süre açısında sözleşmenin geçersiz olduğunu, haksız rekabet oluşturacak bir durum olmadığını, istenen cezai şartın faiş olduğunu, davacının karşı edimde bulunmadığını beyanla, davanın reddini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk Derece Mahkemesinin istinafa konu 22/01/2020 tarihli, 2019/640 Esas – 2020/43 Karar sayılı kararıyla; “…İncelenen iş sözleşmeleri ve rekabet yasağına ilişkin sözleşmelerde anlaşmazlıkların halli başlıklı maddede “iş bu sözleşmenin icrası ile çıkabilecek anlaşmazlıklar tarafların karşılıklı iyi niyetleri ile çözülemediği takdirde, çözümde İstanbul Ticaret Odası Tahkim Kurulu, Bilahare İstanbul Mahkemeleri ve İcra Daireleri yetkilidir” şeklinde düzenleme yapıldığı, bu düzenlemeye göre taraflar arasındaki uyuşmazlığın dostane çözümle halledilmemesi halinde öncelikle İstanbul Ticaret Odası nezdinde Tahkim’e başvurulması ve Tahkim sonucu dava açılacak ise İstanbul Mahkemelerinde görülmesi gerektiğine dair anlaşma yapıldığı görülmüştür.Bu durumda HMK’nın 116/1-B maddesinde belirtildiği üzere Tahkim şartı olması halinde bunun ilk itiraz olarak ileri sürülmesi halinde ön inceleme duruşmasında bunun karar bağlanması ve kabul edilmesi halinde davanın usulden reddine karar verilmesi gerektiği, somut uyuşmazlığın tahkime elverişli bir konu olduğu, konulan Tahkim şartının açık ve net olduğu, bu nedenle geçerli bir Tahkim anlaşması olduğu, Tahkim yoluna başvurulmadan dava açılması nedeni ile davalıların ilk itirazının yerinde olduğu…” gerekçesiyle, davanın usulden reddine karar verilmiştir. Bu karara karşı taraflar vekillerince istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davalılar vekili istinaf dilekçesinde özetle: Taraflar arasındaki ihtilafın iş sözleşmesinin eki niteliğindeki rekabet yasağı sözleşmesinden kaynaklandığı iddia edildiğine göre ilgili uyuşmazlık bakımından görevli mahkemelerin iş mahkemeleri olduğunu, (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu Esas: 2011/9-508 Karar: 2011/545 Karar Tarihi: 21.09.2011 – Yargıtay Hukuk Genel Kurulu Esas: 2008/9-517 Karar: 2008/566 Karar Tarihi: 22.09.2008) bunun yanında -rekabet yasağının geçerli olup olmadığı tartışması ayrık olmak üzere- özellikle cevap dilekçesinin 5. maddesindeki gerekçelerle taraflar arasındaki iş sözleşmesinin feshinin haklı olup olmadığı noktasında rekabet yasağının iş sözleşmesinin sona ermesinden sonra devam edip etmediğinin değerlendirmesinin 7036 Sayılı İş Mahkemeleri Kanunu ile kurulmuş özel görevli iş mahkemelerinin çözümlemesi gerektiğini, Yetki itirazı olumlu yahut olumsuz değerlendirilmeksizin tahkim itirazının kabulüne karar verilmiş olmasının hukuka aykırı olduğunu, Vekalet ücreti bakımından talepleri doğrultusunda olumlu yahut olumsuz değerlendirme yapılmaksızın karar verilmiş olmasının hukuka aykırı olduğunu, nitekim her üç davalı yönünden ayrı ayrı hukuki durumun değerlendirilip buna göre hukuki savunma gerçekleştirilmesinin ve üç vekil eden yönünden üç katı emek harcanması hasebiyle mevzuatta mevcut bir hükmün uygulanması talep edildiğini ve AAÜT m. 3/1 hükmünce tarifede yazılı avukatlık vekalet ücretinin üç katına hükmolunmasının istendiğini, Açıklanan bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, HMK’nın 353/1.a.3 maddesi uyarınca mahkemenin görevli ve yetkili olmamasına rağmen davaya bakmış bulunması sebebiyle kararın kaldırılmasına, davanın yeniden görülmesi için dosyanın görevli ve yetkili mahkemeye gönderilmesine karar verilmesini istemiştir.Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle: İlk derece mahkemesinin usul ve yasaya aykırı şekilde davalıların tahkim ilk itirazının kabulüyle davanın usulden reddine dair verdiği kararın ortadan kaldırılması gerektiğini, çünkü taraflar arasındaki uyuşmazlığın rekabet yasağından doğan cezai şartın tahsiline ilişkin bir uyuşmazlık olup bu uyuşmazlık da kaynağını belirsiz süreli iş sözleşmesi sona erdikten sonraki döneme ilişkin akdedilen rekabet yasağı sözleşmesinden aldığını, bahse konu rekabet yasağı sözleşmesinde herhangi bir tahkim anlaşması olmadığı gibi taraflar arasındaki belirsiz süreli iş sözleşmesindeki tahkime ilişkin düzenlemenin de tarafların tahkim iradesini kesin ve mutlak şekilde yansıtmadığını, bu bağlamda taraflar arasındaki uyuşmazlığın öncelikle tahkim yoluna başvurularak çözülmesi gerektiği yönündeki mahkeme kabulünün yerinde olmadığını belirterek, ilk derece mahkemesinin usul ve yasaya aykırı kararının kaldırılmasına karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, rekabet yasağından doğan cezai şartın tahsiline ilişkindir. İlk derece mahkemesince tahkim itirazının kabulü ile davanın usulden reddine karar verilmiş; bu karara karşı her iki taraf vekillerince, yasal süreler içinde istinaf başvurusunda bulunulmuştur.İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, istinaf başvuru nedenleri ve kamu düzenine aykırılık yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. Davacı daha önce kendi nezdinde işçi olarak çalışan davalıların, iş akdinin sona ermesinden sonra rekabet yasağı sözleşmesine aykırı davrandıklarını ileri sürerek cezai şart isteminde bulunmaktadır. Mahkemece davalıların HMK’nın 413/1. maddesi uyarınca ileri sürdükleri tahkim itirazı yönünden davanın usulden reddine karar verdiği anlaşılmaktadır. HMK’nın 408. maddesi uyarınca, tahkim iradesi tahkim sözleşmesinin kurucu unsuru olup, tahkim iradesinin bulunmadığı uyuşmazlıkların tahkimde görülebileceğini kabul edebilmek mümkün değildir. Yargıtayın yerleşik uygulamalarında da “Tahkim iradesinin mutlak ve kesin olması ve hiçbir duraksamaya yer vermemesi” gerektiği, özellikle tahkim şartından sonra bazı ihtilafların çözümü hakkında mahkemelerin yetkisi konusunda anlaşma yapılması, tahkim iradesinin mutlak ve kesin olmadığı şeklinde yorumlanmaktadır (11 HD. 15.02.2011 T. 2009/3257-2011/1675).Davaya dayanak olarak dosyaya sunulan ve mahkemece karara gerekçe yapılan belirsiz iş sözleşmelerinin 8. ve 9. Maddelerinde; “İş bu sözleşmenin icrası ile çıkabilecek anlaşmazlıklar Tarafların karşılıklı iyi niyetli görüşmeleriyle çözülemediği takdirde, çözümde İstanbul Ticaret Odası Tahkim Kurulu, bilahare İstanbul Mahkeme ve İcra Daireleri yetkilidir.” şeklinde hüküm bulunduğu anlaşılmaktadır.Bu düzenleme ile taraflar, sözleşmeden doğan ihtilafların hakem yoluyla çözülmesi konusunda anlaşmaya varmış iseler de yukarıda yer verilen sözleşme maddelerindeki düzenleme ile uyuşmazlıkların hakemde görülmesine dair iradelerini belirsiz ve etkisiz kılacak şekilde mahkemeleri de görevli ve yetkili kıldıkları, uyuşmazlığın çözümünde tek yetkili merci olarak tahkimin öngörülmemiş olması karşısında sözleşmedeki tahkim şartının bağlayıcı olmadığı kanaatine varılmaktadır.Bu hukuki açıklamalar ışığında, ilk derece mahkemesince, davanın iş akdinin sona ermesinden sonraki döneme ilişkin rekabet yasağına aykırılık iddialarıyla açılmış olup TTK’nın 4/1.c maddesi uyarınca görevli olduğu da gözetildiğinde, tahkim ilk itirazının reddine karar vermesi gerekirken, aksi yönde davanın usulden reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırı bulunmuştur. İlk derece mahkemesinin dava şartlarını yanlış değerlendirerek davayı usulden reddettiği anlaşılmaktadır. Açıklanan bu gerekçelerle, istinaf incelemesi sonucu ulaşılan sonuca göre, taraf vekillerinin diğer istinaf başvuru nedenleri incelenmeksizin, HMK’nın 353/1.a.4.maddesi uyarınca, dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile istinafa konu kararının kaldırılmasına dair aşağıdaki karar verilmiştir.
KARAR:Yukarıda açıklanan gerekçelerle;1-HMK’nın 353/1.a.4. maddesi uyarınca İlk Derece Mahkemesinin istinafa konu kararının KALDIRILMASINA,2-Davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine, 3-Taraflarca yatırılan istinaf peşin karar harcının ilk derece mahkemesince talep halinde iadesine,4-Her iki tarafça istinaf kanun yolu aşamasında yapılan yargılama giderlerinin, İlk Derece Mahkemesi tarafından, esas hükümle birlikte, yargılama giderleri içinde değerlendirilmesine,5-Gerekçeli kararın İlk Derece Mahkemesince taraflara tebliğine dair;HMK’nın 353/1.a.4. maddesi uyarınca dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, oybirliğiyle ve kesin olarak karar verildi. 26.11.2020