Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2020/1394 E. 2020/1251 K. 19.11.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/1394
KARAR NO : 2020/1251
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 14.ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI : 2017/619 Esas – 2020/299 Karar
TARİHİ: 11/03/2020
DAVA: Sözleşmenin iptali – Alacak
Taraflar arasında görülen sözleşmenin iptali- alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı mahkemenin görevsizliğine yönelik verilen karara karşı davalı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili ile davalı şirket arasında 05/10/2015 tarihinde Kaldıraçlı Varlık Alım Satım Sözleşmesi imzalandığını, sözleşme uyarınca davalı şirketin hesabına 71.400 USD gönderildiğini, davacının emir ve talimat vermek istediğinde şirket tarafından uzman bir rehber görevlendirileceğini, eğer verdiği emrin zarar etmesine sebep olacaksa müdahale edeceklerini böylece davacının hiçbir kaybı olmayacağını ifade ettiklerini söylediğini, davacıya verilen şifre ile siteme giriş yapma imkanı tanındığını, uzman rehber görevlendirilmediğini, ortaya çıkan risklere karşı uyarılmadığını, bunun sonucunda da sürekli zarar ederek yatırmış olduğu parayı kaybettiğini belirterek davacı ile davalı arasındaki sözleşmesinin iptaline, 1.000 USD zararlarının davalıdan faizi birlikte tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili savunmasında özetle; davacı ile davalı arasında sözleşme bulunduğunu, bu sözleşmenin bir suretinin davacı tarafından alınarak imzalandığını, davacıya mevzuatın zorunlu kıldığı risk bildirimi yapıldığını ve söz konusu risk bildirimi dışında davacının elektronik posta adresine müşteri temsilcisi tarafından bilgilendirime maili gönderildiğini, davacının uğradığı maddi zararın nedeninin bizzat kendisi tarafından gerçekleştirilen işlemlerle, bizzat kendisi tarafından alınan yanlış yatırım kararları olduğunu, sözleşme hükümleri ile bu zarar arasında herhangi bir illeyet bağı bulunmadığını belirterek, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk Derece Mahkemesinin istinafa konu11/03/2020 tarihli, 2017/619 Esas – 2020/299 Karar sayılı kararıyla; “…Taraflar arasında yapılan sözleşme uyarınca uyuşmazlığın tüketici uyuşmazlığı niteliğinde olması için taraflardan birinin tüketici, taraflardan birinin profesyonel satıcı (sağlayıcı) ve taraflar arasındaki uyuşmazlığın bir tüketici işleminden kaynaklanması gerekmektedir. Davacının ticari veya mesleki amaçla hareket ettiği konusunda bir iddia ve delil mevcut olmadığından, davacının tüketici, davacının yaptığı yatırım işlemleri de anılan yasanın 3/1. maddesi kapsamında tüketici işlemi kabul edilmelidir. ( İstanbul BAM 12. HD 13/09/2018 günlü, 2018/869 Esas, 2018/1040 Karar sayılı; İstanbul BAM 14. HD 01/03/2019 günlü,2018/770 Esas, 2019/290 Karar sayılı emsal kararları ) Görev, HMK 114-c maddesi uyarınca dava şartı olup re’sen inceleneceğinden, mahkememizce yapılan incelemede, hukuki nitelendirme ile bağlı kalınmaksızın görevli mahkeme re’sen belirleneceğinden, tahvil satın alımından kaynaklanan dava mutlak ticari dava olmadığından uyuşmazlığı çözmeye görevli mahkeme Tüketici Mahkemesidir. Bu nedenle, her ne kadar esasa girilerek bilirkişi raporu düzenlenmiş ise de, yargılama esnasında yukarıda belirtilen gerekçelerle mahkememizin görevli olmadığı…” gerekçesiyle, görevsizlik kararı verilmiştir. Bu karara karşı, davalı vekili tarafından, yasal süresi içinde tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle:Örnek olarak sundukları, aynı konuya ilişkin olarak Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun yakın tarihte almış olduğu emsal kararlar, davacının nihai tüketici olmaması ve tüketim saikiyle değil, yatırım saikiyle hareket ettiğinin göz önüne alınması ve TTK madde 4, 1/f bendinde yer alan “Finansal kurumlara ilişkin düzenlemelerde öngörülen hususlardan doğan hukuk davalarının ticari dava sayılacağı” hükmü dikkate alınarak, ilk derece mahkemesinin verdiği görevsizlik kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasına, dosyanın yargılamaya kaldığı yerden devam etmek üzere ilk derece mahkemesine gönderilmesine karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava kaldıraçlı alım/satım çerçeve sözleşmesi ilişkisinden kaynaklanan zararın tahsili istemine ilişkindir. Mahkemece davada tüketici mahkemesinin görevli olduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı verilmiş olup, karara karşı davacı vekilince istinaf başvurusunda bulunulmuştur.İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, istinaf başvuru nedenleri ve kamu düzenine aykırılık yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır.Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 2017/11-22 E 2018/1102 K 16.05.2018 tarihli karar içeriği de dikkate alındığında; 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’un 3. maddesinde tüketici; “ticari veya mesleki olmayan amaçlarla hareket eden gerçek veya tüzel kişi”yi, sağlayıcı; “Kamu tüzel kişileri de dâhil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla tüketiciye hizmet sunan ya da hizmet sunanın adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiyi”, satıcı; “Kamu tüzel kişileri de dâhil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla tüketiciye mal sunan ya da mal sunanın adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiyi” ifade eder şeklinde tanımlanmıştır.Anılan Kanunun 73/1. maddesinde; “Tüketici işlemleri ile tüketiciye yönelik uygulamalardan doğabilecek uyuşmazlıklara ilişkin davalarda tüketici mahkemeleri görevlidir.” düzenlemesine yer verilmiştir.Tüketici sözleşmesinde iki taraf mevcut olup, zıt amaçların güdülmesi gerekmektedir. Başka bir anlatımla satıcı ve sağlayıcı tanımında da yer verildiği gibi satıcı ve sağlayıcının işlem yaparken ticari veya mesleki amaçlarla hareket etmesi, karşısında yer alan kişinin ise bunun tersine bir amaçla yani ticari veya mesleki olmayan amaçla (kâr elde etme amacı olmaksızın) hareket etmesi gerekir.Tüketici mahkemesinin görevli olması için öncelikle uyuşmazlığın bir tüketici uyuşmazlığı olması gerekir. Hangi tür uyuşmazlıkların tüketici uyuşmazlığı olduğu ise dava konusu işlem veya uygulamanın taraflarından birinin tüketici, diğerinin ise girişimci/satıcı/sağlayıcı olmasına göre belirlenmektedir. Davacının hizmeti davalı yatırım şirketinden finansal işlemler için aldığı, hizmetin alınma amacının öncelikle göz önünde bulundurulması gerektiği anlaşılmakla, davacının bu ticari amacı karşısında tüketici sayılması mümkün değildir. Hâl böyle olunca, her ne kadar dairemizin önceki kararlarından tüketici mahkemelerinin görevli olduğu düşünülmüşse de; Yargıtay kararları uyarınca görüş değişikliğine gidilmiştir. Bu gerekçelerle, ilk derece mahkemesinin görevsizlik kararı isabetsiz olup, davacı vekilinin istinaf başvurusu yerinde gödüldüğünden, HMK’nın 353/1.a.3 maddesi uyarınca ilk derece mahkemesinin istinafa konu görevsizlik kararının kaldırılmasına dair aşağıdaki karar verilmiştir.
KARAR : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;1-HMK’nın 353/1.a.3. maddesi uyarınca, görevsizlik kararını veren İlk Derece Mahkemesinin görevli olduğu anlaşılmakla, ilk derece mahkemesinin istinafa konu görevsizlik karanın KALDIRILMASINA, 2-Davanın yeniden görülmesi için dosyanın, kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine, 3-Davalı tarafından yatırılan istinaf peşin karar harcının, ilk derece mahkemesi tarafından, talep halinde davacıya iadesine,4-İstinaf başvurusu için yapılan yargılama giderlerinin, ilk derece mahkemesince, esas hükümle birlikte yargılama giderleri içinde değerlendirilmesine,5-Gerekçeli kararın ilk derece mahkemesince taraf vekillerine tebliğine dair;HMK’nın 353/1.a maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 19/11/2020 tarihinde oybirliğiyle ve kesin olarak karar verildi.