Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2020/1391 E. 2023/1001 K. 08.06.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/1391
KARAR NO: 2023/1001
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 17.09.2019
NUMARASI: 2019/117 E. – 2019/799 K.
DAVANIN KONUSU: Banka hesabındaki blokenin kaldırılması.
Taraflar arasındaki davanın ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerle davanın kabulüne dair verilen karara karşı, davalı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine Dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı dava dilekçesinde özetle; Silivri V.D. … sicili ile kayıtlı, Silivri İlçesi, … Mah. … Sok. …, Silivri/İstanbul adresinde bulunan ve işlettiği “bebek-market” iş yerinin 28.01.2012 tarihinde çıkan yangında içerisinde market ürünleri de dahil olmak üzere tüm ticari evraklarının ve evinde dahil olmak üzere tamamen yanarak kül olduğunu, bu yangında işyerinde bulunan ahşap kasa içerisindeki, davalı … T.A.Ş. Mimarsinan Şubesi’nin … no’lu hesabından verilme … ila … seri numaralarını taşıyan 21 adet boş çek yaprağının da yanarak zayi olduğunu, Bankayla normal ticari ilişkisinin devam ettiğini, Silivri’de ticaret yaptığı için bu arada Mimarsinan Şubesi’ndeki hesabını Silivri Şubesi’ne aktardığını, ancak 2015 yılının 4. ayından sonra, geçmişte alınmış ve bankaya teslim edilmemiş 21 adet boş çek karnesi gözüktüğü için, tarafına çek karnesi verilmeyince, davalı banka ile aralarında iş bu dava konusu muarazanın meydana geldiğini, her ne kadar banka şubesine defalarca sözlü olarak müracaat etmiş ve ilgili yangın evraklarını kendilerine ibraz edilmiş ise de Banka tarafından kendisine çek karnesi verilmediği gibi tarafınaa ait 27.090,00 TL tutarlı hesabına bloke konulduğunu, banka ile sözlü görüşmeleri sırasında çek yapraklarıyla ilgili olarak zayiinden dolayı iptal davası açması konusunda yönlendirilince, geçmişte Bakırköy 6. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2012/119 E. Sayılı davasını açtığını ancak çeklerin iptali talebinin çek yapraklarının boş olması sebebiyle reddedildiğini, bu durumu Silivri … Noterliği’nin 30.06.2016 tarih ve … yev. no’lu ihtarnamesi ile davalı bankanın hem Silivri Şubesi’ne hem de Genel Müdürlüğüne ihtar ederek, tarafına ait paranın ödenmesini istediğini, ancak mahkemeden alınmış çek iptali kararı olmaksızın talebinin kabul edilmeyeceğini bildirmeleri sonucu iş bu davayı açtığını belirterek, davacının hesabında davalı tarafça bloke edilen 27.090,00 TL’nin davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili savunmasında özetle; 5941 sayılı çek yasası uyarınca, bankaların kendisine ibraz edilen çekin karşılıksız çıkması üzerine, çek bedelini aşmamak koşuluyla her çek yaprağı karşılığı 2016 yılı için 1.290,00-TL bedel ödeme yükümlülüğü bulunduğunu, bu hususta müvekkili banka ile davacı arasında imzalanan sözleşme gereği davacıya çek karnesi verilmiş olup 21 adet çek yaprağı için 27.090,00TL banka sorumluluğunun bulunduğunu, her ne kadar davacı taraf çeklerin işyerinde çıkan yangında zayi olduğunu iddia etse de bu hususta mahkeme kararı ibraz etmediğini ve müvekkili bankanın yasal sorumluluğu bulunduğundan, imzalanan sözleşme gereği nakit blokaj hakkı bulunduğunu, bankanın blokajı yasa ve sözleşme hükümlerine uygun olduğundan davanın reddi gerektiğini, beş yıl içinde ibraz edilmeyen çek bedelleri için müvekkili bankanın sorumluluğu sona ereceğini, çeklerin zayi olduğuna ilişkin mahkeme kararı ibraz edilmediği sürece, beş yıllık sürenin bitiminden sonra ancak nakit blokajın kalkacağını, henüz beş yıllık süre geçmemiş olması nedeniyle müvekkili bankanın sorumluluğunca çek yaprakları karşılığı blokaj hakkı bulunduğunu savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir. Mahkemenin 2016/780 Esas,2017/1254 Karar ve 21.12.2017 tarihli kararında;
“…her çek yaprağı karşılığı 2016 yılı için 1.290,00-TL bedel ödeme yükümlülüğü vardır. Bu hususta müvekkil banka İle davacı arasında imzalanan sözleşme gereği davacıya çek karnesi verilmiş oiup 21 adet çek yapıağı için 27.090,00-TL davacı hesabına bloke konulmuştur. Bankalar müşterilerine çek karnesi verdikleri zaman belirli tutarlar yükümlülük altına girerler. Çek karnesi alan Banka müşterisi yazdığı tutar da çekini ödememesi durumunda çek tahsili İçin gelen kişiye taiep etmesi durumunda Bankaların ödemekle yükümlü olduğu tutan ödemek zorundadır. 25 Ocak 2016 tarihinden itibaren bankaların süresinde ibraz edilen her çek yaprağı için karşılığının bulunmaması halinde ödemekle yükümlü olduklar tutar 1.200 TL’den 1.290 TL’ye artırılmıştır. 5941 sayılı Çek Yasası’nın 3.2) Madde fıkrası; bankanın ödeme sorumluluğunun gayri nakdi kredi sözleşmesi hükmünde olduğunu belirtmektedir. Bu nedenle 21 adet çek yaprağı için 1290 x21 = 27.090,00,- TL’nın ( Yürürlük T: 20,01.2010) Çek yapraklarının Davacı tarafından ibrazı veya bu yaprakların iptaline ilişkin Mahkeme kararı ibraz etmesine kadar bloke edilmesinde aykırılık bulunmadığı, açıklanmış ise de davalı bankanın yasal sorumluluğunun sona erebilmesi için çekin üzerinde yazılı baskı tarihinin üzerinden 5 yıl geçmesi gerektiğinden davacının davalı bankadan çekleri 28/02/2011 tarihinde almış olduğu dolayısıyla çeklerin basım tarihinin 2011 yılı olduğu, dava tarihi itibariyle 5 yıllık sürenin dolmuş olduğu, davacının davalı bankadan almış olduğu çeklere ilişkin davalı bankanın yasal sorumluluğunun bulunmadığı anlaşılmakla…” gerekçesiyle, davanın kabulü ile 27.090 TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, karar vermiştir. Bu karara karşı, davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur. Dairemizin 2018/633 E, 2019/99 K sayılı, 24.01.2019 tarihli kararı ile; “… 5941 sayılı Çek Kanunu’nun 3 üncü maddesinin 3 üncü fıkrasında muhatap bankaların süresinde ibraz edilen ve karşılığı kısmen veya tamamen bulunmayan her bir çek yaprağı için ödemekle yükümlü oldukları tutar düzenlenmiş olup, bu ödeme yükümlülüğünün hesap sahibi ile muhatap banka arasında çek defterinin teslimi sırasında yapılmış olan dönülemeyecek bir gayri nakdî kredi sözleşmesi hükmünde olduğu belirtilmiştir. Bu sebeple, bankaların müşterilerine verdikleri her bir çek yaprağı için ödemekle yükümlü oldukları tutarı muhasebeleştirmeleri ve bu tutarları her yıl TCMB tarafından yayımlanan Tebliğlerdeki tutarlara göre güncellemeleri gerekmektedir. 5941 sayılı Çek Kanunu’nda 6273 sayılı Kanunla yapılan değişikliklerle çek defterlerinin herbir yaprağı üzerine çekin basıldığı tarihin yazılması zorunlu kılınmış; çekin, üzerinde yazılı baskı tarihinden itibaren beş yıl içinde ibraz edilmemesi hâlinde, bankanın karşılıksız çeklerle ilgili ödemekle yükümlü olduğu tutara ilişkin sorumluluğunun sona ermesi öngörülmüştür. Üzerinde çekin basıldığı tarih olan çek yapraklarına ilişkin esaslar ise TCMB tarafından 03.03.2012 tarih ve 28222 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan “Çek Defterlerinin Baskı Şekline, Bankaların Hamile Ödemekle Yükümlü Olduğu Miktar İle Çek Düzenleme ve Çek Hesabı Açma Yasağı Kararlarının Bildirilmesine ve Duyurulmasına İlişkin Tebliğ (Sayı: 2010/2)’de Değişiklik Yapılmasına Dair Tebliğ (2012/2)” ile belirlenmiş ve bankalar bu Tebliğ’de belirlenen esaslar dahilinde çek defterleri üzerinde baskı tarihine yer vermeye başlamışlardır.Üzerinde basıldığı tarih yer almayan çeklerle ilgili olarak muhatap bankanın kanunen ödemekle yükümlü olduğu tutara ilişkin sorumluluğu ise Çek Kanunu’nun Geçici 3 üncü maddesi uyarınca bu çeklerin 30.06.2018 tarihine kadar muhatap bankaya ibraz edilmemesi halinde sona erecektir.Yukarıdaki açıklamalar ışığında, ilk derece mahkemesince, dava konusu çekler üzerinde basım tarihinin bulunmadığı olgusu hiç değerlendirilmeden karar verilmiştir. Diğer taraftan, bankanın bloke hakkı, sözleşmeden doğar. Bu nedenle sözleşmede böyle bir hükmün bulunduğunun tespiti gerekir.Somut olayda davalı savunmasını ve bloke etme hakkını taraflar arasındaki bankacılık sözleşmesine dayandırmıştır. Davalının bloke hakkının olup olmadığı ancak sözleşme hükümlerinin incelenmesi neticesi anlaşılabilecektir. Davalı savunmasında, kredi sözleşmesine dayanmış olmasına rağmen böyle bir sözleşme dosyaya sunulmadığı gibi HMK’nın 140/5.maddesi uyarınca, ön inceleme duruşmasının sonunda, tahkikata geçmeden önce, davalıya bu belgeyi sunmak için süre kesin verilmeden tahkikatın yapılıp sonuca gidilmesi usule aykırı olmuştur. Neticeten ilk derece mahkemesi, hukuki olguyu denetlenebilir bir şekilde ortaya koymadığı gibi davanın esasına etkili delilleri toplamadan ve değerlendirmeden karar vermiştir…” gerekçesiyle ilk derece mahkemesinin anılan kararı HMK’nın 353/1.a.6 maddesi uyarınca kaldırılarak davanın yeniden görülmesi için dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir. Bu kaldırma kararı sonrası davayı yeniden gören ilk derece mahkemesi, yaptığı yargılama sonucunda eldeki istinaf incelemesi konu aşağıdaki kararı vermiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; “…Açıklanan bu sebeplerle, esasa ilişkin istinaf sebepleri incelenmeksizin, HMK’nın 353/1.a.6. Maddesi uyarınca, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmiş, Bölge Adliye Mahkemesi 14.Hukuk Dairesinin kaldırma kararında belirtildiği üzere davalı bankaya sözleşmeyi sunması için 2 hafta kesin süre verilmiş, kesin süre içerisinde davalı banka vekili sözleşmeyi sunmadığından bilirkişi raporunda açıklandığı üzere 21 adet çek yaprağı için 1.290 x 21= 27.090 TL nin çekin basım tarihinden itibaren 5 yıllık süre geçtiğinden davacının davalı bankadan almış olduğu çeklere ilişkin davalı bankanın yasal sorumluluğunun bulunmadığı anlaşıldığından davacının davalı aleyhine açmış olduğu alacak davasının kabulüne karar vermek gerektiği sonuç ve kanaatine varılarak…” gerekçesiyle, davacının davalı aleyhine açmış olduğu alacak davasının kabulü ile 27.090 TL’nin dava tarihinden itibaren avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, karar verilmiştir. Bu karara karşı, davalı vekilince istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davalı vekili, istinaf başvuru dilekçesinde özetle; müvekkili banka tarafından taraflar arasındaki kredi sözleşme suretlerinin mahkemeye ara karar gereğince süresi içerisinde ibraz edilmiş olmasına rağmen mahkeme tarafından dosya üzerinden ayrıntılı inceleme yapılmadan davanın kabulüne karar verildiğini, müvekkili banka tarafından ara karar gereğinin yerine getirildiğini, taraflar arasındaki genel kredi sözleşmesi ve ticari hizmetler sözleşmesinin süresi içerisinde 28.05.2019 tarihinde mahkemeye ibraz edildiği, mahkeme kaleminde çalışmakta olan … sicil numaralı zabıt katibine teslim edilerek ibraz edildiğini, söz konusu sözleşmelerin dosyaya eklendiğine ilişkin taraflarına verilen alındı belgesinin dilekçe ekinde sunulduğunu, her ne kadar 17.09.2019 tarihli duruşmada kredi sözleşmelerinin sunulması için taraflarına sehven ek süre verilmesi istenmiş ise de belirtildiği üzere söz konusu kredi sözleşmelerinin mahkemeye daha önceden ibraz edildiği gerçeğinin taraflarına verilen alındı belgesi ile açık ve net şekilde ortada olduğunu, dosyadaki yapılacak inceleme ve değerlendirme ile ortaya çıkabilecek bir olgunun mahkeme tarafından göz ardı edildiğini, gerekli inceleme ve değerlendirmenin yapılmadığının aşikar olduğunu, ayrıca banka tarafından çek yaprağı karşılığı teminat amacıyla yapılan blokaj işlemini yasa ve sözleşme hükümlerine uygun olduğunu, her çek yaprağı karşılığı için 2016 yılında bankanın 1.290,00 TL bedel ödeme yükümlülüğün olduğunu, banka ile davacı arasında imzalanan sözleşme gereğince davacıya çek yaprağı verildiğini, 21 adet çek yaprağı için davacının 27.090,00 TL sorumluluğun bulunduğunu ,davacının çeklerin iş yerinde çıkan yangında zayi olduğunu iddia etse de bu konuda mahkeme kararının ibraz edilmediğini, müvekkili bankanın yasal sorumluluğu bulunduğundan sözleşme gereği nakit blokaj hakkının olduğunu, davanın reddi gerektiğini, sorumluluğun 30.06.2018 tarihine kadar devam ettiğini, düzenleme baskı tarihi içermeyen eski çeklere ilişkin banka sorumluluğun 30.06.2018 tarihinde sona ereceğinin düzenlendiğini, ayrıca davacının kendisini vekille temsil etmemesine rağmen vekalet ücretine hükmedilmeyeceğini belirterek, davanın kaldırılmasını ve davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Davacı vekili 03.03.2021 tarihli dilekçesiyle, katılma yoluyla istinaf nedenleri, cevapları ve davalı tarafın istinaf taleplerinin reddi ile kararın onanması konulu dilekçeyi ibraz etmiş ise de dilekçenin içeriğinde katılma yolu ile istinafa dair herhangi bir iddia ileri sürülmediğinden söz konusu dilekçenin sonuç kısmındaki kararın onanması talebi de dikkate alınarak istinaf dilekçesine karşı cevap dilekçesi niteliğinde olduğu anlaşılmıştır.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, davacıya ait banka hesabına davalı banka tarafından konulan blokenin kaldırılması ve hesaptaki paranın iadesi taleplerine ilişkindir. İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda davanın kabulüne karar verilmiş; bu karara karşı, davalı vekilince, yasal süresi içinde istinaf başvurusunda bulunulmuştur.İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, ileri sürülmüş olan istinaf nedenleriyle ve kamu düzeni yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır.Taraflar arasında, davacının davalı bankanın mudisi olduğu, banka tarafından davalıya çek karnesi verildiği, davacının iş yerinde çıkan yangın sonucunda 21 adet çek yaprağının yanarak zayi olduğu iddiasında bulunduğu, davalı banka tarafından 21 adet çek yaprağı karşılığı olarak bankanın ödemekle yükümlü olduğu sorumluluğu kapsamında davacı hesabına blokaj uygulandığı konularına herhangi bir uyuşmazlık yoktur. Uyuşmazlık, davalı bankanın nakit blokaj hakkının olup olmadığı, mahkemece inceleme ve değerlendirmenin yeterince yapılıp yapılmadığı, dairenin kaldırma kararı sonrasında davalı tarafça, kararda belirtilen şekilde kredi sözleşmesi ve eklerinin mahkemeye ibraz edilip edilmediği ile kendisini vekille temsil ettirmeyen davacı yararına vekalet ücreti takdirinin usul ve yasaya uygun bulunup bulunmadığına ilişkindir.Mahkemece, dairemizin kaldırma kararı sonrasında davalı vekilinin 16.05.2019 tarihli duruşma zaptına geçen beyanı sonrasında, 1 nolu ara karar gereğince davalı bankanın kredi sözleşmesini sunması için iki haftalık kesin süre verilmesine, sunmadığı takdirde bu delile dayanmaktan vazgeçmiş sayılacağına dair ihtarat yapıldığı, davalı vekilinin 17.09.2019 tarihli duruşma zaptına geçen beyanında kredi sözleşmesini sunmaları için taraflarına süre verilmesini talep ettiği, mahkemece yukarıda yer verilen gerekçeye istinaden davanın kabulüne karar verilmiş olduğu görülmüştür.Davalı vekili tarafından istinaf dilekçesine ekli olarak mahkemeye hitaben, 16.05.2019 tarihli duruşmanın 1 nolu ara kararı gereği genel kredi sözleşmesi ve ticari hizmetler sözleşmesinin sunulmasından ibaret konulu dilekçenin tarihsiz olarak ibraz edildiği, dilekçe üzerine 28.05.2019 tarihili ile birlikte … sicil numarası üzerine paraf atılı olduğu, dilekçenin içeriğinde ise taraflar arasında imzalanmış genel kredi sözleşmesi ve ticari hizmetler sözleşmesinin suretinin mahkeme dosyasına sunulduğunun beyan edildiği anlaşılmıştır. Dilekçe tarihi karar tarihinden öncesine aittir. UYAP sistemi üzerinden yapılan incelemede söz konusu dilekçe ve eklerine rastlanılmamıştır. Ayrıca davalı vekili tarafından dilekçenin dosyaya sistem üzerinden ibraz edildiğine dair bir iddiası bulunmamaktadır. Diğer taraftan mahkemece, davacı lehine 3.250,80 TL vekalet ücreti takdir edilmiştir. Ancak davacının yargılama aşamasında kendisini bir vekil vasıtası ile temsil ettirmediği sabittir. Vekaletname ilk kez istinaf cevap dilekçesine ekli olarak 11.02.2021 tarihli olarak ibraz edilmiştir. Her ne kadar mahkeme tarafından dairemiz kararı gereğince davalı taraf vekiline süre verilmiş ve süre sonrasında ise söz konusu delilden vazgeçilmiş sayılarak hüküm tesis edilmiş ise de davalı vekilinin istinaf dilekçesine ekli 28.05.2019 havale tarihli dilekçe örneğinden, genel kredi sözleşmesi ve ticari hizmetler sözleşme suretlerinin mahkeme kalemine ibraz edilmiş olduğu ve kalem personeli tarafından dilekçe üzerinde işlem yapılarak teslim alındığı anlaşılmaktadır. Bu durumda mahkemece bu hususun araştırılarak söz konusu ibraz edilen sözleşmelerle birlikte diğer deliller ve banka kayıtları üzerinde bilirkişi eliyle inceleme yapılıp uygun sonuç çerçevesinde bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile önceki kararın verilmiş olması isabetli olmamıştır. Diğer taraftan kabule göre ise davacı taraf kendisini yargılama aşamasında vekille temsil ettirmemiş olmasına rağmen HMK’nın 323 vd. maddeleri ile Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi hükümlerine ve ilgili mevzuat hükümlerine aykırı olarak vekalet ücreti takdir edilmiş olması da usul ve yasaya uygun düşmemektedir.Diğer taraftan, davacının talebinin muarazanın meni, zayi olan 21 adet çek yaprağına karşılık teminat olarak banka tarafından tutulan 27.090,00 TL’nin tediyesi talebine rağmen mahkemece HMK’nın 26. madde hükmü dikkate alınmaksızın talebi aşar şekilde tahsil hükmü tesis edilmiş olması isabetli görülmemiştir. Açıklanan bu gerekçelerle, HMK’nın 353/1.a.6 maddesi uyarınca dosya üzerinden yapılan istinaf incelemesi sonucunda, ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının kaldırılmasına ve davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı verin ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair aşağıdaki karar verimiştir.
KARAR: Yukarıda açıklanan gerekçelerle:1-HMK’nın 353/1.a.6. maddesi uyarınca, ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının kaldırılmasına, 2-Yukarıdaki açıklamalar ışığında davanın yeniden görülmesi için dosyanın, kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine, 3-Davalı tarafından yatırılan istinaf peşin karar harcının, talep hâlinde, ilk derece mahkemesince iadesine,4-Davalı vekili tarafından yapılan kanun yolu giderlerinin, ilk derece mahkemesince, esas hükümle birlikte yargılama giderleri içinde değerlendirilmesine dair;HMK’nın 353/1.a maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, oy birliğiyle ve kesin olarak karar verildi. 08.06.2023
KANUN YOLU:HMK’nın 353/1.a maddesi uyarınca karar kesindir.