Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2020/139 E. 2022/1522 K. 17.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/139
KARAR NO: 2022/1522
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 17/10/2019
NUMARASI: 2018/713 E. – 2019/1099 K.
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerle davanın kabulüne dair verilen karara karşı, davalı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine Dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirket ile davalı borçlu arasında ticari iş ilişkisi kurulmuş olup, müvekkili şirket adına Büyükçekmece … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasından icra takibi başlatıldığını, ancak davalı borçlunun herhangi bir borcu olmadığından bahisle icra takibine itiraz edildiğini, müvekkili şirketin muhasebe kayıtlarında davalının 18.531,23-TL borçlu olduğunun anlaşıldığını, icra takibi öncesi ve sonrasında borcunu ödememekte ısrar ettiğini, fazlaya ilişkin hakları saklı tutulmak kaydıyla açılan davanın kabulüne, itirazın iptali ile %20’den az olmamak üzere icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Usulüne uygun davetiye tebliğine rağmen davalı davaya cevap vermemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; “…Davalı vekili ön inceleme duruşmasından sonra ikinci celse, 09/11/2018 tarihli … Tic. Ltd. Şti’nin antetli kağıdında “… unvanlı müşterimizin tarafımıza herhangi bir borcu bulunmamaktadır.” yazılı, kaşeli ve imzalı bir yazı sunmuş, aşamalardaki beyanlarında davalının Almanya’da olması nedeniyle, davalının borcunun davalı adına … ve babası … tarafından elden nakden ödenip, davacı şirketten ” … ünvanlı müşterimizin herhangi bir borcu kalmamıştır.” ibra yazısını aldıklarını, buna … isimli şahsın da şahit olduğunu beyan etmiş, davacı vekili beyan dilekçesinde, davalı vekilinin 21.02.2019 tarihli celsede sunmuş olduğu evrak aslındaki imzanın şirketi temsile yetkili kişiler tarafından atılmadığını, müvekkili şirketi temsile yetkili kişilerin … ve … olduğunu, temsile yetkili kişilerin imza sirkülerinin bir örneğini dosyaya ibraz ettiklerini, bariz bir şekilde anlaşılacaktır ki atılan imza müvekkil şirketi temsile yetkili kişiler tarafından atılmadığını, müvekkil şirket yetkililerinin böyle bir imzadan haberi dahi olmadığını, imzayı atan ve kaşeyi basan personelin kim olduğu araştırılmakta olup tespit edilmesi durumunda iş akdi feshedileceğini beyan etmiştir. İş bu dava açıldıktan sonra davalı tarafça davacının hesabına 09/11/2018 tarihli dekontla davacı tarafa 11.000,00-TL, 25/04/2019 tarihinde ise 4.665,00 TL olmak üzere toplam 15.665,00 TL ödeme yapmıştır. Davalının sunduğu 09/11/2018 tarihli belge altındaki imzanın ve davacı şirketin temsilcilerinin imza sirkülerindeki imzalar incelendiğinde söz onusu belgedeki imzanın davacı temsilcilerine ait olmadığı açıkça anlaşılmaktadır. Davalının dava devam ederken yaptığı ödemeler nazara alındığında, davalının imza incelemesi talebinin davayı uzatmaya yönelik olduğu değerlendirilmekle reddedilmiştir. Böylece davacının takip tarihi itibariyle 18.531,23-TL alacaklı olduğu anlaşılmakla davanını kabulüne, davalının yaptığı toplam 15.665,00 TL ödemenin icra dosyasının infazında nazara alınmasına, alacak faturaya dayalı olup likit olduğundan davacı lehine icra inkar tazminatı verilmesine ilişkin aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.” gerekçesiyle, davanın kabulüne, Büyükçekmece … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı icra takibine davalının itirazının iptaline, takibin devamına, dava tarihinden sonra davalı tarafça yapılan toplam 15.665,00 TL ödemenin icra dosyasının infazında nazara alınmasına, davacı tarafın icra inkar tazminatı talebinin kabulü ile asıl alacağın % 20 si oranında 3.706,24 TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine, karar verilmiştir. Bu karara karşı, davalı vekilince istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davalı vekili, istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Önceki beyanlarını tekrarlamış ve borcun iyiniyetle tamamen ödendiğini, müvekkilinin babası … borcu oderken … ve … beyin de yannda şahit olduğunu, davacı tarafın da ödemeleri kabul ettiğini, borcun ödendiğine dair yazıların borcu tamamen sona erdirdiğini, … Tic. Ltd. Şti tarafından Baştarafı antetli altı Şirket kaşeli ve imzalı 09.11.2018 tarihli Borcun kalmadığına dair yazılı belgenin davalı tarafa verildiğini, bu belge ile borcun tamamen kapatıldığını, davacı tarafın borcun bulunmadığına dair ibra belgesini sonradan kabul etmemesinin haksız ve kötüniyetli bir inkar olduğunu, davacı şirketin; antetli , kaşeli ve imzalı özel olarak kullandığı ibra belgesini inkar edemeyeceği, imza sorumluluğunun davacı şirkete ait olduğu, sahte ise sahteliğinden de belgeyi veren şirketin sorumlu olduğunu, borcun bulunmadığına dair yazı davacı şirketin işyerinde davalının babası … karabuluta verildiğini, …, Almanya’da yaşadığı için borçların tamamını da babasının ödediğini, borç ödeme konusunda şahitler mahkemeye bildirildiğini, mahkemenin şahitleri dinlemesi ve gerekli imza incelemesini yaptırmasının adaletli bir karar için zaruret olduğunu, yargılama aşamasında borç yoktur imzalı belgeyi defaatle imzala incelemesine gönderi talebine ragmen gönderilmediğini, delillerinin tam incelenmeden karar verildiğini, adalete aykırı haksız kararın bozulması ve kaldırılması gerektiğini, karar verilmeden borç ödendiği ve davacı tarafın da kabul ettiği halde mahkeme davanın bütünü hakkında itirazın kaldırılması kararı verip ,haksız olarak 3.706,24 TL. lık icra inkar tazminatına mahkum ettiğini, icra inkar tazminatının da haksız karar olduğunu, kararın muğlak ve haksız olup bozulması kaldırılması ve düzeltilmesi gerektiğini, esinleşmemiş kararla, takibin devamına karar verildiğini, Büyükçekmece …İcra müdürlüğünün … Es. sayılı dosyaları ile yapılan takiplerin durdurulması ve mağduriyetlerin önlenmesi için de karar kesinleşinceye kadar icranın durdurulmasını istediğini, bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasına ve davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, ticari satıma ilişkin açık hesap alacağının tahsili amacı ile başlatılan ilamsız icra takibine karşı itirazın İİK’nın 67. maddesi uyarınca iptali davasıdır.İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda davanın kabulüne karar verilmiş; bu karara karşı, davalı vekilince, yasal süresi içinde istinaf başvurusunda bulunulmuştur.İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, ileri sürülmüş olan istinaf nedenleriyle ve kamu düzeni yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır.Dosya kapsamından, davacı şirket tarafından davalı hakkında Büyükçekmece … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasında, 30.05.2018 tarihinde 18.531,23 TL cari hesap alacağının tahsili amacı ile ilamsız icra takibi başlatıldığı, davalının yasal sürede borca itiraz ettiği ,İİK 67. madde gereğince bir yıllık hak düşürücü süre içerisinde içerisinde iş bu İtirazın iptali davasını açtığı anlaşılmıştır. Davalıya dava dilekçesi 13.08.2018 tarihinde tebliğ edilmiştir.Davalı tarafça davaya karşı yasal sürede cevap dilekçesi ibraz edilmemiş ve 15.11.2018 tarihli ön inceleme duruşmasına katılmamıştır. 05.02.2019 tarihli bilirkişi raporunda, her iki tarafın ticari defterlerini belirtilen tarihte ve daha sonrasında da incelemeye sunmadıkları, dosya içerisinde davacı şirket tarafından davalıya 01.01.2014-31.12.2018 tarihler arasında bir ticari ilişkiden dolayı bir takım faturaların düzenlendiği, ancak dosya içerisinde bu faturalar olmadığından fatura kontrollerinin yapılamadığı ve bazı tahsilatların yapıldığını gösteren cari hesap ekstre ve dökümünün dosyaya sunulduğu, davacı tarafça kesilen ve davalı tarafa gönderilen faturalara kanuni itiraz süresinde itiraz olunmadığından bu hizmetin yapıldığı ve davalı tarafça belirli aylarda kesilen faturalara karşılık ödemelerin yapılmasının bu hizmetlerin yapıldığını gösterir nitelikte olduğu ,bu kesilen faturalarla ilgili bakiye kalanının olduğu eğer yoksa ödenmiş olabilmesi için davalının makbuz veya ödediğine dair dekontları ibraz ederek ödediği borcunun olmadığını ispat yükünün kendisinde olacağı bu tarihlerde ve bundan sonraki tarihlerde de banka kanalıyla ödemelerin dışında herhangi bir makbuz ve dekontun olmadığı anlaşıldığından bu borcun cari hesap alacağı niteliğinde kalan bakiye borç olduğunun anlaşıldığını ,sonuç olarak, davacı taraf vekilince 09.11.2018 tarihinde davalı tarafça ödendiği beyan olunan 11.000,00 TL’nin cari hesap bakiyesinden düşülmesi halinde kalan tutarın 7.531,23 TL olacağı belirtilmiştir.1.02.2019 tarihli duruşma zaptına mahkemece, 08.01.2019 tarihli tutanak incelendiğinde, davalının belirlenen günde ticari defter ve belgelerini sunmadığı, davacı vekilinin incelemeye katılarak defter ve belgelerin yerinde incelenmesini talep ettiği fakat bilirkişi raporunun defter ve belgeler incelenmeden dosya kapsamından hazırlandığı belirtilmiştir. Davalı vekili 21.02.2019 tarihli duruşma zaptına geçen beyanında, müvekkilinin davacı tarafa olan borcunun tamamını elden ödediğini, buna dair dekontu sunduklarını, ayrıca müvekkilinin davacıya borcunun kalmadığına dair davacının kaşe ve imzasının bulunduğu belge aslını sunduklarını , tanık dinlenmesine dair talepleri olduğunu ifade etmiştir. Davacı vekili, davalının bu aşamadan sonra delillerine ve tanık dinletme talebine muvafakatları olmadığını, ayrıca 11.000,00 TL ödemeyi bilirkişi incelemesinden önce ifade ettiğini ,bunun dışında müvekkiline başka bir ödeme olmadığını ,ayrıca davalının sunduğu 09.11.2018 tarihli belgeyi inceleyip beyanda bulunacaklarını belirtmiştir.18.03.2019 tarihli yazılı beyan ile ise davalı vekilinin sunmuş olduğu evrak aslındaki imzalarım müvekkili şirketi temsile yetkili kişiler tarafından atılmadığını ,temsile yetkili kişilerin imza sirkülerinini ibraz ettiklerini ,müvekkili şirket yetkililerinin böyle bir imzadan haberleri olmadığını ,taraflarınca imzayı atan ve kaşeyi basan personelin kim olduğunun araştırıldığını belirterek davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir. Davalı tarafça yasal süreden sonra dosyaya ibraz edilen ve davacı tarafın kabul etmediği ve muvafakatta bulunmadığı belge davacı şirketin antedli kağıdı üzerine “ … ünvanlı müşterimizin tarafımıza herhangi bir borcu bulunmamaktadır “ ifadelerinin ve davacı şirket kaşesi İle imzanın yer aldığı adi yazılı şekilde tek taraflı olarak tarihsiz düzenlenmiş belgedir.Davacı vekili tarafından söz konusu belgedeki imzanın şirket yetkilisine ait olmadığını beyan ederek şirkete ait Zeytinburnu … Noterliğinde düzenlenen 29.05.2018 tarihli imza sirkülerini dosyaya ibraz etmiştir. 10.07.2019 havale tarihli ek bilirkişi raporunda ,davacı şirketin ticari defterlerinin usulüne uygun olarak açılış ve kapanış tasdiklerinin muhasebe kayıtlarının işlendiği ,ticari ilişkinin 2014-2016 yıllarında olduğu ,son 2016 yıllarına ait faturaların bir kısmının ödenmeyerek rapor ekinde sunulduğu üzere 18.998,23 TL bakiyenin kaldığı ,bu bakiyeden sonra davalı tarafça 24.01.2018 tarihinde 467,00 TL’lik bir iade faturası keserek kalan bakiyenin 18.531,23 TL olduğu ve bunun üzerine İcra takibinin başlatıldığı ,faturalara itiraz edilmediği ,dava açıldıktan sonra 09.11.2018 tarihli dekontla 11.000,00 TL ödeme yapıldığı, yine davacı vekilinin 25.04.2019 tarihli duruşmada davalı tarafça 4.665,00 TL daha ödendiğinin belirtildiği bu tutarlar düşüldüğünde 18.531,23-15.665,00=2.866,23 TL olduğu belirtilmiştir.Mahkemece, 15.665,00 TL ödemenin icra dosyasının infazında nazara alınmasına ifadesi ile birlikte davanın kabulüne karar verilmiştir.Bilirkişi raporu dosya kapsamına uygun, yeterli ve gerekçelidir. Davacı, alacağının varlığını usulünce kanıtlamış durumdadır. Davalı, usulüne uygun tebligata rağmen davaya cevap vermemiş, delil sunmamıştır. Borçlu olmadığını, ödemede bulunduğunu savunan davalı, bu savunmasını ispatla yükümlü olup, davalının bu savunmasını kanıtlayamadığı dosya kapsamından anlaşılmaktadır. Davalı kesin bir ödeme belgesi sunmadığı gibi sonradan delil sunulmasına davacının muvafakati de bulunmamaktadır. Bu nedenlerle davalının ileri sürdüğü istinaf nedenlerinin reddi gerekmiştir.Açıklanan bu gerekçelerle, HMK’nın 353/1.b.1 maddesi uyarınca dosya üzerinden yapılan istinaf incelemesi sonucunda, davalının istinaf başvurusunun esastan reddine dair aşağıdaki hüküm verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan gerekçelerle;1-HMK’nın 353/1.b.1.maddesi uyarınca, davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, 2-Davalı vekili tarafından yatırılan istinaf başvuru ve peşin harçlarının Hazineye gelir kaydına; bakiye 1.110,05 TL istinaf karar harcının davalıdan tahsiline Hazineye gelir kaydına,3-Davalı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların kendi üzerinde bırakılmasına,4-Gerekçeli kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine,5-Dosyanın, kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair; HMK’nın 353/1.b.1 maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, davanın esası yönünden oy birliğiyle, davalı taraftan alınması gereken istinaf harcı yönünden ise üye hakim …’nun karşı oyu ile oy çokluğuyla ve kesin olarak karar verildi.17.11.2022
KANUN YOLU: HMK’nın 362/1.a maddesi uyarınca, dava konusunun değerine göre karar kesindir.
KARŞI OY: Nisbi harca tabi olan davalarda, özellikle 492 sayılı Harçlar Kanunu ile bağlı tarife hükümleri, 5235 sayılı Kanun ve ilgili tüm yasal mevzuat, ulusal ve uluslararası yargı kararları kapsamında, ilk derece mahkeme kararı kaldırılarak esas hakkında karar verilmedikçe Bölge Adliye Mahkemelerinde istinaf kanun yoluna başvuran davalıdan başvuru aşamasında ve istinaf başvurusunda nisbi değil maktu karar ve ilam harcı alınması gerektiği kanaati nedeniyle, çoğunluğun nisbi harç alınmasına dair görüşüne katılmadığımı ve hükmün ilgili bentlerine muhalif kaldığıma dair görüşümü bildiririm.