Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2020/1375 E. 2023/997 K. 08.06.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/1375
KARAR NO: 2023/997
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 19.12.2017
NUMARASI: 2016/178 E. – 2017/1454 K.
DAVANIN KONUSU: Sigorta tazminatı (Leasing all risk sigortası kaynaklı)
Taraflar arasındaki davanın ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerle davanın reddine dair verilen karara karşı, davacı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine Dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkilİ şirket ile … A.Ş. arasında 03/05/2015 tarihinde İzmir …Noterliğinde … yevmiye numarası ile imzalanan sözleşme gereğince … A.Ş. ‘nden, tescil sıra numarası …, seri numarası …, motor şase numarası … olan … Tipi … marka 2011 model, yeni ve kullanılmamış silindirin finansal kiralama yoluyla kiralandığını, kiralanırken davalı ile … arasında 01/05/2011-31/05/2015 vadesini kapsayacak şekilde sigorta poliçesi düzenlendiğini, kiralama süresi 24 ay olan silindirin mülkiyetinin de 01/06/2013 tarihinde müvekkili şirketin üzerine geçtiğini, 28/03/2013 tarihinde silindirde meydana gelen hasar nedeniyle makinanın çalışmaz hale geldiğini ve durumun rapor edildiğini, davalının cevap olarak hasarın zamana bağlı olarak mutad kullanım neticesinde meydana geldiğini ve poliçe teminatı dışında kaldığını belirttiğini, davanın açıldığı tarihte silindirin mülkiyetinin müvekkili üzerinde olduğunu, silindirde meydana gelen hasar nedeniyle müvekkilinin 33.574,00 TL alacaklı olduğunu iddia ederek, alacağın davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili savunmasında özetle; müvekkili şirketin merkezinin Şişli olması nedeniyle yetkili mahkemenin İstanbul Asliye Ticaret Mahkemeleri olduğunu, bu nedenle yetkisizlik kararı verilmesini ve aksi halde davanın aktif husumet yönünden reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; “…Davacı tarafa dava konusu silindirin bulunduğu yerin bildirilmesi için kesin süre verilmiş, verilen kesin süre içerisinde adres bildirilmekle belirtilen adres gereği Tercan Asliye Hukuk Mahkemesine talimat yazılmış olup talimat mahkemesince yapılan keşifte söz konusu iş makinesinin keşif mahallinde hazır edilmediği anlaşılmış olup verilen keşif ara kararına rağmen araç üzerinde keşif yapılamaması tarafların iddia ve savunmaları kapsamında iş makinesinin üzerinde keşfen belirleme yapılmasının zorunlu olduğu, aracın sigorta kapsamında oluşan zararının tespit edilmesi gerektiği zira davacının daha önce Aliağa’da kullanmış olduğu aracı daha sonra …’a naklederek kullanmaya devam ettiği burada yapılan keşifte hazır etmemesinin gerekçesi olarak aracın Sivas Merkez’e nakledildiğini beyan ettiği, buna göre silindirin hasarlanmasından sonra yeniden ekonomik amacına özgü olarak kullanılmaya devam ettiği davalının bu yöndeki savunması çerçevesinde dosya içerisine alınan değişik iş (tespit) dosyası yanında sigorta hasar dosyası ve hasar evraklarının ayrıca servis ve bakım kayıtlarının da incelenip bir bütün olarak değerlendirilmesi gerektiği yalnızca getirtilen değişik iş dosyasının ve bu kapsamda alınan bilirkişi raporunun davacının iddialarını ispata yeterli olmadığı kanaatine varılarak…” gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir. Bu karara karşı, davacı vekilince istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı vekili, istinaf başvuru dilekçesinde özetle; kararın açıkça yasal dayanaklardan yoksun olduğunu, müvekkili şirketi ile finansal kiralama şirketi arasında 03.05.2011 tarihinde sözleşme imzalandığını, sözleşme gereğince yeni ve kullanılmamış silindirin finansal kiralama yoluyla kiralandığını, kiralanması sonucunda zorunlu sigorta sözleşmesinin imzalandığını, kiralama süresi 24 ay olan silindirin mülkiyetinin 01.06.2013 tarihinde müvekkili şirkete geçtiğini, 28.03.2013 tarihinde silindirde meydana gelen hasar nedeniyle makinenin çalışamaz duruma geldiğini, buna ilişkin rapor alındığını, dava şirkete bildirildiğini, yetkili servis tarafından hazırlanan rapora göre kullanım saatinin makul ve az olduğu, aşınmaların ortalama 10.000 saatte olacağı, oysa makinenin 982 saatte olduğu, arızanın ani nitelikte biyel kolunu kopmasından dolayı kolun kepten ayrılıp blokun gövdesinin patlamasıyla oluştuğunun rapor edildiğini, tespit davası açıldığını, raporda motor arızasının ani nitelikte hasar sonucu meydana geldiğinin belirtildiğini, mahkemece eksik incelemeye dayalı karar verildiğini, silindir üzerinde keşif ve inceleme yapılması için adres bildirildiğini, eksiksiz olarak avansların yatırıldığını ancak silindirin tamir edilerek kullanıldığı için keşif günü hazır edilemediğini, 19.10.2017 tarihli dilekçede silindirin Sivas ilinde olduğunun öğrenildiğini, silindirin bulunduğu adres ve diğer bilgilerin verilerek Sivas iline talimat yazılmasının talep edildiğini, ancak mahkemece bu talep hakkında karar verilmeksizin tahkikatın sona erdirildiğini ayrıca dava konusu silindir üzerinde Aliağa Sulh Hukuk Mahkemesinin değişik iş tespit dosyasında yapılan tespit raporununda hükme esas alınmadığını, gerekçenin çelişkiler barındırdığını, hasar tespiti için yetkili servisten iki kez rapor alındığını, tamir süresinin iki aylık süreyle kullanmak üzere müvekkilinin silindir kiralamak zorunda kaldığını, her gün için ekonomik zararının olduğunu, mahkeme tarafından silindir üzerinde inceleme yapılmaksızın karar verilmesinin içtihatlara aykırı olduğunu, bununla birlikte sigorta hasar dosyası ve evrakların celp edilmeyerek eksik inceleme sonucu hüküm kurulduğunu, dava konusu uyuşmazlığın çözümlenebilmesi adına bilirkişi incelemesinin yapılmadığını, adil yargılanma ve hukuki dinlenilme hakkının da gözetilmediğini iddia ederek, kararın kaldırılmasını ve davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, Leasing All Risk Sigorta Poliçesi kapsamında sigorta hasar bedelinin ve ikame makine kira bedelinin tahsili istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda davanın reddine karar verilmiş; bu karara karşı, davacı vekilince, yasal süresi içinde istinaf başvurusunda bulunulmuştur.İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, ileri sürülmüş olan istinaf nedenleriyle ve kamu düzeni yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır.Taraflar arasında, davacı şirkete mülkiyeti geçen dava konusu silindirin dava dışı … AŞ’den düzenleme şeklinde finansal kiralama sözleşmesi ile kiralandığı, 25.04.2011 tarihinde proforma fatura düzenlendiği, söz konusu silindirin 11.300 kg … marka 444 model yeni ve kullanılmamış olduğu, silindirin kira ilişkisi sonucunda 12.07.2013 tarihli kati satış senedi ile davacıya devredildiği, silindirde 28.03.2013 tarihinde hasar meydana geldiği konularında herhangi bir uyuşmazlık yoktur.Uyuşmazlık, meydana gelen hasarın sigorta teminatı kapsamında olup olmadığı, mahkemece silindir üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılması amacıyla yazılan talimat sonucunda silindirin keşif mahallinde hazır bulundurulmadığı, iş makinesi üzerinde keşfen inceleme yapılamadığı gerekçesiyle dosyadaki bilgi ve belgeler dikkate alınmaksızın davacının davasının ispat edilememiş olması gerekçesiyle ret kararının isabetli olup olmadığına ilişkindir.Dosya kapsamından, düzenleme şeklinde finansal kiralama sözleşmesi ile 2011 yılında kiralanan silindirle ilgili olarak Leasing All Risk sigorta poliçesinin düzenlendiği, poliçe kapsamındaki silindirin 12.07.2013 tarihinde davacı tarafça devralındığı, 28.03.2013 tarihinde çalışamaz duruma geldiği, davacı tarafça Aliağa Sulh Hukuk Mahkemesinin 2013/34 Değişik İş sayılı dosyasında 08.07.2013 tarihinde bilirkişi incelemesi yaptırıldığı, tespit bilirkişi raporunda 24.05.2013 tarihli keşif işlemi sonucunda iş makinesinin (yol silindirinin) motor arızası yaptığı, arızanın biyel kolunun civatalarının kopsamından dolayı biyel kolunun kepten ayrılıp motor bloğunun gövdesini patlattığı, 28.03.2013 tarihinde motor arızasının yetkili servis teknik raporu ile yapılan tespiti doğruladığı, keşif işlemi sonucunda yol silindirinin çalışma saatinin 982 saat olarak tespit edildiği, olay sonucunda iş makinesinde tespit edilen hasar toplamının KDV dahil 19.574,00 TL olduğunun belirtildiği, tespit raporunun ekinde iş makinesine ait fotoğraflar ve servis kayıtlarına yer verildiği, davalı sigorta şirketi tarafından 26.04.2013 tarihinde düzenlettirilen ekspertiz raporunda 02.04.2013 tarihinde hasar ihbarının alındığı, yetkili servis ile yapılan telefon görüşmesinde 2011 model silindirin motorunun çalışma sırasında stop ettiğinin bildirilmesi üzerine servis elemanlarının makine motoru biyel kolunun bloğu patlattığını bildirmesi üzerine motorun sökülerek atölyeye getirildiği ve mevcut haliyle bekletildiğinin ifade edildiği, aynı gün gidilerek yapılan incelemede motor bloğu döküm gövdesi üzerinde piston biyel kolu darbesine bağlı kırılarak açılmış delik bulunduğu, hadisenin 4 pistonlu motorun 4 nolu pistonunda meydana geldiği, pin-biyel kol yatağını sarmış olduğu, yatak metalinin krank pin üzerine sıvanmış ısıya bağlı menevişlenmiş ve yatağın ise yatak sarmasına bağlı kısmen parçalanmış olduğunun tespit edildiği, çekilen fotoğraflarla belgelendiği, hasar toplamının 20.455,57 TL olduğu, motor yatakları çalışmaya-kullanıma bağlı normal aşınmış mutat ömrünü tamamladığından yatak sarması hadisesine neden olduğu ve motordaki diğer kol ve ana yataklarınında aynı şekilde aşınmış ömrünü tamamlamış duruma geldiğinin tespit edildiği, tarifeye göre yeni motor bedelinin 44.000,00 TL onarım bedelinin ise, 24.840,65 TL olduğu, hasarla ilgili olmayan bedeller düşüldüğünde nihai bedelin 22.728,41 TL olduğu, hasarın yapılan tespit ibraz edilen belgelere göre motor yataklarının normal çalışma ömrünü tamamlamış mutat aşınmasına bağlı yatak metali üzerindeki … tabakanın normal aşınarak itmesi üzerine yatak metali ile krank pin metali çalışmaya başlaması sonucu yatak sarması ve buna bağlı konnektin rot edilmesi bloğu çarpması bloğu kırması şeklinde meydana gelen hasarın normal aşınma yatağın mutat kullanımından ömrünü tamamlaması sonucu yatak sarması olması nedeniyle poliçe genel şartlarının 3/h istisnai şartları gereği teminat içermediğinin belirtildiği, dava dışı finansal kiralama şirketi tarafından 26.01.2015 tarihli düzenlenen noter ihtarnamesi ile silindirde 2013 yılında meydana gelen hasar ile ilgili olarak sigorta şirketine dava açılması için muvafakat düzenlenerek muhataba verilmesinin talep edildiği, finansal kiralama sözleşmesine konu makinenin mülkiyetinin 12.07.2013 tarihli kati satış senediyle muhataba devredildiğinden muvafakat belgesi düzenlenmesine gerek bulunmadığının ifade edildiği, davacı tarafça 15.06.2013 tarihinde dava dışı şirket tarafından davacı adına düzenlenen 7.000,20 T tutarlı kira bedeli faturası ile tespit bilirkişi raporu eklenerek davalı sigorta şirketine tazminat için başvuruda bulunulduğu, sigorta şirketi tarafından 02.05.2013 tarihli cevabı yazıda yapılan incelemede makinede oluşan hasarın zamana bağlı olarak mutat kullanım neticesinde aşınma ve yıpranma nedeniyle ani beklenmedik bir nitelikte meydana geldiğinin teknik olarak tespit edildiği, hasar tazminat talebinin poliçe teminatları dışında kaldığının belirtilerek talebin reddedildiği, davacının iş bu davayı açmış olduğu anlaşılmıştır. Davacı vekili 12.07.2016 tarihli dilekçesiyle ön inceleme duruşması neticesinde verilen ara karar gereğince dosyaya sunmuş oldukları delillerin yeniden ibraz edildiğini belirterek başkaca delilleri olmadığını ifade etmiştir. Mahkemece, 27.12.2016 tarihli celse ara kararında belirtildiği üzere bilirkişi incelemesi yapılması için Karşıyaka Nöbetçi Asliye Ticaret Mahkemesine talimat yazılmasına karar verilmiştir. Davacı vekili tarafından dosyaya ibraz edilen 02.01.2016 tarihli dilekçeyle, 27.12.2016 tarihli ara kararla Karşıkaya Nöbetçi Asliye Ticaret Mahkemesine talimat yazılmasına karar verildiği, ancak söz konusu silindirin Erzincan ili Tercan ilçesinde bulunduğu belirtilerek, ara karardan dönülerek Tercan ilçesi bakımından talimat yazılması talep edilmiştir. Mahkemenin 09.05.2017 tarihli celse ara kararında, keşif konusu şeyin bulunduğu yerin 2 haftalık kesin süre içerisinde bildirilmesi, bildirilmediği takdirde keşif deliline dayanmaktan vazgeçilmiş sayılacağına karar verileceğine dair ihtaraat yapılmıştır. Davacı vekili tarafından 12.05.2017 tarihli dilekçeyle, dava konusu silindirin bulunduğu Tercan/Erzincan’da ki açık adresi belirtilmiştir. 18.09.2017 tarihli talimat yazılmıştır. Tercan Asliye Hukuk Mahkemesinin 2017/28 talimat sayılı dosyasında, 17.10.2017 tarihli keşfen inceleme yapılmıştır. Keşifte dava konusu taşıtın mahallinde olmadığı, şirket yetkilisinin Sivas iline götürüldüğünü bildirdiğine dair beyanı zapta geçilmiştir. 28.11.2017 tarihli duruşmada mahkeme tarafından talimatın bila ikmal dönmüş olduğu belirtildikten sonra taraflara HMK’nın 186. maddesi gereğince sözlü yargılama davetiyesinin çıkarılmasına karar verilerek 19.12.2017 tarihli celsede ise davacı vekili tarafından tespit davası kapsamında davanın kabulüne karar verilsin beyanı sonrasında mahkemece yukarıda yer verilen gerekçelere istinaden davanın reddine karar verilmiştir. Dava tarihinde yürürlükte bulunan TTK’nın 1409. maddenin ilk fıkrasında, sigortacının sözleşmede öngörülen rizikonun gerçekleşmesinden doğan zarardan veya bedelden sorumlu olduğu, ikinci fıkrada sözleşmede öngörülen rizikolardan herhangi birinin veya bazılarının sigorta teminatı dışında kaldığını, ispat yükünün sigortacıya ait olduğu belirtilmiştir. TBK 50.madde ise zarar görenin, zararını ve zarar verenin kusurunu ispat yükü altında olduğu, uğranılan zararın miktarının tam olarak ispat edilemiyorsa hakimin olayların olağan akışına zarar görenin aldığı, önlemleri göz önünde tutarak zarar miktarını uygun olarak belirleyeceği ifade edilmiştir. HMK’nın 143. maddesinin ilk fıkrasında, tahkikatın konusu başlığı ile tarafların davada ileri sürdükleri bütün iddia ve savunmaların birlikte inceleneceği, 2.fıkrada hakimin muhakemeyi basitleştirmek veya kısaltmak için resen veya taraflardan birinin talebi üzerine tahkikatın her aşamasında iddia ve savunmalardan birinin veya bir kısmının diğerinden önce incelenmesine karar verebileceği düzenlenmiştir. Somut olayda, davacı tarafça, yargılama aşamasından önce sigorta konusu silindirle ilgili olarak tespit bilirkişisi incelemesi yaptırılmıştır. Ayrıca sigorta şirketi tarafından da hasar ihbarı üzerine ekspertiz raporu düzenlettirilmiştir. Raporda arızalı olduğu iddia edilen silindire ait ilgili kısımların fotoğrafları mevcuttur. Bu durumda mahkemece yukarıda yer verilen yasal düzenlemeler kapsamında, öncelikle usul ekonomisi ilkesi de göz önünde bulundurularak dosya üzerinde teknik bilirkişi veya bilirkişi heyeti vasıtasıyla bilirkişi incelemesi yaptırılmak suretiyle davacının iddialarının yerinde olup olmadığı hususunda ayrıntılı rapor alınması gerekir iken, dosya içerisindeki deliller değerlendirilmeksizin ekspertiz raporu ve tespit raporu arasında ki çelişki giderilmeksizin, silindir üzerinde talimat yoluyla keşfen inceleme yaptırılmasının gerçekleştirilemediği ve iddianın ispat edilemediği gerekçesiyle ret kararı verilmesi isabetsiz olmuştur. Bu durumda mahkemece dosya içerisindeki tespit raporu ve ekspertiz raporu arasındaki çelişkileri de giderici şekilde rapor alınarak uygun sonuç çerçevesinde bir karar verilmesi ve gerekli görüldüğü takdirde ve daha sonraki aşamada keşfen inceleme hususunun değerlendirilmesi isabetli olacaktır.Açıklanan bu gerekçelerle, HMK’nın 353/1.a.6 maddesi uyarınca dosya üzerinden yapılan istinaf incelemesi sonucunda, ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının kaldırılmasına ve davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı verin ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair aşağıdaki karar verimiştir.
KARAR: Yukarıda açıklanan gerekçelerle:1-HMK’nın 353/1.a.6. maddesi uyarınca, ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının kaldırılmasına, 2-Yukarıdaki açıklamalar ışığında davanın yeniden görülmesi için dosyanın, kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine, 3-Davacı tarafından yatırılan istinaf peşin karar harcının, talep hâlinde, ilk derece mahkemesince iadesine,4-Davacı vekili tarafından yapılan kanun yolu giderlerinin, ilk derece mahkemesince, esas hükümle birlikte yargılama giderleri içinde değerlendirilmesine dair;HMK’nın 353/1.a maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, oy birliğiyle ve kesin olarak karar verildi. 08.06.2023
KANUN YOLU:HMK’nın 353/1.a maddesi uyarınca karar kesindir.