Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2020/1373 E. 2023/1008 K. 08.06.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/1373
KARAR NO: 2023/1008
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 15. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 24.10.2019
NUMARASI: 2018/76 E. – 2019/980 K.
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali (Karşı dava alacak) (Şirket ortaklığından ve yöneticiliğinden kaynaklı)
Taraflar arasındaki itirazın iptali ile alacak davasının ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerle asıl davanın kabulüne- karşı davanın reddine dair verilen karara karşı, davacı-karşı davalı vekili ile davalı- karşı davacı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine Dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davalı …’ın davalı şirkette 21.07.2010 tarihinden bu yana şirket adına münferit imzasıyla yetkili müdür olarak yer aldığını, davalının müdürlük yetkisinin şirket adına alım satım yapma ve şirkete yapılacak ödemelerle ilgili ahzu kabzde bulunma yetkilerini de kapsadığını, davacı tarafından 06.11.2017 tarihinde keşide edilerek müvekkil şirketin müdürler kurulu başkanı …’a tebliğ edilen ihtarnamede davalının şirkete ait bir kısım araçları 2015 senesinden itibaren sattığını ve farklı tarihlerde gerçekleşen bu satışların bedelini tahsil ettiğini fakat bunları kendi alacağına mahsup ettiği açıklaması olduğunu, bu bedellerin şirkete iadesinin istendiğini, ancak …’ın kayıtsız kalması üzerine aleyhine icra takibi başlatıldığını, davalının kendisine gönderilen ödeme emrine itiraz ettiğini, davalının ileri sürdüğü masrafların esasında haksız olup, şirket müdürü ve aynı zamanda şirketin % 50 ortağı olan davalının satıştan doğan bedelleri gasp ettiğini ve kendine menfaat sağladığını belirterek; fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydı ile; 112.252,35 TL’nin takip tarihinden faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, davalının % 20’den az olmamak kaydıyla icra inkar tazminatına mahkum edilmesini talep ve dava etmiştir. Davacı vekili, karşı davaya cevap 11.04.2018 tarihli dilekçesinde özetle; Araç satış bedellerinin iade edilmesi amacıyla açtıkları davada davalı tarafça 21.386,32 TL’lik karşı dava açıldığını, bakkal hesabı modelinde düzenlenen excel tablosunun dayanak yapıldığını, ödemelerin içeriğine bakıldığında çoğunluğunun kendi müdürlük yetkisini kötüye kullanmak suretiyle açtığı davalar için yapıldığını, davalının şirketin 5 aracını satıp parasını cebine attığını, yaptığını iddia ettiği masraflardan şirketin haberi olmadığını, kendi hesabından ödeme yaptıysa belgesini şirket muhasebecisine vermesi gerektiğini belirterek karşı davanın reddine karar verilmesini istemiştir. Davalı vekili savunmasında özetle; Müvekkilin toplam 5 adet aracı satıp parasını cebine attığı iddialarının asılsız olduğunu, müvekkilin … Ltd. Şti. nde % 50 hisse sahibi ve münferit imza yetkilisi olduğunu, şirket tüzel kişiliği adına açılan davalarda harç ve yasal masrafları karşılamak durumunda kaldığını, sonuçta yasal yetkili olan davalının kesinleşmiş icralara muhatap olduğunu, cebinden harcamak zorunda kaldığı masrafları araç satışlarına mahsup ettiğini, şirket adına yaptığı yasal ve zorunlu harcamaları bir excel tablosu ile listelediğini, halen 11.088,19 TL alacaklı olduğunu, tüm resmi harcama makbuzlarını, banka dekontlarını sunduğunu belirterek ,davalı müvekkili aleyhinde başlatılan icra takibi ve ikame edilen haksız ve mesnetsiz davanın reddine, davacı tarafın % 20 icra tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini istemiştir. Karşı Dava; müvekkilinin şirket adına yaptığı ancak tüm taleplere rağmen karşılanmayan alacağı bulunduğunu, GOP …Noterliğinin 06/11/2017 tarihli ve … yevmiyeli ihtarnamesi ile istenen 11.088,19 TL dahil olmak üzere fazlaya ilişkin haklı saklı olarak yapılan harcamaların 21.386,32 TL’ye ulaştığını iddia ederek, 21.386,00 TL nin işlemiş ve işleyecek ticari faiziyle birlikte karşı davalı şirketten tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; “… Toplamı 94.607,19 TL harcama yaptığı, bilirkişi raporunda belirlenen miktardan farklı olarak davalı-karşı davacının sayılan ve dekontları ibraz edilen harcamaların şirket adına yapıldığı , bu harcamalar dışındakilerin davalı-karşı davacı … ın kendi şahsi davaları ve işleri için yapılan harcamalar olduğu sabit bulunmuştur. 94.607,19 TL nin araç satış bedeli 103.468,00 TL den mahsubu sonucu davacı şirketin toplam 8.860,81 TL alacağı ,başka bir deyişle davalı-karşı davacı … ın 8.860,81 TL borcu kalmıştır.Mahkememizce davacı alacağının 8.860,81 TL üzerinden kabulü ile itirazın iptaline, karşı alacak davasının reddine karar vermek gerekmiştir…” gerekçesiyle, Asıl davada, İstanbul …İcra Müdürlüğünün … esas sayılı takip dosyasında 8.860,81 TL asıl alacak üzerinden itirazın iptaline, takibin devamına,fazla istemin reddine, 8.860,81 TL ye takip tarihinden itibaren ticari faiz yürütülmesine davacı alacağı yargılamayı gerektirdiğinden kötüniyet tazminatı talebinin reddine; karşı davanın reddine karar verilmiştir. Bu karara karşı, davacı-karşı davalı vekili ile davalı- karşı davacı vekilince istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı karşı davalı vekili, istinaf başvuru dilekçesinde özetle; hukuka aykırı kararın dayanağı olarak davalının temsil ve ilzama ilişkin yetkisi kapsamında şirket adına harcama yapabilme yetkisine dayandığını, ancak tartışma konusu olanın şirket adına harcama yetkisinin bulunup bulunmadığını, şirket adına harcama yetkisi olduğu için harcamaların şirket adına, şirket menfaatine yapıldığının ayrı tartışma konusu olduğunu, şirket malvarlığını nakde çevirip nakip bedelini şirkete teslim etmek yerine cebine atma yetkisinin olup olmadığının asıl değerlendirmesi gereken husus olduğunu, harcamaların ve bunun karşısında araçların bedellerini kişisel zimmete geçirilmesinin tarihlerinin hiçbir surette değerlendirilmediğini, davalının davacı şirketin bir kısım araçlarını satıp bedelini kendi cebine attığını, satış bedellerini kendi hesabına aktardıktan aylar sonra bir kısım harcamalar yaptığını o harcamalar tutarının zimmete geçirilen araç bedellerinden fazla olması üzerine zaten haksız olarak kendinde bulundurduğu ve şirketin fiilen ticari faaliyetlerinde kullanılmasını da engel olduğu bir kısım araçları sattığını ikrar ettiğini, mülkiyeti şirketten çıkmış araçların halen şirket envanterinde kalmasına yol açacağı ve şirket kayıplarının sıhhatini etkilediğini, şirketi kamusal sorumlulukları yönünden de olumsuz bir durumun içine soktuğunun ortada olduğunu, davalının 2015 tarihinde 2 aracı sattığını 2 yıl kadar sonra ise yine şirkete ait 4 adet aracı satarak bedellerini zimmetine geçirdiğini, mahsupta alacak miktarı olarak esas alınan davacı alacağının miktarının hatalı olduğunu, 94.607,19 TL araç satış bedeli 103.468,00 TL mahsubu sonucu davacı şirketin toplam 8.860,81 TL alacağı ifadesinin mahkemece kullanıldığını, bunun anlamının araç satış tarihinden itibaren araçları satılan ve satış bedelleri gasp edilen şirketin satış tarihinden itibaren faiz talep edemeyeceği olduğunu, haksız fiilden kaynaklanan alacakta temerrüte düşürme şartının olmadığını, mahkemece davalı müdürün şirketin aracını satıp bedelini cebine atmasını hukuka uygun bir eylem olarak değerlendirdiğini, hukuka aykırı eylemlerine istinaden davalı müdürün müdürlükten azline karar verildiğini, mahkemece bu gerekçelerin yok sayıldığını, bilirkişi incelemesi yönünden de tahkikatın eksik ve usule aykırı olduğunu, bilirkişilerin defter incelemesi dahi yapmadıkları gibi hukuki değerlendirmede bulunduklarını, TTK 626.madde gereğince müdürlerin yönetimle görevli kişilerin görevlerini tüm özeni göstererek ve şirketin menfaatlerini dürüstlük kuralı çerçevesinde gözetmekle yükümlü olduklarını, davalının bu yükümlülüklere uymak bir yana doğrudan şirketi zarara uğrattığı gibi şirketin esasen ödemeyeceği kıdem tazminatlarının davacı şirket muhasebesine bildirilmeden ödendiğini, akabinde ödemelerin yapıldığı kişilerin davalının babası ya da davalı tarafça yeniden kendi şirketinde istihdam edildiğini, bu hususun dava dilekçesinde belirtilmesine rağmen kararda isimleri belirtilen kişilerin sigorta kayıtlarının dosyaya celbedilmesinden ve incelenmesinden imtina edildiğini, bilirkişi heyeti tarafından hiçbir değerlendirmeye tabi tutulmadığını, 01.07.2010 tarihli ortaklar kurulu kararında verildiği gibi dava konusu araç bedellerinin tahsiline ilişkin oylamaya katılması yasak ortak davalının yokluğunda ortaklar kurulu kararı alınarak şirket müdürü …’ın davayı takibine muvafakat edildiğini, avukatlara yetki verildiğini belirterek eksik ve hukuka aykırı incelemeye istinaden verilen kararın kaldırılmasını ve davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir. Davalı karşı davacı vekili, istinaf başvuru dilekçesinde özetle; davaya sunulan cevaplar ve hatta davadan önce keşide edilen 06.11.2017 tarihli ihtarname ile davacı şirket adına tahakkuk eden harcama ve masrafların daha önce keşide edilmiş ihtara rağmen şirket tarafından ödenmemiş olması sebebiyle 114.516,19 TL bedelli harcamaların müvekkili tarafından karşılanmak zorunda kaldığını, yapılan harcamalar sebebiyle şirket adına kayıtlı bir kısım araçların toplam 103.468,00 TL bedel ile satıldığını, halen 11.088,19 TL alacaklı olması nedeniyle davanın reddi ve karşı dava yönünden ise bakiye alacağın tahsilinin talep edildiğini, dava şartının gerçekleşmediğini, limited şirket ortakları tarafından yöneticileri hakkında sorumluluk davası açılabilmesi için şirket genel kurulunda karar alınması gerekli olduğunu, dava şartı gerçekleşmeden açılan davanın reddi gerektiğini, rapora itirazlarına rağmen eksik inceleme neticesinde verilen kararın dosya içeriğine aykırı olduğunu, davanın reddi gerektiğini, ayrıca karşı davalının kabulüne karar verilmesini talep ettiklerini, davacı şirket adına açılmış dava ve takipler nedeniyle masrafların müvekkili tarafından ödendiğini, diğer yetkili … tarafından şirket tüzel kişiliği adına asılsız iddialar açılmış olsa dahi dava masraf ve giderlerin tarafından kabul gördüğünü, iş bu giderlerin şirket kasasından karşılanırken münferiden temsilen yetkili olan müvekkili tarafından şirket tüzel kişiliği adına yapılmış harcamaların ise eksik inceleme sonucunda kendi adına yapılmış harcama gerekçesi ile kabul görmediğini, eksik inceleme ile karar verildiğini iddia ederek kararın ortadan kaldırılmasını ,yeniden yargılama yapılacak yargılama sonucunda açılan davanın reddi ile kötüniyet tazminatına karar verilmesini, ayrıca karşı davanın kabulüne dair hüküm tesis edilmesini talep etmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Asıl dava, şirket ortağı ve ayın zamanda şirket müdürü tarafından araçların satışı sonucunda şirkete iade edilmeyen satış bedellerinin tahsili amacıyla başlatılan icra takibene karşı itirazın iptali; karşı dava ise şirket ortak ve yetkilileri arasında çıkan uyuşmazlıklar nedeniyle şirket yetkilisi sıfatıyla şirket adına yapılan harcamaların araç satış bedellerinden mahsubu ile bakiye alacağın tahsili istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda davanın asıl davanın kabulüne karşı davanın reddine karar verilmiş; bu karara karşı davacı-karşı davalı vekili ile davalı karşı davacı vekili, yasal süresi içinde istinaf başvurusunda bulunulmuştur.İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, ileri sürülmüş olan istinaf nedenleriyle ve kamu düzeni yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır.Taraflar arasında, davalının davalı şirketin ortaklarından olduğu, şirketi temsil ve ilzama yetkili olduğu konularında herhangi bir uyuşmazlık mevcut değildir.Uyuşmazlık, iş bu davada dava şartının gerçekleşip gerçekleşmediği, mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunun yeterli olup olmadığı, asıl dava ve birleşen dava yönünden verilen kararların usul ve yasaya uygun bulunup bulunmadığına ilişkindir.Dosya kapsamından, davacı şirket ortaklarının, davalı ile birlikte dava dışı … ve … olduğu, şirketin 07.07.2010 tarihli ortaklar kurulu kararının Ticaret Sicil Gazetesinin 21.07.2010 tarihli nüshasında yayınlandığı, 01.07.2010 tarihli şirket ortaklar kurulu kararı ile şirket ortaklarından … ve …’ın şirket müdürlüğüne seçildiğini, şirketi dışarıya karşı münferiden imzalarıyla tek başlarına temsile yetkili kılındıkları, davalı karşı davacının şirket hissesinin %50 olduğu, dava dışı iki ortağın %25 oranında hisseye sahip oldukları, dava dışı hissedarlardan … tarafından davalı karşı davacı hakkında 15.03.2016 tarihinde şirket müdürlüğünden azil istemli olarak İstanbul 12. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2016/279 Esas sayılı dosyasında dava açıldığı, mahkemenin 18.07.2019 tarihli kararı ile azli istenilen müdürün yöneticisi olduğu şirketin küçük alacaklara karşı yapılan icra takibi ve banka başvurularına ilişkin olarak en azından bu kalemler için miktar ve dayanak icra dosyası veya ihtara binaen açıklamaları yapılmak suretiyle başvuru yapıldığından borca yeter miktarda ödemenin şirket hesabından banka yolu ile yapılmasına tek taraflı bankaya yazacağı onay ve duruma göre bir ihtar ile şirketin zarara uğramasını icra takibi yolu ile itibar kredilitesinin sarsılmasını önleme imkanı var iken bunu yapmamış olması halininde özen yükümlülüğüne aykırılık oluşturduğuna ve bu sebebin de aynı zamanda haklı gerekçe ile müdürlükten azil oluşturduğu kanaati belirtilerek davalı karşı davacının müdürlük görevinden kaynaklanan yönetim ve temsil yetkilerinin kaldırılmasına, müdürlükten azline karar verildiği, kararın kesinleşmesine dair dosya içerisinde herhangi bir bilginin yer almadığı, Gaziosmanpaşa Cumhuriyet Başsavcılığının 2015/8816 soruşturma nolu dosyasında, davalı karşı davacının müşteki, dava dışı şirket hissedarı ve müdürü … ile dava dışı …’ın şüpheli olduğu, hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma suçundan kaynaklı olarak yapılan şikayet sonucunda 08.04.2016 tarihinde kovuşturmaya yer olmadığına karar verildiği, İstanbul 13. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2015/455 Esas sayılı dosyasında davacısı şirket ve dava dışı …’ın olduğu tazminat davasının yer aldığı, İstanbul 6. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2015/267 Esas sayılı dosyasında, davacısı şirket, davalının ise dava dışı … olan limited şirket ortaklığından çıkarılma ve kayyum talepli davanın reddine karar verildiği, Gaziosmanpaşa 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2016/99 Esas sayılı dosyasında davanın usulden reddine karar verildiği, davalı karşı davacı tarafça davacı şirkete temsilen Gaziosmanpaşa … Noterliğinde düzenlenen 06.11.2017 tarihli ihtarnamenin dava dışı şirket ortağı … adına düzenlendiği ,ihtarnamede Eylül 2014’ten bu yana anlaşmazlıkların olduğu, 2014 son aylarında mali mührün zaptedildiği muhasebe evrakları ve kayıtların 2015 Eylül aylarından bu yana gösterilmediği, şirket kasasında 2015 yılı başlangıcı olarak kayıtlarda olan 543.000,00 TL paranın suistimal edildiği, …’ın babasına ait firmanın masraflarını şirkete yüklenmiş olduğu için sorumluluk, tazminat ve müdürlük yetkisinin kaldırılmasına dair davalar açıldığı, şirket kasasında hiçbir tasarrufta bulunamadığı, yüksek miktarda şirket borçlarının ve işten çıkarılanların ihbar ve kıdem tazminatları ile şirket ile ilgili açılan davalar için gereken her türlü masrafın hep cebinden harcandığı, ihtarnameler gönderildiği, toplan 114.516,19 TL miktardaki paranın zorunlu olarak harcandığı, 2015 yılında sattığı ancak faturanın kesilmemesinde direnilmesi sebebiyle … ve … plakalı olan araçların bedeli olan 44.068,00 TLnin mahsubu sonrasında halen yüksek miktarda alacaklı olduğunu, kasada olmayan paranın ödeme yapma niyetlerinin bulunmadığını, bunun üzerine … plakalı aracı 24.400,00 TL bedelle, … plakalı aracı 8.000,00 TL bedelle … plakalı aracı 27.000,00 T L bedelle … isimli alıcıya sattığını,bedellerini aldığını, önceki iki aracında …’a sattığını bildirmiş olduğunu belirtilerek elde edilen toplam 103.468,00 TL’yi alacağına mahsup ettiği, halen şirketten 11.088,19 TL alacaklı olduğunu, taraflarından sürekli yapılan yolsuzluklara karşı şirket müdürü olarak dava açmak için para gerektiğini belirterek bakiye 11.088,19 TL alacağın ödenmesinin talep edildiği, davacı karşı davalı şirket vekili tarafından davalı karşı davacının ihtarnamesine cevaben 14.11.2017 tarihinde Kadıköy … Noterliğinde ihtarname düzenlendiği, düzenlenen ihtarnamede, gönderilen ihtarname ile şirketin zararına işlemlerde bulunulduğu, bu işlemlerin şirketten gizlenmiş olduğunun tespit edildiği, son 3 yıldır bir çok vaka üzerinden tespit edildiği üzere şirket müdürü olmasına rağmen şirket yönetimi ile hiçbir ilginin olmadığı, hiçbir ticari ve yasal temsilci olmamasına rağmen şirket malvarlığının kendisi ve babası…’ın zimmetine geçirildiği, bu işlemlerin doğrudan olmakla birlikte çalışan kişiler aracılığıyla ile gerçekleştirildiği belirtilerek davalar yönünden açıklamalarda bulunulduğu, ihtarnamede …’ın faturayı kesmemekle direndiği ibaresinin kullanıldığı ancak şirket müdürü olarak …’ın yapmaya yetkili olduğu herşeyi bizzat kendisinin de yapmaya yetkili olduğu, şirket adına çalışmakta olan işçilerin sebepsiz yere bildirimsiz şekilde işten çıkartılmış olduğu şirket muhasebesinin bilgisinin olması halinde bu araçların şirket kaydından düşüleceği, mali yükümlülüğün şirket üzerinden kalkacağının açık olduğunu, bu durumda araç bedellerinin şirket adına tahsil edildiğinin kabul edileceği ve şirket hesabına kaydolunacağının açık olduğu, araçların gerek 2015 -2016 ve gerekse 2017 yevmiye defterlerinde halen şirket malvarlığı içerisinde kayıtlı göründüğü, araçların satış bedellerinin neye göre tayin edildiği, şirketin uğradığı zarardan sorumlu olunacağı, şirket adına açılan davaların sadece şahsi menfaat sağlama amacına engel olan …’a karşı açılan davalardan ibaret olduğu, şirketin malvarlığını pervasızca kaçırmaya ilişkin tüm eylemlerin durdurulması ve şu ana denk alıkonulan tüm şirket malvarlığının ve paralarının iadesinin talep edildiği, davacı şirket tarafından davalı hakkında ihtarname sonrasında İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasında 5 adet araçla ilgili olarak iade edilmeyen satış bedeli ile işlemiş faiz alacağı olmak üzere toplam 112.252,35 TL alacağın tahsili amacıyla 17.11.2017 tarihinde ilamsız icra takibi başlatıldığı davalı karşı davacı tarafından ödeme emrine itiraz edildiği, itiraz dilekçesinde kendisinin takip başlatan şirketin %50 ortağı ve münferit imza yetkili müdürü olduğunu, ödeme emrinde belirtilen araç satış bedellerinin hepsini şirket adına yaptığını, yasal harcamalarda kullandığını bu paraların yetmemesi nedeniyle borçlu olmayıp aksine alacaklı olduğunu şirket kasasında tasarruf edemediği için yapılması gerekli harcama ve ödemeleri cebinden yaptığını belirterek itiraz ettiği, davacı karşı davalı şirket tarafından İİK’nın 67. maddesi gereğince bir yıllık hak düşürücü süre içerisinde iş bu itirazın iptali davasının açılmış olduğu anlaşılmıştır. Mahkeme tarafından 22.11.2018 tarihli ön inceleme duruşmasında, davacı vekilinden TTK’nın 555. maddesi gereğince ortaklar kurulu tarafından davalı şirket yetkilisi ve yönetim kurulu üyesine karşı dava açılması konusunda bir karar bulunup bulunmadığı sorulmuştur. Davacı vekili tarafından zapta geçen beyanında, ortaklar kurulu tarafından alınmış bir karar olmadığı, davalının şirketin %50 ortağı olduğu böyle bir karar alınmasının mümkün olmadığı, taraflarına vekalet veren müdürler kurulu başkanı …’ın tek başına münferiden temsil ve imzaya yetkisi olduğunu, onun talimatı üzerine dava açtıklarını, davalının da şirketi tek başına münferiden temsil ve ilzama yetkisi olduğunu beyan etmiştir. Mahkemenin 07.03.2019 tarihli 1 nolu celse ara kararı gereğince, ibraz edilen 01.07.2010 tarihli şirket müdürleri ve yetkililerin belirlenmesine ilişkin ortaklar kurulu toplantısında alınan kararların dava şartına karşılayacak nitelikte olduğu ve davacı tarafın dava açma konusunda genel kurul kararı ibraz etmesine yer olmadığına karar verilmiştir. 03.09.2019 tarihli bilirkişi heyet raporunda; … Limited Şirketine ait 5 aracın satışından …’ın tahsil ettiği 103.468,00 TL’den adı geçenin şirket adına yaptığı harcamaların dava icra masrafları düşüldükten sonra kalan kısmının (91.839,75 TL’sinin) tenzil edilmesi neticesinde (103.268,00 – 91.838,757) 11.429,25 TL, …’ın … Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi’ne net borç tutarı olduğu, bu itibarla … Ticaret Limited Şirketi’nin Ortaklardan alacaklar Hesabı (…’darı alacağı) net 11.429,25 TL olarak hesaplandığı belirtilmiştir. 10.09.2019 tarihli bilirkişi raporunda; bilirkişi heyeti tarafından raporun UYAP sisteminde taranmak suretiyle dosyaya sunulduğunun anlaşıldığı belirtilerek müstakil rapor düzenlendiği açıklaması ile sonuç olarak, müstakil rapor sunan bilirkişilerce davalı karşı davacının şirket araçlarını satımından 103.468,00 TL tahsil ettiği, şirket adına yapılan harcamaların ise 91.839,75 TL olduğu buna göre davalı karşı davacının şirkete 11.429,25 TL borçlu bulunduğunun tespit edildiği ,karşı davada talep konusu yapılan harcama kalemlerinin asıl dava bakımından yapılan harcamalardan mahsup edildiğinde asıl davanın 11.429,25 TL üzerinden devamına, karşı davanın ise reddine karar verilebileceği ,yapılan incelemede davalı karşı davacının icra takibinden önce temerrüde düşürüldüğüne dair bir veriye ulaşılmadığı bu durumda temerrüt tarihi olan asıl davanın temelini oluşturan icra takibinin esas alınmasının gerektiği belirtilmiştir. Davacı vekili bilirkişi raporuna karşı itiraz ederek, şirket kayıtlarının inceleyecek bir bilirkişi heyetinin atanması gerektiği, davalının yapmış olduğu alacaklarda şirketin haberi olmadığını, şirket defterlerine işlenmediğini, haksız fiilden doğan alacaklarda temerrüt şartının bulunmadığını, çıkan sonucun hükme esas alınamayacağını belirterek yeni bir rapor alınmasını talep etmiştir.Davalı karşı davacı vekili ise bilirkişi raporuna karşı beyan dilekçesinde, raporun maddi hatalar içerdiğini, söz konusu ödemelerin şirket ödemeleri olduğu, müvekkilinin münferiden temsile yetkili olduğu, şirket tüzel kişiliği adına açılmış takip ve davalardan kaynaklanan giderlerin kabul edilmemiş olmasının ve 3.şahıslara olan borçlar nedeniyle yapılmış olan ödemelerin kabul görmemiş olmasının hatalı olduğunu belirterek, ek rapor alınmasını talep etmiştir.Mahkemece yukarıda yer verilen gerekçeye istinaden davalı karşı davacının toplam 94.607,19 TL harcama yaptığı, yapılan bu harcamaların araç satış bedeli olan 103.468,00 TLden mahsubu sonucu davacı şirketin toplam 8.860,81 TL alacağının kaldığı kabul edilerek asıl alacak yönünden itirazın kısmen iptalini, karşı davanın ise tümden reddine karar verilmiştir. TTK’nın 644. maddesinin atfıyla limited şirketlerde de uygulanan TTK’nın 553. maddesinde gösterilen yöneticilerin sorumluluğuna ilişkin olarak şirkete ait araç satış bedellerinin tahsili için başlatılan icra takibine karşı itirazın iptali davasıdır. Davalı ise şirketin hissedarı ve yetkilisidir. Davalı, karşı dava olarak şirket adına yaptığı masrafların araç bedellerinden tahsili ile kalan bakiye alacağının tahsilini talep etmiştir. Limited şirket müdürünün sorumluluğuna ilişkin iş asıl davada, dava tarihinde yürürlükte bulunan 6102 sayılı TTK’nın 618/son maddesi uyarınca genel kurul kararı alınması dava şartıdır . Bu nedenle, dava konusu olayda sorumluluk davası açılması için alınmış bir genel kurulu kararı bulunmadığı anlaşılmaktadır. Mahkeme tarafından 22.11.2018 tarihli ara kararla bu konuda ortaklar genel kurulundan alınmış kararın sunulması için 4 haftalık kesin süre verilmişse de 07.03.2019 tarihli celse ara kararında, 01/07/2010 tarihli şirket müdürleri ve yetkililerinin belirlenmesine dair ortaklar kurulu kararının dava şartını karşılayacak nitelikte olduğu, davacı tarafın dava açmak konusunda genel kurul kararı ibraz etmesine yer olmadığına karar verilmiştir. Ayrıca gerekçede bu konuda herhangi bir açıklamaya yer verilmemiştir. Davacı- karşı davalı vekili tarafından 07.03.2019 tarihli duruşma zaptına geçen beyanında, davanın açılması için genel kurul kararı istenmesi halinde işlem başlatılacağı ifade edilmiştir. Aynı celsede, davalı ve karşı davalı vekili ise dava şartı yokluğu nedeniyle asıl davanın reddine karşı dava yönünden ise vekaletsiz iş görme yönünden davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece, asıl dava bakımından dava şartının tamamlanması konusunda usul işlemleri HMK’nın 115/2. maddesi kapsamında tamamlanmadan hüküm verilmesi usul ve yasaya aykırı olmuştur.Açıklanan bu gerekçelerle, HMK’nın 353/1.a.4 maddesi uyarınca dosya üzerinden yapılan istinaf incelemesi sonucunda, ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının kaldırılmasına dair aşağıdaki karar verilmiştir.
KARAR:Yukarıda açıklanan gerekçelerle; 1-HMK’nın 353/1.a.4 maddesi uyarınca, işin esası incelenmeksizin, İlk Derece Mahkemesinin istinafa konu kararının kaldırılmasına,2-Davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine, 3-Taraflarca yatırılan istinaf peşin karar harçlarının, talep hâlinde, ilk derece mahkemesince yatıran taraflara iadesine, 4-Taraflarca yapılan kanun yolu giderlerinin, ilk derece mahkemesi tarafından, esas hükümle birlikte yargılama giderleri içinde değerlendirilmesine, 5-Gerekçeli kararın İlk Derece Mahkemesince taraflara tebliğine dair; HMK’nın 353/1.a.4 maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, oybirliğiyle ve kesin olarak karar verildi. 08.06.2023
KANUN YOLU: HMK’nın 353/1.a. maddesi uyarınca karar kesindir.