Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2020/1372 E. 2020/960 K. 24.09.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/1372
KARAR NO : 2020/960
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 24/01/2020 Ara Karar
NUMARASI : 2018/728
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit (Bayilik Sözleşmesinden Kaynaklanan)
Taraflar arasında görülen menfi tespit davasının ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sırasında, davacının talep ettiği tedbirin kabulüne dair ara karara karşı davalılarca yapılan itirazın reddine ilişkin ara karara karşı davalılar vekilince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; taraflar arasındaki bayilik sözleşmesinin müvekkili tarafından haklı nedenle feshedildiğini, davalılarca çıkarılan borçların sözleşmeye aykırı şekilde hesaplandığını, davalılarca bayiye yapılan uygulamaların sektör uygulamaları ile sözleşme hükümlerine aykırı olduğunu ileri sürerek, bayilik sözleşmesinin davacı tarafından haklı nedenle feshedildiğinin tespitine, müvekkilinin sözleme kapsamında davalılara borçlu olmadığının tespitine, davalı şirkette bulunan … Bankasına ait 03.03.2016 tarihli … sıra nolu teminat mektubunun nakde çevrilmesinin tedbiren önlenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalılar vekili cevap ve ikinci cevap dilekçelerinde özetle; müvekkili şirketler ile davacı arasında akdedilen akaryakıt ve LPG bayilik sözleşmeleri kapsamında uzun süredir devam eden bir ticari ilişkinin bulunduğunu, davacı şirketin sahibi olduğu akaryakıt satış ve servis istasyonunda taraflar arasındaki sözleşmeler gereği akaryakıt, LPG, madeni yağ satışı yaptığını, bu kapsamda sözleşmeler ile müvekkili şirketlerin belirleyeceği ürünleri satmayı, bulundurmayı, başkaca tüzel veya gerçek kişilerin mallarını da hiçbir şekilde satmamayı, bulundurmamayı ve teşhir etmemeyi kabul ve taahhüt ettiğini, sözleşmenin garantisini teşkil etmek üzere davacının müvekkillerinden …’e 100.000,00-TL. bedelli banka teminat mektubu sunduğunu, davacının Bakırköy …. Noterliği’nin 08.08.2018 tarih ve … yevmiye numaralı ihtarname ile haksız olarak tüm sözleşmeleri feshettiğini, müvekkillerinin sözleşme kapsamındaki alacaklarının teminat mektubundan tahsili amacıyla yaptığı başvurunun itiraz üzerine sonuçsuz kaldığını, davacı feshi haksız olduğu gibi davanın yasal bir dayanağının bulunmadığını, davacının sözleşmeye aykırı davrandığı hususunun müvekkili şirket kayıtlarınının bilirkişi marifeti ile incelenmesi durumunda ortaya çıkacağını, gecikme nedeniyle vade farkı uygulamasının yerinde olduğunu, kaldı ki davacının DBS dışı alımlarında, vade farkı uygulanmasına herhangi bir itirazda bulunmadığını, davacı şirketin ikmal yapılmadığı ile ilgili iddiaları ile kira bedeli ödenmediğine yönelik iddiasının da asılsız olduğunu savunarak, davanın reddi ile banka teminat mektubu üzerine konulan tedbirin kaldırılmasını talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ ARA KARARINDA İlk derece mahkemesi, davacının ihtiyati tedbir talebini değerlendirdiği 10.08.2018 tarihli ara kararında; ”…HMK 389. Maddesine göre; mevut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle, hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından yada tamamen imkansız hale geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hallerinde , uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilir denildiğinden, sözleşme kapsamında davalıya verilen … Bankası’na ait 100.00,00 TL bedelli 03/03/2016 tarihli banka teminat mektubunun nakde çevrilmesinin önlenmesi yönündeki ihtiyati tedbir talebinin HMK 389-390 maddeleri uyarınca talep bedelinin %15 tutarında teminat karşılığı kabulüne karar vermek gerekmiştir. ” gerekçesiyle, ihtiyati tedbir talebinin kabulüne teminat mektubunun nakde çevrilmesinin tedbiren durdurulmasına karar verilmiştir. Mahkemece, davalılar vekilinin ihtiyati tedbire yönelik itirazı 24.01.2020 tarihli ara kararla değerlendirilmiştir. Tedbir itirazı değerlendiren ilk derece mahkemesinin 24.01.2020 tarihli ara kararında: “…HMK’nun 389. maddesinde düzenlenen ihtiyati tedbir müessesesinin amacı, taraflar arasında uyuşmazlık çıkmadan önce ya da uyuşmazlık sırasında, davacının talep ettiğine kavuşmasını güvence altına almak ve geçici bir hukuki koruma sağlamaktır. HMK.’nun 392. maddesi uyarınca ihtiyati tedbir talebinde bulunan lehtarın teminat göstermesi gerekmektedir. Davanın kimin lehine sonuçlanacağı yargılama sonucunda ortaya çıkacağından bankanın ve muhatabın uğrayacağı muhtemel zararın karşılanması açısından mahkememizce ihtiyati tedbir kararı, dava konusu 100.000-TL. meblağlı teminat mektubu bedelinin %15’i kadar teminat karşılığında verilmiştir.Mahkememizce ihtiyati tedbir kararı verilirken; talep eden davacının dava konusu yaptığı teminat mektubunun ödenmemesi yönünde ihtiyati tedbir kararı verilmesinde hukuki yararının bulunup bulunmadığı yönünde gerekli değerlendirme yapılmış, HMK.’nun 389/1 maddesinde yazılı şartların bulunduğu, HMK.’nun 390/3 maddesinde yazılı olduğu üzere ihtiyati tedbir talep eden tarafın dayandığı ihtiyati tedbir sebebini ve türünü açıkça belirttiği, davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak ispat etmesi kaydıyla ihtiyati tedbir talebinde bulunulabileceği hususları belirtilerek dosya kapsamına, davacı tarafından dosyaya sunulan belgelere ve delillere göre değerlendirme yapılmış ve 6100 sayılı HMK.’nun 389. ve devamı maddeleri uyarınca dava konusu 100.000-TL. bedelli teminat mektubunun nakde çevirmemesi ve ödeme yapılmaması yönünde ihtiyati tedbir kararı verilmiştir. İhtiyati tedbir kararı verilirken de davacıdan davalıların uğrayacağı muhtemel zararlarının karşılanması için yeterli ve gerekli teminat alınmıştır.Dosyanın geldiği aşama itibariyle mahkememizce ihtilafa konu teminat mektubu üzerine konulan ihtiyati tedbirin kaldırılması halinde muhtemel bir hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşabileceği, teminat mektubu ile korunan riskin gerçekleşmemesi veya gerçekleşmesinin mümkün olmaması halleri ya da muhatabın haksız olarak ödeme talebinde bulunması ihtimalleri gözetilerek bankanın ödeme yapmamasının davacı lehtar için gecikmesinde sakınca bulunan bir hal oluşturması ayrıca mevcut tedbir kararının teminatla verilmesi karşısında bu aşamada dava konusu teminat mektubu üzerindeki tedbirin kaldırılması yönündeki itirazın reddine dair aşağıdaki gibi karar vermek gerekmiştir.” gerekçesiyle ihtiyati tedbire yönelik itirazın reddine karar verilmiştir.Bu karara karşı davalılar vekili tarafından, süresinde istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davalılar vekili istinaf başvuru dilekçesinde; taraflar arasında düzenlenen 24.02.2016 tarihli akaryakıt ve LPG Bayilik Sözleşmeleri ile beş yıl boyunca davacının “…” markası altında akaryakıt ve LPG satmayı taahhüt ettiğini, bu kapsamda ürün alımlarına, yatırım bedellerine ilişkin her türlü borç ile cezai şart, kar mahrumiyeti ve sair her türlü borç ve taahhüdünün garantisini teşkil etmek üzere müvekkillerimizden …’e 100.000,00 TL bedelli banka teminat mektubu verdiğini, ancak davacının 08.08.2018 tarihinde sözleşmeyi haksız feshi nedeniyle müvekkilinin ciddi zararının oluşturuğunu, zararın teminat mektubundan tahsiline çalışılırken verilen tedbir kararının hukuka aykırı olduğunu, müvekkilinin vade farkı ve kar oranlarına müdahale ederek haksız kazanç elde ettiğine ilişkin davacı iddialarının yerinde olmadığını, uygulamaların sözleşme ve mevzuata uygun olduğunu, davacının ise taahhüt ettiği miktarda akaryakıt satmaması ve erken fesih nedeniyle yatırım bedeli nedeniyle müvekkiline borçlu olduğunu, davacının haklılığını yaklaşık olarak ispat etmediğini, teminat mektubunun tazmini talebinin açıkça haksız ve hakkın kötüye kullanılması niteliğinde olması halinde tedbir kararı verilebileceğini, somut delillerle desteklenmeyen davacı iddialarına dayalı olarak tedbir kararı verilemeyeceğini savunarak, ilk derece mahkemesinin itirazın reddine dair ara kararının kaldırılarak itirazın kabulüne ve tedbir kararının kaldırılmasına, vekâlet ücreti ve yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Talep, esas dava içinde, HMK’nın 389 vd. maddeleri uyarınca, teminat mektuplarının ödenmesinin önlenmesi için ihtiyati tedbire ilişkindir. Mahkemece yazılı gerekçe ile talebin reddine karar verilmiş, karara karşı talep eden vekilince istinaf başvurusunda bulunulmuştur.İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca istinaf başvuru nedenleri ve kamu düzenine aykırılık yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır.Davacı ile davalılardan … A.Ş. arasında 19.01.2016 tarihinde standart bayilik ve standart otogaz bayiliği sözleşmeleri düzenlenmiştir. Sözleşme kapsamında davacı bayi, Salihli/Manisada sahibi olduğu petrol istasyonunda davalıya ait akaryakıt ürünlerini beş yıl süreyle münhasıran satımını yüklenmiştir. Aynı taraflar arasında düzenlenen 14.06.2018 tarihli devir mutabakatı başlıklı sözleşme davacı, ile davalılardan … Aş ile …A.Ş. arasında düzenlenmiştir. Bu kapsamda davacının … A.Ş ile yaptığı sözleşme tüm hak ve sorumlulukları ile … A.Ş.ye devir edilmiştir. Sözleşmelerin teminatı olmak üzere davacı tarafından … A.Ş. lehine … Bankası A.Ş. tarafından düzenlenen 100.000,00 TL bedelli teminat mektubu verilmiş, mektubun vadesi 03.03.2019 tarihine kadar bankaca uzatılmıştır. Davacı yan, davalının sözleşmeye aykırı eylemleri nedeniyle Bakırköy …. Noterliğinin 08.08.2018 tarih ve … yevmiye nolu ihtarı ile sözleşmeyi feshederek teminat mektubunun iadesini istemiştir.Taraflar arasındaki bayilik sözleşmeleri kapsamında davalı lehine verildiği ileri sürülen talebe konu teminat mektubunun kesin ve süreli olduğu anlaşılmaktadır. HMK’nın 390/3. maddesi uyarınca tedbir talep eden taraf davanın esası yöünden haklılığını yaklaşık olarak ispatlamalıdır. Mahkemece talep üzerine yaklaşık ispat koşulunun gerçekleştiği belirlenerek teminat karşılığında ihtiyati tedbir kararı verilmiş olup, tedbirin kaldırılması halinde davacının muhtemel hakkının elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağı, yargılamaya göre mektup lehdarının haksız ödeme talebinde bulunması halinde davacı yönünden telafisi zor zararların doğabileceğine ilişkin gerekçe ile tedbire yönelik itirazın reddine karar verilmiştir. İhtiyati tedbir geçici hukuki korumalardandır. Taraflar arasındaki bayilik sözleşmesi kapsamında davalı lehine verildiği ileri sürülen talebe konu teminat mektubunun kesin teminat mektubu olduğu anlaşılmaktadır. Banka teminat mektubu, bizzat lehtarın veya üçüncü bir kişinin verdiği kontrgaranti karşılığında bankanın muhataba karşı, belli bir paranın, muhatabın ilk yazılı talebi üzerine ödemesi hakkındaki taahhüdüdür. Buna göre, lehtarın muhataba olan borçlarının yerine getirilmemesi halinde bankanın bağımsız olarak yüklendiği bir borçtur. Bankanın bu borcu, üçüncü kişinin fiilini taahhüt niteliğinde olup üçüncü kişinin (lehtarın) borcunu yerine getirmemesi halinde, hatta yerine getirilmediğinin muhatap tarafından beyan edilmesi halinde, salt bu soyut beyan üzerine mektup bedelinin ödenmesi yükümlülüğünü doğurur. Bu nedenle de bankanın borcunun, lehtarın muhatap ile olan borç ilişkisinden bağımsız ve asli bir niteliğinin olduğu kabul edilmektedir. Bununla birlikte, muhatapla lehtar arasındaki uyuşmazlıkta, teminat mektubunun banka tarafından ödenmesinin durdurulması konusunda ihtiyati tedbir talep edilebilir. Böyle bir talep halinde mahkemece, HMK’nın 391/3. maddesi uyarınca yaklaşık ispatın aranması gerekir. Ancak, teminat mektubunun açıklanan bu özelliği nedeniyle, burada aranacak yaklaşık ispat, seviyesi yükseltilmiş bir yaklaşık ispat olmalıdır (Müjgan TUNÇ YÜCEL, “Banka Teminat Mektuplarının İhtiyati Tedbire Konu Olması Üzerine Medeni Usul Hukuku Bakış Açısından Bir İnceleme”, Bahçeşehir Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, C:8, S: 107-108, Temmuz- Ağustos 2013, s.9-18).Somut olayda tedbir talep eden tarafından davalıya karşı sözleşmede yükümlendiği edimlerini tam ve eksiksiz yerine getirilip getirilmediği, bu surette teminat mektuplarının karşılıksız kalıp kalmadığı yargılama sonucu belirlenebileceğinden ve davacının bu iddiaları yönünden yaklaşık ispatın dosyada mevcut delil durumuna göre gerçekleşmediği anlaşılmakla, ilk derece mahkemesinin tedbirin kabulüne ilişkin kararında ve itirazın reddi kararında isabet bulunmamaktadır. Açıklanan bu gerekçelerle, HMK’nın 353/1.b.2.ve 394/son maddeleri uyarınca, davalılar vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile ihtiyati tedbire vaki itirazın reddine dair ara kararının kaldırılarak itirazın kabulüne ve ihtiyati tedbirin kaldırılmasına dair aşağıdaki karar verilmiştir.
KARAR : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; HMK’nın 353/1.b.2 ve 394/son maddeleri uyarınca davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne; İlk Derece Mahkemesinin ihtiyati tedbire itirazın reddine dair verdiği 24.01.2020 tarihli ara kararın KALDIRILMASINA, ihtiyati tedbire itiraz hakkında Dairemizce yeniden karar verilmesine, bu doğrultuda;1-HMK’nın 394/4. maddesi uyarınca, davalılar vekilinin ihtiyati tedbire vaki itirazları haklı görüldüğünden, ihtiyati tedbire itirazın kabulüne, ilk derece mahkemesinin 10.08.2018 tarihli ihtiyati tedbir kararının kaldırılmasına,2-Davalılar tarafından yatırılan 148,60 TL istinaf başvuru harcının Hazineye gelir kaydına; 54,40 TL istinaf peşin karar harcının talep halinde davalı tarafa iadesine, 3-Davalılar tarafından yatırılan istinaf harç gideri ile posta giderinin, ilk derece mahkemesince, esas hükümle birlikte yargılama giderleri içinde değerlendirilmesine,4-Gerekçeli kararın ilk derece mahkemesince taraf vekillerine tebliğine,5-Dosyanın kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair;HMK’nın 353/1.b.2.ve 394/son maddeleri uyarınca, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 24/09/2019 tarihinde oybirliğiyle ve kesin olarak karar verildi.