Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2020/1368 E. 2023/1011 K. 08.06.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/1368
KARAR NO: 2023/1011
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 22.01.2020
NUMARASI: 2016/1150 E. -2020/53 K.
DAVANIN KONUSU: Alacak (Şirket hisse devrinden kaynaklanan)
Taraflar arasındaki alacak davasının ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerle davanın kabulüne dair verilen karara karşı, davalı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine Dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkkili şirketi ile davalı arasında imzalanan … A.Ş. paylarının devrine ilişkin hisse devir ilmuhaber sözleşmesi gereği müvekkili şirketin 25.000 adet ve 25.000 TL nominal değerindeki paylarının tamamının 01/03/2016 tarihine kadar üçüncü bir kişiye devredilmemesi halinde ilgili payların davalı tarafça 100.000 TL ödenerek devralınacağı hususunda mutabık kalındığını, hisse devir ilmuhaber sözleşmesinde belirtilen 01/03/2016 tarihine kadar adı geçen hisselerin üçüncü bir kişiye devredilemediği ve söz konusu hisseleri devralma yükümlülüğü davalıya Beşiktaş … Noterliğinin 10/03/2016 tarih ve … yevmiye numaralı ihtarnamesi ile bildirildiği halde davalı tarafın söz konusu sözleşemeden kaynaklı yükümlülüklerini yerine getirmediğini belirtmiş olmakla, davalının hisse devir ilmuhaber sözleşmesi gereği devralmakla yükümlü olduğu müvekkili şirketin 25.000 adet ve 25.000 TL nominal değerindeki hisselerin tamamını 100.000,00 TL ye devralmasına, devir işlemi karşılığında müvekkiline 100.000,00 TL devir bedeli ödenmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili savunmasında özetle; … A.Ş.’nin hisselerini devri alması konusunda talepte bulunulduğunu, karşılıklı borç yükleyen sözleşmelerde taraflardan birinin borcun ifasını talep edebilmesi için öncelikle kendi borcunu sözleşmeye uygun ifa etmeyi teklif etmiş olması gerektiğini, yapılan araştırma kapsamında sözkonusu firmanın içinin boşaltılmış olduğunu, sözleşmeyi haklı sebeplerle feshettiğini, maddi değeri kalmayan firma hisselerini devralamayacağını, … A.Ş. olduğundan pay senedinin mevcut olmadığını, sözleşmenin yasal şartlara uygun akdedilmediğinden borcun ifasının talep edilemeyeceğini savunmuştur.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; “… Taraflar arasındaki sözleşmede payın devrinin sağlanabilmesi için pay taahhüdünden kaynaklanan sermaye borcunun tamamının şirkete ifa edilmiş olması yönünde bir hükmün bulunmaması nedeniyle davalının, davacının pay bedelinden kaynaklanan yükümlülüklerini yerine getirmediği yönündeki iddiası yerinde değildir.Neticeden, davacının sözleşmede kararlaştırılan hisse devir bedeli olan 100.000 TL’nin ödenmesine ilişkin talebinin haklı olduğu anlaşılmakla davacının tacir ve dava konusu işlemin ticari iş olduğu dikkate alındığında bu alacağa dava tarihinden itibaren avans faizi uygulanması gerektiği kanaatiyle davanın kabulü ile 100.000 TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine dair..” gerekçesiyle, davanın kabulüne karar verilmiştir. Bu karara karşı, davalı vekilince istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davalı vekili, istinaf başvuru dilekçesinde özetle; taraflar arasında Hisse Devir İlmühaberi imzalandığını, sözleşme kapsamında enerji şirketi olan EPDK nezdinde projeler yürüten … AŞ’nin 50.000 adet 50.000,00 TL oranındaki paylarının 200.000,00 TL bedel ile 01.03.2016 tarihine kadar herhangi bir 3.tarafça satın alınmaması durumunda davalı tarafından 100.000,00 TL bedel ile satın alacağının belirtildiğini ancak devir tarihi geldiğinde şirketin içinin boşaltıldığını öğrendiğini, EPDK nezdinde istenen evrakların kuruma sunulmadığı ve proje başvurularının yapılmadığının tespit edilmesi üzerine yükümlülüklerin satıcı tarafından yerine getirilmemesi sebebiyle satın alınacak olan malın değerini kaybettiği, ayıplı mal olduğu sebepleri ile TBK’nın ayıplı mallara ilişkin hükümleri kapsamında feshedildiğini, tek taraflı fesih hakkının kullanıldığını, alım satım ilişkisinde satıcının alıcıya karşı asli borcunun satım konusu malın mülkiyetinin alıcıya geçirilmesi olduğunu, satıcının lüzumlu vasıflardaki eksiklikleri bilmesi veya bu vasıfları zikir ve vaat etmemiş olsa dahi bundan dolayı sorumlu olduğunu, bu vasıfların bulunmasındaki eksikliğin maddi ayıp, ekonomik ayıp veya hukuki ayıp şeklinde olduğunu, bu noktada vasfın eksikliği satılan değeri veya elverişliliğine önemli ölçüde azaltması veya tamamen ortadan kaldıracak nitelikte ise ayıbın varlığından söz etmek gerektiğini, TBK 202/203 maddeleri uyarınca ayıba karşı tekeffül şartları gerçekleşir ise alıcı lehine bazı seçimlik hakların doğacağını, davacı şirketin 10.03.2016 tarihli göndermiş olduğu ihtarnameye müvekkilinin 17.03.2016 tarihinde cevap verdiğini, davacının devir almasını ihtar ettiğini, müvekkilinin ise şirketin tüm envanterlerinin boşaltılmış olduğunu, hiçbir maddi değerinin kalmadığını, EPDK başvurusu yapılmadığını, pay senetlerinin mevcut olmadığını, hisse devri bakımından noterde imzaların onaylanmadığnı, yasal geçerliliğinin bulunmadığını, şirket karar defterlerinde oy birliğiyle karar alınmadığının bildirildiğini, kendisine devir aşamasında taahhüt edilmiş olan hiçbir işlem ve eylemin yapılmamış olduğunun ortada bulunduğunu, müvekkilinin şirketi devir almaya zorlanamayacağını, müvekkili tarafından hisselerin alınmayacağı bildirimi ile haklı sebep ile feshedildiğini, davacının EPDK’ya proje onayı için başvuru yaptığını ancak tüm çabalarına rağmen proje onayının alınamadığını, cevap dilekçesinde beyan ettiğini, sonuç olarak taahhüt etmiş oldukları, EPDK proje onayını alamadıklarını, EPDK’ya başvuru yapıldığını ancak eksik evrakların süresi içinde tamamlamadığından başvurunun yapılmamış sayıldığını, başvurunun göstermelik yapıldığını gösterdiğini, sözleşmenin geçersiz bir sözleşme olduğunu, şekil şartlarına uyulmadığını, çıplak paylara ilişkin olarak uygun şekilde devir işlemleri yapıldıktan sonra devralanın anonim şirketin pay defterine kayıt edilmesi gerektiğini, bu durumun pay devrinin şirkete karşı ileri sürülebilmesi için TTK tarafından bir şart olarak öngörüldüğünü, çıplak payların bedellerini ödemeyen davacının bu bedeli ödemeden de davalı alıcıyı payların devrinin söz konusu olamayacağını, bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin istinafa konu karınını usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasına ve davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, şirket hisse devir sözleşmesinden kaynaklanan alacağın tahsili istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda davanın kabulüne karar verilmiş; bu karara karşı, davalı vekilince, yasal süresi içinde istinaf başvurusunda bulunulmuştur.İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, ileri sürülmüş olan istinaf nedenleriyle ve kamu düzeni yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır.Taraflar arasında, “Hisse Devir İlmühaberi” sözleşmesinin düzenlendiği konusunda herhangi bir uyuşmazlık yoktur.Uyuşmazlık, sözleşmenin geçerli şekilde düzenlenip düzenlenmediği, sözleşme konusu şirket hisselerinin ayıp nedeniyle fesih şartlarının oluşup oluşmadığı, mahkeme kararının usul ve yasaya uygun bulunup bulunmadığına ilişkindir. Dosya kapsamından, taraflar arasında adi yazılı şekilde “Hisse Devir İlmühaberi” başlıklı tarihsiz şekilde sözleşme düzenlendiği, sözleşmede hisse devredenin davacı şirket, hisse devralanın davalı gerçek kişi olduğu, sözleşmenin 1.maddesinde … AŞ unvanlı şirketteki mevcut 25.000 adet 25.000 TL nominal değerdeki hissenin tamamını davacı şirket temsilcisi tarafından davalıya 01.03.2016 tarihli itibariyle devir ve temlik edeceği, 2.maddede devir sözleşmesi örneğinin müşterek imzaları ile şirket yönetim kurulu bilgisine sunacakları, 3.maddede hisse devri için üzerinde mutabık kalınan toplam tutarın 100.000,00 TL olduğu, davacı şirketin 01.03.2016 tarihine kadar … AŞ’deki hisselerin tamamını (50.000 adet) dilediği kişi ya da kişilere minimum 200.000,00 TL bedel üzerinden satabileceği, bu durumda sözleşmenin tamamen geçersiz olacağı ve tarafların birbirinden herhangi bir hak ve alacak talebinde bulunmayacakları davacı şirketin söz konusu hisseleri 01.03.2016 tarihine kadar satmaması durumunda davalının 100.000,00 TL ödeyerek hisselere devir alacağı ifadelerine yer verildiği, 4.maddede şirketin kasasındaki paranın devralan tarafından sayılarak elden alındığının belirtildiği, dava dışı hisse devri gerçekleştirilen … AŞ şirketinin ana sözleşmesinin 05.02.2014 tarihinde tescil ile tüzel kişilik kazandığı, yönetim kurulu üyelerinin dava dışı … ve davacı şirket temsilcisi olduğu, münferiden yetkili bulunduğu, adı geçen şirketin kurucularının davacı şirket ile birlikte dava dışı … olduğu, 30.01.2014 tarihli şirket esas sözleşmesinin düzenlendiği, dava dışı hisse devrine konu şirketin EPDK’ya yapmış olduğu herhangi bir önlisans/ lisans başvurusunun bulunmadığı bununla birlikte 45 MW gücündeki üçyol RES projesi için 30.04.2015 tarihinde önlisans başvurusunda bulunduğu ancak 30.07.2015 tarihli kurul kararı ile lisans yönetmeliğinin 13.maddesi uyarınca şirket önlisans başvurusu kapsamında bildirilen eksikliklerine ilişkin bildirim tarihinden itibaren 15 gün içerisinde kuruma belge sunmaması nedeniyle yönetmeliğin 13.maddesi gereğince yapılmamış sayılmasına karar verildiği, şirketin EPDK’da işlem tesis edilen projesinin kalmadığının EPDK tarafından 05.01.2018 tarihli cevaba yazı ile dosyaya bildirildiği, 22.01.2018 tarihli SPK’nın cevaba yazısında ise, söz konusu şirketin halka açık ortaklık statüsüne haiz olmadığı ve SPK’nın kapsamında bulunmadığının tespit edildiğinin bildirildiği, davacı şirket tarafından Beşiktaş 15. Noterliğinde düzenlenen 10.03.2016 tarihli ihtarname ile taraflar arasında imzalanan hisse devir ilmühaber sözleşmesi ile sözleşmede belirtilen hisselerin 01.03.2016 tarihine kadar satılmamış olması sebebiyle hisselerin devralma yükümlülüğünün doğduğu belirtilerek sözleşme hükmü uyarınca 100.000,00 TL ödenerek hisselerin devralınması gerektiğinin bildirildiği, gereğini yapılmasının ihtar edildiği, davalı tarafça ise davacı şirketin ihtarnamesine cevaben, Kadıköy … Noterliğinde düzenlenen 17.03.2016 tarihli ihtarnamede yapılan araştırma neticesinde söz konusu firmanın içerisini boşaltmış olduklarının anlaşıldığı bu şirketle ilgili yapılması gereken mühendislik hizmetlerinin yapılmadığını ve EPDK’ya başvuru yapıp netice alınmadığının anlaşıldığı, bu sebeple sözleşmeyi haklı sebeple feshettiğini ve hiçbir maddi değeri kalmayan firma hisselerinin devralınmasının bu sebeple mümkün olmadığını ayrıca halka kapalı AŞ olup pay senedinin mevcut olmadığını hisse devri için noter tarafından en azından imzaların onaylanmasının geçerlilik şartı olduğu, sözleşmenin yasal şekilde akdedilmemesi nedeniyle geçerli olmadığı, geçerli şekilde akdedilmeyen sözleşmeye dayanarak borcun ifasının talep edilmesinin mümkün olmadığı, ayrıca şirkete ait mal varlığı unsurlarının devredilebilmesi için oy birliği ile karar alınmasının şart olup bu yönde de bir karar bulunmadığını belirterek itiraz ettiği, davacının ise iş bu davayı açmış olduğu anlaşılmıştır. 05.12.2018 tarihli bilirkişi heyet raporunda; taraflar arasındaki hisse devir sözleşmesi incelendiğinde, bu sözleşmenin adi yazılı şekilde yapıldığı, davacıya ait hisselerin 01.03.2016 tarihinde100.00,00-TL bedelle davalıya devredileceğinin kararlaştırıldığının görüldüğü, hisse devrine konu payların, senetlere bağlanmamış çıplak paylar olduğunun anlaşıldığı, anonim ortaklığa ait bir çıplak payın devrinin iki aşamayla gerçekleşmekte olduğu, birinci aşamanın payı devreden ile devralan arasında yapılan devir sözleşmesi, ikinci aşamanın devrin ortaklığa karşı hüküm ifade edebilmesi için ortaklığa bildirilmesi ve pay defterine kayıt yapılması olduğu, TTK’da pay senetlerinin nasıl devredileceği hususu düzenlenmiş olmakla beraber, çıplak payın; yani pay senedine bağlanmamış payın devredilme şekline dair bir düzenleme bulunmadığı, bu eksikliğin çıplak payın bir devir sözleşmesine konu edilemeyeceği anlamında yorumlanmayacağı, bu yöndeki bir yorum, sermaye şirketlerinin en önemli türü olan anonim ortaklığın yapısıyla bağdaşmayacağı, Anonim ortaklıklara özgü bir ilke olan, payın serbestçe devredilebilirliliği ilkesinin bu husustaki eksiklikleri gidermeye yönelik olarak doktrinde benimsendiği, dolayısıyla doktrinde ve uygulamada ortak payın devredilebilirliliği kabul edildiği, somut olayda geçerli bir devir sözleşmesi yapıldığından, davalının bu sözleşmeye dayanarak hisselerin devrinin pay defterine işlenmesini şirketten talep edebileceğinden, böyle bir talep bulunmazsa bile veya şirketin bu talebi yerine getirmemesi halinde dahi, payların devrinin alacağın temliki hükümlerine tabi olmakla pay devrine ilişkin sözleşmede belirtilen koşullarla payın devri gerçekleştiğinden ve pay defterindeki kaydın sadece bir karineden ibaret olduğundan; davalının, hisse devir yükümlülüğünün davacı tarafından yerine getirilmediği bu nedenle cayma hakkının bulunduğu yönündeki iddiası da yerinde olmadığı, davalının diğer bir iddiası da şirketin içinin boşaltılmış olduğu dolayısıyla da hisselerin bedelsiz kaldığı yönünde olduğu, ancak hisse devir sözleşmesinde, hisse devrinin gerçekleşebilmesi için şirketin mutlaka belirli bir mal varlığına sahip olması veya sunmuş olduğu projenin kabul edilmesi gerektiğine ilişkin herhangi bir düzenleme bulunmadığı, yine, şirketin içinin boşaltılmış olup olmadığı hususu, yöneticilerin sorumluluğuna ilişkin bir iddia olup ayrı bir davanın konuu olacağı, dolayısıyla davalının anılan iddiaları da yerinde olmadığı, Bu durumda davacının sözleşmede kararlaştırılan hisse devir bedeli olan 100.000-TL’nin ödenmesine ilişkin talebi haklı olduğu, taraflar arasındaki hisse devir sözleşmenin geçerli olduğu, alacağın temliki niteliğindeki bu sözleşmeyle dava konusu hisselerin davalıya geçmiş olduğu, bu bakımdan davalının sözleşmede kararlaştırılan 100.000-TL’lik hisse bedelini dava tarihinden itibaren işleyecek ticari faiziyle birlikte ödemesi gerektiği belirtilmiştir.05.08.2019 tarihli ek bilirkişi raporunda; somut olayda olduğu gibi, senede bağlanmamış bir payın devri durumunda. bu devrin anonim ortaklık karşısında hüküm ifade edebilmesi ve ortaklığın, pay delterinde gerekli değişimi yapabilmesi, bir başka deyişle. devralanı kaydedip, devredenin de kaydını silebilmesi için, kendisine mutlaka bir kayıt bildirimi yöneltilmesi gerektiği, devralan kişinin pay defterine kayıt istemini ortaklığa yöneltmesi gerektiği, devralanın ve devredenin pay defterinde gerekli değişikliğin yapılması konusunda ortaklığa bildirimde bulunma yetkileri birbirinden bağımsız olduğu, yani devreden veya devralan kişi. anonim orlaklığa pay defterinde gerekli de; gişikliğin yapılması için doğrudan bildirimde bulunabileceği, dolayısıyla somut olayda geçerli bir devir sözleşmesi yapıldığından, davalının bu sözleşmeye dayanarak hisselerin devrinin pay defterine işlenmesini şirketten talep edebileceğinden, böyle bir talep bulunmazsa bile veya şirketin bu talebi yerine getirmemesi halinde dahi. payların devri alacağın temliki hükümlerine tabi olmakla pay devrine ilişkin sözleşmede belirtilen koşullarla payın devri gerçekleştiğinden ve pay defterindeki kaydın sadece bir karineden ibaret olduğundan; davalının, hisse devir yükümlülüğünün davacı tarafından yerine getirilmediği bu nedenle cayma hakkının bulunduğu yönündeki iddiası ve yine pay bedelinin ödenmemiş olması nedeniyle pay devrinin aynı zamanda borcun nakli hükümlerine tabi olması yönündeki yerinde olmadığı, öte yandan, taraflar arasındaki sözleşmede. payın devrinin sağlanabilmesi için pay taahhüdünden kaynaklanan sermaye borcunun tamamının şirkele ifa edilmiş olması yönünde bir hüküm bulunmadığı, dolayısıyla davalının, davacının pay bedelinden kaynaklanan yükümlülüklerini yerine getirmediği yönündeki iddiası da yerinde olmadığı bu nedenlerden dolayı kök rapordaki görüş ve kanaatte herhangi bir değişikliğin oluşmadığı belirtilmiştir. Bilirkişi rapor ve ek raporu, dosya kapsamına uygun, gerekçeli ve yeterlidir. Davalı vekili, ek rapora karşı itirazda bulunarak farklı bir heyetten yeniden rapor alınmasını talep etmiştir. Mahkemece, yukarıda yer verilen gerekçeye istinaden davanın kabulüne karar vermiştir. Taraflar özgür iradeleri ile Hisse Devir İlmühaberi başlıklı sözleşme imzalamışlardır. Yukarıda yer verildiği üzere, dava tarihinden önce davacı tarafça davalıya keşide edilen noter ihtarına cevaben davalı tarafça, 17.03.2016 tarihli ihtarnamede, sözleşmeyi haklı sebeple feshettiğini bildirmiştir. İhtarnamenin davacı tarafa 18.03.2016 tarihinde tebliğ edildiği anlaşılmaktadır. Bu durumda, mahkemece davalı tarafın sözleşmeyi fesih iradesi üzerinde durularak feshin etkisi tartışılarak uygun sonuç çerçevesinde bir karar verilmesi gerekir iken söz konusu fesih iradesinin tartışılmamış olması dosya kapsamına ve davanın niteliğine uygun düşmemiştir. Kabule göre ise taraflar arasında gerçekleştirilen hisse devir sözleşmesi kapsamında, devir bedelinin tahsiline karar verilmiş olmasına rağmen sözleşmeye konu hisselerle ilgili herhangi bir değerlendirmeye yer verilmemiş olması da isabetli olmamıştır. Açıklanan bu gerekçelerle, HMK’nın 353/1.a.6 maddesi uyarınca dosya üzerinden yapılan istinaf incelemesi sonucunda, işin esası incelenmeksizin ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının kaldırılmasına dair aşağıdaki karar verilmiştir.
KARAR: Yukarıda açıklanan gerekçelerle:1-HMK’nın 353/1.a.6 maddesi uyarınca, ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının kaldırılmasına, 2-Yukarıdaki açıklamalar ışığında davanın yeniden görülmesi için dosyanın, kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine, 3-Davalı tarafından yatırılan istinaf peşin karar harcının, talep hâlinde, ilk derece mahkemesince iadesine,4-Davalı tarafından yapılan kanun yolu giderlerinin, ilk derece mahkemesince, esas hükümle birlikte yargılama giderleri içinde değerlendirilmesine dair;HMK’nın 353/1.a maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, oy birliğiyle ve kesin olarak karar verildi.08.06.2023
KANUN YOLU:HMK’nın 353/1.a maddesi uyarınca karar kesindir.