Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2020/1365 E. 2023/1000 K. 08.06.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/1365
KARAR NO: 2023/1000
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 11.09.2019
NUMARASI: 2017/1051E. – 2019/742 K.
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerle davanın kısmen kabulüne dair verilen karara karşı, davacı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine Dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davacı … Tic. Ltd. Şti. ile davalı … arasında mal alım satımı yapıldığını, cari hesapta kalan bakiye bedel olan; 15.927,82-TL’nin müvekkiline ödenmemesi sebebiyle, cari hesap alacağının tahsili için 18.10.2017 Tarihinde İstanbul …İcra Müdürlüğünün … E.Sayılı dosyası ile icra takibi başlattığını, davalı yanın itiraz dilekçesinde, hiçbir belge sunmadığını, böyle bir borcu olmadığını beyan etmesi sebebiyle, takibin durdurulmasına sebebiyet verildiğini, davalı borçlunun fatura bedelini ifa etmediğini, borçlu tarafından icra takibine itiraz edilmesi sebebiyle müvekkili alacağının tahsilinin borçlu tarafından engellenmesinin amaçlandığını, dava konusu alacağın likit niteliğine haiz olduğunu, borçlunun takibe kötü niyetli olarak itiraz ettiğini, takibin durdurulmasına yol açtığını, davalının % 20 den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesinin gerektiğini, borçlunun itirazının yerinde olmadığını itiraz ederek, itirazın iptaline, takibin devamına karar verilmesin talep ve dava etmişlerdir.Davalı tarafa usulüne uygun olarak dava dilekçesinin ve tensip zaptının tebliğ edildiği ve fakat davaya cevap vermediği anlaşılmıştır.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; “…Davanın ticari ilişkiden kaynaklı itirazın iptali davası olduğu, taraflar arasında mal alım satımı ilişkisi olduğu, taraflar arasında cari hesap ilişkisi bulunduğu, davacı vekilince davalı taraftan olan 15.927,82-TL anapara cari hesap alacağı üzerinden İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … E. Sayılı dosyasında icra takibi başlatıldığı, davalının icra takibine itirazı ile takibin durduğu, davacı vekilince itirazın iptali davası açıldığı, Bilirkişi Raporu alınmak üzere tarafların ticari defterlerinin incelenmesi için inceleme günü tayin olduğu, davalı tarafın defterlerinin incelenemediği, davacı tarafın ticari defterlerinin incelenmesinden dava tarihi olan 28/11/2017 tarihinde davacı yanın, davalı taraftan 25.687,81-TL alacak bakiyesinin olduğu, davacı tarafın davalı tarafı icra takibinden evvel temerrüde düşürmediği, davacı tarafından, davalı tarafa 2017 yılında 48 adet toplam 83.073,05-TL tutarında irsaliyeli fatura düzenlendiği, düzenlenen 48 adet irsaliyeli faturadan 8 adet toplam 12.587,65-TL tutarında irsaliyeli faturada teslim alan kısmında isim ve imzanın olmadığı, davacı tarafından, davalıya düzenlemiş olduğu faturalara ait taşımaya konu, taşıma irsaliye, nakliye faturası gibi taşımaya konu herhangi bir belge ibraz etmediği, davacı ile davalı arasında ticari bir sözleşmenin olmadığı, 48 adet irsaliyeli faturanın, 40’ında tarafların imzasının bulunduğu, 8’inde imza bulunmadığı, bu durumda 8 adet toplam 12.587,65-TL tutarındaki irsaliyeli faturada teslim alan kısmında imzanın bulunmaması, bu tutarın takip talebindeki tutardan düşülmesi halinde davacı alacağının 3.340,17-TL olduğu, dolayısıyla, davalının itirazının iptali ile davacının davasının kısmen kabulüne, 3.340,17-TL üzerinden icra takibinin devamına, takip tarihinden itibaren 3.340,17-TL’ye avans faizi işletilmesine, davalının icra takibine itirazı haklı gerekçeye dayandığı için icra inkar tazminatına hükmedilmemesine ve fazlaya dair taleplerin reddine dair…inde davacı alacağının 3.340,17-TL olduğu, dolayısıyla, davalının itirazının iptali ile davacının davasının kısmen kabulüne, 3.340,17-TL üzerinden icra takibinin devamına, takip tarihinden itibaren 3.340,17-TL’ye avans faizi işletilmesine, davalının icra takibine itirazı haklı gerekçeye dayandığı için icra inkar tazminatına hükmedilmemesine ve fazlaya dair taleplerin reddine dair…” gerekçesiyle, davalının itirazının iptali ile davacının davasının kısmen kabulüne, 3.340,17 TL üzerinden icra takibinin devamına, takip tarihinden itibaren 3.340,17 TL ‘ye avans faizi işletilmesine, fazlaya dair taleplerin reddine, karar verilmiştir. Bu karara karşı, davacı vekilince istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı vekili, istinaf başvuru dilekçesinde özetle; irsaliyeli faturalarda teslim alanın isim ve imzasının bulunmuyor oluşunun faturaların hiç düzenlenmemiş sayılması anlamına gelmediğini, 22.01.2019 tarihli bilirkişi raporunda müvekkili şirket tarafından düzenlenen irsaliyeli faturaların davalı tarafından teslim alınıp alınmadığı hususu üzerinde durulduğunu ve olasılıklı bir değerlendirme yapıldığını, 2. değerlendirmede teslim alanın isim ve imzası bulunmayan irsaliyeli faturaların sanki hiç düzenlenmemiş gibi yok sayıldığını, bu faturaların toplam miktarının hatalı bir şekilde talep edilen alacak miktarından mahsup edildiğini, kanunda irsaliyeli faturaların düzenlenmesi hususunda teslim alanın isim ve imzasının bulunmasının zaruri bir şart olarak gösterilmemiş olduğunu, irsaliyeli faturada bulunan bu eksikliğin faturanın niteliğini kaybetmesine neden olmadığını, rapora itiraz edilmiş ise de mahkeme tarafından itirazlarının değerlendirilmediğini, isim ve imza olmayan irsaliyeli faturaların düzenlenmemiş kabul edilerek bu miktarın talep edilen alacak miktarından mahsup edildiğini, hükme esas alınan raporda alacak miktarına ilişkin hatalı ve eksik değerlendirme yapıldığını, bilirkişi raporları arasındaki çelişki giderilmeden hüküm kurulduğunu iddia ederek, kararın kaldırılmasını ve davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, ticari satıma ilişkin açık hesap alacağının tahsili amacıyla başlatılmış olan ilamsız icra takibine karşı itirazın İİK’nın 67. maddesi uyarınca iptali istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda davanın kısmen kabulüne karar verilmiş; bu karara karşı, davacı vekilince, yasal süresi içinde istinaf başvurusunda bulunulmuştur.İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, ileri sürülmüş olan istinaf nedenleriyle ve kamu düzeni yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır.Taraflar arasında, ticari ilişkinin varlığı konusunda herhangi bir uyuşmazlık mevcut değildir.Uyuşmazlık, davacının takip konusu cari hesap alacağına esas teşkil eden faturaların düzenlenmiş olmasının ispata yeterli olup olmadığı, sevk irsaliyesinde isim ve imzanın bulunmasının ispat için gerekli olup olmadığı, bilirkişi raporları arasında çelişki bulunup bulunmadığı ile kararın usul ve yasaya uygun olup olmadığına ilişkindir. Dosya kapsamından, davacı şirket tarafından …- … olarak davalı adına çok sayıda irsaliyeli faturaların düzenlendiği, fatura konularının mercimek, makarna ve benzeri ürünleri kapsadığı, irsaliyeli faturaların bir kısmında teslim eden ve teslim alan imzalarının bulunduğu, bir kısmında ise teslim alan bölümünde isim ve imzanın yer almadığı, davacı tarafça davalı hakkında İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasında 18.10.2017 tarihinde 11.09.2017 tarihli 15.927,82 TL cari hesap alacağı ile işlemiş faiz olmak üzere toplam 16.085,24 TL alacağın tahsili amacıyla ilamsız icra takibi başlatıldığı , davalı tarafça borca ve ferilerine itiraz edildiği, davacının ise İİK’nın 67. maddesi gereğince bir yıllık hak düşürücü süre içerisinde iş bu itirazın iptali davasını açmış olduğu anlaşılmıştır. 06.08.2018 tarihli bilirkişi raporunda; davacı| yanın incelenen ticari defterlerinde, davalı yan ile olan hesap hareketlerini alıcılar cari hesabında takip etmekte olduğu, davacının davalıya düzenlemiş olduğu faturaları bu hesabın borcuna, davalının yapmış olduğu ödemeleri ise bu hesabın alacağına kaydetmiş olduğunun görüldüğü, davacının 2017 yılı yevmiye defterinde yapılan inceleme neticesinde, davalı ile olan cari hesap hareketlerini ticari defterlerine usulüne uygun olarak kaydetmiş olduğu, davalının cari hesap dökümünün raporda olduğunu, dava tarihi olan 28.11.2017 tarihinde davacı yanın, davalıdan 25.687,81 TL tutarlı alacak bakiyesinin olduğu, davacınım 2017 yılı ticari defterlerinin sahibi lehine delil niteliğinin bulunduğu, davalının ticari defterlerini dava dosyasına mübrez evraklarla sunmadığı, davacının takip ve dava tarihi itibariyle, ticari defterlerinde; davalı yandan 25.687,81 TL tutarında alacağının bulunduğu, davacının talebi dikkate alınarak, talebe bağlı kalınarak; davacının takip ve dava tarihi itibariyle davalı yandan 15.927,82 TL cari hesap alacağı olarak talep edebileceği, davacı yanın, davalı yanı icra takibinden önce temerrüde düşürmediği belirtilmiştir. Davalı vekili, bilirkişi raporuna karşı beyan ve itiraz dilekçesinde, müvekkiline ihtaratlı tebligat yapılmadan davacı tarafın ticari defterleri üzerinde inceleme yapılarak hukuki değerlendirmelerde bulunulmasını kabul etmediklerini, irsaliyeli faturalar olmadan davacı tarafın kendi ticari defterlerine işlediği verilere göre inceleme yapıldığını, davalı şirket tarafından mal tesliminin yapılmadığını, mal teslimini gösteren irsaliyeli faturaların bulunmadığını, bilirkişinin eksik inceleme ile eksik kanaate vardığını, davalının faturaya dayalı alacaklarda satış konusu malların teslim edildiğini yazılı delil ile ispatlamak zorunda olduğunu belirterek, itirazlarının kabulü ile ek rapor alınmasını talep etmiştir. 22.01.2019 tarihli bilirkişi ek raporunda; davacı tarafından, davalı tarafa 2017 yılında 48 adet toplam 83.073,05 TL tutarında irsaliyeli fatura düzenlendiği, düzenlenen 48 adet faturadan 8 adet toplam 12.587,65 TL tutarındaki irsaliyeli faturanın teslim alan kısmında isim ve imzanın olmadığının tespit edildiği, davacı tarafın yukarıda belirtilen aylara ait KDV beyannamelerini ve BS Formunu bilirkişi incelmesine ibraz ettiği, BS bildirim kapsamına giren aylarda, davalıya düzenlemiş olduğu faturaları BS formunda beyan etliğinin tespit edildiği, davacı tarafın davalı tarafa ait muavin dökümünü ve 2017 Yılına ait detay mizanı bilirkişi incelemesine ibraz ettiği, davacı tarafça, davalıya düzenlemiş olduğu faturalara ait taşımaya konu, taşıma irsaliye, nakliye faturası gibi taşımaya konu herhangi bir belge ibraz etmediği, dava dosyasında, davacı ile davalı arasında yapılmış herhangi bir ticari sözleşmeye rastlanılmadığı, dosyaya mübrez belge, bilgi, takip dosyası, davacı yana ait incelenen 2017 yılı ait ticari defterleri ve davacı tarafça ibraz edilen belgeler ile sınırlı olarak yapılan tespit, inceleme ve değerlendirmeler neticesinde; davacı tarafından incelemeye sunulan 2017 yılına ait ticari defterlerin usulüne uygun tutulmuş olduğu, taraflar arasındaki çekişmenin davacı tarafından davalı tarafa düzenlenen irsaliyeli faturaların davalı tarafından teslim alınıp alınmadığı hususunda olduğu, bu durumda iki farklı sonuca ulaşıldığı; davacının, davalıya düzenlemiş olduğu toplam 48 adet İrsaliyeli faturanın kabul edilmesi halinde, davacının takip ve dava tarihi itibari ile 25.687,81 TL tutarında davalı taraftan alacaklı olduğu, davacının talebinin 15.927,82 TL olduğu, davacının talebine bağlı kalınarak, davacının, davalıdan 15.927,82 TL alacaklı olacağı, davacının davalıya düzenlemiş olduğu, 48 adet irsaliyeli faturadan; teslim alan kısmında İsim ve imza olmayan 8 adet toplam 12.587,65 TL tutarındaki İrsaliyeli fatura tutarının kabul edilmesi halinde, davacının 15.927,82 TL tutarındaki alacak talebinden, 12.587,65 TL 8 Adet teslim alan kısmında isim ve imza olmayan İrsaliyeli Faturalarda belirtilen tutar toplamlarının düşülmesi halinde, davacının, davalıdan 3.340,17 TL tutarında alacağının olduğu belirtilmiştir.Davacı vekili, ek rapora karşı beyan dilekçesinde sonuç kısmındaki değerlendirmenin hatalı ve eksik olduğunu, müvekkilinin dava ve takip tarihi itibarıyla 25.687,81 TL alacağı olduğunun tespit edildiğini, 2.ihtimalde manasız bir şekilde toplamda isim ve imza bulunmayan 12.587,81 TL fatura miktarının toplam alacak miktarından mahsup edilmesi gerekirken talep edilen alacak miktarından mahsup edildiğini, irsaliyeli faturalarda teslim alan isim ve imzasının bulunmuyor oluşunun bu faturaların hiç düzenlenmiş sayılması anlamına gelmediğini belirterek, davalı tarafça faturalara herhangi bir itirazda bulunulmadığı, fatura içeriği ve mahiyetinin kesinleştiğini yeniden değerlendirme yapılmasını talep etmiştir.Davalı vekili, ek bilirkişi raporuna karşı beyan dilekçesinde 2. alternatife göre karar verilmesini talep ettiklerini, davacı şirket tarafından davalıya mal teslimi yapılmadığını belirtmiştir.22.04.2019 tarihli 2. ek bilirkişi raporunda; davacı yan tarafından incelemeye sunulan 2017 yılına ait ticari defterlerinin 6102 sayılı TTK’nın ilgili hükümleri yönünden usulüne uygun tutulmuş olduğu, taraflar arasındaki çekişmenin, davacı tarafından, davalı tarafa düzenlenen İrsaliyeli faturaların, davalı tarafından teslim alınıp alınmadığı hususunda düğümlendiğinin gözlemlendiği, bu durumda; davacının; dava dilekçesinde talep etmiş olduğu, 15.927,82 TL alacak talebi üzerinden, talebe bağlılık ilkesi gereğince hüküm ve karar verilmesinin, mahkemenin takdirinde olduğu, davacının dava tarihi itibariyle; davalı yandan 25.687,81 TL bakiye alacağının olduğu, davacının davalıya düzenlemiş olduğu 48 adet irsaliyeli faturadan; teslim alan kısmında İsim ve imza olmayan 8 adet toplam 12.587,65 TL tutarındaki irsaliyeli fatura tutarının kabul edilmesi halinde, (25.687,81 TL-12.587,65 TL— 13.100,16 TL) davacının davalıdan 13.100,16 TL tutarında alacağının olduğu, ,davacı tarafın, davalıya düzenlemiş olduğu İrsaliyeli faturalara ait, taşımaya konu, taşıma irsaliye, nakliye faturası gibi, taşımaya konu herhangi bir belge ibraz edilmediği, davacı yanın, davalı yanı icra takibinden önce temerrüde düşürmediği belirtilmiştir.Mahkemece, yukarıda yer verilen gerekçeye istinaden isim ve imza bulunmayan irsaliyeli fatura bedelleri takip konusu miktardan mahsup edilerek bakiye kısmın kabulüne karar verilmiştir. HMK’nın 190. maddesinde, ispat yükünün, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa ait olduğu, TMK’nın 6. maddesinde ise taraflardan her birinin hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlü olduğu belirtilmiştir. Fatura ise tek başına alacağın varlığına delil olmaz. Bu nedenle fatura konusu alacağını ispat külfeti davacıya aittir. Dava konusu irsaliyeli faturadaki ürünlerin teslimi hukuki bir işlem olup, ancak TMK’nın 6 ve HMK’nın 190, 200 maddeleri gereği yazılı delillerle ispat edilebilir. Dosyaya ibraz edilen teslim alan kısımda isim ve imza bulunmayan irsaliyeli faturalar malın teslim edildiğini göstermez. Davacı yasal delillerle teslim olgusunu ispat etmelidir. Bilirkişi raporunda belirtildiği üzere dava dosyasında yer alan sekiz adet toplam 12.587,67 TL tutarındaki irsaliyeli fatura altında isim ve imza bulunmamaktadır. Davacı, teslime ilişkin başkaca bir belge sunamamıştır. Davacının aksine iddiaları yerinde görülmemiştir. Davacının defterlerinde düzenlediği faturaların kayıtlı olması alacağın varlığını tek başına kanıtlamayacak olup somut olayda, davacının dava konusu isim ve imzanın yer almadığı irsaliyeli faturalardaki alacağını ispat ettiğinin ve o miktar alacağa da hak kazandığının kabulü mümkün görünmemektedir. Davacı vekili tarafından her ne kadar bilirkişi raporları arasında çelişki olduğu iddia edilmiş ise de dosya içerisinde tek bir rapor ve söz konusu rapora ait iki adet ek rapor mevcuttur. Ek rapor aşamasında bilirkişi tarafından değişik bilgi ve belgeler inceleme konusu yapıldığından ve rapor alternatifli şekilde düzenlenmiş olduğundan raporlar arasında çelişkinin varlığından söz edilemeyecektir. Ancak yukarıda belirtildiği üzere mahkemece bilirkişi raporunda davacının icra takip talebinde yer vermiş olduğu 15.927,82 TL asıl alacak miktarı üzerinden taleple bağlılık ilkesi bağlamında davacının ispatlamış olduğu alacak miktarının tespit edilen bedelden mahsubu ile arta kalan miktarın kabulüne karar verilmiş ise de bu kabul şekli usul ve yasaya uygun düşmemiştir. 22.04.2019 tarihli ek bilirkişi raporunun sonuç bölümünde, davacının dava tarihi itibariyle davalı taraftan 25.687,81 TL bakiye alacağının olduğu, davacının davalıya düzenlemiş olduğu 48 adet irsaliyeli faturada teslim alan kısmında isim ve imza olmayan 8 adet toplam 12.587,65 TL tutarındaki irsaliyeli fatura tutarının kabul edilmesi halinde (25.687,81 TL-12.587,65 TL=)13.100,16 TL tutarında alacağının olduğu tespiti nazara alınarak ve söz konusu tespit edilen miktarın davacının gerek icra takip talebindeki asıl alacak miktarını gerekse de dava değeri olarak gösterilen alacak miktarını geçmediği, bu durumda HMK’nın 26. maddesinde yer verilen taleple bağlılık ilkesine aykırılık oluşmayacağı dikkate alınarak hüküm tesis edilmesi gerekir iken hatalı yorumla eksik bedele karar verilmiş olması isabetli görülmemiştir. Ne var ki söz konusu hatanın yeniden yargılama yapılmasının gerektirmeyeceği ve hükmün düzeltilmesinin yeterli olacağı sonucuna ulaşılmış, davacı vekilinin istinaf başvurusu bu yönüyle kabul edilmiştir. İlk derece mahkemesince davacı yararına icra inkar tazminatına hükmedilmemiş, bu hususa istinaf sebepleri arasında yer verilmediğinden, HMK’nın 355. maddesi uyarınca istinaf sebepleriyle sınırlı inceleme ilkesi gereği, icra inkar tazminatı hakkında değerlendirme yapılmamıştır.Açıklanan nedenlerle, HMK’nın 353/1.b.2 maddesi uyarınca dosya üzerinden yapılan istinaf incelemesi sonucunda, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının kaldırılarak davanın esası hakkında yeniden hüküm verilmesine ve neticede davanın kısmen kabulüne dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; HMK’nın 353/1.b.2 maddesi uyarınca davacı vekilinin istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının kaldırılarak davanın esası hakkında Dairemizce yeniden hüküm verilmesine, bu doğrultuda;1-Davanın kısmen kabulü ile İstanbul … İcra Müdürlüğünün … E sayılı ilamsız icra takibine davalı tarafından yöneltilmiş olan itirazın İİK’nın 67/1. maddesi uyarınca kısmen iptali ile 13.100,16 TL asıl alacağın icra takip tarihinden itibaren işleyecek ve 3095 sayılı Kanun’un 2/2. maddesi uyarınca avans esasına göre hesaplanacak temerrüt faiziyle birlikte tahsili için takibin devamına, fazlaya dair itirazın iptali talebinin reddine, 2-Harçlar Kanununca alınması gerekli 894,87 TL nispi karar ve ilam harcından peşin yatırılan 272,01 TL peşin harcın mahsubu ile bakiye 622,86TL harcın davalıdan tahsiline, Hazineye gelir kaydına, 3-Davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden A.A.Ü.T.’ne göre hesaplanan 9.200,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 4-Davalı kendisini vekille temsil ettirdiğinden A.A.Ü.T.’ne göre hesaplanan 2.827,66 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, 5-Davacı tarafça ilk derece aşamasında yapılan toplam 394,30 TL yargılama giderinin, davadaki haklılık oranlarına göre belirlenen 324,00 TL’lik bölümünün davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 6-Taraflarca yapılan ve kullanılmayan gider avanslarının, talep hâlinde yatıranlara iadesine, 7- İstinaf aşamasındaki harç ve yargılama giderleri yönünden; a-Davacı tarafından yatırılan istinaf başvuru harcının Hazineye gelir kaydına; Dairemiz kararının niteliğine göre, davacı tarafından yatırılmış olan istinaf peşin karar harcının, talep hâlinde, ilk derece mahkemesince davacıya iadesine, b-Davacı tarafından yapılan 148,60 TL başvuru harcı gideri, 45,00 TL posta gideri olmak üzere toplam 193,60 TL kanun yolu giderlerinin, davalıdan alınıp davacıya verilmesine, 10-Gerekçeli kararın ilk derece mahkemesince taraf vekillerine tebliğine, 11-Dosyanın, kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair; HMK’nın 353/1.b.2 maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 08.06.2023 tarihinde, oybirliğiyle ve kesin olarak karar verildi.
KANUN YOLU: HMK’nın 362/1.a maddesi uyarınca, karar kesindir.