Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2020/1361 E. 2023/1114 K. 20.06.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/1361
KARAR NO: 2023/1114
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 20.01.2020
NUMARASI: 2015/1196 E. – 2020/38 K.
DAVANIN KONUSU: İstirdat (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
Taraflar arasındaki istirdat davasının ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerle davanın kabulüne dair verilen karara karşı, davalı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine Dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili ile davalı bankanın İkitelli Şubesi arasında genel kredi sözleşmesi akdedildiğini, kullanılan taşıt kredisine atfen müvekkili şirkete ait araç üzerine rehin konulduğunu, araçların kaskolarının davalı bankaca yapıldığını, müvekkilinin kredileri kapatarak, araçlar üzerindeki rehnin kaldırılması ve kasko poliçelerinin iptalini talep etmesi üzerine davalı bankaca 23.07.2013 tarihi itibariyle toplam 196.941,00 EURO’nun ödenmesi halinde sigorta poliçelerinin iptali için sigorta şirketlerine müracaat edileceğini, akabinde rehinlerin kaldırılmaması ve poliçelerin iptalinin sağlanmaması üzerine bu kez Kadıköy … Noterliğinin 20.08.2013 tarihli ihtarı ile anılan taleplerin ifa edilmesinin talep edildiğini, davalı bankanın Bakırköy … Noterliğinin 03.11.2014 tarih ve … yevmiye no.lu ihtarını keşide etmek suretiyle 81.135,71 TL (29.212,31 EURO) ödenmesinin müvekkilden talep edildiğini, netice itibariyle davalı bankanın İstanbul … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyası ile 13.500.000,00 TL bonoya dayalı olarak icra takibi başlattığını, toplam 85,260,07 TL’nin ödenmesinin talep edildiğini, müvekkilinin icra baskısı altında 16.12.2014 tarihinde 100.280,00 TL icra borcunu ödeyip kapattığını, davalı bankanın talep ettiği 196,941,00 EURO’nun ödenmiş olmasına rağmen, davalı banka tarafından aradan geçen 1,5 yıl sonra müvekkili aleyhine icra takibi başlatıldığını, müvekkilinin 16.12.2014 tarihinde ödediği 100.280,00 TL’nin işleyecek avans faizi ile birlikte istirdadına karar verilmesi talep ve dava etmiştir. Davalı vekili savunmasında özetle; müvekkili bankanın İkitelli Şubesi ile davacı kredi borçlusu arasında Genel Kredi Sözleşmesi imzalandığını ve diğer keşideci ve aval verenlerin sözleşmeyi imzaladıklarını, işbu sözleşmenin teminatı olarak davacı firmanın …- … – … – … – … ve … plakalı taşıtları üzerinde rehin tesis edildiğini, müvekkili banka personeli tarafından , kredinin anapara borcunun 31.07.2013 tarihinde bildirildiğini ve bildirilen meblağın o gün ödenmesi gereken borç miktarı olduğunu, bu nedenle kredinin diğer ferileri dahil edilmeden bildirimde bulunulduğunu, müvekkili banka personelinin poliçelerin iptal edilmesi yönünde sigorta şirketleriyle irtibata geçileceğini bildirdiğini ve buradan kesin olarak poliçelerin iptali yönünde bir taahhüt çıkarılmasının yersiz olduğunu, kaldı ki kredinin sonlandırılması ve teminatların fekkinin müvekkili bankanın ilgili birimlerinin vereceği onaya tabı olduğunu, Genel Kredi Sözleşmenin 18. Md. teminatların bankanın her türlü alacaklarına karşılık teşkil edeceği hükmüne havi olduğunu, davacı şirketin vermiş olduğu taşıt rehinlerinin hem davacı ve hem de grup şirketlerin doğmuş ve doğacak kredi borçlarının teminatını teşkil ettiğini, Genel Kredi Sözleşmesinin 20 maddesinin tesis edilen teminatların rizikolara karşı sigorta ettirileceğini düzenlediğini, tramer kayıtlarına göre rehinli araçların sigortalarının davacı tarafından yapılmadığının ortaya çıkacağını , kasko poliçesi primlerinin ödenmesi nedeniyle son iki adet kredi taksiti için yatırılan paranın büyük bir kısmının prim borcuna mahsup edildiği için, kalan kredi borcundan dolayı açığa düşüldüğünü savunarak, davanın reddine karar verilmesi talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; “…tarafların iddia ve savunmaları, detaylı, gerekçeli, dosya kapsamı ile uyumlu olan ve bu nedenle de itibar edilen bilirkişi raporu uyarınca; davacı ile davalı arasında genel kredi sözleşmesi aktedildiği, kullanılan taşıt kredisi nedeniyle davacı araçları üzerine rehin konulduğu ve araç kaskolarının davalı tarafça yapıldığı taraflar arasında tartışmasızdır. Uyuşmazlık konusu olan husus davacının iş bu kredi sözleşmesine ait borcunu kapatıp kapatmadığı, kapatmaması halinde davalıya borcu olup olmadığı veya kapatılması halinde davalıya fazladan ödeme yapıp yapmadığı ile ilgilidir. Davacı tarafça dava dilekçesi ile birlikte sunulan ve davalı tarafından da reddedilmeyen mail yazışmaları incelendiğinde 23 Temmuz 2013te açıkça 196,941,00 Euronun toplam kapama tutarı olduğu, ödeme yapıldıktan sonra poliçe iptalleri için sigorta şirketleri ile irtibata geçileceği belirtilmiş, aynı hususun 31 Temmuz 2013 tarihli mailde tekrarlandığı görülmüştür. Bu tutarın da 31 Temmuz 2013 itibariyle sunulan ödeme dekontuyla davalıya ödendiği anlaşılmıştır. Davalı tarafça her ne kadar cevap dilekçesi ile şube personelinin krediyi kapatma yetkisi bulunmadığı mail cevabının kredinin kapatıldığını göstermeyeceği belirtilmişse de aynı zamanda basiretli tacir olan davalı bankanın “kredi kapama tutarı” adı altında müşterisine bildirdiği miktarın kendisini de bağlaması gerekir ki şube personeline verdiği yetki kapsamı da kendi iç ilişkisi olarak değerlendirilmiştir. Bu sebeple davalı tarafından kapama tutarı ve kapatma işlemlerinin başlayacağı bildirilen krediye ilişkin davacının bilgisi dışında sözleşme devam eder gibi rehinli araçlar üzerine kasko poliçeleri yapılıp davacının bilgisi dışında borçlandırılması ve bu hususun da davacıya bildirilmemesi karşısında davacının istirdat talebinde haklı olduğunun kabulü ile 100.280,00 TL’nin 16/12/2014 tarihinden itibaren işleyecek avans (ticari) faizi ile davalıdan alınarak, davacıya verilmesine dair…” gerekçesiyle, davanın kabulüne karar verilmiştir. Bu karara karşı, davalı vekilince istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davalı vekili, istinaf başvuru dilekçesinde özetle; davacı tarafın genel kredi sözleşmesi imzaladığını, sözleşme gereğince kredinin teminatı olarak banka lehine davacı adına kayıtlı araçların rehin olarak verildiğini, sözleşmenin 18.maddesinde teminatların bankanın her türlü alacakları için karşılık teşkil edeceğinin düzenlendiğini, kredi işlemlerinden alınan rehinlerin kredi ve tüm ferilerine teminat teşkil ettiğini, davacı tarafın kendisine bildirilen tüm borcu süresi içinde yatırdığına dair iddiasının asılsız olduğunu, borç bakiyesinin yatırdığı yönünde olsa da süresi içinde ödeme yapmamış olduğunun göz ardı edildiğini, bilirkişi raporunda da son ödemenin gecikmeli olarak yatırıldığının ortaya konulduğunu, müvekkili bankanın teminatında bulunan rehinli araçları tamamen bertaraf edilmesini önlemek amacıyla sigorta ettirme hakkına sahip olduğunu, sözleşmenin 20.maddesi gereğince tüm prim ve masrafı ödeyeceğini beyan ve taahhüt ettiğini, sigorta işleminden öncelikle teminat elde eden davacı tarafın sözleşme hükmüne aykırı olarak rızası aranması yönündeki yorumda bulunulmasının hatalı olduğunu iddia ederek, kararın kaldırılmasını ve davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, icra tehdidi altında ödenen bedelin İİK’nın 72. maddesi uyarınca istirdadı istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda davanın kabulüne karar verilmiş; bu karara karşı, davalı vekilince, yasal süresi içinde istinaf başvurusunda bulunulmuştur. İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, ileri sürülmüş olan istinaf nedenleriyle ve kamu düzeni yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. Taraflar arasında, genel kredi sözleşmesinin varlığı, krediye istinaden davacı şirkete ait araçlar üzerine rehin hakkının uygulanması, araç sigortalarının yapılmış olması konularında herhangi bir uyuşmazlık mevcut değildir. Uyuşmazlık, davacı ödemesi sonrasında , davalının rehin konusu araçlar için yapmış olduğu sigorta poliçelerine istinaden davacıdan alacaklı olup olmadığı, takip konusu alacak hakkının bulunup bulunmadığı ve kararın usul ve yasaya uygun olup olmadığına ilişkindir. Dosya kapsamından, davacı şirket ile davalı banka arasında kredi sözleşmesinin düzenlendiği, davacı şirkete ait araçlar üzerine bankanın rehin hakkının uygulandığı, dava dışı sigorta şirketleri ile sigorta poliçeleri düzenlendiği, poliçelerde dain-i mürtehin olarak davalı bankanın yer aldığı, davacı şirket ve davalı banka şube müdürü arasında mail yazışmalarının gerçekleştirildiği, 2013 yılında gerçekleştirilen maillerden, 17 Nisan 2013 tarihinde bankanın İkitelli Şube Müdürlüğü tarafından gönderilen mailde, limit çalışması ilişkin bilgilendirmede bulunulduğu, 23 Temmuz 2013 tarihli mailde, toplam kapama tutarının 196.941,00 EURO olduğu, kapama yapıldıktan sonra poliçe iptallerinin gerçekleştirilmesi için sigorta şirketleri ile irtibata geçileceğinin belirtildiği, 31 Temmuz 2013 tarihli mailde taksit ile alakalı 4.385,37 EURO borcun bulunduğu toplam kapama tutarının 196.941,00 EURO olduğunun belirtildiği, 31 Temmuz 2013 tarihli cevabı mailde ise toplam 196.941,00 EURO tutarın Garanti Bankası İmes Şubesinden gün içi valör gönderildiği, akabinde iletilecek yazılı talimat doğrultusunda, mevcut kredinin kapatılması, krediye ilişkin olarak tanzim edilen poliçelerin ivedilikle iptal edilerek haksız ve yersiz olarak hesaptan tahsil edilen prim taksidinin belirtilen banka hesabına gönderilmesi, araçlar üzerinde bulunan yazıların genel kredi sözleşmesi çerçevesinde eski ortaklığın ve şirket ortaklarının kefaletlerinin kaldırılması hususunun belirtildiği, 31.07.2013 tarihinde davacı şirket hesabından davalı bankaya 196.941,00 EURO bedelin ödenmiş olduğu, buna ilişkin Garanti Bankası İmes Şubesine ait dekontun ibraz edildiği, 12 Ağustos 2013 tarihinde banka şube müdürü tarafından yazılan mailde, firmanın risk kapaması ile ilgili işlemlerin yapıldığı, firmanın halen banka nezdinde Ulusoy Grubuna dahil olduğu için ilgili birimlerde işlem ile alakalı uygunlukların alındığı, bu noktada firmanın zarara sokabilecek herhangi bir durum olmadığı gibi konuya hassasiyet gösterildiğinin belirtildiği, 20 Ağustos 2013 tarihinde davacı şirket tarafından davalı banka ve İkitelli Şubesine Kadıköy … Noterliğinde düzenlenen ihtarnamenin keşide edildiği, ihtarnamede, davacı vekilinin müvekkili şirketi İkitelli şubesinden kullandığı ve ödeme ile sona eren kredi ilişkisine binaen e-mail yoluyla yapılan yazışmalara ya cevap ya da gerçek bir cevap yerine geçiştirmeye yönelik cevaplar verildiği, bu sebeplerle Temmuz 2013 ten beri yapılan yazışma ve taleplerinin tekrarı olmakla birlikte tekraren taleplerini bildirdiklerini, müvekkili şirketin kullandığı taşıt ve varsa diğer kredilerin kapatılması için 31.07.2013 tarihli 196.941,00 EURO’luk ödeme sebebiyle kredilerin kapatılmasının kapanan krediler nedeniyle müvekkili eski ortaklarının ve yeni ortaklarının kefaletlerinin sona erdiği, buna ilişkin yazının taraflarına verilmesine, şubenin müvekkiline ait araçlar için tanzim ettiği bildirilen bilinebildiği kadarıyla araç ve sigorta poliçelerinin müvekkilinin bilgisi dışında yapıldığı gibi poliçelerin müvekkiline teslim edilmediği, banka şubesinin acente sıfatıyla müvekkili bilgisi dışında yapılan poliçelerle ilgili olarak poliçelerin iptalini talep ettiklerini, şirket araçları üzerindeki banka rehinlerini ivedilikle kaldırılması için gerekli işlemlerin yapılmasının ihtar edildiği, davacı bankanın 03.11.2014 tarihli Bakırköy … Noterliğinde düzenlenen ihtarname ile toplam borç tutarı olan 81.135,71 TL (29.212,31 EURO) borcun ödenmesinin talep edildiği, davalı banka tarafından İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasında davacı şirket hakkında 05.12.2014 tarihinde 84.570,00 TL asıl alacak, 690,07 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 85.260,07 TL alacağın tahsili amacıyla kambiyo senetlerine özgü haciz yoluyla takip başlattığı, takibe konu olan bononun 08.03.2011 tanzim tarihli 10.11.2014 ödeme gününü ve 13.500.000.00TL bedelli bono olduğu, bononun keşidesinin davacı şirket, aval verenlerin ise dava dışı şirketler olduğu, davalı banka tarafından İstanbul 8. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2014/820 Deşik İş sayılı dosyasında 04.12.2014 tarihinde bono ile ilgili olarak takibe konu edilen 84.570,00 TL alacak için ihtiyati haciz kararı alınmış olduğu ve devamında takip başlattığı, davacı şirket tarafından icra takip dosyasına 15.112.2014 tarihinde … Bankasının İmes Şubesindeki hesaptan 100.280,00 TL bedeli ödediği, dekontu icra dosyasına ibraz ettiği ve davacının icra takibi neticesinde borçlu olmadığı bedeli ödemiş olduğu iddiası ile İİK 72.maddesi gereğince 1 sene içerisinde iş bu istirdat davasını açmış olduğu anlaşılmıştır. 12.02.2019 tarihli bilirkişi raporunda; davacının davalı bankadan DEK-Dövize endeksli taksitli ticari kredi kullandığı, bu hususun tartışmasız olduğu, bankaların teminat olarak üzerinde rehin tesis ettikleri menkulleri (otomobil ve diğer ticari araç), gayrimenkul ve işletme rehni vesaire gibi maddi teminatları her türlü rizikoya karşı sigorta yaptırmakla yükümlü oldukları, somut olaya dönüldüğünde, davalı bankaca GKS’nin 20/1 ve 20/13 m. uyarınca rehinli ticari araçları sigorta yaptırılmakla yükümlü olduğu, sigorta poliçelerinin ait oldukları dönem (18.07.2015-18.07.2014) nazara alındığında, bu dönem içinde kredi borcunun devam ettiğinin tespit edildiği, bir başka deyişle kredi borcu devam ettiği süre içinde davalı bankanın rehinli araçları sigorta yaptırmak mecburiyetinde olduğu, davacının delilleri tetkik edildiğinde, davalı bankanın İkitelli Şubesi personeli ile elektronik posta marifetiyle yapılan 23.07.2013 tarihli yazışmada, davalı banka bildirimine göre, kredinin toplam kapatma tutarının 196.941,00 EURO olduğu ve kredinin kapatılması halinde, ilgli sigorta şirketleri nezdinde poliçe iptalleri için irtibata geçileceği belirtildiği, (2 no.lu delil); 31.03.2013 tarihli elektronik posta yazışmasında ise, davacının 31.07.2013 günü 196.941,00 EURO tutarında para gönderdiğini ve kredinin kapatılmasını talep ettiği görüldüğü, (4 no.lu delil), Ancak, 23.07.2013 tarihinde kredi borcunun 196.941,00 EURO üzerinden kapatılabileceği her ne kadar davalı bankaca bildirilmiş ise de, davacı tarafından bahse konu ödemenin 8 gün sonra gerçekleştirildiği, davalı bankanın 23.07.2013 günü kapatma meblağı olarak yaptığı bildirimin münhasıran o güne ilişkin olduğu, yani 23.07.2013 gününü bağladığı, davacı şirketin 31.07.2013 tarihinde krediyi fillen kapatma girişiminde bulunmuş olmasının kredinin 23.07.2013 günü deklere edilen meblağ üzerinden kapatıldığı anlamına gelmeyeceği, çünkü, bir an için sigorta prim borcunun olmadığı düşünülse bile kredinin daha 8 günlük faiz ve fer’ilerinden dolayı borç bulunduğu, sigorta prim borcunun ödendiğine ilişkin davacı yanca sunulan somut bir delilde bulunmadığına göre, davacının hem 8 günlük kar payı ve fer’ileri ile birlikte sigorta prim borcundan sorumlu olduğu kanaatine varıldığı, İcra takibine konu edilen alacağın davacının yaptığı ödemenin bir kısmının sigorta prim borcuna mahsup edilmiş olması nedeniyle, bakiye kredi borcu ve kur farkına dayandığı, davalı bankanın, davacının yapmış olduğu 100.280,00 TL ödemesini mahsubu sonucunda 1.974,63 TL’yi iadesi gerektiği belirtilmiştir. Davacı vekili bilirkişi raporuna itiraz ederek, bilirkişiler tarafından tespiti gereken hususun davalı bankanın kapama tutarı olarak bildirdiği miktarı ödediğinde bakiye borcunun kalıp kalmayacağı ve icra takibine konu 84.570,00 TL alacak olarak talep haklarının olup olmadığından ibaret olduğunu, bankanın iptal edilmesi gerekir iken iptal etmeyerek 1 yıllık poliçe prim bedellerini müvekkilinden kredilerin kapatılmasından 1,5 yıl sonra icrai işlemle tahsil girişiminde bulunduğunu belirterek davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir. 16.05.2019 tarihli ek bilirkişi raporunda; davacının kök rapora karşı beyanlarının bir kez daha değerlendirildiği, ancak kök raporda revizyon yapılmasını gerektiren yeni bir delil sunulmadığı gibi, mevcut delillere göre de takdir mahkemeye ait olmak üzere kök raporda bir değişikliğin yapılamadığı belirtilmiştir. Davacı vekili tarafından ek rapora da itiraz edilerek, yeni bir heyetten rapor alınması talep edilmiştir. 02.01.2020 tarihli bilirkişi heyet raporunda; davalı banka tarafından dava dışı asıl borçluya 36 ay vadeli aylık taksit tutarı 15.548.21 EURO olan 489.888,42 EURO kredi kullandırıldığı, ödeme planı incelendiğinde en son ödenen 09.07.2013 tarihli 23.taksit sonrası kalan anapara tutarı 191.897.93 EURO olduğu, davacının kapatma talebinin 19.07.2013 olup havale gönderim tarihinin 31.07.2013 olduğu, ve iş bu tarihte gecikme faizi ile birlikte 196.941.00 EURO havale gönderildiği, ancak davalı bankanın hesapları kapatmadığı 16 ve 18 Temmuz 2013 tarihlerinde poliçeler düzenleyerek yıllar itibarı ile bu poliçeleri ve taksitleri tahsil ettiği hesap ekstresinden görüldüğü, dosya kapsamında yapılan inceleme sonucunda mevcut evraklara göre davalı tarafından davacının bilgisi dışında kasko poliçeleri yapıldığı, aracın mülkiyetine sahip olan davacı bilgisi dışında borçlandırıldığı, bu konuda dosya içerisinde davalının yetkilisi olan kişi ile yapmış olduğu mail yazışmalarında bu hususlar davacı tarafından dile getirildiği, kaldı ki davacı mülkiyetine sahip olduğu araçlar için kasko poliçeleri düzenlemiş olsa idi davalının yapmış olduğu poliçelerder daha uygun fiyatlara göre poliçe yapıp yapmayacağı hususu da tartışmalı olduğu, davalı tarafından davacıya aydınlatma yükümlülüğü kapsamında bilgilendirme yapıldığını ispat etmesi gerektiği, dosya kapsamında buna ilişkin bir bilgi ve belge bulunmadığından yine davacı tarafından kanunda öngörülen 14 günlük iptal sürelerini de kullandığından poliçesinin primsiz iptali talebinin yerinde olduğu, davacının istirdat talebinin yerinde olduğu belirtilmiştir. Bilirkişi raporu dosya kapsamına uygun yeterli ve gerekçelidir. Mahkemece, yukarıda yer verilen gerekçelere istinaden davanın kabulüne karar vermiştir. İİK’nın 72/7. maddesi uyarınca takibe itiraz etmemiş veya itirazının kaldırılmış olması yüzünden borçlu olmadığı bir parayı tamamen ödemek mecburiyetinde kalan şahıs, ödediği tarihten itibaren bir sene içinde, umumi hükümler dairesinde mahkemeye başvurarak paranın geriye alınmasını isteyebilir. Somut olayda, davacı şirket tarafından davalı banka yetkilisi ile gerçekleştirilen yazışmalar neticesinde banka borcunun tamamı ödenmiş olmasına rağmen davalı banka tarafından sonraki aşamada kredilerden dolayı rehin konulan davacı şirketin araçları için kredi sözleşmesi kapsamında sigorta poliçeleri düzenlendiği, davacı şirketin talebi ve bildirimi neticesinde poliçelerin yasa gereğince teminatsız iptal şartı mevcut iken bu şartın yerine getirilmemiş olduğu, davalı banka tarafından davacı hakkında davacının ödemekle mükellef olduğu borcunun bulunmamasına rağmen icra takibi başlatıldığı , davacı şirket tarafından takip konusu bedelin icra dosyasına ödendiği anlaşılmış olduğundan ödenen bedelin istirdadına dair verilen hükümde bir isabetsizlik görülmemiştir. Açıklanan nedenlerle, HMK’nın 353/ 1.b.1 maddesi gereğince dosya üzerinden yapılan istinaf incelemesi sonucunda, davalı vekilinin vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca, davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, 2-Davalı tarafından yatırılan istinaf başvuru ve peşin karar harçlarının Hazineye gelir kaydına; bakiye 5.137,13 TL istinaf karar harcının davalıdan tahsiline,3-Davalı tarafından yapılan kanun yolu giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,4-Gerekçeli kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine,5-Dosyanın, kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair; HMK’nın 353/1.b.1 maddesi uyarınca dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, oybirliğiyle ve kesin olarak karar verildi. 20.06.2023
KANUN YOLU: HMK’nın 362/1.a maddesi uyarınca, dava konusunun değerine göre karar kesindir.