Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2020/1358 E. 2021/371 K. 25.03.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/1358
KARAR NO : 2021/371
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 19/12/2019
NUMARASI: 2017/265 E. – 2019/1018 K.
DAVANIN KONUSU: Alacak (Ticari Nitelikteki İnanç Sözleşmesinden Kaynaklanan)
Taraflar arasında görülen alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik verilen hükme karşı davacı tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dairemize gönderilmiş dosya içerisindeki tüm belgeler okunup, incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalıların müvekkili şirketin sahibi ve yetkilisi olan … güvenini kazanarak kendilerini sanat erbabı olarak tanıttıklarını, şirket sahibi … da buna güvenerek davalı …’a davacı şirketin %45 hissesini verdiğini, ayrıca davalıya olan güveni nedeniyle şahsi hesabından şirkete leasing sözleşmesiyle 406.095,82 USD değerinde özel kuyumculuk ve işleme makinaları alarak yatırım yaptığını, tüm ödemelerin şirket yetkilisi … tarafından yapıldığını, dava konusu 15 kilo 24 ayar külçe altın da şirket yetkilisince davalıya teslim edildiğini, şirketin bulunduğu dairedeki döşeme ve dekorasyon işlemleri için şirket yetkilisinin önemli miktarda harcama yaptığını, müvekkili şirketten 15 kg külçe altın ile 150.000 USD değerinde pırlanta taş, 10.000,00 USD değerinde siyah pırlanta, 90.000 USD değerinde çeşitli kıymetli taş ve 15.000,00 USD değerinde üç adet elmas taşın davalılarca teslim alındığını, davalıların hesap vermemeleri üzerine şirket yetkilisi … 06.08.2015 tarihinde şirkete gelerek stok sayımı yapılarak davalıların hesap vermesini istediğini, davalı …’ın şirket yetkilisinin hazır olanların yanında şirket kayıtlarında bulunan 15 kg. külçe altın ile 150.000,00 USD değerinde pırlanta taş, 10.000,00 USD değerinde siyah pırlanta, 90.000,00 USD değerinde çeşitli kıymetli taş ve 15.000,00 USD değerinde üç adet elmas taşı … teslim aldığını ikrar etmesine rağmen 9 kilo 550 gram külçe altının nerede kullanıldığını açıklayamadığını, altınların ile değerli taş ve paraların şirkette bulunmadığının tutanak imzacıları huzurunda beyan ettiğini, yapılan görüşmede davalının 2 kg. altını ve bir kısım değerli taşları özel borçlarını ödemek üzere kullandığını, 3-4 kg. altını İsviçre’de özel ilişkisi olduğunu beyan ettiği davalı … ile beraber harcadığını, …’ın özel ilişkilerini kullanarak kendisini bu işleri yapmaya teşvik ettiğini, kalan altın ve taşları ne şekilde harcadığını hatırlamadığını beyan ettiğini, 07.08.2015 tarihinde şirkette tutulan tutanakta ise şirket çalışanı …’nun davalıların iş ve şirketle olan ilişkileri hakkında bilgi verdiklerini, beyana göre davalının sürekli şekilde altın bozdurarak döviz aldığını, davalıların eylemleri nedeniyle müvekkilince suç duyurusunda bulunulduğunu ve tazminat davaları açıldığını, davalı ortağın şirketin tasfiyesini sağlamak amacıyla İstanbul 16. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2016/58 Esas sayılı dosyasıyla dava açtığını, bu durumda müvekkilince şirkete teslim edilen 9,550 Kğ.altının davalıların uhdesinde olduğunu ileri sürerek, 1 kilogram 24 ayar kütçe altının davalılardan müştereken ve müteselsilen, 1 kilo 24 ayar külçe altının tahsil tarihindeki karşılığı olarak 144.742,00 TL’nin davalılardan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalılar vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın yetkisiz ve görevsiz mahkemede açıldığını, taraflar arasında ortaklığın giderilmesine dair davaların bulunduğunu, davanın davalı … yönünden İstanbul 16. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2016/58 Esas sayılı dosyası, davalı … yönünden İstanbul 26.İş Mahkemesinin 2017/130 Esas sayılı dosyası ile birleştirilmesi gerektiğini, zaman aşımı ve husumet itirazlarının bulunduğunu, …’ın altın ve değerli taş ile özel tasarım mücevher ve sanat objesi üreten sadekar olduğunu, …’ın mücevher tasarımcısı ve gemolog olduğunu, müvekkilinin hak ettiği ve vaadedilen işçilik ücretlerinin ödenmediğini, … ait 80’den fazla mücevherin … tarafından konsinye olarak satılmak üzere irsaliye ile davacıya ait … şirketine sevk edildiğini ve mücevherlerin davacı tarafından satılmaya başlandığını, ancak davacının bu ticari ilişkinin ilk satışından itibaren bir kez ödemede bulunduğunu, devam eden satışlardan ödeme yapmaktan kaçındığını, müvekkilinin alacağını istemesi üzerine şirket yetkilisinin 06.08.2015 günü yedi kişiyle şirkete gelerek müvekkili …’ı darp ederek şirkete ait 350 adet mamul, 150 adet yarı mamul, işlenmemiş şirket sermayesi altın ve değerli taş ile 80’den fazla mamul, mücevher, obje, mücevher kalıbı ve ekipmanına el koyduğunu, müvekkilinin şikayeti üzerine İstanbul 58.Asliye Ceza Mahkemesinde kamu davası açıldığını, şirket yetkilisinin çok sayıda mücevheri kendi mağazasıyla başka yerlerde satışa sunduğunu, şirket yetkilisi tarafından müvekkili hakkında, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının 2015/104964 Esas sayılı dosyasında suç duyurusunda bulunulduğunu, savcılıkça kovuşturma yapılmasına yer olmadığına karar verildiğini, müvekkilinin ürünlerini alan şirket yetkilisinin ödemeden kaçınması nedeniyle takas haklarının bulunduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI ÖZETİ İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; “… Taraflarca gösterilen deliller toplanmış, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 2015/99533 ve 2016/36753 soruşturma sayılı dosyaları celbedilmiş, İstanbul 58. Asliye Ceza Mahkesmesi’nin 2015/716 Esas sayılı dosyasının uyap üzerinden celbedilmiş, İstanbul 16. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2016/58 esas sayılı dosyası uyap üzerinden celbedilmiş, İstanbul 12. AĞCM’nin 2019/286 Esas sayılı dosyasının bir örneği Uyap üzerinden celbedilmiş, incelenmesinde İstanbul 58. ASCM’nin 2018/68 Esas sayılı dosyasından verilen görevsizlik kararı üzerine yargılamaya devam edildiği, tensibinin yapıldığı, duruşmasının 19.09.2019 tarihine bırakıldığı, İstanbul 12. AĞCM’nin 2019/286 Esas sayılı dosyasında yargılamanın tehdit suçuna yönelik olduğu eldeki dava dosyasını doğrudan etkiler mahiyette bulunmadığı anlaşıldığından, bekletici mesele yapılmamasına karar verilmiş, davacı vekilinin delil listesinin Ek 66 ve Ek 67 numarasında bulunan 06.08.2015 ve 07.08.2015 tarihli davalıların imzasını içermeyen tutanak asılları kasaya alınmış, tutanak tanıkları … ve … adına tanık olarak dinlenilmiştir. Davacı tanığı Tanık …: ‘Bana göstermiş olduğunuz (06.08.2015 tarihli tutanak altındaki) imza benimdir, ben … Ticaret Şirketi’nde tutanak tarihinde çalışandım, hala orada çalışıyorum, bu şirket de …a aittir, … Şirketi de … ortak olduğu bir şirkettir, tutanak günü … ile birlikte … Şirketi’nin atölyesinin bulunduğu Nuruosmaniye semtine gittik, orada benim haricimde 3-4 kişi daha vardı, …, … ve … isimli kişiler de vardı, … çalışanı, … … Güvenlik isimli şirketinin çalışanı, … ise … çalışanı idi, …. o gün orada olup olmadığı hatırlamıyorum, orada eksik altın ve mücevharat ve taşların bulunup bulunmadığının tespiti için sayım yapıldı, … de orada idi, sayım sonrasında altınlarda ve taşlarda eksiklik çıktı, … çıkan eksik altın ve taşları çocuğunun okul taksidi ve kendi şahsi özel borçları için kullandığını kabul etti, hatta borç benim borcum bir evim var satıp ödeyeceğim dedi, … ile ilgili herhangi bir şey söylemedi, eksik çıkan altınları ve taşları … ile birlikte harcadığına dair bir cümle kurmadı, tutanağı kimi hazırladığını hatırlayamıyorum, ben altına imza attım, tutanağı imzalamadan önce okuduğumu hatırlıyorum. Ben … ayrı bir odaya girerek konuştuklarını gördüm ancak odadan çıktıktan sonra bana az evvel tutanaktan okuduğunuz … atfedilen sözlerin Fatma Hanım ile ilgili kısmını … söylediğini duymadım, böyle bir şeyi hatırlamıyorum, ben olay günü gerçekleşen hadiseler ile ilgili sadece yukarıda anlattığım hususları hatırlıyorum.’ şeklinde beyanda bulunmuştur. Davacı tanığı Tanık …: ‘Bana göstermiş olduğunuz (06.08.2015 ve 07.08.2015 tarihli tutanak altındaki) imzalar bana aittir, ben tutanakların tanzim edildiği tarihte … firmasında çalışıyordum, bu firmadan ayrılalı 3-4 yıl kadar oldu, zaten birkaç ay kadar çalıştım, şuanda çalıştığım firmanın taraflarla herhangi bir ilgisi yoktur, 06/08/2015 tarihinde … firmasına ait atölyede … ile çalışırken … ile …, … … atölyeye geldiler, … sayım yapılmasını istedi, ben … ve … atölyede bulunan altın, para ve taşların sayımını yaptık, sayım sonrası yüklü miktarda 9-10 kg kadar altın eksik çıktı, yine miktarını hatırlayamadığım taş ve para eksiği de çıktı, … eksiği kabul ettiğini, eksik çıkan altın ve taşları kendisinin kullandığını söyledi, bunu çok net hatırlıyorum, ama eksik çıkan altın, taş ve paraları … ile birlikte harcadığına dair bir şey söylemedi, böyle bir şey hatırlamıyorum, sayım sonrasında … ile … ayrı bir odaya gidip konuştuklarını da hatırlıyorum, çıktıktan sonra da … ben borcumu kabul ediyorum, ödeyeceğim gibi cümleler söyledi, tutanağı kimi yazdığını hatırlamıyorum, tutanağı imzalamadan önce okudum, ancak tutanağın … ile ilgili bölümlerini daha doğrusu … o gün orada böyle şeyler söylediğini hatırlamıyorum. Az evvel söylediğim gibi sayım sırasında orada … ve ben vardık, başka kimse yoktu, sayım bütün gün sürdü, o sırada bu saydığım isimlerden içeri girip çıkanlar oldu, … üzerinde herhangi bir baskı olduğunu hatırlamıyorum, zaten sayımı bana ve … kendisi yaptırdı. Tutanak günü (07/08/2015 tarihli) … ile birlikte atölyede çalışıyorduk, … çalışan usta idi, biz çalışırken … geldi, … sohbet esnasında … kendisine zaman zaman altın bozdurduklarını söyledi, yine bir yurt dışı seyahati öncesinde … ve … kendisinden altın bozdurmasını istediklerini kendisinin de bozdurup götürüp parasını onlara verdiklerini, bazen altın bozdurup döviz aldırdıklarını, … ve … sevgili gibi davrandığını anlattı, sonrasında …. bunları tutanağa geçmek istedi, o sırada orada …, ben ve … vardı, yalnız yukarıda anlattığım gibi bütün bu konuşmalar sohbet sırasında oldu, bir önceki gün yaşanan olaylardan sonra … bunları … kendi isteği ile anlattı, …Bey de duyduklarını tutanağa geçmek istedi biz de imzaladık. Ben çalıştığım birkaç aylık süre içerisinde … anlattığı türden şeyleri bizzat görmedim, ben … birkaç ay çalıştım ancak … daha önce 9 yıl çalıştım ve bu süre içerisinde … Hanım’ı ve … misafir olarak gelip gitmelerinden ötürü defalarca gördüm, ancak çalıştığım süre zarfi içerisinde … firmasına … Hanım’ın geldiğini hiç görmedim.’ şeklinde beyanda bulunmuştur. Davacının iddiası ve tüm dosya kapsamına göre, ön inceleme duruşmasında tespit edilen uyuşmazlıkların halli, tarafların ticari defter ve kayıtlarında ne şekilde gözüktüğünün tespiti için tarafların 2014 ve devamı yıllarına ait Ticari Defter ve belgeleri ile dosya üzerinde üç kişilik mali bilirkişi heyeti marifetiyle bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır. SMMM …, SMMM … ve SMMM … tarafından tanzim edilen ve 20/05/2019 teslim tarihli bilirkişi raporunda özetle; davacı tarafça ibraz edilen yasal defterlerin (HMK md. 222) uyarınca davacı lehine delil niteliğinin bulunduğu, dava konusu altınların davacı şirket müdürü … tarafından teslim alındığına dair vesaikin sunulu olduğu, işbu vesaik sonrasında davalılara ürünlerin teslimine ilişkin vesaikin bulunmadığı, diğer taraftan davalı …’ın ürünleri üretimde kullanmak üzere aldığına dair beyanlarının olduğu ancak aynı ifadede ürünlerin üretimde kullanıldığına dair beyanlarının olduğu, davalı tarafın beyanlarında davacı şirkete herhangi bir borcunun bulunmadığını beyan etmiş olduğu, yine dosya kapsamında ki beyanlardan anlaşıldığı üzere davalı …’ın davacı şirketin feshi için dava açmış olduğu, davacı şirketin de davalı …’ın ortaklıktan çıkması için aynı davada karşı dava açmış olduğu, dosya kapsamında bulunan ceza dosyasında davacı şirket müdürünün ve tutanaklarda imzalan bulunan … ve … Asliye Ceza Mahkemelerinde yargılandığı, yargılamanın CMK 223/8 uyarınca durdurulmasına karar verildiği, davacı tarafça ibraz edilen defterlerde davalıların borçlu olduklarına dair herhangi bir kaydın bulunmadığı, yine dava konusu kaybolan altınların kaybolduğuna dair de davacı ticari defterlerinde herhangi bir kaydın bulunmadığı, tüm bu hususlar dikkate alındığında tarafların iddialarının soyut olarak kaldığı, Davacı şirketin delil olarak sunduğu tutanaklarla ilgili davalıların kabullerinin olmadığı gibi tutanak tarihindeki olan olaylar ile ilgili yargılmaların yapılmış olduğu, davacı şirketin işbu davada konu ettiği alacak ile ilgili kendi yasal defterlerinde dahi herhangi bir (davalılar aleyhine) kaydın olmadığı dikkate alındığında dava konusu alacağın ispatlamadığının kabulünün gerekeceği görüş ve kanaati bildirilmiştir.İddia, dosya içeriği deliller ve alınan bilirkişi raporuna göre; davacı tarafça dava dilekçesine konu altınların, davacı ile davalı … arasındaki ortaklık ilişkisi kapsamında bu davalıya teslim ediliği, davalıların, Ümit’e tevdii edilen altınların 9,5 kg lık kısmını ortak hareket ederek zimmetlerine geçirdikleri iddiası ile şimdilik 1 kg külçe altının değerinin davalılardan tahsilini talep ettiği, davacı tarafından davalılar güveni kötüye kullanma suçu kapsamında herhangi bir şikayet bulunmadığı, bu kapsamda yürütülen bir soruşturmanın da mevcut olmadığı, dosyada celbedilen soruşturma dosyaları ile ceza davasının da hakaret, tehdit, yaralama gibi suçlar kapsamında yürütülen soruşturmalar oldukları, davacı şirlket yetkili … dava konusu altınları üretimde kullanmak üzere dava dışı bir firmadan satın ve teslim aldığını ispat ettiği, buna karşılık bu altınların tamamının davalı …’e teslim ediliğinin ve davalıların bu altınları haksız olarak kullandıklarının ispat olunamadığı, 06/08/2015 ve 07/08/2015 tarihli tutanaklarda davalıların imzasının bulunmadığı, kaldı ki tutanak altında imzası bulunan tanıklardan … hakkında davalı …’e karşı eylemlerinden ötürü yürüyen ceza davası bulunduğu, tutanakların tek başına davalılara atfedilen eylemleri ispata yeterli olmayacakları, bu haliyle davacının davasını ispat edemediği anlaşılmakla davanın reddine dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.” gerekçesiyle, davanın reddine, karar vermiştir.Bu karara karşı, davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; önceki beyanlarını tekrarlamış ve bilirkişi raporuna yönelik itirazlarının değerlendirilmeden verilen kararın hatalı olduğunu, mahkemece davacı tarafından davalılar hakkın güveni kötüye kullanma suçundan bir şikayet bulunmadığı ve bu kapsamda yürütülen bir soruşturma bulunmadığı belirtilmiş ise de bu hususun doğru olmadığını, 14.04.2018 tarihli dilekçeyle davalılar hakkında İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının 2015/99533 ve 2016/36753 Soruşturma sayılı dosyalarıyla şikayette bulunulduğunun bildirildiğini, kovuşturmaya yer olmadığına dair kararlara karşı yapılan itirazın reddedildiğini, kararlara karşı kanun yararına bozma yoluna başvurulduğunu, mahkemece istenilen dosyaların incelenmediğini, 01.06.2019 tarihli dilekçeyle Yargıtay 15.Ceza Dairesinin 2018/2628 Esas ve 2018/3001 Karar sayılı kararıyla dava açılmasına karar verildiğini ve soruşturmanın İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının 2018/101456 Soruşturma sayılı dosyasıyla devam ettiğinin bildirildiğini, mahkemece buna rağmen anılan dosyanın getirtilerek incelenmediğini, savcılıkça davalılar aleyhine İstanbul 54.Asliye Ceza Mahkemesinin 2020/62 Esas sayılı dosyasıyla hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma suçundan dava açıldığını, bu durumda mahkemenin gerekçesinin yerinde olmadığını; dosyadaki deliller ve soruşturma dosyalarından davalılara altınların teslim edildiği ve teslim alınan altınların davalılarca harcandığının ikrar edilmesine karşın davanın kanıtlanmadığının belirtilmesinin yerinde olmadığı, müvekkili aleyhine açılan ceza davasında da altınların eksiltilmesinin tahrik nedeni olarak kabul edildiğini belirterek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak, davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, davacı şirketin ortağı ve yetkilisi … tarafından sermaye olarak şirkete konulup davalı …’a teslim edilen altın, değerli taş vb. kuyumculuk emtiasının davalılarca zayi edilmesi nedeniyle tazminat istemine ilişkindir.İlk derece mahkemesince yazılı gerekçeyle iddia edilen altınların davalılara teslimi ve haksız kullanıldığının ispat edilmediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş; bu karara karşı, davacı vekili tarafından, yasal süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurmuştur.İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, istinaf başvuru nedenleriyle ve kamu düzenine aykırılık yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır.Dosya kapsamındaki delillerden, dava dışı … ile davalı …’ın şirket ortağı oldukları, dava dilekçesindeki iddialara göre, şirket ortağı … tarafından şirket sermayesinin karşılanarak üretimde kullanılacak araçların alındığı, üretimde kullanılmak üzere dava dilekçesinde yazılı olan altın ve değerli taşların davalı …’a teslim edildiği, 06.08.2015 tarihli tespite göre teslim edilen bir kısım altın ve değerli taşların üretimde kullanılmadığı gibi şirkette de bulunmadığı iddiasıyla alacak davası açıldığı görülmüştür. Davalı … şirketin tasfiyesi için İstanbul 16. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2016/58 Esas sayılı dosyasında dava açmış, diğer davalı da işçilik alacaklarının tahsili için şirket aleyhine İstanbul 26. İş Mahkemesinin 2017/130 Esas sayılı dosyasında dava açmıştır. Mahkemece, aralarında irtibat bulunmayan dosyaların birleştirilmesi talebi reddedilmiştir. Diğer yandan, dava dilekçesindeki anlatılan olaylarla ilgili olarak davalı … tarafından … aleyhine yaralama suçundan şikayetçi olmuş, İstanbul 58. Asliye Ceza Mahkemesinin 2018/68 Esas sayılı dosyasında kamu davası açılmıştır.
Davacı şirket tarafından emniyeti suiistimal suçundan İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığına suç duyurusunda bulunulmuş, Cumhuriyet Savcılığınca kovuşturma yapılmasına yer olmadığına karar verilmiş, karara yönelik itiraz İstanbul 2. Sulh Ceza Hakimliğinin 21.12.2017 tarih, 2017/6157 D. İş sayılı dosyasıyla reddedilmiştir. Bu karara karşı Yargıtay 15. Ceza Dairesinde kanun yararına bozma yoluna gidilmiş, anılan Dairece 26.04.2018 tarihli kararla İstanbul 2. Sulh Ceza Hakimliğinin 21.12.2017 tarihli kararı bozulmuştur. Müteakip işlemler ilgili Cumhuriyet Başsavcılığınca yapılarak her iki davalı hakkında hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma suçundan İstanbul 54. Asliye Ceza Mahkemesinin 2020/62 Esas sayılı dosyasında kamu davası açılmıştır.
İlk derece mahkemesince 19.12.2019 tarihinde karar verilmesinden önce Yargıtay 15. Ceza Dairesince Sulh Ceza Mahkemesi kararı bozulmuştur. Bu husus 03.06.2019 havale tarihli bilirkişi raporuna itiraz dilekçesinde davacı vekili tarafından mahkemeye bildirilmiştir. Davada ileri sürülen iddia kapsamında, dava dilekçesinde ileri sürülen şirkete ait altınların zayi edilmesi olayına ilişkin olarak davalılar hakkında İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığına yapılan şikayet sonucu, İstanbul 54. Asliye Ceza Mahkemesinin 2020/62 Esas sayılı dosyasında hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma suçundan kamu davası açıldığı anlaşılmaktadır. TBK’nın 74. maddesi uyarınca ceza mahkemesince yapılacak değerlendirme ve özellikle maddi olguya ilişkin tespitleri, hukuk hakimini bağlar. Bu nedenle mahkemece söz konusu İstanbul 54. Asliye Ceza Mahkemesinin 2020/62 Esas sayılı dosyasının kesinleşip kesinleşmediği tespit edilerek, kesinleşmedi ise bekletici sorun sayılarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, beklenmesi yönünde ara karar kurulmadan yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsiz olmuştur.Açıklanan nedenlerle, ceza mahkemesince kesin hükümle tespit edilecek maddi vakıalar TBK’nın 74. maddesi uyarınca hukuk hakimini bağlayacağından ve bu bağlamda ceza dava dosyası esasa etkili delil niteliğinde olduğundan, ilk derece mahkemesi kararının HMK’nın 353/1.a.6 maddesi uyarınca kaldırılmasına dair aşağıdaki karar verilmiştir.
KARAR : Yukarıda açıklanan gerekçelerle;1- HMK’nın 353/1.a.6. maddesi uyarınca, işin esasına dair istinaf nedenleri incelenmeksizin, ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının KALDIRILMASINA, 2-Yukarıdaki açıklamalar ışığında davanın yeniden görülmesi için dosyasının kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine, 3-Davacı tarafça yatırılan istinaf peşin karar harcının, talep halinde kendisine iadesine,4-Davacı tarafından yapılan kanun yolu giderlerinin, ilk derece mahkemesince, esas hükümle birlikte yargılama giderleri içinde değerlendirilmesine,5-Duruşma açılmadığından avukatlık ücreti tayinine yer olmadığına dair; HMK’nın 353/1.a. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda oy birliğiyle ve kesin olarak karar verildi.25.03.2021