Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2020/1353 E. 2023/1033 K. 08.06.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/1353
KARAR NO: 2023/1033
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 18/02/2020
NUMARASI: 2017/1122 E. – 2020/165 K.
DAVANIN KONUSU: Alacak (Bayilik Sözleşmesinden Kaynaklanan)
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerle davanın kısmen kabulüne dair verilen karara karşı, davalı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine Dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili, dava dilekçesinde özetle; taraflar arasında 06.10.2011 tarihinde düzenlenen bayilik sözleşmesi ile ek protokoller kapsamında düzenlenen yedi adet faturanın ödenmemesi üzerine ihtarname keşide edildiğini, ihtara rağmen kısmi ödeme yapılarak bakiye 113.484,77 TL’nin ödenmemesi üzerine, İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasında başlatılan takibe yönelik itirazın haksız olduğunu ileri sürerek, itirazın iptaline, takibin devamına, alacağın %20’sinden az olmamak üzere icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili, savunmasında özetle; müvekkili ile davalı şirketle birleşen … A.Ş. arasında 10.01.2011 ve muhtelif tarihlerde Yatırım Sözleşmesi, LPG Bayilik Sözleşmesi, İstasyonlu Bayilik Sözleşmesi, Ariyet ve Emanet Sözleşmesi düzenlenerek bayilik ilişkisi kurulduğunu, sözleşmelerden sonra davacı ile … Şirketinin birleşmesi üzerine … ile imzalanan bütün sözleşmelerin aynı şartlarda devam etmesi hususunda davacı ile 06.10.2011 tarihli sözleşme düzenlendiğini, bu sözleşmeler ile birlikte davacı ile aynı tarihli İstasyonlu Bayilik Sözleşmesi ile 08.02.2012 tarihli Yakıtmatik Sözleşmesi düzenlendiğini, sözleşmelerde taraflar arasında çıkabilecek uyuşmazlıklarda müvekkili şirketin ticari defter ve kayıtlarının münhasır delil olacağının kararlaştırıldığından sadece müvekkili şirketin kayıtlarında inceleme yapılmasının yeterli olduğunu savunarak, davanın reddi ile kötü niyet tazminatına karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; “… Huzurdaki dava bir İtirazın İptali davası olup, davacı tarafından İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası ile; 113.484,77-TL Asıl Alacak, 652,93.-TL İşlemiş Faiz olmak üzere toplam 114.137,70-TL üzerinden takip yapılmış olup, davalının vaki itirazı üzerine itirazın iptali için iş bu davanın açıldığı anlaşılmaktadır. Takip dayanağı olarak; 31/01/2016 ile 10/02/2016 tarihleri arasındaki 7 adet fatura alacağı gösterilmiştir. Taraflar arasında 06/10/2011 tarihli bir İstasyonlu Bayilik Sözleşmesi’nin akdedilmiş olduğu, mali incelemeye nazaran işbu sözleşmenin altında her iki tarafın da kaşe ve imzasının mevcut olduğu görülmektedir. Yine taraflar arasında 06/10/2011 tarihli bir Ek sözleşme’nin akdedilmiş olduğu, sözleşmenin konusu:’…A.Ş. nin tasfiyesiz infisahı yoluyla … A.Ş. ile birleşmesi nedeniyle taraflar arasındaki 10/01/2011 tarihinde imzalanan 20 maddeden ibaret Akaryakıt İstasyon İşletme Sözleşmesi ile bu sözleşme gereği taraflar arasında imzalanan tüm sözleşmelerin aynı hüküm ve şartlarla … A.Ş. ile … A.Ş. arasında devam etmesine ilişkin olarak düzenlenmiştir..’ şeklindedir. 08/02/2012 tarihinde ise taraflar arasında Yakıtmatik Sözleşmesi’nin akdedilmiş olduğu, işbu sözleşmenin altında da her iki tarafın da kaşe ve imzasının mevcut olduğu görülmektedir. Davalı tarafından sunulan ticari defterlerin incelenmesinde Davacı ile olan ticari münasebetini 320 nolu hesap kodu altında … müşteri kodu altında takip etmekte olduğu, Davacıya düzenlemiş olduğu faturaları ve ödemeleri bu hesabın borcuna, davacı tarafından düzenlenen faturaları ve ödemeleri ise bu hesabın alacağına kaydetmiş olduğu, Davacının takibe ve davaya konu etmiş olduğu faturaların ticari defterlerinde davacıyı alacaklandıracak şekilde kayıtlı olduğu, Bu hesabın takip tarihi itibariyle herhangi bir borç veya alacak bakiyesi vermediği tespit edilmiştir.Taraflar arasındaki Bayilik Sözleşmesi kapsamında davalıya bir dizi fatura düzenlediğini, davalı tarafından faturalardan kaynaklanan borcun ödenmemesi üzerine davalı şirkete ihtarname gönderildiği, gönderilen ihtarnameden sonra davalı tarafından bir miktar ödeme yapıldığı, ancak kalan (bakiye) meblağ için icra takibine giriştiği sabittir. Taraflar arasında öteden beri sözleşmelere dayalı bir ticari ilişkinin mevcut olduğu, bu durumun her iki tarafın da kabulünde olduğu anlaşılmaktadır. Davacı takibe ve davaya konu faturaların davalı tarafından ödenmediği iddiasında olup, bu faturaların davalı defterlerinde de kayıtlı olduığu görülmektedir. Ancak davalının kendi defterlerinde davacıya herhangi bir borcu görünmemektedir. Davacı tarafından sunulan ticari defterlerin mali incelenmesinde Davalıya düzenlemiş olduğu faturaları ve ödemeleri bu hesabın borcuna, davalı tarafından düzenlenen faturaları ve ödemeleri ise bu hesabın alacağına kaydetmiş olduğu, Bu hesabın takip tarihi itibariyle 113.484,77-TL borç bakiyesi vermiş olduğu tespit edilmiştir. Buna göre davacı, kendi defterlerinde takip tarihi itibariyle davalıdan 113.484,77 -TL alacaklı durumdadır.Bilindiği gibi salt fatura düzenlenmesi adına fatura düzenlenen kişiyi borçlu kılmaz. Adına fatura düzenlenen kişinin fatura düzenleyene borçlu sayılabilmesi için ya düzenlenen faturayı aldığı halde 8 gün içinde münderecatına itiraz etmemiş olması ve faturanın ihtiva ettiği mal veya hizmetin borçluya tesliminin yapılmadığının ispatlanması suretiyle alacaklının fatura düzenleme hakkının doğmadığının ispatlanmamış olması gerekmektedir. Davalının söz konusu faturalara itirazı söz konusu değildir. Taraflar tacir olduklarından ilişkilerinde faiz esas olup, önceden kararlaştırılmasa bile faiz istenebilir. Bir alacağa faiz istenebilmesi için, ödeneceği tarihin net olarak belli olması veya belli değilse alacaklı tarafından çekilerek bir ihtar veya ihbar ile borçlunun temerrüde düşürülmesi veya icra takibine başvurulması gerekir. Bu nedenle temerrüt takiple oluşmuştur.Tüm bu nedenlerle iş bu davanın kısmen kabulü ile davalının İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasına yapılan itirazın kısmen iptali ile takibin 113.484,77-Tl üzerinden devamına,… İİK 67/2 maddesi uyarınca alacağın % 20 si oranında icra inkar tazminat tutarı olan 22.696-Tl nin davalıdan alınarak…” gerekçesiyle davanın kısmen kabulü ile davalının İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasına yönelik itirazının 113.484,77 TL asıl alacak üzerinden iptaline, takibin asıl alacağa avans faizi uygulanarak devamına, alacağın %20’si oranında 22.696 TL icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline, fazlaya ilişkin istemin reddine, karar verilmiştir. Bu karara karşı, davalı vekilince istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davalı vekili, istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Mahkemece iki kişiden oluşan heyet tarafından düzenlenen 11.07.2019 tarihli kök rapor ile 23.10.2019 tarihli ek raporun esas alınarak karar verilmesinin hatalı olduğunu, HMK’nın emredici hükmüne ve itirazlarına rağmen bilirkişi kurulunun tek sayıda oluşturulmaması ve aynı heyetten ek rapor alınması ile ek raporda itirazlarının değerlendirilmemesinin hatalı olduğunu, kök rapordaki eksikliklerin ve rapora yönelik itirazların ek raporda değerlendirilmediğini, kök raporda da ticari defterlerler arasındaki farkın neden kaynaklandığının belirlenemediğini, oysa müvekkilinin tüm kayıtlarının bilirkişiye sunulduğunu, buna nedenle bilirkişinin ne tür bilgi istediğinin anlaşılamadığını, bayilik ilişkisi kapsamında verilen yatırım destek priminin iadesi, ikinci el ekipman satışı ile birlikte mal ve hizmet teminine dair diğer faturaların mahsubu sonrası bakiye borcun davacı şirket hesabına 222.329,73 TL ödeme yapmak suretiyle sonlandırıldığını, müvekkilinin kayıtlarına göre davacının borçlu olduğunu, buna rağmen sözleşme ve hukuk kurallarına aykırı şekilde, cari hesapta değerlendirilerek, karşılıklı borç ve ödemeler sonucu davacının alacağı kalmamasına rağmen, faturaların taraf defterlerinde kayıtlı olması nedeniyle fatura borcunun ayrıca tahsiline karar verilmesinin hatalı olduğunu, her iki tarafa ait ticari defter ve kayıtların ayrıntılı olarak incelenmesi, mevcut farklılık ve muarazanın anlaşılarak bir karar verilmesi gerektiğini, raporun yeterli olduğuna kanaat getirilmesi halinde ise taraflar arasındaki delil sözleşmesi nedeniyle müvekkilinin ticari defterlerinin dikkate alınması gerektiğini, Bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasına ve davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, taraflar arasındaki bayilik sözleşmesinden kaynaklanan alacağın tahsili amacıyla başlatılan takibe yönelik itirazın iptali istemine ilişkindir.İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda davanın kısmen kabulüne, karar verilmiş; bu karara karşı, davalı vekilince, yasal süresi içinde istinaf başvurusunda bulunulmuştur.İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, ileri sürülmüş olan istinaf nedenleriyle ve kamu düzeni yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. İtirazın iptali davaları icra takibine sıkı sıkıya bağlı dava türlerindedir. Bu nedenle tarafların alacak-borç durumunun takip talebine ekli belgeler kapsamında incelenmesi gerekir. Davacı yedi adet faturaya dayalı takip başlatarak, faturaların ödenmediğini ileri sürmüş; davalı vekili ise davacıya borçlarının bulunmadığını ve taraflar arasındaki borç alacak ilişkisinin müvekkilince yapılan 222.329,73 TL ödeme ile sona erdiğini, müvekkilinin alacaklı olduğunu, davalı defterlerinin sözleme uyarınca münhasır delil olduğunu savunmuştur.İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esaslı dosyası dosyasının incelenmesinde, davacı tarafından yedi adet fatura borcu olan 113.484,77 TL asıl alacak ile 652.93 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 114.137,70TL için takip yapıldığı, ödeme emrinin tebliği üzerine, süresinde borç ve ferilerine itiraz edilmesi nedeniyle takibin durduğu, itiraz ve davanın süresinde olduğu anlaşılmıştır. Taraflar arasında düzenlenen sözleşmelerde, davalının ticari defterlerinin münhasır delil olacağına ilişkin hükümler bulunduğu savunulmuştur. Ancak taraflar arasındaki sözleşmelerin dosyada bulunmaması nedeniyle bu husus denetlenememiştir. Ancak cevaba cevap dilekçesinin ikinci sayfasında, taraflar arasındaki Yıkamatik Sözleşmesinin 15. maddesinde delil sözleşmesi bulunduğu kabul edilmiştir. Bu durumda, taraflar arasındaki tüm bayilik sözleşmelerinin dosyaya getirtilerek, usulüne uygun delil sözleşmesi bulunup bulunmadığı ile niteliği belirlenmelidir. HMK’nın 193. maddesi uyarınca, tarafların aralarında çıkabilecek ihtilafların belli delillerle ispatı konusunda sözleme düzenlemeleri mümkündür. Nitekim taraflar arasındaki Yıkamatik Sözleşmesinin 15. maddesinde delil sözleşmesinin bulunduğu kabul edilmiştir. Dava ve takip konusu faturaların da bu sözleşme kapsamında düzenlendiği anlaşılmaktadır. Taraflar arasındaki ticari ilişki açık hesap şeklinde yürütülmektedir. Ticari ilişkinin mal alım satımlarına ilişkin fatura ve duruma göre iade fatura düzenlenmesi şeklinde işleyen, bir diğer deyişle tarafların tek taraflı ya da karşılıklı olarak alacaklarını hesaba kaydedip belirli bir hesap dönemine bağlı kalmaksızın hesaplaşma yaptıkları açık hesap ilişkisi gibi işlediği kabul edilmesi gerektiğinden, davacının faturadan kaynaklı işleyen hesap alacağı için itirazın iptali davası açabileceği kabul edilmelidir. Ancak bu tür bir ilişkide belirli bir faturadan kaynaklanan alacağın ödenip ödenmediği yerine, sözleşme ilişkisinin tümünün tasfiyesine yönelik bir inceleme yapılmalıdır. Bu tür ticari ilişkilerde borç, nakdî ödeme, mahsup, iade faturası veya yasal olarak mümkün olan herhangi bir şekilde ödenebilir. Bu nedenle taraflar arasındaki tüm ticari ilişkisinin incelerek, davalının ticari defterlerinde borcun ne şekilde sıfırlandığının belirlenmesi gerekir. İlk derece mahkemesince, tarafların ticari defterleri üzerinde inceleme yapılmış olup, kök raporda takip konusu faturaların tarafların defterinde kayıtlı olduğu, davalının ticari defterlerine göre borç bulunmadığı, davacının ticari defterlerine göre alacak bulunduğu, ticari defterler arasındaki fark konusunda tarafların açıklama yapması gerektiği belirtilmiştir. Taraflarca rapora yönelik itirazlar sunulmuş ve davalı vekili, cari hesaptaki borcun 222.329,73 TL olarak ödenmesi ile borcun kalmadığını ve davalının defterlerinin münhasır delil olduğunu belirtmiştir. Mahkemece alınan ek raporda, tarafların ticari defterleri arasındaki farkın nedeni belirlenmemiş ve faturaların davalının ticari defterlerinde kayıtlı olması nedeniyle davalının ödeme iddiasını isatlaması gerektiği belirtilerek davanın kabulüne karar verilmiştir. Taraflar arasındaki ticari ilişki sadede bu faturalardan ibaret değildir. Yukarıda de belirtildiği gibi, taraflar arasında uzun süreye yayılmış bayilik sözleşmeleri bulunmaktadır. Bu nedenle, borç alacak ilişkisinin tüm kayıtların incelenerek belirlenmesi gerekir. Delil sözlemesine rağmen tarafların ticari defterlerinin karşılıklı olarak incelenmesi gerekse de, davalının ticari kayıtlarının delil olarak kabul edilmesi halinde, bu kayıtların aksinin veya hangi kaydın usulüne uygun tutulmadığının davacı tarafından kanıtlanması gerekir. Bu nedenle, konusunda uzman mali bilirkişi veya bilirkişi kurulundan, gerekirse taraflardan, kayıtlarındaki uyumsuzluğun nedenleri konusunda açıklama da istenerek inceleme yapılmalı ve tüm açık hesap kayıtları incelenerek borç alacak ilişkisi belirlenmelidir. Diğer bir deyişle, tarafların hangi kayıtlarının bir biri ile uyuşmadığı ve kayıtlardaki uyumsuzluğun sebebi belirlenmelidir. Daha sonra, davalı kayıtlarındaki hangi işlemin taraflar arasındaki sözleşme ve gerçeğe aykırı olduğu konusunda ispat ispat yükü üzerinde olan tarafa ispat hakkı tanınarak sonuçta davacının, açık hesaptan kaynaklanan bir alacağı bulunup bulunmadığı belirlendikten sonra bir karar verilmesi gerekir. Mahkemece, belirtilen şekilde bir inceleme yapılmaksızın, taraflar arasındaki sözleşme ve muhasebenin temel ilkelerine aykırı şekilde, taraflar arasındaki süreklilik arz eden işleyen açık hesap ilişkisindeki bir kısım faturalardan kaynaklanan bedelin tahsiline karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olmuştur.Açıklanan bu gerekçelerle, HMK’nın 353/1.a.6 maddesi uyarınca dosya üzerinden yapılan istinaf incelemesi sonucunda, ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının kaldırılmasına ve davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı verin ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair aşağıdaki karar verimiştir.
KARAR: Yukarıda açıklanan gerekçelerle:1-HMK’nın 353/1.a.6. maddesi uyarınca, ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının kaldırılmasına, 2-Yukarıdaki açıklamalar ışığında davanın yeniden görülmesi için dosyanın, kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine, 3-Davalı tarafından yatırılan istinaf peşin karar harcının, talep hâlinde, ilk derece mahkemesince iadesine,4-İİK’nın 36. maddesi uyarınca yatırılan teminatların, yatıran taraflara iadesine,5-Davalı vekili tarafından yapılan kanun yolu giderlerinin, ilk derece mahkemesince, esas hükümle birlikte yargılama giderleri içinde değerlendirilmesine dair;HMK’nın 353/1.a maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, oy birliğiyle ve kesin olarak karar verildi.08.06.2023
KANUN YOLU:HMK’nın 353/1.a maddesi uyarınca karar kesindir.