Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2020/1351 E. 2023/1255 K. 13.07.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/1351
KARAR NO: 2023/1255
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 18/12/2019
NUMARASI: 2015/94 E. – 2019/1166 K.
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan)
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerle davanın reddine dair verilen karara karşı, davacı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine Dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili, dava dilekçesinde özetle; davalı …’nin aracılık amacıyla kurulduğunu ve … Projesi kapsamında yapılacak evlerin, satıcı ve yüklenicileri olan …A.Ş. ile … Yapı ve Turizm A.Ş. şirketlerinin, bu projeyi tamamlamaları için finansman sağlama amacıyla kurulduğunu, … Projesinin tamamlanması için, projedeki evleri satın alanların borç olarak verecekleri paraları toplayarak yüklenici ve satıcı firmalara aktarmanın amaçlandığını, verilecek paralar ile yapılacak işlerin ve projedeki diğer inşaat işlerinin denetlenmesinin de davalının yükümlülüğünde olduğunu, finansman için geçici bir süreliğine borç olarak verilen paraların hesapları tutularak iadesi gerektiğini, davalı şirketin ev satın alanlardan, hallerine uygun olarak belirlenen paraları toplayacağını, bu paralar ile inşaatların bitirilmesinin finanse edileceğini, davalı şirketin hisselerinin de finanse edenlere devredileceğinin kararlaştırıldığını, devir bedelinin ayrıca ödendiğini, ancak davalı şirketin herhangi bir hisse payı devretmediğini, davada tapu iptalinin istenilmediğini, tapu bedelinin ayrıca ödendiğini, davalının edimini yerine getirmemesi nedeniyle İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasında başlatılan takibe yönelik itirazın haksız olduğunu ileri sürerek, itirazın iptali ile takibin devamının alacağın %20 sinden aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, savunmasında özetle; davacının diğer 39 ev sahibi adayı ile birlikte hareketle müvekkili şirkete kendi evinin inşaatının tamamlanması için inşaatçı şirketlere (… A.Ş. ve … A.Ş.) ödenmek üzere 9.000.000,00 USD’nin 1/57’si oranında (toplam ev sahibi sayısı 57’dir), 157.890 USD borç vermeyi kabul ve taahhüt ettiğini, bu taahhüdüne mahsuben inşaatçı … Emlak Şirketine borç verilmek üzere 80.000,00 USD’yi müvekkili şirkete gönderdiğini, tapuda inşaatçı şirket … A.Ş. üzerinde kayıtlı bulunan fakat aralarında davacının da bulunduğu toplam 57 ev sahibine satılmış olan taşınmazların inşa edileceği arsaların üzerine arsa sahipleri lehine konulmuş inşaat teminat ipoteklerinden sonra yararlanmak üzere haciz konduğunu, 25.08.2008 tarihli anlaşma gereği haczin ancak aralarında davacının da bulunduğu 39 ev sahibinin herhangi bir nedenle evlerini teslim alamamaları ya da alamayacaklarının anlaşılması halinde evleri için ödedikleri paranın iade alınması amacı ile taşınmazları satıp paraya çevirme haklarının doğacağını, davacının da dahil olduğu 39 ev sahibinin evini teslim alamadığının ve alamayacağının ortaya çıktığını ve haciz konulan taşınmazların müvekkili şirket tarafında satılıp paraya çevrildiği zaman elde edilecek hasılattan davacının 80.000 USD’sini alacağını, davacının müvekkili şirketin payını istemesinin yasaya aykırı olduğunu, şirket hissesinin sembolik anlamı dışında bir anlamı bulunmadığını, şirketin varlık sebebinin ve tüm varlığının 20.000.000 TL tutarlı haciz teminatına sahip olmasından ibaret olduğunu ve bu teminatın paraya çevrilmesinin de şarta bağlı olduğunu, şartlar oluşup teminatın paraya çevrilmesi söz konusu olduğunda davacının teminat konusu taşınmazın sahibi … A.Ş.’ye yaptığı ödeme oranında tahsil edilecek paradan payını alacağını, diğer bir kısım ev sahibinin bu taahhütleri yerine getirdiği halde, davacı kendi yazılı taahhüdünü ifa etmediğini savunarak, davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; “….Somut olayda, ispat yükü davacı alacaklıdadır, davacı vaad edilen hisse bedeline mahsuben ve …İnşaat tamamlanması için verilen meblağın iadesini isteme hakkı olduğunu kanıtlamakla yükümlüdür. Davacı, dava dışı … A.Ş. ile satış vaadi sözleşmesi yapmış, bu sözleşmeye göre … Projesi’nden villa satın almış olup inşaatların tamamlanamaması nedeni ile, yüklenici firmaya finansman sağlamak amacı ile kurulmuş olan davalı …’ye yaptığı ödemeleri geri istemektedir. Davacının borç verme taahhüdü kapsamında inşaatı yapacak olan … A.Ş ve … A.Ş.’ye 80.000,00 USD ödeme yaptığı ve yapılan ödemenin davalı …’ye değil, müteahhitlere aktarıldığı, davalı …nin fonksiyonunun paraların tahsilatına aracılık yapmak olduğu, davalı … ile dava dışı …A.Ş ve… A.Ş. arasında imzalanan 27.06.2008 tarihli sözleşmede, yarım kalan inşaatların tamamlanması için gereken kaynağın davalı … tarafından inşaat işlemlerini fiilen yürütecek taşeron firmaya …A.Ş’ni borçlandırılmak şartıyla sağlanacağının düzenlendiği ve bu doğrultuda davalı …’nin inşaatı fiziken ve fiilen yürüten taşeron … San. ve Tic. Ltd. Şti’ne hakkediş bedellerine karşılık olarak … A.Ş.’yi borçlandırmak üzere ödemelerde bulunduğu, bu şekilde davalı şirketin davacının da içinde bulunduğu 39 ev sahibinin talimatlarını gerçekleştirdiği anlaşılmış, davacının ödediği meblağın iadesini davalıdan isteme hakkı olmadığından davanın reddine, davacının kötüniyetli olduğu ispat edilemediğinden davalının tazminat talebinin reddine karar vermek gerekmiştir. ” gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir. Bu karara karşı, davacı vekilince istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı vekili, istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Mahkemece uyuşmazlık konusundan anlaşılmadan ve gerekçesiz karar verildiğini, soyut olarak davanın ispat edilmediğinin belirtilmesinin gerekçe niteliğinde olmadığını, davalının dava konusu borcunu 08.03.2015 tarihli dilekçede kabul ettiğini, bu nedenle borcun kanıtlanmadığından söz edilemeyeceğini, kabul ve ikrar edilen hususun ispatının gerekmediğini, mahkemece tarafların iddiası ve savunması dışında herhangi bir söz, açıklama veya değerlendirme kısaca herhangi bir gerekçe bulunmadığını, bu nedenle ortada denetlenebilecek gerekçeli bir karar olmadığını; Esas yönünden ise davalı şirkete sadece inşaatın tamamlanması için borç para verildiğini, davanın tapu iptali veya tapu devri için verilen paranın iadesine ilişkin olmadığını, tapu bedeline ilişkin davanın başka mahkemede açıldığını, kararla müvekkilinin iki kat zarara uğratıldığını, davalı şirketin inşaat için sağlanan finansmanın geri ödenmemesiyle müvekkilinin zarara uğradığını, davalı tarafından sunulan sulh teklifinin mahkemece incelenmediğini, davalı şirket yetkililerinin bu dava ile aynı nedene dayanan başka bir davada sundukları beyanlarında, paranın şirket hesabına yatırıldığını kabul ettiklerini, şirkete ödenen paraların diğer şirketlere ödenmiş olması halinde de bu paranın ödenmesi gerektiğini, Bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasına ve davanın kabulüne, karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, dava dışı … A.Ş. ve … A.Ş.’ye fon sağlamak amacıyla kurulan davalı şirkete verilen borç ile davalı şirkette hisse sahibi olabilmek için ödenen hisse bedellerinin iadesi amacıyla başlatılan takibe karşı vaki itirazın iptali istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda davanın reddine, karar verilmiş; bu karara karşı, davacı vekilince, yasal süresi içinde istinaf başvurusunda bulunulmuştur. İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, ileri sürülmüş olan istinaf nedenleriyle ve kamu düzeni yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. Davacı vekili dava dışı şirketler tarafından yapılarak satın alınan bir adet taşınmazın inşası sırasında ortaya çıkan finansman sıkıntısı nedeniyle, finansman sağlamak üzere davalı şirketin kurulduğunu, dava dışı şirketlerden ev satın alan kişilerin mağduriyetinin giderilmesi için sadece bu amaçla davalı şirketin kurulduğunu, şirketin başka bir amacının bulunmadığını, müvekkilince 80.000 USD ödeme yapıldığını, bu ödemenin 20.000 USD’sinin şirket ortaklığı için verildiğini, davalı şirketin de, yüklenici ve satıcı şirkete ödenecek 9.000.000 USD’nin teminatı için bono verdiğini ve bu bononun takibe konduğunu, takibin kesinleştiğini, davalının edimini yerine getirmemesi nedeniyle yapılan ödemenin iadesi gerektiğini ileri sürmektedir. Davalı vekili ise 80.000 USD ödendiğini kabul etmiş bu ödenenin davalı şirketin kuruluş amacı doğrultusunda dava dışı şirketlere konut inşaatının bitirilmesi için aktarıldığını, ev sahiplerince verilen paraların teminatını oluşturmak üzere dava dışı şirketin taşınmazına bono nedeniyle haciz konduğunu, para verenlerin bir mağduriyetinin bulunması halinde arsanın satılarak paranın ödeneceğini savunmuştur. Mahkemece, ödenen paranın sözleşme kapsamında inşaatta kullanıldığını belirterek ispat yükünün davacı tarafından yerine getirilmemesi nedeniyle davanın reddine karar verilmiştir. HMK’nın 190 ve TMK’nın 6.maddesine göre, ispat yükü bir olguda kendi lehine sonuç çıkaran tarafa aittir. Davacı, dava dışı şirketlere finansman sağlamak amacıyla davalıya 80.000 USD para gönderdiğini, bu miktarın 20.000 USD’sini davalı şirketin ortaklığı için gönderildiğini ileri sürmüştür. Davacı, davalı şirketin ortağı değildir. 24.07.2008 tarihli havale dekontunda gönderilen 19.940 USD’nin “… AŞ hisse bedeline mahsuben” açıklaması ile para gönderilmiş olup, diğer gönderilerin ise … ‘deki inşaat için gönderildiği belirtilmiştir. Aynı maddi vakıalara dayalı olarak İstanbul 5.Asliye Ticaret Mahkemesinin 2017/815 Esas sayılı dosyasında görülen davada mahkemece, alınan bilirkişi raporu doğrultusunda benzer gerekçe ile ödenen paranın dava dışı şirketlerin inşaat finansmanında kullanıldığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Bu dosyanın bilirkişi raporunun incelenmesinde ev sahiplerince yatırılan 6.551.566,65 TL tutarındaki fonun … Emlak Yapı ve Turizm Şirketine ev sahipleri adına gönderildiği, kalanın da çeşitli dosyalardaki yargılama giderleri için ödendiği belirlenmiştir. İstinafa konu dava dosyasında alınan 07.03.2017 tarihli bilirkişi raporunda toplanan paraların nereye harcandığı belirtilmemesine rağmen alınan ek raporlarda ev sahiplerince yapılan ödemelerin inşaatın yüklenicisine ödendiği belirlenmiştir. Her iki dosyada alınan bilirkişi raporlarında benzer hususlar tespit edilmiştir. Anılan dava dosyasında Yargıtay 11. Hukuk Dairesince yapılan temyiz incelemesi sonucu verilen 30.11.2022 tarih ve 2022/4661 Esas -8509 Karar sayılı ilamında aşağıdaki hususlar tespit edilmiştir. Dava dosyasından, davacı ile bir kısım dava dışı şahısların, müteahhitliğini dava dışı … Yapı Tur. Tic. A.Ş., pazarlamasını da dava dışı … A.Ş.’nin yapacağı villalardan bedelini ödemek suretiyle aldıkları; ancak yüklenici ve pazarlamacı şirketlerin finans sıkıntısı içerisine girmeleri nedeniyle projeyi tamamlayamadıklarından ev satın alanların yükleniciye finans sağlaması amacıyla yüklenici ve pazarlamacı şirketler ile ileride ortağı olacakları şirket kurucuların 27.06.2008 tarihli anlaşmayı yaptıkları, davacı ve dava dışı ev satın alanların bu sözleşmeye taraf olmadıkları ancak işbu sözleşmede … ortakları diye anıldıkları akabinde 25.08.2008 tarihli ana sözleşme ile davalı şirketin kurulduğu ve ev satın alanların dava dışı yükleniciye sağlanacak fonun toparlanması için sözleşme kapsamında davalı şirkete ödeme yaptıkları anlaşılmıştır. Bunun yanı sıra, anılan sözleşmede; “Müteahhitin içine girdiği nakit akışı sıkıntısına bağlı olarak inşaat faaliyetini yavaşlattığını ve inşaatın süresinde tamamlanamaması halinde satın aldıkları bağımsız bölümleri teslim almamaları riskinin doğduğunu gördükleri için, münhasıran aşağıdaki şekilde kullanılmak kaydıyla müteahhit lehine bir nakit kaynağı yaratıp, müteahhitin bir kısım arsa sahipleri ile yapmış olduğu bahse konu kat karşılığı anlaşmasından doğan taahhütlerin tamamlanmasını sağlayarak son tahlilde kendi bağımsız bölümlerini teslim alabilmek amacıyla ortaklar, … ve müteahhitle işbu anlaşmayı tanzim ve imza etmiştir.”, “Keza müteahhit, … ortaklarına yapılan bağımsız bölüm satışlarından doğan ve vadeleri geldiğinde …’nin ortaklarından tahsil edilecek olan ve bir kısmı KDV alacaklarından oluşan 7.000.000.- (Yedi Milyon) ABD Doları tutarında bir kaynağa sahip olduğunu ve bu kaynak ile birlikte inşaatın tamamlanması için gereken ek kaynak tutarının 9.000.000.- (Dokuz Milyon) ABD Doları tutarı olarak ortaya çıktığını ve …nin 9.000.000.- (Dokuz Milyon) ABD Doları tutarında ek bir kaynak sağlaması halinde kat karşılığı inşaat anlaşması ile bir kısım arsa sahiplerine ve bağımsız bölüm satış anlaşmaları ile de …’nin ortaklarına taahhüt ettiği tüm yükümlülükleri bahis konusu anlaşma şartlarına uygun olarak yerine getirebileceğini beyan ve taahhüt etmiştir.”, “(b) bendinde belirlenen şekilde kullanılmak ve yine işbu anlaşmada belirlenen şekilde ve şartlarda … geri ödenmek şartıyla 9.000.000.- US Doları tutarlı ek nakit kaynağı, sağlamayı kabul ve taahhüt etmiştir.”, “İlk 1.000.000.- (Bir Milyon) US Dolarlık bölümü, … lehine bağımsız bölümlerin kat irtifakının oluşturulduğu ya da herhangi bir nedenle bu mümkün olmadığı takdirde, bağımsız bölümlerin üzerine inşa edileceği arsaların kendisinde olan hisseleri üzerine müteahhit … Turz. ve Tic. A.Ş tarafından, … lehine toplam 18.000.000.- (On Sekiz Milyon) YTL tutarında inşaat ipoteği tesis edileceği tarihten bir gün önceki tarihte,… sağlanacaktır.”, “… Yapı Turz. A.Ş. tarafından müteahhit … Turz. Ve Tic. A.Ş lehine tanzim edilen ve müteahhit tarafından … teslim edilen tüm bonoları ortaklara iade etmeyi taahhüt ile ve bu durumda ortakların 9.000.000.- US Dolara kadar verilmiş olan borçtan şahsi sorumluluklarının sona ereceğini teyit ve kabul etmiştir.”, … de müteahhit, ortaklar ve …’in işbu anlaşmadaki sair yükümlülüklerini anlaşma koşullarına uygun şekilde ifa etmeleri halinde hisseler üzerindeki rehni kaldırmayı ve mülkiyetini devraldığı hisseleri devraldığı koşullarla ortaklara iade etmeyi kabul ve taahhüt etmiştir.”, “ORTAKLAR…şartı aranmaksızın, rehin konusu edilmiş olan ortaklara ait … Emlak Yapı Turz. ve Tic. A.Ş. hisse ve hisse senetlerinin mülkiyetini .. devredilmesini, talep hakkına da sahip olduğunu beyan ve kabul ve işbu anlaşmanın bu yönü ile aynı zamanda bir hisse devir taahhüdü içerdiğini teyid etmiş, işbu anlaşma ile … yazılı talebi halinde hemen hisse senetlerini temlik cirosu ile birlikte … teslim ederek hisseleri devretmeyi taahhüt etmişlerdir.”, “…belirlendiği üzere inşaatın kalan bölümünün toplam maliyetinin 16.000.000 US Dolar olduğunu ve bu nedenle de herhal ve karda … yaratacağı ek finansman taahhüdünün 9.000.000 USD dolarından ibaret kalacağını beyan ve taahhüt etmekle birlikte herhangi bir nedenle inşaat maliyetinin 16.000.000.- Doları aşması ve buna bağlı olarak … 9.000.000.- Doları da aşan ek ödeme yapmak durumunda kalması halinde taraflar bahis konusu ek maliyetin karşılanması ile ilgili olarak aşağıdaki şekilde bir mutabakata varmışlardır.”, “Öte yandan müteahhit … Yapı Turz. A.Ş. tarafından … ortaklarıyla evvelce yapılmış olan bağımsız bölüm satışı ile ilgili anlaşmaların tüm hak ve borçları ile birlikte müteahhit … Tic. A.Ş.’ye devrini sağlamayı ve … ortaklarının talebi halinde … Turz. A.Ş. ile yapmış oldukları bağımsız bölüm satış anlaşmasını aynı koşullarla müteahhit … Tic. A.Ş. ile de yapılmasını temin etmeyi ve … ortaklarının işbu anlaşma ve evvelce … Yapı Turz. A.Ş. ile yapılan anlaşmada yazılı yükümlülüklerden daha fazla bir borç ve yükümlülük altına girmemesini sağlamayı taahhüt ile aksi halde oluşacak ek borç ve yükümlülüklerin kendileri tarafından ifa ve icra olunarak giderileceğini kabul etmişlerdir.”, “Buna karşılık, … de, inşaatın gecikmesi nedeniyle, evvelce … A.Ş ve … Tic. A.Ş ile yapılmış bağımsız bölüm satış vaadi anlaşmasından ve gerekse buna ek olarak yapılan anlaşmalardan doğan tüm gecikme cezalarından tamamen feragat etmişlerdir.”, “d) ve nihayet …Tic. A.Ş. esas mukavelesinin 9. maddesinde yapılacak değişiklikler yolu ile ortakların kendi içlerinde ve hisseler üzerindeki rehin hakkı ile rehin anlaşmasından doğan … haklarına zarar vermeyecek şekilde yapacakları devirler ile … yapılacak devirler dışında herhangi bir üçüncü şahsa hisse devretmesinin bir kısım arsa sahipleri ile yapılan kat karşılığı inşaat anlaşması ve … ile yapılan bağımsız bölüm satış anlaşmaları ile üstlenilen inşaat ve diğer taahhütlerin ifasına kadar yasak olduğu şirket yönetim kurulunun TK 418/2’ye uygun olarak, sebep göstermeksizin hisse devir ve tescil taleplerini kayıttan imtina edebileceğini yazılmasını sağlamayı, taahhüt ile işbu mukavelenin imzası tarihinde esas mukavelede yapılacak değişiklik neticesinde (B) gurubu olarak tavsif olunacak ve şirket sermayesinin %15’ine tekabül edecek miktarda hisseyi ayrıca bir bedel ödenmesi gerekmeksizin … tarafından belirlenecek şahıs ya da şahıslara üzerinde var olan ya da konulacak olan rehin mükellefiyeti ile birlikte devretmeyi kabul etmiştir.” hükümlerini barındıran sözleşme düzenlenmiştir. Davacının dayanmış olduğu ve ilgili hükümlerine yer verilen 27.06.2008 tarihli sözleşme, yukarıda izah edildiği gibi dava dışı … Tic. A.Ş. ve … A.Ş. ile henüz kurulmamış davalı şirketin kurucuları arasında imzalanmıştır. Bu sözleşmede, davacının taraf olarak imzası olmaması rağmen, sözleşmenin 2. paragrafında “…olarak anılacak … Evleri 1 ve 2 adıyla başlatılan iki ayrı site projesinden ev alanların ortak olacakları, kurulmakta olan … arasında TTK 301/2 uygun olarak daha sonra yasal süresi içinde tüm hakları kurulacak şirkete devredilmek üzere aşağıdaki şartlarda bir anlaşma yapılmıştır.” şeklinde bir ibareye yer verilmiştir. Bu ibareden anlaşıldığı üzere davalı şirket o tarihte henüz kurulmamış olup anılan sözleşme, davalı şirketin kurucuları ile dava dışı müteahhit ve pazarlama şirketleri tarafından hem kendi ad ve lehlerine hem de aralarında davacının da bulunduğu 3. kişiler yararına 6098 sayılı TBK m.129 (EBK 111) hükmü kapsamında yapılmış bir sözleşme niteliğindedir. Üçüncü kişi yararına sözleşmelerde, 3.kişi lehine vaadettiren 3. kişiye ifada bulunmayı vaadeden ve kendisine ifada bulunacak 3. kişi lehtar vardır. Yani üçlü ilişki söz konusudur. Böyle bir sözleşmede (üçüncü kişi yararına sözleşme) bir sözleşmeye taraf olmayan bir kimseye o sözleşmeden doğan alacağa etki edip talep hakkı vermektedir. Diğer bir ifade ile tam üçüncü kişi yararına sözleşmede lehtar vaadedenden ifayı bizzat talep edebilir. (M. Kemal Oğuzhan, M. Turgut Öz, Borçlar Hukuku Genel Hükümler, Cilt-1,20. Bası, Vedat Kitapçılık, İst. 2022, s. 258, par. 781. ve Cilt-2, s. 151 – 154) Kanun ve sözleşme hükümleri bir bütün olarak değerlendirildiğinde, davalı şirketin kuruluş amacının davacı ve diğer ev satın alanların evlerini teslim alabilmeleri için finans sıkıntısı içinde olan dava dışı şirketlerle fon sağlamak olduğu, bu kapsamda davacının da banka vasıtasıyla 20.000 USD hisse bedeli açıklamalı olarak, 60.000 USD de inşaata ilişkin olduğuna delalet eden açıklamalarla toplam 80.000 USD para gönderdiği, davalının ise savunmasında, davacının dava dışı yükleniciye borç verilmek üzere kendisine 80.000 USD’nin gönderildiğini ancak diğer iddiaların doğru olmadığının savunulduğu görülmüştür. İlk derece mahkemesi kararının ve gerekçesinin aksine davacının sermaye bedeli olarak gönderdiği miktarın banka dekontu ile gönderme amacının belirtilmesi nedeniyle, bu miktarın inşaatın finansmanı için gönderildiğini ispat yükünün davalıda olduğu, aynı şekilde yukarıda belirtilen bozma ilamı ve bozma ilamına konu dosyadaki belirlemelere göre evlerin yapılması için verilen paranın ne şekilde kullanıldığının da davalı tarafından ispatlanması gerektiği, buna rağmen ilk derece mahkemesince ispat yükünde hataya düşülerek ispat yükünün davacıya yüklendiği anlaşıldığından, ispat yükünün doğru tayin edilerek tarafların iddia ve savunmalarının yukarıda belirtilen Yargıtay bozma ilamındaki tespitler de değerlendirilerek bir karar verilmesi gerekirken, ispat yükünün hatalı şekilde tayin edilerek davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiştir. Açıklanan bu gerekçelerle, HMK’nın 353/1.a.6 maddesi uyarınca dosya üzerinden yapılan istinaf incelemesi sonucunda, esasa dair istinaf nedenleri incelenmeksizin, ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının kaldırılmasına dair aşağıdaki karar verilmiştir.
KARAR: Yukarıda açıklanan gerekçelerle:1-HMK’nın 353/1.a.6. maddesi uyarınca, ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının kaldırılmasına, 2-Yukarıdaki açıklamalar ışığında davanın yeniden görülmesi için dosyanın, kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine, 3-Davacı tarafından yatırılan istinaf peşin karar harcının, talep hâlinde, ilk derece mahkemesince iadesine, 4-Davacı tarafından yapılan kanun yolu giderlerinin, ilk derece mahkemesince, esas hükümle birlikte yargılama giderleri içinde değerlendirilmesine dair; HMK’nın 353/1.a maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, oy birliğiyle ve kesin olarak karar verildi. 13.07.2023
KANUN YOLU:HMK’nın 353/1.a maddesi uyarınca karar kesindir.