Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2020/1344 E. 2023/839 K. 11.05.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/1344
KARAR NO: 2023/839
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul Anadolu 5. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ: 29/05/2019
NUMARASI: 2016/1233 E. – 2019/712 K.
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit (Ticari İlişkiden Kaynaklanan)
Taraflar arasındaki menfi tespit davasının ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerle davanın dava şartı yokluğundan reddine dair verilen karara karşı, davacı tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine Dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacılar vekili, dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasında borçlu, davalı şirketin ise alacaklı olduğunu, takip dosyasındaki borç için taraflar arasında düzenlenen protokol uyarınca ileri tarihli 47 adet bononun düzenlenerek davalı şirkete teslim edildiğini ve bonoların bir kısmının ödendiğini, ancak ödemelerin icra dosyasına bildirilmediğini, davalı şirketin terör örgütü soruşturması kapsamına alınarak iflasının istenildiğini, protokol kapsamında verilen bonoların başkalarına ciro edilerek haksız şekilde takibe konu edilmemesi için eldeki davanın açıldığını, dava konusu edilen bonoların 31.10.2016 ile 31.01.2020 arasındaki vadelere sahip her biri 5.000 USD değerinde oluğunu, ödenmeyen bonoların vadesi geldiğinde iflas müdürlüğüne ödeneceğini, protokole konu bonoların, başkalarına ciro edilip haksız yere icra konusu edilip müvekkilinin mağduriyetin ve telafisi zor durumlara yol açılabilme ihtimali bulunduğunu ileri sürerek, bonolar hakkında ihtiyati tedbir kararı verilerek, icra dosyasında borçlu bulundukları bono tutarının vadesi geldiğinde İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı iflas dosyasına ödenmesine karar verilmesine, kötüniyetli davalılar hakkında kötü niyet tazminatına hükmedilmesi talep ve dava etmiştir. Davalı, süresinde cevap dilekçesi sunmamıştır. İflas idaresi vekili duruşmadaki beyanlarında, davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; “… davalı şirketin davadan önce iflas etmiş olduğu ve basit tasfiye usulü ile tasfiyesinin yapıldığı, bu nedenle İİK’nun 194. maddesinin uygulama yerinin bulunmadığı, davaya konu protokolün davalı müflis şirketin alacaklı ve davacı …’in borçlu bulunduğu İstanbul Anadolu .. İcra Müdürlüğünün … esas sayılı icra dosyasına ilişkin olarak yapılmış olması, bu protokol uyarınca davacının icra takibine konu borcun ödenmesi konusunda davalı şirket vekiline 31/03/2016 tarihinde başlayan ve 31/01/2020 tarihinde biten vadelerle 47 adet ve değişik vadeli 5 Bin’er USD’lik senet düzenleyerek teslim ettiği, bu senetlerden dava dilekçesine ekli olarak sunulan belge örneklerine göre muhtemelen bir kısmının ödenmiş olduğu, her ne kadar davacı tarafça ödenmeyen senetlerin başkalarına ciro edilme tehlikesi bulunduğu bildirilerek ihtiyati tedbir talep edilerek bona bedellerinin iflas dosyasına ödenmesine karar verilmesi talep edilmiş ve bu talep menfi tespit davası olarak nitelendirilerek dava açılmış ise de belirtilen nitelikteki sebebe ve sonuç talebe bağlı olarak bir menfi tespit davası açılmasının mümkün olmadığı gibi bu nitelikte bir menfi tespit davası açılmasında davacı tarafın hukuki yararınında bulunmadığı, davacının protokol gereği verdiği senetleri ödemekle icra dosyasına konu borçtan kurtulabileceği, protokolü, ödemeleri ve vadesinde ödemeyi bekleyen senetleri iflas masasına bildirmesi gerektiği, senetler bir başkasına ciro edilmiş olsa bile yetkili hamil tarafından yapılan ciro nedeniyle son yetkili hamile yapacağı ödemelerin geçerli olacağı, davacının protokole konu bonolardan ya da icra takibine alacağı için mükerrer alacak konusunda dava tarihi itibariyle bir maddi durum ile karşı karşıya kalmadığı göz önünde tutulduğunda davacının menfi tespit davası açmasında hukuki yarar bulunmadığı anlaşılmakla, davanın bu yönden dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddine, davanın dava şartı yokluğu nedeniyle reddine karar verilmesine bağlı olarak 21/11/2016 ve 29/11/2016 tarihinde verilen ihtiyati tedbir kararlarının verilmesini gerektirir bir yasal gereklilik bulunmaması yanında devamını da gerektirir usulü ve yasal bir gereklilik bulunmadığı, ihtiyati tedbir kararlarının iflas masasının vadesi gelmiş senetlerden dolayı alacağına tahsile engel oluşturduğu göz önünde tutularak ihtiyati tedbir kararlarının kaldırılmasına..” gerekçesiyle, davanın dava şartı yokluğundan reddine karar verilmiştir. Bu karara karşı, davacılar vekilince istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davacılar vekili, istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Müvekkil şirketin İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasında borçlu olduğunu, takip borcu nedeniyle müvekkili şirket ile davalı şirket arasında düzenlenen protokol uyarınca 47 adet bono düzenlenerek alacaklıya teslim edildiğini, bir kısım bono bedellerinin de dosya borcuna istinaden davalıya ödendiğini, yapılan ödemelere rağmen, alacaklı tarafından icra dosyasına bildirimde bulunulmadığını ve mevcut borç miktarı hiç ödeme yapılamamış gibi icra takibi ve ferilerinin ikame edildiğini, bu hususun tespit için dava açıldığını, İİK’nın 72. maddesinde düzenlenen menfi tespit davasının, gerçekte var olmayan bir borç ya da geçersiz bir hukuki ilişki nedeniyle kendisini hukuki anlamda tehdit eden veya kendisi aleyhine icra takibi yapan kişiye karşı herhangi bir borcunun bulunmadığını sağlamaya yönelik açılan dava olduğunu, bu dava ile bir hukuki ilişkini veya borcun varlığının tespitinin amaçlandığını, yapılan bir kısım ödemelerin icra dosyasına bildirilmediğinden mahsup edilmediğini, bu nedenle müvekkilinin takip dosyasındaki toplam borç miktarınca sorumlu olmadığının açık olduğunu, açılan davada bu hususun tespitinin istenilmesine rağmen mahkemece hukuki yarar yokluğu nedeniyle davanın reddine karar verilmesinin hatalı olduğunu, mahkemenin tespiti olmadığı takdirde müvekkilinin takip dosyasındaki borcun tamamı için iflas masasına karşı sorumlu olacağını; Mahkemece 01.11.2017 tarihli oturumda verilen süre üzerine, davalı vekilinin hesabına ödenen altı adet bononun bilgilerinin verildiğini, bu dilekçede daha önce yapılan ancak takip dosyasına bildirilmeyen diğer ödemelere ilişkin dekontların da bulunduğunu, bu ödemelerin kötü niyetle takip dosyasına bildirilmediğini, bu nedenle dosya kapak hesabının günden güne artış gösterdiğini, takibin USD üzerinde başlatılması nedeniyle borcun ve bonoların bu şekilde belirlenerek protokole bağlandığını, davanın kabul edilmemesi halinde takip dosyasının tamamı üzerinden ödeme yapılması gerekeceğini, Bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasına ve davanın kabulüne, karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, davacının borçlu olduğu takip dosyasındaki protokol uyarınca verilen bonoların vadesi geldiğinde iflas idaresine ödenmesine karar verilmesi istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda davanın dava şartı yokluğundan reddine, karar verilmiş; bu karara karşı, davacı vekilince, yasal süresi içinde istinaf başvurusunda bulunulmuştur.İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, ileri sürülmüş olan istinaf nedenleriyle ve kamu düzeni yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. Davalının alacaklı, davacılardan …’in borçlu olduğu İstanbul Anadolu …İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasının incelenmesinde; davalı şirketçe 26.08.2013 tarihli ihtiyati haciz kararına dayalı olarak toplam 268.065,07 USD alacağın tahsili amacıyla kambiyo senetlerine mahsus icra takibi başlatıldığı ve takibin kesinleştiği anlaşılmıştır. Davacı … ile davalı şirket vekili arasında düzenlenen tarihsiz adi yazılı belge ile dökümü gösterilen 47 adet ve vadeleri 31.03.2016 ile 31.01.2020 tarihleri arasında değişen 5.000,00’er USD’lik 47 adet bononun … Esas sayılı dosyaya istinaden teslim alındığı, senetlerin karşılığının çıkması halinde icra dosyası borcundan ödeneceği, tüm borç senetleri ödendiğinde borcun tasfiye edilmiş sayılacağı, ödeme olmaması halinde tahsilde mükerrer olmamak kaydıyla işlem yapılacağı ve tüm borcun muaccel hale geleceği, protokolün borcun tecdidi anlamına gelmeyeceği kararlaştırılmıştır. Bonolarda davacı … borçlu, davacı şirket ise aval verendir.Mahkemece 01.11.2017 tarihli oturumda verilen süre içinde davacı vekilince sunulan açıklama dilekçesinde özetle; davacının protokolde yer alan altı adet bonoyu ödediğini ve bu ödemelerin takip dosyasındaki borçtan mahsubu gerektiğini, ayrıca davalı hakkında iflas dosyası bulunduğundan, vadesi gelecek senetlerin ödenmesi için tevdi mahalli tayini istenilmiştir.Davacılar vekili, dava dilekçesindeki açıklamalarında ödenmiş borçlar için menfi tespit isteminde bulunmamıştır. Dava dilekçesindeki açıklamalarda, bir kısım bonoların ödenmesine rağmen takip dosyasına bildirilmediği belirtilmekle birlikte sonuç olarak, bono tutarlarının vadesi geldiğinde takip dosyasına ödenmesine karar verilmesi gerektiği belirtilmiştir. Açıklama dilekçesinde de yapılan ödemeler belirtilmiş ve bakiye bonoların vadesi geldiğinde ödenecek yerin belirlenmesi istenmiştir. Davalı şirket hakkında dava tarihinden önce verilen iflas kararı üzerine, iflas tasfiyesinin basit tasfiye usulüne göre icra müdürlüğünce yapıldığı, icra dosyasında yapılan protokol gereğince ödenen dosya borcunun davacılardan talep edildiğine ilişkin bir kanıt bulunmadığı, davacıların ödedikleri borçlar nedeniyle güncel bir tehdit altında olduklarına ilişkin bir kanıt bulunmadığı, protokole bağlanan dosya borcunun ödenmesi ile davacıların borçtan kurtulabileceği, kıymetli evrak olan bononun ne şekilde ödeneceğinin yasada açıkça düzenlendiği, davacının vadesinde ibraz edilen kıymetli evrak karşılığında ödeme yaparak borcundan kurtulabileceği anlaşılmakla, ilk derece mahkemesi kararı ve gerekçesi yerinde olup, davacılar vekilinin tüm istinaf başvuru nedenlerinin reddine karar verilmiştir. Açıklanan bu gerekçelerle HMK’nın 353/1.b.1.maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, davacılar vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca, davacılar vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, 2-Davacılar tarafından yatırılan istinaf başvuru harçlarının Hazineye gelir kaydına, bakiye 125,50 TL istinaf karar harcının davacıdan tahsiline, 3-Davacılar tarafından istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların kendi üzerlerinde bırakılmasına, 4-Gerekçeli kararın Dairemiz Yazı İşleri Müdürlüğünce taraf vekillerine tebliğine dair; HMK’nın 353/1.b.1 maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 11.05.2023 tarihinde, oybirliğiyle ve temyizi kabil olmak üzere karar verildi.
KANUN YOLU: HMK’nın 361. maddesi uyarınca, iş bu gerekçeli kararın taraf vekillerine tebliğ tarihlerinden itibaren iki haftalık süreler içinde temyiz yolu açıktır.