Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2020/1333 E. 2023/834 K. 11.05.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/1333
KARAR NO: 2023/834
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 27/01/2020
NUMARASI: 2019/357 E. – 2020/76 K.
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit-Alacak (Kıymetli Evraktan Kaynaklanan)
Taraflar arasındaki menfi tespit ve alacak davasının ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerle davanın reddine dair verilen karara karşı, davacı tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine Dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili, dava dilekçesinde özetle; tarafların mutabakatı ile teslim edilecek emtia için davalıya 13.000,00 TL tutarında iki adet bono verilmesine rağmen emtianın teslim edilmediğini, bono bedellerinin müvekkilince vadesinde ödendiğini ileri sürerek, 31.07.2017 vadeli 6.500,00 TL bedelli ve 31.08.2017 vadeli 6.500,00 TL bedelli iki adet bono nedeniyle müvekkilinin borçlu olmadığının tespitine, bonolar nedeniyle ödenen 13.000,00 TL’nin tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili, savunmasında özetle; davacıya verilen borç karşılığında dava konusu iki adet bononun verildiğini ve bono bedellerinin davacı tarafından ödenmesiyle borç ilişkisinin sona erdiğini, taraflar mal hizmet alışverişine yönelik bir ticari ilişki bulunmadığını, bonoların müvekkilinin emrine düzenlendiğini, bonodaki “nakden” ibaresinden de taraflar arasında ticari ilişki bulunmadığını gösterdiğini savunarak, davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; “…Taraflar arasında, davacının davalıya 6.500,00’er TL tutarlı iki adet bono düzenleyerek verdiği ve toplam 13.000 TL olan bono bedellerinin ödendiği hususunda bir uyuşmazlık bulunmamaktadır. Uyuşmazlık, bononun ve yapılan ödemenin davalı tarafça yapılacak iş karşılığında avans olarak yapılıp yapılmadığı ve iadesinin gerekip gerekmediği noktasındadır. Böylece mahkememizce yapılan yargılama sonucunda toplanan tüm deliller muvacehesinde; bono TTK’nda düzenlenen kambiyo senetlerinden olup illetten mücerrettir. Dava dilekçesine ekli bono suretleri incelendiğinde bonolarda “nakden” kaydının bulunduğu, davalı tarafın da savunmasında bonoların davacıya verilen borç karşılığında verildiğini ileri sürdüğü görülmektedir. Davacı tarafın bonoların kendisine verilen borç para karşılığında değil de avans olarak verildiği yönündeki iddiasını HMK’nun 201.maddesi uyarınca kesin delillerle ispat etmesi gerektiği, bu konuda gerek anılan madde gerekse HMK’nun 200.maddesi uyarınca tanıkla ispat edilemeyeceği, davacı tarafın bedellerini ödediği bonoların davalı tarafa avans olarak verildiği yönündeki iddiasını ispatlayamadığı, dava dilekçesinde yemin deliline de dayanmamış olması nedeni ile yemin deliline başvuramayacağı kanaatine varılarak..” gerekçesiyle davanın reddine, karar verilmiştir. Bu karara karşı, davacı vekilince istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı vekili, istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Taraflar arasındaki satım sözlemesinde, teslim edilecek emtia karşılığı iki adet bono düzenlenerek davalıya verildiğini ve ödeme tarihinde 13.000,00 TL’nin müvekkilince ödendiğini, ancak davalının sözleşmeye aykırı davranarak emtiayı teslim etmemesi nedeniyle müvekkilinin borçlu olmadığının tespiti ile yapılan ödemenin istirdadı gerekirken, mahkemece gerekli araştırmalar yapılmadan karar verildiğini; Bu kapsamda mahkemece müvekkilinin ticari defterlerinin incelenmesi gerektiğini, davalının satım sözleşmesini inkar ederek, para borcu ilişkisi bulunduğunu iddia etmesi nedeniyle, para borcu iddiasının davalı tarafından ispatlanması gerekirken bonolardaki “bedeli nakden ahzolunmuştur” ifadesinin yeterli sayılarak karar verilmesinin hatalı olduğunu, müvekkil şirkete ait ticari defter ve belgeler incelendiğinde, taraflar arasındaki ticari ilişkinin ortaya çıkacağını ve mahkemece yeterli inceleme yapılmadan karar verildiğini, Bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasına ve davanın kabulüne, karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, iki adet bono nedeniyle davacının borçlu olmadığının tespiti ile bono nedeniyle yapılan ödemelerin davalıdan tahsili istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda davanın reddin, karar verilmiş; bu karara karşı, davacı vekilince, yasal süresi içinde istinaf başvurusunda bulunulmuştur. İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, ileri sürülmüş olan istinaf nedenleriyle ve kamu düzeni yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. Davacı vekili, taraflar arasında satım sözleşmesi ilişkisi bulunduğunu, davalı satıcı tarafından teslimi vaat edilen emtia nedeniyle iki adet bononun davalıya verildiğini ve bono bedellerinin vadesinde ödenmesine rağmen, satım konusu emitanın teslim edilmediğini ileri sürerek, ödenen miktarların tahsiline ve davacının bonolar nedeniyle borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini istemiştir. Davalı vekili ise, taraflar arasında satım veya başka bir ticari ilişkinin bulunmadığını, dava konusu iki adet bononun, davacıya verilen borç para nedeniyle müvekkiline teslim edildiğini ve senetlerin ihdas nedeninin de borç para ilişkisin doğruladığını, verilen borcun ödenmesi ile taraflar arasındaki ticari ilişkinin sona erdiğini savunarak davanın reddini istemiştir.Taraflar arasında satım sözleşmesi ilişkisi bulunduğuna ilişkin bir kanıt sunulmamıştır. Dava konusu iki adet bononun keşidecisi davacı olup, bonolar davalı emrine düzenlenmiştir. Her iki bonoda ihdas nedeni olarak “bedeli nakden ahzolunmuştur” ibaresi bulunmaktadır. Bono, ödeme vaadi niteliğinde bir kambiyo senedi olup, bağımsız borç ikrarını içerir. Bonoda şekil şartları TTK’nın 688.maddesinde sayılmış olup, burada sayılan zorunlu şekil şartlarının yanında bazı seçimlik şartlar da söz konusudur. Bonoya isteğe bağlı olarak, faiz, bedelin nakden yada malen alındığı veya yetkili mahkeme kayıtları da konabilir. Bono, bağımsız borç ikrarını içeren bir senet olduğundan herhangi bir illete bağlı olması gerekmez ve kural olarak ispat yükü senedin bedelsiz olduğunu ileri süren tarafa aittir. Ancak senette borcun nedeni “mal” ya da “nakit” olarak belirtilmişse, davacının yazılı borç sebebine dayanmaya hakkı olacağından, ispat yükü bunun aksini ileri süren tarafa ait olacaktır ( HMK m. 191/1, 4721 sayılı TMK m. 6). Eğer yanlardan biri senet metninde yazılı kaydın doğru olmadığını söylüyorsa, buna senedin talili denmektedir. Bu anlamda talil senet metninde açıklanan düzenleme (ihdas) nedenine aykırı beyanda bulunma anlamına gelmektedir ve bu hâlde ispat yükünün kaydın aksini iddia edene ait olacağında kuşku bulunmamaktadır. Bu bilgilere göre somut olayda, dava konusu bonoda davacının keşideci, davalının lehtar olduğu, ihdas nedeni olarak “nakden” kaydı bulunduğu, senedin talil edilmediği, bu nedenle ispat yükünün davacıda olduğu, davalının senetleri verdiği nakit karşılığı davacıya teslime ettiğini senetteki ”nakden” kaydı ile ispatladığı, bu nedenle, dava konusu bonoların satım sözleşmesine konu emtia nedeniyle teslim edildiğini ileri süren davacının iddiasını ispat külfeti altında olduğu, nakden kaydı bulunan bononun verilmesi karşısında, artık bu bononun taraflar arasındaki satım sözleşmesinin avansı olarak verildiği iddiasının kesin delillerle kanıtlanması gerektiği, ancak davacının bu iddialarını ispata yarayacak herhangi bir delil ibraz edemediği, bonodaki yazılı kaydın aksinin eşdeğer kesin bir delille kanıtlanması gerektiği anlaşılmıştır. Taraflar arasında satım ilişkisinin davacının ticari defterlerinden tespit edilse dahi, bu burum başlı başına dava konusu bonoların satım sözleşmesi kapsamında verildiğini kabul için yeterli olmayacaktır. Düzenleme sebebi nakden olan bononun, taraflar arasında başka bir ticari ilişki bulunması halinde, bu ticari ilişki kapsamında verildiği kabul edilemez. Davanın yasal delillerle ispatlanmadığı anlaşılmakla, ilk derece mahkemesi hüküm ve gerekçesine yönelik davacı vekilinin istinaf başvuru nedenleri yerinde görülmemiştir. Açıklanan bu gerekçelerle HMK’nın 353/1.b.1.maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, 2-Davacı tarafından yatırılan istinaf başvuru harçlarının Hazineye gelir kaydına, bakiye 125,50 TL istinaf karar harcının davacıdan tahsiline,3-Davacı tarafından istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların kendi üzerlerinde bırakılmasına,4-Gerekçeli kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine,5-Dosyanın, kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair;HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, oybirliğiyle ve kesin olarak karar verildi.11.05.2023
KANUN YOLU: HMK’nın 362/1.a maddesi uyarınca, dava konusunun değerine göre karar kesindir.