Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2020/1327 E. 2023/842 K. 11.05.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/1327
KARAR NO: 2023/842
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 25/10/2019
NUMARASI: 2018/191 E. – 2019/1068 K.
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali (Bankacılık İşleminden Kaynaklanan)
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerle davanın kısmen kabulüne dair verilen karara karşı, davacı tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine Dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili, dava dilekçesinde özetle; müvekkil banka ile davalı arasında düzenlenen genel kredi sözleşmesi uyarınca borçluya kullandırılan kredi borcunun ödenmemesi üzerine, Beşiktaş …Noterliğinin 01.02.2018 tarihli ihtarıyla hesabın kat edilerek 1.367.304.49 TL tutarındaki borcun ferileriyle birlikte ödenmesinin istendiğini, ihtarnameye rağmen borcun ödenmemesi üzerine, İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasında başlatılan takibe yönelik itirazın haksız olduğunu ileri sürerek, itirazın iptali ile takibin devamına, alacağın %20’sinden aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili, savunmasında özetle; davacı bankanın 4. Levent Şubesi ile düzenlenen genel kredi sözleşmesi kapsamında alınan kredi borcunun ödenmeme üzerine hesabın kat edilerek takip başlatıldığını, ancak sözlemede belirlenen faiz oranlarının TBK’nun 28. maddesine aykırı olduğunu ve edimler arasındaki oransızlığının giderilmesi gerektiğini, takip dosyasında talep edilen miktarın haksız ve hukuka aykırı hesaplama ile belirlenmesi nedeniyle takibe itiraz edildiğini savunarak, davanın reddi ile kötü niyet tazminatına karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; “…Dava konusu alacağın dayanağı taksitli ticari kredisinden (işletme kredisi) kaynaklanmaktadır. 29.09.2017 tarihli 5. Taksit dahil diğer taksitlerde ödenmemiştir. Hesap kat ihtarının tebliği ve verilen süre dikkate alındığında temerrüt tarihi 07.02.2018 tarihidir. Davalı (temerrüt) faiz oranın genel işlem koşullarına aykırı olduğu, fahiş olup, dürüstlük kuralına aykırı olduğu ileri sürülmüştür. GKS’nin 12. maddesi gereğince temerrüt faizi oranı, bankaca kredilere uygulanan en yüksek faiz oranına, bu oranın % 50’sinin ilavesi ile bulunacak faiz oranı olup, davacı banka ticari kredi genil faiz oranı 14.05.2012 tarih ve 2012/38 sayılı genelge ile 14.05.2012 tarihinden itibaren % 26 olup, bunun % 50 fazlası olan % 39 temerrüt faizi oranıdır. TBK 21/1’de düzenlenen genel işlem koşullarının sözleşme içeriğine girip girmediğini konu alır. İlgili hükme göre, ‘Karşı tarafın menfaatine aykırı genel işlem koşullarının sözleşmenin kapsamına girmesi, sözleşmenin yapılması sırasında düzenleyenin karşı tarafa, bu koşulların varlığı hakkında açıkça bilgi verip, bunların içeriğini öğrenme imkânı sağlamasına ve karşı tarafın da bu koşulları kabul etmesine bağlıdır. Aksi takdirde, genel işlem koşulları yazılmamış sayılır.’ Sözleşmenin niteliğine ve işin özelliğine yabancı olan genel işlem koşulları da yazılmamış sayılır. Temerrüt faizine ilişkin bir sözleşme hükmünün, genel kredi sözleşmesinin niteliği ve kredi sözleşmesi ile ilişkisi dikkate alındığında işin özelliğine yabancı olmadığı ve dolayısıyla ikinci fıkra hükmünün uygulanamayacağı açıktır. İlk fıkra hükmüyle ise karşı tarafça içeriğinin öğrenilmesi için gerekli imkânın sağlanması ve karşı tarafın bu koşulları kabul etmesi gereği aranmakta, müşteriye bilgi verilmesi ve müşterinin de bu içeriği kabulü halinde herhangi bir yaptırım öngörülmemekte, sözleşme hükmü içerik yönünden irdelenmediği için herhangi bir hukuka aykırılık doğmamaktadır.Dosya içindeki 17.04.2017 tarihili müşteri kabul beyanı ile davacının TBK 21/1. Maddedeki koşulları yerine getirdiği anlaşılmıştır.Ticari işlere ilişkin düzenlemelerin bulunduğu 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun 8/1. maddesinde; ticari işlerde faiz oranının serbestçe belirleneceği hükme bağlanmış olup Türk Ticaret Kanunu ve 3095 sayılı Kanun’da ticari işlerde akdi faizi sınırlayacak bir hüküm bulunmamaktadır. 6102 Sayılı TTK’nın 8. ve 9. maddelerinin gerekçesinde; ticarî işlerde faiz oranının serbestçe tayin olunacağının Türk Ticaret Kanununda temel bir ilke olarak yer alması gerektiği, ticarî işlerde temel bir kanun olarak Türk Ticaret Kanununun konunun düzenlenmesi gereken yer olduğu, ayrıca bir kanunun sadece kendi kapsamındaki konuları düzenlemesi, bunlara ilişkin hüküm koyması gerektiği, bu sebeple hükmün 6762 sayılı Kanunda olduğu gibi ticarî işlere özgülendiği, 6762 sayılı Kanunda kullanılan ‘tayin olunabilir’ ibaresinin ilke ile bağdaşmayan gereksiz bir esnekliğe yer verdiği, ilkenin tam olarak öngörülebilmesi için kesin bir ifade kullanılması gerektiğinden ‘belirlenir’ şeklinde düzeltildiği vurgulanmıştır. Faiz oranı tacirler arasında TTK 8. Madde gereğince serbestçe belirlenmiş olup, fahiş olmadığı gibi açıkça hakkın kötüye kullanılarak belirlenmiş bir oran de değildir. Bilirkişice hesap kat tarihi itibariyle ve takip tarihi itibariyle alacak miktarı, teknik ayrıntısı bilirkişi raporunda açıklandığı üzere hesaplanmıştır. Tüm bu hususlar dikkate alınarak teknik ayrıntısı bilirkişi raporunda açıklandığı üzere sonuçta aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.Davacı banka tarafından, dava tarihinden sonra 09.03.2018 tarihinde Kredi Garanti Fonu’ndan 1.136.633.33 TL tahsilat sağlanmış olup, bu tahsilat miktarının icra kapak hesabında dikkate alınması gerektiği bilirkişi tarafından görüş olarak beyan edilmiş ise de; Kredi Garanti Kurumlarına Sağlanan Hazine Desteğine İlişkin Bakanlar Kurulu Kararının 6/5. bendine göre bankanın tahsil ettiği tahsilat tazmin edilen kefalet oranında KGF’na aktarılır düzenlemesi gereğince kapak hesabında da dikkate alınmaması gerektiği…” gerekçesiyle davanın kısmen kabulü ile davalının İstanbul … İcra Dairesinin … Esas sayılı dosyasına yönelik itirazının 1.223.488,81 TL asıl alacak 5.455,65 TL işlemiş faiz, 1.550 TL BSMV ve 845,63 TL masraf olmak üzere toplam 1.250.735,71 TL alacak üzerinden, asıl alacak ve fer’ilerine itirazın ve % 39 temerrüt faizine itirazın iptali ile takibin bu miktar üzerinden ve ödeme emrindeki koşullarla devamına, 1.250.735,71 TL’nin % 20’si olan 250.147,142 TL tazminatın davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, kötü niyet tazminatı talebinin reddine, karar verilmiştir. Bu karara karşı, davacı vekilince istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı vekili, istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Banka ile davalı şirket arasında düzenlenen kredi sözleşmesi kapsamında kullandırılan kredi borcunun ödenmemi üzerine başlatılan takibe yönelik itirazın iptali davasında mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verildiğini, ancak icra takipte istenilen 110.687,29 TL işlemiş faiz ve 5.079,71 TL BSMV tutarlarının bilirkişi raporunda hatalı hesaplandığını, gerekçeli kararda temerrüt faizinin ne miktar üzerinden devam edeceğinin belirtilmediğini, bu hesaplamalar nedeniyle müvekkili bankanın zarara uğrayacağını, hatalı bilirkişi raporu üzerine oluşturulan kararın hatalı olduğunu, Bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasına ve davanın…, karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, genel kredi sözleşmesinden kaynaklanan banka alacağının tahsili amacıyla başlatılan ilamsız icra takibine yönelik itirazın iptali istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda davanın kısmen kabulüne, karar verilmiş; bu karara karşı, davacı vekilince, yasal süresi içinde istinaf başvurusunda bulunulmuştur. İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, ileri sürülmüş olan istinaf nedenleriyle ve kamu düzeni yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. Taraflar arasında düzenlenen 19.04.2017 tarihli genel kredi sözlemesi kapsamında davacı banka tarafından, davalı şirkete 3.000.000 TL kredi limiti tahsis edilmiş ve bu sözleşme kapsamında nakdi kredi kullandırılmış, ayrıca kredi kartı ve çek yaprağı verilmiştir. Bankaca kullandırılan nakdi ve gayri nakdi kredi borcunun vadesinde ödenmemesi üzerine keşide edilen 01.022018 tarihli ihtarla 1.241.015,51 TL asıl alacak olmak üzere toplam 1.367.304,49 TL’nin bir gün içinde ödenmesi talep edilmiştir. İhtara rağmen kredi borcunun ödenmemi üzerine bankaca 14.02.2018 tarihinde İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasında, borçlu şirket ve kefiller aleyhine … nolu kredi için toplam 1.223.488,29 TL asıl alacak, 110.687,29 TL %26 oranındaki işlemiş akdi faiz, 30.352,51 TL %39 oranındaki işlemiş temerrüt faizi, 5.079,71 TL BSMV ile 845.63 TL ihtar masrafı olmak üzere toplam 1.370.453,95 TL’nin tahsili amacıyla takip başlatılmıştır. Takip talebinde, alacağın tamamı tahsil edilinceye kadar tabloda belirtilen oranlarda faiz uygulanması istenmiş ve tabloda temerrüt faizi oranı %39 olarak gösterilmiştir. Bankaca 20.02.2018 tarihinde 1.367.304.49 TL tutarında ihtiyati haciz kararı almış, ödeme emrinin 19.02.2018 tarihinde tebliği üzerine süresinde borçlu şirketçe borç ve ferilerine itiraz edilmesi nedeniyle itiraz ve davanın süresinde olduğu anlaşılmıştır.Bankanın faiz genelgesine ve uygulamasına göre uygulanması gereken temerrüt faizi mahkemece %39 oranında belirlenmiş olup, davacı tarafından takip öncesi işlemiş akdi ve temerrüt faizi yönünden ayrı ayrı talepte bulunulmuştur. Mahkemece alınan bilirkişi raporunda da işlemiş akdi faiz 5.455,65 TL işlemiş temerrüt faizi ise 19.395,62 TL olarak belirlenmiştir. Ancak mahkemece davacının işlemiş temerrüt faizi talebine ilişkin bir karar verilmediği gibi, takip sonrası dönem için takip konusu alacağa temerrüt faizi uygulanıp uygulanmayacağı, uygulanacak ise hangi tarihten itibaren hangi kalem alacağa hangi oranda temerrüt faizi uygulanacağı infazı kabil bir şekilde gösterilmeyerek infazı kabil olmayacak veya infazında tereddüt oluşturulacak bir karar verilmiştir. Mahkemece tarafların her bir talebi hakkında karar verilmesi gerektiği gibi, verilen kararın da infazı kabil olması ve infazı sırasında yeni sorunların otaya çıkarmayacak nitelikte olması gerekir. HMK’nın 297. maddesi uyarınca, mahkeme kararlarının; hükmü veren mahkeme ile hâkim veya hâkimlerin ve zabıt kâtibinin ad ve soyadları ile sicil numaraları, mahkeme çeşitli sıfatlarla görev yapıyorsa hükmün hangi sıfatla verildiğini, Tarafların ve davaya katılanların kimlikleri ile Türkiye Cumhuriyeti kimlik numarası, varsa kanuni temsilci ve vekillerinin ad ve soyadları ile adreslerini, tarafların iddia ve savunmalarının özetini, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususları, çekişmeli vakıalar hakkında toplanan delilleri, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesini, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebepleri, hüküm sonucu, yargılama giderleri ile taraflardan alınan avansın harcanmayan kısmının iadesi, varsa kanun yolları ve süresini, hükmün verildiği tarih ve hâkim veya hâkimlerin ve zabıt kâtibinin imzalarını, gerekçeli kararın yazıldığı tarihi, içermesi, hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi zorunludur. Bu biçim yargıda açıklık ve netlik prensibinin gereğidir. Aksi hal, hükmün infazında zorluklara ve tereddütlere, yargılamanın ve davaların gereksiz yere uzamasına, davanın tarafı bulunan kişi ve kurumların mağduriyetlerine sebebiyet verecek ve Kamu düzeni ve barışını olumsuz yönde etkileyecektir (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu – 2007/14-778 E, 2007/611 K ). İlk derece mahkemesince, itirazın iptali davasında talep edilen işlemiş temerrüt faizine yönelik inceleme yapılmasına rağmen bu talebin kabulü veya reddine ilişkin bir hüküm kurulmadığı, bu talebin reddi kabul edilse dahi buna ilişkin bir gerekçe yazılmadığı, itirazın iptali davasında takibin devamına karar verilerek “…%39 temerrüt faizine itirazın iptaline…” karar verilmesine rağmen, hangi alacağa hangi tarihten itibaren bu faizin uygulanacağı veya uygulanıp uygulanmayacağı belirtilmeden infazda tereddüt oluşturacak şekilde hüküm kurulması nedeniyle ortada istinaf incelemesi yapılabilecek bir karar bulunmamaktadır. Açıklanan bu gerekçelerle, HMK’nın 353/1.a.6 maddesi uyarınca dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, esasa ilişkin istinaf sebepleri incelenmeksizin, ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının kaldırılmasına dair aşağıdaki karar verilmiştir.
KARAR: Yukarıda açıklanan gerekçelerle: 1-HMK’nın 353/1.a.6. maddesi uyarınca, ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının kaldırılmasına, 2-Yukarıdaki açıklamalar ışığında davanın yeniden görülmesi için dosyanın, kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine, 3-Davacı vekili tarafından yatırılan istinaf peşin karar harcının, talep hâlinde, ilk derece mahkemesince iadesine, 4-Davacı vekili tarafından yapılan kanun yolu giderlerinin, ilk derece mahkemesince, esas hükümle birlikte yargılama giderleri içinde değerlendirilmesine dair; HMK’nın 353/1.a maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, oy birliğiyle ve kesin olarak karar verildi.11.05.2023
KANUN YOLU:HMK’nın 353/1.a maddesi uyarınca karar kesindir.