Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2020/1307 E. 2023/808 K. 11.05.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/1307
KARAR NO: 2023/808
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 19.12.2019
NUMARASI: 2019/475 E.- 2019/1292 K.
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerle davanın reddine dair verilen karara karşı, davacı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine Dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı ile müvekkili şirket arasında cari hesap ilişkisi bulunduğunu, borçlunun ödemelerini yerine getirmemiş olmasından dolayı, borçluya İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyası ile ilamsız icra takibi başlatıldığını, başlatılan icra takibinde davalı tarafından takibe borca ve faize itiraz edildiğini, borçlunun itirazı üzerine İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğü tarafından takibin durdurulmasına karar verildiğini, takip tarihinden sonra icra takibine itirazdan önce 18/07/2019 tarihinde davalı şirket müvekkiline asıl alacak tutarı olan 92.394,62 TL bedelli çek verdiğini ve asıl alacağı böylelikle ödediğini, ancak davalı şirketin tahsil harcı başvuru harcı, masraf, vekalet ücreti ve faiz alacaklarına ilişkin herhangi bir ödeme yapmadığını, akabinde itirazın iptali talebi ile arabuluculuk bürosuna başvrulduğunu, anlaşmama tutanağının tanzim edildiğini, borçluların hukuka aykırı olarak icra takibine itiraz ettiklerini, takip tarihinden sonra icra takibine itirazdan önce 18/07/2019 tarihinde borçlunun ödeme yapmış olmasının icra takibinde haklı olunduğunu gösterdiğini, ayrıca müvekkili şirketin kayıtları üzerinde ticaret işlemleri ve hukuku konularında uzman bir bilirkişi veyahut bilirkişi heyetince yapılacak inceleme neticesinde haklılığın ortaya çıkacağını iddia ederek,icra takibine yapılan itirazın iptali ile icra takibinin talep edilen miktar ve temerrüt faizi yönünden devamı ile icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili savunmasında özetle; davacı tarafın davalı müvekkilden alacaklı olduğunu, bu alacağın tahsili için İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, bu dosyanın asıl alacak kısmı olan 92.394,62 TL kısmının 18/07/2019 tarihinde müvekkili şirket tarafından verilen çek ile ödendiğini, ancak tahsil harcı, başvuru harcı, masraf, vekalet ücreti, faiz gibi alacak kalemlerinin ödenmediğini, bunun için arabulucu uyuşmazlık çözüm yoluna başvurulduğunu, bundan da sonuç alınmadığı için dava açılması gerektiğini belirtmiş ise de davacı tarafın bu davaya konu taleplerinin kabulünün mümkün olmadığını, müvekkili şirketin takip öncesinde davacı alacaklı şirkete 92.394,62 TL borcunun bulunduğunun doğru olduğunu, müvekkili şirketin yetkililerinin davacı şirket yetkilileri ile görüştüğünü ve bir ödeme planı sunduğunu, davacı tarafın ise bu teklifi değerlendirilip cevap verileceğini belirttiğini ancak bu süreçte müvekkil şirketinin haberdar edilmeksizin icra takibinin başlatıldığını, dolayısıyla takip tarihi itibariyle takip talebinde belirtilen kadar borç bulunduğunun doğru olduğunu, ancak ödeme emri müvekkili şirkete tebliğ edilince müvekkil şirket yetkilileri davacı şirketin yetkilileri ile görüştüğünü takip öncesi durumun hatırlatıldığını, kendilerinin de bir karışılıklık olduğunu ancak asıl alacak miktarı ödendiği takdirde dosyanın kapatılacağını belirttiklerini, bu doğrultuda davacı tarafın da ikrar ettiği üzere 18/07/2019 tarihinde müvekkil şirketin çek vermek suretiyle ödeme yaptığını, bu çeki de borç mutabakatı ve ödeme protokolü başlıklı sözleşme ile teslim ettiğini, anılan sözleşmenin 3. Maddesinde çek teslim edildiği takdirde alacaklı tarafın başka nam altında hak ve alacak talebinde bulunmayacağı, 4. maddesinde ise üç gün içerisinde icra dosyasının resmi olarak kapatılacağının açık bir şekilde belirtildiğini, bu sebeple sonrasında borca itiraz edildiğini, arabuluculuk toplantısında ödeme yapılmasının kabul edilmediğini, ayrıca daha sonra davacı şirketin Kartal … Noterliği’nin 25/07/2019 tarih … yevmiye numaralı ihtarnamesi ile ihtar edildiğini, davacı şirkete bu ihtarnamenin tebliğ edildiğini, buna rağmen icra dosyasının kapatılmadığı gibi kötü niyetli bir şekilde işbu davanın açıldığını savunarak davanın reddi ile alacak miktarının % 20 sinden az olmamak kaydıyla kötü niyet tazminatına karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; “…Davacı vekili her ne kadar dosyada mevcut mutabakat altında imzası bulunan …’nun şirket adına imza atmaya yetkili olmadığını ve mutabakatı kabul etmediğini beyan etmiş ise de imzanın …’ya ait olmadığı yönünde bir itirazı olmadığı gibi … tarafından teslim alınan çeki benimsediği sabittir. İcra takibine itiraz üzerine açılan itirazın iptali davalarında takibin ferileri dava konusu edilemez. Ancak asıl alacak veya kısmi itiraz varsa kısmi itiraza uğrayan alacak yönünden itirazın iptali davası açılabilir. Davacı asıl alacak ödenmiş ise ancak takip tarihi ile ödeme tarihi arasında geçen sürede işlemiş faizi dava konusu edebilir ancak taraflar arasında yapılan mutabakatta davacının ödeme tarihiyle takip tarihi arasında işlemiş olan faiz yönünden bir ihtirazi kayıt koymadığı protokole konu 92.394,62 TL asıl alacağa ilişkin çek teslim edildiğinde borçluyu ibra edeceğinin kararlaştırıldığı yine protokolde çek teslim edildikten itibaren 3 gün içerisinde alacaklı tarafın dosyanın icra müdürlüğünden resmi olarak kapatılma işleminin gerçekleştireceği, yine protokolde dosya borcuna istinaden verilen çek teslim edildiğinde alacaklının hiçbir nam altında hak ve alacak talebinde bulunamayacağı kararlaştırılmıştır. Tüm bu nedenlerle davalının taraflar arasında yapılan borç mutabakatı ve ödeme protokolü kapsamında dava konusu takip nedeniyle davacıya borçlu olmadığı sonuç ve vicdani kanaatine varılarak…” gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir. Bu karara karşı, davacı vekilince istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı vekili, istinaf başvuru dilekçesinde özetle; eksik, şekli ve görünüşte gerekçe yazıldığını, mahkeme tarafından yeterli inceleme yapılmadığını, davanın 09.08.2019 tarihinde açıldığını, 19.12.2019 tarihinde ön inceleme duruşması gerçekleştirildiğini ve tahkikat aşamasına geçilerek yargılamanın sonlandırıldığını, ödeme protokolü ve borç mutabakatını imzalayan kişinin temsile yetkili kişi olmadığına ilişkin itirazlarının göz ardı edildiğini müvekkili şirketin temsile yetkili olan kişilerin kimler olduğuna ilişkin tespit yapılmadığını, delillerin toplanmadığını, esas hakkında yeterli inceleme yapmadan eksik ve görünürde bir yargılama yapıldığını, davalı şirketin icra takibinin açılmasına ve itiraz ile takibin durmasına neden olduğunu, müvekkili açısından vekalet ücreti, icra masrafları ve faiz kalemleri yönünden talep şartlarının oluştuğunu, borç mutabakatını ve ödeme protokolünü imzalayan kişinin şirketi temsile yetkili kişi olmadığını, çekin piyasada oluşan teammüller gereği şirket bünyesinde çalışan her işçinin, şirkete evrakları ve çeki teslim alabildiğini, müvekkili şirket işçisi olan …’nunda şirket bünyesinde çalışan diğer işçiler gibi çeki teslim almaya yetkili olduğunu, hal böyle iken mahkemenin … tarafından teslim alınan çeki müvekkilinin benimsediği bahisle protokolün tümüne geçerlilik kazandırmasının hukuka aykırı olduğunu, borçluyu ibra, alacaktan feragat etme yetkisi bakımından TTK 371. maddesindeki düzenlemenin söz konusu olduğunu, mahkemenin hukuka aykırı olarak temsile yetkili olmayan işçinin imzalamış olduğu protokole geçerlilik kazandırdığını ve davayı reddettiğini, icra vekalet ücretinin vekile ait olduğunu, bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasına ve davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, ticari satıma ilişkin bakiye açık hesap alacağının tahsili amacıyla başlatılan ilamsız icra takibine vaki itirazın İİK’nın 67. maddesi uyarınca iptali talebine ilişkindir. İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda davanın reddine karar verilmiş; bu karara karşı, davacı vekilince, yasal süresi içinde istinaf başvurusunda bulunulmuştur. İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, ileri sürülmüş olan istinaf nedenleriyle ve kamu düzeni yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. Dosya kapsamından, davacı şirket tarafından davalı şirket hakkında İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasında cari hesap ekstresinden kaynaklanan borç adı altında 92.394,62 TL alacağın tahsili amacıyla 10.07.2019 tarihinde ilamsız icra takibi başlattığı, davalı borçlu şirket tarafından borca ve tüm ferilerine itiraz edildiği, icra müdürlüğü tarafından takibin 09.08.2019 tarihinde durdurulmasına karar verildiği, davalı vekili tarafından davacı şirkete 25.07.2019 tarihli ihtarnamenin keşide edildiği, söz konusu ihtarnamede, alacağın tahsili için İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasıyla icra takibi başlatıldığı, dosyaya konu borcun tasfiyesi hususunda anlaşmaya varıldığı, bu doğrultuda borç mutabakatı ve ödeme protokolü düzenlendiği, protokolün 2. maddesi uyarınca dosya borcuna karşılık 28.09.2019 tarihli 92.394,62 TL tutarlı çek teslim edildiği, aynı sözleşmenin 4. maddesi gereğince çek teslim edildikten itibaren 3 gün içerisinde başkaca bir nam altında herhangi bir hak ve alacak talebinde bulunmaksızın icra müdürlüğü nezdinde resmi şeklinde kapatılması gerektiği, ancak mutatabın sözleşmede düzenlenen bu yükümlülüğü yerine getirmediği belirtilerek icra müdürlüğü dosyasının kapatılmasının talep edildiği, söz konusu ihtarnamenin 30.07.2019 tarihinde tebliğ edildiği, ihtarnameye karşı herhangi bir cevabı ihtarnamenin mevcut olmadığı, uyuşmazlık konusu iş bu davanın ise 09.08.2019 tarihinde açıldığı, dilekçede asıl alacağa ilişkin çek verildiğinin ve böylelikle ödemenin yapıldığı ancak ferilere ilişkin herhangi bir ödemenin yapılmamış olduğunun belirtilerek ferileri yönünden itirazın iptali davasının açılmış olduğu, borç mutabakatı ve ödeme protokolü adı altında tarihsiz ve adi şekilde düzenlenen protokolde 18.07.2019 tarihi itibariyle 92.394,62 TL dosya borcu olduğunun kabul edildiği ve bedel karşılığında çekin alacaklı tarafa verileceği, 3. maddede ise çekler teslim alındıktan sonra alacaklının alacak talebinde bulunmayacağı, borçlu tarafı ibra edeceği, çeklerin teslim edilmesinden sonra 3 gün içerisinde alacaklı tarafın icra müdürlüğünden dosyanın resmi şekilde kapatılmasını gerçekleştireceği hususlarına yer verildiği ayrıca teslim edilen çekler başlığı ile 28.09.2019 vadeli … Tuzla Şubesindeki borçlu şirketin çek hesabından davacı alacaklı şirket adına keşide edilen 28.09.2019 keşide tarihli 92.394,62 TL bedelli çekin belirtildiği, söz konusu protokol altında taraf şirketlere ait kaşelerin yer aldığı, borçlu kısmında davalı şirket kaşesinin, alacaklı kısmında davacı şirket kaşesinin mevcut olduğu, alacaklı ifadesinin altında … adının yer aldığı, firma çek çıkış bordo dökümüne ait çıktı altında ise yine davacı şirket kaşesi ve … adının yer aldığı, adı geçen …’nun davacı şirket işçilerinden olduğu, şirketi temsil yetkisinin bulunmadığı anlaşılmıştır. Mahkemenin düzenlemiş olduğu 19.08.2019 tarihli tensip tutanağının 2/b bendinde, “…Davacı tarafa; davanın tabi olduğu basit yargılama usulü nedeniyle ön inceleme ve tahkikat aşamasının aynı duruşmada yerine getirileceği, uyuşmazlığın çözümü için arabulucuya başvuru yapılabilineceği, ön inceleme duruşması nedeniyle sulh için gerekli hazırlığı yapması, ayrıca belirlenen günde duruşmaya gelmediği takdirde diğer tarafın duruşmaya gelmesi ve yargılamaya devam etmek istemesi durumunda, yokluğunda yapılan işlemlere itiraz edemeyeceği; işlemden kaldırılmasına karar verilmiş olan dosyanın, yenilenmesinden sonra takipsiz bırakılması halinde davanın açılmamış sayılmasına karar verileceği hususlarının İHTARINA ve ayrıca davetiyeye şerh edilmesine..” ifadelerine yer verilmiştir. 19.12.2019 tarihli ön inceleme duruşmasında ise taraf vekillerine söz verildikten sonra hüküm tesis edilmiştir. Ön inceleme duruşmasında davacı vekili zapta geçen beyanında, protokolde imzası bulunan …’nun imzaya yetkili olmadığı, icra dosyasını kapatmaya veya feragat etmeye yetkili olmadığını, protokolü kabul etmediklerini, taleplerinin asıl alacak dışındaki icranın ferilerine ilişkin olduğunu beyan etmiştir. Davalı vekili ise çekin teslim alınarak protokol yapıldığını, çeki alanın ve protokol imzalayanın aynı kişi olduğunu, davacı iddialarını kabul etmediklerini, şirket yetkilileri ile görüşüldüğünü ve borcun ne şekilde ödeneceğinin tartışıldığını belirtmiş olduğu görülmüştür. Yukarıda belirtildiği üzere tensip tutanağı ile birlikte davada basit yargılama usulünün uygulanacağı mahkemece belirlenmiştir. HMK’nın 316 vd. maddelerinde basit yargılamaya ilişkin düzenlemeler bulunmaktadır. HMK’nın 318. maddesinde, tarafların tüm delillerini dilekçe ile birlikte verecekleri düzenlenmiştir. Ön inceleme ve tahkikatın usulü ise aynı Kanun’un 320. maddesinde belirlenmiştir. Yargılamada, tarafların ileri sürdüğü vakıaların denetlenmesi gerekmektedir. Bu nedenle, gerektiği takdirde dayanılan kayıt ve belgelerin incelenmesi ve işin niteliğine uygun düştüğü takdirde gösterilen tanıkların da dinlenilmesi gerekir.Davacının iddiaları arasında, borç mutabakatı ve ödeme protokolü adı altında düzenlenen belgedeki davacı şirket kaşesi üzerinde adı geçen kişinin şirketi temsil yetkisi olmadığı iddiası yer almaktadır. Bu hususun üzerinde durularak, davacı şirketin kayıtları ve taraflar arasında yapıldığı ileri sürülen adi yazılı belge ve tarafların diğer delileri de değerlendirilerek dava sonuçlandırılmalıdır. Deliller toplanıp değerlendirilmeden yapılacak bir yargılama sonucu verilen karar hukuki dinlenme hakkına aykırı olduğu gibi, bu şekilde verilecek gerekçeli kararın da HMK’nın 297. maddesinde sayılan gerekçeli karara ilişkin unsurları taşıdığı söylenemez. Bu nedenle ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerekmiştir. Açıklanan bu gerekçelerle, HMK’nın 353/1.a.6 maddesi uyarınca dosya üzerinden yapılan istinaf incelemesi sonucunda, işin esası incelenmeksizin, ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının kaldırılmasına dair aşağıdaki karar verilmiştir.
KARAR: Yukarıda açıklanan gerekçelerle:1-HMK’nın 353/1.a.6 maddesi uyarınca ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının kaldırılmasına, 2-Yukarıdaki açıklamalar ışığında davanın yeniden görülmesi için dosyanın, kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine, 3-Davacı tarafından yatırılan istinaf peşin karar harcının, talep hâlinde, ilk derece mahkemesince iadesine,4-Davacı tarafından yapılan kanun yolu giderlerinin, ilk derece mahkemesince, esas hükümle birlikte yargılama giderleri içinde değerlendirilmesine dair; HMK’nın 353/1.a maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, oy birliğiyle ve kesin olarak karar verildi.11.05.2023
KANUN YOLU:HMK’nın 353/1.a maddesi uyarınca karar kesindir.