Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2020/1305 E. 2020/1345 K. 03.12.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/1305
KARAR NO: 2020/1345
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 25/02/2020
NUMARASI: 2020/154E. 2020/179K.
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit (Kıymetli Evraktan Kaynaklanan)
Taraflar arasında görülen menfi tespit davasının ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sonucunda, ilamda yazılı nedenlerle dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddine ilişkin verilen hükme karşı, davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili davasında özetle; 10/07/2019 tarihinde, davacı şirket tarafından, başka bir ildeki şubeye ulaştırılmak üzere kargoya verilen 37 adet senet ve 14 adet çekin hırsızlandığını, işbu hırsızlık olayına ilişkin olarak, kargo firması ve çalışanları hakkında 10/07/2019 tarihinde İzmir Cumhuriyet Başsavcılığına suç duyurusunda bulunduklarını, iş bu davanın konusunu oluşturan Bakırköy … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı icra takibinin dayanağı senedin de çalınan senetlerden bir tanesi olduğunu, hırsızlık olayının yaşandığı 10/07/2019 tarihinde, müvekkili şirket … A.Ş. tarafından, İzmir 4. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2019/309 Esas sayılı dosyası ile çalınan senetlerle ilgili olarak kıymetli evrakın zayi nedeniyle iptali davası açıldığını, talepleri üzerine mahkemece 17/07/2019 tarihinde ödeme yasağı kararı verildiğini, şirketten çalınan ilgili senede dayanılarak Bakırköy … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı icra dosyası üzerinden takip başlatıldığını, söz konusu kıymetli evrakı hırsızlayan şahısların sahte imza ve kaşe ile ilgili senetlerden birini cirolayarak icra takibine koyduklarının görüldüğünü, … A.Ş.’ye aitmiş gibi gözüken imza ve kaşenin de sahte olduğunu belirterek, İİK’nın 72. maddesi gereğince, teminat karşılığında, dava sonuna kadar takibin tedbiren durdurulmasını ve müvekkilinin borçlu olmadığının tespitine, dava konusu senedin müvekkiline iadesine ve takibin iptaline, yargılama gideri ile vekalet ücretinin davalı tarafa tahmiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; “..Davacının menfi tespit ve istirdat talebiyle açtığı işbu davada, dava konusunun bir miktar paraya ilişkin olduğu ve davacı tarafın dava dilekçesinde ‘davanın arabuluculuk şartına tabi olmadığı gerekçesiyle arabulucuya başvurmadıklarını’ beyan ettiği 7155 Sayılı yasa ile değişik 6102 Sayılı TTK’nun 5/A ve aynı sayılı yasa ile değişik 6325 Sayılı Kanunun 18/A maddesinin birinci fıkrası uyarınca arabuluculuğa başvurulmasına ilişkin dava şartı noksanlığı, …” gerekçesiyle, HMK’nın 114/2 ve 115/2. Maddeleri gereğince, arabulucuya başvuruya ilişkin dava şartının noksanlığı nedeniyle davanın usulden reddine karar verilmiştir. Bu karara karşı, davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde: önceki beyanlarını tekrarla; Menfi tespit davalarında, bir miktar alacağın tahsili talebi olmadığından menfi tespit davalarının açılabilmesi için arabulucuya başvuru zorunluluğu olmadığından, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını talep etmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, icra takibinden sonra açılan menfi tespit ve kambiyo senedinin istirdadı istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda, yukarıda açıklanan gerekçelerle, davanın usulden reddine karar verilmiş; bu karara karşı, davacı vekili tarafından, yasal süresi içerisinde istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, istinaf başvuru nedenleri ve kamu düzenine aykırılık yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. 06/12/2018 tarihli, 7155 sayılı Kanun’un 20. maddesiyle TTK’ya eklenen 5/A maddesi uyarınca, “Bu Kanunun 4 üncü maddesinde ve diğer kanunlarda belirtilen ticari davalardan, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olması dava şartıdır.” 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’ nun 18/A maddesi uyarınca, ” İlgili kanunlarda arabulucuya başvurulmuş olması dava şartı olarak kabul edilmiş ise arabuluculuk sürecine aşağıdaki hükümler uygulanır. Davacı, arabuluculuk faaliyeti sonunda anlaşmaya varılamadığına ilişkin son tutanağın aslını veya arabulucu tarafından onaylanmış bir örneğini dava dilekçesine eklemek zorundadır. Bu zorunluluğa uyulmaması hâlinde mahkemece davacıya, son tutanağın bir haftalık kesin süre içinde mahkemeye sunulması gerektiği, aksi takdirde davanın usulden reddedileceği ihtarını içeren davetiye gönderilir. İhtarın gereği yerine getirilmez ise dava dilekçesi karşı tarafa tebliğe çıkarılmaksızın davanın usulden reddine karar verilir. Arabulucuya başvurulmadan dava açıldığının anlaşılması hâlinde herhangi bir işlem yapılmaksızın davanın, dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddine karar verilir.” Bu hukuki açıklamalar ışığında somut uyuşmazlıkta davacının talebi, menfi tespit ve çekin istirdadı istemine ilişkindir. TTK’nın 5/A maddesine göre, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olması dava şartıdır. Davanın konusu (müddeabih), dava dilekçesindeki talep sonucu esas alınarak belirlenir. Talep sonucunun bir para alacağının tahsili veya tazminat olduğu durumlarda, arabulucuya başvuru yapılmış olması dava şartıdır. Menfi tespit davaları 6100 Sayılı HMK’nın 106. maddesi uyarınca tespit davası niteliğindedir. Dava sonucunda borçlunun borçlu olmadığının anlaşılması halinde bu hususta tespit hükmüne yer verilir. Menfi tespit davaları sonucunda verilecek kararlar eda hükmü içermeyeceğinden menfi tespit davalarının açılabilmesi için arabulucuya başvuru zorunluluğu bulunmamaktadır. Kambiyo senedinin istirdadı talebi de bir para alacağının tahsili talebi niteliğinde değildir. İlk Derece Mahkemesinin istinafa konu kararı bu nedenlerle doğru bulunmamıştır. Açıklanan bu gerekçelerle, HMK’nın 353/1.a.4 maddesi uyarınca dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının HMK’nın 353/1.a.4 maddesi uyarınca kaldırılmasına dair aşağıdaki karar verilmiştir.
KARAR:Yukarıda açıklanan gerekçelerle; 1-HMK’nın 353/1.a.4. maddesi uyarınca, işin esası incelenmeksizin, İlk Derece Mahkemesinin istinafa konu kararının KALDIRILMASINA, 2-Davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine, 3-Davacı tarafından yatırılan istinaf peşin karar harcının ilk derece mahkemesince talep halinde iadesine, 4-Davacı tarafından istinaf kanun yolu aşamasında yapılan yargılama giderlerinin, İlk Derece Mahkemesi tarafından, esas hükümle birlikte yargılama giderleri içinde değerlendirilmesine, 5-Gerekçeli kararın İlk Derece Mahkemesince taraflara tebliğine dair; HMK’nın 353/1.a maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliğiyle ve kesin olarak karar verildi. 03.12.2020
KANUN YOLU: HMK’nın 353/1.a. maddesi uyarınca karar kesindir.