Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2020/1303 E. 2023/807 K. 11.05.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/1303
KARAR NO: 2023/807
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 25.02.2020
NUMARASI: 2016/625 E. – 2020/120 K.
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali (Temlik Sözleşmesinden Kaynaklanan)
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerle davanın kısmen kabulüne dair verilen karara karşı, davalı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine Dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı şirket ile müvekkili arasında 20.03.2009 tarihinde “Alacağın Temliki, Sulh, İbra ve Feragat Sözleşmesi” akdedildiğini, taraflar arasında akdedilen sözleşmenin maddeleri gereğince müvekkilinin davalı şirketin taksitler halinde ödemesi gereken bedeli 25.03.2013 tarihli taksitten itibaren 6 ay ve daha fazla geciktirmesi nedeniyle sözleşmenin 4.6. maddesinin b şıkkındaki seçimlik hakkını kullanarak ve bu hususu takip talebinin 8. numaralı bölümünde belirterek, davalı borçlu aleyhine İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası ile 09.01.2014 tarihinde ilamsız takip başlattığını, ancak davalı borçlunun muaccel borçlarının bulunmadığından bahisle borca ve takibe itiraz ettiğini, davalı borçlu şirketin takip tarihi itibariyle muaccel borçlarının olmadığı gerekçesiyle itiraz ederken icra dosyasına ödeme dekontları veya ödemeye ilişkin herhangi bir belge ibraz etmediğini, davalı şirketin itirazının gerçek dışı olduğunu ve davalı şirketin itirazında haksız ve kötü niyetli olduğunu iddia ederek, davalı borçlu şirketin İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı icra dosyasına vaki itirazının iptali ile takibin devamına ve alacağın % 40 dan aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili savunmasında özetle; takip alacaklısı ile vekili bulunduğu şirket arasında tanzim olunan “Alacağın Temliki, Sulh, İbra ve Feragat Sözleşmesi”yle, takip alacaklısının Tasfiye Halinde … A.Ş. nezdindeki Kar ve Zarar Katılım Hesap bakiyesinin temliki hususunda mutabakata varıldığını, söz konusu takip dayanağı Alacağın Temliki Sözleşmesine istinaden takip alacaklısının Tasfiye Halinde … A.Ş. nezdinde henüz vadesi gelmemiş, mutlak ödenmesi de hukuken garanti edilmeyen Kar ve Zarar Katılım bakiyesi temlik alındığını, müvekkili şirketin işbu temlik sözleşmesinden kaynaklanan edimlerini yerine getirdiğini, takip alacaklısına hiçbir borcu bulunmadığını, davacı yanın işbu davayı haksız ve kötüniyetli olarak açması sebebiyle inkar tazminatı isteminin reddi gerektiğini savunarak davanın esastan reddine karar verilmesini talep etmiştir. İstanbul 12. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2014/234 Esas, 2015/27 Karar ve 22.01.2015 tarihli kararı ile; görevli mahkemenin Asliye Ticaret Mahkemesi olduğu gerekçesiyle davanın usulden reddine karar verilmiştir. Karar temyiz edilmeksizin kesinleşmiştir. İstanbul 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2015/482 Esas, 2015/436 Karar ve 07.07.2015 tarihli kararı ile; görevli mahkemenin Asliye Hukuk Mahkemesi olduğu ancak söz konusu mahkemece de görevsizlik kararı oluşturduğu gerekçesiyle merci tayini için dosyanın Yargıtayın ilgili mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir. Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin 2016/3821 Esas, 2016/5938 Karar ve 30.05.2016 tarihli kararı ile; İstanbul 1. Asliye Ticaret Mahkemesi yargı yeri olarak belirlenmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; “…Davacı ile davalı arasında akdedilen sözleşmenin hukuki niteliğinin alacağının devri olduğu, bu sözleşme nedeniyle davacının kâr ve zarara katılma sözleşmesinin tarafı olmaktan çıktığı ve davaya konu borçtan davalının sorumlu olduğu anlaşılmakla davalı savunmalarına itibar edilmemiş ve aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.(Benzer yönde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12.Hukuk Dairesi 2018/2120 esas, 2018/1701 karar sayılı 27/12/2018 tarihli, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12.Hukuk Dairesi 2018/67 esas, 2018/58 karar sayılı 26/01/2018 tarihli ve İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 13.Hukuk Dairesi 2018/1513 esas, 2019/544 karar sayılı 21/03/2019 tarihli kararları)…” gerekçesiyle, davanın kısmen kabulü ile davalının istanbul … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı takip dosyasına yönelik itirazının 7.100,00 USD asıl alacak bakımından iptali ile bu alacağa 3095 sayılı yasa’nın 4/a maddesi kapsamında takip tarihinden itibaren faiz yürütülmek suretiyle devamına, 7.100,00 USD asıl alacağın takip tarihindeki Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasının efektif satış kuru üzerinden belirlenen Türk lirası karşılığının %20’si olan 3.109,80 TL tazminatın davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin kısmın reddine, karar verilmiştir. Bu karara karşı, davalı vekilince istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davalı vekili, istinaf başvuru dilekçesinde özetle; takip alacaklısı ile müvekkili arasında tanzim olunan alacağın temliki, sulh, ibra ve feragat sözleşmesi ile takip alacaklısının Tasfiye Halinde … AŞ nezdinde henüz vadesi gelmemiş, mutlak ödenmesi ve hukuken garanti edilmeyen kar ve zarar katılım bakiyesinin temlik alındığını, müvekkilinin temlik sözleşmesinden kaynaklanan edimlerini yerine getirdiğini, takip alacaklısına takip miktarı kadar günü geçmiş bir borcu bulunmadığını, borcun nakli sözleşmesi olduğundan borcun muaccel hale gelmediğini, sözleşme incelendiğinde alacaklının aynen kaldığını, borçlunun değiştiğini ve borcun nakledildiğini, emsal Yargıtay ilamlarına göre hesabın niteliği gereği tasfiye işlemleri sonucunda bir alacak kalırsa davacının bir hak talebinde bulunabileceğini, davanın zamansız açılması nedeniyle reddi gerektiğinin belirtildiğini, sözleşmenin 4.3 maddesi gereği ödeme yapılacağı tarihteki TL üzerinden hesap yapılması gerekirken Dolar üzerinden hesap yapılması ve Dolara faiz işletilmesinin sözleşmeye aykırı olduğunu, alacağın yargılamayı gerektirdiğinden icra inkar tazminatına hükmedilemeyeceğini, bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasına ve davanın reddine karar verilmesini istemştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, alacağın temliki, sulh, ibra ve feragat sözleşmesi gereğince alacağın tahsili amacıyla başlatılan ilamsız icra takibine vaki itirazın İİK’nın 67. maddesi uyarınca iptali talebine ilişkindir. İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda davanın kısmen kabulüne karar verilmiş; bu karara karşı, davalı vekilince, yasal süresi içinde istinaf başvurusunda bulunulmuştur. İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, ileri sürülmüş olan istinaf başvuru nedenleriyle ve kamu düzeni yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. Taraflar arasında sözleşmenin varlığı konusunda herhangi bir uyuşmazlık yoktur. Uyuşmazlık, takip tarihi itibariyle davacının takibe konu etmiş olduğu alacağının sözleşme kapsamında muaccel olup olmadığı ile talebin döviz cinsinden dile getirilerek hükmün döviz olarak kurulması ile icra inkar tazminatına karar verilmiş olmasının isabetli olup olmadığına ilişkindir. Dosya kapsamından, taraflar arasında 20.03.2009 tarihinde, alacağın temliki, sulh, ibra ve feragat sözleşmesinin düzenlendiği, sözleşmede taraflardan davalı şirketin temlik alan muhatabın davacı olduğu ,sözleşmenin konusunun, muhatap ile hesabı temlik alan arasındaki temlik şartlarının belirlenmesi ilişkin olduğu, 4. maddesinde özel hükümlerin düzenlendiği, 4.1 maddede muhatabın Tasfiye Halindeki … AŞ’den kar ve zarar katılım akdi, cari hesaplar ve hesapların eklerinde bulunan 19.336,00 USD bütün hakları ile birlikte temlik alana temlik ettiğinin belirtildiği, 4.3 maddede, temlik alanın muhatabın kendisine temlik ettiği tutarı hangi tarihlerde ödeyeceği hususunun belirtildiği, sıralamada 25.01.2020 tarihi ve karşılığında 322,00 USD olmak üzere 25.12.2014 tarihi ve 338,00 USD miktara yer verildiği, 4.6 maddede temlik alanın 6 taksiti ödeyememesi halinde temlik edenin seçimlik haklardan dilediğini kullanacağı seçimlik hakların, tahsil edemediği kadar temlik tutarının eski hale iadesini isteyebileceği, temliğin eski hale iadesini istemediği takdirde kalan miktarı temlik alandan tahsil cihetine gidebileceği hususuna yer verildiği, davacı muhatap tarafından sözleşmenin 4.6 maddesindeki b bendinde düzenlenen seçimlik hakkı gereğince 25.03.2013 tarihinden itibaren 25.12.2014 tarihine kadar ödenmesi gereken aylık 322,00 USD en son taksit 338,00 USD olmak üzere 22 taksit toplam 7.100,00 USD asıl alacak ile 196,08 USD işlemiş faiz olmak üzere toplam 7.296,08 USD alacağın tahsili amacıyla İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasında 09.01.2014 tarihinde ilamsız icra takibi başlatıldığı, davalının takibe karşı yasal sürede itiraz ettiği, davacının ise İİK 67 maddesi gereğince 1 yıllık hak düşürücü süre içerisinde iş bu davayı açmış olduğu anlaşılmıştır. 08.01.2017 tarihli bilirkişi raporunda; davacının ticari bir işle iştigal etmediği, vergi mükellefiyetinin bulunmadığı, dolayısıyla, ticari defterlerinin bulunmadığı, davalının şirket merkezinin İzmir’de olması nedeniyle defter ve hesap incelemesinin yapılamadığı, dosyada mevcut … Bankası AŞ tarafından mahkemeye sunulan CD incelemesinde, hesabın davacıya ait … hesap olduğu, hesabın TL hesabı olduğu, hesaba TL cinsinden ödeme yapıldığı, davalının davacıya 12.236 USD (322 usd * 38 ay) için toplam 18.941,66 TL karşılığı ödeme yaptığı, ödemeleri 27/01/2010 tarihi ile 18/03/2013 tarihleri arasında yaptığı, 18/03/2017 tarihinde yapılan ödemenin 25/02/2013 vadeli takside ait olduğu, Mart/2013 tarihinden itibaren kalan 7.100 USD ödemenin yapılmadığı, davacının, İstanbul …lcra Dairesi’nin … E sayılı dosyası ile başlattığı 09/01/2014 tarihli takibinde, davalıdan 7.100 USD asıl alacak ile 196,08 USD işlemiş faiz (yasal) olmak üzere 7.296,08 USD-15.901,80 TL (1 USD-2,1795 TL (09,01.2014)) tutarındaki alacağa icra gideri, vekalet ücreti ve takip tarihinden itibaren asıl alacağa işleyecek (yıllık 9 (yasal)) oranından az olmamak üzere artan oranlarda faizi ile tahsilini talep ettiği belirtilmiştir.Talimat yoluyla alınan 04.03.2019 tarihli bilirkişi raporunda; davacı şirketin ticari defterlerinin noter açılış ve kapanış tasdikinin süresinde yaptırıldığı, defter kayıtlarında dava konusu sözleşme kapsamında yapılan ödemelerin USD mudi temlik hesabında takip edilmiş olduğu, söz konusu hesaba davacı yana yapılan ödemeler dışında başka hesaplarında kaydedildiği, hesabın ana hesap olduğu, davalının defter kayıtlarında davalı yanca ödendiği iddia edilen dava konusu borca ilişkin ödeme kaydı bulunmadığı gibi iddia edilen borca ilişkin davalı yanca hiçbir ödeme belgesinin de ibraz edilmediği, öte yandan dosya içerisinde bulunan sözleşmenin 4.5 nolu maddesinde ödeme yeri olarak belirlenen davacının … nezdindeki hesap ekstresine göre davalının davacıya 18.03.2014 tarihinden sonra ödeme yapmadığının görüldüğü, icra takibine konu alacak tutarının yabancı para cinsinden olması, icra takibi öncesinde 10 farklı ödeme günü, takip sonrasında 11 farklı ödeme günü olmak üzere 22 adet ödeme günü bulunması sözleşmenin 4.6/b seçimlik hakkı gereğince 10.01.2014 tarihinde talep edilmesi alacağın döviz cinsinden olmasına karşın %9 yasal faiz talep edilmesi ve faiz hesaplamasının nasıl yapıldığına ilişkin hiçbir detay bilginin bulunmadığı belirtilmiştir. Davacı vekili, 02.07.2019 tarihli duruşma zaptına geçen beyanında, rapor doğrultusunda karar verilmesini, faiz bakımından yeniden bilirkişiye gönderilmesi taleplerinin olmadığını, müvekkilinin ödeme gücünün bulunmadığını belirtmiştir. Mahkemece, talep doğrultusunda davanın asıl alacak yönünden kısmen kabulüne karar verilmiştir. BDDK’nın 10.02.2001 tarih ve 171 sayılı kararı ile faaliyet izni kaldırılan …’ın, Fon kurulunca tasfiye haline girmesine ve tasfiye işlemlerinin 6762 sayılı TTK gereği yapılmasına karar verildiği, tasfiye işlemlerinin ise TTK’nın anonim şirketlerin tasfiyesi hükümlerine göre devam ettiği anlaşılmaktadır. Davalı tarafça alacağın muaccel olmadığı ileri sürülmüştür. Oysa davacı tarafından …’ndaki katılma alacağı değil, …’taki katılma alacağının davalıya devrine ilişkin temlik sözleşmesindeki devir bedeli talep edilmektedir. Davada …’na yönelik bir talep ve dava da mevcut olmayıp, taraflar arasında alacağın temliki sözleşmesinde öngörülen, davalının temlik aldığı alacağın bedeli dava konusu edilmiştir. Sözleşmede temlik bedelinin davalı tarafından ödenmesine ilişkin ödeme planı düzenlenmiş, davalı belirlenen vadelerde taksitler halinde ödeme yapmayı taahhüt etmiştir. Dava dışı banka kayıtlarından bir kısım ödemelerin yapıldığı da uyuşmazlık konusu değildir. Sözleşmede, temlik bedeli taksit vadelerinin kesin olarak belirlenmesi nedeniyle vade tarihlerinde borçlu temerrütünün oluştuğu anlaşılmaktadır. Sözleşmede ödemelerin dava dışı …’ın tasfiyesi sonrası yapılacağına ilişkin bir hüküm de bulunmadığından, davacının davalıdan bakiye temlik bedelini talep edebileceği kabul edilmelidir. Davalının takip konusu temlik bedelinin ödendiği yönünde bir savunması bulunmadığı gibi bu konuda herhangi bir delil de ibraz edilmemiştir. Bu nedenle ilk derece mahkemesince davanın kısmen kabulüne karar verilmesinde bir isabetsizlik yoktur. Diğer taraftan, sözleşme kapsamında ödenmesi gereken bedel taraflarca bilinmekte olup İİK’nın 67. maddesi gereğince kabul edilen alacak miktarının takip tarihindeki TL karşılığı üzerinden icra inkâr tazminatına hükmedilmesinde usul ve yasaya aykırılık bulunmadığı gibi, davalı vekilinin istinaf dilekçesinde iddia ettiği üzere taraflar arasındaki sözleşmenin 4.3 maddesinde ödeme yapılacağı tarihteki TL üzerinden hesap yapılmasına dair herhangi bir düzenlemede mevcut değildir. Açıklanan bu gerekçelerle, HMK’nın 353/1.b.1 maddesi uyarınca dosya üzerinden yapılan istinaf incelemesi sonucunda, davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine dair aşağıdaki hüküm verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan gerekçelerle; 1-HMK’nın 353/1.b.1 maddesi uyarınca, davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine,2-Davalı tarafından yatırılan istinaf peşin ve başvuru harçlarının Hazineye gelir kaydına; bakiye 512,69‬ TL istinaf karar harcının davalıdan tahsiline,3-Davalı tarafça istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların kendi üzerinde bırakılmasına, 4-Gerekçeli kararın ilk derece mahkemesince taraf vekillerine tebliğine dair; HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, oybirliğiyle ve kesin olarak karar verildi. 11.05.2023
KANUN YOLU: HMK’nın 362/1.a maddesi uyarınca, dava konusunun değerine göre karar kesindir.