Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2020/1299 E. 2023/994 K. 08.06.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/1299
KARAR NO: 2023/994
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 18.02.2020
NUMARASI: 2020/148 E. – 2020/165 K.
DAVANIN KONUSU: Şirketin haklı nedenlerle feshi ve tasfiyesi
Taraflar arasındaki davanın ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerle davanın usulden reddine dair verilen karara karşı, davacı … vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine Dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; 1987 yılında kurulan … A.Ş.’nin, 18.06.2012 tarihinde holding bünyesinde ticari hayatına devam etmiş olduğunu, …’ün tüm şirketlerin temsil ve idaresini elinde bulundurduğunu, diğer ortak … ve … tarafından şirketin kötü yönetildiğini, bu sebeple müvekkilinin ortaklıktan doğan haklarının zarara uğramış olduğunu, davalı şirketin aile şirketi olduğunu, diğer hisse sahiplerinin müvekkillerine haklarını kullandırmadıklarını, bundan dolayı müvekkillerinin mağduriyet yaşadığını, şirket ortakları arasında vuku bulan bazı anlaşmazlıklar nedeniyle ortaklar arasında güven ilişkisinin zedelendiğini ve şirketin faaliyetlerine devam edemeyecek düzeye geldiğini belirterek, TTK’nın 531. maddesi uyarınca şirketin haklı sebeple feshine, bu talebin kabul görmemesi halinde müvekkillerinin karar tarihine en yakın tarihteki pay değerlerinin belirlenmek suretiyle ödenmesine ve bu şekilde şirketten çıkartılmalarına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı cevap dilekçesinde özetle; müvekkili şirketlerin feshinin mümkün olmadığının tespitiyle, davacıların hisselerinin davacıların iddia ve talep ettiği bedelden değil, mahkemece bilirkişi marifetiyle tespit edilecek değer üzerinden müvekkil şirketler veya şirketlerin diğer pay sahipleri tarafından ödenerek davacıların şirketten çıkarılmalarını, hisselerinin müvekkil şirketler veya iş bu şirketlerin diğer pay sahiplerine devrini, davalı … Tic. A.Ş.’nin şirket merkezinin Çatalca ilçesi olması sebebiyle yetkili mahkemenin 6102 sayılı TTK’nın 531. maddesi gereğince Bakırköy Asliye Ticaret Mahkemesi olduğunu belirterek yetkisizlik kararı verilmesini talep etmiştir.İstanbul Anadolu 10. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2018/1177 Esas sayılı dosyasında; 13.03.2019 tarihli ara kararının 6 nolu bendi ile davalı … Tic. AŞ yönünden davanın 6100 sayılı HMK’nın 167.maddesi gereğince tefrikine karar verilmiştir. İstanbul Anadolu 10. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2019/663 Esas sayılı dosyasında 19.03.2019 tarihli karar ile; ”…davalı … Tic. A.Ş. ‘nin ticaret merkezinin Çatalca ilçesi olması sebebiyle bu davalı yönünden dosyanın tefrikiyle, 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanununun 531. maddesine göre yetkili mahkeme Bakırköy Nöbetçi Asliye Ticaret Mahkemesi olduğundan…”, mahkemenin yetkisizliğine, HMK’nın 20.maddesindeki prosedür çerçevesinde dosyanın, yetkili Bakırköy Asliye Ticaret Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir. Bu karar, istinaf denetiminden geçerek kesinleşmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; “…Somut davada haklı nedenlerle feshi talep edilen davalı şirketin paylarının %99,15’inin dava dışı … AŞ’ye, %0,57’sinin dava dışı …’e, %0,14’ünün dava dışı …’e, kalan % 0,14 payının da % 0,08’inin davacı …’e, %0,06’sının ise diğer davacı …’e ait olduğu ticaret sicil kayıtlarından anlaşıldığı gibi, taraflar arasında da uyuşmazlıklı bulunmamaktadır. Davacıların davalı şirketteki pay oranlarının toplamının % 0,14 olduğu ve bu oranın TTK 531. maddesinde aranan %10 oranının çok altında bulunduğu açıktır. Dolayısı ile davacıların TTK 531. maddesinde yer alan ve özel dava şartı niteliğindeki %10 pay oranına sahip bulunmadıklarından iş bu davada özel dava şartı eksikliği bulunduğu sonucuna varılmıştır.Her ne kadar davacılar, davalı şirketin ortakları arasında bulunan dava dışı … AŞ’ye %10 oranının üzerinde pay sahibi olsalar da buradaki payları dava dışı şirket ile ilgili olup, buradaki payları davacıları davalı şirketin de ortağı konumuna getirmez. Davalı şirketin ortağı davacıların da ortağı olduğu … AŞ.’dir…” gerekçesiyle, davanın dava şartı eksikliği nedeniyle usulden reddine, karar verilmiştir. Bu karara karşı, davacı vekilince istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı … vekili, istinaf başvuru dilekçesinde özetle; fesih davasının ,bir bütün olarak faaliyet gösteren … AŞ ile birlikte davalı şirket hakkında açıldığını, … AŞ’nin iş bu dosyada davalı olan şirketin hakim ortağı olduğunu, davalı şirketin %99,15’nin … AŞ’ye ait olduğunu, … AŞ’nin feshine karar verebilmesi için %99,15 pay sahibi olduğu davalı şirketin mal varlığınında fesih kapsamına dahil olacağının belirgin olduğunu, şirketler arasındaki organik bağ ve organik yapıın fesih davalarını birlikte görülmesini zorunlu kıldığını, ancak ilk başta hata yapılarak dosyada yetkisizlik kararı verildiğini, müvekkilinin hem Holding, hem de davalı şirket bazında sahip olduğu ortaklık haklarını davalı şirkete karşı ileri sürmesinin engellendiğini, her iki şirket hakkındaki davanın birlikte görülmesi gerektiğini, … AŞ’de müvekkilinin azlık hissesinin olduğunu, %10 hisseye sahip bulunduğunu, bu haliyle TTK’nın 531.maddesine dayalı olarak şirket feshine ilişkin davayı açmak için asgari %10’luk azlık pay oranına sağlamış durumda olduğunu, müvekkili açısından davalı şirket bakımından dava şartının gerçekleşmediğini söylemenin hukukun koruyacağı durum olmadığını, HMK’nın usul ekonomisi ilkesi başlıklı 30.maddesi gereğince şirket ortaklarının aynı kişilerden oluşması nedenine bağlı olarak organik bağ olması nedeniyle her iki şirket aleyhine açılan davanın birlikte görülerek karar verilmesi gerektiğini, fesih davası açılmasını gerekli kılan nedenlerin göz ardı edilemeyeceğini, 2016 yılında müşterek babalarının vefatından kısa süre sonra davacıların sahip oldukları şirketlerdeki tüm hisselerinin yabancı yatırımcıya bedeli ve ödeme koşulları belli olmadan satmak için ellerinden müvekkillerinin yanıltılarak vekaletname almaya çalışıldığını, hisse devrine ait sözleşmeyi imzalamadıkları için davacılardan …’ün 2 yıl süreyle ABD’de yaptığı görevden acele çağrıldığını, geldiği gün sekreter tarafından … Bey’in görüşmek istemediği belirtilerek şirkete dahi sokulmadan zimmetine para geçirmek suçlaması ile işten çıkarıldığını, dava sonucunda işe iade kararı alındığını, devamında müvekkili …’ün 30 senelik yönetim kurulu üyeliğinden çıkarıldığını, tahsis edilen aracının ve parasının şahsen ödediği ikinci aracının polis zoruyla geri alındığını, kasıtlı diğer olaylar yüzünden 4 ortaklı aile şirketinin diğer 2 ortağı kardeşleri ile müvekkili arasında güven ve dürüstlük ilkelerine uygun şekilde bir arada bulunmalarının mümkün olmamasından dolayı TTK 531.maddesine dayanılarak davanın açıldığını, davalı şirketin feshine karar verilmesi ,mahkemenin aksi görüşte ise müvekkilinin karar tarihine en yakın tarihteki şirket gerçek değerlerinin ödenip şirketten çıkarılmasına karar verilmesi gerektiğini, kararın hatalı olduğunu iddia ederek, kaldırılmasını ve davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, TTK’nın 531. maddesi uyarınca, davalı anonim şirketin haklı sebeplerle feshi, olmadığı takdirde davacıların ortaklıktan çıkarılması istemlerine ilişkindir.İlk derece mahkemesince davanın dava şartı eksikliği nedeniyle usulden reddine karar verilmiştir. Bu karara karşı, davacı … vekili tarafından, yasal süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, istinaf başvuru nedenleri ve kamu düzenine aykırılık yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır.01.07.2012 tarihinde yürürlüğe giren 6102 sayılı TTK’nın 531. maddesi hükmü ile anonim şirketler bakımında da haklı sebeplerle şirketin feshine olanak tanıyan düzenleme getirilmiştir. Anılan maddeye göre; “Haklı sebeplerin varlığında, sermayenin en az onda birini ve halka açık şirketlerde yirmide birini temsil eden payların sahipleri, şirketin merkezinin bulunduğu yerdeki asliye ticaret mahkemesinden şirketin feshine karar verilmesini isteyebilirler. Mahkeme, fesih yerine, davacı pay sahiplerine, paylarının karar tarihine en yakın tarihteki gerçek değerlerinin ödenip davacı pay sahiplerinin şirketten çıkarılmalarına veya duruma uygun düşen ve kabul edilebilir diğer bir çözüme karar verebilir”.Dosya kapsamından ve tarafların kabulünde olduğu üzere, davalı şirketin %99,15 hissesinin … Holding AŞ’ye, %0,08 hissesinin davacı …e, %0,06 hissesinin …e ve %0,57 hissesinin dava dışı …’e ait olduğu, davacıların davalı anonim şirketteki paylarının toplamının %0,14 olduğu, bu oranın TTK 531.maddesinde belirtilen sermayenin en az onda birini ihtiva etmediği, davacıların haklı sebeplerle şirketin feshi davası açabilmeleri için gerekli olan paya sahip olmadıkları anlaşılmaktadır. Davacı vekili tarafından her ne kadar tefrik kararı verilen Holding yönünden açılan davanın birlikte görülmesi gerektiği, bunun zorunlu olduğu ileri sürülmüş ise de yasal düzenlemede organik bağ olan şirketlerin feshinin birlikte talep edilmesine dair herhangi bir düzenleme mevcut değildir. Aksi halde TTK’nın 531. maddedeki belirtilen hisse oranının dava şartı olarak yerine getirilmesi için birden fazla şirkette hissedar olarak yer alan davacının tüm şirketlere karşı fesih davası açması gibi bir sonuç doğurur ki bu sonuç yasanın amaç ve düzenlemesine uygun düşmeyecektir. Ayrı tüzel kişilikleri bulunan her bir davalı şirket yönünden fesih şartlarının oluşup oluşmadığı ayrı ayrı incelenip değerlendirileceğinden aksi yöndeki istinaf nedenleri yerinde görülmemiştir.Açıklanan bu gerekçelerle HMK’nın 353/1.b.1 maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, davacı … vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-HMK’nın 353/1.b.1 maddesi uyarınca, davacı … vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, 2-Başvuran davacı tarafından yatırılan istinaf başvuru ve peşin karar harçlarının Hazineye gelir kaydına; bakiye 125,50 TL istinaf karar harcının davacıdan tahsiline, 3-Başvuran davacı tarafından istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların kendi üzerlerinde bırakılmasına, 4-Gerekçeli kararın Dairemiz Yazı İşleri Müdürlüğünce taraf vekillerine tebliğine dair; HMK’nın 353/1.b.1 maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 08.06.2023 tarihinde, oy birliğiyle ve temyizi kabil olmak üzere karar verildi.
KANUN YOLU: HMK’nın 361. maddesi uyarınca, iş bu gerekçeli kararın taraf vekillerine tebliğ tarihlerinden itibaren iki haftalık süreler içinde temyiz yolu açıktır.