Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/1298
KARAR NO: 2023/806
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 21.01.2020
NUMARASI: 2018/14 E. – 2020/19 K.
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
Taraflar arasındaki asıl ve birleşen davaların ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerle asıl ve birleşen davaların reddine dair verilen hükme karşı, davacı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine Dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin alacağının tahsili amacıyla İstanbul …İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası ile takip başlatıldığını, davalının süresi içerisinde borca itiraz etmek suretiyle takibin durduğunu, tüm bu nedenlerden dolayı İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı icra dosyasına davalı tarafça yapılan itirazın iptali ile icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı, cevap dilekçesi vermemiş, duruşmalara katılmamıştır.
BİRLEŞEN DAVADA Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; taraflar arasındaki ticari ilişkiden kaynaklı müvekkilinin alacağının sağlanması amacıyla İstanbul …İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı icra dosyası ile davalının borcunu ödememesi nedeniyle icra takibi yapıldığını, davacının borca itiraz etmesi nedeniyle icra takibinin durduğu, bu nedenlerden dolayı İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı icra dosyasına davalı tarafça yapılan itirazın iptali ile %20 icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı, cevap dilekçesi vermemiş, duruşmalara katılmamıştır.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; “…Tarafların tacir oldukları anlaşılmakla birlikte davalı defterlerinin incelenmediği, zira davacı taraf sadece kendi ticari defterlerine delil olarak dayandığı, takibe konu faturaların davalı yana tebliğ ve tesliminin de belirlenemediği gibi taraflar arasında yazılı veya sözlü bir sözleşmenin bulunduğunun da belirlenemediği ve davacı tarafça faturalara konusu malların tesliminin gerçekleştirildiğinin de iddia ve ispat edilemediği ve ayrıca birim fiyat ve miktarının da ne kadar olduğu hususlarının da ispat edilemediği anlaşılmakla davacının davalı hakkında başlatmış olduğu icra takiplerinde, itirazlar üzerine açmış olduğu itirazın iptali davasında haklı olmadığı kanaatine varılarak…” gerekçesiyle, asıl ve birleşen davaların reddine, karar verilmiştir. Bu karara karşı, davacı vekilince istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı vekili, istinaf başvuru dilekçesinde özetle; kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, bilirkişi raporunda yevmiye defteri, kebir defteri ve envanter defterinin açılış tasdikleri ile yevmiye defterinin kapanış tasdiklerinin süresi içerisinde yapıldığı, davalının ticari defterlerini ibraz etmekten imtina etmesi nedeniyle incelenemediğinin belirtildiğini, emsal Yargıtay kararında da belirtildiği üzere sadece müvekkilinin ticari defterlerini delil olarak dayandıklarının kabul edilemeyeceğini, mahkeme tarafından eksik incelemeyle karar verildiğini, gerekçede davacı tarafça fatura konusu malların tesliminin gerçekleştirildiğinin de anlaşılamadığının belirtildiğini, fakat müvekkilinin kesmiş olduğu faturada açıkça yerinde destek hizmeti denildiğini, bu durumda ortada teslim edilecek bir malın olmadığı müvekkili tarafından bir hizmetin gerçekleştirildiği ve davalının almış olduğu bu hizmete istinaden faturanın kesildiğinin açık olduğunu, davalı tarafça takip dosyasına sadece borcu olmadığına dair itirazda bulunduğunu, mal veya hizmet alıp almadığına dair bir iddiada bulunmadığını, mahkemenin taleple bağlı olmasına rağmen faturaya konu olan malın veya hizmetinin tesliminin gerçekleşip gerçekleşmediğinin ispatının isteminin kabul edilebilir olmadığını, mahkemece asıl dava yönünde de kesin hüküm tesis edilerek müvekkili açısından geri dönülemez bir hak kaybına sebep olduğunu, ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasına ve asıl ve birleşen davaların kabulüne karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Asıl ve birleşen davalar, ticari satıma ilişkin faturalı açık hesap alacaklarının tahsili amacıyla başlatılmış olan ilamsız icra takiplerine yöneltilen itirazların İİK’nın 67.maddesi uyarınca iptali talebine ilişkindir. İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda asıl ve birleşen davaların reddine karar verilmiş; bu karara karşı, davacı vekilince, yasal süresi içinde istinaf başvurusunda bulunulmuştur. İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, ileri sürülmüş olan istinaf nedenleriyle ve kamu düzeni yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. Uyuşmazlık, davacının asıl ve birleşen davalar yönünden başlatmış olduğu icra takiplerine alacağa hak kazanıp kazanmadığı, iddiasını ispat edip edemediği ve mahkeme kararının usul ve yasaya uygun bulunup bulunmadığı hususlarına ilişkindir. Dosya kapsamından, davacı şirket tarafından davalı şirket hakkında, İstanbul … İcra Müdürlüğü … Esas sayılı dosyasında 14.12.2017 tarihinde, 2.474,00 USD fatura alacağın tahsili amacıyla ilamsız icra takibi başlattığı, davalı şirket tarafından süresinde borca ve faizlere itiraz ettiği, davacının İİK’nın 67. maddesi gereğince yasal bir yıllık süre içerisinde birleşen davayı açtığı, davacı şirket tarafından davalı borçlu hakkında 14.12.2017 tarihinde İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasında 1.770,00 TL fatura alacağının tahsili amacıyla ilamsız icra takibi başlattığı, davalı borçlu şirket tarafından takibe ve borca ve ferilerine itiraz edildiği, davacı vekili tarafından İİK’nın 67. maddesi gereğince bir yıl içerisinde asıl davanın açılmış olduğu anlaşılmıştır. İstanbul 1.Asliye Ticaret Mahkemesinin 2018/15 Esas, 2018/3 Karar ve 08.01.2018 tarihli kararı ile dosyanın HMK’nın 166. maddesi gereğince mahkemenin 2018/14 Esas sayılı dosyası ile birleştirilmesine karar verilmiştir. Asıl dava ve birleşen davanın dava dilekçesi davalı şirkete 19.01.2018 tarihinde tebliğ edilmiştir. Davacı şirket tarafından dava dilekçesinde delil olarak müvekkili şirkete ait ticari defter ve kayıtları, faturaları bilirkişi incelemesini göstermiştir. Davacı vekili 09.04.2019 tarihli dilekçesinde takibe konu fatura örneklerini dosyaya ibraz etmiştir. 08.03.2017 tarihli fatura KDV dahil 3.974,83 USD bedelli olup Cat 6UTP Jack (panel tarafı) vb hususlara ait olduğu 28.03.2017 tarihli faturasının ise KDV dahil 1.770,00 TL bedelli olduğu ve yerinde destek hizmeti açıklamasına yer verildiği görülmüştür. Mahkemece, her iki tarafa ait ticari defterlerin incelenmesi için bilirkişi incelemesine karar verilmiştir. 28.11.2018 tarihli bilirkişi raporunda; dosyadaki mübrez belgelerin tetkikinde, davacı tarafından 2017 yılına ilişkin ibraz edilen ticari defterler ve dayanağı belgelerin yasal ve usulünü uygun tutulup işlendiği, yevmiye defteri, kebir defterinin ve envanter defterinin açılış tasdikleri ile yevmiye defterinin kapanış tasdiklerinin süresi içerisinde yaptırıldığı, mahkemenin ara kararına rağmen davalının ticari defterlerini ibraz etmekten imtina ettiği, bu nedenle incelenemediği, yanlar arasında TTK. 89 madde hükmü uyarınca akdi bir ticari ilişkinin bulunmadığı, taraflar arasında tamamen iyi niyet kuralları çerçevesinde bir ticari ilişkinin 10.03.2017 tarihinde başlamış olup 04.06.2017 tarihine kadar devam ettiği, mahkemenin 08.01.2018 tarihli 2018/3 nolu kararı ile 2018/15 e sayılı dosyası ile 2018/14 e sayılı dosyası ile yürütülen davanın taraflarının aynı olması nedeniyle birleştirilmesine karar verildiği, davacı yanın davalı yana ilişkin kayıtlarını 120 34 nolu müşteriler hesabında takip ettiği, ilgili hesabın bakiyesinin ise 04.06.2017 tarihi itibariyle 16.502,41 TL borç bakiyesi verdiği, davalı yanın 16.502,41 TL borç bakiyesinin kaynağı olan faturalara her hangi bir itirazının veya almış olduğu ürün ya da hizmetlere ilişkin her hangi bir iadesinin bulunmadığı, 16.502,41 TL borç tutarının halen devam ettiği, davacı yan tarafından davalı borçlu aleyhine iki ayrı takip yapıldığı bu takiplerin, İstanbul … icra müd. 14.12.2017 tarih … E, sayılı dosyası ile 1.770,00,- TL ve İstanbul … icra müd. 14.12.2017 tarih … E, sayılı dosyası ile 2.774,00,- USD şeklinde olduğu, mahkemenin iş bu davaya (birleşen dosyalarda yer alan tutarlar) esas teşkil eden cari hesaptan kaynaklanan 16.502.41 TL tutarındaki alacak miktarı yönünde karar ittihazı halinde davacının 14.12.2017 takip tarihinden infaz tarihine kadar 3095 sayılı yasa uyarınca tarafların tacir olmaları nedeni ile TCMB belirlenen değişen oranlardaki avans faiz oranlarından asıl alacak miktarı üzerinden basit usulde faiz talep edebileceği belirtilmiştir. Davacı vekili bilirkişi raporuna karşı beyan dilekçesinde, müvekkili şirketin davalı yana satışını gerçekleştirmiş olduğu ürünlere ilişkin olarak faturaların bir bölümünü USD olarak kestiğini ancak ticari defterlerin TL üzerinden tutulması zorunluluğu uyarınca TL olarak ticari defterlere kaydının gerçekleştirildiğini, her iki takip içeriğinde yer alan miktarların bilirkişi raporlarında tespit edilen alacak miktarı ile örtüştüğünü belirterek, davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece yukarıda yer verilen gerekçeye istinaden asıl ve birleşen davanın reddine karar verilmiştir. Davalı, davaya karşı cevap vermemiştir. HMK’nın 128. maddesi gereğince davalı, davacının dava dilekçesinde ileri sürdüğü vakaların tamamını inkar etmiş sayılır. Davalı tarafın icra takip dosyasına karşı yapılan itirazında davalı ile olan ticari ilişkinin kabulüne dair herhangi bir beyanı olmamıştır. Bu durumda davacı, alacaklı olduğunu ispat yükümlülüğü altında olup sırf fatura düzenlenmesi ve bu faturaların keni defterlerinde kayıtlı olması, alacağın ispatı için yeterli değildir. Bu nedenle, alacak iddiasında bulunan davacının fatura konusu mal ve hizmeti davalıya teslim ettiğini ve fatura alacağına hak kazandığını, kur farkı alacağının doğduğunu usülüne uygun delillerle ispatlaması gerekir. HMK’nın 190. maddesinde, ispat yükünün, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa ait olduğu gibi TMK’nın 6. maddesi uyarınca taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür. Diğer taraftan, HMK’nın 222. maddesine göre ticari defterlerin, ticari davalarda delil olarak kabul edilebilmesi için kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulması, açılış ve kapanış onaylarının yaptırılması ve defter kayıtlarının birbirini doğrulaması gerektiği, bu şartlara uygun biçimde tutulmuş defter kayıtlarının, sahiplerinin lehine delil olarak değerlendirilmesinin ise diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya ilgili hususta hiç bir kayıt içermemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması şartlarına bağlı olduğu, ayrıca söz konusu maddenin son fıkrası uyarınca, davadaki taraflardan birinin diğer tarafın ticari defterlerindeki kayıtları kabul edeceğini belirtmesine rağmen karşı tarafın defterlerini ibrazdan kaçınması halinde ibrazı talep eden tarafın iddiasını ispat etmiş sayılacağı düzenlenmiştir. Davacı taraf, HMK’nın 222/son maddesi uyarınca delillerini davalının defterlerine hasretmemiştir. Bu nedenle davalının ticari defterlerini ibrazdan kaçınmış olması, davacı iddiasının ispatlanmış kabul edilmesi için yeterli değildir. Davacının takip konusu faturaya dayanan alacağının varlığını ispatlaması gerekmektedir. Somut olayda bu ispat yükü yerine getirilmemiştir. Buna göre ilk derce mahkemesince alacağın kanıtlanmadığı yönündeki gerekçe isabetli olup aksi yöndeki istinaf nedeni yerinde görülmemiştir. Açıklanan bu gerekçelerle, HMK’nın 353/1.b.1 maddesi uyarınca dosya üzerinden yapılan istinaf incelemesi sonucunda, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddi gerektiğinden aşağıdaki karar verilmiştir.
KARAR: Yukarıda açıklanan gerekçelerle;1-HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca, davacı vekilinin asıl ve birleşen davalara yönelik istinaf başvurusunun esastan reddine,2-Davacı tarafından yatırılan istinaf peşin ve başvuru harçlarının Hazineye gelir kaydına; asıl ve birleşen davalar için bakiye 125,50’er TL istinaf karar harçlarının davacıdan tahsiline,3-Davacı tarafça yapılan kanun yolusgiderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,4-Gerekçeli kararın ilk derece mahkemesince taraf vekillerine tebliğine dair; HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, oybirliğiyle ve kesin olarak karar verildi.11.05.2023
KANUN YOLU: HMK’nın 362/1.a maddesi uyarınca, asıl ve birleşen davaların değerlerine göre karar kesindir.