Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2020/1277 E. 2020/1341 K. 03.12.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/1277
KARAR NO : 2020/1341
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 28/01/2020
NUMARASI : 2019/110E. 2020/43K.
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
Taraflar arasında görülen itirazın iptali davasının ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sonucunda, ilamda yazılı nedenlerle davanın açılmamış sayılmasına ilişkin verilen hükme karşı davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili davasında özetle; davalı ile müvekkili arasında ticari ilişki mevcut olup, davalının müvekkilinden mal satın aldığını ancak borcunun bir kısmını ödememesi nedeniyle alacağın tahsili için aleyhine İstanbul Anadolu …. İcra Müdürlüğünün … E. sayılı dosyası ile takip başlattıklarını, davalı tarafın borçlu olmadığı gerekçesiyle itiraz etmesi üzerine takibin durduğunu, itiraz haksız ve kötü niyetli olduğunu belirterek, itirazı iptali ile takibin devamına ve alacağın %20’sinden az olmamak üzere icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesi talep etmiştir.Davalı vekili savunmasında özetle; davaya esas mesele ticari satım sözleşmesinden kaynaklandığından, TTK 3 ve 19. Maddeleri gereği uyuşmazlığı çözme görevi Asliye Ticaret Mahkemeleri’ne ait olduğundan, görevsizlik kararı verilmesi gerektiğini savunmuş, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; “… Davacı taraf duruşmaya gelmediğinden davanın 22/10/2019 tarihinde takipsizliği nedeniyle işlemden kaldırıldığı, aradan 3 aydan fazla zaman geçtiği halde yenilenmediği görülmekle davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesi gerekmiştir. Davalı vekili tarafından her ne kadar işbu dosyanın İstanbul Anadolu 28. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2018/452 E. Sayılı dosyasının Görevsizlik kararı ile mahkememizde görüldüğünden bahisle işbu dosya içinde ayrıca vekalet ücreti verilmesini talep etmiş ise de işbu davanın Görevsizlik kararı ile mahkememizde görülen davanın devamı niteliğinde olduğu, HMK 331/2 maddesindeki düzenlemenin görevsizlik kararından sonra davaya bir başka mahkemede devam edilmesi halinde yargılama giderlerinin Görevli mahkemede değerlendirileceği, davanın Görevsizlik,Yetkisizlik veya gönderme kararından sonra bir başka Mahkemede devam edilmemesi halinde davanın açıldığı Mahkemede karara bağlanacağının düzenlendiği, davalı vekilinin iki ayrı vekalet ücreti talebinin yerinde olmadığı anlaşılmakla davanın açılmamış sayılmasına ve HMK 331/2 maddesi gereğince davacının yargılama giderleri ile mahkumiyeti gerektiği, …” gerekçesiyle, HMK’nın 150/5 ve 320/4 maddeleri uyarınca davanın açılmamış sayılmasına karar verilmiştir.Bu karara karşı, davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde: Önceki beyanlarını tekrarla;Büyükçekmece 2. Asliye Hukuk Mahkemesi 2018/510 Esas 09:55 duruşmasına, İstanbul 3. İcra Ceza Mahkemesi 2019/278 Esas 10:04 duruşmasına, Bakırköy 3. Aile Mahkemesi 2019/318 Esas 11:50 duruşmasına, aynı gün itibariyle katılmak durumunda kalındığından istinafa konu karara esas duruşmaya vekil sıfatı ile katılamadıklarını ve buna ilişkin göndermiş oldukları mazeretlerinin kabul edilmemesinin hukuka ve hakkaniyete aykırı olduğunu, mazeretlerinin kabulü yerine reddine karar verilerek davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesinin hukuka aykırılık teşkil edeceğini, Davalının müvekkili şirkete borcunu haricen ödemiş olduğunu, davanın açılmasına sebebiyet veren davalı aleyhine vekalet ücreti ve icra inkar tazminatına hükmedilmesi gerekirken müvekkili şirketin aleyhine tarifeye aykırı olarak vekalet ücretine hükmedilmiş olduğunu, ayrıca duruşma zaptının taraflarına tebliğ edilmemiş olduğunu,İlk derece mahkemesinin istinafa konu kararının bu nedenlerle usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasına, dava ödemeyle konusuz kaldığından davalının icra inkar tazminatına ve yargılama giderlerine mahkum edilmesine karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, ticari satımdan kaynaklı alacağın tansili için başlatılmış olan ilamsız icra takibine vaki itirazın iptali davasıdır.İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda, yukarıda açıklanan gerekçelerle davanın açılmamış sayılmasına karar verilmiş; bu karara karşı, davacı vekili tarafından, yasal süresi içerisinde istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, istinaf başvuru nedenleri ve kamu düzenine aykırılık yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. HMK’nın 150. maddesine göre; “Usulüne uygun şekilde davet edilmiş olan taraflar, duruşmaya gelmedikleri veya gelip de davayı takip etmeyeceklerini bildirdikleri takdirde dosyanın işlemden kaldırılmasına karar verilir. Usulüne uygun şekilde davet edilmiş olan taraflardan biri duruşmaya gelir, diğeri gelmezse, gelen tarafın talebi üzerine, yargılamaya gelmeyen tarafın yokluğunda devam edilir veya dosya işlemden kaldırılır. Geçerli bir özrü olmaksızın duruşmaya gelmeyen taraf, yokluğunda yapılan işlemlere itiraz edemez. Duruşma gününün belli edilmesi için tarafların başvurması gereken hallerde gün tespit ettirilmemişse, son işlem tarihinden başlayarak bir ay geçmekle dosya işlemden kaldırılır. taraflara tebliğ edilir. İşlemden kaldırıldığı tarihten başlayarak üç ay içinde yenilenmeyen davalar, sürenin dolduğu gün itibarıyla açılmamış sayılır ve mahkemece kendiliğinden karar verilerek kayıt kapatılır. İşlemden kaldırılmasına karar verilmiş ve sonradan yenilenmiş olan dava, ilk yenilenmeden sonra bir defadan fazla takipsiz bırakılamaz. Aksi halde dava açılmamış sayılır. Hangi sebeple olursa olsun açılmamış sayılan davadaki talep dahi vaki olmamış sayılır.” hükmünü haizdir.Avukatlık Kanunu’nun alt vekâlet ilişkisini düzenleyen 56/5. maddesi “Avukatlar veya avukatlık ortaklığı başkasını tevkil etme yetkisini haiz oldukları bütün vekâletnamelerini kapsayacak şekilde bir başka avukata veya avukatlık ortaklığına vekâletname yerine geçen yetki belgesi verebilir. Bu yetki belgesi vekâletname hükmündedir.” ve 171/2. maddesi “Avukata verilen vekâletnamede başkasını tevkile yetki tanınmış ise, yazılı sözleşmede aksine açık bir hüküm olmadıkça, işi başka bir avukatla birlikte veya başka bir avukata vererek takip ettirebilir. Vekâletnamede, bunun düzenlendiği tarihten sonra açılacak veya takip edilecek bütün dava ve işlerde vekâlete ve başkasını tevkile genel şekilde yetki verilmişse, avukat, bu tarihten sonraki dava ve işlerde müvekkilinden ayrıca vekalet almaya lüzum kalmaksızın işi başka bir avukatla birlikte veya başka bir avukata vererek takip ettirebilir” hükümlerini içermektedir. Somut olayda davacı vekilinin daha önceki duruşmaya sağlık sorunları sebebiyle katılamadığı ve buna ilişkin doktor raporu ibraz etmiş olduğu, son celseye ise yine katılmadığı ve muhtelif yerlerde aynı gün ve saatte duruşmalarının olduğuna ilişkin mazeret dilekçesi ibraz ettiği, sözkonusu mazeret dilekçesinin incelenmesinde mazereti belgelendirmediği zira farklı yerlerdeki duruşma gün ve saatlerini belirtir nitelikte duruşma zabıtlarının dosya içerisinde olmadığı, kaldı ki zaten davacı vekilinin dosyaya dava dilekçesi ekinde ibraz ettiği vekaletnamenin incelenmesinde tevkil yetkisini içerdiğinin de görüldüğü, bu noktada ilk derece mahkemesinin mazereti reddederek dosyayı işlemden kaldırmasında herhangi bir hukuka aykırılık bulunmamakla dosya usulüne uygun şekilde işlemden kaldırıldığından, duruşma tutanağının gelmeyen tarafa tebliğe çıkarılması gibi bir durum elbetteki sözkonusu olmayacaktır. Her ne kadar davacı vekili sonrasında, davaya konu edilen alacağın davalı tarafça ödenmiş olduğunu ve bu şekilde davalı tarafın haksız olarak eldeki davanın açılmasına sebebiyet verdiğini, dolayısıyla müvekkili lehine yargılama gideri, vekalet ücreti ve icra inkar tazminatına hükmedilmesi gerektiğini istinaf dilekçesinde öne sürmüş olsa da dava süresi içerisinde yenilenmemekle ilk derece mahkemesince isabetli şekilde davanın açılmamış sayılmasına karar verilerek yargılama gideri ve vekalet ücreti davacı yan üzerinde bırakılmıştır. Kaldı ki davaya esas alacağın ödenmiş olduğuna ilişkin de dosyada somut bir belge bulunmamaktadır. Ancak usulüne uygun şekilde yenilendikten sonra davanın konusuz kalması gündeme gelirse işte o zaman davacı vekilinin vekalet ücreti, yargılama gideri hususundaki haklılık iddiaları ve icra inkar tazminatı koşullarının somut olay açısından gerçekleşip gerçekleşmediği yargılama konusu yapılabilecektir. Açıklanan bu gerekçelerle, HMK’nın 353/1.b.1 maddesi uyarınca dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;1-HMK’nın 353/1.b.1.maddesi uyarınca davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine,2-Davacı tarafından yatırılan istinaf harçlarının Hazineye irad kaydına,3-Davacı tarafından istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların kendi üzerinde bırakılmasına,4-Gerekçeli kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine,5-Dosyanın, kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair;HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, oybirliğiyle ve kesin olarak karar verildi.03.12.2020