Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2020/1265 E. 2023/812 K. 11.05.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/1265
KARAR NO: 2023/812
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 12.12.019
NUMARASI: 2018/734 E. – 2019/1331 K.
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit (Ticari İlişkiden Kaynaklanan)
Taraflar arasındaki menfi tespit davasının ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerle davanın kısmen kabul kısmen reddine dair verilen karara karşı, davacı ve davalı vekilleri tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine Dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirket tarafından davalıdan mal alımı ile ilgili avans olarak dava konusu … Acıbadem Şubesine ait 28/05/2018 tarihli, … numaralı, 68.4000,00TL bedelli çekin avans olarak verildiğini, davalı şirketin söz konusu çeke istinaden müvekkili şirkete herhangi bir mal gönderiminde bulunmadığını, bu bağlamda takibe konu çek üzerinde müvekkilinin davalı tarafa borçlu olmadığının tespitini, davalı şirkete çekin dışında yine mal-demir alımı için banka yoluyla 49.365,00TL ve 20.000,00TL olmak üzere toplam 69.365,00TL avans ödemelerinin mal teslimi olmadığının tespiti ile bu tutarın davalıdan istirdadına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili savunmasında özetle; müvekkili ile davacı arasında yapılan anlaşma gereği, değişik zamanlarda demir, tuğla, kum gibi malzemeler gönderildiğini, davacı ve eski müteahhit tarafından davalı müvekkiline bir kısım ödemeler yapıldığını, davaya konu edilen nakit ve çeklerin temelinin bu ticari ilişki olduğunu, müvekkili firmanın sipariş edilen malzemeleri teslim ettiğini belirterek davanın reddini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; “…Her ne kadar davalı taraf demir teslimi yapıldığından bahsetmiş ise de davacının lehe delil hükmünde ticari defterlerinde bu teslimle ilgili bir kaydı rastlanılmadığı, yevmiye defteri kayıtlarıyla uyumlu muavin defterlerinde ise davalı şirkete banka yoluyla ve çek olarak toplam 137.765 Tl ödemede bulunduğu ,verilen çek nedeniyle icra takibi yapıldığı ,çek teslimine konu malın tesliminin de ispatlanamaması sonucunda,davacının avans ödemesi yaptığının kabulu gerekeceği, Zira davalı tarafın defter ibrazından kaçınarak davacının kendi lehe defterlerindeki kayıtlara katlanmak zorunda kalacağı da düşünülerek çekten dolayı davalıya borçlu bulunmadığının tespitinin gerekeceği,her ne kadar takibin iptali de istenmiş ise de ,davacının ciranta sıfatıyla takip borçlusu konumunda bulunduğu diğer borçlular yönünden icra takibinin devam edeceği görüldüğünden icra takibinin iptali talebi reddedilmiş ,davacı defterlerinde kayıtlı bulunan avans ödemesi olarak banka havalesi ile davalı firmaya gönderilen 69.363,00TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya iadesi gerekmiş… ” gerekçesiyle, davanın kısmen kabul ve kısmen reddine, Bakırköy … İcra Müdürlüğünün … sayılı dosyadaki 68.400,00 TL bedelli çekten dolayı davacı şirketin davalıya borçlu olmadığının tespitine, takibin iptali hakkındaki talebin reddine, karar verilmiştir. Bu karara karşı, davacı vekili ve davalı vekilince istinaf başvurusunda bulunulmuştur. Mahkemece 19.02.2020 tarihli muhtıra ile davalıdan istinaf karar harcı olarak toplam 2.353,00 TL eksik harcın HMK’nın 344. maddesi gereğincebir haftalık kesin süre içerisinde yatırılması aksi halde istinaf isteminden vazgeçmiş sayılacağına dair muhtıranın hazırlanarak 25.02.2020 tarihinde davalı vekiline e-tebligat yoluyla tebliğ edildiği, verilen süre içerisinde nispi karar harcının ve masrafların yatırılmaması nedeniyle mahkemece 06.03.2020 tarihinde HMK’nın 344. maddesi gereğince aynı Kanun’un 346. maddesi kıyas yoluyla uygulanmak suretiyle istinaf talebinin reddine dair verilen ek karara karşı, davalı vekili tarafından yasal süre içerisinde istinaf başvurusunda bulunulduğu anlaşılmıştır.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı vekili, istinaf başvuru dilekçesinde özetle; müvekkilinin borçlu olmadığına karar verilmiş ise de çekin iptaline ve istirdadına karar verilmeyerek hatalı hüküm kurulduğunu, dava konusu çekin keşidecisi ve lehtarının dava dışı 3.kişiler olduğunu, çekin arka yüzünden de anlaşılacağı üzere çekin davalıya ciro yoluyla geçtiğini, davalının müvekkili şirketten ve ciro silsilesinde müvekkili şirketten önce yer alan cirantalardan lehtar ve keşideciden herhangi bir alacağı yok iken icra takibi başlatmasının hukuka aykırı olduğunu, başlatılan icra takibinin iptali ve çekin müvekkili şirkete iadesine karar verilmesi gerektiğini, dava dilekçesinin netice ve talep bölümünün d bendinde davalının bedelsiz çeki haksız ve art niyetli bir şekilde takibe konu edip müvekkilinin aşırı derecede mağdur olması nedeniyle %20 den az olmamak üzere tazminata hükmedilmesi istenmiş ise de mahkeme kararında bu talepleri hakkında karar tesis edilmediğini belirterek, mahkeme kararının tazminata ilişkin talepleri yönünden %20 den aşağı olmamak üzere tazminata karar verilmesini, takibin iptali hakkındaki talepleri yönünden ise talebin reddi yerine takibin iptaliyle çekin davacıya istirdadına karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili, istinaf başvuru dilekçesinde özetle; kararın hatalı olduğunu, rapora yapmış oldukları itirazların dikkate alınmadığını, ticari defterlerde davacının borçlu olduğunun tespit edildiğini, davalı tarafından davacının inşaat yapmış olduğu yere mal teslim edildiğini, davacının malları teslim aldığını itiraf ettiğini iddia ederek, kararın kaldırılmasını ve davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir. Davalı tarafça 10.02.2020 tarihli sayman mutemet alındısına göre 148,60 TL istinaf kanun yoluna başvuru harcı yatırılmıştır. Dosyanın incelenmesinden, davalının yatırmış olduğu başkaca bir harcın bulunmadığı anlaşılmıştır. Mahkemece düzenlenen 19.02.2020 tarihli muhtıra davalı vekiline tebliğ edilmiştir.Davalı tarafça muhtıra gereğince gerekli harç ve masraflar yatırılmadığından 06.03.2020 tarihli ek karar ile istinaf talebinin reddine karar verilmiştir. Davalı vekili ek karara yönelik istinaf dilekçesinde ise kararın isabetli olmadığını, harcın yatırılması için tebligatın gönderilmediğini, harç ve masrafların asgari hadden dosyaya yatırıldığını belirterek ek kararın ve asıl kararın kaldırılıp davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, İİK’nın 72. maddesi gereğince icra takibinden sonra açılan menfi tespit ve istirdat talebine ilişkindir. İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda davanın kısmen kabul kısmen reddine karar verilmiş; bu karara karşı, davacı ve davalı vekillerince, yasal süreleri içinde istinaf başvurusunda bulunulmuştur. İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, ileri sürülmüş olan istinaf nedenleriyle ve kamu düzeni yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. Taraflar arasında ticari ilişki kapsamında takibe konu edilen 68.400,00 TL tutarlı çekin davacı şirket tarafından davalı şirkete ciro yolu ile teslim edildiği, söz konusu çekin davalı şirket tarafından takibe konu edilmiş olduğu hususlarında herhangi bir uyuşmazlık mevcut değildir. Uyuşmazlık, mahkemece davacının borçlu olmadığının tespiti ve iade isteminin kabulüne rağmen çekin iptali ve istirdat talebinin reddi ile ayrıca dava dilekçesinde davacının İİK’nın 72. maddesi gereğince tazminat istemi hakkında olumlu veya olumsuz bir karar vermemesinin usul ve yasaya uygun bulunup bulunmadığı ile davalı tarafın istinaf başvurusu sırasında nispi tarife üzerinden harcı karşılamamış olması nedeniyle HMK’nın 344. maddesi uyarınca verilen ek kararı usul ve yasaya uygun bulunup bulunmadığına ilişkindir.Dosya kapsamından, davacı şirket tarafından, davalı şirkete, dava dışı … Yönetim Tic. AŞ’nin … Acıbadem Şubesindeki çek hesabından dava dışı … Ltd. Şirketi adına keşide etmiş olduğu 28.05.2018 keşide tarihli 68.400,00 TL bedelli çekin lehtar tarafından davacı şirkete ciro edildiği, davacı şirketin ise söz konusu çeki davalı şirkete ciro ettiği, çekin bankaya ibrazında karşılıksız çıktığı ve takas sistemi kapsamında 28.05.2018 tarihinde ödeme yapılamadığının şerh düşüldüğü, davalı şirket tarafından 10.07.2018 tarihinde karşılıklıksız çıkan çekin tahsili amacıyla Bakırköy … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasında davalı şirket ile birlikte dava dışı keşideci ve lehtar olan şirketler aleyhine 68.400,00 TL çek bedeli ile ferileri olmak üzere toplam 76.478,23 TL’nin tahsili amacıyla kambiyo senetlerine özgü haciz yoluyla takip başlattığı, davacının icra takibinin yetkisine yönelik itiraz ettiği, söz itirazın Bakırköy 5. İcra Hukuk Mahkemesinin 2018/745 Esas 2018/720 Karar ve 07.09.2018 tarihli kararı ile değerlendirilerek borçlu adresinin Gaziosmanpaşa/İstanbul olduğu icra dairesinin yetkisiz olduğu gerekçesiyle yetki itirazının kabulü ile dosyanın Gaziosmanpaşa yetkili icra müdürlüklerine gönderilmesine karar verildiği, davacı vekili tarafından yetkisizlik kararı öncesinde başlatılan Bakırköy … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı icra takip dosyasından dolayı borçlu olmadığının tespitine ,takibin iptaline, çekin istirdadına ve ayrıca banka yoluyla yapılan 69.365,00 TL avans ödemeleri kapsamında mal teslimi yapılmadığının tespiti ile söz konusu bedelin istirdadına ilişkin iş bu davayı açmış olduğu anlaşılmıştır. 29.05.2019 tarihli bilirkişi raporunda, davacı şirketin 2017-2018 yıllarına ait yevmiye, kebir ve envanter defterlerinin açılış tasdikleri ile yevmiye defterinin kapanış tasdikinin TTK.’nın amir hükümlerine uygun olarak yasal süresi içinde yapıldığı, bu sebeplerle davacı şirketin 2017-2018 yıllarına ait ticari defterlerinin TTK nın amir hükümlerine göre sahibi lehine delil olma vasfına haiz olduğunun anlaşıldığı, davalı tarafın ticari defterlerini incelemeye sunmadığı, davacı şirketin 2018 yılı ticari defter kayıtlarında davalı şirkete 69.365,00 TL banka havale yoluyla nakit 68.400,00 TL çek olmak üzere toplam 137.765,00 TL ödeme yaptığı, başka herhangi bir işleme rastlanmadığı, bu tespitlerle davacı şirketin ticari defter ve kayıtlarına göre davalı şirketten 25.07.2018 dava tarihi itibariyle 137.765,00 TL alacaklı olduğunun anlaşıldığı, … Bankasının 26.03.2018 tarihli dekontu ve 11.03.2019 tarihli yazısı ile ödeme işleminin davacı şirkete ait hesaptan davalı şirketin banka hesabına mobil aracılığıyla demir alımı (130.000,00 TL’lik çeke istinaden yapıldı) açıklamasıyla yapıldığı, yapılan ödemenin davacı şirketin defter kayıtlarıyla aynı olduğu, …’ın 26.03.2018 tarihli hesap ekstresi ve 07.03.2019 tarihli yazısı ile ödeme işleminin davacı şirkete ait hesaptan davalı şirketin banka hesabına internet aracılığıyla demir ödemesi 130.000,00 TL’lik çeke istinaden ödeme açıklamasıyla yapıldığı, ödemenin davacının ticari defter kayıtlarıyla aynı olduğu, 68.4000,00 TL bedelli çekin davacı şirket tarafından davalı şirkete ciro edildiği, ödemenin davacı şirketin ticari defter kayıtlarıyla aynı olduğu, davalı tarafından dava dışı başka bir firmaya ciro edildiği ve 28.05.2019 tarihinde banka tarafından takasa verildiği takas işleminde çeke karşılıksız şerhi yazıldığı, davalının davacı hakkında takip başlattığı, davacı şirkete ait 2017 ve 2018 yıllarındaki BA/BS kayıtlarına göre davalı şirketten herhangi bir mal ve hizmet alım satımı yapılmadığı, davalı şirkete ait BA/BS formlarından BS kayıtlarına göre 2017 yılında davacı şirketten herhangi bir mal ve hizmet alım satımı yapılmadığı, 2018 yılında davacı şirkete iki adet belgede toplam 188.673,00 TL mal ve /veya hizmet satımı yapıldığı, ticari defter kayıtlarına göre davacının davalı şirketten 137.765,00 TL alacaklı olduğu, çek bedelinin karşılıksız olduğu, davacı şirket kayıtlarında davalı şirketten herhangi bir mal/hizmet alımına ilişkin bir kayda ve belgeye rastlanmadığı, davacının çekten dolayı borcunun bulunmadığı ve 69.365,00 TL avans ödemesinden dolayı davalıdan alacaklı olduğu belirtilmiştir. Davalı vekili bilirkişi raporuna itiraz ederek, raporun yanlış olduğunu, davalı tarafından davacının inşaat yaptığı yere malzeme teslim edildiğini, davacının ticari defterlerinde borçlu olduğunun belli olduğunu, belirterek yeniden rapor alınmasını talep etmiştir. Mahkemece bilirkişi raporuna göre yukarıda yer verilen gerekçeye istinaden davanın kısmen kabulüne karar verilmiş icra takibinin iptal talebi ise takip borçlusu konumunda bulunan diğer borçlular yönünden takibin devam edeceği gerekçesiyle reddine karar verilmiştir. Ancak davacının dava dilekçesindeki İİK’nın 72. maddesi gereğince kötü niyet tazminatıyla ilgili olarak herhangi bir karar verilmemiştir. Çek, TTK’da özel olarak düzenlenmiş olan ve kambiyo senetlerinden olan bir kıymetli evraktır. Kambiyo senetlerinin diğer kıymetli evraklardan ayrılan kendine özgü özellikleri bulunmaktadır. Bunlardan mücerretlik (soyutluk) ilkesi çek hukukunda bedelsizlik kavramının anlaşılabilmesi için öncelikli olarak ele alınması gereken bir konudur. Soyut senetler, başka bir deyişle sebepten mücerret senetler bir temel ilişkiye dayanmayan senetler değildir. Bunlarda belirli bir sebebe dayanır. Fakat senet ile temel ilişki arasında bir bağ kurulmadığından senede bakılarak alt ilişki saptanamaz, kambiyo taahhüdünde bedelsizlik kanunlarımızda düzenlemesi bulunmayan, uygulamada sıklıkla karşılaşılması sebebiyle yargı kararlarıyla tanımlanmış ve geliştirilmiştir. Çek borçlusu, çek alacaklısına borcunun olmadığının tespitini talep edebiler. Bunu sağlamaya yönelik genel hükümlere göre açılan dava somut olayda olduğu üzere menfi tespit davasıdır. Bu dava ile çekte borçlu olarak yer alan kişiler maddi hukuka göre borçlu olmadıklarının tespitinin sağlayarak çek bedelini ödemekten kurtulmayı amaçlamaktadırlar. Çünkü temel ilişki geçersiz bile olsa kambiyo taahhüdü varlığını korumaktadır. Çekin kimi durumlarda iptal edilmesi gerekebilir. Çalınması, kaybolması, yırtılması veya başka şekillerde zayi olması halinde iptal sürecinin işletilmesi gerekmektedir. Bu ise çek iptali davası açılarak sağlanacaktır. Somut olayda ise dava konusu edilen çek, herhangi bir şekilde hamilin elinden rızası dışında çıkmış zayi olmuş bir çek olmayıp icra takibine konu edilen bir çektir. Yukarıda yer verildiği üzere davacı ile davalı arasındaki temel ilişkiden dolayı davacının davalıya karşı borçlu olmadığı sübuta erse dahi çek varlığını koruyacaktır. Çek iptal şartları mevcut değildir. Dava dışı kişilere karşı da icra takibi başlatılmış olduğundan üçüncü kişilerin hakkını ihlal edecek şekilde çekin iptaline yönelik karar verilmesi mümkün olmayacaktır. Bu nedenle, davacının takip konusu çekin iptali ve iadesi istemine dair istinaf nedenleri yerinde görülmemiştir. Davacı vekili, dava dilekçesinde takibe konu edilen 68.400,00 TL bedelli çek nedeniyle başlatılan takibin haksız ve kötü niyetli olduğunu belirterek İİK’nın 72. maddesi gereğince %20’den az olmamak üzere tazminata karar verilmesini talep etmiştir. Menfi tespit davası sonucunda mahkeme davacının haklı olduğu kanısına varırsa davanın kabulüne yani davacının borçlu bulunmadığının tespitine karar verir. Bu kararın kesinleşmesi ile alacaklının iddia ettiği veya takip konusu yaptığı alacağın mevcut olmadığı maddi hukuk bakımından tespit edilmiş uyuşmazlık kesin olarak çözüme bağlanmış olur. Davanın borçlu lehine sonuçlanması hâlinde dava konusu icra takibinin akıbeti ve İİK’nın 72/5 maddesinde düzenlenen ve borçlu lehine hükmedilmesi gereken tazminat hususu gündeme gelir. İİK’nın 72/5 maddesinde, borçluyu menfi tespit davası açmaya zorlayan icra takibinin haksız ve kötü niyetli yapılmış olması durumunda, talep üzerine, takip konusu alacağın %20’sinden aşağı olmamak üzere borçlunun dava nedeniyle uğradığı zararın alacaklıdan tahsiline karar verileceği öngörülmüştür. Ancak menfi tespit davasını kazanan borçlu lehine tazminata karar verilebilmesinin bazı şartları vardır. Öncelikle alacaklının yapmış olduğu icra takibi ile borçluyu menfi tespit davası açmaya zorlamış olması gerektiğinden borçlu aleyhine yapılmış bir icra takibinin bulunması gerekmektedir. Ayrıca borçlunun menfi tespit davası sırasında bu konuda istemde bulunması yanında borçluyu dava açmaya zorlayan icra takibinde alacaklının haksız ve kötü niyetli olması gerekmektedir. Önemle belirtmek gerekir ki burada alacaklının icra takibinde sadece haksız olması yeterli olmayıp, yasa maddesinde açık düzenleme uyarınca aynı zamanda takibin kötü niyetli yapılmış olması da zorunludur. Takibin haksızlığı, alacaklının hiç ya da talep ettiği bir miktarda alacağı bulunmadığı halde icra takibine girişmesi halinde söz konusu olur. Madde metninde yer alan kötü niyet ise alacaklının haksız olduğunu bildiği halde sırf borçluyu zarara uğratmak amacıyla takibe girişmesi halinde gerçekleşir. Somut olayda, davacının takip konusu çekten dolayı borçlu bulunmadığı anlaşılmış olmakla takibin haksızlığı sübuta ermiştir. Ancak davalının kötü niyetli olduğuna dair dosyada herhangi bir delil mevcut değildir. Bu nedenle davacının kötü niyet tazminat talebinin yerinde olmadığı sonucuna varılmıştır. Her ne kadar mahkemece bu konuda olumlu veya olumsuz bir karar verilmemiş olması isabetli değilse de bu husus yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden HMK’nın 353/ 1.b.2. maddesi gereğince hüküm düzeltilerek yeniden karar verilmesi uygun görülmüştür. Davalı vekili ise istinaf kanun yoluna başvuru için maktu harç yatırmıştır. İlk derece mahkemesince nispi istinaf harçlarını yatırması konusunda davalı vekiline HMK’nın 344. maddesi uyarınca 19.02.2020 tarihli muhtıra çıkarılıp tebliğ edilmiştir. Davalı vekilince istinaf başvuru ve nispi harcının yatırılmaması üzerine, ilk derce mahkemesinin 06.03.2020 tarihli ek kararı ile iş bu istinaf incelemesine konu istinaf harçlarının yatırılmaması nedeniyle HMK’nın 344. maddesi uyarınca, davalı vekilinin istinaf başvurusunun reddine karar verilmiştir. İlk derece mahkemesinin davalı vekilinin istinaf dilekçesinin reddine dair ek kararı isabetlidir. Bu nedenle, davalı vekilinin aksi yöndeki istinaf nedenleri yerinde olmadığından, ek karara yönelik istinaf başvurusunun esastan reddi gerekmiştir. Açıklanan bu gerekçelerle, davalı vekilinin HMK’nın 344. maddesi uyarınca verilen 06.03.2020 tarihli verilen ek karara yönelik istinaf başvurusunun HMK’nın 353 1.b.1 maddesi gereğince esastan reddine; davacı vekilinin ileri sürdüğü istinaf nedenleri yerinde görülmemekle birlikte kötü niyet tazminatı talebi hakkında olumlu veya olumsuz bir karar verilmemiş olması nedeniyle hükmün ve gerekçesinin gerekçesini HMK’nın 33, 355 ve 353 1.b.2. maddeleri gereğince resen düzeltilmek üzere kararın kaldırılarak esas hakkında yeniden hüküm verilmesine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Yukarıda açıklanan gerekçelerle; A- Davalının istinaf başvurusu yönünden: 1- Davalı vekilinin HMK’nın 344. maddesi uyarınca verilen 06.03.2020 tarihli ek karara yönelik istinaf başvurusunun HMK’nın 353 1.b.1 maddesi gereğince esastan reddine, 2- Davalı tarafından yatırılan istinaf başvuru harcının Hazineye gelir kaydına, 3- Davalının yaptığı kanun yolu giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, B- Davacı vekilinin istinaf başvurusu yönünden: Davacı vekilinin ileri sürdüğü istinaf nedenleri yerinde görülmemekle birlikte kötü niyet tazminatı talebi hakkında olumlu veya olumsuz bir karar verilmemiş olması nedeniyle hükmün ve gerekçesinin HMK’nın 33, 355 ve 353 1.b.2. maddeleri uyarınca resen düzeltilmek üzere kararın kaldırılarak davanın esası hakkında Dairemizce yeniden hüküm verilmesine, bu doğrultuda; 1-Davanın kısmen kabulü ile Bakırköy … İcra Müdürlüğünün … sayılı dosyasında takibe konu 68.400,00TL bedelli çekten dolayı davacı şirketin davalıya borçlu olmadığının tespitine, Takibin iptali hakkındaki talebin reddine, 2- 69.363,00TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya iadesine, 3-Davacı tarafın kötü niyet tazminatı talebinin reddine, 4-Harçlar Kanunu’na göre alınması gerekli 9.410,72TL karar ilam harcından peşin alınan 2.352,69TL harcın mahsubu ile bakiye 7.058,03TL harcın davalıdan tahsiline, Hazine’ye irat kaydına, 5-Davacı tarafından sarf edilen 800,00TL bilirkişi ücreti, 194,55TL posta masrafı, 35,90TL başvuru harcı, 2.352,69TL peşin harç olmak üzere toplam 3.383,14TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 6-Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesaplanan 13.771,20TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 7-HMK’nın 333. maddesi gereğince, artan avansların, yatıran taraflara iadesine, 8-İstinaf aşamasındaki harç ve yargılama giderleri yönünden; a-Davacı tarafça yatırılan 148,60 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının Hazineye gelir kaydına; davacı tarafından yatırılan istinaf peşin karar harcının, talep hâlinde, ilk derece mahkemesince davacıya iadesine, b-Davacı tarafından yapılan kanun yolu giderlerinin, kararımızın mahiyetine göre, takdiren kendi üzerinde bırakılmasına,10-Gerekçeli kararın ilk derece mahkemesince taraf vekillerine tebliğine,11-Dosyanın, kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair; HMK’nın 353/1.b.2 ve 353/1.b.1 maddeleri uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, oybirliğiyle ve kesin olarak karar verildi.11.05.2023.
KANUN YOLU: HMK’nın 362/1.a maddesi uyarınca, dava konusunun değerine göre karar kesindir.