Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2020/1262 E. 2023/990 K. 08.06.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/1262
KARAR NO: 2023/990
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 26.09.2019
NUMARASI: 2018/745 E.- 2019/1114 K.
DAVANIN KONUSU: Şirket genel kurul kararının iptali
Taraflar arasındaki genel kurul kararının iptali davasının ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerle davanın reddine dair verilen karara karşı, davacı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine Dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 07.10.1986 yılında İTO’ya kaydolunan davalı şirketin, motorlu, motorsuz kara, deniz yük ve yolcu taşımacılığında kullanılan nakil vasıtalarının alımı, satımı, kiralanması ve kiraya verilmesi, ithalat ve ihracı ile tadil mukavelesinde yazılı olan diğer işleri yaptığını müvekkilinin davalı şirketin, 22.07.1992 tarihli ve 3 nolu ortaklar kurulu kararı ile %45 hisse ile ortak olduğunu, halihazırda 19.000.000,00 TL sermeye bedelli hisse payının sicilde %01 olarak görüldüğünü, diğer hissedar ve aynı zamanda şirket müdürü …’un hisse bedelinin %99,9 olarak görüldüğünü, sahtecilikle alınan ortaklar kurulu kararlarından olan 10.04.2007 tarihli ve 56 sayılı ortaklar kurulu kararı ile 10.04.2017 tarihine kadar şirket müdürü olarak görevlendirildiğinin anlaşıldığını, 2015 yılı genel kurulunda alınan (6) nolu karar ile muhalefetlerine rağmen kendi kendine oyçokluğu ile aldığı kararla 10 yıl süre ile müdürlük görevini devam ettirdiğinin anlaşıldığını, müvekkilinin gıyabında sahtecilikle alınan kararlar İle hisselerinin %45’ten %01 e düşürülmesi ile ilgili olarak ortaklar kurulu kararının geçersizliğinin tespiti için açılan davada İstanbul Anadolu 5. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2014/673 Esas sayılı dosyasında tamamlandığını ve alınan rapor çerçevesinde sermaye artışı İle ilgili kararlardaki imzaların sahte olduğuna karar verilerek davanın kabulüne karar verildiğini , kararın Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin istikrar kazanmış kararlarının aksine oyçokluğu ile bozulduğunu henüz kesinleşmediğini , şirket müdürünün azli davası kar payı davası, şirketin feshi davası, rekabet yasağına aykırılık sebebiyle tazminat davası, şirket müdürleri aleyhine açılan sorumluluk davası ,genel kurul toplantılarında alınan kararların iptali davaları, özel ve resmi evrakta sahtecilik, dolandırıcılık suçundan ceza davaları olduğunu, 28.03.2018 tarihli olağanüstü genel kurul toplantısında alınan (3) nolu kararın yasaya ,ana sözleşmeye ve objektif iyi niyet kurallarına ve gündemle bağlılık ilkesine açıkça aykırılık nedeniyle iptali gerektiğini, 28.02.2018 tarihli toplantı davetinde ” bazı bankaların bu yöndeki talepleri nedeniyle şirket müdürünün bankalardan nakdi ve gayri nakdi kredi kullanımı için yetkili olduğuna ilişkin karar alınması hususu görüşülmek üzere “ ifadeleriyle olağanüstü toplantı düzenlendiğinin bildirildiğini , vekil sıfatıyla anılan toplantıda hazır bulunulduğunu , gündem dışına çıkmak suretiyle toplantı davetinde belirlenen gündemde bahsi geçmeyen … Bankası’nın talebinden bahisle “ kredi sözleşmesini ve diğer taahhütnameleri imzalama “ ,” kredi kullanma”, “ şirketi / tüzel kişiyi borçlandırmaya” yetkisi olduğunu gösterir karar alınmasının zorunlu olduğunun belirtildiğini ,bu açıklama üzerine ,gündemle bağlılık ilkesinin ihlal edildiğinin belirtildiğini .tüm muhalefete rağmen sahtecilikle çoğunluk hissedarı haline gelmiş olan …’un oyu ile karar alındığını ,oylama sonrasında muhalefetlerinde açıkça ifade edildiğini, davalı şirket hakkında düzenlenen kayyım raporlarının şirketin ticari defter ve kayıtlarının gerçeklere uygun şekilde tutulmadığını tespit ettiğini iddia ederek, davalı şirket merkezinde 28.03.2018 tarihinde yapılan olağanüstü genel kurulunda alınan dava konusu (3) nolu kararın iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili savunmasında özetle; öncelikle TTK 448/3. maddesi gereğince müvekkili şirketin uğraması muhtemel zararlarına karşılık davacı tarafça teminat gösterilmesine karar verilmesi talepleri olduğunu, haksız ve mesnetsiz iddiaların kabulünün mümkün olmadığını, gündem maddesi ve gündem maddesi kapsamında alınan dava konusu kararın birlikte değerlendirildiğinde , kararın konusunun gündemin 3.maddesinde açıkça belirtildiğini ,ayrıca TTK 625. maddesinde müdürlerin kanunların ve şirket sözleşmesinin genel kurula görev ve yetki vermediği bütün konularda görevli ve yetkili olduğunun düzenlendiğini , somut olayda iptali talep edilen kararın müvekkili şirket müdürüne verilen yetkiler olduğunu ,iptali talep edilen karar İle şirket müdürüne verilen yeni bir yetki bulunmadığını , davacı iddialarının hiçbir hukuki dayanağının bulunmadığını, iddiaların aksine müvekkili şirketin ticari defter ve kayıtlarında gerçeğe aykırı ve şüphe uyandıracak hiçbir veri bulunmadığını, İstanbul Anadolu 5. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2014/673 Esas sayılı dosyasında verilen ihtiyati tedbir kararı ile tüm işlemlerin yaklaşık 4 yıldır denetim kayyımı tarafından denetlendiğini ,denetim kayyımı görevine devam ederken şirketin hesap ve kayıtlarında iddia edilen şekilde bir usulsüzlük bulunmayacağının son derece açık olduğunu savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; “…Mahkememizden iptali istenen 28/03/2018 tarihli olağanüstü genel kurulunda alınan 3 nolu kararda şirket yöneticisi …’un bankadan alınacak kredilerde, bankanın iç işleyişi nedeniyle zorunluluk arz etmesi yönünden şirket adına kredi sözleşmesi imzalaması, taahhütname vermesi ve şirketi borç altına sokması hususlarında yetki verilmesine ilişkin bir karar olup, oy çokluğuyla alındığı; davacımızın toplantıya katılan vekili tarafından karara karşı çıkıldığı, gündemde böyle bir görüşme maddesi olmadığınında şerh olarak yazdırıldığı görülmüştür, bu nedenle davacımızın 3 aylık süre içinde söz konusu kararın iptalini isteyebileceği iş bu davanında süresinde açıldığı belirlenmiştir. Şirketin ana sözleşmesi incelenmiş olup, ana sözleşmede şirket yöneticisinin bankalardan kredi alabilmesi için genel kuruldan karar alınmasını gerekli kılan bir düzenlemenin bulunmadığı görülmüştür. … Bankası ile yapılan yazışmada da banka davalı şirketimize kredi verdiğini, yöneticiden de kredi çekmesi için şirket genel kurulundan izin almasına dair bir şartın bulunmadığı, böyle bir genel kurul kararı aranmadığını bildirdiği görülmüştür. Şirket ana sözleşmesine ve meri yasalara göre, şirket yöneticisinin şirket adına kredi sözleşmesi imzalaması, şirketi borç altına sokması yönünde genel kuruldan izin alınmasına gerek bulunmadığı; bu nedenle genel kuruldan alınan iznin esasen sırf bu karar sebebiyle davacımıza ya da şirkete ek bir yük getirmediği; şirket yöneticisinin zaten kararla verilen yetkiye sahip olduğu; bu nedenle davacının böylesine bir kararın iptaline gitmesi için hukuki menfaatinin bulunmadığı gözetilerek…” gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir. Bu karara karşı, davacı vekilince istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı vekili, istinaf başvuru dilekçesinde özetle; gündem dışı karar alındığı yönündeki itirazlar incelenmeden karar verildiğini, eksik inceleme neticesinde karar verildiğini, deliller değerlendirilmeden karar verildiğini, gündem dışı karar alınmasının genel kurul kararının iptali için bir sebep olduğunu, … Bankası’nın 26.06.2019 tarihli müzekkere cevabında da görüleceği üzere davalı şirket müdürünün sahtecilikten hükmü bulunan ve görevini yerine getiremeyecek olan müdür tarafından gerçeğe aykırı beyanlarda bulunularak karar alındığını ,iyiniyet kuralına ve dürüstlük kuralına aykırı davranıldığının kanıtlandığını, genel kurul kararının iptalinin gerektiğini, İstanbul Anadolu 5. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2019/582 Esas sayılı dosyasında müvekkilinin şirketteki hissesinin %40 olduğunun tespit edildiğini, müdür …’un özel belgede sahtecilik suçunu işlediğinin İstanbul 8. Asliye Ceza Mahkemesinin 2014/69 Esas, 2018/485 Karar sayılı ilamı ile sabit olduğunu, kararın kesinleştiğini, hali hazırda kayyım denetiminde işlemlerini gerçekleştiren şirkette bu şekilde bir karar alınmasının kötüniyetli olduğunu, iyi niyet kurallarını ihlal ettiğini, mahkeme gerekçesinde, alınan karar konusunda şirket müdürünün zaten yetkili olduğu bu konuda karar alınmasına dahi gerek olmadığının ifade edildiğini ,hatalı tespit edildiğini, davalı şirket müdürünün sahtecilikten kesinleşmiş cezası olduğunu ,şirketin kayyım denetiminde faaliyetlerini sürdürdüğünün mahkemece gözden kaçırıldığından bu tespite istinaden karar verilmesinin hukuka aykırı olduğunu iddia ederek, kararın kaldırılmasını, davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, limited şirketin olağanüstü genel kurul toplantısında alınan 3 nolu kararın gündem dışı olduğu gerekçesiyle iptali istemine ilişkindir.İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda davanın reddine karar verilmiş; bu karara karşı, davacı vekilince, yasal süresi içinde istinaf başvurusunda bulunulmuştur.İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, ileri sürülmüş olan istinaf nedenleriyle ve kamu düzeni yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır.Taraflar arasında, davacı ve dava dışı şirket ortağı arasında ,hukuki uyuşmazlıkların mevcut olduğu ,birden fazla davanın derdest olduğu , davalı şirketin denetim kayyımının mevcut olduğu hususlarında herhangi bir uyuşmazlık yoktur.Uyuşmazlık, 28.03.2018 tarihli olağanüstü genel kurul toplantısında alınan (3) nolu kararın gündem dışı olup olmadığı, iptali gerekip gerekmediği, şirket müdürünün yetkisi olduğu hususlarda genel kurulda karar alınmış olmasının sonuca etkili olup olmadığı, ayrıca taraflar arasındaki süregelen hukuk davaları ve hisse tespitine dair dava dosyası ile ceza davasındaki sahtecilikle ilgili hükmün değerlendirmede ki yeri ile ilk derece mahkeme kararının eksik inceleme sonucu verilip verilmediği ve usul ile yasaya uygun olup olmadığıdır. Dosya kapsamından, davalı şirket ortağı ve yöneticisi dava dışı … hakkında İstanbul Anadolu 8. Asliye Ceza Mahkemesinin 2014/64 Esas, 2018/485 Karar ve 10.07.2018 tarihli kararı ile özel belgede sahtecilik eyleminden dolayı TCK’nın 207/1.maddesi gereğince cezalandırılmasına karar verildiği, karar gerekçesinde sanık ile müştekinin ortak olduğu şirkete ilişkin ortaklar kurulu kararlarında müşteki adı altına atılı imzaların müşteki tarafından atılmayarak sanık tarafından sahtecilik yapıldığının iddia edildiği, somut olayda davaya konu 3 adet ortaklar kurulu kararındaki imzaların müşteki adına atılı kısımların müştekinin el ürünü olmadığının tespit edildiği, her ne kadar bu imzaların bizzat sanığın el ürünü olduğuna dair bir araştırma yapılmamış ise de şirketin zaten sanık ve müşteki dışında başkaca ortağının olmadığı, sahte imza ile alınan ortaklar kurulu kararlarının sadece sanık lehine sonuçlar doğurduğu dikkate alındığında bu sahteciliğin sanık veya sanığın yönlendirdiği başkaca bir kişi tarafından yapıldığını sabit olduğunun görüldüğü gerekçesine yer verildiği, davacı tarafça İstanbul Anadolu 5. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2014/673 Esas, 2016/24 Karar sayılı dosyasında, şirket genel kurulunun geçersiz olduğunun ve pay tespitine dair açmış olduğu 31.12.2012 tarihli dava sonucunda, 20.01.2016 tarihli karar ile davalı … aleyhine açılan davanın pasif husumet ehliyeti yokluğu nedeniyle reddine, davalı şirket aleyhine açılan davanın kısmen kabulü ile davalı şirketin 12.11.1997 bakanlık onay tarihli, 17.09.1998 tarihli, 14.12.2009 tarihli, 02.02.2010 tarihli ve 28.11.2011 tarihli sermaye artış kararlarının yoklukla malul geçersiz kararlar olduklarının tespitine, payın tespiti talebinin her iki davalı yönünden kısmen kabulü ile davacının davalı şirkette %40 oranında pay sahibi olduğunun tespitine, bakiye %60 payın davalı …’a ait olduğunun tespitine karar verildiği, kararın Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 2016/6325 Esas, 2017/6651 Karar sayılı ilamı ile ve oyçokluğuyla bozulduğu, karar düzeltme isteminin ise aynı dairenin 2018/1328 Esas ve 2019/6943 Karar sayılı kararı ile ve oyçokluğuyla reddedildiği, İstanbul Anadolu 5. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2019/582 Esas sayılı dosyasında 15.01.2020 tarihli karar ile mahkemenin 2014/673 Esas, 2016/24 Karar sayılı ilamına direnilmesine karar verildiği, Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 2021/11-701 Esas, 2022/275 Karar ve 08.03.2022 tarihli kararıyla oy çokluğu ile onandığı, kararda sonuç olarak, davalı şirketin dava konusu olan sermaye artırımına ilişkin toplantılarının çağrısız yapıldığının anlaşıldığı, davacınır bu toplantılara katılmadığının sabit olduğu bu kararların yoklukla malul olduğu, yok hükmünde bir genel kurul kararı karşısında bunun yokluğunun tespit edilmesinin istenmesinin hiçbir şekilde hakkın kötüye kullanılması kapsamında değerlendirilmeyeceği, yokluk yaptırımına tabi işlemlerin aradan zaman geçmesiyle geçerli hale gelemeyeceği hususlarına yer verildiği, taraflar arasında birden fazla hukuki uyuşmazlığın mevcut olduğu İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğünün sicil kayıtlarına göre davalı şirketin ana sözleşmesinin 07.10.1986 tarihinde tadil sözleşmesinin ise 02.08.1994 tarihinde tescil edildiği, şirketin toplam sermayesinin 19.000.000,00 TL , şirket ortaklarının davacı ve dava dışı … olduğu, şirket temsilcisinin ve müdürünün münferiden …, göreve başlama tarihinin 11.04.2016 görev bitiş tarihinin 11.04.2026 tarihi , şirket müdürü …’un hisse payının %99,9, davacının hisse payının ise %01 olduğu ve şirkete tedbiren denetim yönetici kayyumunun atanmış olduğu anlaşılmıştır.Dava konusu 28.03.2018 tarihli iptali talep edilen olağanüstü genel kurul toplantısının 3 nolu bendinde, şirketin kredi ilişkisi bulunan … Bankası AŞ’nin talebi doğrultusunda ilgili bankanın iç işleyişi nedeniyle şirket yetkilisi …’un bankalardan kredi talebinde bulunma, kredi sözleşmesini ve diğer taahhütnameleri imzalama, kredi kullanma, şirketi/tüzelkişiyi borçlandırmaya yetkisi bulunduğunu belirtir karar alınmasının zorunluluğu bulunduğu hususunun toplantı tutanağına geçirildiği, davacı vekili tarafından söz alınarak bahsedilen hususlardan şimdi bilgilerinin olduğu, toplantı davetinde bu yönde bir açıklama bulunmadığı, ayrıca olağanüstü genel kurul gündeminin bu çerçevede olmaması nedeniyle gündemin ihlalininde söz konusu olduğu ,diğer yandan taraflar arasında hukuk ve ceza mahkemelerine intikal etmiş davaların bulunmakta olduğu, gündem olarak belirtilen hususların şirket menfaatine olduğunun da tartışmalı olduğu ifadesine yer verilerek muhalefet oyu kullanılacağının belirtildiği, gündem maddesinin oylanması sonucunda şirket yetkilisi ..’un bankalardan kredi talebinde bulunma, kredi sözleşmesini ve diğer taahhütnameleri imzalama, kredi kullanma, şirketi/tüzel kişiyi borçlandırmaya yetkisi bulunduğuna dair kararın 760 muhalefet oyuna karşı 759.240 olumlu oy ile oy çokluğu ile karar alındığı, davacı vekilinin söz konusu karara muhalefet şerhi koyduğu, şirketin olağanüstü genel kurul toplantıya çağrıya dair 28.02.2018 tarihli çağrısında, gündemin 3.maddesinde şirket müdürünün bankalardan nakdi ve gayrinakdi kredi kullanımı için kredi talebinde bulunma, kredi sözleşmesini ve diğer taahhütnameleri imzalama ve kredi kullanma yetkisi bulunduğuna ilişkin karar alınması şeklinde belirtildiği, davacı tarafça 28.03.2018 tarihli genel kurul kararın iptaline yönelik olarak 22.06.2018 tarihinde iş bu davanın açılmış olduğu anlaşılmıştır. Mahkemece, dava dışı bankaya müzekkere yazılmıştır. Ayrıca taraflarca dosyaya ilgili bilgi ve belgeler ibraz edilmiştir. Dava dışı … Bankası AŞ İmes Ticari Şubesi tarafından 26.06.2019 tarihli cevabı yazıda, davalı şirket ile bankaları arasında çeşitli tarihlerde kredi sözleşmelerinin akdedildiği, kredi sözleşmeleri akdedilirken firmadan talep edilen başvuru belgeleri arasında firmanın bankalarla kredi ilişkisine girebileceğine dair genel kurul kararının bulunmadığı, ayrıca bu hususta yasal zorunluluğunda bulunmadığı belirtilmiştir. 31.01.2018 tarihli davalı şirkete ait 01.01.2017/31.12.2017 dönemi yıllık faaliyet raporunda, şirketin 2016 yılı 2017 yıllarına ait kar ve zararlarının karşılaştırıldığı TTK 376.maddesine göre borca batıklık durumunun olmadığının belirtildiği, devamında ise artan satış performans politikaları plan ve bütçeleme yapılarak daha rantabil hale getirilerek kendi faaliyetlerini gerçekleştirilebileceği, şirketin dönem sonu vergi öncesi ticari karının 286.194,66 TL, 2017 yılı ticari karının dağıtılmayacağı öz kaynakların kar yedeklerine alınmasının genel kurulda görüşülmesinin önerildiği belirtilerek, diğer ayrıntılara yer verildiği, şirketin daha önceki yıllara ait ayrıntılı bilanço örnekleri ve yıllık faaliyet raporları da dosyaya ibraz edilmiştir. TTK’nın 622. maddesinde genel kurul kararlarının butlanı ve iptali düzenlenmiştir. Maddede, bu kanunun anonim şirket genel kurul kararlarının butlanına ve iptaline ilişkin hükümlerinin kıyas yoluyla limited şirketlere de uygulanacağı belirtilmiştir. TTK’nın 445. maddesinde ”446. maddede belirtilen kişiler, kanun ve esas sözleşme hükümlerine özellikle dürtüstlük kuralına aykırı olan genel kurul kararları aleyhine karar tarihinden itibaren üç ay içinde şirket merkezinin bulunduğu yerdeki Asliye Ticaret Mahkemesinde iptal davası açabilirler” hükmüne yer verilmiştir. TTK’nın 446. maddesinde ise iptal davası açabilecek kişiler sayılmış ve toplantıda hazır bulunup da karara olumsuz oy veren ve bu muhalefetini tutanağa geçirten, toplantıda hazır bulunsun ya da bulunmasın, olumsuz oy kullanmış olsun ya da olmasın, çağrının usulüne uygun yapılmadığını, gündemin gereği gibi ilan edilmediğini, genel kurula katılma yetkisi bulunmayan kişilerin veya temsilcilerinin toplantıya katılıp oy kullandıklarını, genel kurula katılmasına veya oy kullanmasına haksız olarak izin verilmediğini ve yukarıda sayılan aykırılıkların genel kurul kararının alınmasında etkili olduğunu ileri süren pay sahipleri, yönetim kurulu ve yönetim kurulu üyelerinden her birinin iptal davası açabileceği belirtilmiştir. Buna göre genel kurul kararlarına karşı iptal davası açılabilmesi için iptali istenen karara olumsuz oy vermenin dışında TTK’nın 446. maddesi gereğince muhalefet şerhinin de tutanağa geçirilmesi gerekmektedir. Davacı, dava konusu olan 28.03.2018 tarihli olağanüstü genel kurul toplantısında alınan 3 numaralı kararların iptalini istemiştir. Muhalefet şerhini toplantı tutanağına geçirmiştir. Davacının iddiası gündem dışı karar alınmasına ilişkindir. TTK’nın 616. maddesinde limited şirketi genel kurulunun devredilemez yetkileri düzenlenmiştir. Söz konusu düzenleme kapsamında kredi sözleşmelerinin gerçekleştirilmesine dair nakdi ve gayrinakdi kredi kullanımına dair bir hususa yer verilmediği gibi ayrıca onun doğal sonucu olduğu anlaşılan şirketi borçlandırma yetkisine dair de herhangi bir düzenlemeye yer verilmemiştir. Aynı yasanın 623. maddesinde yönetim ve temsil üst başlığı ile müdürlerin genel olarak yönetim ve temsili ile ilgili düzenlemeye yer verilerek şirketin yönetimi ve temsilinin şirket sözleşmesi ile düzenleneceği ifade edildikten sonra 625. maddesinde görevler, yetkiler ve hükümlülükler üst başlığı ile devredilemez ve vazgeçilemez görevler başlığı altında 1.fıkrasında müdürlerin kanunların ve şirket sözleşmesinin genel kurula görev ve yetki vermediği bütün konularda görevli ve yetkili olduğu belirtilerek hangi konularda yetkilerini devredemeyeceği ve vazgeçemeyeği hususları değişik bentler altında belirtilmiştir. Şirket anasözleşme hükümlerinde de aksine bir düzenleme mevcut değildir. Söz konusu düzenlemeler kapsamında dava konusu genel kurul toplantısında alınan 3 numaralı gündem maddesinin TTK’nın 445. maddesinde düzenlendiği şekilde kanun, esas sözleşme hükümlerine ve özellikle dürüstlük kuralına aykırı olduğunun kabulü ile iptali mümkün görülmemiştir.TTK’nın617. maddesinde, genel kurulun toplanması üst başlığı altında çağrı düzenlenmiştir. TTK’nın 617/3.maddesinde toplantıya çağrı, azlığın çağrı ve öneri hakkı, gündem, öneriler, çağrısız genel kurul, hazırlık önlemleri ,tutanak, yetkisiz katılma konularında anonim şirketlere ilişkin hükümlerin, Bakanlık temsilcisine ilişkin olanlar hariç kıyas yoluyla uygulanacağı belirtilmiştir. TTK’nın 413/2. maddesinde ise gündemde bulunmayan konuların genel kurulda müzakere edilemeyeceği ve karara bağlanamayacağı, kanuni istisnaların saklı olduğuna yer verilmiştir. Kredi kullanma vb. gündem kapsamında şirketi borçlandırmaya yetkisi bulunduğuna dair kararın, gündem dışı olduğu ve iptali gerektiği iddiasının da alınan karar kapsamında yerinde olmadığı sonucuna varılmıştır. Kaldı ki genel kurulda yönetime borçlanma yetkisinin verilmiş olması, borçlanma işlemi yapılırken kayyım onayının aranmayacağı anlamına gelmeyeceği açıktır. Açıklanan bu gerekçelerle HMK’nın 353/1.b.1 maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, 2-Davacı tarafından yatırılan istinaf başvuru harçlarının Hazineye gelir kaydına, bakiye 125,50 TL istinaf karar harcının davacıdan tahsiline,3-Davacı tarafından yapılan kanun yolu giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,4-Gerekçeli kararın, Dairemiz Yazı İşleri Müdürlüğünce taraf vekillerine tebliğine dair;HMK’nın 353/1.b.1 maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 08.06.2023 tarihinde, oy birliğiyle ve temyizi kabil olmak üzere karar verildi.
KANUN YOLU: HMK’nın 361. maddesi uyarınca, iş bu gerekçeli kararın taraf vekillerine tebliğ tarihlerinden itibaren iki haftalık süreler içinde temyiz yolu açıktır.