Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2020/1253 E. 2023/536 K. 30.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/1253
KARAR NO: 2023/536
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 14/01/2020
NUMARASI: 2017/315 E. – 2020/25 K.
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerle davanın kısmen kabul kısmen reddine dair verilen karara karşı, davalı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine Dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili, dava dilekçesinde özetle; borçlu- davalı aleyhine İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasında icra takibi yapılarak ödeme emri gönderildiğini, davalının borca ve ferilerine itiraz ederek borcu kabul etmediğini ve müvekkilinden alacaklı olduğunu iddia ettiğini, davalının itirazlarının haksız ve hukuki mesnetten yoksun olduğunu, davalının müvekkilinden alacaklı olduğunu iddia ederek daha önce Büyükçekmece … İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyasında 03/10/2013 tarihinde icra takibi yaptığını, yetkiye ve borca itirazları ile Bakırköy 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2014/446 Esas sayılı dosyasında itirazın iptali davası açtığını, davalının müvekkilinin parasını alıp makineleri vermemesi sebebiyle maddi zorluk içine düştüğünü, bu sebeple açılan davaya karşı dava açılamadığını, sadece cevap verildiğini, verdikleri cevapta müvekkilinin davalıdan alacaklı olduğunun delillerle desteklenerek izah edildiğini, alınan 22/09/2014 tarihli bilirkişi raporunda davalıya borçlu olmadıklarını ve 114.646,00 TL alacaklı olduklarının tespit edilerek haklılıklarının ortaya çıktığını, Bakıköy 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2014/446 Esas sayılı dosyasından davalının itirazın iptali davasının reddine karar verildiğini, davalının temyiz etmesi ile kararın Yargıtay 19.Hukuk Dairesi’nin 2015/3077 Esas ve 2016/362 Karar sayılı ilamı ile onandığını, karar düzeltme aşamasında olduğunu, daha önce yapılan yargılamada alacaklı olduklarının tespit edildiğinden davalının icra dosyasına yaptığı itirazın haksız ve yersiz olduğunu, 22/09/2014 tarihli bilirkişi raporunda yapılan tespitle birlikte davalının müvekkiline 114.646,00 TL borçlu olduğunu bildiğini, itirazın haksız olduğunu ileri sürerek, itirazın iptali ile % 20’den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, savunmasında özetle; açılmış olan davanın haksız, kötü niyetli ve mesnetsiz olduğunu, davacının babası …’un müvekkili şirkete gelerek bir miktar makine alımı yaparak yeni bir iş kurmak istediğini belirttiğini, 20/04/2012 tarihli sözleşme ile 6 adet makina satışı gerçekleştirildiğini, davacının mesleki tecrübesizliği ve iş bilmeyen ustalarından kaynaklı bazı makinaları çalıştırmakta zorlandıklarından 75.992,00 TL iade faturası düzenlediğini, davacıda kalan makinalara ilişkin taraflar arasında ikinci bir sözleşme yapıldığını, davacı ödemelerini gerçekleştirmediğini, …’tan kalan bakiye istendiğini, oyalamalar sonunda “param yok verin senetleri alın makinaları” dediğini, müvekkilinin muhasebecisi …, … ve arkadaşı … ile buluşulduğunu, senetlerin karşılıksız kalması ve makinaların iadesi konusunda anlaşıldığını, yanlarında bulunmayan 3 adet senet için de iptal taahhütnamesi düzenlendiğini, ancak ….’un belge imzalamaktan kaçındığını, … hakkında tehlikeli ve sabıkası olduğu duyumlarından dolayı ve senetlerin arkasına kaşe imza basmadıklarından üzerinde fazla durulmadığını, makinelerin iade edilmediğini ve davacıya cari hesaptan kaynaklı icra takibi başlatıldığını, senetleri müvekkilinin çalışanını aldatarak ele geçiren davacının senetlere mahsuben verdiği, senetleri ödememesinden kaynaklı 15.000,00 TL değerindeki müşteri çekini harici olarak ödeme gibi gösterdiğini, davacının takibe itirazı akabinde Bakırköy 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nde itirazın iptali davası görüldüğünü, bilirkişi raporundaki hatalı tespitler neticesinde müvekkilinin aleyhine neticelendirildiğini, mevcut vakıaları değerlendirmede taraflar arasında mali güç dengesinin olmadığını, yeni kurulan davacı şahış şirketinin 1998’den bu yana piyasaya hakim durumdaki müvekkiline finansal destekte bulunmuş gibi gösterdiği ticari defterlerin, ticari yapı içerisinde olağan karşılanacak türden olmadığını, ispat yükü hayatın olağan akışına aykırı iddia ve savunmada bulunana düştüğünü, olağan hayatta ödenmiş olması ihtimali olmayan senetlere karşı tanık dinletme imkanı ortaya çıkacağını, şirketler arasında böylesine büyük bir finansal uçurum varlığı olduğunu, işbu 30 adet bono davacının iade ettiği makinalardan kaynaklı olup 75.992,00 TL iade faturası sonrasında kendi ticari defterlerine göre 2.430,00 TL alacaklı durumda iken 30.000,00 Euro ve 15.000,00 TL hatır çeki ödemesi yapması neticesinde 108.500,00 TL davacının kendisini alacaklı göstermesinin hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, davacının senetleri nasıl ödediğine ilişkin belge ortaya koyması gerektiğini, maddi durumu ortada olan davacının defaten vadesi gelmemiş olan 27.000,00 Euro değerindeki senetleri ödeme güçünün olmadığının ve uşbu senetlerin karşılıksız olduğunun delil niteliğinde olduğunu, davacının 3 adet 1.000 Euro’luk senedi iptal olmasına rağmen diğer 27 senetle birlikte ticari defterlerinde 30 senedin de ödenmiş olarak gösterilmesinin gerçeğe aykırı beyanda bulunulduğunu ispat ettiğini, senetlerin tümünün akıbetinin olduğunun ispati olduğunu, aksini davacının ispat etmesi gerektiğini, ayrıca tanık dinlenilmesi için gerekli şartların oluştuğunu, bu sebeple davacının kendi ticari defterlerinde 2015’in Mart ayında vadesi gelecek olan sıralı senetleri sözleşmenin düzenlendiği gün olan 10/09/2012 tarihinde ödediği iddasının hayatın normal akışına uygun olmayan bir iddia olduğunu, davacı sözleşme yapıldığı gün müvekkil şirkete tüm senetleri ödeyecek olsa idi işbu 10/09/2012 tarihli sözleşmede 30 aylık vadeli senetler düzenlemek yerine 30000 Euro kalan bakiye derhal ödenecektir ibaresinin konulacağını, 30 adet vadeye bağlanan alacağın sözleşmenin yapıldığı gün ödenmiş olmasının hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, senetlerin ödendiğine ilişkin bir belgenin davacı tarafından sunulduğunu, vadesi 30/03/2015 tarihinde bitecek olan senetlerin tamamının hayatın olağan akışına ve ticari teamüllere aykırı olarak 10/09/2012 tarihinde davacı … tarafından ödendi olarak ticari defterlerine kaydetmiş olması ve hesaplarından para çıkışına ilişkin bir kayıt bulunmamasının ödemelerin gerçekleşmediğini ortaya koyduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; “… Yargı yetkisini, Anayasanın 9. Maddesine göre, Türk Milleti adına kullanan Mahkememizce, uyuşmazlık konusu hakkında, yapılan açık duruşmalar ve yargılama sonunda(Ay. m.141); toplanan/sunulan deliller, icra dosyası, bilirkişi raporları, senet iptal taahhütnamesi, makine satış sözleşmeleri, faturalar, Bakırköy 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2014/446 esas sayılı dosyası, Büyükçekmece … İcra Dairesinin … esas sayılı dosyası, İstanbul Anadolu … İcra müdürlüğünün … esas sayılı dosyası iddia ve savunmalar ile tüm dosya mündericatı incelenip hep birlikte değerlendirildiğinde; davanın cari hesaba dayalı alacağın tahsili yönünde yapılan takibe itirazın iptaline ilişkin olduğu, taraflar arasında 20/04/2012 ve 10/09/2012 tarihli makine satış sözleşmeleri kapsamında gerçekleşen ticari ilişkinin var olduğu, yapılan bilirkişi incelemesi sonucunda davalının ticari defter ve kayıtlarında davacıdan 52.865,00 TL alacaklı görüldüğü, davacının ise ticari defter ve kayıtlarında 03/03/2016 takip tarihi itibariyle davalıdan 94.023,40 TL alacaklı görüldüğü, taraflar ticari defter ve kayıtlarında 146.888,70 TL fark olduğu, ancak taraflar arasında imzalanan 20/04/2012 tarihli sözleşmede davalı tarafından 15.000,00 Euro davacıdan alındığına ilişkin şerh düşüldüğü, davalı kaşe ve imzasının olduğu, 15.000,00 Euro nun o tarihteki kur üzerinden 35.029,50 TL ye tekabül ettiği, yine dosyada mevcut 24/04/2012 tarihli davalının kaşesi ve yetkilisinin imzası olan belgede …’tan (davacının babası ve sözleşmelerde kefil) 15.000,00 Euro nakit alındığının belirtildiği, 15.000,00 Euronun o tarihteki kur üzerinden 35.229,00 TL ye tekabül ettiği, yine Bakırköy 5 Asliye Ticaret Mahkemesine davacı tarafından sunulan senet asıllarından 27 adet 1.000,00 Euro bedelli senetlerin çizilerek ödendi şerhinin düşüldüğü, 27 adet senetin ödeme tarihi olan 10/09/2012 tarihli kur üzerinden yapılan hesaplamada 61.630,20 TL ye tekabül ettiği, dosyada mevcut senet iptal taahhütnamesinden anlaşıldığı üzere 30/04/2013 , 30/05/2013 ve 30/06/2013 tarihli senetlerin hükümsüz olduğu ve iade edileceğinin davalı tarafından taahhüt edildiği, dolayısı ile bu senetlerin bedelinin davacı tarafça ödenmediği, yine davacı tarafından İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı takibe konu edilen 15.000,00 TL tutarındaki çekin davacı tarafça haricen tahsil edildiğinin bildirilmiş olduğunun Bakırköy 5. Asliye Ticaret Mahkemesinin Yargıtay denetiminden geçerek kesinleşen kararı ile sabit olduğu, ancak davacı tarafından yapıldığı sabit olan bu ödemelerin davalı tarafından ticari defter ve kayıtlarına kaydedilmediği, davacı tarafından yapılan ödemelerin davalının ticari defter ve kayıtlarında görülen 52.865,00 TL den mahsubu sonrası davacının takip tarihi itibariyle davalıdan 94.023,70 TL alacaklı olduğu, davacı her ne kadar dava değerini Bakırköy 5. Asliye Ticaret Mahkemesinden alınan bilirkişi raporunda 27 adet senet bedelinin 81.963,00 TL olarak hesaplanması nedeniyle bu tutar üzerinden davasını harçlandırarak 114.646,00 TL nin tahsilini talep etmiş ise de senetlerin ödendiği 10/09/2012 tarihli TCMB verilerinden alış kurunun 2.2826 TL olduğu anlaşılmakla bilirkişinin 27.000,00 Euro’nun TL olarak bedelini 61.630,20 TL olarak hesaplamasının yerinde olduğu, davacı tarafından yapılan ödeme miktarlarının likit ve belirlenebilir olduğu, icra inkar tazminatı hüküm ve koşullarının oluştuğu, davacının takip talebinde yasal faiz talep ettiği, davacının davalıdan takip tarihi itibariyle 94.023,70 TL alacaklı olduğu sonuç ve vicdani kanaatine varılarak davanın kısmen kabulü kısmen reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur. … ” gerekçesiyle, davanın kısmen kabul- kısmen reddine, davalının İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasına vaki itirazın 94.023,70 TL yönünden iptaline, takibin bu tutar üzerinden devamına, asıl alacağa takip tarihinden itibaren yasal faiz uygulanmasına, alacağın % 20’si oranında hesap edilen 18.804,74 TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir. Bu karara karşı, davalı vekilince istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davalı vekili, istinaf başvuru dilekçesinde özetle; yerel mahkemece, gerek cevap dilekçesinde, gerekse ikinci cevap dilekçesinde belirttikleri hususlarda yeterli araştırma yapılmaksızın eksik inceleme sonucu davanın kısmen kabulüne karar verildiğini, müvekkilinin verdiği makinalar ile ticari hayata başlayan davacının müvekkiline güçlükle ödemelerini yapmasına rağmen cari hesapta 100.000 TL civarı alacaklı duruma geçmesinin açıkça müvekkili şirketin oyuna getirildiğinin ispatı niteliğinde olduğunu, davacının söylemi ile Bakırköyde açtıkları itirazın iptali davasına karşı dava açacak kadar dahi parası olmayan davacının müvekkiline 100.000 TL verdiği iddiası tarafların ekonomik durum araştırması ile ortaya çıkacak iken yerel mahkeme tarafından bu durum dikkate alınmaksızın hüküm kurulduğunu, davacının şahıs şirketi olduğunu, müvekkilinin büyük bir şirket olduğunu, davacıya borcu olmayan müvekkilinin, alacaklı olduğu şirkete yüksek meblağlı ödemeler yapmasının ticari hayat içerisinde yer bulamayacağını, davacının borcunun vadeleri dahi gelmeden ödeme yaptığı iddiasının ticari hayat içerisinde imkansız olup hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, davacı, dava dilekçesinde karşı dava açacak maddi gücünün bulunmadığını iddia ettiğini, karşı dava açamayacak kadar maddi gücü bulunmayan davacı şirketin, her ay 1.000 Euro değerinde 30 adet senet ödeyerek 2012 yılından 2015 yılına kadar ödemeleri vadelendirilmiş olmasına rağmen, 30 ay vade yapıldığı gün 30.000 Euro’nun ödendiği iddiası hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, sadece davacının ticari defter kayıtlarına göre rapor hazırlandığını, gerekli inceleme yapılmadığını, davacının ticari defterlerini sunması gerçeğe aykırı olarak ödediğini iddia ettiği 30 adet 1.000 Euro bedelli senetlerin tamamını ödemediği ortaya çıkarttığını, ancak 27 adet 1.000 Euro bedelli senetlerin de sözleşme tarihi olan 10.09.2012 tarihinde yani vadeleri başlamadan önce ödemesinin gerçeklikten uzak olduğunu, raporda 15.000 TL bedelli çekin 27 adet 1.000 Euro bedelli senetlere mahsuben ödendiği dikkate alınmadığını, davacının kendi ticari defterlerinde gözüken alacaktan daha fazlasını istemesi sebebiyle kötüniyet tazminatının en az 20.622,30 TL üzerinden hesaplanması gerektiğini, bilirkişi raporunda davacının alacağı, yapılan ticari defter ve kayıtlarına göre 94.023,70 TL olarak hesaplandığını, bu hesabın bir an için doğru olduğu düşünülse bile, davacı şirketin 114.646,00 TL talep etmesinin kötüniyetli olduğunu, davacı alacağı olmadığını bildiği en az 20.622,30 TL’yi kötü niyetli olarak istemiş olduğunu kendi ticari defterleri ile ispat ettiklerini, bu sebeple müvekkili lehine kötü niyet tazminatına hükmedilmesi gerektiğini, bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasına ve davanın reddine, karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, İİK’nın 67. maddesi uyarınca ticari satım ilişkisinden kaynaklanan alacağın tahsili için başlatılmış olan ilamsız icra takibine vaki itirazın iptali ve icra inkâr tazminatı istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda davanın kısmen kabul kısmen reddine karar verilmiş; bu karara karşı, davalı vekilince, yasal süresi içinde istinaf başvurusunda bulunulmuştur. İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, ileri sürülmüş olan istinaf nedenleriyle ve kamu düzeni yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. Dosya kapsamında bulunan İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı icra dosyasının incelenmesinde; davacı takip alacaklısı tarafından davalı takip borçlusu aleyhine asıl alacak 114.646,00 TL ve işlemiş faiz 14.925,97 TL olmak üzere toplam 129.571,97 TL alacak yönünden 03.03.2016 tarihinde icra takibi başlattığı, takip dayanağı olarak ”22.09.2014 cari hesap bakiye alacağı”nın olarak gösterildiği, ödeme emrinin 23.03.2016 tarihinde tebliğ edildiği, davalı tarafından 25.03.2016 tarihinde süresinde verilen itiraz dilekçesi ile borcun tamamına ve ferilerine itiraz edildiği, itiraz üzerine takibin durduğu ve davanın bir yıllık yasal hak düşürücü sürede açıldığı anlaşılmıştır. Davacı taraf, davalı ile aralarında ticari ilişki bulunduğunu, davalının daha önce alacaklı olduğu iddiasıyla Bakırköy 5.Asliye Ticaret Mahkemesinin 2014/446 Esas sayılı dosyası ile açtığı itirazın iptali davasının reddine karar verildiğini, kararın onandığını, bu dosya kapsamında alınan bilirkişi raporunda kendisinin 114.646,00 TL alacaklı olduğunun tespit edildiğini, davalının itirazının haksız olduğunu ileri sürerek eldeki davayı açmıştır. Taraflar arasında 20.04.2012 ve 10.09.2012 tarihli iki ayrı makine satış sözleşmesi kapsamında ticari ilişki bulunmaktadır. 20/04/2012 tarihli makine satış sözleşmesinin incelenmesinde, taraflarının davacı ve davalı olduğu, sözleşmeye konu makinelerin toplam satış bedelinin 148.000,00 Euro olarak belirlendiği, sözleşmenin onaylandığı tarihte satış bedelinin % 10 kapora olarak satıcıya 20/04/2012 tarihinde 15.000,00 Euro, 24/04/2012 tarihinde 15.000,00 Euro nakit ödeme yapılacağı, kalan 118.000,00 Euro bakiye için 30 ay vadeli senetler alınacağının, toplam 29 adet 4.000,00 Euro bedelli 1 adet ise 2.000,00 Euro bedelli senet düzenleneceğinin kararlaştırıldığı, sözleşmenin ikinci sayfasında davalı şirket yetkilisinin imzası ile 20/04/2012 tarihinde 15.000,00 Euro alındı ibaresinin bulunduğu görülmektedir. 10/09/2012 tarihli makine satış sözleşmesinin incelenmesinde ise; taraflarının davacı ve davalı olduğu, toplam satış bedelinin 64.000,00 Euro, yapılan iskontonun 3.500,00 Euro, kalan bakiyenin 60.500,00 Euro, alınan ödeme toplamının 30.500,00 Euro, kalan bakiyenin 30.000,00 Euro olduğu ve toplam 30 adet 1.000,00 Euro bedelli senet ile ödeneceğinin kararlaştırıldığı görülmektedir. Daha önce davalı şirket tarafından davacı aleyhine Büyükçekmece … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası ile 53.923,00 TL asıl alacağın tahsili için ilamsız takip başlatıldığı, davacının itirazı üzerine açılan Bakırköy 5. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2014/446 Esas sayılı dava dosyasına eldeki davanın davacısı tarafından 27 adet senet aslı sunulduğu, senetlerin davacı tarafından davalı şirkete keşide edildiği, 1000’er Euro bedelli olduğu ve üzerilerinde ödendi şerhi bulunduğu, 20/04/2012 tarihli sözleşmede 15.000 Euro’nun davalı şirket tarafından nakit alındığı, 24/04/2012 tarihli belgede de 15.000 Euro’nun nakit alındığı, şirket imza ve kaşesinin bulunduğu, üç senede ilişkin ise 09/05/2013 tarihli senet iptal taahhütnamesi bulunduğu, yine davacı şirket kaşesi bulunduğu ve …’un borcu bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verildiği, kararın Yargıtay 19. Hukuk Dairesinin temyiz ve karar düzeltme incelemesinden geçerek 21.03.2017 tarihinde kesinleştiği anlaşılmaktadır. Davacı tarafından dosyaya sunulan senet iptal taahhütnamesinin incelenmesinde; borçlu … ve kefil …’a ait 3 adet senetin hiçbir hükmü olmayıp iade edileceğinin kararlaştırıldığı, 3 adet senet toplamının toplam 3.000,00 Euro olduğu, taahhütname altında davalı şirket kaşe ve imzasının olduğu görülmektedir. Somut olayda mahkemece taraf defterleri incelenmek suretiyle yaptırılan bilirkişi incelemesi sonunda düzenlenen kök ve ek bilirkişi raporları ile yukarıda belirtilen dava dosyası bir bütün olarak nazara alındığında; taraflar arasında makine alım satımı konusunda ticari ilişki bulunduğu, davacının davalı şirketten sözleşme konusu makineleri satın aldığı, davacının cari hesap alacağı bulunduğunu belirterek eldeki davayı açtığı, taraflar arasında 20/04/2012 ve 10/09/2012 tarihli makine satış sözleşmeleri kapsamında gerçekleşen ticari ilişkinin bulunduğu, davalının ticari defter ve kayıtlarında davacıdan 52.865,00 TL alacaklı göründüğü, davacının ise ticari defter ve kayıtlarında 03/03/2016 takip tarihi itibariyle davalıdan 94.023,40 TL alacaklı göründüğü, tarafların ticari defter ve kayıtlarında 146.888,70 TL fark olduğu, ancak taraflar arasında imzalanan 20/04/2012 tarihli sözleşmede davalı tarafından 15.000,00 Euro davacıdan alındığına ilişkin şerh düşüldüğü, davalı kaşe ve imzasının olduğu, 15.000,00 Euronun o tarihteki kur üzerinden 35.029,50 TL’ye tekabül ettiği, yine dosyada mevcut 24/04/2012 tarihli davalının kaşesi ve yetkilisinin imzası olan belgede …’tan (davacının babası ve sözleşmelerde kefil) 15.000,00 Euro nakit alındığının belirtildiği, 15.000,00 Euronun o tarihteki kur üzerinden 35.229,00 TL’ye tekabül ettiği, yine Bakırköy 5 Asliye Ticaret Mahkemesi dosyasına davacı tarafından sunulan senet asıllarından 27 adet, 1.000,00’er Euro bedelli senetlerin çizilerek ödendi şerhinin düşüldüğü, 27 adet senetin ödeme tarihi olan 10/09/2012 tarihli kur üzerinden yapılan hesaplamada 61.630,20 TL’ye tekabül ettiği, dosyada mevcut senet iptal taahhütnamesine göre 30/04/2013, 30/05/2013 ve 30/06/2013 tarihli senetlerin hükümsüz olduğu ve iade edileceğinin davalı tarafından taahhüt edildiği, dolayısı ile bu senetlerin bedelinin davacı tarafça ödenmediği, yine davacı tarafından İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı takibe konu edilen 15.000,00 TL tutarındaki çekin davalı tarafça haricen tahsil edildiğinin bildirildiği, Bakırköy 5. Asliye Ticaret Mahkemesinde görülen davanın Yargıtay denetiminden geçerek kesinleştiği, davacı tarafından yapıldığı sabit olan bu ödemelerin davalı tarafından ticari defter ve kayıtlarına kaydedilmediği, davacı tarafından yapılan ödemelerin davalının ticari defter ve kayıtlarında görülen 52.865,00 TL’den mahsubu sonrası davacının takip tarihi itibariyle davalıdan 94.023,70 TL alacaklı olduğu, davacının dava konusu alacağını bu miktar bakımından ispatladığı, davalı şirket tarafından imza ve kaşelere herhangi bir itiraz ileri sürülmediği de anlaşıldığından mahkemece davanın bu miktar üzerinden kabulüne karar verilmesi usul ve yasaya uygun olmuş ve aksi yöndeki davalı istinaf sebepleri yerinde görülmemiştir. Davalı vekili, reddedilen kısım yönünden kötüniyet tazminatına hükmedilmesi gerektiğini istinaf sebebi olarak ileri sürmüştür. Davacı, dava değerini Bakırköy 5. Asliye Ticaret Mahkemesi dosyası kapsamında alınan bilirkişi raporunda 27 adet Euro cinsinden senet bedelinin 81.963,00 TL olarak hesaplanması nedeniyle bu tutar üzerinden davasını harçlandırarak 114.646,00 TL’nin tahsilini talep etmiştir. Ancak senetlerin ödendiği 10/09/2012 tarihli TCMB verilerinden alış kurunun 2.2826 TL olduğu ve 27.000,00 Euro’nun hükme esas alınan bilirkişi raporunda TL olarak bedelinin 61.630,20 TL olarak hesaplandığı, bu hesaplamanın doğru olduğu anlaşılmakta olup davacının söz konusu bilirkişi raporundaki değer üzerinden dava açması nedeniyle kötüniyetli olarak değerlendirilmesi mümkün değildir. Bu nedenle aksi yöndeki davalı istinaf sebebi yerinde görülmemiştir. Öte yandan, davacı tarafından yapılan ödeme miktarlarının likit ve belirlenebilir olması sebebiyle, mahkemece davacı lehine icra inkar tazminatına hükmedilmesi de yerinde olmuştur. Açıklanan bu gerekçelerle, ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararı usul ve yasaya uygun olup davalı vekilinin istinaf sebepleri yerinde görülmediğinden istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1.b.1 maddesi uyarınca esastan reddine dair aşağıdaki hüküm verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan gerekçelerle; 1-HMK’nın 353/1.b.1 maddesi uyarınca, davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, 2-Davalı vekili tarafından yatırılan istinaf başvuru ve peşin karar harçlarının Hazineye gelir kaydına; bakiye 4.817,06TL istinaf karar harcının davalıdan tahsiline, Hazineye gelir kaydına,3-Davalı tarafından istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların kendi üzerinde bırakılmasına,4-Gerekçeli kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine,5-Dosyanın, kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair; HMK’nın 353/1.b.1 maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, oybirliğiyle ve kesin olarak karar verildi.30.03.2023
KANUN YOLU: HMK’nın 362/1.a maddesi uyarınca, dava konusunun değerine göre karar kesindir.