Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2020/1246 E. 2020/764 K. 17.07.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/1246
KARAR NO : 2020/764
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İstanbul 16.Asliye Ticaret Mahkemesi
NUMARASI : 2019/1618 D.İş – 2019/1652 Karar
KARAR TARİHİ: 30/12/2019
DAVA: İhtiyati Hacze İtiraz
Taraflar arasındaki ihtiyati haciz davasının yapılan yargılamasında verilen ihtiyati haciz kararına itirazın reddine yönelik verilen kararın ihtiyati hacze itiraz eden vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ İhtiyati haciz talep eden davacı vekili dilekçesinde özetle; borçlu …, aleyhine Genel Kredi ve Teminat Sözleşmesi aslına istinaden toplam 89.906,86 TL’lik alacağı olduğunu bir teminat karşılığında ihtiyaten haczine karar verilmesini talep etmiştir. İlk derece mahkemesince 30/12/2019 tarihli kararla, talebin kısmen kabulü ile kısmen reddine, alacağın rehinle temin edilmemiş olması ve mevcut kanıtlara göre istem kanuna uygun görülmüş olmakla tamamı, (… 89.906,86 TL’den sorumlu olmak kaydıyla) toplam 390.583,36 TL Alacak yönünden alacağın % 15 ‘ine tekabül eden 58.587,50 TL. Teminat karşılığında İİK. ‘ nin 257/1 maddesi gereğince borçluların menkul ve gayrimenkul malları ile üçüncü şahıslardaki hak ve alacaklarından borca yetecek miktarın İcra İflas Kanunun koyduğu sınırlar içinde ihtiyaten haczine karar verilmiştir. İhtiyati hacze itiraz eden vekili dilekçesinde özetle: ihtiyati haciz isteyen ile asıl borçlu … Tic.Ltd.Şti ve … San. ve Tic.Ltd.Şti. arasında, tarafımızda herhangi bir sureti bulunmayan, akdedildiği bildirilen bahse konu kredi sözleşmesi uyarınca asıl borçluya kredi kullandırıldığı, aleyhine ihtiyati haciz kararı verilmesi istenilen şirketin asıl borçlu, gerçek kişilerin ise kredi sözleşmesini müteselsil kefil sıfatıyla imzaladıkları, kredi borcunun ödenmemesi sebebiyle hesabın kat edilerek Gebze Noterliği aracılığıyla asıl borçlu ve müteselsil kefil olduğu iddia olunan müvekkil kefile muhtelif zamanlarda hesap kat ihtarının gönderildiği ve konu kredi borcunun ödenmemesi sebebiyle müteselsil kefil olduğu bildirilen müvekkil … Tic.ltd.şti. aleyhine ihtiyati haciz kararı verilmesinin istenildiği ve konu talebe istinaden ihtiyatici haciz kararı verildiğini, yetki yönünden itiraz ettiklerini, Banka borçlusu olduğu anlaşılan şirketin, müvekkil şirket ile hali hazırda herhangi bir bağı bulunmadığını, diğer ilgilerin sahibi olduğu Müvekkil Şirket, 14.03.2013 tarihinde 3. sahıslara devredilmiş ve çeşitli devir ilişkilerinin yaşanmasının akabinde 27.12.2013 tarihinde tamamiyle Müvekkili …. tarafından satın alındığını, Şirketin devir işlemlerinin yapıldığı tarihlerde,her ne sıfatla olursa olsun şirketin taraf olduğu krediler kapatılarak devir işlemleri gerçekleştirildiğini, Müvekkil şirket ihtiyati haciz talep eden banka müşterisi olup Beykent Şubesi aracılığı ile işlemlerini gerçekleştirdiğini, banka tarafından Müvekkil şirketin hisse devir işlemleri de dahil olmak üzere ortaklık yapısı hakkında bilgi sahibi olunmasına rağmen yaşanılan bu süreçte haksız bir şekilde kat ihtarnamesi keşide edilmesi aydınlatma yükümlülüğüne aykırılık teşkil ettiğini, İhtiyati haciz talep eden banka tarafından müşterisi olan Müvekkil Şirket’in diğer borçluların tarafı olduğu genel kredi sözleşmelerinden bahsedilmediğini, riskler hakkında Müvekkil bilgilendirilmediğini, aydınlatma yükümlülüklerine aykırı davranan bankanın ihtiyati haciz talebi açıkça kötüniyetli olduğunu, TBK’nun 581. Maddesine uymayan ihtiyati haczin kaldırılmasını talep ediyoruz, şeklinde beyanda bulunmuştur.
İLK DERECE MAHKEMESİ EK KARAR ÖZETİ İlk derece mahkemesi 17.01.2020 tarihli ek kararla, “…Mahkememizce icra edilen yargılama ve tekmil dosya mündericatından edinilen vicdani kanaat gereğince; yetki yönünden ihtiyati hacze itiraz edilmiştir. İİK’nın 258. maddesinde; ihtiyati hacze İİK’nın 50. maddesine göre yetkili mahkeme tarafından karar verileceği belirtilmiş, aynı yasanın 50. maddesiyle; “Para veya teminat borcu için takip hususunda Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun yetkiye dair hükümleri kıyas yolu ile tatbik olunur. Şu kadar ki, takibe esas olan akdin yapıldığı icra dairesi de takibe salahiyetlidir. “şeklindeki düzenleme uyarınca ihtiyati hacizde yetkili mahkemenin belirlenmesi hususunda HMK’nun yetkiye ilişkin hükümlerine atıfta bulunulmuştur. Talebe dayanak GKS’nin tarafları banka ile kredi borçlusu, tacir olmakla İstanbul Mahkemelerini yetkili kılan aralarındaki yetki sözleşmesinin geçerli olduğu, anılı GKS’ndeki kefaletine istinaden itiraz eden hakkında sözleşmedeki yetki maddesi nedeniyle İstanbul Mahkemelerinde ihtiyati haciz talebinde bulunulabileceği, yetki sözleşmesini düzenleyen HMK’nun 17. maddesine göre mahkememizin yetkili olduğu, bu nedenle yetki itirazının yerinde olmadığı, itiraz edenin diğer itirazının İİK’nun 265. maddesinde yer alan ihtiyati haczin dayandığı sebepler ve teminat ile ilgili olmadığı, esas yargılamayı yapan mahkemede ileri sürülmesi gereken hususlardan olduğu anlaşılmakla” gerekçesiyle itirazın reddine karar verilmiştir. Bu ara karara karşı ihtiyati haciz kararına itiraz eden vekilince istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ İhtiyati haciz kararına itiraz eden vekili istinaf dilekçesinde özetle: İİK 257.maddesi gereğince ihtiyati haciz koşulları oluşmadığı gibi yaklaşık ispat kuralının da gözetilmediğini, İİK.’madde 257; rehinle temin edilmemiş ve vadesi gelmiş bir para borcunun alacaklısı, borçlunun yedinde veya üçüncü şahısta olan taşınır ve taşınmaz mallarını ve alacaklarıyla diğer haklarını ihtiyaten haczettirebileceğini, ihtiyati hacze konu alacakların varlığının tespiti yargılamayı gerektirdiğini, Kefile karşı ihtiyati haciz talep edebilmenin ön koşullarının bulunduğunu, buna göre, borçlunun ifada gecikmesinin tek başına yeterli olmayıp ifada gecikmiş olan borçluya ihtar gönderilmesi ve bunun da sonuçsuz kalması gerektiğini, Alacaklı tarafından çekilen ihtara ve asıl borçluya tebligatın yapıldığına dair bir belge bulunmadığı, dolayısıyla kefile karşı ihtiyati haciz talep edebilmenin ön koşulu olarak asıl borçluya ihtarın yapılıp yapılmadığı, ihtarın sonuçsuz kaldığı ve borçlunun açıkça ödeme güçsüzlüğü içinde olduğunun anlaşılamadığı’ gerekçesiyle ‘kefil hakkındaki ihtiyati haciz talebinin reddine karar verilmesi gerekirken verilen ihtiyati haciz kararına itiraz ettiklerini, Kefalet sözleşmesinde belirlilik ilkesinin geçerli olduğunu, Bu hususun Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 2018/19-689 e. 2018/1624 k. Sayılı kararında açıkça izah edildiğini, ihtiyati haciz talep eden bankanın kötü niyetli olduğunu, İstanbul 16.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2019/1618 D.İş ve 2019/1652 Karar sayılı dosyasından verilen “İhtiyati Haciz kararına itirazın reddine ” dair verilen usul ve yasaya aykırı kararının istinaf incelemesi neticesinde kaldırılmasını talep etmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Talep, İİK’nın 265/son maddesi uyarınca, ihtiyati haciz kararına yapılan itirazın reddine ilişkin ek kararın istinafına ilişkindir.İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, istinaf başvuru nedenleriyle ve kamu düzenine aykırılık yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır.İİK’nın 257/1. maddesi gereğince rehinle temin edilmemiş ve vadesi gelmiş bir para borcunun alacaklısı, borçlunun yedinde veya üçüncü şahısta olan taşınır ve taşınmaz mallarını ve alacaklarıyla diğer haklarını ihtiyaten haczettirebilir. 6098 sayılı TBK’nın 586. maddesi uyarınca da kefil, müteselsil kefil sıfatıyla veya bu anlama gelen herhangi bir ifadeyle yükümlülük altına girmeyi kabul etmişse alacaklı, borçluyu takip etmeden veya taşınmaz rehnini paraya çevirmeden kefili takip edebilir. Ancak, bunun için borçlunun, ifada gecikmesi ve ihtarın sonuçsuz kalması veya açıkça ödeme güçsüzlüğü içinde olması gerekir. Alacak, teslime bağlı taşınır rehni veya alacak rehni ile güvenceye alınmışsa, rehin paraya çevrilmesinden önce kefile başvurulamaz (Yargıtay 11. HD 2016/13086 E 2016/9051 K 22.11.2016 T. Yine Yargıtay 19 HD 2012/4803 E 2012/10127 K 14.06.2012 T. Ve 2010/6302 E 2010/10114 K 22.09.2010 tarihli emsal kararı).Kefalet sözleşmesinin şekli şartları zaman itibarı ile uygulanması gereken 6098 sayılı TBK’nun 583. maddesinde düzenlenmiştir. Buna göre sözleşmenin yazılı olarak yapılması, kefilin sorumlu olacağı azami miktarın, kefalet tarihinin, müteselsil kefalet anlamında bu anlama gelen ifadenin kefilin kendi el yazısı ile yer alması kefalet sözleşmesinin geçerlilik şartlarıdır. Somut olayda alacaklı banka vekilince ihtiyati haciz talep dilekçesinde asıl kredi borçlusunun …..Tic. Ltd. Şti. Olduğu, borçlunun da müteselsil kefil olduğu belirtilmiş, yine talebe dayanak Gebze …. Noterliğinin 21.11.2019 tarih … y.no lu kat ihtarında da asıl kredi borçlusu şirketin ….Tic. Ltd. Şti. Olduğu şirkete kullandırılan kredi nedeniyle itiraz eden borçlunun müteselsil kefaleti nedeniyle borçtan sorumlu olacağı ileri sürülmüştür. Ancak alacaklı vekilince ihtiyati haciz kararına itirazı kapsamında dosyaya sunulan 28.01.2013 tarihli genel kredi ve teminat sözleşmesinde müşteri olarak ve kredi asıl borçlusu şirketin …. Tic. Ltd. Şti. Olduğu, borçlu şirketin bu kredi sözleşmesinde kefil olarak imzası bulunduğu görülmektedir. Bu durumda hakimin aydınlatma yükümlülüğü kapsamında, alacaklı vekiline ihtiyati haciz talebine dayanak borcun, hangi şirkete hangi kredi sözleşmesi uyarınca kullandırılan krediye ilişkin olduğu hususu açıklatılarak, gerekirse eksik kredi sözleşmelerini sunması sağlanarak, muterizin kefaletinin şekil şartlarının gerçekleşip gerçekleşmediği de incelenerek sorumluluğunun değerlendirilmesi gerekecektir. Mahkemenin kabulüne göre ise; murafalı yapılan incelemede muterizin yetki itirazının reddine karar verilmiş, ancak diğer itiraz nedenlerinin İİK 265 kapsamında ihtiyati hacize itiraz aşamasında değerlendirilebilecek itirazlar olmadığı gerekçesiyle reddedilmiştir. Oysa muteriz vekilinin TBK 586 maddesi uyarınca müvekkili kefile karşı ihtiyati haciz talep etme ve başvuru şartının gerçekleşmediği yönündeki itirazı İİK 265 madde kapsamında ihtiyati haczin sebebine itiraz kapsamında incelenebilecek itirazlardan olup, bu yöndeki itiraz gerekçeli kararda tartışılıp değerlendirilmeksizin hüküm kurulmuştur. Bu durumda mahkeme kararının HMK 297 maddesi kapsamında istinaf denetimine elverişli olmadığı sonucuna ulaşılmaktadır.Açıklanan bu gerekçelerle, HMK’nın 353/1.a.6.maddesi uyarınca, ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının kaldırılarak, ihtiyati hacze itirazın yeniden değerlendirilmesi için dosyanın kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair aşağıdaki karar verilmiştir.
KARAR Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;1-HMK’nın 353/1.a.6. maddesi uyarınca, İlk Derece Mahkemesinin istinafa konu kararının KALDIRILMASINA,2-Davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine, 3-Davalı tarafından yatırılan istinaf peşin harcının, ilk derece mahkemesi tarafından, talep halinde davacıya iadesine,4-Davalı tarafından istinaf başvurusu için yapılan yargılama giderlerinin, esas hükümle birlikte, İlk Derece Mahkemesi tarafından yargılama giderleri içinde değerlendirilmesine,5-Gerekçeli kararın İlk Derece Mahkemesince taraf vekillerine tebliğine dair; HMK’nın 353/1.a. maddesi gereğince dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 17/07/2020 tarihinde oybirliğiyle ve kesin olarak karar verildi.